sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329
330
331
332
333
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
4921.
daha neler duyup, görebilir ki insan diye sordukça daha fazlası geliyor.. bu kadar yüze gülerken yapmayın bunu yaaa.. cidden yapmayın..
devamını gör...
4922.
salağa yatarken uyuyakalma ihtimalimi düşünüp akıllılık etme niyetiyle alarm kurmuşum da, alarmın sesi için sevdiğim şarkıyı seçtiğimden dolayı rüyamda ritme kapılıp uyanamıyormuşum gibi dizi dizi sıralanan günler geçiriyorum.
devamını gör...
4923.
bayram ziyaretleri sebebiyle çoğunuzun da yaşamış olabileceği gibi akraba maruziyeti yaşadım biraccık.
yaşlı bir teyze var. teyze kadın maaş soruyor. normalde söylemeyi tercih etmem. mantıklı bi aralıkla beraber sordu soruyu. o civarlar dedim.
sonra ailene ne kadar veriyorsun, ailene para ver, ver ver, paraaaaa gibi şeyler geldi arkasından.
evlenmeden verebildiğin kadar ver diyor. leş bir zihniyet.
bu kısmı detaylandırmayacağım, sabah sabah sinirim bozulmasın. maalesef onun da kodlamaları böyle.
ben hem yaşlı kadını bozmayayım, bi de niye açıklama yapacağım kendi hayatımla ve beklentilerimle ilgili diye, gülümseyip geçiyorum.
annemle eve gidince dövüşeceğim ama. ortamda o da vardı ve sessiz kaldı. kadını da tanıyor o. ben, ulan kim bu kadın diye afalladım ama o cevap verebilirdi.
hani yok yaiaaa, biz hallediyoruz dese konu kapanacak. neymiş mesele, merak ettim. bi anda esra erol ortamı oluştu, ben de hayırsız çocuk. ne olmuş da neyi vermemişim. bekle beni anne. defterini düreceğim.
bi hediye almıştım ev sahibine. en son onun fiyatını sordu kadın. çok pahalı mı dedi. çok pahalı dedim. rahatsız olduğumu hissetti biraz berat albayrak teyze. ve şükür kapanışı yaptık.
bazen kendimi fanusta yetişmiş gibi hissediyorum.
yaşlı bir teyze var. teyze kadın maaş soruyor. normalde söylemeyi tercih etmem. mantıklı bi aralıkla beraber sordu soruyu. o civarlar dedim.
sonra ailene ne kadar veriyorsun, ailene para ver, ver ver, paraaaaa gibi şeyler geldi arkasından.
evlenmeden verebildiğin kadar ver diyor. leş bir zihniyet.
bu kısmı detaylandırmayacağım, sabah sabah sinirim bozulmasın. maalesef onun da kodlamaları böyle.
ben hem yaşlı kadını bozmayayım, bi de niye açıklama yapacağım kendi hayatımla ve beklentilerimle ilgili diye, gülümseyip geçiyorum.
annemle eve gidince dövüşeceğim ama. ortamda o da vardı ve sessiz kaldı. kadını da tanıyor o. ben, ulan kim bu kadın diye afalladım ama o cevap verebilirdi.
hani yok yaiaaa, biz hallediyoruz dese konu kapanacak. neymiş mesele, merak ettim. bi anda esra erol ortamı oluştu, ben de hayırsız çocuk. ne olmuş da neyi vermemişim. bekle beni anne. defterini düreceğim.
bi hediye almıştım ev sahibine. en son onun fiyatını sordu kadın. çok pahalı mı dedi. çok pahalı dedim. rahatsız olduğumu hissetti biraz berat albayrak teyze. ve şükür kapanışı yaptık.
bazen kendimi fanusta yetişmiş gibi hissediyorum.
devamını gör...
4924.
dort farkli kisi yasimi 19 sandi bugun. cok saskinim sözlük. en son operator degisikligi icin gittigim yerdeki abla da besincisi oldu. kucuk duruyosun dedi. kabul gunum mu bugun benim. buyudugumu fark ettirdiler gozume soktular. hayin insanlar
devamını gör...
4925.
ronaldinho'nun ingiltereye attığı frikik gibi sokmak istiyorum güm güm güm.
devamını gör...
4926.
türkiye'de kadın olmak başlığı'nı sol framede görememe sebebimin ne olduğunu düşünüyorum.
benim sözlükte mi bir sıkıntı var yoksa herkes mi göremiyor en son bugün 14:21 de entry girilmişken görememem ilginç.
(uygulamada görünüyor evet. tarayıcıda diğer tüm başlıkların görünmesine rağmen bahsettiğim başlık görünmüyor nedenini merak ediyorum)
edit: şu an itibarıyla başlık sol framede. nedenini öğrenememiş olsam da artık görebiliyorum.
benim sözlükte mi bir sıkıntı var yoksa herkes mi göremiyor en son bugün 14:21 de entry girilmişken görememem ilginç.
(uygulamada görünüyor evet. tarayıcıda diğer tüm başlıkların görünmesine rağmen bahsettiğim başlık görünmüyor nedenini merak ediyorum)
edit: şu an itibarıyla başlık sol framede. nedenini öğrenememiş olsam da artık görebiliyorum.
devamını gör...
4927.
kafamı çok fena çarptım, fabrika ayarlarıma döndüm resmen.
devamını gör...
4928.
4929.
kuralları da insan evladı koyduysa; yargı, adalet, hukuk gibi kelimeler kurulu düzeni korumaya veya iyileştirmeye yönelikse neye göre yaşıyoruz? yani bir kişinin koyduğu kuralı diğer bir kişi yıkabiliyorsa bütün bu çaba niye? her alanda, her mecliste bir karar veren varsa ve bu karar verici mercii bir insansa saf bir adaletten veya realizmden bahsetmek mümkün müdür? ya da verilen kararın yüzde yüz doğru olduğundan?
devamını gör...
4930.
kendimizle aynı fikirde olmayan; aslında bize bir zararı da dokunmayan insanlara saygı duymayı ne zaman öğrenicez acaba toplum olarak.
aynı düşüncede olmadığınız hiçbir insana hakaret edemezsiniz. onu kıramaz, aşağılayamaz veya incitemezsiniz vs.
sadece karşı fikrinizi belirtebilir ve tartışabilirsiniz ama haddinizi aşmadan.
aynı düşüncede olmadığınız hiçbir insana hakaret edemezsiniz. onu kıramaz, aşağılayamaz veya incitemezsiniz vs.
sadece karşı fikrinizi belirtebilir ve tartışabilirsiniz ama haddinizi aşmadan.
devamını gör...
4931.
gerçeğin ne olduğunu bilmeme rağmen bilmiyormuş gibi yapmak zorunda kalmak artık midemi bulandırıyor.
bir de türk telefoma geçtiğimiz günün sabahını..
iki dertlenicez şarkıyı dinleyemiyorum bile doğru düzgün.
bir de türk telefoma geçtiğimiz günün sabahını..
iki dertlenicez şarkıyı dinleyemiyorum bile doğru düzgün.
devamını gör...
4932.
hayat bize borçlu değildir.
devamını gör...
4933.
aranızda şuraya gelip iki satır çiziktirip, kafa dağıtıp, eğlenip deşarj olmak yerine gitar teli gibi gerim gerim gerilen arkadaşlar görüyorum. üzülüyorum. cidden.
olum dışarıda yeterince gerginlik yok mu zaten? az mı geliyor nedir, deli misiniz siz? :)
olum dışarıda yeterince gerginlik yok mu zaten? az mı geliyor nedir, deli misiniz siz? :)
devamını gör...
4934.
hayat bize mutlu bir gelecek borçlu değil. çektiğimiz onca sıkıntı bize ileride muhteşem günler sunmayabilir. o sıkıntıları, gelecek olan günlere kefaret sanmayın. her şey daha da kötü olabilir.
devamını gör...
4935.
muhatabımız mı var, kime ne anlatıyoruz farkındalığı geldikten sonra sarmayan başlık.
hadi bu haftada hepinizi allah'a havale edeyim. ondan sonraki haftada bi başka havale ederiz *
hadi bu haftada hepinizi allah'a havale edeyim. ondan sonraki haftada bi başka havale ederiz *
devamını gör...
4936.
hayat bana 128 milyar dolar borclu
devamını gör...
4937.
ayrıntıda kaybolmasam şu anda başka gündem konularım olabilirdi. kendimi detayda boğuyorum.
devamını gör...
4938.
çok sıkılıyorum bugünlerde. sebebini bilmiyorum. hani beden kayıt tutuyor diyorlar ya onun etkisi mi diye düşünüyorum. ne bileyim ben yaaa.
ama bir şey var yani yok diyemem. iyi hissettiğim yerden kalmaya keyif almaya çalışıyorum farkındayım. ama biri dokunsa ağlayacağım galiba.
neyyyssssee.
noktayı koyduğum an çalan şarkı vay aww
tanrım ne demek istiyorsun anladığımdan emin değilim.
ama bir şey var yani yok diyemem. iyi hissettiğim yerden kalmaya keyif almaya çalışıyorum farkındayım. ama biri dokunsa ağlayacağım galiba.
neyyyssssee.
noktayı koyduğum an çalan şarkı vay aww
tanrım ne demek istiyorsun anladığımdan emin değilim.
devamını gör...
4939.
uçsuz bucaksız bir köknar denizi içindeki köyümüze yılın ilk karı düştüğünde, doğa ölümün soğuk uykusuna yattığında, tüm yılanlar soğuk inlerinde birbirine sokulup gözlerini yumduğunda, kurbağalar donduğunda, mutlu insanlar tahtadan evlerinde teneke sobadan tavana vuran alev yalazlarını izlerken uyumayan bir canavar vardı.
kürdevanın kurtları.
kurnaz, güçlü ve güzeldiler. buzdan gözleri, kül rengi yeleleriyle ayaz değmiş berfi savura savura koşarlardı.
ama tehlikeliydilerdi de, ağıllarımızda koyunlarımızı boğazlardılar.
her evden nöbetleşe korucu dururduk, o gün ben ve kore gazisi muhabere eri dedem.
1950’de türk tugayı kore’ye ayak bastığında türkçe bilmeyen erler muhabere eri olarak vazifelendirildi. hepsi sırtlarında 40 kiloluk seyyar röleyi taşıyacak kadar güçlü, esir düştüklerinde tek kelime türkçe cevap veremeyecek kadar dilsizdiler.
rüzgarı önümüze alıp pusuya yattık, altımızda post, başımızda kıl papak kar örtülü, yılanlar kadar ölü, kurbağalar kadar donuk. kar altında nefes almayan ama yaşayan bir yaşlı diğeri çocuk iki kişi sahara geçidini gözlüyorduk.
dedem katarakt çökmüş dumanlı gözleriyle kürdevan’ı seçemiyordu bile. boyum kadar bir moskof mavzerinin üzerine yatmış, tento dürbününden karşı yamaçları seyrediyordum.
işte bir karga karakaya’da topçam’ın üstünden havalandı, dal üstünde birikmiş berf kristal bir yağmur gibi dalgalanarak yere döküldü.
bir kırmızı tilki dilini dışarı atmış arkasını kolaçan ede ede patileriyle buzunu kıracağı donmuş bir su birikintisi arıyor.
ben ağzımdaki armut kurusunu emiyorum, soluksuz bekliyorum, saatlerdir bekliyorum.
sonra sürü görünüyor. 3 taneler, havada uçan kuşlar gibi v düzeninde ilerliyorlar, havayı soluyorlar, birbirlerini gözleyerek, temkinli.
tetiğin boşluğunu alıyorum, hissediyor dedem.
-taledo ço, taledo diye fısıldıyor soluk verir gibi.
bekliyorum, şartul köprüsünden belli belirsiz bir rüzgar esiyor, insan teniyle hissedilmeyecek kadar hafif ama yapraksız kavakları tatlı tatlı eğecek kadar güçlü.
mesafe kuş uçuşu 300 metre kadar,
hava, durgun suyun yüzeyini cam kalınlığında donduracak derecede soğuk.
dürbünde artıkılın 4 yanında pas değmiş ince çizgiler var.
öğretildiği gibi, her 200 metrede bir, bir çizgi yukarı, hava don olduğu için iki çizgi kabul edilebilir.
bir çizgi de rüzgar payı için köprüye doğru.
fısıldıyor dedem;
-erti
-oriiii
-tetshvli, ço, tetshvliiii
son kelimeyi söylerken boşluğu alınmış tetik düşüyor, kürdevan yankılanıyor, tilki arka ayakları üzerinde sıçrıyor, elektrik tellerindeki kargalar yaylanarak uçuşuyor. teller bir gitardan akort alıyormuşçasına ritmik cıvlıyor.
en öndeki kurt karların üzerinde yuvarlanıyor.
kar kurdun kanıyla pembeye dönüyor. eğer sonunda ölümün korkunç gerçekliği olmasa, hoş bile sayılabilir bu pembe renk, sanki güzel bir çiçeğin yaprakları gibi.
bir canlının ömrü tükeniyor, başka canlıların yaşaması için.
kimin ölüp kimin yaşayacağına tanrıdan başka kim karar veriyor?
bu evrensel düzeni niye bozuyoruz düzen sağlamak adıyla, anlamıyorum, bilmiyorum!
kürdevanın kurtları.
kurnaz, güçlü ve güzeldiler. buzdan gözleri, kül rengi yeleleriyle ayaz değmiş berfi savura savura koşarlardı.
ama tehlikeliydilerdi de, ağıllarımızda koyunlarımızı boğazlardılar.
her evden nöbetleşe korucu dururduk, o gün ben ve kore gazisi muhabere eri dedem.
1950’de türk tugayı kore’ye ayak bastığında türkçe bilmeyen erler muhabere eri olarak vazifelendirildi. hepsi sırtlarında 40 kiloluk seyyar röleyi taşıyacak kadar güçlü, esir düştüklerinde tek kelime türkçe cevap veremeyecek kadar dilsizdiler.
rüzgarı önümüze alıp pusuya yattık, altımızda post, başımızda kıl papak kar örtülü, yılanlar kadar ölü, kurbağalar kadar donuk. kar altında nefes almayan ama yaşayan bir yaşlı diğeri çocuk iki kişi sahara geçidini gözlüyorduk.
dedem katarakt çökmüş dumanlı gözleriyle kürdevan’ı seçemiyordu bile. boyum kadar bir moskof mavzerinin üzerine yatmış, tento dürbününden karşı yamaçları seyrediyordum.
işte bir karga karakaya’da topçam’ın üstünden havalandı, dal üstünde birikmiş berf kristal bir yağmur gibi dalgalanarak yere döküldü.
bir kırmızı tilki dilini dışarı atmış arkasını kolaçan ede ede patileriyle buzunu kıracağı donmuş bir su birikintisi arıyor.
ben ağzımdaki armut kurusunu emiyorum, soluksuz bekliyorum, saatlerdir bekliyorum.
sonra sürü görünüyor. 3 taneler, havada uçan kuşlar gibi v düzeninde ilerliyorlar, havayı soluyorlar, birbirlerini gözleyerek, temkinli.
tetiğin boşluğunu alıyorum, hissediyor dedem.
-taledo ço, taledo diye fısıldıyor soluk verir gibi.
bekliyorum, şartul köprüsünden belli belirsiz bir rüzgar esiyor, insan teniyle hissedilmeyecek kadar hafif ama yapraksız kavakları tatlı tatlı eğecek kadar güçlü.
mesafe kuş uçuşu 300 metre kadar,
hava, durgun suyun yüzeyini cam kalınlığında donduracak derecede soğuk.
dürbünde artıkılın 4 yanında pas değmiş ince çizgiler var.
öğretildiği gibi, her 200 metrede bir, bir çizgi yukarı, hava don olduğu için iki çizgi kabul edilebilir.
bir çizgi de rüzgar payı için köprüye doğru.
fısıldıyor dedem;
-erti
-oriiii
-tetshvli, ço, tetshvliiii
son kelimeyi söylerken boşluğu alınmış tetik düşüyor, kürdevan yankılanıyor, tilki arka ayakları üzerinde sıçrıyor, elektrik tellerindeki kargalar yaylanarak uçuşuyor. teller bir gitardan akort alıyormuşçasına ritmik cıvlıyor.
en öndeki kurt karların üzerinde yuvarlanıyor.
kar kurdun kanıyla pembeye dönüyor. eğer sonunda ölümün korkunç gerçekliği olmasa, hoş bile sayılabilir bu pembe renk, sanki güzel bir çiçeğin yaprakları gibi.
bir canlının ömrü tükeniyor, başka canlıların yaşaması için.
kimin ölüp kimin yaşayacağına tanrıdan başka kim karar veriyor?
bu evrensel düzeni niye bozuyoruz düzen sağlamak adıyla, anlamıyorum, bilmiyorum!
devamını gör...
4940.
cahit zarifoğlu nun "herkes kendi işine baksın değil, herkes kendi içine baksın daha güzel." cümlesinin haklılığının olduğu günlerdeyiz.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329
330
331
332
333
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
