4141.
devamını gör...
4142.
uykum var
devamını gör...
4143.
şöyle bi 30 santim kar yağsa sanki tüm can sıkıntım yok olacak gibi hissediyorum. kar bütün toksik düşüncelerimi alıp götürecek gibi geliyor. ah keşke bi kar yağsa!
devamını gör...
4144.
arada 1 andigimi bil yeter! ruyanla uyandim, gor yeter!
saka saka. evet.
saka saka. evet.
devamını gör...
4145.
inan ki istemem sol yanımda var bir cep
devamını gör...
4146.
sirke dönmüş ülkenin maymundan hallice yaşam şartları sunan iş hayatında denk geldiğim tüm müdürümsü varlıkların içtikleri suyun bardağının bulaşık makinasındaki detarjanın üretiminde çalışan emekçinin hakkını yiyen fabrikatör ensesi kalınların parasına para katan düzenin çarkını bilerek döndüren ne kadar sivrisinek varsa emdikleri kanın ben taaaaaaaaa........
devamını gör...
4147.
son zamanlarda sıklıkla erkek terörüne maruz kalan bir arkadaşımla dertleşiyorduk;
+canım bunlar doğru ama sonuç itibariyle biz doğamız gereği erkekleri seviyoruz.
- keşke kadınları sevseydim. keşke lgbti birey olsaydım da bu erkekleri sevmeseydim.
demem o ki erkekler. kendinize gelmezseniz etrafınızdaki kadınlar lgbti birey olacaklar.
+canım bunlar doğru ama sonuç itibariyle biz doğamız gereği erkekleri seviyoruz.
- keşke kadınları sevseydim. keşke lgbti birey olsaydım da bu erkekleri sevmeseydim.
demem o ki erkekler. kendinize gelmezseniz etrafınızdaki kadınlar lgbti birey olacaklar.
devamını gör...
4148.
birisi yattığım yere bakıp da boş der mi acaba
devamını gör...
4149.
geçmişim sal beni artık
devamını gör...
4150.
söz büyüğün, sus küçüğünmüş.
ben bu oyunu bozarım!
konuş küçüğüm.
ben bu oyunu bozarım!
konuş küçüğüm.
devamını gör...
4151.
yine kaplumbağa hikayesi ve yine ben.
anneannem yaklaşık 3 sene önce vefat etti. memlekete izne geldiğim bir dönemde annemle kabrini ziyaret edelim dedik. neyse efenim vardık mezarlığa. dualarımızı okuduk falan. sonra annem anneannemle konuşmaya, dertleşmeye başladı. ben onları yalnız bırakayım dedim. biraz geri çekildim. sonra arkadan başka bir mezarın dibinden takk, takk, takk... küt, küt, küt... gibi sesler duymaya başladım. irkildim tabii, ürperdim. iyi ki gündüz vaktiydi. gece olsaydı sıçardım büyük ihtimalle.
sonra yavaşça döndüm bir de baktım ki ne göreyim? önde biraz ufak ve tombul, arkada ise daha uzun* ve biraz daha iri bir kaplumbağa tokuşturuyorlar.* arkadaki zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor olmuyor. mezarın betonuna sürtüyor* olmuyor. geri çekiliyor hızlıca atılıyor olmuyor... neyse işte kaplumbağalar ellerinden geldiğince işi pişiriyorlar.
o sırada annem iyice hüzne bağlamış ağlıyor. ben ne hissedeceğimi şaşırıyorum. ilerde annem duygusal, arkamda* kaplumbağalar o yeah! donup kaldım ananasını satim. duygusallık ve seks-komedi arasında saçma sapan bir araftayım. gülmekle depresif mod aynı anda yüklenince bi değişik oluyorum.
her neyse bu kaplumbağalar çok pis yahu olmaz böyle. ben anneannemin mezarında annem ağlarken ona duygusal anlamda destek olamayacak mıyım?
şerrefsiz kaplumbağalar.
anneannem yaklaşık 3 sene önce vefat etti. memlekete izne geldiğim bir dönemde annemle kabrini ziyaret edelim dedik. neyse efenim vardık mezarlığa. dualarımızı okuduk falan. sonra annem anneannemle konuşmaya, dertleşmeye başladı. ben onları yalnız bırakayım dedim. biraz geri çekildim. sonra arkadan başka bir mezarın dibinden takk, takk, takk... küt, küt, küt... gibi sesler duymaya başladım. irkildim tabii, ürperdim. iyi ki gündüz vaktiydi. gece olsaydı sıçardım büyük ihtimalle.
sonra yavaşça döndüm bir de baktım ki ne göreyim? önde biraz ufak ve tombul, arkada ise daha uzun* ve biraz daha iri bir kaplumbağa tokuşturuyorlar.* arkadaki zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor olmuyor. mezarın betonuna sürtüyor* olmuyor. geri çekiliyor hızlıca atılıyor olmuyor... neyse işte kaplumbağalar ellerinden geldiğince işi pişiriyorlar.
o sırada annem iyice hüzne bağlamış ağlıyor. ben ne hissedeceğimi şaşırıyorum. ilerde annem duygusal, arkamda* kaplumbağalar o yeah! donup kaldım ananasını satim. duygusallık ve seks-komedi arasında saçma sapan bir araftayım. gülmekle depresif mod aynı anda yüklenince bi değişik oluyorum.
her neyse bu kaplumbağalar çok pis yahu olmaz böyle. ben anneannemin mezarında annem ağlarken ona duygusal anlamda destek olamayacak mıyım?
şerrefsiz kaplumbağalar.
devamını gör...
4152.
daha dün gibi hatırlıyorum 2012'de kıyamet kopacak diye çocuk kafamla hüngür hüngür ağladığımı. 13 yıl geçti vay be. zaman su gibi akıp geçiyor gerçekten. acaba ölmeden hemen önce de bunu diyecek miyim ? bilemem.
şu an sözlük dahil her yerde havai fişekler patlarken hemen yakınımızda insanların başına bombalar atılması ne kadar tuhaf. birkaç saatliğine umursamazlık. duyarcı falan değilim yanlış anlaşılmasın.
bir de az önce tv8'e göz attım. ezgi hanımın memeleri mükemmel. giydiği kıyafet çok yakışmış gerçekten. mutlu yıllar sözlük.
şu an sözlük dahil her yerde havai fişekler patlarken hemen yakınımızda insanların başına bombalar atılması ne kadar tuhaf. birkaç saatliğine umursamazlık. duyarcı falan değilim yanlış anlaşılmasın.
bir de az önce tv8'e göz attım. ezgi hanımın memeleri mükemmel. giydiği kıyafet çok yakışmış gerçekten. mutlu yıllar sözlük.
devamını gör...
4153.
kafam uzun zamandır olmadığı kadar güzeldi. edebimle rakı içecekken, değişik değişik renkli kadehler geldi masaya. ne olduğuna bakmadan iki tane yuvarladım. hala daha ne olduklarını bilmiyorum. üzerine yine rakı ile devam edelim mi dediler. ona da olur dedim. ama kaçıncı kadehi doldurduklarını hatırlamıyorum. neyi ne kadar içtim sayamadım. ama yine de kendimi bozmadığımı düşünüyorum. umarım düşündüğüm gibi geçmiştir ama orasından pek emin değilim. he eve gelince biraz ayıldım sanki. kendimi bozduysam da bozmuşumdur. olan olmuş. düşünmeye gerek yok artık.
bir de bu mevsimde bu kadar güzel kavunu nereden buldunuz yahu?
bir de bu mevsimde bu kadar güzel kavunu nereden buldunuz yahu?
devamını gör...
4154.
bir yılbaşına istediğim gibi girdim. bu yılı istediğim yerden yaşarım inşallah. tanrım göster şovunu.
devamını gör...
4155.
askere gitmeden önce yüz küsür kiloydum. şansıma yaz ayında iskenderun gibi muazzam sıcak ve nemli bir yere düştüm. acem birliğinin ilk gününden itibaren yemekleri azalttım. boş vakitlerde kendim gibi dobişkolarla tur attım, koştum.
sizlerde duymuşsunuzdur askeriyede verilen et hakkında ki efsane trendleri. yok şu eti, yok bu eti, yok tarih öncesi çağlardan kalma dinozor budu... falanlar, filanlar...
neyse ben bu efsanelere inananlardanım. acem birliği, usta birliği derken şafak olmuş 9. ben o güne kadar bırak et yemeyi, et içerdiğini düşündüğüm ne varsa uzak durdum. üstüne spor eklenince erittim fazlaları.
sonra birgün yemek sırasındayız. öğle yemeği. sabah kahvaltısı yapmamışım. gece 3 nöbet dönüşümdü. o yüzden çoğu zamanki gibi uykuyu tercih etmiştim. öğle yemeğine kadar da saçma sapan bir eğitim olmuştu. karnım da baya acıkmıştı.
velhasıl şafağımın teke indiği o güzel gündeyim. sıra bize geldi. etli pilavı es geçtim. etli nohutu da es geçtim. ilerlerde ne var diye bakınıyorum ve ilerliyorum. mercimek çorbası var, en sevdiğim salata var, oo dadından yinmez bi de yoğurt gördüm ekerden. tamam dedim, aç kalmayacağız. çorbaya kadar seri gittim.
sonra çorba dağıtan abla bana dik dik baktı. birdenbire:
- e sen et yemiyon ama biz bu çorbalara et suyu goyuyoz!
(dedim ha****tir. biz bunca zaman boşuna mı?...)
neyse abla sonra somurtmayı birden çakal bir gülümsemeye dönüştürdü.
+ aban doldursun mu bi dabak nohut?
dedim: "eti bol olsun!"
sizlerde duymuşsunuzdur askeriyede verilen et hakkında ki efsane trendleri. yok şu eti, yok bu eti, yok tarih öncesi çağlardan kalma dinozor budu... falanlar, filanlar...
neyse ben bu efsanelere inananlardanım. acem birliği, usta birliği derken şafak olmuş 9. ben o güne kadar bırak et yemeyi, et içerdiğini düşündüğüm ne varsa uzak durdum. üstüne spor eklenince erittim fazlaları.
sonra birgün yemek sırasındayız. öğle yemeği. sabah kahvaltısı yapmamışım. gece 3 nöbet dönüşümdü. o yüzden çoğu zamanki gibi uykuyu tercih etmiştim. öğle yemeğine kadar da saçma sapan bir eğitim olmuştu. karnım da baya acıkmıştı.
velhasıl şafağımın teke indiği o güzel gündeyim. sıra bize geldi. etli pilavı es geçtim. etli nohutu da es geçtim. ilerlerde ne var diye bakınıyorum ve ilerliyorum. mercimek çorbası var, en sevdiğim salata var, oo dadından yinmez bi de yoğurt gördüm ekerden. tamam dedim, aç kalmayacağız. çorbaya kadar seri gittim.
sonra çorba dağıtan abla bana dik dik baktı. birdenbire:
- e sen et yemiyon ama biz bu çorbalara et suyu goyuyoz!
(dedim ha****tir. biz bunca zaman boşuna mı?...)
neyse abla sonra somurtmayı birden çakal bir gülümsemeye dönüştürdü.
+ aban doldursun mu bi dabak nohut?
dedim: "eti bol olsun!"
devamını gör...
4156.
bugün kendim için çok önemli üç karar verdim sözlük. çok hüzün ama no pişmanlık.
devamını gör...
4157.
hadi yarın da 2026 ya girelim ben sıkıldım.
devamını gör...
4158.
sarjim 3. evet.
devamını gör...
4159.
cigerim cikti burda oksururken.
devamını gör...
4160.
dün bütün gün ve gece, gün ertesi güne; yeni yıla dönmeden bol keseden iyi dilekler, umutlar, beklentiler dağıttım durdum. normal ve sıradan ve zaten olması gereken beklentilerle kaç eski yıl devirdim *, kaç işe yaramaz iktidar, kaç işe yaramaz koalisyon, kaç darbe gördüm. itiraf edeyim ki; hiçbir yıl kendinden sonra gelenden, umudu iğdiş etmek; sadece parasal değil her bakımdan fakirleştirmek; yozlaştırmak; çürütmek; harcayıp ziyan etmek bakımından geri kalmadı, birkaç adım daha derinleştirdi. en fenası çaresiz kabullenişle örselenen umudu yitirmek oldu.
evet yeni bir yıl, yeni bir başlangıç ama hiç umudum yok benim. hayatlar yine hayallerin belini bükecek, iyiliğin, sevginin kanatlarını kıracak, savaşla, nefretle, ölümle ve vahşetle döşenen yollarda iki kadeh parlatıp, şarkılar mırıldanıp, kitaplara gömülüp, gökyüzüne bakıp, ağaç dikip, çiçek toplayıp, çocukları, kedileri, köpekleri, kuşları sevip kişisel küçük dünyamızı küçücük hamlelerle yürütmeye, renklendirmeye çalışacağız. bir yandan da daha çok çalışıp daha az kazanacağız, hayatımıza müdahale edenlerden, bizi yönetenlerden, insanca yaşamaya engel olanlardan, temel hak ve özgürlüklerimizi baltalayanlardan, ırk, kan muhabbeti yapanlardan daha çok utanacağız.
benim pilim bitti doğrusu. ne beslenecek ümidim, ne hayallerim kaldı. yeni bir yıla girerken, keşke geçmişin ıstıraplı, daracık yollarından sıkışa sıkışa iteklenerek gelmeseydik de, bugün renkli şemsiyelerimizi açmış yağan bereket yağmurlarından, pırıl pırıl güneşten, masmavi gökten, topraktan, ormandan, çiçekten, böcekten, kardeşlikten, sevgiden, barıştan zengin bir yıla girmiş olsaydık demekten kendimi alamıyorum. ziyan ettiler bizi, çok hayıflanıyorum.
evet yeni bir yıl, yeni bir başlangıç ama hiç umudum yok benim. hayatlar yine hayallerin belini bükecek, iyiliğin, sevginin kanatlarını kıracak, savaşla, nefretle, ölümle ve vahşetle döşenen yollarda iki kadeh parlatıp, şarkılar mırıldanıp, kitaplara gömülüp, gökyüzüne bakıp, ağaç dikip, çiçek toplayıp, çocukları, kedileri, köpekleri, kuşları sevip kişisel küçük dünyamızı küçücük hamlelerle yürütmeye, renklendirmeye çalışacağız. bir yandan da daha çok çalışıp daha az kazanacağız, hayatımıza müdahale edenlerden, bizi yönetenlerden, insanca yaşamaya engel olanlardan, temel hak ve özgürlüklerimizi baltalayanlardan, ırk, kan muhabbeti yapanlardan daha çok utanacağız.
benim pilim bitti doğrusu. ne beslenecek ümidim, ne hayallerim kaldı. yeni bir yıla girerken, keşke geçmişin ıstıraplı, daracık yollarından sıkışa sıkışa iteklenerek gelmeseydik de, bugün renkli şemsiyelerimizi açmış yağan bereket yağmurlarından, pırıl pırıl güneşten, masmavi gökten, topraktan, ormandan, çiçekten, böcekten, kardeşlikten, sevgiden, barıştan zengin bir yıla girmiş olsaydık demekten kendimi alamıyorum. ziyan ettiler bizi, çok hayıflanıyorum.
devamını gör...