sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
2721.
son halkıma hitabımdır.
www.youtube.com/shorts/05CH...
www.youtube.com/shorts/05CH...
devamını gör...
2722.
“potansiyel” olayının içini boşaltıp da dayatılmasından çok sıkıldım. memnuniyetsiz, doyumsuz olmamız için o kadar itekleniyoruz ki. ay aşırı yoruldum. geçmişe özlem duymuyorum-2000ler pop dinlemek hariç*- ama yetti ya. ben kimin sorularımdan, kendimi tanıdığımı düşünüp maymun iştahlı olmamdan, ertelememden, daha çok ertelememden. ertelemesem ne olacağını düşünüp o potansiyel zırvasında kaybolmaktan. kabul edemiyorum kendimi. yok sayıyorum.
devamını gör...
2723.
yarın yakacağım ortalığı.
devamını gör...
2724.
son kullanma tarihimizi bilsek acaba böyle olur muyduk?
gereksiz onca şeyi kafaya takıp dertlenir miydik? bilseydik her şeye gülüp geçer miydik?
çok daha hızlı davranıp daha güzel şeyler yaşamaya, yaşatmaya çalışır mıydık?
hiç gitmeyecekmiş gibi seviyoruz. hiç gitmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. sanki buyrun benim acelem yok siz öne geçin diyoruz, halbuki sıra bize geleli çok olmuş, farkında değiliz. zamanımız az. bizim olduğu halde bizim olmayan, bize ait olmayan bir zamanı, başkaları için hunharca, sebepsizce harcıyoruz.
zaman, zamanı gösterse de ne kadar kaldığını göstermiyor.
gereksiz onca şeyi kafaya takıp dertlenir miydik? bilseydik her şeye gülüp geçer miydik?
çok daha hızlı davranıp daha güzel şeyler yaşamaya, yaşatmaya çalışır mıydık?
hiç gitmeyecekmiş gibi seviyoruz. hiç gitmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. sanki buyrun benim acelem yok siz öne geçin diyoruz, halbuki sıra bize geleli çok olmuş, farkında değiliz. zamanımız az. bizim olduğu halde bizim olmayan, bize ait olmayan bir zamanı, başkaları için hunharca, sebepsizce harcıyoruz.
zaman, zamanı gösterse de ne kadar kaldığını göstermiyor.
devamını gör...
2725.
kendimi sana harcatmamak için ben kendimi harcadım. kendini harcanmış gibi hisseden bir tek sen değilsin , keşke bunu anlayabilsen.
devamını gör...
2726.
neyin yarım kalmışlığı bu yarabbim
taşınacak suyu göster
taşınacak suyu göster
devamını gör...
2727.
çok fazla uyuyamıyorum. ama bu durum beni halsiz ya da yorgun bırakmıyor
devamını gör...
2728.
sunduğunuz bahanelerin gerçek olmadığını çok iyi biliyorum.
devamını gör...
2729.
ben son 9 senedir -bosandıgımdan beri- kurdugum duzenimden memnunum.
cok huzurlu, cok saglıklı, cok ıhlamur kokulu sakin bir insanım ve boyle bir hayatım var.
bundan mutluyum.
bunun degismesini istemiyorum.
rızam olmadan bunu kaosla evirmeye kalkarsanız, her yerden kendimi soyutlayıp kendimi eve kaparım. -elimden tek gelen bu olur-
senelerdir her seyi goruyorum, duyuyorum, anlıyorum. anlattıgınız cogu seyi ilk seferinde anlıyorum zaten. tepki vermeme sebebim huzurumu bozmak istememek. cunku sizin cirkinliginizle muhattap olursam huzurlu poncik kalamıcam.
velhasılı rızam olmadan duzenimi degistirmeye kalkmayın.
kendimi eve kapatmak istemiyorum.
cok huzurlu, cok saglıklı, cok ıhlamur kokulu sakin bir insanım ve boyle bir hayatım var.
bundan mutluyum.
bunun degismesini istemiyorum.
rızam olmadan bunu kaosla evirmeye kalkarsanız, her yerden kendimi soyutlayıp kendimi eve kaparım. -elimden tek gelen bu olur-
senelerdir her seyi goruyorum, duyuyorum, anlıyorum. anlattıgınız cogu seyi ilk seferinde anlıyorum zaten. tepki vermeme sebebim huzurumu bozmak istememek. cunku sizin cirkinliginizle muhattap olursam huzurlu poncik kalamıcam.
velhasılı rızam olmadan duzenimi degistirmeye kalkmayın.
kendimi eve kapatmak istemiyorum.
devamını gör...
2730.
sanırım yalnızlığımıza fazla alıştık.
devamını gör...
2731.
2732.
iki üç cümle daha konuşacaktım
devamını gör...
2733.
hayat bazen çok hareketleniyor. bazen de yüz kişi ittirse yerinden bir milim ilerlemiyor, duruyor da duruyor. durmalara doyamıyor.
bazen zaman sıkışıyor. tüm mikro olaylar gelip senin beyninin üzerinde meyve sineği gibi üşüşüyor, sana musallat oluyor. öyle ki zamanın bu sıkışık hali durgun gibi görünen hayatında, ki genellikle böyle ilerler bu zamanlar-feci durgundur, seni de bunaltıyor. gün geliyor, her şey o kadar aynı ve o kadar sıradan oluyor ki, evren beni unuttu herhalde diyor insan.
insanlığın döngüsü müdür, evren kendi halinde takılırken insan kendi üzerine mi alıyordur bazı şeyleri? bana kalırsa her ikisi de oluyor.
bazen zaman sıkışıyor. tüm mikro olaylar gelip senin beyninin üzerinde meyve sineği gibi üşüşüyor, sana musallat oluyor. öyle ki zamanın bu sıkışık hali durgun gibi görünen hayatında, ki genellikle böyle ilerler bu zamanlar-feci durgundur, seni de bunaltıyor. gün geliyor, her şey o kadar aynı ve o kadar sıradan oluyor ki, evren beni unuttu herhalde diyor insan.
insanlığın döngüsü müdür, evren kendi halinde takılırken insan kendi üzerine mi alıyordur bazı şeyleri? bana kalırsa her ikisi de oluyor.
devamını gör...
2734.
kendimi atanamamış fahri herbokolog gibi hissediyorum.
fakat ben her boku değil , bir boku bilmek istiyorum.
hem de her açıdan , tüm veçheleri ile.
fakat ben her boku değil , bir boku bilmek istiyorum.
hem de her açıdan , tüm veçheleri ile.
devamını gör...
2735.
misafirlik de yerini yadırgamak berbat bişey
devamını gör...
2736.
ölmeden önce kırdığınız insanları arayıp tekrar küfredin
devamını gör...
2737.
özledim.
devamını gör...
2738.
iki tane zittiriboktan koltuk için canımı mı sıkacağım acaba?
gecenin bir vakti uykusuz kalmamım sebebi gerçekten bu iki zittiriboktan koltuk mu?
günün muhasebesini yapacak adamı kulağından tutup zihnimin içindeki hapse tıktığımdan beri bu uykusuzluklar başladı. hapishanenin anahtarını nereye koyduğumu bulmaya çalışırken işte sözlük, burada buldum kendimi ve pezevenk muhasebeci birden belirdi arkamda. ben de dedim, ulan madem kaçmayı biliyordun oradan ne diye beni beklettin? gülümsedi yavşak.
e madem buradasın sevgili muhasebeci otur da şu işi çözelim...
ceketini ilikledi, bacak bacak üstüne attı, geniş cebinden sigarasını çıkardı ve kocaman bir halka üfürdü havaya.
diğer cebinden defterini çıkarırken anladım nasıl bir boka bulaştığımı.
sayfaları karıştırırken sordu, bugün ayın on ikisi mi, on üçü mü?
fark eder mi dedim.
bu bile fark etmiyorsa sen boku yemişsin dedi ve sigarasından bir nefes daha aldı.
evet, bugün ayın on ikisi. anneler günü. günün hislerinin listesine girecek olursak, korku, öfke, mutluluk, çocukça bir heyecan, sonra tekrar öfke, yardımlaşmadan gelen huzur, yalnızlığın getirdiği sakinlik, yardım edememe çaresizliği, huzursuzluk, anneye sarılmanın huzuru, iç sıkıntı, öfke, nefret ve nihayetinde yaratma arzusunun dayanılmazlığı....
