1201.
tüm olağanüstü hal savcılarını görevlerini yapmaya davet ediyorum. bir vatandaş olarak. afet bölgelerinde yaşanan ve yaşandığı iddia edilen olayları araştırıp halka rapor sunmak savcıların görevidir. kriz masaları yüzünden herkesin ali ayağı bir pabuca girdi. her kafadan bir yalan bir doğru ses çıkıyor, sivil toplum bu tür işleri kotaramayacak bir halde şu an..
devamını gör...
1202.
son günlerde ölümün ne kadar da yakın ve acımasız olduğunu bir kez daha öğrendim. bir gün her şey son bulacak. geride onlarca şey bırakacağız ama içinde biz olmadan hayat akıp gidecek. beni en çok ürküten de bu oluyor. garanti altında olan tek bir saniyemiz bile yokken neden dünyaya bu kadar bağlı olduğumuzu anlayamıyorum. oysaki sevsek, kırmasak kendi dünyamızla beraber sevdiklerimizin dünyasını da güzelleştirsek ne güzel olur.
devamını gör...
1203.
oysa iyiydin sen.
sonra gittin aniden.
sahi, neden? uzaklık dediğin şey güzel bir şey değil ki...
biraz ego, biraz ahlak.
işte bunlar hep saçmalık.
devamını gör...
1204.
insanlarımız böyle ölmeyi hak etmiyor.
devamını gör...
1205.
bütün olağanüstü durumlarda öncelikle eğitimden feda edilmesi gerçekten üzücü.
devamını gör...
1206.
hem maraştan hem de dedemin emaneti evden gitmek istemiyorum ama gitmem gerekiyormuş hibi hissettiriyor. şehir dışında olmak daha sağlıklı sanırım. offf bilmiyorum gerçekten.
devamını gör...
1207.
depremi ve sevdiklerini kaybeden insanlari gorunce konusmadigim ya da bi sebepten ayri dustugum insanlari dusundum bi an icin. hem bu yilda hem gecen seneden insanlarla arama mesafe koymustum. ama simdi merak edip yazsam mi diye sevgilime sorunca senin memleketin deprem bolgesine yakin bolgede oldugu halde onlar seni merak bile etmemis bosver yazma dedigini duyunca gercekten cok uzuldum. tamam boyle seylerin belki zamani degil ama bunu duyunca hak verdim ne yazikki. cekindigim icin de kimseye yazamamistim zaten. belki yanlis bilemiyorum ama karsi tarafin boyle dusunmedigini bilmek uzucu yine de. gecmisi belki duzeltemem duzeltmekte istemiyorum ama en azindan simdiye bakip suanda yanimda olan insanlara sımsıkı sarilicam. evet yarin yokmus evet hayat bi anmis. ben de onlarin suanda hayatimda benimle olanlarin kiymetini bilicem. bunu hak edenlerin.. bunu bildim ogrendim bunu soylerim
devamını gör...
1208.
aile dostumuzdan 3 ve 10 yaşlarındaki çocukları ve annesini depremde kaybetmişiz. bize gelmişlerdi, yemek yedik,çay içtik , erva(3) ile oyuncaklarla oynadık. minik bir şeydi ve daha 3 yaşındaydı.
bazen sadece susmak istiyorum.
devamını gör...
1209.
bir şeye çok yazık ki, hayat normale dönmüş.
devamını gör...
1210.
biz de üzülüyoruz oğlum..
ama profesyoneliz..
belli olmuyor..
devamını gör...
1211.
zihnimden geçen milyonlarca kelam varken dilime tek bir tanesi düşmüyor. sanırım bu yorgunluğun zirvesi.
devamını gör...
1212.
kuzenim kahramanmaraş'tan gelen bir anne ve iki çocuğu için 1+1, 2+1 ev arıyor. bakarak olmamız için mesaj atmış. mesajın sonunda "hepinizle büyük mutlu bir sofrada buluşmak ümidiyle" demiş. ben sırf empati yapmamak, bu cümleyi düşünmemek için bir haftadır her şeye o kadar duygusuz yaklaşıyorum ki... sanki o insanlar hiç var olmamış gibi davranıyorum. konuyla ilgili hiç kimse ile konuşmuyorum, tamamen taşlaşmış durumdayım birilerine yardım etme imkanım olursa yardım edebileyim diye.

fakat şu son 3 gün, beni inanılmaz zorladı. kimseye yardım edemiyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum... dün twitter üzerinden yaptığım 3 günü geçen tüm yardım retweetlerini sildim ve şu an suçluluk hissediyorum "ya birine yarayacaktıysa" diye. sonra "3 gün geçti, kime yarayacak" diye düşünüyorum, sonra bir kurtarma haberi görüyorum "6. günde sağ çıktı", "yürüyerek çıktı", "onu kurtaranın elini öptü"...

ezcümle: ankara'da 2+1, 1+1 ev görürseniz, mesaj kutum açık. el birliğiyle yeni yuvalarını oluşturalım insanların.
devamını gör...
1213.
deprem haberlerinden kaçsam kendi acımda boğuluyorum. elimi nereye atsam acı. allahım dayanma gücü ver.. telefonumu karıştırırken haftalar önce yazdığım bi not çıktı karşıma, şuraya iliştireyim. şu anki duygusal çöküntüyle ihtiyaç duyduğum, sığınmak istediğim o limanın başkasına ait olduğunu, bana neler hissettirdiğini unutmamalıyım!
26.01.23-14.34
hiç bilmediğim bi şehire doğru giden bi uçaktayım. yüreğim ağzımda, kalbimde bi ağırlık. ne düşünerek gidiyorum bilmiyorum ama bitecekse yüz yüze bitecek, bana bahanelerle gelmeyecek. keşke gitseydim dememek için gidiyorum, arkama dönüp baktığımda sevdiğim adam için elinden gelen her şeyi yapmış biri olarak hatırlamak istiyorum kendimi. canım çok acıyacak biliyorum, şu son dört beş gündür paramparça etti beni zaten. daha ne kadar acır ki.? seviyorum diyip de gidemez, o yazdıklarını yazıp da hiçbir şey yokmuş gibi bensiz devam et diyemez. gözlerimin içine bakıp nedenini söyleyecek; başka biri, ailesi ya da her neyse. ben onun ‘hayatının rezil gerçekliğini’ öğrenip yoluma devam edeceğim. kolay olmayacak biliyorum. her yerde o var çünkü evimde, yatağımda, mahallemde, sahilde.. ona dair hiç kötü anım yoktu, onu kötü hatırlayabileceğim hiç sebebim yoktu geçen pazara kadar. ömrümce unutmayacağım bi hafta yaşattı bana. hatıralar elbet unutulur, güzellikler geçer gider ama bana yaşattığı bu acıyı hiç unutmayacağım. ona dair özlem ya da sevgi kırıntısı dahi hissettiğimde o acı hepsini silip götürecek. çünkü değer verdiğin insana bunu yapamazsın, seviyorsan seviyorsundur bitti. aması olmaz…
devamını gör...
1214.
sohbeti guzel, zeki biriyle muhabbet ediyorum. icinden bu da ne salak demiyorsa bir sey bilmiyorum.
devamını gör...
1215.
deprem felâketi, kelimeleri boğazlarımıza düğümledi. hiçbir sözün, hiçbir tâziye ve üzüntü beyanının anlamının olmadığı bir süreci idrak ettik. yine de bazen sözcüklerimiz çaresizliğin beslediği bir öfke ile bazen de üzüntü ve katmerli elemlerin dumanıyla havaya karıştı gitti. böyle olaylarda üzüntü ve kuru tâziye mesajları her zaman kaderimiz olmamalıydı.

bu defa farklı olmalıydı. bu defa, eleştiri kazanında kaynamalı, yanlışlarımızı, hata ve eksikliklerimizi görmeliydik. birileri bu eleştiri okları ile bizleri kendimize getirmeliydi. bu defa, gereksiz yere alınganlık göstermemeli, kendimiz ve halkımızın iyiliği için hepimiz bulunduğumuz konum, sosyal statü çerçevesinde sorumluluklarımızın ne olduğunu, bu sorumluluklarımızın ne kadarını yerine hakkıyla getirdiğimizi ne kadarını ise kulak arkası ettiğimizi ortaya koymalıydık.

kısacası, bâri bu büyük felâketten, gerek bireysel anlamda, gerek toplumsal ve siyasal anlamda yararlı dersler çıkarmalıydık. çıkarmalıydık ki bir daha yaşanmasın, bir daha insanlarımız ansızın beton blokların arasında can vermesin; tedbir almalıydık ki bir daha kaçak yapılara parayla yasal izinler çıkartılmasın, müteahhitler binalarını deprem yönetmeliklerine uygun inşâ etsinler.

heyhât! heyhât! yine olmadı, yine olmadı, yine olmadı. yaşananların ‘‘kader planının bir parçası olduğu’’ hükmüne varıldı. halbuki bu hüküm eksik ve hatalı bir hükümdü. zirâ, her ne kadar nisâ sûresi 78. âyet-i celilenin meâlinde; ‘‘nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. onlara bir iyilik gelirse, ‘’bu, allah'tandır’’ derler. onlara bir kötülük gelirse, ‘’bu, senin yüzündendir’’ derler. (ey muhammed!) de ki: ‘’hepsi allah'tandır.’’ bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!’’ buyrularak, ecellerin allah’ın elinde olduğu, hayrı ve şerri yaratanın allah olduğu belirtilse de aynı sûrenin 79. âyetinin meâl-i münîfinde; ‘‘sana ne iyilik gelirse allah'tandır. sana ne kötülük gelirse kendindendir. (ey muhammed!) seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. şahit olarak allah yeter.’’ denilerek, allah’ın şerri yaratmasında sebepler dâiresinde insanoğlunun tercihlerinin de etkili olduğu vurgulanmıştı. ama, biz, düşünme ve muhâsebe yapma zahmetine katlanamamış ve karşılaşacağımız gerçeklerden korktuğumuz için onlardan kaçmaya azmetmiştik. ‘‘sünnetullâh’’ ı görmezden gelip, meydana gelen olaylardan allah’ı mes’ul tutmak kolayımıza geliyordu.

9-11 ekim 2019 tarihlerinde kahramanmaraş merkezli, hem de deprem üssü pazarcık olacak bir depremin tatbikatı yapılmış. depremin merkezi, depremin şiddeti isâbetle öngörülmüş olmasına rağmen, depremin ardından arama-kurtarma çalışmalarındaki önemli ağırlıkta göze çarpan koordinasyonsuzluk ve eksikliğe doğrusu ben bir anlam veremedim. bu deprem tatbikatına ilişkin bilgilere afad’ın resmi internet sitesinden buradan bakılabilir.

cumhurbaşkanı dahi, eksikliklerin olduğunu kabul etmiş iken bu konuda sorumluluğu olan kişilerin hesap vermelerini istemek, demokrasilerin olduğu memleketlerde gâyet tabîdir. ben de türkiye cumhuriyeti’nin onurlu bir vatandaşı olarak, deprem felâketinin öncesi ve sonrasında sorumluluğu olanların yargı önünde hesap vermesi gerektiğini düşünüyor ve istiyorum. devleti temsil eden yetkili insanların bu husustaki akıl ve bilime dayalı icraatları, ısrarlı ve istikrarlı politikaları halkımızın seçimlerdeki oyunun rengini belirleyeceği kanaatindeyim. demokratik seçimlerle iş başına gelip yine sandıkla işine son verilen hükûmetlerin tarihte pek çok örneği bulunan ülkemizde ben de bireysel anlamda oyumun gücünü biliyorum. bu gücümü, hem kendimin hem de ülkemin hayrına kullanabilecek bir şuura da hamdolsun ki sahibim. umarım, hükûmet etme yetkisini elinde bulunduranlar, bu gerçeğin farkına varırlar ve deprem felâketinin maddî ve mânevî yaralarını sağaltacak, halkımızın yüreğini ferahlatacak işlere ivedilikle girişirler.

deprem felâketinde yakınlarını, eşini, çoluk çocuğunu, arkadaşlarını kaybedenler oldu. benim de tanıdığım, sevdiğim insanlardan dâr-ı bekâya yelken açanlar oldu. üzüntümüz, üzgünlüğümüz kelimelerle anlatılacak bir şey değil. ağlaya ağlaya gözyaşlarımız kurudu. düşüne düşüne içinden çıkılmaz bir kısır döngüye hapsolduk. bir devletimiz olmalı değil miydi kederler içinde sitemlerde bulunacağımız, yüreğimizi ezen elemlerle sırtına dayanıp ağlayacağımız bir devletimiz olmalı değil miydi? devletimiz de dinlemeyecekse acılı sözümüzü, devletimiz de silmeyecekse gözümüzün yaşını, bize şefkatli yüzünü dönüp teselli ve teskin etmeyecekse bizi bu zorlu günlerde kim dinleyecek, insanımızın şikâyetine, sitemine, derdine kim ilgi gösterecek?!

söylenecek çok söz var ama dostlar ben de korkuyorum. evet, korkuyorum. depremden korktuğum kadar ve hatta ondan daha ziyâde, devletimizin yazdıklarımı dezenformasyon damgasını basıp bana ve sevdiklerime sıkıntılar yaşatabileceğinden korkuyorum.

yargıtay eski başkanı sami selçuk’un ‘‘zorba devletten hukukun üstünlüğü’ne’’ isimli kitabının başında anlattığı ilginç bir hikâyeyi şimdi hatırladım. yeri geldiği için yazarın ağzından iktibâsen nazarlarınıza sunarak yazımı sonlandırmak istiyorum: ‘‘konfüçyüs, öğrencileriyle birlikte thai dağının eteklerinde gezinirken ağlayan bir kadın görür. öğrencilerinden biri (tze-lu) kadına neden ağladığını sorar.

kadın: ‘‘- çok acı çekiyorum. bu çevrede bir kaplan var. önce kaynatamı parçalayıp yedi. sonra kocamı, şimdi de oğlumu öldürdü’’, der.

konfüçyüs söze karışır ve:
‘‘- öyleyse niçin başka yere gitmiyorsun?’’ diye sorar.

kadın şu ilginç yanıtı verir: ‘’- çünkü, burada insanlara baskı yapan bir devlet yok.’’

o zaman bilge konfüçyüs, öğrencilere şunları söyler:
‘‘- kadıncağız haklı, çocuklarım! baskı yapan devletler, kaplanlardan daha korkunçtur. bunu, hiç unutmayınız.’’

burada üzgünlüğümü, kalbimin kırıklığını ifade etmemin bir yararı olur mu bilmem. milletimin başı sağ olsun. ölen yurttaşlarımıza allah rahmetiyle muamele etsin, onların hayatta olan yakınlarına allah baş sağlığı, güzel bir sabır ve metânet versin.
devamını gör...
1216.
yoruldum.
devamını gör...
1217.
zamanında çok konuştuk bir faydasını görmedik. artık susma zamanı.
devamını gör...
1218.
uyuyamıyorum. yatagım vücudum sallanıyor gibi hissediyorum. feneri açıp avizeye bakıyorum hiç bişi yok. delirmek üzereyim.
devamını gör...
1219.
mutlu olmak çok zor değil, sadece mutsuz olmak çok kolay.
devamını gör...
1220.
hayat çok yoruyor.(gerekli veya gereksiz)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim