sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
4981.
4982.
en super yaslarim küçücük bi şehirde yok oluyor gibi. bi de o şehir için 16 saat gideceğim yarın. niye çünkü öbür günkü derse yetişmem gerek. istemiyorum. basbayağı istemiyorum. ankarada yağmurlu havayı romantize etmek istiyorum. izmirde kordonda annem ölse ne yaparım diye düşünmek istiyorum. bütün sene bunun için çalıştım. yarın yine gideceğim avcumun içi kadar yere. okulum çok zor. hani sen kimsin hacettepe misin cerrahpasa mi kimsin bu şovun kime. o kadar az geliyorum ki eve her geldiğimde erkek kardeşim bir karış uzamış oluyor. zaten deprem olduğu için de bayılarak geldiğim bir evim yok ailemi çok çok özlüyorum annem ve kardeşimi. umarım büyüyünce babam gibi biriyle evlenmem. kalp kırınca affedilmek icin çabalayan biri girer umarım hayatıma ama babam gibi nolur olmasın. yine çok ders çalışmak zorundayım. yine ve hep.
devamını gör...
4983.
etrafa mutlu neşeli taklidi yapmak. artık çok zor gelmeye başladı.
devamını gör...
4984.
dünyanın büyün kelleri! birleşin!
devamını gör...
4985.
acil para lazım çok acil
devamını gör...
4986.
yoruldum. bitti.
devamını gör...
4987.
gerçekten ne yaptığımı, ne yapacağım, nasıl bu hale geldiğimi, bu halin benim için iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyorum ve bu beni çıldırtıyor.
çok sağlam zannettiğim psikolojim ayladır çöküyor. askerdeki komutanım aslında sağlam bir psikolojiye sahip olmadığımı söylemişti bana. sadece saklanıyorsun, kaçıyorsun, demişti. sahiden haklıymış. irade gücünden de yoksun olduğumu fark ettim bu süreçte. ben sadece oyuna dahil olmamışım bugüne kadar. olunca anında kaybedeceğimi de görmüş oldum kaybederek...
öyle ya da değil, haklı veya değilim, önemsiz, önemli olan tek şey benim değişiyor olmam ve bu değişimin karakterimin aksi yönünde seyretmesi. yani azar azar tüketiyorum kendimi. yani öyleydi, kısa bir zamana kadar...
bu ilişkiye başlamak ne kadar kötü bir karardıysa bu ilişkiyi bitirmek de aynı türden, kötü bir karardı. fakat gerekliydi...
ne bekliyordum ki allah aşkına? kadın evli! benim olmayan bir şeyi kıskanmak, hayatımı ona sahip olabilme hayaliyle yaşamak ne kadar ahmakça bir fikir. bu fikirler uğruna hastalanmak da öyle! ben yokum!
evet, aşk değildi bu, bir saplantıydı. kendimi keşfetmeme çok yardımcı olan bir olaydı. belki de en büyük keşfimdi bugüne değin. belki hiç tanışmak istemediğim yanımı meydana çıkardı, belki bu yanıma fazla alıştım, bilmiyorum...
utanç duyuyorum. bu ilişkinin doğru ya da yanlışlığından ötürü değil karakterimden vazgeçtiğim, kendimi feda etmeyi göze aldığım için. neye aldanmışım böyle... kendimi suçlamak kolay elbette ancak bu öylesine bir şeyin sonucu değil bütün hayatım süresince birikmiş her şeyin bir sonucuydu. kendimi ne anlayabiliyor ne de affedebiliyorum. iyileşmem zaman alacak, eğer böyle bir şey mümkünse tabii.
çok sağlam zannettiğim psikolojim ayladır çöküyor. askerdeki komutanım aslında sağlam bir psikolojiye sahip olmadığımı söylemişti bana. sadece saklanıyorsun, kaçıyorsun, demişti. sahiden haklıymış. irade gücünden de yoksun olduğumu fark ettim bu süreçte. ben sadece oyuna dahil olmamışım bugüne kadar. olunca anında kaybedeceğimi de görmüş oldum kaybederek...
öyle ya da değil, haklı veya değilim, önemsiz, önemli olan tek şey benim değişiyor olmam ve bu değişimin karakterimin aksi yönünde seyretmesi. yani azar azar tüketiyorum kendimi. yani öyleydi, kısa bir zamana kadar...
bu ilişkiye başlamak ne kadar kötü bir karardıysa bu ilişkiyi bitirmek de aynı türden, kötü bir karardı. fakat gerekliydi...
ne bekliyordum ki allah aşkına? kadın evli! benim olmayan bir şeyi kıskanmak, hayatımı ona sahip olabilme hayaliyle yaşamak ne kadar ahmakça bir fikir. bu fikirler uğruna hastalanmak da öyle! ben yokum!
evet, aşk değildi bu, bir saplantıydı. kendimi keşfetmeme çok yardımcı olan bir olaydı. belki de en büyük keşfimdi bugüne değin. belki hiç tanışmak istemediğim yanımı meydana çıkardı, belki bu yanıma fazla alıştım, bilmiyorum...
utanç duyuyorum. bu ilişkinin doğru ya da yanlışlığından ötürü değil karakterimden vazgeçtiğim, kendimi feda etmeyi göze aldığım için. neye aldanmışım böyle... kendimi suçlamak kolay elbette ancak bu öylesine bir şeyin sonucu değil bütün hayatım süresince birikmiş her şeyin bir sonucuydu. kendimi ne anlayabiliyor ne de affedebiliyorum. iyileşmem zaman alacak, eğer böyle bir şey mümkünse tabii.
devamını gör...
4988.
uzun yılların ardından sana da elveda, sana da! yakışıklı ve dik duruşunu ve o zekanı özleyeceğiz. ayrıca sevdiklerimizin teker teker ölmesi/gitmesi ve öbür tarafta çoğalıyor olması da çok tatsız bir duygu.
devamını gör...
4989.
geberip gitmeyecek miyiz en sonunda. bu çaba, bu hırs niye? ne yapsam ne etsem bu fikri beynimden atamıyorum. en mutlu olmam gereken yerde bile bunu hatırladığımda her şey değerini yitiriyor. garip.
devamını gör...
4990.
vallahi bu adam beni hep daha ileri taşıyor, hep daha iyi biri yapıyor. ben bıçaklı civciv gibi deli deli geziyorum ortalıkta ama o bıçağı kimseye saplamıyorsam kendisinin sayesinde.. canım benim yaa. yerim.
devamını gör...
4991.
benim yine 'az önceki' konulu olaylardan bi kıssadan hisse.
6 yaşındaki bi ufaklık bir şey söyledi, başka bir şeye odaklandığım için yanıt vermedim. hiç tekrarlamadı, beklemedi. döndü arkasını gitti.
yani beni duymuyorsan yokum.
6 yaşındaki çocugun yaptığını yapamadığımız oluyor. karşımızda duvar gibi duranlara o kadar uzun süre anlatmaya çalışıyoruz ki anlarlar umuduyla. çok sonradan öğreniyoruz bunu yapmamamız gerektiğini.
6 yaşındaki bi ufaklık bir şey söyledi, başka bir şeye odaklandığım için yanıt vermedim. hiç tekrarlamadı, beklemedi. döndü arkasını gitti.
yani beni duymuyorsan yokum.
6 yaşındaki çocugun yaptığını yapamadığımız oluyor. karşımızda duvar gibi duranlara o kadar uzun süre anlatmaya çalışıyoruz ki anlarlar umuduyla. çok sonradan öğreniyoruz bunu yapmamamız gerektiğini.
devamını gör...
4992.
nefretle yaşayanları, insanları aşağı görenleri, ben varım demek için kırıp dökenleri izliyorum, sadece izliyorum. sevgiyi, saygıyı bir kompleks haline getirenleri izliyorum, izlemekle yetiniyorum.
biz böyle değildik, böyle öğretmediler bize, bu nefret dünyasını biz yaratmadık, biz istemedik.
sebep olanları ve bu akıntının kaderleri olması gerektiğine inanları izliyorum, maalesef izlemek zorunda kalıyorum...
biz böyle değildik, böyle öğretmediler bize, bu nefret dünyasını biz yaratmadık, biz istemedik.
sebep olanları ve bu akıntının kaderleri olması gerektiğine inanları izliyorum, maalesef izlemek zorunda kalıyorum...
devamını gör...
4993.
27den sonra o kadar kolay kilo alırsınız ki vermek de bir o kadar zordur.
lütfen dikkat ediniz.
bu çağrı genşşlerimize. ahh o genjler.
yandık ulan. siz yanmayın.
lütfen dikkat ediniz.
bu çağrı genşşlerimize. ahh o genjler.
yandık ulan. siz yanmayın.
devamını gör...
4994.
bu ülkedeki insanların %50'sine(!) merhamet, sevgi ve saygı duymuyorum. sürünmelerden sürünme beğenip kapımda bir bardak su dilenseler s..itiri çekerim.
devamını gör...
4995.
keşke onu bu kadar ciddiye almasaydım. keşke onun yaptığı gibi sadece eğlenseydim...
en büyük sevincim bu ilişkiyi kapsayan sekiz dokuz ayın altı ayını askerde geçirmiş olmak. kim bilir ben yokken kimlerle...
aslında askerden dönene kadar hiç şüphelenmemiştim. benden telefonu istediğinde de şüphelenmemiştim. ama yalnız kalınca insanın beyni çalışıyor işte, böyle kötü bir huyu var. ve ne kadar saçma da olsa şüphe üretmesi boşuna değil. sonra benim beynim de işlemeye başladı bir biçimde.
aslında hep huzursuzdum. ilişki zaten normal olmasını beklediğim bir şey değildi ama o da hiç normal davranmıyordu. derken bir gün karşıma narsistlerle ilgili videolar çıkmaya başladı. ben de bu videolara saatlerimi ayırdım. inanamadım. bir narsistin elinde oyuncak olmuştum.
tavırlarından yüzde yüz böyle bir kişilik olduğunu anlayabiliyordum fakat beni düşündüren şey kendi davranışlarımdı. takdir edersiniz ki böyle bir ilişkiyi kabul eden birinin de psikolojisi pek iyi değildir. yani kısacası iki dengesiz karakter birbirine işkence edip durmaktaydı. ilişkinin gerektirdiğinden ötürü aramızdaki mesafe her zaman daha fazla olduğundan da bunu yönetmek ve kontrol altında tutmak imkansızdı. böylece bir gün, gereksiz bir tartışma başlatmak için yeltendiğinde çoktan verilmiş bir kararı uygulamaya kalkıştım. iki hafta kadar sürdürdükten sonra ona aldığım hediyeler geri gönderildi ve bir şekilde onunla iletişime geçmemi sağladı. başardı.
buluşmaya gittim ama sadece onu dinlemek içindi. kendisini terk eden, yüz üstü bırakan bir adama karşı vereceği tepki ne olurdu bir kadının? belki ilişkiyi bitirmek, belki kızmak, pataklamak belki? o kadar rahattı ki, seviştik. ama öpüşlerindeki sahteliği en beyinsiz halimle bile hissedebiliyordum.
birkaç günden fazla uzun sürmeyecek olan bu süreçte bir gün telefonla konuşurken konuşmadığımız zaman aralığında yeni bir hat satın aldığını söyledi. eğer ben onu biraz daha aramasaymışım eski numarasını iptal edip bunu kullanacakmış, dediğine göre. bu benim kafama öyle bir takıldı ki anlatamam. saatlerce telefon izlemeyle ilgili araştırmalar yaptım. işsiz olmasaydım birçok kaynağa erişebilirdim fakat sadece birkaç sms yöntemine başvurabildim. bir de askerdeki bir arkadaşıma.
öyle ya da böyle bunun numarasına ulaştım. ama bahsettiği şekilde henüz kendi kullanmıyordu. kocası kullanıyordu. ama bence onu zorladı, beni inandırmak için. ama buna da inanasım gelmiyor çünkü beni bu kadar önemseyeceğini de düşünmüyorum. ne yazık ki yer tespiti yapamasam da en azından numaralara sahibim diye seviniyordum. bu arada ona kullanması için verdiğim telefonu da eşyalarla birlikte göndermişti. diğer hattım o telefondaydı ve kurcalarken facebook'a tıkladım yanlışlıkla. bilin bakalım ne oldu? kocasının hesabı açıktı...
en büyük sevincim bu ilişkiyi kapsayan sekiz dokuz ayın altı ayını askerde geçirmiş olmak. kim bilir ben yokken kimlerle...
aslında askerden dönene kadar hiç şüphelenmemiştim. benden telefonu istediğinde de şüphelenmemiştim. ama yalnız kalınca insanın beyni çalışıyor işte, böyle kötü bir huyu var. ve ne kadar saçma da olsa şüphe üretmesi boşuna değil. sonra benim beynim de işlemeye başladı bir biçimde.
aslında hep huzursuzdum. ilişki zaten normal olmasını beklediğim bir şey değildi ama o da hiç normal davranmıyordu. derken bir gün karşıma narsistlerle ilgili videolar çıkmaya başladı. ben de bu videolara saatlerimi ayırdım. inanamadım. bir narsistin elinde oyuncak olmuştum.
tavırlarından yüzde yüz böyle bir kişilik olduğunu anlayabiliyordum fakat beni düşündüren şey kendi davranışlarımdı. takdir edersiniz ki böyle bir ilişkiyi kabul eden birinin de psikolojisi pek iyi değildir. yani kısacası iki dengesiz karakter birbirine işkence edip durmaktaydı. ilişkinin gerektirdiğinden ötürü aramızdaki mesafe her zaman daha fazla olduğundan da bunu yönetmek ve kontrol altında tutmak imkansızdı. böylece bir gün, gereksiz bir tartışma başlatmak için yeltendiğinde çoktan verilmiş bir kararı uygulamaya kalkıştım. iki hafta kadar sürdürdükten sonra ona aldığım hediyeler geri gönderildi ve bir şekilde onunla iletişime geçmemi sağladı. başardı.
buluşmaya gittim ama sadece onu dinlemek içindi. kendisini terk eden, yüz üstü bırakan bir adama karşı vereceği tepki ne olurdu bir kadının? belki ilişkiyi bitirmek, belki kızmak, pataklamak belki? o kadar rahattı ki, seviştik. ama öpüşlerindeki sahteliği en beyinsiz halimle bile hissedebiliyordum.
birkaç günden fazla uzun sürmeyecek olan bu süreçte bir gün telefonla konuşurken konuşmadığımız zaman aralığında yeni bir hat satın aldığını söyledi. eğer ben onu biraz daha aramasaymışım eski numarasını iptal edip bunu kullanacakmış, dediğine göre. bu benim kafama öyle bir takıldı ki anlatamam. saatlerce telefon izlemeyle ilgili araştırmalar yaptım. işsiz olmasaydım birçok kaynağa erişebilirdim fakat sadece birkaç sms yöntemine başvurabildim. bir de askerdeki bir arkadaşıma.
öyle ya da böyle bunun numarasına ulaştım. ama bahsettiği şekilde henüz kendi kullanmıyordu. kocası kullanıyordu. ama bence onu zorladı, beni inandırmak için. ama buna da inanasım gelmiyor çünkü beni bu kadar önemseyeceğini de düşünmüyorum. ne yazık ki yer tespiti yapamasam da en azından numaralara sahibim diye seviniyordum. bu arada ona kullanması için verdiğim telefonu da eşyalarla birlikte göndermişti. diğer hattım o telefondaydı ve kurcalarken facebook'a tıkladım yanlışlıkla. bilin bakalım ne oldu? kocasının hesabı açıktı...
devamını gör...
4996.
suan herkes birbirine laf sokuyomus gibi hissediyorum
devamını gör...
4997.
birçoğu keşke ile başlayan bir sürü cümle işte…
devamını gör...
4998.
şöyle bir göz attıktan sonra hesaptan çıkış yaptım. neden bilmiyorum. herhangi bir art niyet beslemedim işte. ta ki telefonum çalana kadar.
bildirim gitmiş olacak ki beni şöyle bir yokladı. neredesin, ne yapıyorsun gibisinden sorular sordu. sonra telefonu sordu ve ben de açıkladım. açıkçası kocasına bildirim gitmesini de istemezdim. onun fark etmesine sevinmiştim. ama yine şüphe...
yani, dedim ki kendi kendime, telefonum bozuldu bahanesiyle yeni numarasını asıl telefonunda kullanıyor, eski telefonunu kullanarak da benimle oynuyor. benden aldığı telefonu da kocasına veriyor. oldukça basit ve mantıklı bir dağılım bence.
o gün gece boyunca diken üstündeydi. hatta gece beni aradı. nerede olduğumu falan sordu önce, bu numarasını biliyordum, muhtemelen beni yokluyor diye düşündüm. şüphe beynimi çoktan ağırlaştırmıştı zaten. beni yoklayıp yenisiyle dışarıda buluşacak diye düşünüp görüntülü aradım. biraz diretse de nihayet görüntülü görüşmeyi kabul etti ve bir saate yakın konuştuk. beni tatmin etmeye yetmedi tabii. çünkü sık sık dudaklarını kemiriyordu. bu davranışını ben askerdeyken de yaptığını hatırladım birden. oğlum dedim, eve kadar seninle görüntülü görüşüyordu ama eve gittiğini kim bilecekti ki? ya da evinin önünden bir başkasının almadığını kim garanti edebilirdi?
içimde büyük bir savaş vermekteydim. bir yanım her şeyi apaçık görüyor diğer yanımsa toz konduramıyordu. aslında bu kadar saplantılı hale nasıl geldiğimi anlamıyordum. sonuçta kaç yıllık kocasını aldatan biri beni aldatması işten bile değildi. bunu başından beri biliyor ve kabulleniyordum. bir yönüyle aslında sadece alacağımı almaya bakıyordum. belki de aptallığımı örtbas etmeye çalışıyordum bilmiyorum. kendimi kandırmaya çalışıyor da olabilirim. ama bütün duyguları tek seferde yaşıyor gibiydim. tuhaf bir ilişkiydi. benim için ilk olduğundan her şeye yabancı ve aynı zamanda bağımlıydım. ama olan buydu. saatlerce bekleyip gözetlemeler, takipler, iş yerinin civarlarında dolanmalar... hepsi de ondan habersizce, onunla ilişkimi kestikten sonra olanlar. bu daha da garip.
konuştuğumuz gecenin ertesi sabahı içimdeki kurt beni yemekten obez olmuştu neredeyse. vatsap durumundan konuşarak iletişim kuruyorduk genelde. o gece attığım durumu sabahın yedisinde gördüğünü görünce benim beynim yine bazı olaylar kurguladı. söylemeyi unuttuğum bir şey var: hafta sonu bir arkadaşının nikahına gideceğini söylemişti bana. saat ikide olacağını söylemişti. saat ikiye geliyordu fakat sesi soluğu çıkmamıştı. sonra duramadım evde. arabaya atlayıp evinin önüne gitmeye karar verdim. onun haberi yoktu elbette. yolda beni aradı. ben de başka bir yere gittiğimi söyledim. ona nerede olduğunu sorduğumda nikaha gitmediğini, evde olduğunu söyledi ve laf arasında çok trafik var o taraflarda zaten dedi. hmm, dedim, demek ki oradan gelmişsin ya da dışarıdasın... benim planım mahallede bekleyip onu eve kimin bırakacağını görmekti. sonra arabayı park ettim, yine aradı, evde olduğunu söyledi, mutfakta birtakım işler yapıyor gibi sesler gelince ben de evdedir deyip konuştum. kırk dakika kadar geçti geçmedi konuşmayı bitirdik. ve bir iki dakika geçti geçmedi, ben onu görmek istediğimi dışarı gelip gelemeyeceğini sordum. beş dakika geçti, görülmedi. on dakika geçti görülmedi. bu sırada birkaç mesaj daha attım, belki mesaj sesini duyar diye düşünerek. en son şöyle yazdım: kapıdayım.
bu mesajı bir dakika içinde görürse, haklıyım. her şeyde haklıyım.
mesaj görüldü, telefon çalmaya başladı.
haklıydım.
bildirim gitmiş olacak ki beni şöyle bir yokladı. neredesin, ne yapıyorsun gibisinden sorular sordu. sonra telefonu sordu ve ben de açıkladım. açıkçası kocasına bildirim gitmesini de istemezdim. onun fark etmesine sevinmiştim. ama yine şüphe...
yani, dedim ki kendi kendime, telefonum bozuldu bahanesiyle yeni numarasını asıl telefonunda kullanıyor, eski telefonunu kullanarak da benimle oynuyor. benden aldığı telefonu da kocasına veriyor. oldukça basit ve mantıklı bir dağılım bence.
o gün gece boyunca diken üstündeydi. hatta gece beni aradı. nerede olduğumu falan sordu önce, bu numarasını biliyordum, muhtemelen beni yokluyor diye düşündüm. şüphe beynimi çoktan ağırlaştırmıştı zaten. beni yoklayıp yenisiyle dışarıda buluşacak diye düşünüp görüntülü aradım. biraz diretse de nihayet görüntülü görüşmeyi kabul etti ve bir saate yakın konuştuk. beni tatmin etmeye yetmedi tabii. çünkü sık sık dudaklarını kemiriyordu. bu davranışını ben askerdeyken de yaptığını hatırladım birden. oğlum dedim, eve kadar seninle görüntülü görüşüyordu ama eve gittiğini kim bilecekti ki? ya da evinin önünden bir başkasının almadığını kim garanti edebilirdi?
içimde büyük bir savaş vermekteydim. bir yanım her şeyi apaçık görüyor diğer yanımsa toz konduramıyordu. aslında bu kadar saplantılı hale nasıl geldiğimi anlamıyordum. sonuçta kaç yıllık kocasını aldatan biri beni aldatması işten bile değildi. bunu başından beri biliyor ve kabulleniyordum. bir yönüyle aslında sadece alacağımı almaya bakıyordum. belki de aptallığımı örtbas etmeye çalışıyordum bilmiyorum. kendimi kandırmaya çalışıyor da olabilirim. ama bütün duyguları tek seferde yaşıyor gibiydim. tuhaf bir ilişkiydi. benim için ilk olduğundan her şeye yabancı ve aynı zamanda bağımlıydım. ama olan buydu. saatlerce bekleyip gözetlemeler, takipler, iş yerinin civarlarında dolanmalar... hepsi de ondan habersizce, onunla ilişkimi kestikten sonra olanlar. bu daha da garip.
konuştuğumuz gecenin ertesi sabahı içimdeki kurt beni yemekten obez olmuştu neredeyse. vatsap durumundan konuşarak iletişim kuruyorduk genelde. o gece attığım durumu sabahın yedisinde gördüğünü görünce benim beynim yine bazı olaylar kurguladı. söylemeyi unuttuğum bir şey var: hafta sonu bir arkadaşının nikahına gideceğini söylemişti bana. saat ikide olacağını söylemişti. saat ikiye geliyordu fakat sesi soluğu çıkmamıştı. sonra duramadım evde. arabaya atlayıp evinin önüne gitmeye karar verdim. onun haberi yoktu elbette. yolda beni aradı. ben de başka bir yere gittiğimi söyledim. ona nerede olduğunu sorduğumda nikaha gitmediğini, evde olduğunu söyledi ve laf arasında çok trafik var o taraflarda zaten dedi. hmm, dedim, demek ki oradan gelmişsin ya da dışarıdasın... benim planım mahallede bekleyip onu eve kimin bırakacağını görmekti. sonra arabayı park ettim, yine aradı, evde olduğunu söyledi, mutfakta birtakım işler yapıyor gibi sesler gelince ben de evdedir deyip konuştum. kırk dakika kadar geçti geçmedi konuşmayı bitirdik. ve bir iki dakika geçti geçmedi, ben onu görmek istediğimi dışarı gelip gelemeyeceğini sordum. beş dakika geçti, görülmedi. on dakika geçti görülmedi. bu sırada birkaç mesaj daha attım, belki mesaj sesini duyar diye düşünerek. en son şöyle yazdım: kapıdayım.
bu mesajı bir dakika içinde görürse, haklıyım. her şeyde haklıyım.
mesaj görüldü, telefon çalmaya başladı.
haklıydım.
devamını gör...
4999.
pazartesi vizeler başlıyor ve ben hiçbir şey bilmiyorum. çalışmamak için acayip direniyorum. içimden gelmiyor, kafam almıyor. ders çalışmak için masa başına geçip birkaç film bitiriyorum, sevdiğim kanalların videolarını izliyorum, kitap okuyorum. anlayacağınız ders çalışmamak için her şeyi yapıyorum. son gün çalışırım artık, bir şey kalmadı. şimdiden başlarsam sınav gününe kadar unuturum zaten.
devamını gör...
5000.
çok yorgunum, bir tutam uyku serpiştirdim yastığıma. çok özledim, çok özlüyorum. kolların ile sarıp sarmalıyorum ruhumu,nafile. nerdesin sevgilim ,bak çok yorgunum hadi bana masal anlat. yürüyemiyorum destek ol kollarıma. yakında görmeyi de bırakacağım benim yerime de sev o renkli çiçekleri ya senin kokun olmasa ne anlamı vardır ki çiçeklerin. çok hasretliyim sevgili gel artık
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255