501.


sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
bir sır ki bu, ölsen bile açamazsın...

anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
bak emrediyor: daldığın alemden uyan ki,
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
cismin sana yetmez mi? çabuk kalbini sök,ver!
yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
yazmış kaderin: aşkıma ömrünce esirsin!
aklınla,şuurunla,hayalinle bilirsin.
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

devamını gör...
502.
aşkım da değişebilir, gerçeklerim de.
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı yan gelmişim diz boyu sulara.
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle dövüşemem
siz ne derseniz deyin
benim bir gizli bildiğim var
ben tam kendime göre ben tam dünyaya göre...
sizin alınız al inandım
sizin morunuz mor inandım
tanrınız büyük amenna
şiiriniz adamakıllı şiir
ama sizin adınız ne?
benim dengemi bozmayınız.
devamını gör...
503.
“ben
senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin.
ve orada beraber yatarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…”

- nâzım hikmet ran
devamını gör...
504.
barış çiçek/gitme yar


telkin et beni bu aşka
ya da bırak kirpiklerin parçalasın sinemi
suyun kudretine
ekmeğin bereketine
ateşin hükmüne yemin ettim
toprağı deşen bilge karıncalara
peygamberi gizleyen örümceğe özendim
kanatlandım yedi iklimin üstüne güvercin gibi
yetmedi aşk
biraz t’uzaktı
gözlerimin zembilinden düşen ağrı
bu yüzden sesim içime aktı
irkildim
hasretin sancısı yüreğimde sızlayan bir düş
sonu belirsiz bekleyişlerin iç çekişleriyle
kudurdu işte marmara
dudaklarının değdiği bir çay bardağında
hüznü yudumlarken
ahvalim cehennem
yokluğun talan
anla
h’iç çekiyorum
adının geçtiği her mısra da
sanki dünya yıkılmış da
bir tek sen kalmışsın göğüs boşluğumda
çürüyor dilimde sana dökülen her sözcük
yutkunamıyorum artık bu özlemi
ah yar
çek yüreğimin pimini
tavan arasına sıkıştırılmış köhne bir eşya gibiyim bu dünya da
ahraz bir gülüş atıp geçiyorum
ah bilmiyorlar içimde kopan zelzeleleri
moloz bir aşk yığınıyım şimdi
yâr
dur gitme !
gidersen kökünden sökülmüş çınar gibi devrilirim yollara
gündüzüm geceme karışır
ve hiç bir ölüm p/aklamaz beni
susma/sana yâr
geceye mülteciyim sessizliğinde
bir yanım sarp uçurum
hasretin ölüm
ah ölüm
korkular içimde bitimsiz sanrı
dilimde pas tutmuş isli bir şarkı
gözlerime tüneyen zehir zemberek gidişler
yürekte mıh
beyinde vaveyla
bir nefeslik daha kal
sonra
dökülsün boğazıma yutkunamadığım aşkın her zerresi
sicili bozuk alfabeler türesin münzevi susuşlarımda
sen yine de
seni bana bağışla
yitirdim elimde avucumda kalan ne varsa
senden hatıra
’s e n i s e v i y o r u m ’ cümlesinden b’aşka
bir ömürlük daha kal
sesinin tınısındaki o ürperiş adına
yüreğime kondurduğun öpüş hatrına
ses ver feryadıma
gitme yâr
bırakma.
devamını gör...
505.
hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
ışıklı caddelerde mağazaları
hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır

hani şimdi biz haykırırız
cevap açılır kara kaplı bir kitap zindan
kayış kapar kolumuzu
kırılan kemik, kan

hani şimdi bizim soframıza
haftada bir et gelir
ve çocuklarımız işten eve
sapsarı iskelet gelir

hani şimdi biz
inanın güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli günler göreceğiz
motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
ışıklı maviliklere süreceğiz

edip akbayram - güzel günler göreceğiz parçasından
devamını gör...
506.
hani erken inerdi karanlik,
hani yagmur yagardi inceden,
hani okuldan, işten dönerken,
ışiklar yanardi evlerde,
eskidendi, çok eskiden.

hani ay herkese gülümserken,
mevsimler kimseyi dinlemezken,
hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
eskidendi, çok eskiden.

hani hepimiz arkadaşken,
hani oyunlar tükenmemişken,
henüz kimse bize ihanet etmemiş,
biz kimseyi aldatmamişken,
eskidendi, çok eskiden.

hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken,
hani körkütük sarhoşken gençligimizden,
daha biz kimseye küsmemiş,
daha kimse ölmemişken,
eskidendi, çok eskiden.

şimdi ay usul, yildizlar eski
hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
geçen geçti,
geceyi söndür kalbim
geceler de gençlik gibi eskidendi
şimdi uykusuzluk vakti.
murathan mungan*
devamını gör...
507.
yabancı, yağmur, şehir

dışarıda yağmur yağıyor.
su, terk edilmiş bir kenti yıkıyor.
ve tanrı,
bu kente bir yabancı gönderiyor.
yabancı, sessizce dolaşıyor sokakta,
sokak, sessizce izliyor yabancıyı.
yabancı, yeni doğmuş bir bebek gibi keşfederken sokakları,
sokaklar, eski bir anıya bakar gibi izliyor yabancıyı.
hüzünlü bir tebessümle, yalnız...
ve ben oturmuş, yalnızların hikayesini yazıyorum.
yarınlar gelmiyor...
bugünler hiç bitmiyor...
ve dün, geri dönmüyor...
hep aynı yerdeyiz.
ne bir adım ileri ne bir adım geri...
ama birkaç adım daha atıyor yabancı.
yalnız ama mutlu adımlar...

insan neden yalnız ölür yabancı?
peki neden?
neden doğarken ağladığımızda güle insanlar?
ve neden mutlu ölsek bile ağlarlar?
hayat çok mu güzel?
yoksa ölüm mü çok çirkin?
ne dersin yabancı?
tüm başlangıçlar, tüm sonlardan daha mı iyidir?
yağmur dindi.
sokaklar daha bir kirli şimdi.
daha bir sessiz...
daha bir sensiz...
sana bir şarkı söylesem, dinler misin yabancı?
sana bir resim çizsem, bakar mısın yabancı?
sana bir şiir yazsam, okur musun yabancı?
peki sana bir son anlatsam, ağlar mısın yabancı?
insan sadece bir defa mı ölür?
yoksa hayat, tüm ölümlerin bileşkesi midir?

en büyük sonların yazarıysa hayat,
en muhteşem sonların ressamıdır aşk.
aşk, sana kaç ölüm çizdi yabancı?
ne kadar çok ölürsen, o kadar çok yaşamışsın demektir.
eğer ölüm hiç girmediyse hayatına,
bil ki en başında bulmuştur seni ölüm.

pallasathena'dan sevgilerle...
devamını gör...
508.
gözlerim nemli değil,
gözlerim namlu

ismet özel- aynı adam
devamını gör...
509.
konuş, durmadan konuş

sesinin yumuşak kavı

sevgiyle parlatsın

bütün anlamları.

işte bak sözcükler,

bekliyorlar sıralarını



konuş, durmadan konuş

köpürtsün aşkı ve hayatı

dişlerinin ışıldayan beyazı,

adım da bekliyor unutma,

benimle birlikte

sesinle birlikte parlatılmayı

(bkz: metin altıok)
devamını gör...
510.
sevgilerde

sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.

bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)

bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.

siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telâşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.

gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı
devamını gör...
511.
serseriler ağlamaz
serseriler ağlarsa
kimse susturamaz
inan ki sosyete kızı
herkes serseri olamaz

nikiforenko- posta gazetesi
devamını gör...
512.
''....gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz türkiye'ye ahmet abi.
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-bir vakitler gökyüzüne dayalı- derdim ben
cıgara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskidenberi
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da simdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde...'' (bkz: edip cansever)
devamını gör...
513.
kapıları çalan benim
kapıları birer birer
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler
hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar
yedi yaşında bir kızım
büyümez ölü çocuklar
saçlarım tutuştu önce
gözlerim yandı, kavruldu
bir avuç kül oluverdim
külüm havaya savruldu
kapıları çalan benim
kapıları birer birer
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler
hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar
yedi yaşında bir kızım
büyümez ölü çocuklar
saçlarım tutuştu önce
gözlerim yandı, kavruldu
bir avuç kül oluverdim
külüm havaya savruldu
-nazım hikmet
devamını gör...
514.
doğunun sevdaları

ı
sevda derinlerdedir, oysa ferhad
üstünü kazmada dağın

kalbimin, yâni o yağmur
ve acıdan ocağın
madenini, lâciverdi ve mahmur
bir ağrıyla delmede
şirin
ve en aşılmaz, en derin
bir şiirin yurt edindiği
billûr bir köşke girmede
leyla

ve mecnun’un, yâni o çölden
ve ağıttan otağın
önünde, bir adak gibi
ölüme diz çöktürmede
leyla
ve yakut, şafak ve irin
ile emzirdiği bir gözün
boynunu vurmada
şirin

sevda derinlerdedir, oysa ferhad
üstünü kazmada dağın

ıı

ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse

sesini yangına verse
o dağdır acıların külhanı
ve usul uçan şahin
kanadında bir cerağ
ve kalbim bir şehrâyin
gibi kendinde yananı
alıp hasrete giderse

ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse

akşam ki pekmezle yanıp
korkunç bir ipek humması
ateşi kükreten, vahim
ve kolsuz ve tecrid hırkası
gibi kendini kuşanıp
ölüm, bir yaz kadar hain
alıp başını giderse

ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse

ııı

sen ilkyazi önce kendinde oluştur
ve sonra büyüt hiç solmayanı

bir dağ ki kendinden umulmayanı
senin yüzünden devşirip birden
ve en hoyrat, en sevecen
gözlerin ağır bir suçtur
ve benim kalbimi yeniden yazabilmek için
el aldığım cok olmuştur
eski fütüvvetnâmelerden

sen o ki dokunuşların
ve acının derin bahçıvanı
sevda, belki bir susuştur
ve kimbilir nasıl ve nerden
gelen bir türküyle duyulmayanı
bir soluk güldür, ki duyurmuştur
eski fütüvvetnâmelerden

sen ilkyazı önce kendinde oluştur
ve sonra yürü yol olmayanı

ıv

bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır

gurbet sende pamuklarsa
gece ay oradan doğar
şiir acıya çullanır
ilkyaz düşeli beridir
giden ben değilim, yoldur
dili söyleyen sevdaysa
mektubum kalbime yollanır

nehir kuşa batsa birden
aksa tersine aksa
batsa kül, batsa turna
ve batsa…
ve benim bir yanım ki ferhadsa
bir yanım dağdır
hasret, külünü vurduğum yerdir
ateş, kül ile dağlanır

bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır

—hilmi yavuz
devamını gör...
515.
binlerce maskem var,
çıkarmaya korktuğum,
ve
hiçbiri ben değilim.
devamını gör...
516.
ölmeyen

sana geliyorum, sana,
beni anla, içimdeki şeytan.
yalnız sensin doğru söyleyen.
gerekince kaçan, gerekince gelen.

denizin yüzünde geceleyin
karanlıkları işleyen renkleri görmek senden.
senden, bazı kelimelerin farkedilmemiş güzelliğini anlamak,
unutulmuş yaşamaya başlayıvermek birden.

sana geliyorum, doğru sana,
susmamak için.
çünkü sensin dinleyince dinleyen,
bakınca bakan, görünce gören.

sevmesini iyi bilirim, düşünmeyi öğrendim.
duydum nedir can vermeden ölmek.
artık bütün kapıları açıp kapayabilirim.
sen anlarsın bunlar ne demek.

sana geliyorum, yalnız sana,
yalansız, gizlisiz.
olduğu gibi anlatacağım ne varsa
bil, bilsinler, biliniz.

sen,
vurunca vuran, gülünce gülensin.
sesin, yüzün, ellerin yüzde-yüz senin.
sen ölmeyensin.

özdemir asaf
devamını gör...
517.
biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni...
*
devamını gör...
518.
ben senin en çok sesini sevdim
buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
bana her zaman dost, her zaman sevgili

ben senin en çok ellerini sevdim
bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
nice güzellikler gördüm yeryüzünde
en güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

ben senin en çok gözlerini sevdim
kah çocukça mavi, kah inadına yeşil
aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

ben senin en çok gülüşünü sevdim
sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
unutturur bana birden acıları, güçlükleri
dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

ben senin en çok davranışlarını sevdim
güçsüze merhametini, zalime direnişini
haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
tüm çocuklara kanat geren anneliğini
nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini

ben senin en çok bana yansımanı sevdim
bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni

-ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
519.
ellerim üşürdü ,üşürdüm.
şehrin vitrinlerinden kayardı düşlerim
seni düşünürdüm.
sense, bir başka mevsimde sağanak halinde yağardın
başka ülkelere sımsıcak.
ellerim üşürdü.
nikotin kokan ellerim üşürdü ve...
bir sigara daha yakardım.
şehir ıslanırdı duman duman.
çocuklar uyanmış olurdu
düşlerini kaybetmeden uykularından
benimse kabuslarım kese kağıdı buruşukluğunda
asılı kalırdı gündoğumlarına.
ellerim üşürdü
ellerim üşürdü, donardı.
donardım teninin yokluğuna değince ve
bıçak ağzı bir yalnızlık ikiye bölerdi her şeyi.
bir yarısı sen olurdun her şeyin, bir yarısı ben olurdum hiçbir şeyin.

ellerim üşürdü, üşürdüm.
bir bardak çay ve taze bir simit gibi kokardı rutubetli geçmişim.
küçük bir saçak altı kahvesinde güneşi soğuturdum. sonra denize karşı
kimsesiz bir adam gibi dalgalar hıçkırıklarımı boğardı.
varlığına açken, muhtaçken bir lahza görmeye seni.
ellerim üşürdü, üşürdüm ve doyardım yokluğuna.
donardım. martılar göç ederdi,
demirlerdi tüm gemiler limana boşalırdı deniz
yürüyüp çıkardı balıklar tuzlu bir yaşamın soluk aralarından.
seni düşünürdüm. su olurdum, toprak olurdum, kuş olurdum ama
yaşam olmayı beceremezdim. sensizliğinde acemi bir ölümü karşılardım.
beceremezdim ölmeyi.

ellerim üşürdü,üşürdüm.
tanıdık bir adam sesine karışırdı hüzünlerim.
kapanan bir kapı sesine kilitlenirdim.
duvar, duvar karanlık büyürdü içimde yollar,
ne bir köşe başı, ne bir viraj ne dur ne durak
adımlarım soluklarını arardı kayıp yollar da
sonra, bir kadın çığlığı kayardı yıldız yıldız.
önce ilk bahar defnedilirdi karınca ayazında
sonra bir pervane yanardı.
gözlerimin sırılsıklam aydınlığında
kanatlarına işlerdi yaşanmamış bir yaz kelebeklerin.
sonbahar geçerdi, kar yağardı.
ellerim üşürdü üşürdüm
ve şubatla biterdi bir masalın son cümlesi
seni düşünürdü.
ali uluraspa
devamını gör...
520.
ben sana hep üşüyordum,
çünkü kıştım.
nakıştım, bakıştım.
inkar etmiyorum da bunu,
seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
ve lütfen inkar etme;
sana en çok ben yakıştım.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim