1241.
sahi, esmez oldu meltem
o son akşamımızdan beri.
vapurlar uğramıyor artık
sensizlikle, yalnız kalmış sahil bile.
martılar azalmış, çığlıkları duyulmuyor
sanki sensiz şehir uykuya
sanki sensiz her şey ölüme bırakılmış.
ne yalan söyleyeyim ben de bir miktar
başladım ölmeye, içten içe
ıslak çürüme sardı her yerimi
o son akşamımızdan beri.
devamını gör...
1242.
bir günah işledim bin af diledim
üstünde durmasan ne kaybederdin?
hemen her fırsatta bir tokat gibi
yüzüme vurmasan ne kaybederdin?neyin eksilirdi beni affetsen ?
ne vardı kalbimi tekrar fethetsen !
ne olur birazda bizden bahsetsen
hep onu sormasan ne kaybederdin?evli olmasakta keyfe kederdi
gönül nikahımız bize yeterdi
şeytana uyupta bu kadar derdi
başına sarmasan ne kaybederdin?yakamı tutmasan yargılar gibi
ahiret gününde sorgular gibi
her yerde hatamı sergiler gibi
önüme sermesen ne kaybederdin?üstüme gelmesen sıkana kadar
üzmesen canımdan bıkana kadar
dağ gibi sabrımı yıkana kadar
dilini yormasan ne kaybederdin?
devamını gör...
1243.
kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanllik bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze inceden

sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerde kaldı? kar içindesin!

ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! uyandırmayın beni uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram

buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır tek, tenha bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.

418
devamını gör...
1244.
yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
dante gibi ortasındayız ömrün.
delikanlı çağımızdaki cevher,
yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
gözünün yaşına bakmadan gider.

şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
benim mi allahım bu çizgili yüz?
ya gözler altındaki mor halkalar?
neden böyle düşman görünürsünüz,
yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

zamanla nasıl değişiyor insan!
hangi resmime baksam ben değilim.
nerde o günler, o şevk, o heyecan?
bu güler yüzlü adam ben değilim;
yalandır kaygısız olduğum yalan.

hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
hatırası bile yabancı gelir.
hayata beraber başladığımız,
dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
gittikçe artıyor yalnızlığımız.

gökyüzünün başka rengi de varmış!
geç farkettim taşın sert olduğunu.
su insanı boğar, ateş yakarmış!
her doğan günün bir dert olduğunu,
insan bu yaşa gelince anlarmış.

ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
her yıl biraz daha benimsediğim.
ne dönüp duruyor havada kuşlar?
nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

neylersin ölüm herkesin başında.
uyudun uyanamadın olacak.
kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
bir namazlık saltanatın olacak,
taht misali o musalla taşında.
devamını gör...
1245.
sen gülümsüyorsun ya bana, gerisi teferruat.
sıyrılıyorum dünya kederlerinden, omzumdaki yük hafifliyor.
cebimden,
bir hayli birikmiş sokak ağzı özlemler
ve aynı zamanda nefret cümleleri dökülüyor birer birer.
hafifliyorum,
"bir tüy olsam ancak bu kadar hafif olurum" diyorum.
ben bir tüy olsam, gelip omzuna düşerim..
ben bir tüy olsam, seni avuç içlerinden öperim.

ezel r.manaz
devamını gör...
1246.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1247.
gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,
sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
hulya gibi yalnız gezinenler köye indi
ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

yahya kemal beyatlı- özleyen
devamını gör...
1248.
"çok yorgunum
beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
kubbeli, çınarlı mavi bir liman
beni o limana çıkaramazsın..."
devamını gör...
1249.
bir liseli silüeti

hayat hattında acemi tayfalardık
ne avunduk sevinç müsvetteleriyle
aşktan ikmale kaldık...

bak her sabah bağıran yeni sabaha
artık iklimler değişmiş, kuşlar da gitmiş
tenimde eski ateş, gözlerimde fer bitmiş

heybetli dağlar arasında
göğümde yıldız yitmiş...

sen
hala
anılarımın
en
beyaz
yanısın

sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın
sen sağanakla gelen sabahlarda
çok eski bir şarkının adısın...

*
daha adamlar şehirlere otomobillerle
geceler anılarla birlikte gelir
siluetin giderek uzaklaşır, düşler de kilitlenir
efkarım bir yaralı ayrılıktan beslenir

(artık ne teneffüs zilleri çalar
ne otobüs duraklarında sabırsız bekleyişler var...)

*
kimse bilmez
yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi
olsun!
yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi...


[[alıntı]]
çünkü sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın

[[/alıntı]]
yarısısın
sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski
çok eski bir sarkının adısın...
devamını gör...
1250.
pazartesi'den_

o, bir yanılma sanıldı,sabaha bırakıldı.
(sabaha kaldım)
bir çerçeveyi ansıyordu,baktıkça kımıldamayan..

"kutsal yenilgi!..şimdiki.
o'na bağımsızlığını hatırlatıyorsun şimdi,
herşeye yeniden başlaman,
kanattıkça..

turgut'dan uyar'lı cümleler_
devamını gör...
1251.
soruyordun
ilkyaz işte
uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
tenhalık böyle

dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde
beklesem hemen gelecek olduğun
tam öyle olduğun
oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda
kırıp dökük de olsa yanımda
mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda
o deniz ki aramızda hiç kımıldamadan
erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.

yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
ikimizdik, iki kişi değildik
bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum
sanki bir bakıma ayrılık böyle.

karşılıklı otursak da ne zaman
masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi
bir tırnak yeşilinden gerisin geriye
ayak bileklerimizden gerisin geriye
bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
gereksiz ama yalnızlık böyle.

-uzak yakınlık, edip cansever
devamını gör...
1252.
ve sen daha demincek,
yıllar da geçse demincek,
bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
ömrümün sebebi,
ustam,
sevgilim..
yaran derine gitmiş,
fitil tutmaz, bilirim.

ahmed arif
devamını gör...
1253.
güz

günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre.
kapım ardına kadar açık bekledi seni.
niye böyle geç kaldın?

soframda yeşil biber, tuz, ekmek.
testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek.
niye böyle geç kaldın?

fakat işte ballı meyveler
dallarında olgun, diri duruyor.
koparılmadan düşeceklerdi toprağa
biraz daha gecikseydin eğer...

nazım hikmet
devamını gör...
1254.
şaşırtıcı karşılaşma

"çok eskiden yaşadım bu ânı ben"
dersiniz şaşkınlık içinde.
ilk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
birden güneş vuran pencere,

ve tam sırasında tren düdüğü...
işte böyle gelmişti siz dünyada
değilken bir gün öğle üstü
bu renklerle bu sesler bir araya.

yaşamak anımsamak mıdır yoksa?
sanmam, biz de bir sestik belki
birileri için yıllar önceki
şaşırtıcı karşılaşmada

melih cevdet anday
devamını gör...
1255.
üvercinka

böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
laleli\'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
bir çok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil
burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajı\'nda akşam üstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil.

cemal süreya
devamını gör...
1256.
susarak

güneş altında söylenmedik söz yokmuş..

bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..

ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..

bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..

hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...

bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....

duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...

susarak sevgisini ilan eden çok var küçüğüm.

ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde.
devamını gör...
1257.
nisan

imkansız şey
şiir yazmak,
aşıksan eğer;
ve yazmamak,
aylardan nisansa.

arzular ve hâtıralar

arzular başka şey,
hâtıralar başka.
güneşi görmeyen şehirde,
söyle, nasıl yaşanır?

böcekler

düşünme,
arzu et sade!
bak, böcekler de öyle yapıyor.

dâvet

bekliyorum
öyle bir havada gel ki,
vazgeçmek mümkün olmasın.*

istanbul için - orhan veli kanık.
devamını gör...
1258.
"ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
boğazımda düğümleniyorsa lokma,
buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
denize bile iştahsız bakıyorsam,
hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
bu darağacı suratlı toplum."

oktay rıfat
devamını gör...
1259.
ey ahali!
duyduk duymadık demeyin
bir çocuk kayboldu
elinde defne dalı
parmakları tanyeri
saçlar darmadağınık
dalgalanır yağmur içinde
bulup getirene
görüp haber verene
aydınlık yepyeni bir dünya verilecektir.
ey ahali bulan var mı, gören var mı
iyiye, doğruya, güzele selam durulacaktır

yaşar kemal
devamını gör...
1260.
giderayak

giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak
kurtardım ceylanı avcının elinden
ama daha baygın yatar, ayılamadı
kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı
oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı
çektim kuyudan suyu
ama bardaklara konulamadı
güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı
sevdalara doyulamadı
giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak.

nazım hikmet ran
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim