sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
2101.
sınav haftasına girdi. derslerine odaklanması gerekiyor. günün çoğunu onun aklını meşgul etmemek için ondan uzak durarak geçiriyorum. o da ''seni düşünmediğim bir anım bile yok'' diyor. sevdiğine karşı anlayışlı olmakla , sevdiğini çok özlemek arasında böylesine lanet olası ince bir çizgi var işte.
devamını gör...
2102.
başımız belaya girer yapmayayım şimdi.
ayrıca ucu çok açık olmuş gibi başlığın, kime mesela? sanırım söylemek istediğim şimdilik bu.
ayrıca ucu çok açık olmuş gibi başlığın, kime mesela? sanırım söylemek istediğim şimdilik bu.
devamını gör...
2103.
hayalet hikayelerine inanmaya başlasanız iyi olur
çünkü içindesiniz.
çünkü içindesiniz.
devamını gör...
2104.
harbiden anlayamıyorum bazı insanların bazı hareketlerini
engelledin noldu yani ee yani gerçekten çocukluk bu bi noktadan sonra, manasız manasız işler
gerçekten bazen sevdiremiyosun kendini yaranamıyosun insana
engelledin noldu yani ee yani gerçekten çocukluk bu bi noktadan sonra, manasız manasız işler
gerçekten bazen sevdiremiyosun kendini yaranamıyosun insana
devamını gör...
2105.
hatır bilmez insanlara,
gönül kahvenizden ikram etmeyin.
gönül kahvenizden ikram etmeyin.
devamını gör...
2106.
içimde bir huzursuzluk var ve kimseye anlatamıyorum. olduğum yerde mutlu değilim, hep bi sorun geleceğini düşünüyorum ki geliyor da. geçen hafta ankara'ya gittim. giderken de dedim ki, oğlum nikimyok, 3 gün rahat edersin, sonra şeytan dürttü. neden rahat edesin ki dedim kendi kendime. bir sürü sorun arkası arkasına geldi.
problemleri çekip savaşmaktan yoruldum, sert olmaktan , insanları kırmaktan yoruldum. biraz sakinliğe ve dinginliğe ihtiyacım var.
problemleri çekip savaşmaktan yoruldum, sert olmaktan , insanları kırmaktan yoruldum. biraz sakinliğe ve dinginliğe ihtiyacım var.
devamını gör...
2107.
her şey geçer, her şey unutulur, biraz zaman
devamını gör...
2108.
devamını gör...
2109.
sır veriyom dikkat: dua, çaba, sabır.
bitti daalın şimdi.
bitti daalın şimdi.
devamını gör...
2110.
eğer ettiğim dualar tanrının spam kutusuna düşüyorsa içtiğim alkole de günah yazmasın lütfen. içimizde bir alev var ki her ne kadar kora dönse bile ara ara parlıyor işte.
çok özledim evet.
çok özledim evet.
devamını gör...
2111.
çok doluyum, nefes alamayacak kadar doluyum ama yaşamak zorundayım.
devamını gör...
2112.
şu an oturmuş kedimin uyuyuşunu izliyorum.
kafamda elli tane tilki dolanırken tüm kaygılarımı, kırgınlıklarımı şu hayvanı izlerken unutuyorum.
nasıl oluyor da bir kedinin uyumasını izlemek bile insana huzur veriyor ?
keratayı çok seviyorum.
sanırım onu sahiplenmeseydim daha aksi ve nalet bir insan olacaktım. günlük stresimi alıyor. bazen kucağıma yatıp derdimi falan da dinliyor (pek s....ne takıyor gibi durmasa da olsun).
güzelim benim. sabah iş var.
kafamda elli tane tilki dolanırken tüm kaygılarımı, kırgınlıklarımı şu hayvanı izlerken unutuyorum.
nasıl oluyor da bir kedinin uyumasını izlemek bile insana huzur veriyor ?
keratayı çok seviyorum.
sanırım onu sahiplenmeseydim daha aksi ve nalet bir insan olacaktım. günlük stresimi alıyor. bazen kucağıma yatıp derdimi falan da dinliyor (pek s....ne takıyor gibi durmasa da olsun).
güzelim benim. sabah iş var.
devamını gör...
2113.
birine sarıldığın zaman
evin gibi hissediyorsan,
işte ;
dünya onun kollarının
arası kadardır.
evin gibi hissediyorsan,
işte ;
dünya onun kollarının
arası kadardır.
devamını gör...
2114.
hayatımın iş ile evden ibaret olmasını seviyorum aslında. sadece başka bir ev daha iyi olabilirdi.
devamını gör...
2115.
su olmaktan sıkıldıysan salatalık ol!!
devamını gör...
2116.
rüyalara inanmak istemiyorum ama gerçeğin ta kendisi o rüyalar galiba.
devamını gör...
2117.
kulağımda sezen aksu "küçüğüm" söylüyor küçük değilim artık 17 yaşındaydım bir gecede büyüdüğümde...
o gecenin ardından bir daha hiç gülemem derken yeniden çiceklendim sonra çiçeklerim bir bir solup döküldüler...
o geceden sonra bir daha bu kadar canım yanmaz diye düşündüm hep son 1 yıla gelene kadar ama geçirdiğim şu bir yıl bana gösterdi ki mezardakinin yokluğuna bir şekilde alıştırıyormuş hayat seni, buna mecbur kılıyormuş.
giden gitse bile o mezarı doldursa bile hâlâ senin olduğunu bilmekmiş yokluğunu katlanılır kılan...
bu yıl bana öğretti ki esas zor olan yaşayanı kendi içinde öldürmeye çalışmakmış seni sen yapan ne varsa o yaşayanla birlikte onları da mezara gömmeye çalışmakmış...
o gecenin ardından bir daha hiç gülemem derken yeniden çiceklendim sonra çiçeklerim bir bir solup döküldüler...
o geceden sonra bir daha bu kadar canım yanmaz diye düşündüm hep son 1 yıla gelene kadar ama geçirdiğim şu bir yıl bana gösterdi ki mezardakinin yokluğuna bir şekilde alıştırıyormuş hayat seni, buna mecbur kılıyormuş.
giden gitse bile o mezarı doldursa bile hâlâ senin olduğunu bilmekmiş yokluğunu katlanılır kılan...
bu yıl bana öğretti ki esas zor olan yaşayanı kendi içinde öldürmeye çalışmakmış seni sen yapan ne varsa o yaşayanla birlikte onları da mezara gömmeye çalışmakmış...
devamını gör...
2118.
"bana canımsın diyorsun ya. gerçekten de canımsansa canını verecek kadar seviyor musun beni? eğer canım, canını vermeyecek kadar sevmiyorsansa bana canım deme, cicim de!"
sigmund freud
bugün yine freud'un posta gazetesi köşesinden alıntılar vardı sözlükte. bir daha oranızdan buranızdan uydurduğunuz sözlerin altına freud yazmayın rica ediyorum. dayanamıyorum, tahammül edemiyorum. banlanmalı faytlaşacağız en sonunda. pls.
sigmund freud
bugün yine freud'un posta gazetesi köşesinden alıntılar vardı sözlükte. bir daha oranızdan buranızdan uydurduğunuz sözlerin altına freud yazmayın rica ediyorum. dayanamıyorum, tahammül edemiyorum. banlanmalı faytlaşacağız en sonunda. pls.
devamını gör...
2119.
tam tanımadığınız insana her denk gelişinizde rezil olduğunuzu düşünün.
ara ara rezillik+ sakarlık yaşarım ama hep birinde toplandı bir ara. ve artık denk gelince "kesin içinden bu kız ne kadar gerizekalı/tuhaf/saçma." diye düşünüyordur diyorum. kaçar gibi gidiyorum ve de görünmemeye çalışıyorum.
olmadığım biri gibi sanılmak çok kötü hissettirdi. tamam çok normal değilim ama öbür türlü de değilim.
ki kendimi açıklamaya çalışsam daha da batar. ki "ne alaka?" bile düşünülebilir ama bilemiyorum. o anlara denk geldiği için ayrı bir utanç içindeyim zaten.
benzer örneklerle anlatırsam; otoparkta kimse yok ve abiniz sizi alırken sevdiğiniz hareketli şarkıyı açmış. arabaya evdeki hâlle oynaya oynaya giderken arkanızdan gelen birisi var. ve siz anca onu arabaya binince fark ediyorsunuz. (yani çok geç.)
sevdiğiniz içecekle sinirli ve söylene söylene yürürken aniden açılan kapıyla içecek elinizden biraz uçarak yere çakılırken üstünüze de geliyor. ve olayın bitmiş hâlinde yine aynı kişiye denk geliyorsunuz. bitmiş hâli dediğim yerden kupanın parçalarını toplarken. (ilk yer sonra üstüm prensibi.) "iyi misiniz?" diyor "evet, yarısı vardı ve çoğu telveydi." dedikten sonra çökme tenezzülü gösterirken elimle durdurup "gerek yok, kendim yapıyorum bitmek üzere." deyince biraz sert söylemiştim. yardım için sorması gerekmez mi veya isteyen oldu mu?
abim gelince haber veriyor sonra çıkıyorum. onu beklediğim için çoğu zaman sona kalırdım. böyle olunca hoparlörün en kısık hâlinde konuşurdum. (kulaklığı çıkarmaya üşenirdim.)"10 dk'ya oradayım otoparkta ol." der ve onay vermeden kapatmaz. "emriniz (!) alınmıştır. ama çikolatalı/ kakaolu sütüm de alındı mı ondan haber ediniz?" deyince "unuttum." dedi. "neeee, abi ya peki stokta yok mu?" deyince " geçen aç ve modsuzken 3 tane içmedin mi allah'ın cezası ne stoğu?" diye kızınca bozulmuştum. "bu ne cüret içtiğim sütleri mi sayıyorsun ayıp ayıp, ayrıca ben senin arabayı çizip babamdan 4 kez sakladığını saydım mı hı?" deyince sinirden kahkaha attığına emin olduğum abim "bu saymamış hâlin mi, bir süt için hâllere bak." derken "yoo bir değil gayet üçmüş. saymışsın ya." diye gıcıklık yaparken "iyi akşamlar." sesiyle yerimde sıçrayıp korkudan telefonu çocuğun üzerine savurdum. korkuyla birlikte şoka da girdim. telefonu savurmak ne? ne yapacağımı şaşırdım resmen. telefonu yerden alıp "çok pardon çok pardon." deyip yüz yüze gelmeden çanta kapmış hırsız süratiyle avm otoparkına koştum.
iş yeri kapanıyor. 15-20 m ilerisi yol. önü boş oluyor ama kaldırım olduğu içinde işlek sayılır sanırım. çünkü o saatlerde kalabalık oluyor neyse. iş yeri enine uzun olunca ve kapatınca kimse olmuyor önünde. sessizlik içinde çok yakından ses duyunca ve telefona odaklanmışken ödüm koptu ve kötü sandığım için o an öyle refleksif hareket sergiledim. daha kaç kez rezil olabilirim? düşüncesi ile kaçtım. bir de yaptığımdan da utandım. neresine geldiğini de göremedim. çok ani oldu. sağa bakarken solumdan çıktı. bir de ben etrafa bakınırken o nasıl yoktu, ne ara var oldu, konuşmayı ne kadar duydu vs. sonra tek düşündüğüm "inşallah bir yardım amaçlı gelmemiştir. konuşma amacı başka olur umarım." dedim çünkü bir sıkıntıdan dolayı gelmişse ve böyle olmuşsa daha kötü hissedecektim.
sonra ne olduğunu öğrenemedim. sormadım, söylemedi, denk gelince kendimi gizleme veya tüyme özelliğime giriyordum. o kişiyi görmek kendimden utanmama ve ondan nefret etmeme neden oluyordu. varlığı rezil hâle getiriyordu çünkü; otoparkta niye o kadar sessiz yürüyor, akşam da ayak sesi duymadım, arada etrafı gözlerken de yoktu kimse. ne ara geldi? mesafe neden 2-3 adım uzaktı 6-7 yerine? neyse ki bunlarla sınırlı kaldım. artık her yerden çıkabilir diye ne dans ede ede gidiyorum ne de hoparlör de konuşuyorum, ne de gözlem olayını 2-3 dk da bir yapıyorum. kulaklığı takıp etrafı kolaçan eder oldum. gidip kızsa mıydım? özel alanım ihlal edilmiş gibi hissediyorum ki etti zaten. varlığını topuk sesinden belli etmesini istesem ayıp mı olurdu? yoksa yeni rezillik mi? kafam karışık...
(rezillik bankası adını verdim. para yerine rezilliklerimi biriktiriyor gibi.)
ara ara rezillik+ sakarlık yaşarım ama hep birinde toplandı bir ara. ve artık denk gelince "kesin içinden bu kız ne kadar gerizekalı/tuhaf/saçma." diye düşünüyordur diyorum. kaçar gibi gidiyorum ve de görünmemeye çalışıyorum.
olmadığım biri gibi sanılmak çok kötü hissettirdi. tamam çok normal değilim ama öbür türlü de değilim.
ki kendimi açıklamaya çalışsam daha da batar. ki "ne alaka?" bile düşünülebilir ama bilemiyorum. o anlara denk geldiği için ayrı bir utanç içindeyim zaten.
benzer örneklerle anlatırsam; otoparkta kimse yok ve abiniz sizi alırken sevdiğiniz hareketli şarkıyı açmış. arabaya evdeki hâlle oynaya oynaya giderken arkanızdan gelen birisi var. ve siz anca onu arabaya binince fark ediyorsunuz. (yani çok geç.)
sevdiğiniz içecekle sinirli ve söylene söylene yürürken aniden açılan kapıyla içecek elinizden biraz uçarak yere çakılırken üstünüze de geliyor. ve olayın bitmiş hâlinde yine aynı kişiye denk geliyorsunuz. bitmiş hâli dediğim yerden kupanın parçalarını toplarken. (ilk yer sonra üstüm prensibi.) "iyi misiniz?" diyor "evet, yarısı vardı ve çoğu telveydi." dedikten sonra çökme tenezzülü gösterirken elimle durdurup "gerek yok, kendim yapıyorum bitmek üzere." deyince biraz sert söylemiştim. yardım için sorması gerekmez mi veya isteyen oldu mu?
abim gelince haber veriyor sonra çıkıyorum. onu beklediğim için çoğu zaman sona kalırdım. böyle olunca hoparlörün en kısık hâlinde konuşurdum. (kulaklığı çıkarmaya üşenirdim.)"10 dk'ya oradayım otoparkta ol." der ve onay vermeden kapatmaz. "emriniz (!) alınmıştır. ama çikolatalı/ kakaolu sütüm de alındı mı ondan haber ediniz?" deyince "unuttum." dedi. "neeee, abi ya peki stokta yok mu?" deyince " geçen aç ve modsuzken 3 tane içmedin mi allah'ın cezası ne stoğu?" diye kızınca bozulmuştum. "bu ne cüret içtiğim sütleri mi sayıyorsun ayıp ayıp, ayrıca ben senin arabayı çizip babamdan 4 kez sakladığını saydım mı hı?" deyince sinirden kahkaha attığına emin olduğum abim "bu saymamış hâlin mi, bir süt için hâllere bak." derken "yoo bir değil gayet üçmüş. saymışsın ya." diye gıcıklık yaparken "iyi akşamlar." sesiyle yerimde sıçrayıp korkudan telefonu çocuğun üzerine savurdum. korkuyla birlikte şoka da girdim. telefonu savurmak ne? ne yapacağımı şaşırdım resmen. telefonu yerden alıp "çok pardon çok pardon." deyip yüz yüze gelmeden çanta kapmış hırsız süratiyle avm otoparkına koştum.
iş yeri kapanıyor. 15-20 m ilerisi yol. önü boş oluyor ama kaldırım olduğu içinde işlek sayılır sanırım. çünkü o saatlerde kalabalık oluyor neyse. iş yeri enine uzun olunca ve kapatınca kimse olmuyor önünde. sessizlik içinde çok yakından ses duyunca ve telefona odaklanmışken ödüm koptu ve kötü sandığım için o an öyle refleksif hareket sergiledim. daha kaç kez rezil olabilirim? düşüncesi ile kaçtım. bir de yaptığımdan da utandım. neresine geldiğini de göremedim. çok ani oldu. sağa bakarken solumdan çıktı. bir de ben etrafa bakınırken o nasıl yoktu, ne ara var oldu, konuşmayı ne kadar duydu vs. sonra tek düşündüğüm "inşallah bir yardım amaçlı gelmemiştir. konuşma amacı başka olur umarım." dedim çünkü bir sıkıntıdan dolayı gelmişse ve böyle olmuşsa daha kötü hissedecektim.
sonra ne olduğunu öğrenemedim. sormadım, söylemedi, denk gelince kendimi gizleme veya tüyme özelliğime giriyordum. o kişiyi görmek kendimden utanmama ve ondan nefret etmeme neden oluyordu. varlığı rezil hâle getiriyordu çünkü; otoparkta niye o kadar sessiz yürüyor, akşam da ayak sesi duymadım, arada etrafı gözlerken de yoktu kimse. ne ara geldi? mesafe neden 2-3 adım uzaktı 6-7 yerine? neyse ki bunlarla sınırlı kaldım. artık her yerden çıkabilir diye ne dans ede ede gidiyorum ne de hoparlör de konuşuyorum, ne de gözlem olayını 2-3 dk da bir yapıyorum. kulaklığı takıp etrafı kolaçan eder oldum. gidip kızsa mıydım? özel alanım ihlal edilmiş gibi hissediyorum ki etti zaten. varlığını topuk sesinden belli etmesini istesem ayıp mı olurdu? yoksa yeni rezillik mi? kafam karışık...
(rezillik bankası adını verdim. para yerine rezilliklerimi biriktiriyor gibi.)
devamını gör...
2120.
ahmet arif hasretinden prangalar eskitmiş beni böyle eskitense prangalı hasretim...
(bkz: mazlum çimen feryadı isyanım)
(bkz: mazlum çimen feryadı isyanım)
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272