5141.
az önce annemle felsefe yapmaya çalıştım. varoluşsal sorunlardan sanatın doğuşuna, felsefenin doğuşundan dilin doğuşuna kadar her şeyi konuşmaya çalıştım.

bana ilacını al dedi.
devamını gör...
5142.
benim sevgi dilim sataşmalı. ben ilkokuldayken de sevdiğim kızın saçını çekiyordum.
devamını gör...
5143.
#3535850
şey.
yaşadıklarına çok üzüldüm. bak bu gerçek. yani üzülmezsem insan değilimdir gerçekten üzüldüm ama beni kınama birazdan yapacağım şey yüzünden. lütfen bana kızma, darılma ve bak beddua etme duymuşsundur beddua döner dolaşır seni bulur yani daha fazla başına ne gelebilir bilmiyorum ama son atımlık canın kaldıysa onu da bana beddua ederek harcama işte.

yapıyorum:
hajshakshsjshshahah ölecem gajsbshsma okurken gülmekten perişan oldum ahajshs.
devamını gör...
5144.
gece gece hiçbir derdim yokmuş gibi yeni seçilecek papa’nın hangi unvanı kullanacağı geldi aklıma. eğer turkson denen zenci kardinal seçilirse kesin xıv. innocent’i kullanır gibi.

uyku çok büyük bir nimet ya.
devamını gör...
5145.
varlığınla yokluğun bir olsun artık ne olur, diyeceğim. kendime dua mı beddua mı edeceğimi bilemediğimden onu bile diyemiyorum. yalnız elimi kolumu değil dilimi dimağımı da bağladın öyle gittin yine. bunun üçüncüsü olmayacak demeye kalksam misal, ona da dilim varmıyor. bendeki de salaklık işte. yine gelsen git demem, ikimiz de biliyoruz. ne korkunç beni düşürdüğün şu durum ve ne trajikomik senden başkasının böyle hissettirmemiş oluşu. tuhaf. içimin bir kez olsun bir başkasına değil de yokluğuna dahi katlanmak istiyor oluşu. ne tuhaf ve ne yıpratıcı sahi, bilemezsin.
devamını gör...
5146.
o kadar üzgün ve mutsuz hissediyorum ki, hissettiklerim midemi bulandırıyor. o yüzden birazını kusmaya geldim.*

bugün benim doğum günümdü. böyle günleri, kutlamaları, hatırlamaları falan pek umursamam. ama her yıl dönümünde korkunç bir sorgulamaya istemsizce giriyorum; ne getirdim, ne götürüyorum. ne kaybettim, elimde ne var... evet elimde ne var, sanırım pek bir şey yok. geçmişten gelen üzüntüler, atlatamadığım travmalar, dönüp bakmanın içimi acıttığı sessiz bir çocukluk dışında pek bir şey yok.

aslında bu kadar hüzünlü bir tablo görmüyorum genel olarak, ama hayat akıp giderken takılıp kaldıklarımın beni alıkoydukları ne kadar kaçsam da karşıma çıkıyor. işte o zamanlar geri kalan her şey anlamsızlaşmaya başlıyor. bugün birilerini çok fazla suçlamaya ihtiyacım var, çünkü ancak bunu yapabilirsem kendimi suçlamaktan kurtulabileceğim; ki bu benim lanetim sanırım. ben, hiç alakası olmayan şeylerden bile kendisini sorumlu tutmayı ve suçlamayı başarabilenlerdenim.

insan ne yaparsa yapsın kader denen bir şey var. en materyalist olanlarımız için bile atomların başrolünde olduğu maddesel bir belirlenim, bir neden sonuç ilişkisi, ama var. bana göre bu, biz gelmeden önce bizim için belirlenmiş şeylerin tamamı, kader denen bir şey varsa bu işte. ananı babanı seçemiyorsun, doğduğun evi, seçimlerini etkileyecek kardeşlerini, yeteneklerini, zevklerini bile belirleyecek genlerini, ailende olan hastalıkları vs..

en önemlisi çocukluğunu.. onu seçemiyorsun ve o hep seninle. 50 yaşına da gelsen seninle gelen küçük bir çocuk var. ne kadar güçlensen de dolu gözlerini görmekten, ne kadar yeni bir hayata başlasan da eksikliklerini hissetmekten kaçamadığın küçük bir çocuk eteğine yapışıp en olmadık yerlerde hatırlatıyor kendisini. o çocuğu göremeyenler daha mı şanslı bilmiyorum ama sanırım daha mutlular.

bugün benim de tüm gün o küçük kız çocuğu yanımdan hiç ayrılmadı. babasının, burnu hep kırmızı diye fotoğraflarına her baktığında söylediği, ilk öğrendiği ama hiç unutamadığı duygu annesini kaybetme korkusu olan, çoğunlukla sessiz, içten içe öfkeli çünkü kırgın, bugün en çok babasının kokusunu özleyen, o ölene kadar hiç affedemediği ama deliler gibi özlediği babasının kokusunu arayan o çocuk hiç rahat bırakmadı beni.

kalk git çocuğum. git ve bir daha gelme.

--------------------
we both know what memories can bring
they bring diamonds and rust


devamını gör...
5147.
galiba ben yanlış bir şey yaptım.
devamını gör...
5148.
her şeyi ne olursa olsun halledeceğimi düşündüğüm için her şeyi sürekli erteliyorum. makale için 3 sayfalık giriş yazmam ve 4 seans çekmem gerekiyor. herkes bitirdi ödevlerini ben başlamadım. bu kadar rahat olmaktan çoğunlukla nefret ediyorumm.
devamını gör...
5149.
anahtar teslim yarın.
yarın son günüm burada
daha geleceğimi sanmıyorum.
birkaç gündür iyi yazdım yardırdım
benim için buraya kadarmış

bu arada ne oluyor bilmiyorum ama ben bambinomu özledim bu ara.
elinde hiçbir şey yokken olan kötünün iyisi anılar bile özlenir oluyor.
ihtiyacım olan belki gelir bana bilemiyorum
ben yeterince kaldım buralarda artık gidebilmeliyim,gideceğim.
süründürdü zaten bırakabilmek zor
kesemiyorsun bir anda işte ben hiç beceremem

şarkılarımızı dinle.
beni de unutmayın.

dönmek istesem bile bu kez dönmem geriye.
öyle işte.
bunları söylemek istedim.
vedaymış duyarmış laga luga yapmadan öyle kafamda planlamıştım zaten.
dondurup gidiciğim yani hepsi bu
abartı yok bir şey yok kimsenin de umru değil zaten.

ben bir nevi buradaki bana ve bambinoma veda ediyorum gibi düşünelim.

hayatım olağan sıkıcılığıyla devam ederken artık...
gerisi de bana ait.
hadi görüşürüz.
devamını gör...
5150.
bir şeyle ilgili ümidin olduğunda sonucunun kötü olacağını bilsen dahi uğraşmaktan, savaşmaktan vazgeçmiyorsun ama ümidin bittiğinde istediğin sonucu alacağını garantileseler dahi savaşmayı bırakıyorsun.

yorgun bir rahatlama hissediyorsun anlık ama aynı zamanda sonrasında ne olacağını bilmemenin ya da doğru yaptığından emin olmamanın yarattığı tedirginlikle uğraşıyorsun. sonra hepsi geçiyor, önemli olan ne kadar zaman aldığı.
devamını gör...
5151.
entry yazarken entry yazdigimi fark ettigim icin yazma hevesim kacti suan

az surdu fark ettiniz mi........
devamını gör...
5152.
allahım sen bana öyle bir heyecan gönder ki kendime olmadık dertler bulmayayım.
şöyle yanı başımda, ince, hoş, romantik, değer veren, yaşı yaşıma.
lütfen. ya bunu ver ben sevdalanayım ya da kafamdakini kendiliğinden sil. çıldıracağım.
devamını gör...
5153.
sanırım gitme vakti buralardan...

son bakışın, son gidişi de olmalı.
devamını gör...
5154.
şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık
sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı

oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik

oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.
devamını gör...
5155.
migreout'u geliştirenlerin tuttuğu altın olsun. *
devamını gör...
5156.
bazı insanları anlamak güç, kendini kullandırmak istemediğin için bencil oluyorsun. yorulup eve gitmek istediğin için ortam bozucu uyumsuz oluyorsun. onlar bir şeyleri tüm zehirli dilleriyle söylerken sorun yok sen bir eksilerini görüp söyleyince patavatsız oluyorsun. durmadan sırıtmadığın için nemrut oluyorsun. rahat giyinmek istediğin için zevksiz oluyorsun. oluyorsun da oluyorsun yani kısaca bu tiplerin ağzına kuşlar işesin! söyleyeceklerim bu kadar.
devamını gör...
5157.
en sevdiğim başlık yine "sol frame" de üste gelince kendimi yazmak mecburiyetinde hissettim .

geneli düşündüğümüzde dünyada kaç milyar insan varsa, ve özele baktığımızda çekirdek ailemizde kaç birey varsa hepsi birbirinden farklı, benzerlikler var tabii kalıtımsal, kültürel, beraberliğin getirdiği sosyal benzerlikler ama bir yerde kırılıyor denge tahtası. sohbet etmeye bayınlan ben, şahsi kanaatini bana dayatma girişimini sohbet zanneden insana karşı hemen tavırlanıyorum, ben de aynısını yapıyorsam diye düşünüyor yapmamaya da gayret gösteriyorum sürekli. bir de umursamazlar var etrafımda amannn bir daha nerede görecem, ya da boşver s....r et diyen. o tiplere de ayrı bir ifrit oluyorum.
uzunca bir zamandır (öznel bir tanım oldu. uzunca bir zaman kime göre neye göre), iyi bir birey olmaya çalışıyorum. örneğin iş yerinde kapı çalmadan odama girenlere örnek olsun diye, onlara yaptıklarının at kafalığı olduğunu söylemek yerine, ben onların odasına girerken kapıyı çalıyorum. bana sen diyerek hitapta bulunanlara ısrarla siz demeye gayret ediyorum. çay getiren arkadaşa ezilecek derecede nezaket gösterdiğim için bana çay içer misin diye sormazken, işyerinde bana abi diyen çömezlere, o ezilerek bir şey istermisiniz diye soruyor. bunun neticesinde

sekreterini ...... çayını kendi getirir
atasözü geliyor aklıma. ama ben kimseyi ....... halde çayımı kendim getiriyorum.
iq su en fazla ayakkabı numarasının 2 katı kadar olan birisi nezaketle kendisini dinlediğim için neredeyse sınırlarıma girecek derecede nasihat verecek hadsizlikte görüyor kendisini. neden ?
çünkü

fazla tevazu, vasattan nasihat dinlettirir.
ama ben de tavır değiştirmemekte ısrarcıyken, geçenlerde bir arkadaşım ziyadesiyle hadsizlik yapınca itin g...e soktum, orada bıraktım. sonra çıkarmadım da itin g...nden.
gidip gıyabımda (ismim kamil olsun) "ya kamil de ne çok değişti, bunu bunu söyledi bana, çok kırıldım " demiş. e hadsiz hudutsuz,

elde yiyip içelim bizde gülüp geçelim
var mı. ben sana söyleyemediğimden değil söylemek istemediğimden söylemiyorum bazı şeyleri. ama anladım ki

yüz verme ali'ye gelir sı..ar halıye
sözü de gayet doğruymuş. yüz vermişim.

iyilikle, haduduna girilmesine müsade edilmesinin,
nezaketle, saygısızlığı kabullenmenin bir alakası yok.
"eski ben ben olsam" diyerek bunun altına da bir sürü şey yazmıştım da sildim sonra.
ben yine sabırla nezaket göstererek, iyi insan olma çizgisinde durmaya geyret edeceğim, çizgimi bozdurmazlar umalım.

not: ne çok atasözü-deyim kullanmışım, göndere basmadan farkettim.
devamını gör...
5158.
siz birbirinize mi yürüyorsunuz yav. yürümek de değil koşmak. hadi hayırlısı.
devamını gör...
5159.
devamını gör...
5160.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

aylar sonra tekrar karşıma çıksın diye.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim