1961.
şu an korku filmi izliyorum. daha doğrusu öyle zannedip izlemeye başladım. biraz korktuğum için sürekli filmi bölüp soluğu sözlükte alıyorum. bu film böyle giderse bitmeyecek gibi.
bir taraftan korku değil de gerilim türünde olur umarım diye düşünürken film çok farklı bir konuya evrildi. saatlerdir boşu boşuna gerilmişim.
korku türüyle başlayıp paralel evrenle ilgili bir filme dönüşeceğini kimin aklına gelirdi. aslında bu filmi yıllar önce izlediğimi hatırladım. sonu beni etkilemişti, bir ters köşe içeriyor.
ben şu filmi izleyip bitirsem iyi olacak, hala üzerimde bir gerginlik var.

edit: eskiden izlediğim filmmiş. bir ispanyol filmi olduğunu yeni öğreniyorum. korku ve paralel evren konusu gerçekten güzel harmanlanmış.
devamını gör...
1962.
seni çok özlüyorum baba
devamını gör...
1963.
uyku perisi beni çabuk bul. acil .şimdi. hemen buraya gel!
devamını gör...
1964.
ne söylesem anlamıyorsun, ne desem hep boşveriyorsun.
kalbinle değil 1 çift mercekle bakıyorsun hep.
istiyorsun ki her şey senin kontrolünde olsun.
istiyorsun ki hep senin istediğin gibi ilerlesin.
ama bunu 1 kere yaptım ve kalbim hasar aldı.
daha da yaparsam bu sefer vazgeçecek bu yürek galiba.
bu yürek bu kadar yorulmaya dayanamaz.

keşke bir nebze olsa anlayabilseydin beni. ama imkansız galiba. üzülmek, ağlamak, karanlıkla daimi dostluk kaderimmiş...
devamını gör...
1965.
biliyorum hayalini kurduğum duam gerçek olacak. o sağlıkla hem bedenen hem ruhen çok iyi olacak. o yemek o masada yenecek. her şey çok güzel olıcak. yaşaddığım(ız) zor üzücü günler bitecek.
devamını gör...
1966.
ruhumdaki o zehirli düşünce her şeyi yalayıp yutuyor. ölü bir deniz gibi, üzerinden hiçbir kuş uçamıyor. yarı yola gelince, baygın halde aşağıya düşüyor, ölümün ve yok oluşun içine.

yaşamın anlamı, ölmektir. ölüm nedir? insan her şeyden önce, her an ölmekte olan bir varlıktır. ölüm de hayat kadar ontolojik bir zorunluluktur.

her şeyin bitmesi anlamına gelir; ama ölümü ölmek, ölümünü yaşamak demektir; ve bunu tek bir an yaşamak, onu sonsuza kadar yaşamak demektir.
devamını gör...
1967.
1,5 yıldır kabullenemediğim bir şeyi 4 gün önce öyle bir an 2 saniye içinde kabullendim, tuhafmış
devamını gör...
1968.
ben yoruldum yahu,
seni anlamaktan, anlamaya çalışmaktan, yanında olmaktan yoruldum... bir kere de sen yanımda ol yahu, ne söyleyeceksen net ol da anlamamı bekleme çünkü benim anlamaya çalışacak zamanım kalmadı. yorgunluğum giderek artıyor ve hem senden hem de kendimden kaçmama sebep oluyor. ne zaman dek gelsek bu sefer anlamamı bekleyeceğinden uzaklaşmak ve senden kaçmak isteyeceğim. inan bunun sebebini de anlamayacaksın...
devamını gör...
1969.
bilmem nereye kadar sürecek bu serüven?
her telden insan var kimisi kopmuş,
çıkarır anlamsız sesler.
kimisi bulmuş kendini ya da bulduğuna inanmış,
çıkarmış bir mana kendi bestesinde.
sanılsada devletlerin milleti koruduğu,
dünya arenasında her şey mübah.
her şey bir menfaat oyunu.
sevmeyenler daha sahici sevenlerden.
öyle bir zamanki
nefret sevgiden samimi.
herkes bir şeye fanatik herkes holigan.
bilenmizliğin içerisinde
bir şeyin parçası olmak ister insan.
inandığını yüceltir de yüceltir,
fark edemez ki kendi fikirlerini tanrılaştırmış.
herkes kendi zamanını kötüler,
sanki geçmiş mükemmelmiş gibi
fark edemez zamanın ve olayların aynı olduğunu,
tek değişenin kendi türü olduğunu.
ebedi sanır kendini,
halbuki zaman yok eder kendisini.
ne kadar da gülünç değil mi?
zamana ayak uydurmak varken
kendisinden şikayet etmek.
elden ayaktan düşüncede
ah zamanında! diye, ah vah etmek.
zordur bağnazlığı kırmak
bir başkasına değilde kendine odaklanmak.
hiç mi merak etmez insan bu hayat nasıl güzel yaşanır diye?
fakir zengine göz koyar zengin fakiri ezer.
herkeste bir münakaşa.
nerede bu yaşamı yaşamak?
bir de telaşa kapılır insan az zamanım var diye.
sahi biliyor musun ne kadar zamanın olduğunu?
bilseydin tutuşturur muydun ortalığı telaşa?
yoksa sakince ölümü mü beklerdi insan?

