5241.
abimi affettim sözlük. kus gibi hafifledim biliyor musun
devamını gör...
5242.
9 mayıs 2025

eski bir aşk öyküsü

bugün tanışmamızın yıl dönümüydü,
bir azerbaycan forum sitesinde
mfö'nün sarı laleler şarkısı sayesinde tanışmıştık.
sonra numaramı aldın.
msn'de sabaha kadar süren görüntülü konuşmalar,
bakü'ye gelişim,
kar altında, penceresi kapanmayan,
ısıtıcısı olmayan bir sovyet evinde aylarca senin için kalışım,
istanbul'a gelişin
derken kendimizi nikah masasında bulmuştuk.
üç yıl oldu ayrılalı,
ayrılmasaydık 18. yılımızı kutlayacaktık,
yani hayatımın yarısında sen olacaktın,
bir insan kaç yaşında çocukluktan çıkar?
17 mi? 18 mi?
o yaşlardan beri hayatımdaydın.
sensiz 3 yıl nasıl geçti unuttum.
artık burnumun direği sızlamıyor.
sana sarılmak istemiyorum.
kokunu içime çekmek istemiyorum.
sanki hiç hayatıma girmemişsin gibi hissediyorum bazen,
aklımda sana dair kalan şeyler hep kötü anılar,
güzel yüzünden başka iyi bir şey kalmadı aklımda.
yine de pişman değilim 15 yılımı sana vermekten.
bana verdiğin en büyük hediye boşanma kararını senin vermendi.
iyi ki boşanmışız.
iyi ki ayrılmışız.
şimdi düşünüyorum da beni hak etmemişsin hiçbir zaman.
ilk aşkımdın sen, senden sonra hayatıma giren hiçbir kadını senin gibi sevemedim.
birbirimize çok benziyorduk aslında.
sen benim hayallerimi gerçekleştirdin.
öğretmenken gazeteci oldun hem de bbc'de.
ben hâlâ bir baltaya sap olamadım
varlıklı ailelerin çocukları babalarına yaslandığında başarılı olamaz çünkü.
ben hayatın kendini bir işe adamak,
başarılı olmak,
bir işte uzmanlaşmak için kısa olduğunu düşünürüm hep.
kimi insanlar dünyaya eğlenmeye,
yiyip içmeye, gezip görmeye, sanatsal aktivitelerde bulunmaya, kitap okumaya, aşık olmaya ve yazmaya gelmiştir.
işte ben de onlardan biriyim.
hayatın kendini bir kadına adamak için de kısa olduğunu düşünüyorum artık.
ömür boyu evlenmek ve çocuk yapmak istemiyorum.
anladığım kadarıyla bu konuda sen de benimle aynı düşünüyorsun.
dedim ya? çok benziyoruz birbirimize.
belki de bu yüzden anlaşamadık seninle.
hayatımdan çıktığında yaşadığımı anladım.
artık özgürüm, yüklerim hafifledi, 20'li yaşlarda hissediyorum kendimi.
ve seni sevmiyorum.
devamını gör...
5243.
içinde bulunduğum işsizlik süreci uzadıkça, iş başvurularım sonuçsuz kaldıkça ben giderek dibe batıyorum. bu kadar zor olmaması gerekirdi. birileri için bu kadar kolay olanın birileri için ulaşılmaz, ulaşılmaz oldukça acı verici oluşu. kendimle olan kavgam günden güne büyüyor ve tam da bu nedenle yaşama isteğimi kaybettiğim oluyor. güçlü olmak için çok mücadele ediyorum.
devamını gör...
5244.
nefes almasa iyi insan aslında.
devamını gör...
5245.
kendime sözler vermiştim, sevemezdim kimseyi
çenesi düşmüş gözlerinin bana neler neler dedi
devamını gör...
5246.
hayatımın son sürecinde psikolojik olarak bazı şeyleri aşsam da mental olarak hala şeyim. şey işte. neyse.
yav hiçbir şey yapasim yok arkadaşlar. hatta yapmam gerekenleri de yapmadığım gibi tam zamanlı çalıştığım işte de kendimi saldım. resmen yatıyorum.
ofiste çalışan kendi deyimiyle 39 buçuk yaşında bir bayan ablamızın surekli başta ses tonum olmak üzere iltifatlarını alıyorum da bu artık yok kampa gidelim yok surama dövme istiyorum boyutunda taciz seviyesine vardı. hatta ablalarla ilişkilerim konusunda bir arkadaşım geçen gün üzerinde milf hunter yazan bir tişört de almış. sinirlenip sövdükten sonra tişörtü kendisi almak zorunda kaldı.
ya arkadaş güzel fizik desen yok yüz yok iq sanıyorum ki 3 bandında; bu kadına birileri niye tatil bileti alıyor neden iphone 16 alıyor aklım almıyor. iki gündür bunu düşünüyorum.

bir de spora gidecektim. üşendim gitmiyorum. dün kendimi gaza getirip niyetlendiğim cuma namazına da sanıyorum ki gitmeyeceğim.

son olarak arabanın sigortasi bitti. maaş gününe kadar evdeyim. bıktım ya. tek derdimin hava durumu olduğu üniversite günlerime geri dönmek istiyorum ya zaman makinesini bulun lanet olsun.
devamını gör...
5247.
o kadar yorgun hissediyorum ki bu kadar yorulmuş olmam haksızlık.

bana haksızlık.
yazık yani.
robot muyum ben,
öf.
devamını gör...
5248.
ne zaman bitecek bu? ne zaman kendimi bir yere ait hissedeceğim? ne zaman gerçekten anlaşılacağım? bütün bunlar neden bir anlam ihtiva ediyorlar? neden olduğum yerde daireler çiziyorum? neden dokunduğum her şey ölüyor? neden bir türlü ulaşmak istediğim şeyi bulamıyorum? neden devasa, karanlık bir okyanusun ortasında, kapkara bulutların altında ahşap bir kayık içinde küreklerle oturuyor gibi hissediyorum? neden ufku göremiyorum? neden kürek çekmeme rağmen bir yere gidemiyorum? neden hareket etmiyorum? neden canım yanıyor? neden artık sessiz kalmak istiyorum? neden kendimi anlatmak, anlatmamaktan daha zor geliyor? neden hiçbir soruma cevap bulamıyorum? neden insanlar depresyon diyip geçiştiriyorlar? neden ya alay ediyorlar ya da depresyonda olduğumu söyleyip yardımcı olmaya çalışıyorlar? neden sadece bir dakika ayırıp anlamayı denemiyorlar? neden bunları düşündüğüm için suçlu hissediyorum? neden “herkesin bir hayatı ve meşgaleleri varken bana zaman ayırmalarını isteyecek kadar bencil ve benmerkezci miyim?” sorusunu sorup duruyorum? neden ben herkese zaman ayırıyorum ama kimse beni görmüyor? neden hep bırakılan kişi oluyorum? neden hep arkada kalıyorum? neden kum parkında oyun oynarken arkadaşlarının bırakıp gittiği bir çocuk gibi hissediyorum? neden tek başıma kumdan kaleler yapıp yıkıyor ve kumların içinde öylece oturuyorum? neden o kalelerin hiçbirinin gerçek olmadığını, arkadaşlarımın büyüdüğünü ve o kum parkının hatırasından çok daha uzakta olduklarını göremeden öylece o parkta bekliyorum? neden akşam olduğu hâlde hala orada öylece oturuyorum?
devamını gör...
5249.
dünyada ölümden başkası yalan.
devamını gör...
5250.
34'e 15 gün kala
varlığımın nedenini bulamadım hala.
devamını gör...
5251.
her name is punk ayşe and she lives in a gecekondu
devamını gör...
5252.
geceler gündüzlerden daha keyifli bence.
devamını gör...
5253.
midende kelebekler uçuştuğunu hissediyorsan, bu her zaman aşka delalet değildir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
5254.
10 mayıs 2025

saat: 03.42

uyandım,
alt balkona inip bir sigara yaktım.
üst balkona sürülen vişne ağacının gürültüsü geliyor,
vişne çiçek açmış.
köpekler ve kediler suskun,
boğaz'dan motor sesleri gelmiyor.
hava soğuk ve rüzgârlı.
"gelibolu’nun ayazı yamandır. hiç acımaz, çarpar insanı.
gelibolu’nun ayazı serttir. ege’den hiç beklenmeyecek kadar hırçındır, insafsızdır. uğultulu seslerle ürkütücü bir hikâye anlatarak dolaşan rüzgâr insanı döver, hırpalar. " demiş buket uzuner.
o kadar haklı ki...
sitenin ışıkları sönük,
ay bulutların ardında kalmış,
hava zifiri karanlık.
bir harp anı sanki.
mayınlar, silahlar, bombalar patlıyor.
simsiyah boğaz'ı bu sesler aydınlatıyor.
gökyüzü ve deniz o anda kızıla çalıyor.
aklımda ne bir kadın, ne bir aşk,
ne bir dert ne de bir sorun var.
sigara dumanında kayboluyorum.
sadece kendim için yaşadığım bir andayım.
biraz üşüyorum, içim ürperiyor.
hayatım boyunca bencil bir insan olmayı beceremedim.
buna rağmen kendimi düşünüyorum.
haziran'da 37'ye gireceğim.
annemle babam giderek yaşlanıyor.
evlenmeyi düşünmüyorum.
hayat biraz yordu beni,
başımdan sorunlu bir evlilik,
sancılı bir boşanma süreci ve ardından
akıl hastanesi günleri geçti
ama toparlanıyorum galiba.
eskisi gibi her şeyi dert edinmiyorum.
ne zaman umutsuzluğa düşsem,
bir şeyi kafaya taksam,
gelecek kaygısına kapılsam,
aman boşver diyorum.
bunda aldığım antidepresanların payı büyük tabii.
yarın merkeze ineceğim.
ziver'in kahvesinde dağ suyundan yapılmış demli bir çay içeceğim,
arkadaşlarımla sohbet edeceğim,
sevgilimle buluşacağım,
standart bir cumartesi günü yani.
bir balıkçı barınağında sabahlamak isterdim bugün,
etrafımda filozof gibi balıkçılar,
çay bardağından içilen rakılar,
onun üzerine yüksek alkollü birayla çekilen cila.
onlara içimi dökmek, felsefe yapmak, hayatın anlamını sorgulamak isterdim.
deniz ve balık kokusunu buram buram hissetmek isterdim.
sabahın ilk ışıklarında demli bir çayla gazete üzerinde kahvaltı ederdik belki.
sonra helalleşip bir daha görüşmemek üzere yolumuza giderdik.
evde bir duş alıp
tertemiz nevresim ve çarşafların üzerinde öğlene kadar uyumak isterdim.
uyandığımda ne dert kalırdı ne de tasa.
devamını gör...
5255.
uzun zamandır çok söylemek istediğim var ama yok gibiydi de.. işte saçmalık.. neyse...

hazır ilham perilerim kendilerini göstermişken söylemek istediğim şudur ki..

her şey kendi zamanını bekliyor.. sırası gelen oluyor.. yollar ayrılıyor.. her seferinde bir yol ayrımı.. gitmen gerektiğini bilirsin ama yine de girmezsin o yola.. dersin bildiğim yol yaaaa.. amaan bee ne olacak.. acısını da biliyorum tatlısını da..

olmuyormuş o iş.. o yoldan dön artık diye gir şu yola artık diye artık resmen abartmıyorum hayat, tanrı, evren bilimum güçler kafana kafana vuruyor.. ve öyle bir yeter anı geliyor ki.. o yeter anında artık uyanıyorsun gaflet uykusundan.. yazmıştım belki bu ama.. o yeter anı çok önemli.. tüm hücrelerinden taşan o yeter duygusu... o yeter sesi.. o yeter çığlığı.. bırakma onu kal orada işte.. o yeter duygusu ile kalınca.. yol kendiliğinden dönüyor.. açılıyor nereden açılacaksa kapıları.. direnme.. bırak.. üzül, ağla, yıkıl, öl...

sonra nefes zaten.. doluyor içine o oksijen.. o oksijenle tekrar nefes aldığını fark ediyorsun mesela.. gözlerini etrafta gezdiriyorsun.. ee bu dünya varmış zaten.. ölmemişim aslında.. ya da yeniden doğmuşum gibi bir his.. öyle işte..

geçmez sandığın her şey geçiyor.. gelmez dediğin o günler geliyor.. korkma.

hayat beeee.. teşekkürler tanrım.. ben de seni seviyorum.. çok teşekkür ederim..
devamını gör...
5256.
neler neler söylemek istiyorum da söyleyemiyorum. istemiyorum çünkü. muhattabımı karşımda istiyorum. kime ne söyleyeceksem, o taş kafasının almayacağını bilmeme rağmen yüzüne söylemek istiyorum.

sorsan kimse kötü değil, herkes mükemmel, bir tane , tektane. maşallah. ama yaptıklarına baksan ağzın açık kalır.

sen vicdanını susturmamışsın , sen vicdanını söküp atmışsın. onsuz yaşıyorsun. yoksa yapamazdın bu kadar şeyi.

bu nasıl bir hırs, bu nasıl bir kibir. olma ya olma sende 'şu' olma.

kimse hakkında konuşmamak , ileri geri karşılık vermemek korkaklıktan değil , tarafsızlıktan yorgunluktan olamaz mı? banane mesela kardeşim. herkes kendine yakışanı yapıyor. ben ne diye çene yoruyorum buna . bide arkasından . senle aynı fikirde olmak zorunda mıyım.

yine başım ağrıdı...
devamını gör...
5257.
bi insanı mutlu etmek çok kolayken
niye insanlar birbirini mutsuz etmeye çalışıyor.
devamını gör...
5258.
uyandım. odadan çıkacaktım ki kapıda örümcek ağı gördüm. daha önce de olmuştu diyerek tekrar yattım
devamını gör...
5259.
11 mayıs 2025

aşk, yolculuk ve gençlik hataları

çok yorgunum,
belki bitiririm belki de bitiremem yazacaklarımı.
18 yaşında bir gençle tanıştım bu gece,
bu saatte buradan otobüs geçiyor mu diye sordu.
geçmiyor, taksiye bin dedim.
sadece 15 liram var dedi,
gel götüreyim gideceğin yere dedim.
okuldan uzaklaştırma aldığı için annesi para vermiyormuş,
tuvalette bir kızla basıldım abi dedi.
anladım dedim.
1 yıldır gelibolu'da yaşıyormuş,
ailesi buradan ev tutmuş,
buraya gelmeden önce kadıköy yoğurtçu parkı yakınlarında yaşıyormuş.
acıdığım çocuğu benim 18 yaşındaki halime benzettim bir an.
şımarık, zengin ve özgür.
ben de tek başıma yurt dışına çıkmıştım o yaştayken,
bir kızın peşinden gitmiştim.
aylarca orada yaşamıştım.
en büyük farkımız benim monogomiyi
onun poligamiyi tercih etmesi.
ailesi para vermeyerek cezalandırmış kendisini.
ne saçma.
ben olmasaydım kendi başının çaresine bakacaktı gecenin köründe.
o kadar yolu yaya mı gidecekti yani?
ya da otostop mu yapacaktı?
artık orasını bilemem.
iyi ki götürmüşüm evine.
vicdanım rahat.
hayatım boyunca tek eşli ve sadık bir insan oldum.
şimdi durum biraz farklı.
aşık olduğum kadın başka
sevgilim başka.
neyse girmeyelim hiç o konulara.
ya da azıcık girelim.
bir roman yazarı var,
benden 7 yaş büyük.
ona aşığım 5 yıldır.
hayatıma birileri girip çıkıyor
ama benim kalbimde yalnızca o var.
ömür boyu da kalbimde olacak.
daha önce sosyal medya üzerinden
birkaç kez diyalog kurdum kendisiyle
ama henüz tanışma fırsatı yakalayamadım.
bir gün elbet tanışacağız bir imza gününde.
belki 40, belki 50 belki de 60 yaşında.
karşısına çıkmak için henüz hazır değilim çünkü.
aşk güzel şey.
insanı bir ağaç gibi yontar ve şekil verir.
sonunda bir sanat eserine dönüşürüz.
bir daha eskisi gibi olamayız.
doğaya, ağaçlara, insana, kadına, denize, gökyüzüne eskisinden farklı bakarız
ve her yerde onu görürüz.
daha iyi bir insan oluruz,
ruhumuz soyut halden somut hale geçer.
kimseyi incitmeden sevdim ben,
haddimi bilerek.
bu aşk benimle birlikte mezara gömülecek yaşarken de sayfalara.
devamını gör...
5260.
kedilerden biri doğum yaptı. biri hariç diğer yavrular ölü. kendisi de kaldıramadı öldü, çok zor bir doğum olmuş belli, yavruyu reddetti. kalan tek yavruya üç gün bakabildim. minicik bir şey. şırınga deniyorum yutamiyor. emzik denedim ememiyor.

bu akşam vücut sıcaklığının iyice düştüğünü fark ettiğimde tenime temas ettirip hohlayarak sıcak hava ufledim, başını sevdim, kabullenmiş gibi saldı kendini. sardım sarmaladım yuvasına koydum. az evvel baktım, ölmüş. bir anne tarafından ısıtılma hissiyatını tadarak öldüğünden emin olabilseydim keşke.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim