5501.
allahınız varsa bir tane daha "bayramınızı enişten dileklerimle kutlarım" şakası yapmayın ya.

olm komik falan değil bak, gülen de ayıp olmasın diye nezaketen gülüyormuş gibi yapıyordur. vallaha sıktınız ya.
devamını gör...
5502.
ya abi bir insan neden gezdiğini tozduğunu, yaptığı her şeyi vs paylaşır ki? mesela çoluğunu çocuğunu neden zırt pırt paylaşır bir insan? şu sosyal medyada çocuklarını sürekli paylaşan insanları hiç anlayamıyorum artı yaptıklarının çok yanlış olduğunu düşünüyorum. sorumluluk sahibi ebeveynlerseniz eğer şunu yapmayın, evladınız sizin sosyal imajınızı yansıtacak araçlar değil a**, evladınız onlar. adam akıllı yetiştirip büyütmeniz lazımken "hadi poz ver oğlum/kızım" diyip 150 tane fotoğraf atıyorsunuz instaya. işsiz misiniz olum siz? merak etmiyoruz sürekli evladınızın ne yaptığını en başından söyleyelim, artı kötü niyetli insanlara da davetiye çıkarıyorsunuz. bilincinde olun da ona göre kullanın şu sosyal medyayı, germeyin insanı da.
devamını gör...
5503.
bugün ağlama duvarı modundaydım yorgunluktan, kahvemi içtim geçti biraz... çünkü sebebim var...

umut var, güzel şeyler duymak ve yeniden canlanmak... hepsi de var bu aralar, şükür...
devamını gör...
5504.
ben her bayram gerilirim

sanki gerilmek için bahane arar gibiyim
devamını gör...
5505.
bu mhp liler yakında apoya kocacığım da diyecekler, ahan da bu da burada dursun.
devamını gör...
5506.
kim sana bunu yap diyor?
kim köşeleri kap diyor?
kim büyük adam ol diyor?
bu fikir manyağın tekinin.
devamını gör...
5507.
tanrı vergisi çok güzel bir gözlem yeteneğim var.
ve çok pis de bir huyum var. bazen zevk için insanların zaaflarına oynar en iyi ihtimal canlarını sıkarım bazense ağlarlar. sevmediğim insanlara tabi. sonrasını düşünmüyorum ki kimi zaman ilk yumrugu atmaları için teşvik de sayılabilir bu. maksat casus beli oluşsun.

ve şu sözlükte ayar olduğum bı kadın yazar var. ben egoist değilim modunda takılıp ego dilenmeye çalışıyor. normalde şuraya içimizi dökeriz, eğlenir gideriz. ama ben buna fena kuruldum ya. yazdıkları gttn uydurma değilse yüzüne vurulması gereken çok fena açıkların var sevgili bacım. biraz da psikolojik sorunların.

neyse ben biraz daha kurulayım şu köşede.
devamını gör...
5508.
arkadaşlar, ben müneccim değilim sadece bişilere çalışıyorum ama bunun bedeli fena bir baş ağrısı oluyor nolur bu konudan dolayı bana yazmayın zaten zamanı vakti geldi mi bişiler yeşilliyorum...

teşekkürler :')
devamını gör...
5509.
gençler selam demek istedim..

hadi geçiyordum uğradım iyi bayramlar.
devamını gör...
5510.
cennetmekan ali dosta!

yareli’nin hikayesidir!

bir rivayete göre adı eliyar’dı, eliyar… eliyar… eli… yar… eli… yareli… yareli diye hep söylene söylene mi yareli olmuştu bilinmez. bilinen tek şey bu adamın kılıç biçmemiş, temren delmemiş yeri yoktu. uykusunda yareli yareli diye sayıklar, savaş meydanlarında yareli yareli diye kükrer, ünlemesinden dağ taş yankılanırdı. o an yılanlar yuvalarında kıpraşır, kurtlar başlarını inlerine sokar, kartallar uçmayı bırakıp yere konardı.

deliydi yareli, kan revan içinde gülmekten çatlayacak kadar deli.

saftı biraz da, okumaz yazmaz bir çocuk kadar saf, her söylenene inanacak kadar temiz.

ve güçlüydü, akıl sır ermeyecek kadar güçlü.

bir genç kızın düğününe hazırlandığı gibi hazırlanırdı harbe, en temiz köyneğini giydi, yüzüne fesleğenler süründü, damağına bir kabuk tarçın yapıştırdı, sakalına biri ağ biri gök iki boncuk bile bağladı. kaçıncı savaşıydı unutmuştu, kaçıncı yarasıydı hatırlamıyordu ama yine ilk kez gibi heyecanlıydı.

mal mülkte gözü yoktu, her duasında şehitlik ister, iki gözü iki çeşme nasipsizliğine ağlardı, bir sevdiği vardı yarelinin, göğsünde kuruttuğu çiçekleri gönderirdi.

o gün, muhasaranın otuzdokuzuncu gününü kırkına bağlayan gece gök delinmiş gibi bir yağmur yağıyordu. dizlerine kadar çamurun içinde yareli ağır baltasını savura savura bir mevlevi dervişinin ahengiyle cezbe halinde döne döne macar süvarilerini biçe biçe ilerliyordu. omuzuna ve bacağına saplanmış, yeleğini kırdığı iki okla kükrüyordu yareli, sesi yıldırımları boğuyordu.

sabaha doğru yağmur kesildi, eğer doğranmış bir insan tarlası içinde dualarla küfürler birbirine karışmamış olsaydı bu estonibelgrad sabahında çiseli çiçeklerin arasında gezinirken kuşların cıvıltısı cennet gibi gelebilirdi. ama bugün o gün değildi, bugün hak dinde anlatılmış bir mahşer varsa orası şeksiz şüphesiz burasıydı!

o an şaşılacak bir şey oldu. günün ilk ışıklarıyla beraber kan kızılı şafakta amaçsız süzülen bir kuzgun pancevo köprüsünün korkuluklarına kondu ve işte o an köprü kulakları kanatan bir gürültüyle infilak etti. artık erat ikiye bölünmüştü. yarısı drina nehrinin şimalinde yarısı ise cenubunda kalmıştı. yareli şimali cenahtaydı.

ve bitip tükenmez bir düşman seli peydah oldu. yareli artık sırtını kale kapısına çevirmiş bu yeni gelen ordunun kaleye kavuşmaması için canla başla didiniyordu.

drina’nın cenubundakiler de dost düşman ayırt etmeksizin insan ölüsü dahil bulabildikleri her şeyi nehre atarak karşıya geçmeye çalışıyordu.

baltasını var gücüyle vurmak için kaldırdığı sırada bir mızrak göğsünü delip sırtından çıktı yarelinin.

yareli şaşırdı önce, dudakları titredi, başını eğip göğsüne baktı, inanmamış olacak ki eliyle de yokladı.

kandı bu, kızıl kan, kendi kanı üstelik, başparmağından işaret parmağına kadar elini yaladı, baltasını usulca bırakıp oturdu. çocuk gibi mutluydu. gülümsüyordu.

drinanın cenubundakiler yeni gelen düşmanı püskürtüp yareliyi sağ yanına yatırdılar, hepsi kaygılı gözlerle ağlamaklı yarelinin etrafına toplandı!

biri başının altına dizini yastık edip yüzündeki kanları sildi, bir başkası elini avuçlarının arasına alıp okşadı, bir düzine adam yarelinin ağzının içine bakıyordu şimdi.

ben… dedi! ağzından kan boşandı, kendi kanında boğulmasın diye hemen çenesini aşağı çevirip dudaklarını sildiler!

sonra uzun uzun doğan güneşe baktı yareli, sanki ilk kez görüyormuşçasına pür dikkat baktı, son kez gülümsedi, aleykümselam dedi fısıldar gibi. göğsündeki son nefesi de dudaklarından uçup gitti!

hemen yıkılan pancevo köprüsünün tahtalarından bir tabut yaptılar. bu bir düzine adam memleketinde toprağın bağrına basılana kadar son kez yarenlik etti yareliye!

son kez eşi dostu yüzünü görmek için çağrıldı. elinde küçük bir bohçayla omuzları çökmüş bir kadın da geldi. anası babası kardeşleri son kez yüzüne yüz sürdükten sonra bu meçhul kadın bohçasını açtı, kurumuş binbir çiçek savruldu. sonra kadın eğildi yareliyi kaşından öptü, zarif elini uzatıp dudaklarını okşadı.

o an bir düzine adam, yarelinin yoldaşları anladı, şarktan garba ayak basılabilecek her yerde can alıp can vermiş bu bir düzine adamın gözlerinden yaş süzülüyordu.

eliyarın uykusunda sayıkladığı, azrailin yüzüne haykırdığı en büyük hasreti yar eliydi. ona da dünya gözüyle kavuşmak nasip olmamıştı.
devamını gör...
5511.
söylediğim şeyler de bir işe yaramıyor aslında.
eskisi gibi iyi gelmiyor, rahatlatmıyor, kafamı boşaltmıyor. üstüne bir de bu konularda bir şeyler söylemek daha da yorucu bir hâle geliyor.
yorulduğumla kalıyorum, açıklamaya çalışmakla uğraşmıyorum desem yalan olur. şu an bile açıklamaya çalışıyorum kendimi.
kendime bile açıklamazken nasıl açıklayabilirim bir başkasına, onu da bilmiyorum açıkçası.

söylemek istediğim çok fazla şey olsa da söyleyemiyorum işte.
güçsüzlük müdür, inançsızlık mıdır nedir bilmem.
devamını gör...
5512.
bok gibi bir dönemdeyim. hiçbir telefona cevap vermiyor, hiçbir şey yapmıyorum. ne yüzüm gülüyo, ne de ağlıyorum. işe gidiyorum, atölyede uyuyorum. sürekli sarhoşum. hiç kimseye tahammülüm yok. hiçbir duyguyu anlamıyor ve empati kurmuyorum. hiçbir şey umrumda değil. herhangi bir yerde olmak istemiyorum. bütün hayatımı rölantiye almış vaziyetteyim ve bu zerre pişman etmiyor, hissetmiyorum da. çok fazla kişiye karşı sorumluluğum var. neyse ki anlayan insanlar ama öyle olmasaydı da umrumda olmazdı. çok kişi ile ilişiği kestim. sadece tek bir projem vardı, onu ayakta tutmaya çalışıyorum. günümün tamamını aldığı için de başka hiçbir şey yapmıyorum zaten. atölyede paravan gibi bir yer yaptım kendime, işe gidip gelenler bile görmüyo beni. aldığım psikolojik destek sadece işimi yapabileceğim kadar işime yarıyo. hiçbir şey umrumda değil. sevgiler.
devamını gör...
5513.
sırtıma yüklemişim sanki dev gibi duran uludağ'ı
ruhumun yamaçlarında uçurumun çiçeğini soluyorum.
bardaktan boşalırcasına kasvet yağmuru yağıyor düşüncelerimin memleketine.
sis kaplıyor sırtıma yüklendiğim dev gibi duran uludağ'ı
gittiğim yolun uzunluğunu durunca mı anlarım yoksa yorulunca mı?
kancalar batırılmış zihnimin en acıtan yerlerine.
gençliğim ezilmiş çaresizlik sularında.
güvendiğim kaleler zapt edilmiş sanki.
işgal altında bastırılmış duygularım.
cevabını dahi unutmuşum hayatla ilgili soruların.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
5514.
hiçbir maskenin arkasına saklanmadan gülümsemek, ne kadar güzel şeymiş...
devamını gör...
5515.
tüm planlarım kurban bayramına kadardı.

şimdi herkes gitti yakınlarımdan ya.
aşırı doz garibanlık hissi kalpten götürmez heralde.
olmaz bir şey bana.
evelallah.
*
devamını gör...
5516.
hayatın bana verdiği en güzel hediye sensin.
bazen sadece elini tutmak bile, tüm fırtınaları dindirmeye yetiyor.
gözlerinin içine her baktığımda, içimde tarifsiz bir huzur doğuyor.
sanki yıllardır eksik olan parçayı bulmuşum gibi…
sen gelince tamamlandım.

senin gülüşünde saklı bir bahar var,
konuşurken sesinde saklı bir sığınak.
kelimeler bazen yetersiz kalıyor sana olan sevgimi anlatmakta…
ama bil ki, kalbimde senin için çarpan her atış,
“iyi ki varsın” diye fısıldıyor sana.

aşkta kazandım çünkü seni buldum.
ve sen yanımdayken, kaybetmekten korkmuyorum.
çünkü gerçek sevgi; yanında olduğu sürece,
her şey kazanmaya değer.

seni çok seviyorum.
hem de öyle böyle değil…
içime sığmayan, tarif edilemeyen,
sadece "sen" olduğun için büyüyen bir sevgi bu.
ve bir ömür boyu, aynı kalpte birlikte atmak istiyorum seninle.
devamını gör...
5517.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
5518.
akranlarım olan kadınlar, hala tabak çanak, pasta börek muhabbeti yapıyor bende mi bi şey noksan onlar da mı bilemedim!
tabak çanak muhabbeti, pasta börek muhabbeti yeni evli iken yapılmaz mı?
devamını gör...
5519.
biri var kendini dünyadaki tek hamile ilan etmiş. karnındakini kullanarak her istediğini yaptırmak istiyor ve durmadan benim dedikodumu yapıyor. tam ağzına edeceğim kuzenim yapma o hamile diyerek beni daha da sinirlendiriyor. hamile olması iğrenç bir insan olduğu gerçeğini de değiştirmiyor. yeter gerçekten. bana her yaptığı salaklığa rağmen kalbini kırmamak için kendisinden kaçıp duruyorum ama ters bir anıma gelecek bir daha yüz yüze bakamayacak hale geleceğiz yakın çok yakın hissediyorum.
devamını gör...
5520.
bu ülkenin düzeleceğine, yeniden güzelleşeceğine, modern, medeni, insanca yaşanılan ve insanların kazalara, cinayetlere kurban gitmediği bir ülke olacağına dair umutlarım tükendi artık.

hergün gözlemliyorum. zaten gözlemlemek istemesen de bu ülke gözünüze sokarcasına her köşe başında bir trajedi çıkarıyor karşına. yok arkadaş, bu ülkeden adam olmaz noktasına geldim artık. her yer mafya, maganda dolu ve bu özendiriliyor. torpil desen örümcek ağı gibi her yeri sarmış. eğitim sıfır. 3-5 eğitimli insan da bu zır cahillerin arasında nefes almaya çalışıyor. bilimin, sanatın esamesi okunmuyor. milletin eline vermişler klişe yalanları döndür babam döndür. okuyan arkadaşlar kusura bakmasın dağınık dağınık yazıyorum işte aklıma geleni. ferdi zeyrek'in ölümü çok üzdü beni ve umutlarımı gerçekten aldı götürdü. insan canının bu kadar ucuz olması, memlekette işini düzgün yapan adam sayısının bir elin parmağını geçmemesi artık midemi bulandırıyor. bir gün önce havuzun kontrol edildiği söyleniyor. o zaman bu adam neden öldü? havuzu kontrol edip her şey yolunda diyen adam işinin ehli değilse ne arıyor orda? bu iş çocuk oyuncağı değil ya insan canı. bu kadar değersiz olması canımı çok sıkıyor. bu gerçekleri zaten biliyordum ama rahmetlinin instagram profiline girdim, tehtid aldığını söylediği bir konuşmasına denk geldim ve yaşadığımız ülkenin nasıl bir yer olduğu gerçekliğiyle bir kez daha karşılaştım. tiksindim artık bu sistemden. bu ülke bu şekilde bütün değerlerini kaybetmeye mahkum. bir insanın ülkesine hizmet etmek için bile torpil ve tehtid engellerini aşmak zorunda olduğu bir ortamda ne kalkınma olur ne de gelişme olsa olsa rezillik olur. çok şey söylemek geliyor içimden ama nafile. çocukluktan beri bize öğretilen değerlerin ve kültürümüzün içinin bu kadar boşaltılmış olması ve bu değerlere az çok sahip olan her insanın içinde olduğunu düşündüğüm boşluk hissiyle yaşamak ve bu ülke adına bir şeyler üretmek çok zor. ülkeme olan sevgimin büyüklüğü hayal kırıklıklarımın cam gibi keskin olmasına ve canımı yakmasına sebep oluyor. yüce allahtan dilerim ki ülkemiz içinde bulunduğu durumdan bir an önce kurtulsun ve artık vatanın tertemiz evlatları gün yüzü görsün.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim