sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
5161.
1 hafta içinde 3. migren atağım. kafamı duvarlara vurmak istiyorum.
devamını gör...
5162.
bugün yoğun ve koşturmalı bir gündü. aklımdan geçen sayısız şey sonrası..aşırı tanım girme hastalığım nüksetmiş olabilir. bir yerde dursam iyi olacak..
devamını gör...
5163.
biraz alkollüyüm kusura bakmayın.
hayat nedir deseler dün akşam yaşadığım şeyi anlatırım. kediler sahibi ölse bir süre sonra onu yerlermis. dün ölü taklidi yaptım. gelip beni kokladılar. belki de yemek için bilmiyorum. ama sanırım en sevip güvendiklerimiz ilk ve en ağır darbeyi vuranlar. üzüldüm.
defalarca kanadım kırılsa da hiç kimseden yardım beklemediğim gibi almayı da düşünmedim her defasında kendim onardım. ama o kalp kırıklığı var ya... bak onun bazen sende bile çözümü yok.
hayat nedir deseler dün akşam yaşadığım şeyi anlatırım. kediler sahibi ölse bir süre sonra onu yerlermis. dün ölü taklidi yaptım. gelip beni kokladılar. belki de yemek için bilmiyorum. ama sanırım en sevip güvendiklerimiz ilk ve en ağır darbeyi vuranlar. üzüldüm.
defalarca kanadım kırılsa da hiç kimseden yardım beklemediğim gibi almayı da düşünmedim her defasında kendim onardım. ama o kalp kırıklığı var ya... bak onun bazen sende bile çözümü yok.
devamını gör...
5164.
horozbunun yemini bir şeyleri görene kadardır derler.
şimdi bu söz neden aklıma geldi ki benim? zannediyorum ki ders almayan insanlar, kendi başlarına gelmese bile etraflarında dönen şeylerden ibret almayan insanlar beni kızdırıyor.
şimdi bu söz neden aklıma geldi ki benim? zannediyorum ki ders almayan insanlar, kendi başlarına gelmese bile etraflarında dönen şeylerden ibret almayan insanlar beni kızdırıyor.
devamını gör...
5165.
bir erkek bir şey istiyorsa yapar buna kimse engel olamaz kendisi bile.
devamını gör...
5166.
yalnız başıma bira içmeyi sevmiyorum. muhabbet olmadan sarmıyor.
devamını gör...
5167.
yetiştirmem gereken bin tane şey varken ve kaybedecek tek saniye yokken şu an dev bir gamsızlıkla "beyaz çağla şikel'e yürüyor!" shorts videosu izlerken buldum kendimi. çağla şikel o zamanlar daha güzelmiş (bana neyse bunlardan). neyse evet zamane insanları daha güzeldi. zamanla herkes tek tipleşiyor ve genel güzellik sanrısına kurban gidiyorlar. şimdi sıradaki videomuz bakalım ne olacak. bir de tanım yazıyoruz. allah akıl fikir versin. (iş yapmamak için her şeyi yapmak)
siz de izleyin:
www.youtube.com/shorts/_Wbg...
siz de izleyin:
www.youtube.com/shorts/_Wbg...
devamını gör...
5168.
otobüste mi yaşıyorsunuz kardeşim. kimse inmiyor ya la. allah sizi davul etsin e mi?
devamını gör...
5169.
galiba bir boklar olacak. hissiyat bu yönde.
devamını gör...
5170.
sözlükteki ilk arkadaşımdı. en azından ben öyle olduğunu düşünüyordum. konuşma tarzından kafa yapımızın uyuştuğunu düşünüyordum. eğlenceli biriydi.
ben biraz ihmal ettim. nedenlerim vardı ama onunla ilgisi yoktu, o da onu bilemezdi.
üstüne elimde olmayan, hatta onunla doğrudan bir ilgisi olmayan bir yanlış anlaşılmadan dolayı aramız bozuldu. o zaman fark ettirmemeye çalışsam da çok üzülmüştüm. daha da konuşmadık.
konuşabilmek isterdim. bir gün bunu okuyup konuşmak istemezse, yine de you go girl*.
ben biraz ihmal ettim. nedenlerim vardı ama onunla ilgisi yoktu, o da onu bilemezdi.
üstüne elimde olmayan, hatta onunla doğrudan bir ilgisi olmayan bir yanlış anlaşılmadan dolayı aramız bozuldu. o zaman fark ettirmemeye çalışsam da çok üzülmüştüm. daha da konuşmadık.
konuşabilmek isterdim. bir gün bunu okuyup konuşmak istemezse, yine de you go girl*.
devamını gör...
5171.
olmuyor be sözlük çok zorluyorum ama hep hüsran.
devamını gör...
5172.
bugün yaptığım eşşeklik için üzgünüm. bir daha yapmayacağımın garantisini verebilirim. ama infaz öncesi bi beni de dinle be güzelim. seni üzmek istemiyorum bunu anla lütfen.
devamını gör...
5173.
gecen sene bugunden nefret ediyorum gecen sene bugun adi altinda hicbir bildirim gormek istemiyorum gecen sene bugunun allah belasini versin
devamını gör...
5174.
insanlar tanımlarını kendileri seçmez…
yaptıkları onlara bir tanım bağışlar!
ben senin eşinim demekle eşlik etmez bir insan sana.
babanım demekle manevi olarak babanın yerini doldurmaz.
dostunum demekle dostça davranmak aynı şey değildir.
aynı yolu yürümekle yoldaş olmak da hakeza…
tanımların içi dolduğu zaman isim kendiliğinden gelir.
sıfatlar da öyledir!
güzel geçinen hakiki güzel,
doğruluğuna krem sürdürmeyen gerçekten doğru olmayabilir.
kişinin aynası işidir.
ve gönül en güzel aynadır.
gönlünüze sorun;
bir insan bir yeri hakkıyla dolduruyorsa o insanın vasfı odur!
vasfının hakkını verenin her daim yoldaşı gönüldaşı olun.
vermeyene de selamet dileyin.
salın gitsin…
yol verin yürüsün.
siz de yolunuzu gönlünüzce yürüyün.
bırakın özünüz gürlesin!
özgür olun!
var olun!
devamını gör...
5175.
karşımdaki kadına fazla uzun süre bakmış olmalıyım ki o da ne ayak olduğumu algılamak için bana bakıyor bir süredir.
sapık falan değilim abla,yüz hatlarını inceledim sadece hoş olduğu için.
biraz daha inceleyesim var ama yanlış anlaşılmak istemiyorum, bu yüzden an itibarıyla bakışlarımı sona erdiriyorum.
hoşça kal.
sapık falan değilim abla,yüz hatlarını inceledim sadece hoş olduğu için.
biraz daha inceleyesim var ama yanlış anlaşılmak istemiyorum, bu yüzden an itibarıyla bakışlarımı sona erdiriyorum.
hoşça kal.
devamını gör...
5176.
gece yarısı saat tam 12. mezarlıkta yaprak kıpırdamıyor. amaaaa… birden çalıyor darbuka!
tak tak tum tak!
uyanın uyanın, çilingir sofrası kuruldu! diye bağırıyor hayriye nine, elinde rakı şişesiyle, ama kendisi 1871 doğumlu!
ah be mehmet, ölmeden önce de dansöz gibiydin, öldükten sonra da durmuyorsun be adam!
mehmet dede, kemik kemik kalmış ama göbek hala atıyor. yanında cemil bey tef çalıyor, gözlüğü kafatasında durmuyor ama ritim şahane.
ortada mezar taşlarından yapılmış bir sahne, dj kabir başında, ezelden beridir bu bizim işimiz yazan bir pankart asmış.
remikslemişler:
salla ruhunu, bırak kasveti, ölüm dediğin ne ki?
mezar taşını yastık yap, dertleri de sal gitsin!
öyle bir halay kurulmuş ki, zincir olmuşlar. aralarında cinler, üç beş hayalet ve bir tane yanlışlıkla katılan canlı var kargocuymuş, navigasyon bozmuş.
abi ben paketi bırakacaktım ama ortam çok sıcak ya, bi iki tur döneyim, diyor.
şerruh amca da orada, ayağı takılmış, dans ederken mezarın içine düşmüş ama oradan da sarkıtarak halaya devam ediyor.
gece boyunca şenlik sürüyor. ruhlar diyor ki:
madem ölüydük, bari eğlenelim
hayat kısa, ölüm sonsuz, halay sonsuzdan da sonsuz....
tak tak tum tak!
uyanın uyanın, çilingir sofrası kuruldu! diye bağırıyor hayriye nine, elinde rakı şişesiyle, ama kendisi 1871 doğumlu!
ah be mehmet, ölmeden önce de dansöz gibiydin, öldükten sonra da durmuyorsun be adam!
mehmet dede, kemik kemik kalmış ama göbek hala atıyor. yanında cemil bey tef çalıyor, gözlüğü kafatasında durmuyor ama ritim şahane.
ortada mezar taşlarından yapılmış bir sahne, dj kabir başında, ezelden beridir bu bizim işimiz yazan bir pankart asmış.
remikslemişler:
salla ruhunu, bırak kasveti, ölüm dediğin ne ki?
mezar taşını yastık yap, dertleri de sal gitsin!
