3401.
seni dinlemek istemiyorum.dinlemek zorunda mıyız boş boş muhabbetlerini.
devamını gör...
3402.
şu an kapadokya’da olmak isterdim bir dönem aksarayda olup o kadar yakınken neden gitmedim ki..
bir manzarası var.. yakın bir arkadaşım paylaşmış. cidden ruhumu dinlemek isterdim orada.
mevcut durumda gün boyu temizlik yaptım her şeye koştum vs vs. ne yapıyorum bu ara hiç bilmiyorum. sadece savruluyorum.
bir manzarası var.. yakın bir arkadaşım paylaşmış. cidden ruhumu dinlemek isterdim orada.
mevcut durumda gün boyu temizlik yaptım her şeye koştum vs vs. ne yapıyorum bu ara hiç bilmiyorum. sadece savruluyorum.
devamını gör...
3403.
bazen size söylenen bazı kelimelerin anlamlarını çok yanlış kavrıyorsunuz. iyi bir şeyi, evirip çevirip kötü anlıyorsunuz. demek istenilene değil, algılamak istediğinize odaklanıyorsunuz. çünkü ya sevilmemeye alışmışsınız, güzel bir şey duyunca hazmedemiyorsunuz ya da kabul etmiyorsunuz o sözün anlamını, derinliğini. söylenmiş bir çok şeyin üstüne bu böyle oluyor üstelik. demek ki gerçekten bir kelime yetiyor bir insanı yok etmeye.
yazık…
yazık…
devamını gör...
3404.
ben yine olmayacak bir şeye kaptırıyorum kendimi ama hadi hayırlısı.
devamını gör...
3405.
+belki de hiçbir zaman işe yaramayacak ve hatta sayılı kişinin duyduğu ne kadar bilgi varsa damarlarıma zerk edilsin istiyorum. ortamlarda satılacak bilgi ve entelektüel olma hali -benim için- budur.
-sakarlık işini sevmiyorum. çok manasız bir şey ve tam bir simülasyon hatası. bugün bulaşık yıkarken kırdığım bardak neye ve kime hizmet etmektedir?
+hamile değilim genç adam yer vermene gerek yok yalnızca papercut pantolon giydim.
-sürekli dedikodu yapmak o kadar boş bir iş ki dinlerken bile ruhum çekiliyor artık.
+dün sürdüğüm ojenin rengi cennet mahallesinde oynamama müsaitti. yani müsaitmiş. renkler akşam ve sabah aynı olmuyor. tüm gün bunun mahcubiyetini yaşadım. kimse bilmez, kimse bilmez.
-canım sıkıldıkça kahve içiyor olmam beni bir kahve bağımlısı yaptı. kahve bağımlılığım canım sıkıldıkça ona yönelmemi sağladı. the toxicity of our city, our city.
-sakarlık işini sevmiyorum. çok manasız bir şey ve tam bir simülasyon hatası. bugün bulaşık yıkarken kırdığım bardak neye ve kime hizmet etmektedir?
+hamile değilim genç adam yer vermene gerek yok yalnızca papercut pantolon giydim.
-sürekli dedikodu yapmak o kadar boş bir iş ki dinlerken bile ruhum çekiliyor artık.
+dün sürdüğüm ojenin rengi cennet mahallesinde oynamama müsaitti. yani müsaitmiş. renkler akşam ve sabah aynı olmuyor. tüm gün bunun mahcubiyetini yaşadım. kimse bilmez, kimse bilmez.
-canım sıkıldıkça kahve içiyor olmam beni bir kahve bağımlısı yaptı. kahve bağımlılığım canım sıkıldıkça ona yönelmemi sağladı. the toxicity of our city, our city.
devamını gör...
3406.
ne işim var lan benim bu dünyada? hiç.
devamını gör...
3408.
bazen dünyadan kovulmuş gibi hissediyorum.
devamını gör...
3409.
bu saatten sonra kimseye eyvallahım yok.
devamını gör...
3410.
tam bir qolpasın oglim tam bir qolpa.
anladın sen onu!
anladın sen onu!
devamını gör...
3411.
ve bir gün durup dururken öylesine yol bitti.. oturdun tüm yaşanmışlıklarla.. kıyısı olmayan denizler gibi derinden hissettiklerin.. anlamı var mıydı geçen günlerin? ya gelecek? yol'un neresinde mutlu, neresinde acı izler bıraktın?
anlayabilmişler miydi seni en yakınındakiler.. ne kadar göründün herkese?
şimdi yol, alacakaranlıktan ışığa vurmakta..
yeniden kalkma zamanı.. hayatta molaya zaman yok..
anlayabilmişler miydi seni en yakınındakiler.. ne kadar göründün herkese?
şimdi yol, alacakaranlıktan ışığa vurmakta..
yeniden kalkma zamanı.. hayatta molaya zaman yok..
devamını gör...
3412.
burdan bi arkim var bana yazsa bir şey anlatıcam bugün aslaaa yazmadı sıttr etti galiba beni ya
devamını gör...
3413.
bazı karaktersizler harbi çok karaktersiz oluyor.
devamını gör...
3414.
yaşlanmışım sanırım. apartmandaki benle aynı yaşıt çocuk ciddili abi diyor. bi bıyık bıraktık +10 yaş aldık otomatikman.
devamını gör...
3415.
genclestim resmen, bu kadar mi fark eder.
devamını gör...
3416.
bana değer vermeyen insanlarla muhabbeti kestim. basitmiş. zaten görüşmüyorduk buluşalım dediklerinde meşgulüm gelemem diyince yok olup gidiyorlar (canları tekrar sıkılana kadar) hem onlara yeni bir malzeme verip iyilik yapmış oluyorum(genelde ortamda olmayan kişi hakkında konuşulur çünkü). buyurun konuşun :)
devamını gör...
3417.
bu akşam yemekten sonra bizim armatör (70 yaşında) mojito istedi telsizden çağrı yapıp, tamam dedim. müzik dinliyorum o ara, zeki müren, ahmet kaya vs. efkardan da değil de otomatik çaldı youtube, müdahale etmedim.
neyse yaptım mojitoyu, götürdüm, flybritgeda dolunay seyrediyor baba, house müzik açmış bir de en fiyakalisindan.
yani işte akıl yaşta değil baştadır çocuklar. genşlik de öyle.
damda çivi gibi takılıyor ihtiyar. bense efkarsiz başıma efkar arıyorum youtubelarda sürtüp.
neyse yaptım mojitoyu, götürdüm, flybritgeda dolunay seyrediyor baba, house müzik açmış bir de en fiyakalisindan.
yani işte akıl yaşta değil baştadır çocuklar. genşlik de öyle.
damda çivi gibi takılıyor ihtiyar. bense efkarsiz başıma efkar arıyorum youtubelarda sürtüp.
devamını gör...
3418.
kızlar da önceki günden kalmış göz kalemi siyah göz farı o buğulu görüntüyü çok beğeniyorum.
devamını gör...
3419.
aşk diye birşey yokmuş, düşük doz lityum varmış.
devamını gör...
3420.
yine derdimi tam anlamıyla arkadaşlarıma veya çevreme dökemediğim için buraya karalamaya geldim aylar sonra... bahanem oldu özlemiştim :).
günümüzde çok klasik ve toplumsal bir konu olmuş artık "ilişki" kavramı. bu durumdan ben de muzdaribim (e haliyle). yeni tanıştığım erkeklerin hepsini kendimden uzaklaştırdığımı fark ettim. küçücük bir soru işareti, herhangi bir durum, içinde bulunduğum durum, kendi isteklerim ve beklentilerim, ilişkiye bakış açım, hepsini kapsayan belli bir kurallarım var ve bunlara uymadığı zaman karşımdaki insanlar, hiç taviz göstermeden önünü kesiyorum. (hatta direkt kestirip atiyorum). bazen olaylara çok ayrıntılı bakıyorum ve bu durum da beni hep olumsuza götürüyor. tipik ben bu devrin insanı değilim tarzında bir cümle kurmayacağim. sadece bazı konuları çok kasıyorum, tepki göstermem gereken yanlış bir durum olduğu zaman da olduğundan fazla ve abartılı bir şekilde de tepki gosterebiliyorum. tahammül seviyem sıfıra inmiş gibi. yazıyı yazarken bile sonunu getirmeye üşendim şu an :d. o yüzden burada bitireceğim galiba. konunun aslı ben miyim yoksa çevremde yaşanılan olaylardaki oyuncular mi bilmiyorum. galiba benim...
günümüzde çok klasik ve toplumsal bir konu olmuş artık "ilişki" kavramı. bu durumdan ben de muzdaribim (e haliyle). yeni tanıştığım erkeklerin hepsini kendimden uzaklaştırdığımı fark ettim. küçücük bir soru işareti, herhangi bir durum, içinde bulunduğum durum, kendi isteklerim ve beklentilerim, ilişkiye bakış açım, hepsini kapsayan belli bir kurallarım var ve bunlara uymadığı zaman karşımdaki insanlar, hiç taviz göstermeden önünü kesiyorum. (hatta direkt kestirip atiyorum). bazen olaylara çok ayrıntılı bakıyorum ve bu durum da beni hep olumsuza götürüyor. tipik ben bu devrin insanı değilim tarzında bir cümle kurmayacağim. sadece bazı konuları çok kasıyorum, tepki göstermem gereken yanlış bir durum olduğu zaman da olduğundan fazla ve abartılı bir şekilde de tepki gosterebiliyorum. tahammül seviyem sıfıra inmiş gibi. yazıyı yazarken bile sonunu getirmeye üşendim şu an :d. o yüzden burada bitireceğim galiba. konunun aslı ben miyim yoksa çevremde yaşanılan olaylardaki oyuncular mi bilmiyorum. galiba benim...
devamını gör...