sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
4841.
ne biçim bir ülkede yaşıyoruz biz ya! bir başka ülkeye gidip birine anlatsak inanmaz, inanınca da dalga geçer ya.
daha ne söyleyelim ki?
daha ne söyleyelim ki?
devamını gör...
4842.
neye üzüleceğimi ve neye sinirleneceğimi şaşırıyorum artık.
kendim için bir şeyleri düşünüp üzülsem ulan diyorum ülkenin haline bak, kendine üzülmek ne haddine kısmına geliyor konu. diğer konuları düşünsem yine bir şekilde diğer konularla birlikte her şeye üzülüp sinirlenmek zorunda kalıyorum.
öyle iğrenç bir karmaşada dönüp duruyorum.
sonuç olarak ise her şeye üzülüp kırılıyorum ve sinirleniyorum bir şekilde.
kendim için bir şeyleri düşünüp üzülsem ulan diyorum ülkenin haline bak, kendine üzülmek ne haddine kısmına geliyor konu. diğer konuları düşünsem yine bir şekilde diğer konularla birlikte her şeye üzülüp sinirlenmek zorunda kalıyorum.
öyle iğrenç bir karmaşada dönüp duruyorum.
sonuç olarak ise her şeye üzülüp kırılıyorum ve sinirleniyorum bir şekilde.
devamını gör...
4843.
memleket ne hale geldi ?
vpn siz bir hiç olduk
akape amman alehimde bir şey yazar söylerler diye
neredeyse tüm iletişimi kesti
zokuk istakram bile kapalı, yutub yok, twitir hacılanmış
akapede ne göt korkusu varmış ya la ?
resmen kuzey koreye yolculuk
du bakali........................................
vpn siz bir hiç olduk
akape amman alehimde bir şey yazar söylerler diye
neredeyse tüm iletişimi kesti
zokuk istakram bile kapalı, yutub yok, twitir hacılanmış
akapede ne göt korkusu varmış ya la ?
resmen kuzey koreye yolculuk
du bakali........................................
devamını gör...
4844.
4845.
bir şeyler oluyor şu an.
üşüyorum, karşı komşunun rüzgar gülü dönüyor da dönüyor rengarenk ve ben üşüdüğüm için kendime kızmıyorum.
şu an ne oluyor?
bir rüzgar daha çıktı sardunyaları kımıldatıyor, uzakta bir arabanın kapısı açılıp kapanıyor ve ben gülümsüyorum ekrana bakarak çünkü şu an tam da her şey olması gerektiği gibi.
ama ah ne oluyor?
yazdığımı okuyorum, yazarken okuyorum ve okurken yazıyorum sanırım bu bir insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biri çünkü düşünce akışını kaydetmek bir anlamda düşünceyi de düzene sokmak anlamına geliyor.
olan ne?
hafif bir pişmanlık var bünyede demin içtiğim sigaranın izmaritini atarken çıkan ince dumanın aslında ciğerlerimde hapsolduğunu bildiğim için. ama iplemiyorum, ve iplemediğim için de kendime kızmıyorum artık, hayat çünkü yine de pişmanlıklara rağmen akıp gidiyor şu an olduğu gibi.
ve oluyor işte…
biraz ölümü düşünüyorum, engelleyemeyeceğim ölümümün beni ne zaman bulacağı konusunda biraz meraklanıyorum sonra vazgeçiyorum çünkü bilemeyeceğim şeylerin peşinden gitmeyi bilecek kadar çok fazla koştum bilinmeyenlerin doğruluğunu kanıtlamak için.
anda kalıyorum ama
bir sürü hayal kafamda canlanıyor, olabileceklerim, olamadıklarım, olmak isteyip de gerçekten olduklarım gibi… geçmiş de bir hayal zihnimde. diyeceksiniz geçmiş gerçektir… oysa geçmiş şimdinin perspektifinden tekrar değerlendirilebilen bir olgudan ibarettir ve olgular elimden kaçan küçük kaygan balığın derisinin parlaklığı gibi.
şu an,
aklıma bir anı geliyor, babamla teknedeyiz ve ben ilk defa balık tutuyorum, balığı çıkarıyorum kancadan elimde hareket ediyor ve ben ani bir kararla tekrar denize atıyorum çünkü ilk defa orada tanışıyorum kendimle ve bir canlının benim elimden olabilecek bir ölümüne sebebiyet vermekle.
kestiğim ahkamlar, kesmediğim biletler ve bir miktarda öfke geliyor aklıma. dışlamıyorum bu sefer öfkeyi, küçük bir su birikintisine ayaklarımı sokup serinlemiş gibi oluyorum. sonra alıyorum havluyu ve zihnimi kuruluyorum.
bir durmam gerektiğine inanıyorum ama kendime ihanet olmasın diye durmuyorum, ve işte tam şimdi bunun artık bir alışkanlık değil de yaşamsal bir fonksiyon ve tam da hayata tutunmamın karakteristik özelliği olarak algılıyorum.
sevdiğim insanlar geliyor aklıma, belki bir tanesi mesaj atmıştır diye ekranımın alt tarafına bakıyorum, bir duruyorum ve diyorum ki ne kadar da kendime haksızlık etmişim ben sevmeyi bilmiyorum galiba diyerek kendime yıllarca.
şu an sadece bir boşluk oluşuyor, düşünceleri tekrar dizginlemek için ya da düşünce mekanizmasını çalıştırmak için hareket etmem gerektiğimin farkına varıyorum ve anda gerçekleşen bu durumun aslında hayatın geneline de hakim olduğunun farkına varıyorum.
şu an olan,
başka bir şey değil sonra durur belki insan, belki cam fazla açıktır ve üşümüştür kollar, belki sigara fazla gelmiştir ve bir öksürük tutmuştur ya da eski aşklar sevimli küçük hayaletler gibi bir kafalarını çıkarıp görünmüşlerdir. hepsini selamlamak istiyorum, aşklarımı sıkıştırıyorum, dosyalıyorum, hayaletlerin başını okşuyorum ve yollarına devam etmeleri için yanlarına birer sandviç yapıp koyuyorum. kimse açlıkla terbiye edilmemeli ve özellikle uzun yola çıkan sevimli hayaletleri sevgiyle uğurlamalı.
olan bir şeyler var.
bir kamyonun sesi geliyor uzaktan, belki birileri yokuşu çıkarken patinaj yapıyor, çıktığım yokuşların listesini çıkarmayı düşünüyorum bir, sonra vazgeçiyorum aman ne gerek var diyerek. çıkmışsam yokuşu ve terlemişsem ve bu yokuş klişesini kullanacak kadar akıllanmışsam o zaman diyorum ki bir yerlere de varmışımdır ya. gerisin geri yokuşlardan aşağı düşüp dizlerimi yarmadım ya, ya da kafa göz burun atmadım ya kendimi yokuşun sonundaki sarp kayalıklardan aşağı denizlere doğru. en fazla yürümüşümdür geri. yokuşun dibine varınca bir başka yokuşu aramak için.
şu an feci bir rüzgar bacaklarımı üşütüyor biliyorum belki hasta olacağım biliyorum belki işerken zorlanacağım çünkü ayaklarım çıplak ama biliyorum şimdi şu son cümleyi tamamlamazsam kendime olan inancımı da yarım bırakacağım.
ve inançla başlar deniliyor ya her şey. kendime olan inancımda bir tanrının varlığına olan inançsızlığıma tam destek sunuyorum.
üşüyorum, karşı komşunun rüzgar gülü dönüyor da dönüyor rengarenk ve ben üşüdüğüm için kendime kızmıyorum.
şu an ne oluyor?
bir rüzgar daha çıktı sardunyaları kımıldatıyor, uzakta bir arabanın kapısı açılıp kapanıyor ve ben gülümsüyorum ekrana bakarak çünkü şu an tam da her şey olması gerektiği gibi.
ama ah ne oluyor?
yazdığımı okuyorum, yazarken okuyorum ve okurken yazıyorum sanırım bu bir insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biri çünkü düşünce akışını kaydetmek bir anlamda düşünceyi de düzene sokmak anlamına geliyor.
olan ne?
hafif bir pişmanlık var bünyede demin içtiğim sigaranın izmaritini atarken çıkan ince dumanın aslında ciğerlerimde hapsolduğunu bildiğim için. ama iplemiyorum, ve iplemediğim için de kendime kızmıyorum artık, hayat çünkü yine de pişmanlıklara rağmen akıp gidiyor şu an olduğu gibi.
ve oluyor işte…
biraz ölümü düşünüyorum, engelleyemeyeceğim ölümümün beni ne zaman bulacağı konusunda biraz meraklanıyorum sonra vazgeçiyorum çünkü bilemeyeceğim şeylerin peşinden gitmeyi bilecek kadar çok fazla koştum bilinmeyenlerin doğruluğunu kanıtlamak için.
anda kalıyorum ama
bir sürü hayal kafamda canlanıyor, olabileceklerim, olamadıklarım, olmak isteyip de gerçekten olduklarım gibi… geçmiş de bir hayal zihnimde. diyeceksiniz geçmiş gerçektir… oysa geçmiş şimdinin perspektifinden tekrar değerlendirilebilen bir olgudan ibarettir ve olgular elimden kaçan küçük kaygan balığın derisinin parlaklığı gibi.
şu an,
aklıma bir anı geliyor, babamla teknedeyiz ve ben ilk defa balık tutuyorum, balığı çıkarıyorum kancadan elimde hareket ediyor ve ben ani bir kararla tekrar denize atıyorum çünkü ilk defa orada tanışıyorum kendimle ve bir canlının benim elimden olabilecek bir ölümüne sebebiyet vermekle.
kestiğim ahkamlar, kesmediğim biletler ve bir miktarda öfke geliyor aklıma. dışlamıyorum bu sefer öfkeyi, küçük bir su birikintisine ayaklarımı sokup serinlemiş gibi oluyorum. sonra alıyorum havluyu ve zihnimi kuruluyorum.
bir durmam gerektiğine inanıyorum ama kendime ihanet olmasın diye durmuyorum, ve işte tam şimdi bunun artık bir alışkanlık değil de yaşamsal bir fonksiyon ve tam da hayata tutunmamın karakteristik özelliği olarak algılıyorum.
sevdiğim insanlar geliyor aklıma, belki bir tanesi mesaj atmıştır diye ekranımın alt tarafına bakıyorum, bir duruyorum ve diyorum ki ne kadar da kendime haksızlık etmişim ben sevmeyi bilmiyorum galiba diyerek kendime yıllarca.
şu an sadece bir boşluk oluşuyor, düşünceleri tekrar dizginlemek için ya da düşünce mekanizmasını çalıştırmak için hareket etmem gerektiğimin farkına varıyorum ve anda gerçekleşen bu durumun aslında hayatın geneline de hakim olduğunun farkına varıyorum.
şu an olan,
başka bir şey değil sonra durur belki insan, belki cam fazla açıktır ve üşümüştür kollar, belki sigara fazla gelmiştir ve bir öksürük tutmuştur ya da eski aşklar sevimli küçük hayaletler gibi bir kafalarını çıkarıp görünmüşlerdir. hepsini selamlamak istiyorum, aşklarımı sıkıştırıyorum, dosyalıyorum, hayaletlerin başını okşuyorum ve yollarına devam etmeleri için yanlarına birer sandviç yapıp koyuyorum. kimse açlıkla terbiye edilmemeli ve özellikle uzun yola çıkan sevimli hayaletleri sevgiyle uğurlamalı.
olan bir şeyler var.
bir kamyonun sesi geliyor uzaktan, belki birileri yokuşu çıkarken patinaj yapıyor, çıktığım yokuşların listesini çıkarmayı düşünüyorum bir, sonra vazgeçiyorum aman ne gerek var diyerek. çıkmışsam yokuşu ve terlemişsem ve bu yokuş klişesini kullanacak kadar akıllanmışsam o zaman diyorum ki bir yerlere de varmışımdır ya. gerisin geri yokuşlardan aşağı düşüp dizlerimi yarmadım ya, ya da kafa göz burun atmadım ya kendimi yokuşun sonundaki sarp kayalıklardan aşağı denizlere doğru. en fazla yürümüşümdür geri. yokuşun dibine varınca bir başka yokuşu aramak için.
şu an feci bir rüzgar bacaklarımı üşütüyor biliyorum belki hasta olacağım biliyorum belki işerken zorlanacağım çünkü ayaklarım çıplak ama biliyorum şimdi şu son cümleyi tamamlamazsam kendime olan inancımı da yarım bırakacağım.
ve inançla başlar deniliyor ya her şey. kendime olan inancımda bir tanrının varlığına olan inançsızlığıma tam destek sunuyorum.
devamını gör...
4846.
yeliz'in her katıldığı programda, yalan kelimesini her duyuşunda, "yalaaaan yalaaaaan" diye bağırarak şarkı söylemesinden siz de yorulmadınız mı? yeter artık yani. gına geldi şu şarkından.
devamını gör...
4847.
ya şu tinder avcısı'nda simon'un kıyafetlerini ebay'da satan son kadın çok piçti be. vicdansız ve seks dolu bir kadındı. şöylesini bulsam anında gizli sevgilimi boşarım.
devamını gör...
4848.
bihterin su catik kasli sinirli surat ifadesi gorselini her seye atmak istiyorum
devamını gör...
4849.
bu başlık altına her gün birileri gelip bir şeyler yazıyor. kimi eğlenceli yazıyor, kimi hüzünlü yazıyor, kimi derdini yazıyor, kimi sevincini yazıyor... yazıyooor yazıyooor almanya'nın avrupa'yı işgalini yazıyoor
şaka bir yana, yazanlar yazdıklarının okunurken kendi duyguları gibi hissedilmesini de çok ister. belki kendi hayatlarında anlatamadıklarıdır bu yazılanlar, belki anlatıp tam anlaşılamadıklarıdır, belki de başka bir şeydir. sonuçta buraya yazılanlar duygu ve düşünceleri de içerse tamamı da zamanla anıya dönüşecektir. bazıları zaten anılardır.
anılarla varız çoğu zaman. o anıları beraberce yaşadıklarımızla. yaşadıklarımız bazen bize dokunur. bazen unutulmaz olur. zamanla onlar da unutulur. zamanla kaybolup gideceğiz hepimiz. anılarımız ve biz. bunu bilmek ölüme en uzak olduğunu düşünen birine belki basit gelirken, bana dokunaklı gelmekte.
en nihayetinde hepimiz zamanla kaybolacağız evet. radyoda dinlediğimiz ve çaldığımız tüm şarkıların; insanlarla ve kendimizle yaptığımız tüm konuşmaların; gördüğümüz görüntü veya izlediğimiz bütün videoların; tüm aşklarımızın, hüzünlerimizin, mutluluklarımızın, özlemlerimizin ve umutlarımızın; kısacası var olan tüm frekanslarımızın atmosferi aşarak, uzayın taa derinliklerinde kaybolmaları gibi zamanla kaybolacağız.
yani hala orada, uzayda bir yerlerde olmamıza rağmen görünmez ya da bilinmez olacağız. tıpkı yağmur altında ağlayan birinin göz yaşları gibi. kısacası yağmurdaki gözyaşları gibi..
time to die
şaka bir yana, yazanlar yazdıklarının okunurken kendi duyguları gibi hissedilmesini de çok ister. belki kendi hayatlarında anlatamadıklarıdır bu yazılanlar, belki anlatıp tam anlaşılamadıklarıdır, belki de başka bir şeydir. sonuçta buraya yazılanlar duygu ve düşünceleri de içerse tamamı da zamanla anıya dönüşecektir. bazıları zaten anılardır.
anılarla varız çoğu zaman. o anıları beraberce yaşadıklarımızla. yaşadıklarımız bazen bize dokunur. bazen unutulmaz olur. zamanla onlar da unutulur. zamanla kaybolup gideceğiz hepimiz. anılarımız ve biz. bunu bilmek ölüme en uzak olduğunu düşünen birine belki basit gelirken, bana dokunaklı gelmekte.
en nihayetinde hepimiz zamanla kaybolacağız evet. radyoda dinlediğimiz ve çaldığımız tüm şarkıların; insanlarla ve kendimizle yaptığımız tüm konuşmaların; gördüğümüz görüntü veya izlediğimiz bütün videoların; tüm aşklarımızın, hüzünlerimizin, mutluluklarımızın, özlemlerimizin ve umutlarımızın; kısacası var olan tüm frekanslarımızın atmosferi aşarak, uzayın taa derinliklerinde kaybolmaları gibi zamanla kaybolacağız.
yani hala orada, uzayda bir yerlerde olmamıza rağmen görünmez ya da bilinmez olacağız. tıpkı yağmur altında ağlayan birinin göz yaşları gibi. kısacası yağmurdaki gözyaşları gibi..
time to die
devamını gör...
4850.
rüyamda soğuk baklava gördüm. bir insan rüyasında baklava görür mü arkadaş? görülüyor demek ki!
10 kilo verdim. haftanın 3 günü 23 km koşuyorum. emeklerime ihanet edemem, yemeyeceğim, yememeliyim!
10 kilo verdim. haftanın 3 günü 23 km koşuyorum. emeklerime ihanet edemem, yemeyeceğim, yememeliyim!
devamını gör...
4851.
yine sorguladığım zamanlardan biri.
kendi sıkıntılarımız yetmiyormuş gibi * onlardan daha fazla ülkede yaşanan bu kaos ortamı ve kayıkçı kavgasını düşünüp ona üzülüyoruz.bunları yaşayacak ne yaptık cidden çözemiyorum,iki taraf içinde söylüyorum şu insanların yakasından düşseler artık sürekli aynı şeyleri yaşamaktan cidden yorulduk ya.bu durumlara sebep olan kim varsa hakkım haram olsun.
sürekli bir düşünce ve karmaşa halinde hissetmekten gerçekten yoruldum ama ne kadarı benim suçum onu da kestiremiyorum maalesef böyle bir durum içinde olmamak elde değil.
kendi sıkıntılarımız yetmiyormuş gibi * onlardan daha fazla ülkede yaşanan bu kaos ortamı ve kayıkçı kavgasını düşünüp ona üzülüyoruz.bunları yaşayacak ne yaptık cidden çözemiyorum,iki taraf içinde söylüyorum şu insanların yakasından düşseler artık sürekli aynı şeyleri yaşamaktan cidden yorulduk ya.bu durumlara sebep olan kim varsa hakkım haram olsun.
sürekli bir düşünce ve karmaşa halinde hissetmekten gerçekten yoruldum ama ne kadarı benim suçum onu da kestiremiyorum maalesef böyle bir durum içinde olmamak elde değil.
devamını gör...
4852.
devamını gör...
4853.
twitterda çok fazla terörist görüyorum ve tadım madım kalmadı yine.
devamını gör...
4854.
eskiden gün içinde sürekli ülke gündemini takip ederdim. artık bunu yapmamaya karar verdim. bıktım çünkü sürekli her konuda kara haberlere maruz kalmaya. siyasi, sosyal ve ekonomik olarak bitmiş bir ülkede her gün her türlü (cinayet, tecavüz, hırsızlık, yolsuzluk, dolandırıcılık, yangın) habere maruz kalmak psikolojimi ciddi şekilde etkilemeye başladı. en sonunda da dün yaşanan imamoğlu hadisesi ile bir kez daha gördüm ki mağdur edebiyatı ile iktidara gelen insanların yaşadıkları güç zehirlenmesi artık ''ben ölmeden bu koltuğu bırakmam'' noktasına getirdi durumu.
bundan sonra ben de bir şekilde mecbur kalmadığım sürece, ne haber izleyeceğim ne de gündem takip edeceğim. bana ne abi! 23 yıl boyunca hep kaybeden partilere oy vermiş birisi olarak, gelinen bu durumda benim hiçbir sorumluluğum yok! üstelik dilim döndüğünce herkesi de uyardım. yapmayın, etmeyin dedim ama gücün pırıltısına ve yalanlarına kapılanları ikna edemedim. bu zamana kadar kimler iktidara oy verdiyse ve bundan sonra da verecekse, durumu onlar düzeltsin. haberleri de onlar izlesin!
cehalet mutluluktur! ben cahilliğimden memnun bir şekilde kendi hayatım için mücadele etmeye, yani yaşamaya çalışmaya devam edeceğim.
bundan sonra ben de bir şekilde mecbur kalmadığım sürece, ne haber izleyeceğim ne de gündem takip edeceğim. bana ne abi! 23 yıl boyunca hep kaybeden partilere oy vermiş birisi olarak, gelinen bu durumda benim hiçbir sorumluluğum yok! üstelik dilim döndüğünce herkesi de uyardım. yapmayın, etmeyin dedim ama gücün pırıltısına ve yalanlarına kapılanları ikna edemedim. bu zamana kadar kimler iktidara oy verdiyse ve bundan sonra da verecekse, durumu onlar düzeltsin. haberleri de onlar izlesin!
cehalet mutluluktur! ben cahilliğimden memnun bir şekilde kendi hayatım için mücadele etmeye, yani yaşamaya çalışmaya devam edeceğim.
devamını gör...
4855.
"boş yere canı yanmaz insanın". dedi fuzuli
susunca gönlü razı değildi ve söylerken tesiri olmadığını bildiği halde.
ya bir eksiklik vardır geleceğe dair,
ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen. ona göre.
coğrafya kaderdir dedi ibn-i haldun ,
adam; o onun sözü değil dedi ve gitti sözü özümsemeden.
susunca gönlü razı değildi ve söylerken tesiri olmadığını bildiği halde.
ya bir eksiklik vardır geleceğe dair,
ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen. ona göre.
coğrafya kaderdir dedi ibn-i haldun ,
adam; o onun sözü değil dedi ve gitti sözü özümsemeden.
devamını gör...
4856.
#3459316
kimlik, ehliyet ve kredi kartını iptal ettirdiğim günün ertesinde shell’den aradılar, cüzdanı bulmuşlar.
meğer google haritalardaki nömero başka shell’inmiş, doğal olarak onların bulması mümkün olmadı. hayır, ben de shell’in içini falan tarif edip doğru yeri aradığımdan emin olmaya çalışıyorum. küçük bir ayrıntıyı ıskalamışım, konsept aynı olduğu için iç dizayn uyuyor. “içeride yuvarlak masa vardı, orada oturdum” diye bir dünya laf anlattım bir de. ayırıcı özelliğe bakar mısın: yuvarlak masa!
sanırsın malta şovalyesi gibi başımızda kukuletalarla ayin yaptık da bir cüzdan davasına onu ifşa ediyorum. iyi ki illuminati’ye falan üye değilim ha, 250 senelik örgütün izzeti nefsini beş paralık edermişim.
kimlik, ehliyet ve kredi kartını iptal ettirdiğim günün ertesinde shell’den aradılar, cüzdanı bulmuşlar.
meğer google haritalardaki nömero başka shell’inmiş, doğal olarak onların bulması mümkün olmadı. hayır, ben de shell’in içini falan tarif edip doğru yeri aradığımdan emin olmaya çalışıyorum. küçük bir ayrıntıyı ıskalamışım, konsept aynı olduğu için iç dizayn uyuyor. “içeride yuvarlak masa vardı, orada oturdum” diye bir dünya laf anlattım bir de. ayırıcı özelliğe bakar mısın: yuvarlak masa!
sanırsın malta şovalyesi gibi başımızda kukuletalarla ayin yaptık da bir cüzdan davasına onu ifşa ediyorum. iyi ki illuminati’ye falan üye değilim ha, 250 senelik örgütün izzeti nefsini beş paralık edermişim.
devamını gör...
4857.
canım şimdi siz mesela birine "ben seni takmıyorum " diyorsunuz ya. sonra da paragraf paragraf yazıyorsunuz.
öyle olmaz. takmamak , tepkisizliktir.
koskoca insanlarsınız biliyorsunuz hala kışkırtmalara gelip cevap veriyorsunuz.
öyle olmaz. takmamak , tepkisizliktir.
koskoca insanlarsınız biliyorsunuz hala kışkırtmalara gelip cevap veriyorsunuz.
devamını gör...
4858.
her insanı aynı kefeye koyar isen dengeyi ara ki bulasın
devamını gör...
4859.
kendime söylemeyediklerim beni yiyip bitiriyor. bu kadar katı olmak zorunda mısın be kızım? insan kendine bile ketum olur mu?
devamını gör...
4860.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247