6601.
hisarlarda yayından çıkan okların sesiyle duyulan ürperti gibiydi yürüyüşüm,
edanın güzelikten öte geçen önceliğini kabullenmişti ruhum,
ankara'nın gök gürültüsünden korkanların denize olan hasreti neredeydi yüreğimde,
aziz amcanın kızı selvi, senin gibisi yok zannederken vardı senden emsalsizi bilememişim. zaten hiç tanımadın ki beni, memur çocuğuydum ben, bakmazdın o babanın kızıyken.
günahın hüznünü, pişmanlığını hissedemedim ki bir defa, " öyle birisi değil desinler" diye.
korkakmışım oysa kendimi cesur zannederken, sözlerimi esirgediğimde anladım.
ahlaksız insana bile hatalarını haykırmadığım için pişmanım.
keşkelerim yoksa da, oysa ki lerim vardı ne değişti bilemedim.
söylediklerimi ben mi anlıyorum acaba sadece.
yumuşacıktın aslında sen, hiç bir kırgınlığım yok sana, kızımdın sen benim, kuzumdun.
bakma söyleyemediklerime, benim söylemediğimi dinlediğim şarkılar söylerdi aslında yüzüne yüzüne.
hiç küskünlüğüm olmadı kimseye, belki yediremedim kendime, belki küsmeye cesaret edemedim. yalnız bilseydin, hiç kötü olmadığımı, hiç kötü olmadığını bildiğim gibi.
devamını gör...
6602.
özlüyorum. bir şey hissetmeyi özlüyorum. hatta bazen o kadar özlüyorum ki hissetmeyi öfkelenmek bile hoşuma gidiyor. benliğimi dondurmuş gibiyim. *
devamını gör...
6603.
bin gecede olmayan bir gecede oluyor.
devamını gör...
6604.
yoruldum. dinlenmek istiyorum. burada olmak istemiyorum.
devamını gör...
6605.
hayat bazen güzel şeylerle çıkıyor karşımıza. lakin bu güzelliğe alışmamıza da izin vermiyor. sürekli bir şey yok. her şey bitmeye mahkum.
devamını gör...
6606.
biz erkekler bu hayatta hiçbir şey yapmak istemiyoruz. öyle boş boş uzanmak istiyoruz .
devamını gör...
6607.
aslında buraya bir şey hissetmediğimi yazmaya gelmiştim,

buradakilerin çoğu daha liseye yeni adım atarken ben evden defolup gittim kendi istediğim gibi yaşayabilmek için.

çoğu insanın bir şey yaparken arkasında ailesi falan olurdu ben de öyle bir şey olmadı hayatım boyunca ne yaptıysam bir yere kadar tek tabanca yaptım. gerekirse kafa, gerekirse duvar, gerekirse kapı kırdım ama yaptım.

yeri geldi aç kaldım, rusya da illegal dövüşlere de katıldım, bulaşıkçılıkta yaptım, inşaatçılıkta.

millet 1 çalışırken ben 10 çalışmak zorundaydım, milletin tek diploması/torpili varken benim diplomam olsa bile torpilim olmadı arkamda da kimse olmadı lakin millet 1 çalıştığı için başarılıydım. hayatım hep mücadele ile geçti bu mücadele herşeyden önce kendimle olan mücadelemdi. ya sürüye uyup prensipsiz bir "kötü" yada kendi kuralları ile yaşayan "neutral evil" olacaktım ben ikinciyi seçtim. prensipler ve kırmızı çizgiler belirledim bunları da aşmadım. yalnız herkesin bir tepe noktası vardır oraya çıktım aşağı bodoslama düştüm, bir daha çıktım bir daha düştüm, bir daha çıktım bir daha düştüm. her düştüğünde kalkmanın yolunu bulan birini yenemezsiniz diyeceğim de bu kafaya gelirseniz kaybedersiniz çünkü hayat en güçlüyüm dediğiniz de sizi yerden yere vurur.

"neden bu kadar sertsin" sorusunun cevabı da bu ben her zaman düşebileceğimi biliyorum bunu her zaman göze alabilmek için sert olmak zorundayım. hayata bakışım kesinlikle kolektif değil pek çok konuda bireysel. haliyle bu olunca da işte "dayanışma" falan bana komik geliyor dediğim gibi ben ne yaptıysam kendime güvenip yaptım birileri ile dayanışma/yardımlaşma topuna da girmedim.

insanlar hep başarımın ve yıkılmamamın sırrını sordu senin yerinde olsam kafama sıkarım diyen de çok kişi oldu onlara patton' dan öğrendiğim bir sözü söyledim " bir insanı ne kadar düştüğü ile değil düştükten sonra ne kadar yükseldiği ile ölçerim."

hayatım boyunca insanlar beni çok sevsin falan gibi bir ponçikliğim olmadı hatta açık konuşayım insanların beni sevip sevmemesi , onaylayıp onaylamaması umrumda bil değil. benim için hayatta önemli tek bir şey var sonuçlar. nedenlere odaklanmadım sonuçlara odaklandım bu yüzden de sonuca giden yolda gerekirse pek çok şeyi de yıktım.

ha hayatın da güvendiğin kimse yok mu? 1-4 kişi arası var birisi eşim zaten güvenmesem hayatımı birleştirmezdim. diğeri de 2-3 tane dostum diyebileceğim insan. eşim sayesinde bir tık sosyal yabaniliği aştım. ama gene de insanlarla tanışmayı yada insanları hala sevmiyorum.


velhasıl kelam buradan ne sonuç çıkar bilmem testis paylaşmadığıma göre dağılabilirim sanırım.
devamını gör...
6608.
sol şeridi babasının malıymış gibi 80-90'la kapatan tüm o.. evlatlarına söylüyorum o gaz pedalı ananizin muhtelif yerlerine girsin.
devamını gör...
6609.
bir zamanlar aşk denen şeye inanırdım. hani şu mideye kelebek kaçıran, kalbi ritim bozan, beyni kısa devreye sokan manyetik illet var ya… heh, işte ondan bahsediyorum.
artık yok.
kelebekler öldü, kalp ritmini cihaz tutuyor, beyin zaten uzun süredir garantiden çıktı.

bir zamanlar aşkın ateşi derlerdi…
ben de sandım ki şömine gibi, romantik bir sıcaklık verir.
meğer orman yangınıymış.
söndürmek için bütün duygusal itfaiyem seferber oldu ama yangın külü bile yakmadı çünkü sonunda ben kül oldum.

kadınlar hep aşk emek ister dedi.
ben de emek verdim.
sonra fark ettim ki, o emek dedikleri şey aslında kölelik.
bir kadın seni severken canım der, soğuyunca senin gibi insanlar diye başlar cümleye.
aradaki fark, sıcak suyun soğuması kadar doğal ama insanın içinde hipotermi yaratıyor.

aşk, artık benim için buzdolabının sebzelik kısmında unutulmuş bir limon gibi:
eskiden tazeydi, şimdi buruşmuş, tatsız ve kokusu bile kaçmış.
bir zamanlar kalbim çarpardı, şimdi kalbim ancak kahve içerken hızlanıyor.

aşka düşman mıyım?
evet.
çünkü aşk artık bir duygudan çok, finansal bir krizle başlama vuruşu gibi.
ilk aylar yatırım, ikinci ay harcama, üçüncü ay konuşmamız lazım.
ve sonra elinde bir sürü anı, boş bir cüzdan, yorgun bir ruh kalıyor.
devamını gör...
6610.
son entry mi gireli 1.5 yıl olmuş. bende çooookkkk şey değişti. sizde ne var ne yok bakalım
devamını gör...
6611.
sen oturup oğlunu kucağına alabilirdin ama sen oğlunun oturmasını bekleyip kenara çekildin ve oğlun da oturamayıp senin yanına geldi, ikiniz de ayakta kaldınız kendine değer vermeyen bu yüzden çocukları da öz değeri öğrenemeyecek olan anne!
devamını gör...
6612.
kötü alışkanlıklarımı bırakmayı kutlarken
kötü arkadaşlarla kutlamaşım .
gene bir söz duymuştum .
5 metrelik bir kuyuya düşmüşüm 3 metrelik ip uzatmışlar.
yoktular desem yalan söylerim, varlardı desem eksik kalır .
devamını gör...
6613.
başaramadık. çok net. başarısız oldum.
devamını gör...
6614.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

...
devamını gör...
6615.
uzun zamandır kelimelerin uğramadığı bir anayol kenarında bekliyordum seni. gelir mi diye değil, acaba nerede diye.
vaktiyle cümlelerin rüzgâr olurdu; şimdi esintisiz bir hava gibi sessizsin. belki kalemin yolunu şaşırdı, belki de hatırlanmayan-hatırlanmayacak bir sayfanın kenarında kaldım. yine de insan, bazı sessizliklerde en çok adı fısıldanan kişi olmak istiyor. merak ediyorum; unutuş mu ağır bastı, yoksa yazılmayı bekleyen başka satırlar mı çıktı karşına? unutma gecikmiş bir mektubun, okunası olmayacak sonra.

melankolik yazmıyorum ha, söz sanatı felan da hak getire. ima var sadece. dokundurma, tariz ne dersen de.

diyordu ya adam "ben küfür etmem söverim diye", ben de ağız dolusu sövüyorum sana. kimse yok yanımda şu anda, tabi ki sövdüğümü kimse duymuyor, okuyan da bilmiyor zaten kime sövdüğümü.

ben ara ara buradayım ; satır aralarındaki yerimi soğutmuyorum.
belki vücût bulamadı beyninde sözler, toparlayamadın cümleleri, belki kelimelerini başka limanlara uğrattın, kim bilir?

elbette; hayatın telaşına kim kızabilir? ben de kızmıyorum.

bunu bir hesap sorma olarak , belki de bir yoklama, bir kin ve sitem olarak "d ü ş ü n".
bu bir hesap sorma , yoklama, kin ve sitem çünkü.

hani bazen bir kapıya uzun süre vurulmazsa, içerde biri var mı diye şüpheye düşer ya insan; ben o şüpheye düşmüyorum. yürü git oradan.
sözüm meclisten içeri.

not: yazdıklarımı paylaşmadan tekrar okudum da, ne kadar gereksiz, ne kadar mesnetsiz, ne kadar nefret dolu, ne kadar çiğ yazmışım, kendimden utandım gerçekten de. silmeye de kıyamadım yazdıklarımı. bu yazı burada kalsın da bana ders olsun diye silmedim, öfkeyle kalkmayayım ki zararla oturmayayım diye.
sana asla bir kin, sitem besleyemem. çok iyisin sen.
inan ki çok imreniyorum sana, çünkü sen çok güçlüsün, hayatımda senin kadar güçlü kimseyi görmedim. kendimi bilirdim ben. kendimi güçlü zannederdim, beni bile şaşırttın sen. iyi ki tanımışım seni,
gaflete düşecektim neredeyse...
devamını gör...
6616.
#3761794

yaaaa kıyamam kendime yaaaa… bitti geçti gitti..
çok mutluyum yaaaa…

tabi bunun konusu da burası değildi ama görmüşken bir söyleyim dedim.

asıl söylemek istediğim şey anlayamadığım bir şekilde çok sıcak aşırı sıcak hissediyordum, bugün üşüdüm buna da mutluyum laaağnn.

oohhh sefam olsun..
devamını gör...
6617.
insanlardan soğumak istiyorum…
ama onlar klima gibi fişi çeksem bile bir şekilde cızırdayarak çalışmaya devam ediyorlar.

ben kendi halimde bir köşede çürümeye razıyım aslında, ama insanlar ısrarla gelip neyin var? diye soruyor.
yani kardeşim, neyin var diye sorulacak kadar gözle görülür bir çöküş sergilemiyorum ki ben içten içe küfleniyorum, sessiz sedasız.
ama yok, illa birlikte çürüyelim tayfası çıkıyor.

soğumak istiyorum onlardan, ama her biri birer mikrodalga fırın gibi
bir tanesi iyiyim ya dese, içimdeki umut kırıntılarını ısıtıyor.
sonra aslında seni özledim diyene kadar bekliyor, pat, gene yanıyorum.

kendime diyorum ki, insanlardan uzak dur, huzuru yalnızlıkta bul.
ama sonra markette kasiyer iyi günler deyince bile kalbim acaba bana mı iyi dedi? diye kıpırdıyor.
ulan ben romantik değilim, toplumsal olarak savunmasızım.

insanlardan soğuyamamak ne biliyor musun?
biri seni defalarca hayal kırıklığına uğratıyor, sen hala belki bu sefer normal davranır diyorsun.
yani yanmış tostun kenarını kazıyıp yeniden yemek gibi bir şey bu.
hem mide bulandırıcı, hem umut dolu.

artık soğumak değil, donmak istiyorum.
ama hayat, kombisi köklenmiş bir daire gibi
ne kadar cam açarsan aç, yine de içerisi insan sıcaklığı kokuyor.
ve o koku, ne yazık ki gitmiyor…

insanlardan soğuyamıyorum çünkü ben hala birinin içi sıcaktır belki diye yanılmaya gönüllüyüm.
ve işin en acı tarafı bu kadar yanılmayı bile haklı bir sıcaklık sanıyorum.
devamını gör...
6618.
dijital ayak izi çok enteresan bir şey.
devamını gör...
6619.
sabah hamlamış bir şekilde kalkacağım gibi bir his var içimde, umarım yanılırım. *
devamını gör...
6620.
uykuyla uyanıklık arasında bi yerdeyim. yapmak istediğim bi şeyler var ama gücüm yok. bi ara yataktan fırlayıp oje sürüp kuruyunca tekrar yattım. her şeyi boşverip hiçbi şeyi hissetmeme evresine geçmek istiyorum, içimde kopan fırtınaları dindirebilirsem biraz daha rahatlıycam ama bu fırtınalı denize öyle tutkunum ki beni yerlebir edeceğini bile bile gülümseyerek yol alıyorum. bedelini ödemeye hazırım tüm hatalarımın. acı çekmek çok da korktuğum bi şey değil.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim