sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
3641.
yapamayacağınız işleri küçümsemeyin ezilirsiniz.
klavyeden vatan kurtarırken aciz aciz el pençe iş peşinde koşanı çok gördük biz.
klavyeden vatan kurtarırken aciz aciz el pençe iş peşinde koşanı çok gördük biz.
devamını gör...
3642.
artık kelimeler de tükendi. canım yanıyor. bu içimdeki acının tek ilacı o acıyı içime koyan. seni affetmek senelerimi alırken niye bize bunu yapıyorsun anne?
devamını gör...
3643.
“ben hep sevilmek istediğim gibi sevdim.”
devamını gör...
3644.
bak ne güzel sakin sakin oturdum kahvemi içiyorum.
bir iki başlık, hemen gerildim.
sarılmadınız da, gerginliğimle bu başlığa geldim.
sevmiyorum tatlım ya.
gerginlik, küslük, melankoli vs hiç bana göre değil.
dert varsa sabaha kadar anlat, dinlerim.
ama "genel" mutsuzluğa karşıyım.
hayat kısa, gerçekten kısa.
hiç değmediğini anladığında yaşayacağın pişmanlık çok büyük olacak.
o pişmanlık bana uğramasın, beni bulmasın diye tüm derdim.
boş ver, havalar soğuyunca varuna'da sıcak şarap içelim bence.
geçer o zaman.
bir iki başlık, hemen gerildim.
sarılmadınız da, gerginliğimle bu başlığa geldim.
sevmiyorum tatlım ya.
gerginlik, küslük, melankoli vs hiç bana göre değil.
dert varsa sabaha kadar anlat, dinlerim.
ama "genel" mutsuzluğa karşıyım.
hayat kısa, gerçekten kısa.
hiç değmediğini anladığında yaşayacağın pişmanlık çok büyük olacak.
o pişmanlık bana uğramasın, beni bulmasın diye tüm derdim.
boş ver, havalar soğuyunca varuna'da sıcak şarap içelim bence.
geçer o zaman.
devamını gör...
3645.
insan delirdiğini nasıl anlatsın. hem kim demiş delirmiş o diye. her şeyi hatırlıyorsa delirdiğini kim iddia ediyor. şimdi aldığı ilaçlar yüzünden zihni daha yavaş hareket ediyor. özlemiyor değil o hızı.
bütün bağlantıların yerli yerine oturduğu ve katman katman gerçekliğin kendini açık ettiği, bir dilin nasıl olur da bu kadar farklı bir niteliğinin olduğunu keşfetmesi hoşuna gitmişti kimilerine göre delirme dedikleri süreçte.
ama biz bundan sonra bu sürece delirme demeyelim de bir kavşak ya da bir şehrin bir binasının yıkıldığında molozların üzerinde duran bir kedi ya da uçan hamamböceğinin evin balkonunun kapısında duran tele çarpışı diyelim.
tek bir kelime ile bu süreci anlatmak çünkü çok zor.
nasıl başladığını hatırlaması çok acı. size anlatsa sizin de canınız acırdı. belki günü geldiğinde zihninin dehlizinde yatan o ince cılız sesin bir anda bağırıp ben buradayım, senin zamanını mekanını ve tüm algını ben yönetiyorum, bunu bana nasıl yaparsın diye öfkeyle bağırıp ortaya çıkmasını anlatabilir.
hani şimdi bu ufak bilgiyi vermiş gibi değil. tam anlamıyla renklerin nasıl loşlaştığını, sesin hakimiyetini, el kol hareketlerini ve söylediklerini. gerçi sürecin sonunda geldiği noktada süreci tekrar anlatmak canını sıkıyordu.
ve işte masa başında şimdi anlatıyor. bir şekilde içinde tutmayıp bir noktasından, kıytırık da olsa bir noktasından başlayarak….
bu saçma oyunun içine çeken o cılız sesin aslında nasıl da bir canavar olabileceğini anlatmaya başlayarak.
canavarları hapishanelere tıkıp duvarları tırmalamalarını görmek istemez kimse.
çıktığı yere geri göndermeyi bilebildi ama bir daha çıkmayacağının garantisini kimse veremiyor, kendisi de veremiyor.
canavar sakin, canavar her zaman olduğu gibi sinsi ve bir o kadar şefkate muhtaç.
bütün bağlantıların yerli yerine oturduğu ve katman katman gerçekliğin kendini açık ettiği, bir dilin nasıl olur da bu kadar farklı bir niteliğinin olduğunu keşfetmesi hoşuna gitmişti kimilerine göre delirme dedikleri süreçte.
ama biz bundan sonra bu sürece delirme demeyelim de bir kavşak ya da bir şehrin bir binasının yıkıldığında molozların üzerinde duran bir kedi ya da uçan hamamböceğinin evin balkonunun kapısında duran tele çarpışı diyelim.
tek bir kelime ile bu süreci anlatmak çünkü çok zor.
nasıl başladığını hatırlaması çok acı. size anlatsa sizin de canınız acırdı. belki günü geldiğinde zihninin dehlizinde yatan o ince cılız sesin bir anda bağırıp ben buradayım, senin zamanını mekanını ve tüm algını ben yönetiyorum, bunu bana nasıl yaparsın diye öfkeyle bağırıp ortaya çıkmasını anlatabilir.
hani şimdi bu ufak bilgiyi vermiş gibi değil. tam anlamıyla renklerin nasıl loşlaştığını, sesin hakimiyetini, el kol hareketlerini ve söylediklerini. gerçi sürecin sonunda geldiği noktada süreci tekrar anlatmak canını sıkıyordu.
ve işte masa başında şimdi anlatıyor. bir şekilde içinde tutmayıp bir noktasından, kıytırık da olsa bir noktasından başlayarak….
bu saçma oyunun içine çeken o cılız sesin aslında nasıl da bir canavar olabileceğini anlatmaya başlayarak.
canavarları hapishanelere tıkıp duvarları tırmalamalarını görmek istemez kimse.
çıktığı yere geri göndermeyi bilebildi ama bir daha çıkmayacağının garantisini kimse veremiyor, kendisi de veremiyor.
canavar sakin, canavar her zaman olduğu gibi sinsi ve bir o kadar şefkate muhtaç.
devamını gör...
3646.
cam kolonya şişesinin beline sarılmış paket bandı yere paralel değil. düzeltmeli.
devamını gör...
3647.
cop posetlerine cop poseti deyip de kalplerini kirmanin alemi var mi.
devamını gör...
3648.
yarın önemli bir gün.
fazla gülmemeliyim,
ama güleryüzlü olmalıyım.
fazla konuşmamalıyım,
ama anlamlı konuşmalıyım.
fazla heyecanlanmamalıyım,
ama coşkulu da olmalıyım.
sevmeli, sevdirmeliyim.
yerçekimsiz ortamda elma ikram ederken muz tadı aldırmalıyım.
tövbe tövbe.
fazla gülmemeliyim,
ama güleryüzlü olmalıyım.
fazla konuşmamalıyım,
ama anlamlı konuşmalıyım.
fazla heyecanlanmamalıyım,
ama coşkulu da olmalıyım.
sevmeli, sevdirmeliyim.
yerçekimsiz ortamda elma ikram ederken muz tadı aldırmalıyım.
tövbe tövbe.
devamını gör...
3649.
başlığı okuduktan sonra bir sessizlik oluştu bende yorgunluğun vermiş olduğu bir sessizlikti. hem insanlar hem de bu şehir beni yıpratmış yorulmuşum.
devamını gör...
3650.
hani böyle çok mutlu gibi olursunda inceden boğazına bir şey düğümlenir. gülmekle ağlamak arasında sürekli gidip gelirsin. gülsen olmaz ağlasan olmaz. ha öyle bi şey. ekşimtırak gibi. tatlı- tuzlu bir ruh hali.
devamını gör...
3651.
annemi çok kırdım. gidip sorsam desem ki "anne ben hayırlı bi evlat oldum mu?", "oldun paşam" der.
bana bu şekilde şefkat ile yaklaşması canımı daha çok yakıyor. halbuki beni böyle dövse bela okusa o kadar iyi gelir ki.
bana bu şekilde şefkat ile yaklaşması canımı daha çok yakıyor. halbuki beni böyle dövse bela okusa o kadar iyi gelir ki.
devamını gör...
3652.
çok saçma.
devamını gör...
3653.
akista durup gitmeyen duyurular basligi kadar rahatsiz edici bi gece oluyor. bu kadardi. bb
devamını gör...
3654.
valla imkan verilse arkama orkestra çalsa acayip kashmir söylerim ha döktürürüm yani yıkılır sahne
devamını gör...
3655.
“….. sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : neden? bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.
tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
hayır demezseniz!...”
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : neden? bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.
tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
hayır demezseniz!...”
devamını gör...
3656.
az önce bir ziyaretçiyi "lütfen çizgiyi geçmeyin" diye uyardım, kadın çizgiyi geçmemek için esere daha da yaklaştı.
"lan allah'ın gerizekalısı, çizgi eseri korumak için çekildi. ben sana eserden uzaklaş dedim, git esere yapış mı dedim?"
demek istiyorum.
söz konusu çizgi ve eserler

ayrıca gezilebilecek alanın genişliği
"lan allah'ın gerizekalısı, çizgi eseri korumak için çekildi. ben sana eserden uzaklaş dedim, git esere yapış mı dedim?"
demek istiyorum.
söz konusu çizgi ve eserler

ayrıca gezilebilecek alanın genişliği

devamını gör...
3657.
devamını gör...
3658.
siz hiç melodi hanım oldunuz mu ben oldum. *
devamını gör...
3659.
soluk gri kabuk üstünde yorgun mavi gök. arada olan her ne varsa hep bir anlık. rüzgarla yapraklar sevişiyor, insanlar başkalarının suretinde saklı. izdiham değil ki bu, karnaval. kafada her daim deli sorular; yanıtsızlığa dirençli, dinmeyen sorunlar. onlar hep var ama nedense çoğu kez ortaya çıkmazlar. yağmur olup yağsalar. ah o keşkeler. keşkelerde boğulmasalar. hepsinin üzerini tek tek çiziyorum ve çizdiğim her bir eskizde biraz daha silikleşirken, bir adım daha atarak sona doğru tamamlanmayı bekleyen detaylardan da giderek uzaklaşıyorum.
devamını gör...
3660.
ev soguk ya biraz, neyse.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272