sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
5761.
neyin neden olduğunu bilemez insan... bazen... *
devamını gör...
5762.
az kısa yazın ya.*
devamını gör...
5763.
5764.
azaltacağım dediğim şeyleri çoğaltıp,
bırakacağım dedim şeyleri abarttım .
pişmanlık hissini kaç yaşında nereye bıraktım bilmiyorum .
bırakacağım dedim şeyleri abarttım .
pişmanlık hissini kaç yaşında nereye bıraktım bilmiyorum .
devamını gör...
5765.
çok sıcak lan a dostlar. yok mu yazımızı kışa çevirecek boşta bir hala kızı falan?
devamını gör...
5766.
uykum var çok...
20.30'a kadar direnebilsem harika olur...
20.30'a kadar direnebilsem harika olur...
devamını gör...
5767.
arkadaşlar...
benim radyo yayınlarını ben sizin kadar kafaya takmıyorum. böyle yaşanmaz. lütfen bir yol bulun.
benim radyo yayınlarını ben sizin kadar kafaya takmıyorum. böyle yaşanmaz. lütfen bir yol bulun.
devamını gör...
5768.
5769.
aylar sonra aynı yerde
kalp yerinde ustan eser yok serde...
kalp yerinde ustan eser yok serde...
devamını gör...
5770.
çok sevdiğin ama geri döndüremeyeceğin kişiler, her hatırladığında seni tekrar tekrar terkeder...
devamını gör...
5771.
hangi konuya kafa yorup hangisine üzüleceğime karar verebilsem bile güzel bir başlangıç olurdu.
ülkenin gidişat bile diyemeyeceğim gerileyişine mi, kendi geleceksizliğime mi, ruhani boşluğuma mı, özel hayatıma mı, insan ilişkilerime mi, her gece gördüğüm silkimsonik rüyalara ve hissettirdiği şeylere mi, gerçeklikten kaçabilmek için büründüğüm saçma kişiliklere ya kendime söylediğim birçok yalana mı?
bunları ve birçok sebepten ötürü daha bahsedemeyeceğim konuların hepsine kafayı takıp hepsini aynı anda düşünmekten kafayı sıyıracağım gibi.
gün içerisinde her daim aklımı kurcalamalarından ve yıpratmalarından da, bunu hâlâ değiştirememiş olmaktan da çok yoruldum.
kedi sevmek bile iyi gelmiyor bu noktada.
o zaman bile yine aklımı kurcalayan binbir farklı düşünceyle cebelleşmek zorunda kalıyorum.
sonuç olarak ise kaybediyorum.
ülkenin gidişat bile diyemeyeceğim gerileyişine mi, kendi geleceksizliğime mi, ruhani boşluğuma mı, özel hayatıma mı, insan ilişkilerime mi, her gece gördüğüm silkimsonik rüyalara ve hissettirdiği şeylere mi, gerçeklikten kaçabilmek için büründüğüm saçma kişiliklere ya kendime söylediğim birçok yalana mı?
bunları ve birçok sebepten ötürü daha bahsedemeyeceğim konuların hepsine kafayı takıp hepsini aynı anda düşünmekten kafayı sıyıracağım gibi.
gün içerisinde her daim aklımı kurcalamalarından ve yıpratmalarından da, bunu hâlâ değiştirememiş olmaktan da çok yoruldum.
kedi sevmek bile iyi gelmiyor bu noktada.
o zaman bile yine aklımı kurcalayan binbir farklı düşünceyle cebelleşmek zorunda kalıyorum.
sonuç olarak ise kaybediyorum.
devamını gör...
5772.
hayatımın dönüm noktalarından olan bir anımı bu saatte buraya bırakmak istedim. neyse lafı fazla uzatmadan mevzuya başlayalım.
2011 yılı yine bu aylar. ilk sevgilimden ayrılalı yaklaşık iki ay kadar olmuş. ilk olduğu için süreç ağlamaklı, bunalımlı ve de değişik değişik duygusallıkta ilerlemekte. o sene üniversitede ilk yılım. ortalamam 0,6. şaka değil evet 6/10 ortalamam. yaz okulu o sene şansıma yirmi saate kadar ders alımına izin veriyor ama ben psikolojik olarak yıkık olduğumdan ders mers almıyorum. doğal olarak tatile, evime gitmem gerekirken eve de gitmiyorum. öyle boş boş, mal mal takılıyorum arkadaşlarla ya da yalnız başlarıma.
üniversite paü bizim. paü denizli'de malum. denizli'nin sıcağı da yazın illet mi illet. ben aşk acısı çekiyorum geceleri yalnızken. gündüzleri de güneş tenimin ırzına geçiyor, gölgede bile terleyip terim soğuyunca elbise yüzeyinde resmen tuz üretiyorum.
işte bu haller böyle sürüp giderken bazen film izliyorum bazen de ağlamaklı, hüzünlü zikko şarkılar dinliyorum. bir gün dolabımı düzenlemekteyim. defter ve kitapların arasından evden arakladığım küçük ve eski bir not defteri buluyorum. açıyorum içine bakıyorum. dedemin askerlik hatıralarının yazılı olduğu defter olduğunu anlıyorum. evden alırken okurum ben bunu diyerek almışım ama hayatın akışıyla o da arada kaynamış demek ki. neyse okumaya başlıyorum herhangi bir sayfasından... bu arada defter şu:
bu italik yazılı kısımda araya bazı bilgileri sıkıştırmak isterim. öncelikle dedem ilkokul 2. sınıftan sonra okula gidememiş. okuma yazmayı tam olarak askerde öğrenmiş. zaten o hevesle de 2 yıllık askerliğinin nerdeyse her gününü eline geçen değişik renkte kalemlerle 4-5 tane küçük not defterlerine yazmış. ben de onlardan birini araklayıp yanımda getirmişim. -evet askerlik o zamanlar 2 yıl. 1968'den 1970'e kadar yapmış askerliğini.- defter bittikçe bir yenisini almış. işte günlük rutin işler, alınan ictimalar, yapılan haksızlıklar, tuttuğu nöbetler, gördüğü rüyalar vesaire döşemiş adam. dedem babadan gürcü kökenli biri. eski gürcülerde kendi ana dillerine yabancı kelimelerde genelde p harfi ile f harfi yer değiştirir. örneğin bafra değil de bapra, mustafa değil de mustapa. bilgilendirme buraya kadar. şimdi mevzumuza dönelim. ha bu arada o defterden bir mustapa örneği:

...okudukça derinlemesine içime işliyor yazdıkları. bazı kelimeleri çözmekte zorlansamda, cümlenin akışıyla anlıyorum. örneğin öğlen yerine evlan, iyi yerine eyi, koğuş yerine kovuş gibi. defterin bazı yerlerinde şiirlere, tekerlemelere hatta komik fıkralara bile denk geliyorum. tebessüm ettiriyor rahmetli. sonra araya sıkıştırdığı ufak bir yazı gözüme ilişiyor. o da şu:

muhtemelen bir radyonun yakınlarında nöbet tutarken, -örneğin nizamiye girişi, ya da giriş kapılarından birinde, komutan odasına yakın bir yerde- duyduğu ve hoşuna giden ya da garip gelen bir şarkının adını yazmış oraya: nöbette çalan fik plot garib sesler.. dedim: bu ne ola ki? dedem türküden başka bir şey dinlemezdi. hoş pek de bilmiyorum, ben cedric yaşlarındayken vefat etmişti. ama sonradan jeton düştü. dedem ecnebi kelimelerde şu meşhur p-f değişimini yapardı. fik plot - pik flot - pink floyd! hobaa! dedem pink floyd dinlemiş olamaz yav. ben şok oldum. o zamana kadar da yabancı rock pek dinlemeyen biriydim üstelik.
parçanın sahibi tamam gibiydi peki ya garip olan sesler? biraz düşündükten sonra sonra, dedemin askerlik yaptığı yıllardaki pink floyd şarkılarını araştırdım gecenin üçünde. garip sesler diyebileceği parçayı zor da olsa bulmuştum: nothing part 14! aslında onun echoes'in demosu olduğuna, araştırırken bir yerde denk geldim. sonra echoes'i dinledim bir süre. nothing part 14 fena değildi ama echoes, işte o efsaneydi. 23 dakikalık insanı uzaya sürükleyen, ruhunu alıp götüren o parçayı birkaç defa dinlerken uyuyup kaldım o gece.
ertesi gün pink floyd şarkılarını araştırmaya ve onları dinlemeye başladım. içlerinden bazılarına aşık olmuştum: cymbaline, fat old sun, echoes, breathe (in the air), time, the great gig in the sky, shine on you crazy diamond pts. 1-5, wish you were here, comfortably numb, another brick in the wall pt. 2, hey you, the final cut, on the turning away, high hopes, side 4 pt. 4 louder than words...
sonraki günlerde durmadan pink floyd dinliyor ve pink floyd söylüyordum. işte pink floyd'la tanışma hikayem böyle başlamıştı. öyle yani doatlar bir floydian kolay kolay yetişmiyor.* bu günlük söyleyeceklerim bu kadar. buraya kadar okuduysanız hakkınızı helal edin artık.
enıvey:
harika bir pink floyd şarkısıyla da geceye veda edelim:*
god natte/
2011 yılı yine bu aylar. ilk sevgilimden ayrılalı yaklaşık iki ay kadar olmuş. ilk olduğu için süreç ağlamaklı, bunalımlı ve de değişik değişik duygusallıkta ilerlemekte. o sene üniversitede ilk yılım. ortalamam 0,6. şaka değil evet 6/10 ortalamam. yaz okulu o sene şansıma yirmi saate kadar ders alımına izin veriyor ama ben psikolojik olarak yıkık olduğumdan ders mers almıyorum. doğal olarak tatile, evime gitmem gerekirken eve de gitmiyorum. öyle boş boş, mal mal takılıyorum arkadaşlarla ya da yalnız başlarıma.
üniversite paü bizim. paü denizli'de malum. denizli'nin sıcağı da yazın illet mi illet. ben aşk acısı çekiyorum geceleri yalnızken. gündüzleri de güneş tenimin ırzına geçiyor, gölgede bile terleyip terim soğuyunca elbise yüzeyinde resmen tuz üretiyorum.
işte bu haller böyle sürüp giderken bazen film izliyorum bazen de ağlamaklı, hüzünlü zikko şarkılar dinliyorum. bir gün dolabımı düzenlemekteyim. defter ve kitapların arasından evden arakladığım küçük ve eski bir not defteri buluyorum. açıyorum içine bakıyorum. dedemin askerlik hatıralarının yazılı olduğu defter olduğunu anlıyorum. evden alırken okurum ben bunu diyerek almışım ama hayatın akışıyla o da arada kaynamış demek ki. neyse okumaya başlıyorum herhangi bir sayfasından... bu arada defter şu:

bu italik yazılı kısımda araya bazı bilgileri sıkıştırmak isterim. öncelikle dedem ilkokul 2. sınıftan sonra okula gidememiş. okuma yazmayı tam olarak askerde öğrenmiş. zaten o hevesle de 2 yıllık askerliğinin nerdeyse her gününü eline geçen değişik renkte kalemlerle 4-5 tane küçük not defterlerine yazmış. ben de onlardan birini araklayıp yanımda getirmişim. -evet askerlik o zamanlar 2 yıl. 1968'den 1970'e kadar yapmış askerliğini.- defter bittikçe bir yenisini almış. işte günlük rutin işler, alınan ictimalar, yapılan haksızlıklar, tuttuğu nöbetler, gördüğü rüyalar vesaire döşemiş adam. dedem babadan gürcü kökenli biri. eski gürcülerde kendi ana dillerine yabancı kelimelerde genelde p harfi ile f harfi yer değiştirir. örneğin bafra değil de bapra, mustafa değil de mustapa. bilgilendirme buraya kadar. şimdi mevzumuza dönelim. ha bu arada o defterden bir mustapa örneği:

...okudukça derinlemesine içime işliyor yazdıkları. bazı kelimeleri çözmekte zorlansamda, cümlenin akışıyla anlıyorum. örneğin öğlen yerine evlan, iyi yerine eyi, koğuş yerine kovuş gibi. defterin bazı yerlerinde şiirlere, tekerlemelere hatta komik fıkralara bile denk geliyorum. tebessüm ettiriyor rahmetli. sonra araya sıkıştırdığı ufak bir yazı gözüme ilişiyor. o da şu:

muhtemelen bir radyonun yakınlarında nöbet tutarken, -örneğin nizamiye girişi, ya da giriş kapılarından birinde, komutan odasına yakın bir yerde- duyduğu ve hoşuna giden ya da garip gelen bir şarkının adını yazmış oraya: nöbette çalan fik plot garib sesler.. dedim: bu ne ola ki? dedem türküden başka bir şey dinlemezdi. hoş pek de bilmiyorum, ben cedric yaşlarındayken vefat etmişti. ama sonradan jeton düştü. dedem ecnebi kelimelerde şu meşhur p-f değişimini yapardı. fik plot - pik flot - pink floyd! hobaa! dedem pink floyd dinlemiş olamaz yav. ben şok oldum. o zamana kadar da yabancı rock pek dinlemeyen biriydim üstelik.
parçanın sahibi tamam gibiydi peki ya garip olan sesler? biraz düşündükten sonra sonra, dedemin askerlik yaptığı yıllardaki pink floyd şarkılarını araştırdım gecenin üçünde. garip sesler diyebileceği parçayı zor da olsa bulmuştum: nothing part 14! aslında onun echoes'in demosu olduğuna, araştırırken bir yerde denk geldim. sonra echoes'i dinledim bir süre. nothing part 14 fena değildi ama echoes, işte o efsaneydi. 23 dakikalık insanı uzaya sürükleyen, ruhunu alıp götüren o parçayı birkaç defa dinlerken uyuyup kaldım o gece.
ertesi gün pink floyd şarkılarını araştırmaya ve onları dinlemeye başladım. içlerinden bazılarına aşık olmuştum: cymbaline, fat old sun, echoes, breathe (in the air), time, the great gig in the sky, shine on you crazy diamond pts. 1-5, wish you were here, comfortably numb, another brick in the wall pt. 2, hey you, the final cut, on the turning away, high hopes, side 4 pt. 4 louder than words...
sonraki günlerde durmadan pink floyd dinliyor ve pink floyd söylüyordum. işte pink floyd'la tanışma hikayem böyle başlamıştı. öyle yani doatlar bir floydian kolay kolay yetişmiyor.* bu günlük söyleyeceklerim bu kadar. buraya kadar okuduysanız hakkınızı helal edin artık.
enıvey:
harika bir pink floyd şarkısıyla da geceye veda edelim:*
god natte/
devamını gör...
5773.
#3644395 sözlükte fotoğraf yan çıkmasın diye önce galeride küçük bir kısmını kırpıp öyle paylaşıyorum. daha basit bir yolu var mı?
devamını gör...
5774.
aşağıdaki yazıyı comfortably numb başlığı altında yazmaya başladım. ama baktım ki yazı bambaşka bir sonla bitiyor, yazıyı olduğu gibi kopyalayıp hiç dokunmadan bu başlığa taşıdım.
comfortably numb,
pink floyd’un en iyi şarkısı değildir ama bir virtiöz olan david gilmour’un en iyi gitar solosunun yer aldığı şarkıdır. çok uzun zaman klasik müzik (türk/batı) dinlemiş, dinlerken tarzından sanatçısını ayırt edebilecek kadar tecrübe edinmiş birisi olarak gitar bana hep duygusuz ve tatsız bir enstrüman gibi gelirdi. ne türk müziğindeki enstrümanlar gibi ara sesleriyle duygu yoğunluğu yaratabiliyordu, ne de piyano gibi tek başına bir orkestra olabiliyordu. yaylılar gibi her türlü duyguyu en derinden canlandıramıyordu veya. iyi bir arka plan çalgısıydı benim için.
işte benim tüm bu düşüncelerimi kökten değiştiren şarkıdır comfortably numb.* bir gitar nasıl bu kadar konuşturulabilir ustasının elinden görmüş oldum. david gilmour’un neden efsane olduğunu, ilk keşfettiğimde defalarca kez üst üste dinleyip bıkmadığım bu şarkıda görmüş oldum.
beni bu bataklığa çeken*, müzik zevkimi 180° değiştiren natte’ye* ve buna vesile olan dedesine bkz: #3645206 teşekkür ederim :) hiç tanışmasaydık mesela, ben hiç bilmeseydim pink floyd’u, hiç farkında olamayacağım bir eksiklik olacaktı hayatımda. ve bence insan en çok, farkında olmadığı eksiklikleri doldurduğunda mutlu oluyor. bir floydian olmadım belki ama, biliyorum ki pink floyd artık hayatımda ayrı bir yere sahip. ve onunla tanışmama vesile olan kişi de tabii.
işte bu da benim hayatımın dönüm noktalarından biridir.
o/
comfortably numb,
pink floyd’un en iyi şarkısı değildir ama bir virtiöz olan david gilmour’un en iyi gitar solosunun yer aldığı şarkıdır. çok uzun zaman klasik müzik (türk/batı) dinlemiş, dinlerken tarzından sanatçısını ayırt edebilecek kadar tecrübe edinmiş birisi olarak gitar bana hep duygusuz ve tatsız bir enstrüman gibi gelirdi. ne türk müziğindeki enstrümanlar gibi ara sesleriyle duygu yoğunluğu yaratabiliyordu, ne de piyano gibi tek başına bir orkestra olabiliyordu. yaylılar gibi her türlü duyguyu en derinden canlandıramıyordu veya. iyi bir arka plan çalgısıydı benim için.
işte benim tüm bu düşüncelerimi kökten değiştiren şarkıdır comfortably numb.* bir gitar nasıl bu kadar konuşturulabilir ustasının elinden görmüş oldum. david gilmour’un neden efsane olduğunu, ilk keşfettiğimde defalarca kez üst üste dinleyip bıkmadığım bu şarkıda görmüş oldum.
beni bu bataklığa çeken*, müzik zevkimi 180° değiştiren natte’ye* ve buna vesile olan dedesine bkz: #3645206 teşekkür ederim :) hiç tanışmasaydık mesela, ben hiç bilmeseydim pink floyd’u, hiç farkında olamayacağım bir eksiklik olacaktı hayatımda. ve bence insan en çok, farkında olmadığı eksiklikleri doldurduğunda mutlu oluyor. bir floydian olmadım belki ama, biliyorum ki pink floyd artık hayatımda ayrı bir yere sahip. ve onunla tanışmama vesile olan kişi de tabii.
işte bu da benim hayatımın dönüm noktalarından biridir.
o/
devamını gör...
5775.
bugün migros'larda çikolata ve çikolata kaplı barlarda bir alana bir bedava kampanisi var. bu harikulade haberi naparsanız yapın şimdi.
devamını gör...
5776.
buraya yazmama orucuna baslamistim ama altı gun olmus adam olana cok bile. cok sicak ya disarida yelpaze kullana kullana kol kasi yapicam sanirim. bazi yerlerde de kar haberi ve soba calistiran sehirler gordum ulke olarak hicbi konuda bi ortamiz yok dimi sozluk ya. napıcaz boyle
devamını gör...
5777.
burası bir tık sıkıcılaştı sanki baylar bayanlar, siz eskiden daha komik tiplerdiniz. kendinizi toplayın rica ediyorum.
hep o ekşiden göçen totoşlar bitirdi burayı, buralar güllük gülistanlıktı yoksa.
hep o ekşiden göçen totoşlar bitirdi burayı, buralar güllük gülistanlıktı yoksa.
devamını gör...
5778.
sıçayım ulaan böyle işe , yıkayım dağıtayım burayı .
sayayım söveyim suratına .
sonra iki cay içip eve geri döneyim .
sayayım söveyim suratına .
sonra iki cay içip eve geri döneyim .
devamını gör...
5779.
su gibisin, su gibisin, akıp gider zaman sen dönmezsin, ruhuma hayat veren sensin
devamını gör...
5780.
"lisân-ı hâl , lisân-ı kâl ' den entaktır " yani bazen hâl ve tavırlar konuşmaktan daha çok tesir eder demiş fikir adamları . fakat hâlden ve kâlden bihaber güruhta sentakstan ve semantikten bihaber toplulukta bu değerler her daim idrakten uzaktır. onların olduğu yerde { sükut eyledim kahrı var dediler / biraz söyledim zehri var dediler } beyiti gelir hatırlara... tüm bunların özeti de " gafile kelam nafile kelam " ı haklı bir tespit yapar .
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302