3781.
kusura bakma iş işten geçti, olamayız artık eskisi gibi.
devamını gör...
3782.
ağrıdan dökülüyorum.

yetmiş beş tane vitamine rağmen bu kadar düştüğüme mi yanayım, tüm gün elli küsür insanla selamlaşırken gayet kendimde olabildiğime mi şaşırayım, tüm bunları nazara bağlamış olmamı mı kanıtlayayım.

enerjiniz yüksek diyen mavi gözlüydü.
çok yazık.
*
devamını gör...
3783.
pişman değilim.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3784.
birkaç güvercin alıp yumuşak boyunlarından öpesim var sözlük. bıktım bu karanlık ruh hallerinden.
devamını gör...
3785.
bir penguen gibi etrafına bakınıp gülen suratlara benzediklerini görüyor, öyle olmadığını biliyor. kaçış mağarası tüm bu köşe bucak, koşar adımlarla gelip sığınıyor. içindeki çöpleri biriktirip buraya döküyor. mağaranın buzlu zemininde eridikçe hüzünlü bir ırmak gibi taşıp dökülüyor çöplerden arta kalanlar. akan suyun üzerine çizilen hikayelerine bakıp gülümsüyor ve aynalar ordusuna katılmak için tekrar kalabalığa karışıyor. anlaşılmamasını istese de anlam bulma hayaliyle içinde ölenleri kesip biçerek yeniden diriltiyor. unuttuklarını hatırlayamıyor muhtemelen ama bunu sorun etmiyor. uçamayacağının farkında ne de olsa. uçmaktan da korkuyor ya aslında, sadece sert bir şekilde çakılmak istemiyor. sessizce kaçıyor. izlerini kim takip eder hiç düşünmüyor. silinmek de var hikayenin sonunda, iyi biliyor.
devamını gör...
3786.
bütün yaşamım, sevgim, nefretim, hatıralarım, acılarım hepsi aynı rüyaydı. kilit altında tuttuğum bir rüya ve bir çok rüyada olduğu gibi, bunun sonunda da bir canavar var.
devamını gör...
3787.
kendi hayatımın nankörüymüşüm gibi hissediyorum çoğu zaman. 8 sene önce başarılı bir öğrenciyken üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım. psikolojimi de kendimi de toparlayamadım. halâ daha izlerini taşıdığım yaralar bıraktı bende. gelecek kaygısı her yerimi sardı, nefes alamadım. o sıralar hayatımda olan insanın “ben bakarım sana, istediklerini yaparım” demesi dahi tüylerimi diken diken ederdi, istediğim şey çabasız hayatta kalmak değildi çünkü. dahası, hayatta kalmakta istemiyordum hayallerim vardı benim kumbaramda biriktirdiğim. bu bir erkeğin önüme sunuşuyla hayata geçsin istemedim. teselli cümleleri beni daha da koparıyordu yani hayattan.

şimdi sorunlu ilişkiden kurtulmuş, 12 aydır hayatına çiçekler ekmeye çalışan bir adama aşık olmuş ve okuluna geri dönmüş bir kadınım. ama halâ adını koyamadığım bir boşluk var, bir acı gizliyorum. kendim nefes alıyorken başka düşmana ihtiyacım yokmuş gibi.

ne istediğimi bilmiyorum. o çiçekleri kökünden koparıyorum, bir zamanlar hasretini çektiğim okula zoraki gidiyorum. kendimi bir yere ait hissedemiyorum. dünyadan olabildiğince kopukmuşum gibi, benden ötede yaşanıyormuş gibi her şey.

bedenen var olduğum bi hayattan yoruldum ve ayrılmak istiyorum. öyle de kararlıyım ki, sevdiklerim adına üzülüyorum.
devamını gör...
3788.
söylemiştim tekrar söylüyorum. haddini bilmez insanlara karşı inanılmaz deliriyorum. ben öldüm gerçekten öldüm. tekrar döndürdüm kendimi. hanginiz yanımda olmak istediniz. sordunuz mu nasılsın bir sorun mu var yapabileceğim bir şey var mı bir ihtiyacın var mı? seni görüyorum. ne kadar zorlandığını görüyorum. yanındayım dediniz mi. demediniz. bekledim mi tabiki hayır. ben bu yaşıma kadar en iyi öğrendiğim şey kendi yaralarımı kendim sarabilirimdi çünkü. düştüm kalktım düştüm kalktım ama doğruldum gerçekten. şimdi gelmiş bana ahkam kesmeyi kendinize hak mı görüyorsunuz gerçekten mi yaaaaa. gerçekten mi? deneyimdi diyecekmişim tecrübe diyecekmişim. sebep??????
devamını gör...
3789.
yoksunluk; giderek hafiflediğini bile zannetsek, bir tutkunun, arzunun, o tutku ve arzu nesnesinin bizim için aslında değerinden hiçbir şey kaybetmeden kaybedildiğini anladığımızda yaşadığımız derin acı ve hüzün; göğsümüzün üzerine oyulmuş, asla doldurulamayacak bir obruğun yüreğimizi cayır cayır yakması; yoksuzluk.

