geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
921.
"artık ne bir savaşçısın, ne atın var ne gürzün
uzunca bir kırık kılıçtır artık hüzün
o denizler, o kuşlar, dağladığın yaralar
bunca kancıklığın hiçbirine değmedi”
el pençe divanı, murad özel.
uzunca bir kırık kılıçtır artık hüzün
o denizler, o kuşlar, dağladığın yaralar
bunca kancıklığın hiçbirine değmedi”
el pençe divanı, murad özel.
devamını gör...
922.
artık demir almak günü gelmişse zamandan
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
devamını gör...
923.
gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu
ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım
atilla ilhan
ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım
atilla ilhan
devamını gör...
924.
"dönelim...dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır
çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü
kabuklarına sığınmaktır...olsun dönelim biz yine de. bi-
lincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var.
evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın
görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dö-
nelim. ölçüsüz yaşamak bize göre değil ömür hanım.
büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. küçücük
avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın
binlerce engeli yığıldı önümüze. hangi birini yenebilirdik
bunca olanaksızlık içinde. umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi
öğrendik böylece."
çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü
kabuklarına sığınmaktır...olsun dönelim biz yine de. bi-
lincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var.
evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın
görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dö-
nelim. ölçüsüz yaşamak bize göre değil ömür hanım.
büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. küçücük
avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın
binlerce engeli yığıldı önümüze. hangi birini yenebilirdik
bunca olanaksızlık içinde. umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi
öğrendik böylece."
devamını gör...
925.
seninle beklediğim yarınlar bir türlü gelmedi
şansım hep kuytuda kaldı
toz pembe hayaller ömrümü çaldı
şimdi bana o diyorlar bilmiyorsundur
oysa, oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi tomurcuklanmak isterdim
oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi yeşermek isterdim
varsın sararsaydık
öyle ya, öyle ya
sen olaydın, taş olaydım, taş olaydım.
şansım hep kuytuda kaldı
toz pembe hayaller ömrümü çaldı
şimdi bana o diyorlar bilmiyorsundur
oysa, oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi tomurcuklanmak isterdim
oysa ben seninle bir dalın yaprağı gibi yeşermek isterdim
varsın sararsaydık
öyle ya, öyle ya
sen olaydın, taş olaydım, taş olaydım.
devamını gör...
926.
tükenirdi monolog
kaçarken içine düştüğüm kara toplum
big bang sonrası büyük yalnızlık bilinmeyeni
saçlarında titreyen iblisler karartırken güneşi
üst üste gömülürken
saydam yaşamlar
bir yankı duyulurdu hiçlikten
bütün yalnızlıklarınızın ilenci
korusun çoğulluklarınızı
cinnet koyun erdemin adını
maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın
hepiniz mezarısınız kendinizin...
kaçarken içine düştüğüm kara toplum
big bang sonrası büyük yalnızlık bilinmeyeni
saçlarında titreyen iblisler karartırken güneşi
üst üste gömülürken
saydam yaşamlar
bir yankı duyulurdu hiçlikten
bütün yalnızlıklarınızın ilenci
korusun çoğulluklarınızı
cinnet koyun erdemin adını
maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın
hepiniz mezarısınız kendinizin...
devamını gör...
927.
la beauté - les fleurs du mal
je suis belle, ô mortels! comme un rêve de pierre,
et mon sein, où chacun s'est meurtri tour à tour,
est fait pour inspirer au poète un amour
eternel et muet ainsi que la matière.
je trône dans l'azur comme un sphinx incompris;
j'unis un coeur de neige à la blancheur des cygnes;
je hais le mouvement qui déplace les lignes,
et jamais je ne pleure et jamais je ne ris.
les poètes, devant mes grandes attitudes,
que j'ai l'air d'emprunter aux plus fiers monuments,
consumeront leurs jours en d'austères études;
car j'ai, pour fasciner ces dociles amants,
de purs miroirs qui font toutes choses plus belles:
mes yeux, mes larges yeux aux clartés éternelles!
charles baudelaire
les fleurs du mal
je suis belle, ô mortels! comme un rêve de pierre,
et mon sein, où chacun s'est meurtri tour à tour,
est fait pour inspirer au poète un amour
eternel et muet ainsi que la matière.
je trône dans l'azur comme un sphinx incompris;
j'unis un coeur de neige à la blancheur des cygnes;
je hais le mouvement qui déplace les lignes,
et jamais je ne pleure et jamais je ne ris.
les poètes, devant mes grandes attitudes,
que j'ai l'air d'emprunter aux plus fiers monuments,
consumeront leurs jours en d'austères études;
car j'ai, pour fasciner ces dociles amants,
de purs miroirs qui font toutes choses plus belles:
mes yeux, mes larges yeux aux clartés éternelles!
charles baudelaire
les fleurs du mal
devamını gör...
928.
929.
bir kitabın sayfaları
baktım rüzgârsın sen.
baktım çamaşır ipini zorluyorsun.
hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim.
baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun.
ayağına terlik giy.
bildiğimiz şeylerin taşında.
yalınayak geziyorsun.
baktım rüzgârsın sen.
baktım çamaşır ipini zorluyorsun.
hepimizin derdi güzel yaşlanmak sevgilim.
baktım bir kitabın sayfalarını çeviriyorsun.
ayağına terlik giy.
bildiğimiz şeylerin taşında.
yalınayak geziyorsun.
devamını gör...
930.
"vasiyetimdir:
en güçlülerinden seçilsin
beni taşıyacak olanlar.
ahtım olsun,
yükleri ağırlaşsın diye iyice,
tabutumun içinde tepineceğim."
didem madak
en güçlülerinden seçilsin
beni taşıyacak olanlar.
ahtım olsun,
yükleri ağırlaşsın diye iyice,
tabutumun içinde tepineceğim."
didem madak
devamını gör...
931.
"sev beni çok sev…
eşşek sudan gelinceye kadar..
allah belanı verene kadar.
kırmızı kar yağıncaya kadar.
arap kızı pencereyi kapatıncaya kadar.
düriye güğümlerini kalaylayana kadar..
mardin kapısından atlayana kadar..
manda yavrusunu sinek kapana kadar..
atı olan üsküdar'ı geçene kadar..
portakalı soyup baş ucuma koyuncaya kadar..
sev beni çok sev..
canın yanana,
huyun kuruyana,
aklın çıkana,
yüreğin çatlayana kadar..
sev beni…"
yusuf tandoğan
eşşek sudan gelinceye kadar..
allah belanı verene kadar.
kırmızı kar yağıncaya kadar.
arap kızı pencereyi kapatıncaya kadar.
düriye güğümlerini kalaylayana kadar..
mardin kapısından atlayana kadar..
manda yavrusunu sinek kapana kadar..
atı olan üsküdar'ı geçene kadar..
portakalı soyup baş ucuma koyuncaya kadar..
sev beni çok sev..
canın yanana,
huyun kuruyana,
aklın çıkana,
yüreğin çatlayana kadar..
sev beni…"
yusuf tandoğan
devamını gör...
932.
ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…
sular sarardı… yüzün perde perde solmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller
durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
sular mı yandı? neden tunca benziyor mermer?
bu bir lisân-ı hafîdir ki rûha dolmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…
sular sarardı… yüzün perde perde solmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller
durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
sular mı yandı? neden tunca benziyor mermer?
bu bir lisân-ı hafîdir ki rûha dolmakta
kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
devamını gör...
933.
kırmızı bir kuştur soluğum
kumral göklerinde saçlarının
seni kucağıma alıyorum
tarifsiz uzuyor bacakların
kırmızı bir at oluyor soluğum
yüzümün yanmasından anlıyorum
yoksuluz gecelerimiz çok kısa
dörtnala sevişmek lazım.
cemal süreyya.
kumral göklerinde saçlarının
seni kucağıma alıyorum
tarifsiz uzuyor bacakların
kırmızı bir at oluyor soluğum
yüzümün yanmasından anlıyorum
yoksuluz gecelerimiz çok kısa
dörtnala sevişmek lazım.
cemal süreyya.
devamını gör...
934.
ey aşk
ben senin elinde
hallaç’ın ömrünü yiyen
“en-el hak” cümlesi
idris’in elindeki
hu! diken iğnesiyim
budha’nın ağacında
nirvananın gölgesi
hind’in dilini yakan
hamza’ya öfkesiyim
devamını gör...
935.
açılsa gökyüzünün perdesi sonuna kadar,
dalabilsem gözlerinin irisine.
uçuşsa kelebekler fezaya kadar,
nefes alabilsem tutunurken sesine.
çağlasa gönlüm, sen evet diyene kadar,
tutunabilsem saçlarının teline.
geçip gitse ömrüm ölüm uğrayana kadar,
her dakikam tükense seninle.
b_g
dalabilsem gözlerinin irisine.
uçuşsa kelebekler fezaya kadar,
nefes alabilsem tutunurken sesine.
çağlasa gönlüm, sen evet diyene kadar,
tutunabilsem saçlarının teline.
geçip gitse ömrüm ölüm uğrayana kadar,
her dakikam tükense seninle.
b_g
devamını gör...
936.
güzelliğin on par'etmez şu
şu bende ki aşk olmasa....
şu bende ki aşk olmasa....
devamını gör...
937.
hoş geldin çöllerin nâzenin gülü,
vuslatı bekleyen aşka hoş geldin.
gönül pencerenden arala tülü,
seyret... fethettiğin köşke hoş geldin.
devamını gör...
938.
önce yüreğime geliyorsun yavaştan.
sonra aklıma doğru yürüyorsun hızlı adımlarla.
aklımı başımdan alıyorsun.
sonra gidiyorsunuz beraber.
arkanızdan akılsızca nereye diye soruyorum.
sonra aklıma doğru yürüyorsun hızlı adımlarla.
aklımı başımdan alıyorsun.
sonra gidiyorsunuz beraber.
arkanızdan akılsızca nereye diye soruyorum.
devamını gör...
939.
... bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan
yeni bir başlangıç vardır.
¦ edip cansever - umuş ¦
bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan
yeni bir başlangıç vardır.
¦ edip cansever - umuş ¦
devamını gör...
940.
yüzün diyorum bir bir bir bir,
yüzün diyorum iyi bir gün başlıyor.
çoktan durmuş gibi bir şeyler orda.
saatler durmuş, sesler durmuş, savaşlar durmuş.
ne geç kalma telaşı işçi duraklarında kadınların,
ne bir köpek havlaması sokaklarda,
ne de ölü bir çocuk sokulmuş fotoğraflara.
uyanmayı beklemiş sanki bir dağ yüzyıl boyunca,
boynunla saçların arasında.
yüzün bu âlemmiş de sanki
davud sana gelmiş, musa sana, isa sana.
salmışsın kendini bir hamağa yatar gibi maviyede.
gökyüzü sanki senden esinlenmiş,
zebur senden, tevrat senden, incil senden.
binlerce renge doğru koşmuş yüzün,
bilinmez renklere, çizilmez renklere.
yüzün adsız bir mevsimi kiralamış,
ne zemheriler gibi soğuk,
ne kavurgan yazlar gibi sıcak.
bir bulut kaçmış da göğünden,
sanki yüzüne konmuş.
yüzün, koca bir dünyayı
ıslatacak, ıslatacak, ıslatacak.
insan ölmek için yaratıldı korkuya inanma,
ateşe inanma, suya, havaya inanma,
aşk bile ölüyor aşka inanma.
bir ceket al üstüne,
bir geyiği düşle, bir ağacı hatırla,
insan düşmek için yaratıldı, kuşlara da inanma.
sen sıkı sarıl kalbime dünya sandığın yer değil,
sandığın yer değil en güzel yerin,
en güzel yerinde değiliz biz bu şiirin.
yüzün diyorum bir bir bir bir,
yüzün diyorum huysuz bir yağmur başlıyor.
olsun, ben böyle yağmurları da severim,
böyle yağmurlarda büyür insan,
fırıncılar en güzel ekmekleri çıkarır.
acısız bir selam verir,
silinmiş sloganlar içinden duvarlar,
duyulur en güzel vapurun sesi,
en güzel trene binilir,
ve gidilir bir cehennemden bir cehenneme.
ve adına yolculuk denilir.
zaten insan bir yolculuk değil midir?
durdur içinde büyüyen hüsran ordusunu,
kışla bekçilerini, silah çatanları,
silahşörleri durdur ve bekle.
işgal edilmeli yüzün bir deniz kokusuyla,
çocuklar uçurtma uçurmalı,
taze çaylar demlenmeli kahvelerde,
yüzüne taptaze bir sabah gibi bakmalıyım.
yüzün diyorum kayboluyorum.
bir kuş bir fili boğuyor sanki, kayboluyorum.
yükünü boşaltıyor kızıl atlar, kayboluyorum.
kim bulmuş ki zaten kendini kaybolduğu yerde.
kim anlamış insanı.
yüzün diyorum yüzünde memleket telaşı.
binlerce yoldaşım öldürülmüş,
binlerce çiçek büyüyor ama hâlâ
pınar ağaçları, çınar gölgeleri büyüyor,
büyüyor kar bakışlı bir kadın.
susamış bir nehir yatağıyla gidiyorum ona,
ve yüzün diyorum bir bir bir bir
bir yüzün diyorum,
yüzüne bir geçiş bulmalıyım.
ırmak eriş
yüzün diyorum iyi bir gün başlıyor.
çoktan durmuş gibi bir şeyler orda.
saatler durmuş, sesler durmuş, savaşlar durmuş.
ne geç kalma telaşı işçi duraklarında kadınların,
ne bir köpek havlaması sokaklarda,
ne de ölü bir çocuk sokulmuş fotoğraflara.
uyanmayı beklemiş sanki bir dağ yüzyıl boyunca,
boynunla saçların arasında.
yüzün bu âlemmiş de sanki
davud sana gelmiş, musa sana, isa sana.
salmışsın kendini bir hamağa yatar gibi maviyede.
gökyüzü sanki senden esinlenmiş,
zebur senden, tevrat senden, incil senden.
binlerce renge doğru koşmuş yüzün,
bilinmez renklere, çizilmez renklere.
yüzün adsız bir mevsimi kiralamış,
ne zemheriler gibi soğuk,
ne kavurgan yazlar gibi sıcak.
bir bulut kaçmış da göğünden,
sanki yüzüne konmuş.
yüzün, koca bir dünyayı
ıslatacak, ıslatacak, ıslatacak.
insan ölmek için yaratıldı korkuya inanma,
ateşe inanma, suya, havaya inanma,
aşk bile ölüyor aşka inanma.
bir ceket al üstüne,
bir geyiği düşle, bir ağacı hatırla,
insan düşmek için yaratıldı, kuşlara da inanma.
sen sıkı sarıl kalbime dünya sandığın yer değil,
sandığın yer değil en güzel yerin,
en güzel yerinde değiliz biz bu şiirin.
yüzün diyorum bir bir bir bir,
yüzün diyorum huysuz bir yağmur başlıyor.
olsun, ben böyle yağmurları da severim,
böyle yağmurlarda büyür insan,
fırıncılar en güzel ekmekleri çıkarır.
acısız bir selam verir,
silinmiş sloganlar içinden duvarlar,
duyulur en güzel vapurun sesi,
en güzel trene binilir,
ve gidilir bir cehennemden bir cehenneme.
ve adına yolculuk denilir.
zaten insan bir yolculuk değil midir?
durdur içinde büyüyen hüsran ordusunu,
kışla bekçilerini, silah çatanları,
silahşörleri durdur ve bekle.
işgal edilmeli yüzün bir deniz kokusuyla,
çocuklar uçurtma uçurmalı,
taze çaylar demlenmeli kahvelerde,
yüzüne taptaze bir sabah gibi bakmalıyım.
yüzün diyorum kayboluyorum.
bir kuş bir fili boğuyor sanki, kayboluyorum.
yükünü boşaltıyor kızıl atlar, kayboluyorum.
kim bulmuş ki zaten kendini kaybolduğu yerde.
kim anlamış insanı.
yüzün diyorum yüzünde memleket telaşı.
binlerce yoldaşım öldürülmüş,
binlerce çiçek büyüyor ama hâlâ
pınar ağaçları, çınar gölgeleri büyüyor,
büyüyor kar bakışlı bir kadın.
susamış bir nehir yatağıyla gidiyorum ona,
ve yüzün diyorum bir bir bir bir
bir yüzün diyorum,
yüzüne bir geçiş bulmalıyım.
ırmak eriş
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162