501.
tanım: geceye bir şiir bıraktığımız başlıktır.

ben de nazım hikmet üstadın ''yaşamaya dair'' şiirini bırakıyorum müsaadenizle.

yaşamaya dair

yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
devamını gör...
502.
erkenden akşam oluveriyor gözlerinde
bir ana sıkışıp kalmışlığım var
fabrikanın paydos zili çalmış
işçiler dağılıyorlar
nasır tutmuş ellerim
ellerim cebimde
deri ceketimi ışıklar kesiyor
ışıklar sarhoş
çok yorgunum arayamam
uyumuşssundur diye
korkuyorum...

uyan
bir çınar ağacının altında
çay içelim seninle
cevizde olur
merak etme üzmem seni
kıskanmam hatta
güzelliğin uykulu ondan bütün bunlar
her an sarılacakmışssın gibi oluyor

bir körfez sabahında
cem karaca dinleyelim seninle
arnavut kaldırımlı sokaklardan geçelim
en salaş yerde balık ekmek yiyelim..
rakı içelim mesela sen seversin
sonra deniz dalgalanacak mı kendisi karar versin

ah be kızım ne zaman ölücez biz
kaç kovala kovala kaç
aynen böyle dedim onlara
sen gelip baktın bir ara...
alındın mı bilemem
o gün bugündür uyuyamam
o gün bugündür gözlerine bakamam
erkenden akşam oluveriyor gözlerinde


yazdik bisiyler anlayana...
devamını gör...
503.
.....
suları düşün bir kez, yolları ne yakın düşer ölüme. ya da eski bir kente sür, yalınayak gelmişse unuttuğun yüzler. mutlak sarı bir çiçek bulacaklardır aşka ve sulara ilişmeyen...
...... ilkiz kucur
devamını gör...
504.
aşk başlamadan güzel,
kalplerde heyecan
bakışlarda korku olduğu zaman güzel...
birbirimize sezdirmemek için çırpınış,
başkaları görmesin diye çabalayış,
gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman...
aşk başlamadan güzel....
devamını gör...
505.
"biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda
ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!.. .
rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
anlayamadılar…"
nazım hikmet.
devamını gör...
506.


sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
bir sır ki bu, ölsen bile açamazsın...

anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
bak emrediyor: daldığın alemden uyan ki,
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
cismin sana yetmez mi? çabuk kalbini sök,ver!
yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
yazmış kaderin: aşkıma ömrünce esirsin!
aklınla,şuurunla,hayalinle bilirsin.
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

devamını gör...
507.
aşkım da değişebilir, gerçeklerim de.
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı yan gelmişim diz boyu sulara.
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle dövüşemem
siz ne derseniz deyin
benim bir gizli bildiğim var
ben tam kendime göre ben tam dünyaya göre...
sizin alınız al inandım
sizin morunuz mor inandım
tanrınız büyük amenna
şiiriniz adamakıllı şiir
ama sizin adınız ne?
benim dengemi bozmayınız.
devamını gör...
508.
“ben
senden önce ölmek isterim.
gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin.
ve orada beraber yatarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…”

- nâzım hikmet ran
devamını gör...
509.
barış çiçek/gitme yar


telkin et beni bu aşka
ya da bırak kirpiklerin parçalasın sinemi
suyun kudretine
ekmeğin bereketine
ateşin hükmüne yemin ettim
toprağı deşen bilge karıncalara
peygamberi gizleyen örümceğe özendim
kanatlandım yedi iklimin üstüne güvercin gibi
yetmedi aşk
biraz t’uzaktı
gözlerimin zembilinden düşen ağrı
bu yüzden sesim içime aktı
irkildim
hasretin sancısı yüreğimde sızlayan bir düş
sonu belirsiz bekleyişlerin iç çekişleriyle
kudurdu işte marmara
dudaklarının değdiği bir çay bardağında
hüznü yudumlarken
ahvalim cehennem
yokluğun talan
anla
h’iç çekiyorum
adının geçtiği her mısra da
sanki dünya yıkılmış da
bir tek sen kalmışsın göğüs boşluğumda
çürüyor dilimde sana dökülen her sözcük
yutkunamıyorum artık bu özlemi
ah yar
çek yüreğimin pimini
tavan arasına sıkıştırılmış köhne bir eşya gibiyim bu dünya da
ahraz bir gülüş atıp geçiyorum
ah bilmiyorlar içimde kopan zelzeleleri
moloz bir aşk yığınıyım şimdi
yâr
dur gitme !
gidersen kökünden sökülmüş çınar gibi devrilirim yollara
gündüzüm geceme karışır
ve hiç bir ölüm p/aklamaz beni
susma/sana yâr
geceye mülteciyim sessizliğinde
bir yanım sarp uçurum
hasretin ölüm
ah ölüm
korkular içimde bitimsiz sanrı
dilimde pas tutmuş isli bir şarkı
gözlerime tüneyen zehir zemberek gidişler
yürekte mıh
beyinde vaveyla
bir nefeslik daha kal
sonra
dökülsün boğazıma yutkunamadığım aşkın her zerresi
sicili bozuk alfabeler türesin münzevi susuşlarımda
sen yine de
seni bana bağışla
yitirdim elimde avucumda kalan ne varsa
senden hatıra
’s e n i s e v i y o r u m ’ cümlesinden b’aşka
bir ömürlük daha kal
sesinin tınısındaki o ürperiş adına
yüreğime kondurduğun öpüş hatrına
ses ver feryadıma
gitme yâr
bırakma.
devamını gör...
510.
hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
ışıklı caddelerde mağazaları
hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır

hani şimdi biz haykırırız
cevap açılır kara kaplı bir kitap zindan
kayış kapar kolumuzu
kırılan kemik, kan

hani şimdi bizim soframıza
haftada bir et gelir
ve çocuklarımız işten eve
sapsarı iskelet gelir

hani şimdi biz
inanın güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli günler göreceğiz
motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
ışıklı maviliklere süreceğiz

edip akbayram - güzel günler göreceğiz parçasından
devamını gör...
511.
hani erken inerdi karanlik,
hani yagmur yagardi inceden,
hani okuldan, işten dönerken,
ışiklar yanardi evlerde,
eskidendi, çok eskiden.

hani ay herkese gülümserken,
mevsimler kimseyi dinlemezken,
hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
eskidendi, çok eskiden.

hani hepimiz arkadaşken,
hani oyunlar tükenmemişken,
henüz kimse bize ihanet etmemiş,
biz kimseyi aldatmamişken,
eskidendi, çok eskiden.

hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken,
hani körkütük sarhoşken gençligimizden,
daha biz kimseye küsmemiş,
daha kimse ölmemişken,
eskidendi, çok eskiden.

şimdi ay usul, yildizlar eski
hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
geçen geçti,
geceyi söndür kalbim
geceler de gençlik gibi eskidendi
şimdi uykusuzluk vakti.
murathan mungan*
devamını gör...
512.
yabancı, yağmur, şehir

dışarıda yağmur yağıyor.
su, terk edilmiş bir kenti yıkıyor.
ve tanrı,
bu kente bir yabancı gönderiyor.
yabancı, sessizce dolaşıyor sokakta,
sokak, sessizce izliyor yabancıyı.
yabancı, yeni doğmuş bir bebek gibi keşfederken sokakları,
sokaklar, eski bir anıya bakar gibi izliyor yabancıyı.
hüzünlü bir tebessümle, yalnız...
ve ben oturmuş, yalnızların hikayesini yazıyorum.
yarınlar gelmiyor...
bugünler hiç bitmiyor...
ve dün, geri dönmüyor...
hep aynı yerdeyiz.
ne bir adım ileri ne bir adım geri...
ama birkaç adım daha atıyor yabancı.
yalnız ama mutlu adımlar...

insan neden yalnız ölür yabancı?
peki neden?
neden doğarken ağladığımızda güle insanlar?
ve neden mutlu ölsek bile ağlarlar?
hayat çok mu güzel?
yoksa ölüm mü çok çirkin?
ne dersin yabancı?
tüm başlangıçlar, tüm sonlardan daha mı iyidir?
yağmur dindi.
sokaklar daha bir kirli şimdi.
daha bir sessiz...
daha bir sensiz...
sana bir şarkı söylesem, dinler misin yabancı?
sana bir resim çizsem, bakar mısın yabancı?
sana bir şiir yazsam, okur musun yabancı?
peki sana bir son anlatsam, ağlar mısın yabancı?
insan sadece bir defa mı ölür?
yoksa hayat, tüm ölümlerin bileşkesi midir?

en büyük sonların yazarıysa hayat,
en muhteşem sonların ressamıdır aşk.
aşk, sana kaç ölüm çizdi yabancı?
ne kadar çok ölürsen, o kadar çok yaşamışsın demektir.
eğer ölüm hiç girmediyse hayatına,
bil ki en başında bulmuştur seni ölüm.

pallasathena'dan sevgilerle...
devamını gör...
513.
gözlerim nemli değil,
gözlerim namlu

ismet özel- aynı adam
devamını gör...
514.
konuş, durmadan konuş

sesinin yumuşak kavı

sevgiyle parlatsın

bütün anlamları.

işte bak sözcükler,

bekliyorlar sıralarını



konuş, durmadan konuş

köpürtsün aşkı ve hayatı

dişlerinin ışıldayan beyazı,

adım da bekliyor unutma,

benimle birlikte

sesinle birlikte parlatılmayı

(bkz: metin altıok)
devamını gör...
515.
sevgilerde

sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.

bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)

bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.

siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telâşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.

gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı
devamını gör...
516.
serseriler ağlamaz
serseriler ağlarsa
kimse susturamaz
inan ki sosyete kızı
herkes serseri olamaz

nikiforenko- posta gazetesi
devamını gör...
517.
''....gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz türkiye'ye ahmet abi.
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-bir vakitler gökyüzüne dayalı- derdim ben
cıgara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskidenberi
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da simdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde...'' (bkz: edip cansever)
devamını gör...
518.
kapıları çalan benim
kapıları birer birer
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler
hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar
yedi yaşında bir kızım
büyümez ölü çocuklar
saçlarım tutuştu önce
gözlerim yandı, kavruldu
bir avuç kül oluverdim
külüm havaya savruldu
kapıları çalan benim
kapıları birer birer
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler
hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar
yedi yaşında bir kızım
büyümez ölü çocuklar
saçlarım tutuştu önce
gözlerim yandı, kavruldu
bir avuç kül oluverdim
külüm havaya savruldu
-nazım hikmet
devamını gör...
519.
doğunun sevdaları

ı
sevda derinlerdedir, oysa ferhad
üstünü kazmada dağın

kalbimin, yâni o yağmur
ve acıdan ocağın
madenini, lâciverdi ve mahmur
bir ağrıyla delmede
şirin
ve en aşılmaz, en derin
bir şiirin yurt edindiği
billûr bir köşke girmede
leyla

ve mecnun’un, yâni o çölden
ve ağıttan otağın
önünde, bir adak gibi
ölüme diz çöktürmede
leyla
ve yakut, şafak ve irin
ile emzirdiği bir gözün
boynunu vurmada
şirin

sevda derinlerdedir, oysa ferhad
üstünü kazmada dağın

ıı

ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse

sesini yangına verse
o dağdır acıların külhanı
ve usul uçan şahin
kanadında bir cerağ
ve kalbim bir şehrâyin
gibi kendinde yananı
alıp hasrete giderse

ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse

akşam ki pekmezle yanıp
korkunç bir ipek humması
ateşi kükreten, vahim
ve kolsuz ve tecrid hırkası
gibi kendini kuşanıp
ölüm, bir yaz kadar hain
alıp başını giderse

ay kanar, sevda akar, bir dağ
bir dağ kendini delerse

ııı

sen ilkyazi önce kendinde oluştur
ve sonra büyüt hiç solmayanı

bir dağ ki kendinden umulmayanı
senin yüzünden devşirip birden
ve en hoyrat, en sevecen
gözlerin ağır bir suçtur
ve benim kalbimi yeniden yazabilmek için
el aldığım cok olmuştur
eski fütüvvetnâmelerden

sen o ki dokunuşların
ve acının derin bahçıvanı
sevda, belki bir susuştur
ve kimbilir nasıl ve nerden
gelen bir türküyle duyulmayanı
bir soluk güldür, ki duyurmuştur
eski fütüvvetnâmelerden

sen ilkyazı önce kendinde oluştur
ve sonra yürü yol olmayanı

ıv

bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır

gurbet sende pamuklarsa
gece ay oradan doğar
şiir acıya çullanır
ilkyaz düşeli beridir
giden ben değilim, yoldur
dili söyleyen sevdaysa
mektubum kalbime yollanır

nehir kuşa batsa birden
aksa tersine aksa
batsa kül, batsa turna
ve batsa…
ve benim bir yanım ki ferhadsa
bir yanım dağdır
hasret, külünü vurduğum yerdir
ateş, kül ile dağlanır

bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır

—hilmi yavuz
devamını gör...
520.
binlerce maskem var,
çıkarmaya korktuğum,
ve
hiçbiri ben değilim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim