5081.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
5082.
bıktım artık!
kendilerini gösterme arzusu ile mi yoksa insanların iyiliğini düşündüklerinden midir bilinmez söylenen sayısız depremler olacak, kıyamet ortamına dönecek vari sözlerden bıktım!
yıllardır anlatılan hikayelerin imgeleri gözlerimize doldurulduktan sonra her türlü sarsıntıda o deprem bu deprem mi diye bekliyor olmak rahatsız edici. adeta bak öleceksin ve böyle olacak ama bil bakalım hangisi gibi bir oyuna döndü.
madem bir bilim kurulu olarak göreviniz var o halde bunu yüreklerimize korku zihinlerimizde felaket şemaları oluşturmadan yapmalıydınız. nacisi de celal'i de diğerleri de yerin dibine batsın arkadaş.

mesele deprem olması değil! yıkım olduktan sonra "bu şehir temizlemekle olmaz molozları denize sürüklemekle temizlenir ancak", "kimse yardıma gelemeyecek aylarca", "açlıktan, hastalıktan ölecek insanlar" gibi sözler duymaktan 6-7 yıldır bunalmışken artık tahammülüm kalmadı bu felaket senaryolarını gözlerimize sokanlara. bilinçlendirmek korku imgeleri yaratmak değildir.
devamını gör...
5083.
(bkz: kötü tanımların daha fazla oylanması)
devamını gör...
5084.
o kadar değişik hissediyorum ki, yani aslında dümdüz kötü hissediyorum ama bu kötü hissin bir nedeni yok, bir farkındalıktan ibaret. sen nesin ki diyen değersiz olduğumu bana söyleyen hissettiren bir his.
devamını gör...
5085.
yakın zamanda askere gidecek olan arkaşıma bol bol deneyimlerimi anlattım, nelerle yüzleşeceğini ve neler alması gerektiğini vs anlattım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bizim muhabbet ve agamın gözünde min karizmam
devamını gör...
5086.
"bundan sonra ne olacağını bilmiyorum" dedi küçük prens.
küçük prens, bu kez insanlar ve hayvanlar arasında bir çıkarım yapmamıştı. bazen düz de olabiliyordu küçük prens. normal, sakince, kafası hafif çakır da idare edebiliyordu.
devamını gör...
5087.
az önce annemle felsefe yapmaya çalıştım. varoluşsal sorunlardan sanatın doğuşuna, felsefenin doğuşundan dilin doğuşuna kadar her şeyi konuşmaya çalıştım.

bana ilacını al dedi.
devamını gör...
5088.
benim sevgi dilim sataşmalı. ben ilkokuldayken de sevdiğim kızın saçını çekiyordum.
devamını gör...
5089.
#3535850
şey.
yaşadıklarına çok üzüldüm. bak bu gerçek. yani üzülmezsem insan değilimdir gerçekten üzüldüm ama beni kınama birazdan yapacağım şey yüzünden. lütfen bana kızma, darılma ve bak beddua etme duymuşsundur beddua döner dolaşır seni bulur yani daha fazla başına ne gelebilir bilmiyorum ama son atımlık canın kaldıysa onu da bana beddua ederek harcama işte.

yapıyorum:
hajshakshsjshshahah ölecem gajsbshsma okurken gülmekten perişan oldum ahajshs.
devamını gör...
5090.
gece gece hiçbir derdim yokmuş gibi yeni seçilecek papa’nın hangi unvanı kullanacağı geldi aklıma. eğer turkson denen zenci kardinal seçilirse kesin xıv. innocent’i kullanır gibi.

uyku çok büyük bir nimet ya.
devamını gör...
5091.
varlığınla yokluğun bir olsun artık ne olur, diyeceğim. kendime dua mı beddua mı edeceğimi bilemediğimden onu bile diyemiyorum. yalnız elimi kolumu değil dilimi dimağımı da bağladın öyle gittin yine. bunun üçüncüsü olmayacak demeye kalksam misal, ona da dilim varmıyor. bendeki de salaklık işte. yine gelsen git demem, ikimiz de biliyoruz. ne korkunç beni düşürdüğün şu durum ve ne trajikomik senden başkasının böyle hissettirmemiş oluşu. tuhaf. içimin bir kez olsun bir başkasına değil de yokluğuna dahi katlanmak istiyor oluşu. ne tuhaf ve ne yıpratıcı sahi, bilemezsin.
devamını gör...
5092.
o kadar üzgün ve mutsuz hissediyorum ki, hissettiklerim midemi bulandırıyor. o yüzden birazını kusmaya geldim.*

bugün benim doğum günümdü. böyle günleri, kutlamaları, hatırlamaları falan pek umursamam. ama her yıl dönümünde korkunç bir sorgulamaya istemsizce giriyorum; ne getirdim, ne götürüyorum. ne kaybettim, elimde ne var... evet elimde ne var, sanırım pek bir şey yok. geçmişten gelen üzüntüler, atlatamadığım travmalar, dönüp bakmanın içimi acıttığı sessiz bir çocukluk dışında pek bir şey yok.

aslında bu kadar hüzünlü bir tablo görmüyorum genel olarak, ama hayat akıp giderken takılıp kaldıklarımın beni alıkoydukları ne kadar kaçsam da karşıma çıkıyor. işte o zamanlar geri kalan her şey anlamsızlaşmaya başlıyor. bugün birilerini çok fazla suçlamaya ihtiyacım var, çünkü ancak bunu yapabilirsem kendimi suçlamaktan kurtulabileceğim; ki bu benim lanetim sanırım. ben, hiç alakası olmayan şeylerden bile kendisini sorumlu tutmayı ve suçlamayı başarabilenlerdenim.

insan ne yaparsa yapsın kader denen bir şey var. en materyalist olanlarımız için bile atomların başrolünde olduğu maddesel bir belirlenim, bir neden sonuç ilişkisi, ama var. bana göre bu, biz gelmeden önce bizim için belirlenmiş şeylerin tamamı, kader denen bir şey varsa bu işte. ananı babanı seçemiyorsun, doğduğun evi, seçimlerini etkileyecek kardeşlerini, yeteneklerini, zevklerini bile belirleyecek genlerini, ailende olan hastalıkları vs..

en önemlisi çocukluğunu.. onu seçemiyorsun ve o hep seninle. 50 yaşına da gelsen seninle gelen küçük bir çocuk var. ne kadar güçlensen de dolu gözlerini görmekten, ne kadar yeni bir hayata başlasan da eksikliklerini hissetmekten kaçamadığın küçük bir çocuk eteğine yapışıp en olmadık yerlerde hatırlatıyor kendisini. o çocuğu göremeyenler daha mı şanslı bilmiyorum ama sanırım daha mutlular.

bugün benim de tüm gün o küçük kız çocuğu yanımdan hiç ayrılmadı. babasının, burnu hep kırmızı diye fotoğraflarına her baktığında söylediği, ilk öğrendiği ama hiç unutamadığı duygu annesini kaybetme korkusu olan, çoğunlukla sessiz, içten içe öfkeli çünkü kırgın, bugün en çok babasının kokusunu özleyen, o ölene kadar hiç affedemediği ama deliler gibi özlediği babasının kokusunu arayan o çocuk hiç rahat bırakmadı beni.

kalk git çocuğum. git ve bir daha gelme.

--------------------
we both know what memories can bring
they bring diamonds and rust


devamını gör...
5093.
galiba ben yanlış bir şey yaptım.
devamını gör...
5094.
her şeyi ne olursa olsun halledeceğimi düşündüğüm için her şeyi sürekli erteliyorum. makale için 3 sayfalık giriş yazmam ve 4 seans çekmem gerekiyor. herkes bitirdi ödevlerini ben başlamadım. bu kadar rahat olmaktan çoğunlukla nefret ediyorumm.
devamını gör...
5095.
anahtar teslim yarın.
yarın son günüm burada
daha geleceğimi sanmıyorum.
birkaç gündür iyi yazdım yardırdım
benim için buraya kadarmış

bu arada ne oluyor bilmiyorum ama ben bambinomu özledim bu ara.
elinde hiçbir şey yokken olan kötünün iyisi anılar bile özlenir oluyor.
ihtiyacım olan belki gelir bana bilemiyorum
ben yeterince kaldım buralarda artık gidebilmeliyim,gideceğim.
süründürdü zaten bırakabilmek zor
kesemiyorsun bir anda işte ben hiç beceremem

şarkılarımızı dinle.
beni de unutmayın.

dönmek istesem bile bu kez dönmem geriye.
öyle işte.
bunları söylemek istedim.
vedaymış duyarmış laga luga yapmadan öyle kafamda planlamıştım zaten.
dondurup gidiciğim yani hepsi bu
abartı yok bir şey yok kimsenin de umru değil zaten.

ben bir nevi buradaki bana ve bambinoma veda ediyorum gibi düşünelim.

hayatım olağan sıkıcılığıyla devam ederken artık...
gerisi de bana ait.
hadi görüşürüz.
devamını gör...
5096.
bir şeyle ilgili ümidin olduğunda sonucunun kötü olacağını bilsen dahi uğraşmaktan, savaşmaktan vazgeçmiyorsun ama ümidin bittiğinde istediğin sonucu alacağını garantileseler dahi savaşmayı bırakıyorsun.

yorgun bir rahatlama hissediyorsun anlık ama aynı zamanda sonrasında ne olacağını bilmemenin ya da doğru yaptığından emin olmamanın yarattığı tedirginlikle uğraşıyorsun. sonra hepsi geçiyor, önemli olan ne kadar zaman aldığı.
devamını gör...
5097.
entry yazarken entry yazdigimi fark ettigim icin yazma hevesim kacti suan

az surdu fark ettiniz mi........
devamını gör...
5098.
allahım sen bana öyle bir heyecan gönder ki kendime olmadık dertler bulmayayım.
şöyle yanı başımda, ince, hoş, romantik, değer veren, yaşı yaşıma.
lütfen. ya bunu ver ben sevdalanayım ya da kafamdakini kendiliğinden sil. çıldıracağım.
devamını gör...
5099.
sanırım gitme vakti buralardan...

son bakışın, son gidişi de olmalı.
devamını gör...
5100.
şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık
sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı

oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik

oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim