5401.
önümde 160 kanallık bir proje açık ve artık imdat diye bağırma noktasındayım. ne kulak kaldı ne kafa. elim gitmiyor artık. allah belasını versin
devamını gör...
5402.
sevgili sözlük, sen bu satırları yayınlarken ben çoktan gitmiş olacağım...
yarın sabah dokuz buçukta arkadaşımla buluşacağım, gerek yoktu böyle bir şeye ama çok hevesli anlatınca hayır diyemedim.
gideceğim ortama uygun giyinmeye çok dikkat ederim.
ne sandın? bunlar hep önemli şeyler.
bu sebeple az önce ne giyeceğim diye düşündüm ve tüm güzel sıfatları bünyesinde barındıran bir kombin yaptım. üstümde nasıl duracak bilmiyorum ama kafamdaki hâliyle orta çağ köylülerine benziyorum. mükemmel...
kendime asla güvenemiyorum, umarım giderim.
aklıma gelmişken "ve" ile "de"yi "ve de" şeklinde kullanan ilk kişiyi deli gibi merak ediyorum.
etmen guzum bir de
iyi geceler sözlük.
devamını gör...
5403.

ben yalnızken iyiyim. ben yalnızken çok iyi idare ediyorum. ama hayatıma zorla girip, zorlayarak sevdirdikten sonra ansızın gidiveriyorsunuz ya, ondan sonrası yalnızlık değil terk edilmişlik oluyor. bu şekilde idare edemiyorum.


*

bazı hissedilenler zamanla değişmiyor.
devamını gör...
5404.
onsuz geçen her gün, yaptığım herhangi bir şey, onun olmadığı bir dünyada ilk kez yaptığım bir şey oluyor. onun olmadığı bir dünyada ilk kez renkli giydim, ilk kez yeni bir takı taktım, ilk kez salonda oturdum... gibi. bugün salonda otururken fark ettim ki, bu ilk olmadı. sabah yediğim peynir de ilk değildi. taktığım gözlük de ilk değil. her geçen gün, ilkleri de götürüyor beraberinde. dün evine gittim, kedisini sevdim. istedim ki o kedi hep benimle kalsın. son görüştüğümüzde "kendini pek sevdirmez o, sana iyi sevdiriyor" demişti. şimdi görse o kedinin bana kendini sevdirmek için ne cilveler yaptığını, şaşırır kalırdı. ne yalan söyleyeyim, ben de şaşkınım. karşılıklı olarak saygı ve sevgi çerçevesinde ilişki yaşadığım bir hayvan var.

tüyün kadar ömrün olsun küçük kız. biliyorum, sen de onu çok özledin ve benim de onu çok özlediğimi bildiğin için, beni bir şekilde teselli etmek, yalnız hissettirmemek için bu cilveler. teşekkür ederim.
devamını gör...
5405.
babasıyla sorunları olan biriyim ve onu hayatımdan çıkartamadıkça depresyona giriyorum ve her atakta bu depresyon ağırlaşıyor; sorumluluklarımı yerine getirmekte zorlanıyorum. onun sesini duymaya yüzünü görmeye tahammül edemiyorum. bana bir şey deyin çıldırmak üzereyim. ipler koptu bende o yüzden bu seviyedeyim dostlar.
devamını gör...
5406.
bu düzene karşı yaşamaya çalışırken içimdeki çiçeği solduran aileme inat filizlendim ısrarla kırık dökük bir ağaç oldum yeşerttim yapraklarımı dallarımı haksızlık adaletsiz ve kapitalizm kopardı yetinmedim dimdik durdum insanlar baltalarla girişirken üstüme üstüme
susmadım yoruldum ama direndim yapraklarım dökülürken
sonunda açmadı yapraklarım bir daha kalan cılız dallarım çürüdü içim gibi
çiçek açmak istemiştim ben o çoktandır koparılıp durdu zaten kimi sevsem
kök salmak istedim alanım kalmadı beton yığınları dan
sonunda küçüldüm zehirden dumandan egzozdan
bir gün kendi kendime vurdum çatladı bedenim meğer köküm bile kalmamış.
ilerledim adım adım yavaş ama kararlıydım.
güneşi gördüm ay sevdim rüzgarla seviştim
ilerledim sandım meğer ne yanılmışım
biraz daha ilerlesem uçurumdan savrulurmuşum ama bu düşmek gibi de değildi
yerimden ayrılmak başka yerde filizlenmek istemiştim yeniden.
bir fidan boyunda ilerledim bir fidan kadar kaldım
herkes gitti
her şey bitti
bırakıverdim suya kendimi.
sandım ki toprak kucaklar beni
sandım ki bir kök kıvrılır çıkarır pençe gibi kavrar da çeker kendine
sandım ki sessiz gaddar taş iki yakamdan tutar da tokatlayarak atar beni bir bahçeye dere sonunda uzanan
sandım ki..
sanmışım işte.. toprak bile kabul etmedi bu cılız fidanı
rüzgar bile savurmadı en cıvıl yerlere
çöle sürse mi iyiydi
buzula gönderse mi
yollar yolladı beni yabana geri
direndiğim yere döndüm geri
bedenim böyle zulüm görmemişti
daha ilk çiçek açtığından beri
devamını gör...
5407.
ben nowhereman. var olan ve olmayan her şeye karşıyım. tiksinti dolu birisiyim. ve bu tiksinti dahi yeni bir tiksintiye meydan verecek denli beyhude.
devamını gör...
5408.
susunca şarkılar, susunca bir bir.
her saat başında hatırla beni.
aşkına kul ise mahkum bu kalbim.
her saat başında, her saat başında hatırla beni.
devamını gör...
5409.
kısıtlı bilgiyle veriyle olacak iş mi empati kurmak. çok uğraşıyorum bu sefer ama pek de mümkün görünmüyor ve sanırım özümde de istemiyorum. çok yoruldum empati kurmaktan diyorum sonra garip bir sakinlik geliyor ve diyorum ki bilemezsin... bilmediğin için de yüksek ihtimalle seninle ilgili olmayan bir durumu seninle ilgiliymiş gibi yorumlayamazsın. sonra elinde kendinden başkası kalmıyor, o bilindik, çocukluğundan beri dibinde olan yalnız tarafın sana el uzatıyor. tokalaşıyorsunuz ve yola devam.
devamını gör...
5410.
parka gidiyorum yerler izmarit dolu, sahile gidiyorum yerler izmarit dolu, sokaklarda yürüyorum yerler izmarit dolu.
meydanlar aynı, yollar aynı, cafeler aynı

insanımızın olduğu her yer izmarit dolu.
lanet olsun sizin insanlığınıza.
devamını gör...
5411.
bu günlerde fazlasıyla düşünüyorum ve sadece bir şey yapmıyorum bu kadar. şu sıralar mesleğimi düşünüyorum da geçmişe götürüyor beni. öyle bir geçmiş değil hayır, üni zamanlarını değil de çocukluğumu düşünüyorum. geriye baktığımda gördüğüm tek şey şu: ben mesleğimi seçmedim, o beni seçti.

bu nasıl mı oluyor? anlatayım.

sene milenyumun hemen öncesinde yaşanan 10 sene. o 10 sene mesleğimde belli devrimlerin olduğu ve artık gizemleri çözmenin yanında da klonlama devrinin başladığı yıl. koyun dolly ismini hepimiz duymuşuzdur. ben tabi o zamanlar daha dünyanın farkında olmayan bir çocuğum ancak anne babamın hala şaşırdığım bir şey yapmaları benim daha 5 yaşımdayken belli şeyleri sorgulamama ve farkına varmama sebep oluyordu. yüksek ihtimalle ya haberlerde ya da gazetelerde -babamın dediğine göre 5 yaşımdan önce okuyormuşum- görmüş olduğum ama hatırlamadığım bu haber bir şekilde kulağımdayken o dönemler başka bir furya dünyayı kasıp kavuruyordu.

pokemon... benim için dünyanın hala en iyi animesi ama ilk film olan mewtwo strikes back filmiyle genetik klonlama hikayesiyle bu nasıl oluyor ki diye düşünürken o senelerden sonra karşımda her zaman izlediğim bir varmış bir yokmuş serisinin yaşam ve biyoloji bölümü de içime düşen tohumu filizlendirdi ve bir süre sonra insan genom projesi patlak verdi.

2005 yılından sonra birçok olay oldu ama hatırlıyorum da o küçük çocuk aynı yıla tekabül eden senede bilim adamı olacağını söylemişti. o zamandan bu zamana çok zaman geçti.

o küçük çocuk hayallerinden asla vazgeçmedi. oldu da... istediği bölümü istemediği üniversitede olsa da okudu. istediği şehre gitti. hayatını mahveden şeyin ne olduğunu sonradan anlayacak ve daha da kötüleşeceğini bilmeden içinde bulunduğu duruma da anlam veremezken aklına gelmeyen bir şey oldu.

her şeye rağmen kendini küçümsese de istediği ortalamayı yapamamış olsa da mesleğini yapamıyor olsa da hala orada duruyor. bu sefer daha zayıf ve geç kalmış olduğunu düşünüyor ama yapacak bir şeyi yok artık. bazı şeyleri anlamış oldu ki belki de parlama zamanı daha gelmemiştir onun.

belki de hayallerimizin gerçekleşmesi her şey değildir. yine de savaşan minik yürek durmuyor. sadece artık bir şey hissetmiyor. çok yorgun olsa da savaşıyor. ne demişler:

her şey bir adımla başlar. başlıyor da.

not: anlatacak kimse yok hissettiklerimi buraya yazayım dedim.
devamını gör...
5412.
çaldın çalmasına da o çaldığın bir dağ değildi; bir baloncuktu. hani sudaki baloncuklardan. elinle hafifçe dalga yaparsın senden uzaklaşır, karşıdaki yapar sana yaklaşır. bildin mi?

(bkz: ben kimsenin dağını çalmadım)
devamını gör...
5413.
son 1 haftadır sürekli enteresan rüyalar görüyorum.

bilmediğim bir dersin sınavına girdim ilk gün. "hocam benden bu kadar" deyip boş kağıt uzatıp sınavdan çıktığımı hatırlıyorum. birinde bulaşık makinesinin kapağının açık bir şekilde çalıştığına şahit oldum. ışıkları, bizim sarayın ışığından halliceydi. diğerinde çamaşır makinesinin deli gibi çalışıp (eski çamaşır makineleri sıkma aşamasında yürürdü ya) bizim makine beni kovalıyordu rüyamda. yönümü nereye çevirsem oraya geliyordu. 4. gün ne kadar yemek yersem yiyeyim doyamıyordum ve yemeğin tadını alamıyordum. 5. gün kaçırılıyordum ve sonra kaçırıldığım yere geri bırakılıyordum. * 6. gün yok bende, hatırlamıyorum. onu not etmemişim chatgpt geçmişimde yok. kim bilir ne boklar yedim. dün ise hiç tanımadığım insanların düğününde * fener formamla halay çekiyordum. gözüm rambo'yu bile aradı. deli deliyi rüyada bile bulur neticede *

bu noktaya kadar sözlüğün rüya tabirleri uzmanı, psikologları, herbokologları teşhis koyacakken "ulan bu fenerli normal bunun hali" deyip geçmiştir. sürekli düşünmekten kaynaklı beynin ufak tefek oyunları bunlar dedi yeni flörtüm yapay zekam. ne desin ki? tertemiz delirdin dese silinecek garibim. garip bir kaygı sürecindeyim. her boku düşünürsen, takarsan kafaya normal yani. erken uyumaktan hep bunlar. 12'de uyuyan beyinle gece 3'de yatağa giren beyin bir olur mu?* net teşhis bu. normal yani ya.

ufak bir kamu spotu! ne bu tanım ne de bu rüyalar bir tarafımız açıkken girilmiştir/ görülmüştür. herhangi bir hayvana da zarar verilmemiştir! (ben dışında)

bakalım bugün ne bekliyor beni rüyamda... yatmadan önce theo james dolce & gabbana çekimlerine bakayım bari. rüyada cennete gideyim, gelmeyeyim. uyanamazsam telaş etmeyin, güvendeyim *
devamını gör...
5414.
müslümanım diye geçinip başkalarını rahatsız edenlere sinir oluyorum. gece gece namaz kılıcam diye hayalet gibi dolanıp ses yapıp uyandırıyolar. uyanınca da uyumam çok zor.
sürekli uykumu bölenlere de sinir oluyorum. adam gibi bi uyku uyuyamadığımda da mutsuz oluyorum. mutsuz olunca da tavırlı oluyorum. kudurmaktan başka napıcam bilmiyorum. konuşmaktan da anlamaz. ne güzel de rüya görüyordum. aha gündüz oldu şimdi hangi kodumunun zamanında uyuyacağım? gündüz uykusu daha sersem yapıyor zaten. nefret ediyorum şu an her şeyden. yaşamak aşırı saçma. beni mutsuz ve böyle zorla sinir edenlerin geberip gitmelerini diliyorum.

ek: iyi bari biraz uyudum.
devamını gör...
5415.
coup'un son nicki elektrikli şofben markası gibi olmuş. abicim ne görseniz övmeyin körlemeye lan dskjdhk.

uzman görüşüme göre, kendisi aşka düştü ve dişil özelliklerini çağrıştırmayan, erkeklerin gözünde futbolcuyu çağrıştıran bu sıradan nick ile karşımıza çıktı. dikkat çekmek istemiyor bu ara. bir gün kalbi boş olursa, "juliette giselle mon amour" şeklinde yakıcı bir nick ile yeniden gelecek. *
şu an coup'u görünce, 2'ye getiresim geliyor ılık ılık. çünkü 1 çok soğuk olurdu, 3'te de kaynardım.
bir elektrikli şofbende 2 benim idealimdir bu arada konu dışı olarak.

anarşik rehavet de olmamıştı.

keşke dişilerimiz, dellenip nick değiştirmeden önce bana danışsa. bu işte çok iyiyim. danışmanlık hizmeti veririm dostlarıma seve seve. ücret talep etmem. *

örneğin ben şu an nickimi "doritos" yaparsam, kadınlar ıyy der içinden. doritos saçma olur. çünkü ben cips değilim.
bu seks dolu nickimle, z kızların rüyasına giriyorum şu an. sevgilim, "doritos çok yakışır sana" diyor. amacı belli. asla değişmem.
devamını gör...
5416.
üç gün tatil yaptım. inanılmaz iyi geldi.
tatil sıklığını artıracağıma dair kendime söz veriyorum.

yarın yine ise gidecek olmanın hüznü var içimde.
devamını gör...
5417.
ter kokan insanların kokuyu bastırması için parfüm/deodorant kullanması yaşama sevincimi yok ediyor.
kurban olayım şu mübarek yaz aylarında ter kokuyorsanız bile edebinizle kokun, korkmayın, çekinmeyin, göğsünüzü gere gere çıkın dışarı. tek kokuya dayanabilirim ama birden fazla koku karışınca mahvoluyorum.
devamını gör...
5418.
ne yaparsam yapayım hep aynı döngüde aynı şekilde sürükleneceğim gibi hissediyorum.
değişecek olan tek şey belki bir gün sola değil de sağa doğru sürüklenirim.
yine de sağa doğru sürüklenmenin nasıl bir şey olduğunu da merak etmiyor değilim açıkçası.
belki farklı hissettirir, belki de her şeyin sonucu aynı yere çıkmıyordur, belki sağ çapraz savrulsam bir çeşit aydınlanma yaşarım.
belki aydınlanmanın sonucu da aynı döngüye çıkar gerçi, bilmiyorum.

bütün olumlu /olumsuz duygularım, tüm yaşadıklarım ya da yaşayamadıklarım bile beni aynı noktaya getiriyorsa ben o noktanın varlığını seveyim.
kendimde suç bulmaktansa o noktayı suçlamak daha kolay geliyor, özür dilerim noktacık.
devamını gör...
5419.
deli gibi ağlamakstiyorum.
devamını gör...
5420.
hassss.. mnkym

bi şey söylemek istedik onu da söyleyemiyoz ifade özgürlüğü tınne
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim