geceye bir şiir bırak
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
başlık "delirmiş_psikolog" tarafından 07.11.2020 20:02 tarihinde açılmıştır.
21.
mutsuzluktan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor.
-turgut uyar
devamını gör...
22.
3 doors down - here without you
devamını gör...
23.
sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul'a
ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
-didem madak
devamını gör...
24.
“seni düşünmek güzel şey, ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum…”
- nazım hikmet
devamını gör...
25.
yıllar yıllar evveldi
bir deniz ülkesinde
yaşayan bir kız vardı bileceksiniz
ismi; annabel lee
hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
sevmekten başka beni.
o çouk ben çocuk, memleketimiz
o deniz ülkesiydi
sevdalı değil karasevdalıydık
göklerde uçan melekler
kıskanırlardı bizi.
bir gün işte bu yüzden uzun zaman önce göze geldi
o deniz ülkesinde
üşüdü bir rüzgarından bulutun
güzelim annabel lee
götürdüler el üstünde
koyup gittiler beni
mezarı oradadır şimdi
o deniz ülkesinde
biz daha mutluyduk meleklerden
onlar kıskanırlardı bizi
evet! bu yüzden 'şahidimdir herkes ve deniz ülkesi'
bir gece rüzgarından bulutun
üşüdü gitti annabel lee.
sevdadan yana kim olursa olsun
yaşça başça ileri
geçemezlerdi bizi
ne yedi kat göklerdeki melekler
ne deniz dibi cinleri
hiç biri ayıramaz beni senden
güzelim annabel lee.
devamını gör...
26.
fаrzet hiç tаnışmаdık
buluşmadık, hiç dönmedin o köşeden
fаrzet, hiç yаnаşmаdık
koklaşmadık, hiç içmedik o şişeden
fаrzet o fаllаr tutmаdı
yıldızlar barışmadı, hiç yorulmadık öpüşmekten
senle bir rüya gördük, herkesin gözü önünde
kimse bilmez ne oldu sahiden..
devamını gör...
27.
boynuma sarılma gülüm,
benden sana geçer ölüm.
n.hikmet
benden sana geçer ölüm.
n.hikmet
devamını gör...
28.
uzanıp yatıvermiş, sere serpe ;
entarisi sıyrılmış hafiften...
olmaz ki!
böyle de yatılmaz ki!
orhan veli kanık.
devamını gör...
29.
kız çocuğu
kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
nazım hikmet ran - 1956
zülfü livaneli
kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
nazım hikmet ran - 1956
zülfü livaneli
devamını gör...
30.
gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu
ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım...
atilla ilhan
ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım...
atilla ilhan
devamını gör...
31.
ne doğan güne hükmüm geçer,
ne halden anlayan bulunur;
ah aklımdan ölümüm geçer;
sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
ve gönül tanrısına der ki:
- pervam yok verdiğin elemden;
her mihnet kabulüm, yeter ki
gün eksilmesin penceremden!
(bkz: cahit sıtkı tarancı)
ne halden anlayan bulunur;
ah aklımdan ölümüm geçer;
sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
ve gönül tanrısına der ki:
- pervam yok verdiğin elemden;
her mihnet kabulüm, yeter ki
gün eksilmesin penceremden!
(bkz: cahit sıtkı tarancı)
devamını gör...
32.
kinlim ölüm voyvodamın şiirlerinden bırakmak isterdim ama buraya uygun olmazlar onun için bırakamayacağım kahsja
devamını gör...
33.
kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanllık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze inceden
sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerde kaldı? kar içindesin!
ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
uyandırmayın beni uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram
buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.
-ahmet muhip dıranas
yağmurlu, karanllık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze inceden
sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerde kaldı? kar içindesin!
ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
uyandırmayın beni uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram
buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.
-ahmet muhip dıranas
devamını gör...
34.
(bkz: yerçekimli karanfil)
devamını gör...
35.
bende tarçın sende ıhlamur kokusu
yürürüz başkentin sokaklarında
bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
üstünde iki yonga: çarşamba, bir de cuma
ayrılık lafları etme sevgilim
önümüz temmuz önümüz ağustos nasıl olsa
kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da
kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa
işimiz mi yok, şu akay'a sapalım istersen
istersen garson girelim ilkyazın gazinosuna
börekçi! diye bağır istersen şurda
kısmet çıkar -sanırım- emek'te oturan kıza
abiler! abiler! diye bir şey satayım ben
mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?
üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
madrid'te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
londra'da
seversin mi beni, doğru söyle ama? - sigara?
ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca
inan selimiye'nin minareleri gibisin
her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya
yürürüz başkentin sokaklarında
bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
üstünde iki yonga: çarşamba, bir de cuma
ayrılık lafları etme sevgilim
önümüz temmuz önümüz ağustos nasıl olsa
kolkola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da
kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa
işimiz mi yok, şu akay'a sapalım istersen
istersen garson girelim ilkyazın gazinosuna
börekçi! diye bağır istersen şurda
kısmet çıkar -sanırım- emek'te oturan kıza
abiler! abiler! diye bir şey satayım ben
mendilim kalmamış kağıt peçete yok mu çantanda?
üç peseta gibi bir paraya dondurma yemiştim
madrid'te yemiştim, ve çatılardan kanguru akıyordu
londra'da
seversin mi beni, doğru söyle ama? - sigara?
ne eflatun etin var, yanarca mı yanarca
inan selimiye'nin minareleri gibisin
her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya
devamını gör...
36.
gece bestesi
o kuş en kuytu bahçelerde öter;
sarmaşıklarla yüklü vâdîde;
hiç bir el değmemiş ağaçlarda;
geceden tâ şafak sökünceye dek
yükselir perde perde içli sesi;
en uzun nağmesiyle, bir müddet,
gaşyeder yer yüzünde dinliyeni;
bir zaman gök yüzünde yalnız o ses,
o terennüm kalır;
gaşyolur dinledikçe yaldızlar.
o kuş ancak bahâr olunca gelir;
nerelerden gelir?
kimse bilmez, bu bir muammâdır;
bahâr erince sona
kaybolur, başka bir bahâra kadar.
o kuşun ömrü, bir güzel gecede,
bir güzel beste söylemekle geçer.
o kuş en kuytu bahçelerde öter;
hayâl içinde yaşar,
hayâl içinde ölür.
(bkz: yahya kemal beyatlı)
devamını gör...
37.
'seninle burcumuz tutsaydi keske
aslanlar bir baska yengec bir baska
yarini olmayan hayirsiz aska
ayrilik nikahi kiyalim gitsin'
aslanlar bir baska yengec bir baska
yarini olmayan hayirsiz aska
ayrilik nikahi kiyalim gitsin'
devamını gör...
38.
müzeyyen miyim ben arif mi?
güzel miyim ben çirkin mi?
bilmiyorum…
ne biçim cümle bu “bilmiyorum…”.
güzel demeye cesaretin yoktur,
bilmiyorum…
çirkin demeye yüzün yoktur,
bilmiyorum.
güzel miyim ben çirkin mi?
bilmiyorum…
ne biçim cümle bu “bilmiyorum…”.
güzel demeye cesaretin yoktur,
bilmiyorum…
çirkin demeye yüzün yoktur,
bilmiyorum.
devamını gör...
39.
...
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...
ahmed arif
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamlardan,
bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...
ahmed arif
devamını gör...
40.
rest awhile, you cruel cares
be not more severe than love
beauty kills and beauty spares
and sweet smiles sad sighs remove:
laura, fair queen of my delight
come grant me love in love's despite
and if ı fail ever to honour thee
let this heavenly light ı see
be as dark as hell to me
ıf ı speak, my words want weight
am ı mute, my heart doth break
ıf ı sigh, she fears deceit
sorrow then for me must speak:
cruel unkind, with favour view
the wound that first was made by you:
and if my torments feigned be
let this heavenly light ı see
be as dark as hell to me
never hour of pleasing rest
shall revive my dying gost
till my soul hath repossess'd
the sweet hope which love hath lost:
laura redeem the soul that dies
by fury of thy murdering eyes:
and if it prove unkind to thee
let this heavenly light ı see
be as dark as hell to me
- john dowland
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162