devamını gör...
1970.
ölümü öldüreceğiz derken ölmeden önce ölüyorum sanırım.
devamını gör...
1971.
şu son bir aydır hiçbir işim doğru gitmiyor.

nasıl bir simülasyon bu böyle anlamadım sanki başka bir şeyler daha yanlış gidiyor ama daha fark edemediğim için sadece huylanmakla yetiniyorum.

kafam çok kırışık ya.
bir ütülesem düzelecek sanki…
devamını gör...
1972.
bir iki olaydan bahsedeceğim. yerlerinizi alın. *

dün derste profesörümüz 2 saniyede açıklanabilir bir şeyi kompleks bir şekilde açıklamaya çalışarak zaten daha önceki dönem dersini verememiş kişilerin tekrardan anlamamasını sağladı. 4 seneden fazladır özel ders veriririm. tek demesi gereken şey aslında "sınavda iyi bir not yazmak istiyorsanız bu formülleri ezberlemeniz ve sınavda sorulduğunda da doğru girdileri girmeniz" demesiydi ama hayır, öyle kolay yoldan gitmek olur mu? asla. * örnekten açıklamaya çalışarak sürekli "anladınız mı?" demesi de ayrı mükemmeldi. tebrik ediyorum. ayrıca kendisi you dizisindeki joe karakterine benziyor. kafasındaki düşünceleri toparlamıyor gibi geliyor bana. değişik.

başka bir derste de profesörümüz interaktif bir şekilde ders işlerken kendisi benim ile alakalı bir soru sormaya karar verdi. e tabii ilk ders. bizi tanımaya çalışıyor. "femina hanım, hiç tedirgin olmayan, her şeyi düzende olan birisine benziyorsunuz yoksa bu bir poker face mi?" dedi. peki, benim verdiğim cevap ne kadar fazla hem cevap hem de cevap olmayabilir? " dediğiniz doğru * ama benim de elbette tedirgin olduğum durumlar oluyor. her insanda olduğu gibi." diyemedim, içimde ne fırtınalar olsa bile bunları asla dışarıya yansıtmadım. yansıtınca sonuçları kötü oldu ve bana karşı kullanıldı. onun için yüzüme bakıldığında herhangi bir duygu kırıntısı bile göremezsin. sevincimi de üzüntümü de içimde yaşarım ve kapatırım olayları. onun için mesela benim gülen yüzümü görmek cennetlik. *

son zamanlarda özellikle, gerçi bilmiyorum ne kadar oldu, ama ağlayamıyorum. * belli bir yaşımdan beri hep duygusuz ve kalpsiz olmayı dilemiştim. şimdi o noktadayım ve istediğim şey çok anlamsızmış. nasıl geri döneceğim? hiçbir şey etkilemiyor, yıldırmaya kalkılsa bile on adım öteden görüyorum hamleleri ve yerle bir ediyorum. * geri dönmeyi istiyor muyum bilmiyorum. böyle olmak da aşırı avantajlı bir duruma sokuyor beni, bazı durumlarda tabii. neyse, bir yolunu bulurum ben. sıkıntı yok. *)
devamını gör...
1973.
silahlar neden üretilir anlamıyorum.
silah sanayinin kime ne faydası var?
ülkeler hazinelerinin çoğunu kendine korumaya niye harcar?
o paralar vatandaşın eline ulaşsa fakirlik kalır mıydı?
dünyayı kadınlar yönetse tek derdimiz akşama ne yemek yapacağımız olsa, eltinin aldığı yeni koltuk takımı olsa sadece dedikodu terörüne maruz kalsak ya.
devamını gör...
1974.
dün akşam yemek yerken küçük oğlum* "orada savaş var, insanlar ölüyor. biz de hiçbir şey olmamış gibi burada yemek yiyoruz." dedi. dünya üzerinde olanlara alıştık mı? duyarsızlaştık mı? artık duygularımızı kaybetmiş robotlara mı dönüştük? galiba bir yerde bir şeyleri yanlış yaptık ama nerede?
devamını gör...
1975.
normalde tarihleri aklımda tutmam ama galeride rastladığım bir fotoğrafla hatırladım bugünü.kendimce bir tanışmanın,uyanışın ve derinlere itilmiş benliğimin tozlu raflardan ayrılışının yıldönümü.hasta olmasam başka planlarım da vardı lakin bu seferlik böyle oldu,olsun.hoşgeldin beni büyüten gerçeklik,duygular ve yeni kafa karışıklıkları.ya sizi sevmenin ve anla(ş)manın bir yolunu bulacağım ya da geçip gideceksiniz hayatımdan diğerleri gibi.
devamını gör...
1976.
ulen uzun süredir yoktum bir kişi bile dememiş bu çocuk nerede diye.

belki 67 yerimden bıçakladılar beni sonra gözlerimi oyup sisli bir havada gizimli bir arabanın bagajından çıkarıp ıssız bir otoban kenarına fırlattılar. insan bir merak eder vefasızlar sizi.

yazıklar olsun lan hepinize. o kadar mesaimiz var. yok artık size komikli tanım.

tabii bu söylediklerim kadın yazarlarla alakası yok. valla hep aradılar nerdesin diye. kadın yazarlarla aramdaki bu duygusal bağ gerçekten inanılmaz... muhteşem bir şey. tarif edilemez.

peki erkekler? bir kere bile hal hatır sormadılar.

agalık makamı yok artık
racon bitmiştir

sümüklüler sizi
poposu boklular.
devamını gör...
1977.
bazen sadece yorgun oluyor insan.
ne küs, ne yalnız, ne de aşık…
*
devamını gör...
1978.
bayılıyorum sözlükte başlık açarak birilerine laf sokmaya çalışanlara. çoğunu tahmin edebiliyorum ama ispat edemem. siz yazmaya devam edin ben okuyup gülmeye devam edeyim.
devamını gör...
1979.
"emanemanemanemanemaneman" .

evet. teşekkürler, yakşamlar.
devamını gör...
1980.
bu duygudan kurtulmalıyım… evet, evet bu duygudan kurtulmalı ve yoluma devam etmeliyim. hayat başkaları için nasıl akıyorsa benim için de akıyor. fark etmemek için verdiğim ısrarlı çabam beni günden güne üzecektir, biliyorum. kimse o yolda durmayacak ve ben de birileri yüzünden kendimi o yola hapis etmeyeceğim. çünkü onlar devam ediyor. seviyor, seviliyor, yürüyor, koşuyor ve daha bir sürü şey. lütfen sevgili kendim. devam et. bak karşında neler var. seni sevmeye hazır olacaklar, sana vaktini ayıracak insanların da olabileceği yollar var. sana destek olarak, seni ayırmayacak, seni olduğun gibi kabul edecek bir yol. sen de zaten aynı sen değilsin ve olamazsın da. hadi şimdi ayağa kalk, güzelce bir yüzünü yıka. bu iş, iş değil. değil ki öyle başını eğip usul usul gidemezsin. çalışmalı ve çabalamalısın. seni sevmeye çalışıyorum lütfen ama lütfen kendini heba etme. ben kendimin yeni yoluyum. hoş geldim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim