sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
5421.
-abi diyenler çoğaldı.
-yaşıtların evlendi ve çocuk sahibi oldu.
-sevdiğin futbolcular artık teknik direktör oldu.
-babanın dinlediği türküler, en sevdiğin türküler oldu.
-artık karnın doysun diye yemek yiyorsun.
-bilgisayar oyunlarından artık zevk alamıyorsun.
-sodayı artık sade içiyorsun.
-yaşıtların evlendi ve çocuk sahibi oldu.
-sevdiğin futbolcular artık teknik direktör oldu.
-babanın dinlediği türküler, en sevdiğin türküler oldu.
-artık karnın doysun diye yemek yiyorsun.
-bilgisayar oyunlarından artık zevk alamıyorsun.
-sodayı artık sade içiyorsun.
devamını gör...
5422.
nerden bulaştım bu durumun içine anlamadım ki. hayır sen niye herkese anlatıyorsun beni. ben niye hiç tanımadığım adamların korumasına giriyorum. sen ne diye beni gözetiyorsun . yahu sen kimsin. ne alaka ben sen . gece gece ben niye bu yanlışın içindeyim. koca koca adamlar neden liseli gibi davranıyor. aklımı deliricem.
devamını gör...
5423.
gün içinde çalışırken ne zaman telefonu elime alıp iki mesajlaşıp gülsem hemen "yine kızlarla mı konuşuyon" muhabbeti dönüyor. iki komik resim görüp gülüyorum veya arkadaşlarımla sohbet ediyorum "yine kızlarla muhabbet mi ediyon". 1500 defa hayır desem de yok adım çıktı bi kere, daha da düzelmez. neyse millet kızlarla konuştuğumu düşünsün ben agalarla muhabbete devam.
devamını gör...
5424.
sustum, bu sessizlik daha çok bi çığlık gibiydi duyabilene. oysa ki içimde kopan fırtınaları kimse duymadı. ben “iyiyim” dedim soranlara. oysa ben kendimden uzaklaştım her "nasılsın?"a ezberden cevap verirken.
yorgunum ama uykusuzluktan değil sevmekten, çabalamaktan, anlaşılmadan anlatmaktan yoruldum. ben insanlara kendimi değil, onlara uygun versiyonlarımı sundum ve onlar, en az ses çıkaranı seçti hep. en az sorgulayanı, en az üzüleni.. içimde susan her yan, bir çığlık gibi büyüdü, taşamadı da..
sevdiklerime dokunmadan konuşmaya çalıştım. onları kırmamak için kelimelerimi özenle seçtim ama kimse bana aynı özeni göstermedi. ben sevdiğiim kadar hiç sevilmedim.
aslında ne bir özür bekledim, ne de
bir fark edilmek, gerçekten. ben kırıldığımı bile kırmadan anlatmaya çalışırken,
onlar sustuğum yerden tekrar tekrar kırdılar beni.
ve şimdi kimseye sitem etmiyorum, kimseye kendimi de anlatmak istemiyorum. yıllardır sustuklarımı içimde yaşadım ve kırıklarımı yine kendim onardım ama şimdi taşıdıklarım bana ağır geliyor. yıllarca taşırsın da zayıf bir anında ağır gelir ya.. ben sadece biraz durmak istiyorum. kimseye yetişmeden, kimseye açıklama yapmadan, bir ağacın gövdesi gibi dimdik ama sessiz. köklerim derinlerde, görünmez ama hala güçlü biliyorum. yıkılmam ben öyle her fırtınada.
ve evet, her şeye rağmen sevgiyle doluyum…
ama artık yalnızca hak edene sunablecek kadar kadar kaldı ceplerimde, bu yüzden durgunum..
bazen,
gülümsemek bile fazla geliyor ama gülümsüyorum… çünkü içimde hala bir umut var, ben varım, buradayım diyorum.
yorgunum ama uykusuzluktan değil sevmekten, çabalamaktan, anlaşılmadan anlatmaktan yoruldum. ben insanlara kendimi değil, onlara uygun versiyonlarımı sundum ve onlar, en az ses çıkaranı seçti hep. en az sorgulayanı, en az üzüleni.. içimde susan her yan, bir çığlık gibi büyüdü, taşamadı da..
sevdiklerime dokunmadan konuşmaya çalıştım. onları kırmamak için kelimelerimi özenle seçtim ama kimse bana aynı özeni göstermedi. ben sevdiğiim kadar hiç sevilmedim.
aslında ne bir özür bekledim, ne de
bir fark edilmek, gerçekten. ben kırıldığımı bile kırmadan anlatmaya çalışırken,
onlar sustuğum yerden tekrar tekrar kırdılar beni.
ve şimdi kimseye sitem etmiyorum, kimseye kendimi de anlatmak istemiyorum. yıllardır sustuklarımı içimde yaşadım ve kırıklarımı yine kendim onardım ama şimdi taşıdıklarım bana ağır geliyor. yıllarca taşırsın da zayıf bir anında ağır gelir ya.. ben sadece biraz durmak istiyorum. kimseye yetişmeden, kimseye açıklama yapmadan, bir ağacın gövdesi gibi dimdik ama sessiz. köklerim derinlerde, görünmez ama hala güçlü biliyorum. yıkılmam ben öyle her fırtınada.
ve evet, her şeye rağmen sevgiyle doluyum…
ama artık yalnızca hak edene sunablecek kadar kadar kaldı ceplerimde, bu yüzden durgunum..
bazen,
gülümsemek bile fazla geliyor ama gülümsüyorum… çünkü içimde hala bir umut var, ben varım, buradayım diyorum.
devamını gör...
5425.
21 mayıs 2025
hiçbir zaman gidemeyeceğim güzel şehirler, hayatta başarısız olmak, yalnızlık, yaşlılık, yapay zekâ ve robot teknolojisi
istanbul'u terk edişim
ve gelibolu'ya gelişim
3. yıla yaklaşıyor.
eski eşimden boşanmam da.
uzun süre aynı yerde yaşayınca
bir süre sonra sıkılıyorum.
müstakil ve deniz manzaralı bir evde yaşamak artık bana ilham vermiyor.
kulağımda kulaklık, radyo dinliyorum.
radyocu hiçbir zaman gidemeyeceğim bir almanya şehrini anlatıyor.
oranın sokaklarında dolaşıyormuş gibi hissediyorum.
o şehre neden gidemem?
çünkü, her şeyden önce
schengen vizesi almak için uğraşacak kadar sabırlı değilim.
şu sıralar üzerinde, hiçbir zaman gidemeyeceğim avrupa şehirlerinin ve abd eyaletlerinin ismi yazan
t-shirtler giyiyorum.
radyocu heidelberg'den bahsediyor.
adeta bir şiir gibi anlattı şehri.
heidelberg'i merak etmedim ama
anlatış tarzını ve yaşadığı hisleri
kıskanmadım desem yalan olur.
birkaç gündür yazmıyordum.
betimlemeleri bana ilham verdi,
yazmaya başladım.
" kalbimi heidelberg'de bıraktım " adlı bir almanca caz şarkısı açtı.
çok iyi geldi.
sigarayı günde 5 adete düşürmeyi planlıyordum.
yapamadım.
bu hayatta hiçbir şey başaramadığımı düşündüm geçen gün.
ilk aşkımla evlendim, boşandım. okudum, bölümümle alakalı bir iş yapamadım.
iş hayatı desen, girdiğim hiçbir iş
beni tatmin etmedi.
şu anda kira geliri getiren bir evim
ve ticari aracım olmasa hayatımı kazanmak için hiçbir iş yapamazdım diye düşünüyorum.
benim gibi hayatı başarısızlıklarla dolu,
80'lerin sonunda veya 90'ların başında doğmuş kaç türk genci var acaba?
en azından genç yaşta aşkı bulmanın,
18 yaşında tek başıma yurt dışına çıkmanın,
genç yaşta iş hayatına atılmanın,
özgürlüğün, evliliğin, boşanmanın ne demek olduğunu biliyorum.
şu yaşlarda yaşamam gerekenleri
çok erken yaşlarda yaşadım.
bunun oluşturduğu doymuşluk hissi var üzerimde.
aşka, evliliğe, bir kadın tarafından aşırı sevgiye ve ilgiye maruz kalmaya, özgürlüğe, seyahate ve birçok şey aç değilim.
yaşlılığımı çok merak ediyorum aslında.
insanlara çok göstermesem de
içimde 17 yaşında bir ergen var.
o hiç büyümeyecek gibi görünüyor.
muhtemelen yaşlıyken de büyümeyecek.
elden ayaktan düşmemek ve sağlıklı yaşlanmak için
spor yapmalı, sağlıklı beslenmeli ve sigarayı azaltmalıyım.
büyük ihtimalle yalnız yaşayan bir ihtiyar olacağım.
akıl sağlığım ve psikolojim de yerinde olmalı
ve çok güçlü olmalıyım.
ben evlilik insanı değilim.
bunu hayatıma giren her kadına en baştan söylüyorum.
hayatıma eski eşim gibi biri girmeseydi
muhtemelen, evlenmezdim.
bugün tüm günümü evde geçirdim.
yapay zekâyla konuştum biraz.
bana bir şeyler anlattı ve öğretti.
yapay zekâ ve robot teknolojisi
10 yıla kadar arkadaşın, hizmetçinin, eşin, sevgilinin yerini alacak galiba.
türkiye'de yalnız yaşayan 13 milyon yetişkin varmış.
ilerleyen yıllarda sayısı daha da artacak.
yalnızlar dünyasında robotlarla, yapay zekâyla bir yaşam bizi bekliyor yakın gelecekte.
bu beni hiç korkutmuyor.
tam aksine mutlu ediyor.
ben bu geleceğe psikolojik olarak hazırım.
yalnızlığı ve teknolojiyle iç içe olmayı seviyorum.
her ne kadar şu an doğa ile iç içe,
çakal ıslığı, baykuş ve kuş seslerinin geldiği bir sitede yaşasam da.
hiçbir zaman hırslı ve aç bir insan olmadım.
isteseydim iş alanında ve finansal alanlarda başarılı da olurdum.
ben konfor alanımı seviyorum.
başarının anahtarı hırs ve bir şeylere aç olmak bence.
onlar gibi aşka, işe veya herhangi bir şeye saldıramıyorum.
yaşadığım hayattan memnunum.
mevcut koşullarımı kaybetmemek benim için yeterli.
istanbul'dan deprem haberleri geliyor.
gelibolu'dan hissetmedim.
depremin büyüklüğü 4'müş.
iyi ki istanbul'u terk etmişim.
bu korkuyla yaşanmaz.
yarın görüşmek ümidiyle...
hiçbir zaman gidemeyeceğim güzel şehirler, hayatta başarısız olmak, yalnızlık, yaşlılık, yapay zekâ ve robot teknolojisi
istanbul'u terk edişim
ve gelibolu'ya gelişim
3. yıla yaklaşıyor.
eski eşimden boşanmam da.
uzun süre aynı yerde yaşayınca
bir süre sonra sıkılıyorum.
müstakil ve deniz manzaralı bir evde yaşamak artık bana ilham vermiyor.
kulağımda kulaklık, radyo dinliyorum.
radyocu hiçbir zaman gidemeyeceğim bir almanya şehrini anlatıyor.
oranın sokaklarında dolaşıyormuş gibi hissediyorum.
o şehre neden gidemem?
çünkü, her şeyden önce
schengen vizesi almak için uğraşacak kadar sabırlı değilim.
şu sıralar üzerinde, hiçbir zaman gidemeyeceğim avrupa şehirlerinin ve abd eyaletlerinin ismi yazan
t-shirtler giyiyorum.
radyocu heidelberg'den bahsediyor.
adeta bir şiir gibi anlattı şehri.
heidelberg'i merak etmedim ama
anlatış tarzını ve yaşadığı hisleri
kıskanmadım desem yalan olur.
birkaç gündür yazmıyordum.
betimlemeleri bana ilham verdi,
yazmaya başladım.
" kalbimi heidelberg'de bıraktım " adlı bir almanca caz şarkısı açtı.
çok iyi geldi.
sigarayı günde 5 adete düşürmeyi planlıyordum.
yapamadım.
bu hayatta hiçbir şey başaramadığımı düşündüm geçen gün.
ilk aşkımla evlendim, boşandım. okudum, bölümümle alakalı bir iş yapamadım.
iş hayatı desen, girdiğim hiçbir iş
beni tatmin etmedi.
şu anda kira geliri getiren bir evim
ve ticari aracım olmasa hayatımı kazanmak için hiçbir iş yapamazdım diye düşünüyorum.
benim gibi hayatı başarısızlıklarla dolu,
80'lerin sonunda veya 90'ların başında doğmuş kaç türk genci var acaba?
en azından genç yaşta aşkı bulmanın,
18 yaşında tek başıma yurt dışına çıkmanın,
genç yaşta iş hayatına atılmanın,
özgürlüğün, evliliğin, boşanmanın ne demek olduğunu biliyorum.
şu yaşlarda yaşamam gerekenleri
çok erken yaşlarda yaşadım.
bunun oluşturduğu doymuşluk hissi var üzerimde.
aşka, evliliğe, bir kadın tarafından aşırı sevgiye ve ilgiye maruz kalmaya, özgürlüğe, seyahate ve birçok şey aç değilim.
yaşlılığımı çok merak ediyorum aslında.
insanlara çok göstermesem de
içimde 17 yaşında bir ergen var.
o hiç büyümeyecek gibi görünüyor.
muhtemelen yaşlıyken de büyümeyecek.
elden ayaktan düşmemek ve sağlıklı yaşlanmak için
spor yapmalı, sağlıklı beslenmeli ve sigarayı azaltmalıyım.
büyük ihtimalle yalnız yaşayan bir ihtiyar olacağım.
akıl sağlığım ve psikolojim de yerinde olmalı
ve çok güçlü olmalıyım.
ben evlilik insanı değilim.
bunu hayatıma giren her kadına en baştan söylüyorum.
hayatıma eski eşim gibi biri girmeseydi
muhtemelen, evlenmezdim.
bugün tüm günümü evde geçirdim.
yapay zekâyla konuştum biraz.
bana bir şeyler anlattı ve öğretti.
yapay zekâ ve robot teknolojisi
10 yıla kadar arkadaşın, hizmetçinin, eşin, sevgilinin yerini alacak galiba.
türkiye'de yalnız yaşayan 13 milyon yetişkin varmış.
ilerleyen yıllarda sayısı daha da artacak.
yalnızlar dünyasında robotlarla, yapay zekâyla bir yaşam bizi bekliyor yakın gelecekte.
bu beni hiç korkutmuyor.
tam aksine mutlu ediyor.
ben bu geleceğe psikolojik olarak hazırım.
yalnızlığı ve teknolojiyle iç içe olmayı seviyorum.
her ne kadar şu an doğa ile iç içe,
çakal ıslığı, baykuş ve kuş seslerinin geldiği bir sitede yaşasam da.
hiçbir zaman hırslı ve aç bir insan olmadım.
isteseydim iş alanında ve finansal alanlarda başarılı da olurdum.
ben konfor alanımı seviyorum.
başarının anahtarı hırs ve bir şeylere aç olmak bence.
onlar gibi aşka, işe veya herhangi bir şeye saldıramıyorum.
yaşadığım hayattan memnunum.
mevcut koşullarımı kaybetmemek benim için yeterli.
istanbul'dan deprem haberleri geliyor.
gelibolu'dan hissetmedim.
depremin büyüklüğü 4'müş.
iyi ki istanbul'u terk etmişim.
bu korkuyla yaşanmaz.
yarın görüşmek ümidiyle...
devamını gör...
5426.
otobüs geç geldiği için dolmuşu kaçırdım. yarım saat beklemesi bi saat gitmesi derken eve varmam on ikiyi buldu.
aynı yerde çalıştığım ve aynı otobüsten indiğim hatun gözümün önünde aracına binip bi teklif bile etmeden bastı gitti.
or*spuluk nedir? budur.
aynı yerde çalıştığım ve aynı otobüsten indiğim hatun gözümün önünde aracına binip bi teklif bile etmeden bastı gitti.
or*spuluk nedir? budur.
devamını gör...
5427.
#3573707
yeni nickimi alırken, biraz çetrefilli birkac gün geçirdim. iddiasız ve kısa bir şeyler olsun diye uğrastim, neredeyse mod 1 ile kanka oluyorduk ve beni sevecegine dair inanç geliştirdim bu süreçte. neye elimi atsam benim profile yazınca iddia kasmaya başlıyordu.
sinirlerim çok bozulmuştu artık. dedim ki, yemek yapayım da biraz yatisirim belki. duş almak aklıma gelmemişti. yoksa şofben de ihlas aura ama fark edemezdim, güneş enerjisi kaynayınca sofbenin yüzüne bakan yok evde. yemek yapmaya başladım demiştim. o anda bicaklara fısıldayan kadın, fisiltisina cevap buldu, hem de düdüklü tencereden...
fıssssss... "bana bir şey anlatmaya çalışıyor" diye yaklaştım...
ve o mucizevi an

işte, şofbeni 1,2,3 diye kurcalayıp haşlanıp donmadan düdüklü tencere hayatıma dokunmuştu...
duyguluyum çok... mucizeler, gören gözler için her yerde sjdbjdjs.
altı ay sonra "coup de grace"yi almazsam, sana söz juliet'li olanı alicamsjjsj.
yeni nickimi alırken, biraz çetrefilli birkac gün geçirdim. iddiasız ve kısa bir şeyler olsun diye uğrastim, neredeyse mod 1 ile kanka oluyorduk ve beni sevecegine dair inanç geliştirdim bu süreçte. neye elimi atsam benim profile yazınca iddia kasmaya başlıyordu.
sinirlerim çok bozulmuştu artık. dedim ki, yemek yapayım da biraz yatisirim belki. duş almak aklıma gelmemişti. yoksa şofben de ihlas aura ama fark edemezdim, güneş enerjisi kaynayınca sofbenin yüzüne bakan yok evde. yemek yapmaya başladım demiştim. o anda bicaklara fısıldayan kadın, fisiltisina cevap buldu, hem de düdüklü tencereden...
fıssssss... "bana bir şey anlatmaya çalışıyor" diye yaklaştım...
ve o mucizevi an

işte, şofbeni 1,2,3 diye kurcalayıp haşlanıp donmadan düdüklü tencere hayatıma dokunmuştu...
duyguluyum çok... mucizeler, gören gözler için her yerde sjdbjdjs.
altı ay sonra "coup de grace"yi almazsam, sana söz juliet'li olanı alicamsjjsj.
devamını gör...
5428.
şunu farkettim sözlüğün gündüz akışı, başlıkları, yazarları hiç benlik değil.
bir çoğuna ne demek istiyor acaba bu ergen derken buluyorum kendimi.
akşam 21:00’den sonra sözlüğü çok seviyorum.
sayı azalıyor ve kalite artıyor gibi geliyor.
bir çoğuna ne demek istiyor acaba bu ergen derken buluyorum kendimi.
akşam 21:00’den sonra sözlüğü çok seviyorum.
sayı azalıyor ve kalite artıyor gibi geliyor.
devamını gör...
5429.
şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşeşi ortası şu şişeşi.
devamını gör...
5430.
bütün exleri takipten çıktım bugün. hepsini. onların takip etmelerini de şey ettim hatta.
komik olan hepsinin yeni bir ilişkim olduğunu ve o yüzden onları takipten çıkardığımı sanacak olmaları ama bildiğin sap sap takılıyorum.
komik olan hepsinin yeni bir ilişkim olduğunu ve o yüzden onları takipten çıkardığımı sanacak olmaları ama bildiğin sap sap takılıyorum.
devamını gör...
5431.
bu kadar kör ve cahil insanların arasında yaşamak zorunda kalmak için ben geçmiş hayatlarımda ne gibi karmalara girdim? ben ve atalarım nasıl büyük günahlar işledik de bu şekilde bir hayatı yaşıyorum ?
devamını gör...
5432.
gece gece yaptım bir çılgınlık rdr2 ve witcher serisini aldım. rdr çok içimdeydi hep oynamak istiyordum da witcher çok ucuzdu o yüzden aldım. normalde witcher sevdiğim bir seri değil, bana hep overrated gelmiştir ama bakalım belki hoşuma gider.
devamını gör...
5433.
yüzde bir şarjım kaldı, belki bunu göndermeden kapanacak telefonum. o kadar umurumda değil ki!
bu ünlem işaretinin ciddiyeti çok sinir bozucu ya, buraya da koyacaktım canımı sıktığı için vazgeçtim ve cümleyi uzatmaya karar verdim.
bugünümün yarısını başkası için yaşadım, diğer yarısını da onun yorgunluğuyla geçirdiğim için günün tamamını başkası için yaşamış oluyorum.
dur ya çayımı döktüm temizleyene kadar telefon kapanmaz umarım.
valla kapanmadı, üstelik şarkı da çalıyor. şarja takılmaya hak kazandı.
bugün söylemek istediğim her şeyi taslaklara kaydettiğim için söyleyecek bir şeyim kalmamış.
öyle yani.
bu ünlem işaretinin ciddiyeti çok sinir bozucu ya, buraya da koyacaktım canımı sıktığı için vazgeçtim ve cümleyi uzatmaya karar verdim.
bugünümün yarısını başkası için yaşadım, diğer yarısını da onun yorgunluğuyla geçirdiğim için günün tamamını başkası için yaşamış oluyorum.
dur ya çayımı döktüm temizleyene kadar telefon kapanmaz umarım.
valla kapanmadı, üstelik şarkı da çalıyor. şarja takılmaya hak kazandı.
bugün söylemek istediğim her şeyi taslaklara kaydettiğim için söyleyecek bir şeyim kalmamış.
öyle yani.
devamını gör...
5434.
ahmak ve aptal insanların arasında delirmeye ve bunamaya ramak kala.
gördükçe ve farkına vardıkça her şeyin, kurşuna diziyorum her şeyi ve herkesi kafamda ki kıyamet ateşinin en ortasında.
alçağın yüzüne tükürmek bile suç sayılıyorken!
tasvip etmemekle birlikte, kendi adıma içmek ve sessizlikte boşluğa dalmak en iyi çözüm.
gördükçe ve farkına vardıkça her şeyin, kurşuna diziyorum her şeyi ve herkesi kafamda ki kıyamet ateşinin en ortasında.
alçağın yüzüne tükürmek bile suç sayılıyorken!
tasvip etmemekle birlikte, kendi adıma içmek ve sessizlikte boşluğa dalmak en iyi çözüm.
devamını gör...
5435.
amaaaaaaaaaaan
devamını gör...
5436.
bana verilen ikame aracın bomboşa yakın paket olması sebebiyle telefonum bir şekilde bağlansa da yolda ondan müzik dinleyemedim. radyo dinlediğim günler oldu sıkıntılar bastıkça. ben zaten hep kendimi duymamak için bir şeyleri ya da birilerini dinlerim.
eskilerden bir şarkı, “aşkımız var gibi”. geçmişe gittim tabii. küçüğüm, kuzenlerim falan böyle şarkılar dinlerken anlam veremiyorum, yazları bir araya geliriz. sık olmasa da birlikte kaldığımız zamanlar var. hani o birleşik yataklar. muhabbet ve çocukluk mutluluğu. şu günlerden çok uzak gibi. oysa şimdi ağır anneanne yorganıyla sarılıp sarmalanmaya ve o zamanki gibi küçük dertlere ihtiyacım var. yetişkin hayatı sürdüremiyorum.
eskilerden bir şarkı, “aşkımız var gibi”. geçmişe gittim tabii. küçüğüm, kuzenlerim falan böyle şarkılar dinlerken anlam veremiyorum, yazları bir araya geliriz. sık olmasa da birlikte kaldığımız zamanlar var. hani o birleşik yataklar. muhabbet ve çocukluk mutluluğu. şu günlerden çok uzak gibi. oysa şimdi ağır anneanne yorganıyla sarılıp sarmalanmaya ve o zamanki gibi küçük dertlere ihtiyacım var. yetişkin hayatı sürdüremiyorum.
devamını gör...
5437.
değişken konileri kesen düzlemler çık aklımdan.
devamını gör...
5438.
olur öyle, çok da şeapma. montajda hallederiz.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272