tutku, nesnesinin kendini eksiltmesiyle, esirgemesiyle ya da eskitmesiyle ortadan kalkan bir şey değil. o; olsa da olmasa da içinizde hasretle beslediğimiz, özenle büyüttüğümüz, sarıp sarmaladığımız, koruyup kolladığımız tutku, vuslatsız bitebilecek bir şey de değil.

yüreğimde yanan bir ateş topu var. benimle üçüncü servinin altına eşsiz hatıralarla birlikte gömülecek, üstü gazellerle örtülecek ama asla yanmaktan vazgeçmeyecek.
devamını gör...
3790.
supergirl

tek bir direkten oluşan durakta bekliyordum, iki kişiydik, otobüste zaten gelmek bilmiyordu, otobüsün gelmek bilmemesi canımı da sıkmıyordu, sadece sigaradan nefes çekmeye devam edip soğuk havanın keyfini çıkarıyordum.
cadde bomboştu ve kar beş santimetre kadar kalınlaşmış, yağan tanelerin deri montumun üzerinde erimesi zaman alıyordu.
zamanla derdim yoktu diye düşündüm.
kafamı çevirdim, yanımdaki adam gülümsedi ve
gelmek bilmiyor bu otobüs. yarım saat oldu, zamanla derdimiz yok mu dedi.
küçük gözlerini yağan kar tanelerinden korumak için gözlerinin üzerinde kirpikleri de yoktu ve tam da bunun için kırpıştırıp duruyordu bozuk far gibi.
benim yok dedim. yarım saat oldu… olsun.
çok da konuşasım yoktu açıkçası, tek direkten oluşan durağın direğinin dibindeki sarı sokak lambası gecenin karanlığında kar tanelerine büyüleyici bir hava veriyordu. kafamı yukarı kaldırdım.
baksanıza bu güzelliği bırakıp boğucu otobüse binmek sıkıcı bile olabilir dedim.
(o sırada adam da yukarı bakıyordu)
ama tabi eve de gitmek lazım dedim. konuşma hevesimin olmamasına rağmen ağzımdan çıkan bu cümlelere bir anlam veremedim.
adam evet dedi. eve gitmem lazım. kızımın doğum günü.
(adam küçük gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı, montunun cebinden bir sigara çıkardı, saçları tamamen kardan beyazlaşmıştı)
babalar kızlarının doğumlarını kaçırmamalı dedi tam da ben o sırada babamın benim doğumum dahil kaç doğumgünümü kaçırdığını düşünürken.
ve ekledi… bilerek yapmamıştır canım dedi.
“kim” dedim.
yani pardon yanlış kurdum cümleyi… geçen sene kızımın doğumgününü kaçırdım yine böyle otobüs beklerken dedi. bilerek olmadı tabi dedi.
(kirpiksiz gözlerine kar kaçtı ikisinin de)
binseydin ya lan taksiye pezevenk diye geçirdim içimden.
adam birden tüm vücuduyla bir hışımla bana döndü. ulan ben basit bir muhasebeciyim ne arar bende taksi parası diye bağırmaya başladı. kızın sütünü zor alıyorum. sen kimsin beni yargılıyorsun diye sesini giderek yükseltti. elleri kolları sanki kar taneleriyle dövüşüyormuşçasına hareket ediyordu.
dondum kaldım olduğum yerde…
“öyle demek….” istemedim demeye çalışırken fark ettim zaten dememiştim öyle bir şey ama demiştim de bir yandan öyle bir şey.
o sırada bir çöp toplayıcısı çöp arabasıyla tek direkli durağın direğinin yanında duran sokak lambasının yanında duran çöp tenekesine yanaştı.
arabayı arka iki tekerinin üzerine yerleştirdi ve yarı beline kadar çöp tenekesinin içine daldı.
(şimdi duraktaki iki kişi yani kadın ve erkek çöpçüye ve çöp arabasına bakıyordu ki çöp arabasının brandası hareket etmeye ve eğilip bükülmeye başladı. ağız kısmı iyice yere doğru eğildi ve üç yaşlarındaki bir kız çocuğu üzerinde supergirl yazan bir kazakla arabanın içinden emekleyerek çıktı- çocuk gülüyordu, çocuğun gülüşü hatta çocukça neşeli bir kahkahaya dönüştü. duraktaki kadının kirpikli gözlerine kaçan kar taneleri değildi yanaklarından süzülen- duraktaki adamın kirpiksiz gözlerine kaçan kar taneleri olsa ne yazardı yanaklarından süzülen, kız çocuğu karın içinde oynamaya başladı. çöpçü elinde mukavvalarla çöp tenekesinin içerisinden çıktı ve adamla kadına baktı-bir an için durdu sanıldı dünya sonra çöpçü dedi ki “merak etmeyin mutlu o”)
devamını gör...
3791.
geriye dönüp baktığımda hala o hayata bağlılık ve hevesini hayranlıkla hatırlıyorum. her seferinde sanki yeniden doğmuş gibi tertemiz bir zihin ve moralle bizim yanımızda olmanı hiç unutmadım. bunu çocuk aklımla o gün çözememiştim ki bugün kırka merdiven dayamaya hazırlanırken yine anlayamıyorum.

yaşasaydın bugün sana soracağım ilk şey bu herhalde.

sanırım hayatımın en güzel günleriydi o günler. sonrasında ne etrafımda o derece hayata bağlı ve mutlu birilerini gördüm ne de kendim o dereceye çıkabildim. uzun süre umutlandım. belli şeylerin beni bu seviyeye çıkartacağını sandım durdum. sonra büyük oranda yanıldığımı anladım. bir süre de bu yanılgıları kabul edemedim. acaba ben mi yaşamayı bilmiyordum? içimde mi yoktu bu duygu yahut etrafımdaki insanlar mı bana bu duyguyu veremiyordu? bunların cevaplarını hiç bulamadım.

seni hatırlamak bir taraftan da çok ağır geliyor bana bir süredir. ''gerçek ve olması gereken'' hayatımızı yaşarken seni yine çok değerli bulur ve severdim. bunun nedeni her zaman için belliydi: yaşamanın temel amacı mutlu olmaktı ve sen kendi içindeki mutluluğu biz ile paylaşmaktan çekinmiyordun. hayat bizi bir süreliğine bir araya getirmişti ve biz çok mutlu olmuştuk. bu o günlerde çok değerli olsa da biz deyim yerindeyse ''hayatımızı kaybedince'' eşi bulunmaz bir değere sahip oldu. sen ölünce ise her şey ulaşılmaz bir mertebeye yükseldi.

artık seni hatırlamak da ağır geliyor bana. o günlerde bu derece güzel şeylere şahit olan bizlerin uzun zamandır yaşadığı şeyler bana çok ama çok ağır geliyor. bir hayatın içinde iki aşırı uç hayatı tüketmek eskiden var olan hayatı sürekli özlemek beni çok yoruyor. ayrıca ben sadece bir kişi için sürdürüyorum bu hayatı. ve tek bir umut adına. bunlar dışında hayata dair şeylerin benim için fazla bir önemi yok. çünkü biz zaten çoktan başka hayatların içine düştük ve öldük. sen de mazideki ve hayattaki en güzel şeylerden biri olarak kendi öz evlatların tarafından değil tersine yabancı biri olan benim tarafımdan iyi hatırlanıyor ve çok özleniyorsun.
devamını gör...
3792.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3793.
bütün hatalarımı 'yalnızlıkla' yaptım.

yalnız olmasaydım ahh!

hep yalnızdım, yalnızım. ama hep...
devamını gör...
3794.
şu an şunu yapana şunu söylemek isteyrum
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3795.
uzanasım var.
hazır ayaktayken* gelirken aldığım cennet hurmalarıyla biraz tahin getirir misiniz?
gece gece tatlı krizim geldi.
normalde takvimim şaşmazdı, neden öyle oldu ki?*
devamını gör...
3796.
bir yandan casademont zaragoza -fenerbahçe opet kadın basketbol euroleague maçını bir yandan da virtus bologna -fenerbahçe beko erkek basketbol euroleague maçını izliyorum.

bir gün değil,her gün fenerbahçe.

yaşa fenerbahçe spor kulübü.
devamını gör...
3797.
içim, bir çocuğun kapıda kalmıșlığı gibi...
devamını gör...
3798.
günümüzde ki insanlar kötü sürprizlerle dolu. bu yüzden onları tanımaya korkuyorum. sanki en iyi insanlar, hiç tanımadığım insanlar.
devamını gör...
3799.
1) siyah çizginin gerisinde durun cümlesini 4 yaşındaki çocuklar anlayıp bir milim o çizgiye basmazken sen kazık kadar boyunla bunu anlayamıyormuş gibi yapıp, saçını savura savura gezip bunun üzerine uyardım diye bana öyle nefret dolu bakışlarla bakamazsın. burası bir müze ve kurallar en çok senin için geçerli.

2) az önce ınstagram'da çok güzel bir cümle okudum, düşündüm, doğru olduğuna karar verdim ve sizlerle de paylaşmak istedim.

200 km/s'den aşağı düşmeyenler bir gün sağ şeritte 70 km/s ile sağ koltuktakini seyreder.
devamını gör...
3800.
sıkılıyorum sabri bunalıyorum
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim