5301.
bugün kötü bir gün geçiriyorum sözlük. iyi yanından da bakmaya çalışmıyorum artık çünkü gerçekten üzgünüm. biraz fazla da içtim galiba, başım çatlıyor. eskisi gibi değil artık içince de eğlenmiyorum, eve gelip uyuyorum. hayat çok garip, ben uyum sağlayamıyorum sanırım bir şeylere ya da olmayacak şeyleri zorluyorum belki de. bilmiyorum, hep çabalayınca olur gibi gelmişti ama şuan öyle bir durum ki bu, kadere bile inanasım geliyor.
devamını gör...
5302.
hayat size güzel valla.
devamını gör...
5303.
son 16 gün.
dım dırı dım dırı dım dırı dım dırı
dım dırı dım dırı
dım dım dım.
**
dım dırı dım dırı dım dırı dım dırı
dım dırı dım dırı
dım dım dım.
**
devamını gör...
5304.
bugün kuzenimin iki kedisi adeta kıyameti kopardı. neyi paylaşamadılar bilmiyorum ama bok çukurunun içinde yuvarlanarak kavga ettiler. az daha ölecekti manyaklar zor kurtardık. ikisini de bir güzel yıkadık yıkamasına ama o leş gibi kokuları hala buram buram üzerimizde. her yer pislik içinde resmen! kendimi masumlar apartmanı safiye gibi kezzapla yıkamak istiyorum.
devamını gör...
5305.
senin için ayrılan sürenin sonuna geldik. yapımda ve yönetimde emeği geçen biricik kalbime teşekkür ediyor, yolun açık olsun diyorum...
devamını gör...
5306.
vallahi sıkıldım, daraldım, yetti artık.
devamını gör...
5307.
evet, doğduğun gün dünya çok daha güzel bir yer oldu.
bunu kendime söyleyebilmek çok büyük bir lütuf. fikirleriyle, düşünceliliğiyle ve sorumluluğuyla dünyayı daha güzel bir yer yapan herkese teşekkür ederim.
bu ufak gece teşekkürünü de yaptıysak rahatça uyuyabiliriz.
bunu kendime söyleyebilmek çok büyük bir lütuf. fikirleriyle, düşünceliliğiyle ve sorumluluğuyla dünyayı daha güzel bir yer yapan herkese teşekkür ederim.
bu ufak gece teşekkürünü de yaptıysak rahatça uyuyabiliriz.
devamını gör...
5308.
yoruldum. yaşamak için bir sebebimin olmamasından yoruldum. insanlar nasıl bir sebep buluyor kendine hayret. yılgınım da. hayattan yana yılgınım. bir gün belki bir gün bizim de çiçeklerimiz açar be sabri abi. bir gün...
devamını gör...
5309.
devamını gör...
5310.
16 mayıs 2025
harcamaların artması, sigarayı bırakmak, martin eden
günün hangi saatinde yazımı okuyorsanız o saat diliminden
iyi geceler, iyi sabahlar, iyi günler veya iyi akşamlar dilerim.
alt balkondayım yine,
yerden kocaman bir böcek geçiyor,
gregor samsa geliyor aklıma.
şu sıralar kendimi onun gibi hissediyorum.
bu aralar harcamalarım çok arttı.
assos tatili için ön ödeme yaptım,
alışveriş sitelerinden her gün kıyafet sipariş ediyorum.
esnafım, belediye ruhsatı için belediyeye ödemem var.
dört gözle istanbul'daki dairemin
kirasının yatmasını bekliyorum.
ayrıca, yarından itibaren başlayacağım yeni bir sürece gireceğim.
hedefim haftada 3 kilo vermek.
bakalım verebilecek miyim?
bir de günde iki paket sigara içiyorum,
onu 5'e düşüreceğim.
sonra yavaş yavaş bırakacağım.
bugün aşık olduğum kadının radyo programını dinledim,
mutluyum.
kalp ve böbrek hastası,
aylardır hapiste olan esila
bugün tahliye olmuş,
çok sevindim.
hasta oluyorum galiba,
burnum akıyor, gözlerim sızlıyor.
umarım, hafta sonumu etkilemez.
uzun zamandır film izlemiyorum.
telefonuma netflix, amazon prime vs. hepsi yüklü oysa.
izlemek istediğim filmleri oralarda bulamıyorum.
internetten kaçak yollarla izlemeye de üşeniyorum.
şu sıralar izlemek istediğim iki film var.
biri the lobster, diğeri gülün adı.
belki bugün izlerim ikisini de.
beni son zamanlarda en çok etkileyen roman martin eden.
jack london,
martin eden'in sınıfsal yükselişini,
kendini geliştirme sürecini,
aşkı,
işçi sınıfındaki karşılıksız sevgiyi,
burjuva dünyasının çıkarcılığını
ve iki yüzlülüğünü ustaca kaleme almış.
sonu büyük bir sürprizle bitiyor.
martin eden, jack london'ın en meşhur romanlarından biri ve bir klasik,
okumuşsunuzdur muhtemelen.
şayet okumadıysanız çok şanslısınız.
derhal okuyun, pişman olmazsınız.
beni en çok etkileyen 10 roman arasına çoktan girdi bile.
sigaraya nasıl başladığım aklıma geldi birden.
13-14 yaşlarında bir liseliydim.
sınıfın tüm güzel kızları sigara içiyordu.
ben de yanlarında o zamanki aklımla
" süt çocuğu " gibi kalmamak için başlamıştım.
sigaraya parliament ile başladığımı hatırlıyorum.
sonra ekşi sözlük'teki entry'leri okuyup camel'a geçiş yaptım.
uzun yıllar camel içtim.
sonra tüm sigaraların tadına baktım.
bir ara çoğu tiryaki gibi tütüne merak sardım.
onların da hepsini denedim.
şu anda bırakmak için uğraşıyorum.
sigaranın bir keyif aracı olmaktan çıkıp
bir bağımlılığa dönüşmesi ve onsuz yapamamak can sıkıcı bir şey.
az sonra antipsikotiğimi alıp
sevdiğim radyo programını dinleyerek uyuyacağım.
her gün buraya bir şeyler yazmak,
burayı günlük gibi kullanmak,
buraya içimi dökmek
beni çok rahatlatıyor.
okuyan herkese teşekkür ederim.
okumasanız da olur aslında.
amacım, okunmak, artılanmak değil.
yazma ihtiyacımı gidermek.
yine huzurlu bir gece.
etraftan böcek sesleri, köpek sesleri,
ara ara baykuş sesleri geliyor.
yarın sigarayı 5'e indireceğim için üst üste sigara yaktım.
son sigaramı yakıp üst kata çıkacağım.
yarın görüşürüz.
harcamaların artması, sigarayı bırakmak, martin eden
günün hangi saatinde yazımı okuyorsanız o saat diliminden
iyi geceler, iyi sabahlar, iyi günler veya iyi akşamlar dilerim.
alt balkondayım yine,
yerden kocaman bir böcek geçiyor,
gregor samsa geliyor aklıma.
şu sıralar kendimi onun gibi hissediyorum.
bu aralar harcamalarım çok arttı.
assos tatili için ön ödeme yaptım,
alışveriş sitelerinden her gün kıyafet sipariş ediyorum.
esnafım, belediye ruhsatı için belediyeye ödemem var.
dört gözle istanbul'daki dairemin
kirasının yatmasını bekliyorum.
ayrıca, yarından itibaren başlayacağım yeni bir sürece gireceğim.
hedefim haftada 3 kilo vermek.
bakalım verebilecek miyim?
bir de günde iki paket sigara içiyorum,
onu 5'e düşüreceğim.
sonra yavaş yavaş bırakacağım.
bugün aşık olduğum kadının radyo programını dinledim,
mutluyum.
kalp ve böbrek hastası,
aylardır hapiste olan esila
bugün tahliye olmuş,
çok sevindim.
hasta oluyorum galiba,
burnum akıyor, gözlerim sızlıyor.
umarım, hafta sonumu etkilemez.
uzun zamandır film izlemiyorum.
telefonuma netflix, amazon prime vs. hepsi yüklü oysa.
izlemek istediğim filmleri oralarda bulamıyorum.
internetten kaçak yollarla izlemeye de üşeniyorum.
şu sıralar izlemek istediğim iki film var.
biri the lobster, diğeri gülün adı.
belki bugün izlerim ikisini de.
beni son zamanlarda en çok etkileyen roman martin eden.
jack london,
martin eden'in sınıfsal yükselişini,
kendini geliştirme sürecini,
aşkı,
işçi sınıfındaki karşılıksız sevgiyi,
burjuva dünyasının çıkarcılığını
ve iki yüzlülüğünü ustaca kaleme almış.
sonu büyük bir sürprizle bitiyor.
martin eden, jack london'ın en meşhur romanlarından biri ve bir klasik,
okumuşsunuzdur muhtemelen.
şayet okumadıysanız çok şanslısınız.
derhal okuyun, pişman olmazsınız.
beni en çok etkileyen 10 roman arasına çoktan girdi bile.
sigaraya nasıl başladığım aklıma geldi birden.
13-14 yaşlarında bir liseliydim.
sınıfın tüm güzel kızları sigara içiyordu.
ben de yanlarında o zamanki aklımla
" süt çocuğu " gibi kalmamak için başlamıştım.
sigaraya parliament ile başladığımı hatırlıyorum.
sonra ekşi sözlük'teki entry'leri okuyup camel'a geçiş yaptım.
uzun yıllar camel içtim.
sonra tüm sigaraların tadına baktım.
bir ara çoğu tiryaki gibi tütüne merak sardım.
onların da hepsini denedim.
şu anda bırakmak için uğraşıyorum.
sigaranın bir keyif aracı olmaktan çıkıp
bir bağımlılığa dönüşmesi ve onsuz yapamamak can sıkıcı bir şey.
az sonra antipsikotiğimi alıp
sevdiğim radyo programını dinleyerek uyuyacağım.
her gün buraya bir şeyler yazmak,
burayı günlük gibi kullanmak,
buraya içimi dökmek
beni çok rahatlatıyor.
okuyan herkese teşekkür ederim.
okumasanız da olur aslında.
amacım, okunmak, artılanmak değil.
yazma ihtiyacımı gidermek.
yine huzurlu bir gece.
etraftan böcek sesleri, köpek sesleri,
ara ara baykuş sesleri geliyor.
yarın sigarayı 5'e indireceğim için üst üste sigara yaktım.
son sigaramı yakıp üst kata çıkacağım.
yarın görüşürüz.
devamını gör...
5311.
her şey çok güzelmiş çok yolundaymış gibi olduğundan olan o her şey hep çok güzel hep yolunda olacakmış gibi geliyor bana..
çok üzülüyorum işte olmayınca. ne olduğunu asla anlayabileceğim şeyler değil. niye böyle oluyor mesela?
inanmaktan yoruldum. canım kalbim. herkes bir şekilde kırmayı başarıyor. çok yoruldum saklanmaktan da kırılmaktan da.
yani arkadaşlarım küsmüş hala bir sebebe dayandıramıyorum. ah canım kendim. hiç kimse anlamıyor belki ben ne diyorum ama ne bileyim.
sabahtan beri bir mesaj bekliyorum gelmiyor. sen de mi benden bekliyorsun anlamıyorum. neden yani.
ne istiyorsunuz benden yaaa.
çok üzülüyorum işte olmayınca. ne olduğunu asla anlayabileceğim şeyler değil. niye böyle oluyor mesela?
inanmaktan yoruldum. canım kalbim. herkes bir şekilde kırmayı başarıyor. çok yoruldum saklanmaktan da kırılmaktan da.
yani arkadaşlarım küsmüş hala bir sebebe dayandıramıyorum. ah canım kendim. hiç kimse anlamıyor belki ben ne diyorum ama ne bileyim.
sabahtan beri bir mesaj bekliyorum gelmiyor. sen de mi benden bekliyorsun anlamıyorum. neden yani.
ne istiyorsunuz benden yaaa.
devamını gör...
5312.
ben romantik-komedi seviyorum. bilim kurgu seviyorum. fantastik filmleri seviyorum.
dram sevmiyorum. korku gerilim sevmiyorum.
ıstedigim filmi izleme hakki talep ediyorum juri?:)
dram sevmiyorum. korku gerilim sevmiyorum.
ıstedigim filmi izleme hakki talep ediyorum juri?:)
devamını gör...
5313.
öncelikle insanların fikirlerini dile getirme özgürlükleri ile hassas noktalarına saldırmak arasında ince bir çizgi var ve bundan nefret ederim.
haklı olduğumuzu sandığımız durumlarda bile üslubumuz yanlışsa haksız görünebiliriz,kimse kimseye kendini kanıtlamak zorunda değil tabi ki ama şu ifade bana iyi geldi*terör/terörist sevici değildir.
mesele şahıslar değil yöntem gibi görünüyor.
sözlük gündemi de ülke gündeminden besleniyor ister istemez bir noktada sinir uçlarımızla oynanıyor lakin biz şu yaşadığımız yaşamaya çalıştığımız coğrafyada her gün başka bir şoka uğruyoruz.
selahattin, apo, beraat kararları… sonra biri kalkıp süreyya önderin fotoğrafını okşuyor,şok refleksimiz bile kalmadı neye şaşıracağımızı şaşırdık.
kimse kimseye kendini kanıtlamak zorunda değil elbette ama meseleler şahıslardan çok yöntemlerde düğümleniyor.
terörün her türlüsüne karşıyım ama sözlük gibi ortamlarda kişiye saldırmaktansa fikri tartışmayı tercih ederim.
haklı olduğumuzu sandığımız durumlarda bile üslubumuz yanlışsa haksız görünebiliriz,kimse kimseye kendini kanıtlamak zorunda değil tabi ki ama şu ifade bana iyi geldi*terör/terörist sevici değildir.
mesele şahıslar değil yöntem gibi görünüyor.
sözlük gündemi de ülke gündeminden besleniyor ister istemez bir noktada sinir uçlarımızla oynanıyor lakin biz şu yaşadığımız yaşamaya çalıştığımız coğrafyada her gün başka bir şoka uğruyoruz.
selahattin, apo, beraat kararları… sonra biri kalkıp süreyya önderin fotoğrafını okşuyor,şok refleksimiz bile kalmadı neye şaşıracağımızı şaşırdık.
kimse kimseye kendini kanıtlamak zorunda değil elbette ama meseleler şahıslardan çok yöntemlerde düğümleniyor.
terörün her türlüsüne karşıyım ama sözlük gibi ortamlarda kişiye saldırmaktansa fikri tartışmayı tercih ederim.
devamını gör...
5314.
büyük bir yanılgı var. ınstagram postları, motivasyon sözleri, diziler..sizi özel hissettirecek türlü kişisel gelişim zırvası...
üzülerek söylemiyorum gerçekler acıdır. hiçbirimiz özel değiliz. sen bir ilişki için kaybederse o kaybeder diye kendini okşuyorsun ya hepsi yalan. seni özel kılan hiçbir şey yok güzel kardeşim egonu s.. senin iyi oku burayı.
insanların bir yaratılış ve bir karakteri vardır. karşındaki kıymet verdiğin biri ise kendi pencerenden değil onu da anlayacak şekilde bakacaksın. ben merkezli insanlardan çok sıkıldım. yazma ihtiyacı duydum ya.
kadının bir yaratılışı erkeğin bir tabiati vardır. birileri bunu bozacak şekilde bir şeyler pompalıyor. ne olmuş yani bir kadın yemek yaptıktan sonra erkeğine bir kahve yapsa incileri mi dökülür? ne olmuş bir erkek evi supurmeyip de sevdiğini alıp bir yerlere götürse iki çiçek alsa ?
toplumda çok ciddi bir maskülenite ve feminizm krizi var. roller değişmeye başladıkça bir şeyler sıçışa geçti.
bugün çalıştığım yerde bir kıza çok kızdım. yakın arkadaşız ve kendisi nişanlı. trip atmak yerine konuşarak çözüm bulmasını, sinirlendiğinde karşısındaki insanı yok sayıp susmak yerine durumu anlatmasını bazen onun için kendisinin de fedakarlık yapması gerektiğini söyledim. haddime mi ? değil. ama dayanamadım be.
neyse bir de yolun ortasında ingiliz kraliçesi edasıyla yürüyüp yol vermeyen kendini kutsal bakire sanan türbanlılara ayrıca ayar oldum.
bugün bir kez daha insanlıktan tiksindim.
üzülerek söylemiyorum gerçekler acıdır. hiçbirimiz özel değiliz. sen bir ilişki için kaybederse o kaybeder diye kendini okşuyorsun ya hepsi yalan. seni özel kılan hiçbir şey yok güzel kardeşim egonu s.. senin iyi oku burayı.
insanların bir yaratılış ve bir karakteri vardır. karşındaki kıymet verdiğin biri ise kendi pencerenden değil onu da anlayacak şekilde bakacaksın. ben merkezli insanlardan çok sıkıldım. yazma ihtiyacı duydum ya.
kadının bir yaratılışı erkeğin bir tabiati vardır. birileri bunu bozacak şekilde bir şeyler pompalıyor. ne olmuş yani bir kadın yemek yaptıktan sonra erkeğine bir kahve yapsa incileri mi dökülür? ne olmuş bir erkek evi supurmeyip de sevdiğini alıp bir yerlere götürse iki çiçek alsa ?
toplumda çok ciddi bir maskülenite ve feminizm krizi var. roller değişmeye başladıkça bir şeyler sıçışa geçti.
bugün çalıştığım yerde bir kıza çok kızdım. yakın arkadaşız ve kendisi nişanlı. trip atmak yerine konuşarak çözüm bulmasını, sinirlendiğinde karşısındaki insanı yok sayıp susmak yerine durumu anlatmasını bazen onun için kendisinin de fedakarlık yapması gerektiğini söyledim. haddime mi ? değil. ama dayanamadım be.
neyse bir de yolun ortasında ingiliz kraliçesi edasıyla yürüyüp yol vermeyen kendini kutsal bakire sanan türbanlılara ayrıca ayar oldum.
bugün bir kez daha insanlıktan tiksindim.
devamını gör...
5315.
silktiğim solistlerinin hepsi mal
devamını gör...
5316.
devamını gör...
5317.
zaman zaman “atom fiziğine de profesörlüğe de…” demek isterim. ama bunu en kuvvetli bugün demek istedim. hekimlik bu ülkede yapılası meslek değilmiş.
devamını gör...
5318.
lise 3'e gittiğim yıllardı hiç unutmam. mayıs ayıydı ve dışarda yağmur öncesi tozu dumana katan müthiş bir rüzgar vardı. ders çok sıkıcı geçiyordu ben de genelde dışarıyı izliyordum pencereden. okulun 4. katındaydık ve rüzgarla birlikte uçan bir poşet beni güldürüyordu. onun havalanışı, yükselip alçalışı özgür olma hissiyatı uyandırıyordu içimde. derken baya bi yükseldi, yükseldi ve sonra yanımdaki pencerenin camına yapıştı. 10-15 saniye geçtiği halde hala oradaydı. sanki onu içeri almamı istiyordu. elimi ona uzatıp almak istedim ama hocaya yakalanmaktan da çekiniyordum. aklıma birden sınıfı havalandırma fikri geldi. hocaya camı açabilir miyim? içerisi çok havasız. diye sorup izin alınca açtım pencereyi. pencereyi açmamla birlikte içeri hızla giren hava poşeti de beraberinde sürükledi. poşet o hızla hocaya doğru uçtu ve birden masasına kondu. sınıf şaşkınlık içinde kaldı bir an. sonra herkes sesli sessiz gülmeye başladı. hoca poşete doğru uzanırken tam da o anda içerde yeni bir hava dalgası oluştu. poşet tekrar geldiği gibi pencereden dışarı çıktı. uçtu, uçtu ve roket takımı gibi gökyüzünde kayboldu. o günden sonra poşetten hiçbir haber alamadısdfg
velhasıl o gün o poşet gibi özgür ve gamsız olmak istemiştim. sadece bir anlığına onun gibi uçmak ve gökyüzünde kaybolmak..
velhasıl o gün o poşet gibi özgür ve gamsız olmak istemiştim. sadece bir anlığına onun gibi uçmak ve gökyüzünde kaybolmak..
devamını gör...
5319.
bir kişi olsa bir şeyler anlatsa, kahvemizi yudumlasak, sigaramızı yaksak, arada ona sorular sorsam da cevaplasa. ardından fikrimi sorup da kesmeden dinlese.. evlerden, arsalardan, arabalardan, ünvanlardan ve kadınlardan konuşmasak. dinden ve siyasetten de konuşmasak. ama muhabbet de aksa.. akşam olunca iyi dileklerde bulunup ayrılsak. çok sıkıldım çok.. ucuz aldığı malın şimdi beş katı değerlendiğini anlatanlardan, beğeni ve skor peşinde koşup böbürlenenlerin muhabbetinden, şikayetlerden, egodan, fanatizmin içine düştüğünden karşısındakine sürekli birşeyleri empoze etmeye çalışıp onay bekleyenlerden.
devamını gör...
5320.
uyuyamıyorum uyuyamıyorum ve yine uyuyamıyorum.
devamını gör...