öyle bir halay kurulmuş ki, zincir olmuşlar. aralarında cinler, üç beş hayalet ve bir tane yanlışlıkla katılan canlı var kargocuymuş, navigasyon bozmuş.
abi ben paketi bırakacaktım ama ortam çok sıcak ya, bi iki tur döneyim, diyor.
şerruh amca da orada, ayağı takılmış, dans ederken mezarın içine düşmüş ama oradan da sarkıtarak halaya devam ediyor.
gece boyunca şenlik sürüyor. ruhlar diyor ki:
madem ölüydük, bari eğlenelim
hayat kısa, ölüm sonsuz, halay sonsuzdan da sonsuz....
devamını gör...
5177.
5178.
dün gece burada dehşet bir fırtına ve yağmur vardı.
geçen yıl diktiğim erik fidanımı kırmış. kalbim buruk. üstelik ikinci kırılışı bu. aynı benim gibi tutunuyor hayata.
budadım şimdi.
meyveleri vardı üzerinde onları da yiyorum şimdi.
geçen yıl diktiğim erik fidanımı kırmış. kalbim buruk. üstelik ikinci kırılışı bu. aynı benim gibi tutunuyor hayata.
budadım şimdi.
meyveleri vardı üzerinde onları da yiyorum şimdi.
devamını gör...
5179.
tabancanın hikayesidir;
gençtiler, birkaç yıl önce çocuk sayılabilecek kadar genç,
cehennemin demir kapılarını pençeleriyle sökebilecek kadar güçlü, alev alaz yangınlara tereddüt etmeden koşabilecek kadar cesur, ölüm soğuk nefesini yüzlerine üflediğinde gülümseyebilecek kadar deli, güzel bir kadının ayaklarının altından dünyayı çekebilecek kadar da yakışıklı.
ışıl ışıl gözlerle merakla bakıyorlardı şimdi, uzun ince bir masada son 120 yıldır kullanılan tüm tabancalara hayran gözlerini kırpmadan soluksuz.
bir tuğralı fn vardı en başta, peşi sıra makaralı bir luger, yüzüklü bir browning, sonra sırasıyla cz, ruger, beretta, bhp, kılınç, ve sar9
tüfeğini göğsünden sırtına kaydırdı, uzakta beydağı’nın karları yeni yeni eriyordu, ince bir rüzgar esti, genzine kayısı çiçeklerinin kokusu kaçtı.
dağlara yürünür icap ederse ölünür,
her şafakta ufuklardan gözlerim görünür,
tüfeğimin namlusuna sıçrıyor kanlar,
benim bu derdimden ancak dağlarım anlar!
hepsi istisnasız seviyordu tabancaları, sevmeleri yetmezdi ama bugün saygı duymayı öğreneceklerdi, sonra ustaca kullanmayı, güçlü bileklerinin bir uzantısı gibi vücutlarının bir parçasıymışçasına, nasıl tutacaklarını, tetiği nasıl ezeceklerini, gezin arkasından hedefi nasıl göreceklerini, nasıl soluk alıp vereceklerini, patlama sesinden irkilmemeyi, ellerine bazen boş bazen dolu habersiz tutuşturulduğunda bin kez deneyip bir makine gibi kusursuz ateş etmeyi öğrenene dek!
uzun ince masaya yaklaştı, kısa dört köşe namlusuyla en çirkin tabancaya eğildi. sürgüsü derin çizikler içinde bir rugerdi bu.
şarjörü çıkarıp sürgüyü geride bağladı, fişek yatağını şehvetle kokladı. kabzaya baktı hüzünle. 27 tane çentik vardı, kürşatın tabancasıydı bu. çin sarayını basıp canını veren kadim adaşı gerçek miydi bilinmez! ama bu kürşat gerçekti!
sonra öptü tabancayı, göğsüne hizaladı, kalbinin tam üzerine koydu, bir sevgiliyi göğsüne yatırır gibi.
gençlere döndü, uzun sarı bir çocuğun yanında durdu aniden. trakyalı bir pomaktı bu!
-sevgilin var mı lan? dedi!
-var! dedi çocuk, a’yı siren gibi biraz alçaltıp az yükseltip biraz da uzatarak.
kendi sevgilileri geldi gözünün önüne, ruhunu inleyerek akıttığı şuh kadınların şen kahkaları!
iki adım yürüdü, karayağız bir delikanlının yanında durdu, tömüklüydü bu, boynuinceli yörüklerinden. el ense çekercesine bir şaplak indirdi, sarsılmadı bile çocuk, kırık kulaklarına bakınca anladı, güreşçiydi demek.
-anan baban var mı lan? dedi!
-yerden bitmedim ya! diye gürledi çocuk, şamarın acısından yükselmiş bir sesle.
rugerin horozunu okşadı başparmağıyla, kendi anasını düşündü, kirpikleri nemlendi.
arkasını döndü buğulu gözlerini gizlemek için. bir hınıslının yanında oturdu. titreyişini saklayamadığı sesiyle sordu;
-kaç kardeşsin sen?
-segkiz dene! dedi erzurumlu!
ah keşke bir kardeşi olsun olsaydı, yoktu işte kimsizdi!
ayağa kalktı sonra, boğazını temizleyip rugeri tutan elinin tersiyle gözlerini sildi,
-sevgilin seni terk edecek lan, peşinden ağlayacaksın günler geceler boyu, anan baban sana yüz çevirecek, kardeşinle kan revan birbirine gireceksin! dedi!
sonra rugeri tutan elini kaldırdı,
-bu! dedi, senin iraden dışında ateşlemez, kanının son damlasına kadar aklın kendinde olduğu, tetik çeken parmağında gücünün son kırıntısı kaldığı sürece son kurşununa kadar senin yanında olacak, senin kanından senin canından insanlar seni terk ettiğinde son nefesinde bile senin yanında bir tek bu olacak!
kurşun kaynayacak damarlarında
gözünün ağına kan dökecekler
sana tunç ve çelik fırlatacaklar
ve er kancıklığı, kadın hasedi
sevmeksizin taptıkları her şeyi
sırtında bıçaklar köreltecekler
işte gidiyorsun: korku ve ölüm
bakmadığın leşler gibi ardında.
tecrübe ne merhametsiz bir öğretmendi, delikanlılarının şaşkın gözlerine bakarken yüzlerinde bir bir eski dostlarını, can arkadaşlarını gördü, uykusunu, ekmeğini, suyunu, küçük mutlulukları ve büyük acılarını bölüştüğü arkadaşlarını, bazen rüyalarına giriyorlardı, uçsuz bucaksız rüzgarda harelenen bir çayırda soluk soluğa koşarken yetişemiyordu peşlerinden, oysa ne deli koşardı ama yetişemiyordu işte!
keşke en zorlu anlarda her birinin yanında olabilseydi, keşke, arkadaşlarının oluk oluk akan en ölümcül yaralarını elleriyle kapatmaya çalışırken dudağının kenarında kondurduğu zoraki gülümseyişler doldu zihnine, göreceğini görmüş, yaşayacağını yaşamıştı artık, artık daha fazla acıya dayanamazdı. keşke onların yerine de ölebilseydi!
gençtiler, birkaç yıl önce çocuk sayılabilecek kadar genç,
cehennemin demir kapılarını pençeleriyle sökebilecek kadar güçlü, alev alaz yangınlara tereddüt etmeden koşabilecek kadar cesur, ölüm soğuk nefesini yüzlerine üflediğinde gülümseyebilecek kadar deli, güzel bir kadının ayaklarının altından dünyayı çekebilecek kadar da yakışıklı.
ışıl ışıl gözlerle merakla bakıyorlardı şimdi, uzun ince bir masada son 120 yıldır kullanılan tüm tabancalara hayran gözlerini kırpmadan soluksuz.
bir tuğralı fn vardı en başta, peşi sıra makaralı bir luger, yüzüklü bir browning, sonra sırasıyla cz, ruger, beretta, bhp, kılınç, ve sar9
tüfeğini göğsünden sırtına kaydırdı, uzakta beydağı’nın karları yeni yeni eriyordu, ince bir rüzgar esti, genzine kayısı çiçeklerinin kokusu kaçtı.
dağlara yürünür icap ederse ölünür,
her şafakta ufuklardan gözlerim görünür,
tüfeğimin namlusuna sıçrıyor kanlar,
benim bu derdimden ancak dağlarım anlar!
hepsi istisnasız seviyordu tabancaları, sevmeleri yetmezdi ama bugün saygı duymayı öğreneceklerdi, sonra ustaca kullanmayı, güçlü bileklerinin bir uzantısı gibi vücutlarının bir parçasıymışçasına, nasıl tutacaklarını, tetiği nasıl ezeceklerini, gezin arkasından hedefi nasıl göreceklerini, nasıl soluk alıp vereceklerini, patlama sesinden irkilmemeyi, ellerine bazen boş bazen dolu habersiz tutuşturulduğunda bin kez deneyip bir makine gibi kusursuz ateş etmeyi öğrenene dek!
uzun ince masaya yaklaştı, kısa dört köşe namlusuyla en çirkin tabancaya eğildi. sürgüsü derin çizikler içinde bir rugerdi bu.
şarjörü çıkarıp sürgüyü geride bağladı, fişek yatağını şehvetle kokladı. kabzaya baktı hüzünle. 27 tane çentik vardı, kürşatın tabancasıydı bu. çin sarayını basıp canını veren kadim adaşı gerçek miydi bilinmez! ama bu kürşat gerçekti!
sonra öptü tabancayı, göğsüne hizaladı, kalbinin tam üzerine koydu, bir sevgiliyi göğsüne yatırır gibi.
gençlere döndü, uzun sarı bir çocuğun yanında durdu aniden. trakyalı bir pomaktı bu!
-sevgilin var mı lan? dedi!
-var! dedi çocuk, a’yı siren gibi biraz alçaltıp az yükseltip biraz da uzatarak.
kendi sevgilileri geldi gözünün önüne, ruhunu inleyerek akıttığı şuh kadınların şen kahkaları!
iki adım yürüdü, karayağız bir delikanlının yanında durdu, tömüklüydü bu, boynuinceli yörüklerinden. el ense çekercesine bir şaplak indirdi, sarsılmadı bile çocuk, kırık kulaklarına bakınca anladı, güreşçiydi demek.
-anan baban var mı lan? dedi!
-yerden bitmedim ya! diye gürledi çocuk, şamarın acısından yükselmiş bir sesle.
rugerin horozunu okşadı başparmağıyla, kendi anasını düşündü, kirpikleri nemlendi.
arkasını döndü buğulu gözlerini gizlemek için. bir hınıslının yanında oturdu. titreyişini saklayamadığı sesiyle sordu;
-kaç kardeşsin sen?
-segkiz dene! dedi erzurumlu!
ah keşke bir kardeşi olsun olsaydı, yoktu işte kimsizdi!
ayağa kalktı sonra, boğazını temizleyip rugeri tutan elinin tersiyle gözlerini sildi,
-sevgilin seni terk edecek lan, peşinden ağlayacaksın günler geceler boyu, anan baban sana yüz çevirecek, kardeşinle kan revan birbirine gireceksin! dedi!
sonra rugeri tutan elini kaldırdı,
-bu! dedi, senin iraden dışında ateşlemez, kanının son damlasına kadar aklın kendinde olduğu, tetik çeken parmağında gücünün son kırıntısı kaldığı sürece son kurşununa kadar senin yanında olacak, senin kanından senin canından insanlar seni terk ettiğinde son nefesinde bile senin yanında bir tek bu olacak!
kurşun kaynayacak damarlarında
gözünün ağına kan dökecekler
sana tunç ve çelik fırlatacaklar
ve er kancıklığı, kadın hasedi
sevmeksizin taptıkları her şeyi
sırtında bıçaklar köreltecekler
işte gidiyorsun: korku ve ölüm
bakmadığın leşler gibi ardında.
tecrübe ne merhametsiz bir öğretmendi, delikanlılarının şaşkın gözlerine bakarken yüzlerinde bir bir eski dostlarını, can arkadaşlarını gördü, uykusunu, ekmeğini, suyunu, küçük mutlulukları ve büyük acılarını bölüştüğü arkadaşlarını, bazen rüyalarına giriyorlardı, uçsuz bucaksız rüzgarda harelenen bir çayırda soluk soluğa koşarken yetişemiyordu peşlerinden, oysa ne deli koşardı ama yetişemiyordu işte!
keşke en zorlu anlarda her birinin yanında olabilseydi, keşke, arkadaşlarının oluk oluk akan en ölümcül yaralarını elleriyle kapatmaya çalışırken dudağının kenarında kondurduğu zoraki gülümseyişler doldu zihnine, göreceğini görmüş, yaşayacağını yaşamıştı artık, artık daha fazla acıya dayanamazdı. keşke onların yerine de ölebilseydi!
devamını gör...
5180.
bazı başlıklarda hiç olmaması gereken yazarlar görüyorum.
lütfen*
lütfen*
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308