geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
3181.
bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
bir yanlışı düzeltircesine açmış;
gelmiş ta ağzımın kenarında
konuşur durur.
bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
güverteleri uçtan uca orman;
aldım çiçeğimi şurama bastım,
bastım ki yalnızlığımmış.
bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
*
bir yanlışı düzeltircesine açmış;
gelmiş ta ağzımın kenarında
konuşur durur.
bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
güverteleri uçtan uca orman;
aldım çiçeğimi şurama bastım,
bastım ki yalnızlığımmış.
bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
*
devamını gör...
3182.
senden sonra,
kalbimin pilini çıkarıp saatime taktım.
hayatı kendim için bitirip,
zamanı senin için başlattım.
kalbimin pilini çıkarıp saatime taktım.
hayatı kendim için bitirip,
zamanı senin için başlattım.
devamını gör...
3183.
3184.
sana büyük caddelerin birinde rastlasam
elimi uzatsam tutsam götürsem
gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
anlasan
elimi uzatsam tutamasam
olanca sevgimi yalnızlığımı
düşünsem hayır düşünmesem
senin hiç haberin olmasa
senin hiç haberin olmaz ki
başlar biter kendi kendine o türkü
elimi uzatsam tutsam götürsem
gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
anlasan
elimi uzatsam tutamasam
olanca sevgimi yalnızlığımı
düşünsem hayır düşünmesem
senin hiç haberin olmasa
senin hiç haberin olmaz ki
başlar biter kendi kendine o türkü
devamını gör...
3185.
bil ki aradım seni her yerde.
gökyüzünde, yıldızlarda aradım.
ıssız ve soğuk gölgelerde,
bir kar tanesi yalnızlığım.
gözlerim ufukta kayboldu,
sevgim içime hapsolurken.
sanki bir hayal gerçek oldu,
ben kuzey ışıklarına bakarken.
ve sanki:
bir kuzey ışığı görmüş gibi.
isveç'in en soğuk şehrinde.
ya da seni bulmuşum gibi.
kuzey ışıklarının renginde.
gökyüzünde, yıldızlarda aradım.
ıssız ve soğuk gölgelerde,
bir kar tanesi yalnızlığım.
gözlerim ufukta kayboldu,
sevgim içime hapsolurken.
sanki bir hayal gerçek oldu,
ben kuzey ışıklarına bakarken.
ve sanki:
bir kuzey ışığı görmüş gibi.
isveç'in en soğuk şehrinde.
ya da seni bulmuşum gibi.
kuzey ışıklarının renginde.
devamını gör...
3186.
artık geceler farklı eskisinden
bu sefer şehir ışıkları aydınlatıyor gökyüzünü
yıldızların ışığı bastırılmış
bu geceler farklı artık
eskisi gibi değil
gözler uykulu ve kalpler sevdasız
bu sefer şehir ışıkları aydınlatıyor gökyüzünü
yıldızların ışığı bastırılmış
bu geceler farklı artık
eskisi gibi değil
gözler uykulu ve kalpler sevdasız
devamını gör...
3187.
"sen geldin ve benim deli köşemde durdun
bulutlar geldi ve üstünde durdu
merhametin ta kendisiydi gözlerin
merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
bulutlar geldi altında durduk..."
bulutlar geldi ve üstünde durdu
merhametin ta kendisiydi gözlerin
merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu
bulutlar geldi altında durduk..."
devamını gör...
3188.
giderken
bilerek mi yanına almadın giderken,
başının yastıkta bıraktığı çukuru.
güveniyordum oysa ben sevgimize.
vapur iskelesi, ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar.
beni senin gibi bir de annem terketmişti.
-ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur.
sunay akın
bilerek mi yanına almadın giderken,
başının yastıkta bıraktığı çukuru.
güveniyordum oysa ben sevgimize.
vapur iskelesi, ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar.
beni senin gibi bir de annem terketmişti.
-ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur.
sunay akın
devamını gör...
3189.
"saçların uzundu, omuzlarına akardı
gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
gülerdin, içimize aylar doğardı
görünmez dağların arkasından
eski gülümsemeni beyhude aradım
o sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
çok değişmişsin birden tanıyamadım."
gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından
onlar mı kestiler, sen mi kısalttın
gülerdin, içimize aylar doğardı
görünmez dağların arkasından
eski gülümsemeni beyhude aradım
o sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
çok değişmişsin birden tanıyamadım."
devamını gör...
3190.
devamını gör...
3191.
lale müldür'ün "seni bırakıyorum" şiiri. dize dize yazamam buraya, hafızama kazınmış değil. öyle belli belirsiz birkaç sözcük dolanıyor kafamda sadece.
devamını gör...
3192.
pusun içinde ayakta kaldı kısmiliğim
direnen aşkın kaçışlarında...
ümit oldum imkansız inancın hatırasına
yokluğunda ufka sığmaz yeminler cignedim.
direnen aşkın kaçışlarında...
ümit oldum imkansız inancın hatırasına
yokluğunda ufka sığmaz yeminler cignedim.
devamını gör...
3193.
bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını adem'e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri, bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni, anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
*
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını adem'e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ve ben neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var,kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya,ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri, bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış,bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni, anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
*
devamını gör...
3194.
(bkz: masa da masaymış ha)
adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
kimi seviyordu kimi sevmiyordu
adam masaya onları da koydu
üç kere üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu.
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandı durdu
adam ha babam koyuyordu.
(bkz: edip cansever)
adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
kimi seviyordu kimi sevmiyordu
adam masaya onları da koydu
üç kere üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu.
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandı durdu
adam ha babam koyuyordu.
(bkz: edip cansever)

devamını gör...
3195.
3196.
"yere batan şehrin tek yalnızıyım
yüzyılın ağrısını anlıyarak çekiyorum
ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
tepmişim rahatımı boynubükük mutluluğumu
yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum
istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu
geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun
kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
ellerimi kemirmekten memnunum
düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
en güzel günlerinde gençliğimizin
ölümden ötesini aklım almıyor
beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
istesek cenneti kurtarabiliriz
ben bir ışık için tepmişim rahatımı
bu güleç yüzlülerin bu acı türkülerini
bu yoksul yerleri anlıyarak seviyorum
delice anlıyarak allı'nın kızı."
yüzyılın ağrısını anlıyarak çekiyorum
ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
tepmişim rahatımı boynubükük mutluluğumu
yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum
istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu
geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun
kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
ellerimi kemirmekten memnunum
düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
en güzel günlerinde gençliğimizin
ölümden ötesini aklım almıyor
beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
istesek cenneti kurtarabiliriz
ben bir ışık için tepmişim rahatımı
bu güleç yüzlülerin bu acı türkülerini
bu yoksul yerleri anlıyarak seviyorum
delice anlıyarak allı'nın kızı."
devamını gör...
3197.
uykunun içinde bir rüya
rüyamda bir gece
gecede ben ..
bir yere gidiyorum
delice .
aklımda sen ...
ben seni seviyorum
gizlice ..
el-pençe duruyorum
yüzüne bakıyorum
söylemeden
tek hece ...
rüyamda bir gece
gecede ben ..
bir yere gidiyorum
delice .
aklımda sen ...
ben seni seviyorum
gizlice ..
el-pençe duruyorum
yüzüne bakıyorum
söylemeden
tek hece ...
devamını gör...
3198.
devamını gör...
3199.
sakın, bu gençliğin bakidir sanma
yıllar ile yarışınca anlarsın
ola ki, aynaya bakıp aldanma
yüz hatların, buruşunca anlarsın
ömründen gün çalar, bugün ve yarın
hazana dönüşür gülün gülüzarın
hilal kaş altında göz kapakların
günden, güne kırışınca anlarsın
ağrılar baş verir, sızılar dizin
sis çöker önüne puslanır gözün
ilenmeye başlar oğlun ve kızın
eşin bile darılınca anlarsın
elinde avucunda yok ise malın
yad olur dostların, sorulmaz halin
toz, toprak içinde saçın sakalın
birbirine karışınca anlarsın
geçmez, kara günler gam ile çile
elinde değil ki, edesin hile
yokuş, şöyle dursun, düz yolda bile
adım başı, yorulunca anlarsın
işte bu gariban örnektir sana
göster baki kalmış var mı bey ile ağa
birgün kucak açıp kara toprağa
sadık dosta sarılınca anlarsın...
yıllar ile yarışınca anlarsın
ola ki, aynaya bakıp aldanma
yüz hatların, buruşunca anlarsın
ömründen gün çalar, bugün ve yarın
hazana dönüşür gülün gülüzarın
hilal kaş altında göz kapakların
günden, güne kırışınca anlarsın
ağrılar baş verir, sızılar dizin
sis çöker önüne puslanır gözün
ilenmeye başlar oğlun ve kızın
eşin bile darılınca anlarsın
elinde avucunda yok ise malın
yad olur dostların, sorulmaz halin
toz, toprak içinde saçın sakalın
birbirine karışınca anlarsın
geçmez, kara günler gam ile çile
elinde değil ki, edesin hile
yokuş, şöyle dursun, düz yolda bile
adım başı, yorulunca anlarsın
işte bu gariban örnektir sana
göster baki kalmış var mı bey ile ağa
birgün kucak açıp kara toprağa
sadık dosta sarılınca anlarsın...
devamını gör...
3200.
gel hamama gidelim, sürtüştüreyim sana
kese ile sabunu, rahat edesin canan
al şarap içirerek ıslatıp geçireyim
yüzüğü parmağına, ibaret som altından
eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
lale ile sümbülü kâkülüne genç paşam
diz çökerek önünde ılık ılık akıtayım
bir gümüş testide kanımdır sana akan
salınarak giderken arkandan ben sokayım
eteğini beline, olmasın çamur aman
kulaklarından tutayım, dibine dek sokayım
çizmeni ayağına, aksın yol ayağından
öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarıda hiç,
düşmanının bağrına, hançerimi nagehan
eğer arzu edersen ben ağzına vereyim
yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman
herkese vermektesin, bir de bana versene,
avuç avuç altını, uçayım mutluluktan
sen her zaman gelesin, ben vehbi'ye veresin,
esselamun aleyküm ve aleykümesselam.
*****
azm-û hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
kese ile sabunu, rahat etsin cism-û can.
lal-û şarap içürem ve ıslatıp geçirem,
parmağına yüzüğü, hatem-i zer dırahşan.
eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
lâle ile sümbülü kâkülüne nevcivan.
diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
bir gümüş ibrik ile destine âb-ı revân.
salınarak giderken arkandan ben sokayım,
ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revân.
öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
düşmanının bağrına, hançerimi nâgehan.
eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
herkese vermektesin, bir de bana versene,
avuç avuç altını, olsun kulun sâduman.
sen her zaman gelesin, ben vehbi’ye veresin,
esselâmün aleyküm ve aleykümesselâm.
(bkz: sümbülzade vehbi)
kese ile sabunu, rahat edesin canan
al şarap içirerek ıslatıp geçireyim
yüzüğü parmağına, ibaret som altından
eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
lale ile sümbülü kâkülüne genç paşam
diz çökerek önünde ılık ılık akıtayım
bir gümüş testide kanımdır sana akan
salınarak giderken arkandan ben sokayım
eteğini beline, olmasın çamur aman
kulaklarından tutayım, dibine dek sokayım
çizmeni ayağına, aksın yol ayağından
öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarıda hiç,
düşmanının bağrına, hançerimi nagehan
eğer arzu edersen ben ağzına vereyim
yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman
herkese vermektesin, bir de bana versene,
avuç avuç altını, uçayım mutluluktan
sen her zaman gelesin, ben vehbi'ye veresin,
esselamun aleyküm ve aleykümesselam.
*****
azm-û hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
kese ile sabunu, rahat etsin cism-û can.
lal-û şarap içürem ve ıslatıp geçirem,
parmağına yüzüğü, hatem-i zer dırahşan.
eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
lâle ile sümbülü kâkülüne nevcivan.
diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
bir gümüş ibrik ile destine âb-ı revân.
salınarak giderken arkandan ben sokayım,
ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revân.
öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
düşmanının bağrına, hançerimi nâgehan.
eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
herkese vermektesin, bir de bana versene,
avuç avuç altını, olsun kulun sâduman.
sen her zaman gelesin, ben vehbi’ye veresin,
esselâmün aleyküm ve aleykümesselâm.
(bkz: sümbülzade vehbi)
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162