toplam miktar zihninizin ayırdığı bütçeyi çoktan geçmiş zugra, farkında mısınız?
tamam dedim, tamam.
bir miktar kredi çeksem?
hangi günden çekeceksin? ayın on üçünden mi? şu saatte uyumadığın için kredi haklarını harcamış görünüyorsun. aslına bakarsan son bir aydır yaşadığın duygulardan dolayı, önümüzdeki on beş gün yedek duygu depolama alanı kredisi çekemezsin.
e ne bok yiyeceğim? sorum havada asılı kaldı bu it kılıklı muhasebecinin dumanı gibi.
benden nefret etmeyi bırakabilirsin dedi.
oldu dedim.
iyi geceler.
gecenin bir vakti uykusuz kalmamım sebebi gerçekten bu iki zittiriboktan koltuk mu?
günün muhasebesini yapacak adamı kulağından tutup zihnimin içindeki hapse tıktığımdan beri bu uykusuzluklar başladı. hapishanenin anahtarını nereye koyduğumu bulmaya çalışırken işte sözlük, burada buldum kendimi ve pezevenk muhasebeci birden belirdi arkamda. ben de dedim, ulan madem kaçmayı biliyordun oradan ne diye beni beklettin? gülümsedi yavşak.
e madem buradasın sevgili muhasebeci otur da şu işi çözelim...
ceketini ilikledi, bacak bacak üstüne attı, geniş cebinden sigarasını çıkardı ve kocaman bir halka üfürdü havaya.
diğer cebinden defterini çıkarırken anladım nasıl bir boka bulaştığımı.
sayfaları karıştırırken sordu, bugün ayın on ikisi mi, on üçü mü?
fark eder mi dedim.
bu bile fark etmiyorsa sen boku yemişsin dedi ve sigarasından bir nefes daha aldı.
evet, bugün ayın on ikisi. anneler günü. günün hislerinin listesine girecek olursak, korku, öfke, mutluluk, çocukça bir heyecan, sonra tekrar öfke, yardımlaşmadan gelen huzur, yalnızlığın getirdiği sakinlik, yardım edememe çaresizliği, huzursuzluk, anneye sarılmanın huzuru, iç sıkıntı, öfke, nefret ve nihayetinde yaratma arzusunun dayanılmazlığı....
toplam miktar zihninizin ayırdığı bütçeyi çoktan geçmiş zugra, farkında mısınız?
tamam dedim, tamam.
bir miktar kredi çeksem?
hangi günden çekeceksin? ayın on üçünden mi? şu saatte uyumadığın için kredi haklarını harcamış görünüyorsun. aslına bakarsan son bir aydır yaşadığın duygulardan dolayı, önümüzdeki on beş gün yedek duygu depolama alanı kredisi çekemezsin.
e ne bok yiyeceğim? sorum havada asılı kaldı bu it kılıklı muhasebecinin dumanı gibi.
benden nefret etmeyi bırakabilirsin dedi.
oldu dedim.
iyi geceler.
devamını gör...
2739.
13 mayıs 2024. yazmasam bir gün kendimi suçlayacaktım.neyi daha iyi yapabilirim, neyi daha fazla yapabilirim,anama babama daha fazla nasıl yardımcı olabilirim diye sormaktan refahlarını artırmak zorunda hissettiğim ve başaramadığım her bir andan bir gün kendimi sorumlu tutacağımı biliyorum. bu sebepten yazmak, anamın babamın mentalitesini, hazırcılığını bir kenara not almak istedim ki günü geldiğinde bunları okuyup kendime haksızlık etmeyeyim.
ben saatlerimi pazarlık edip nasıl ek iş yapabilirim, nasıl finansal özgürlüğümü daha üst noktaya çıkarabilirim diye düşünüp dururken, 43 yaşında emekli olmuş ve o gün bu gündür hiçbir parasal üretim faaliyetine katılmamış, hiçbir finansal yatırım yapmamış annemin ve tek bir gün çalıştığına tanık olmadığım babamın yarattığı karamsarlık ve kin altında kendimi yiyorum.
annemin bok gibi bir hayatım oldu demesine karşılık sahip olduklarına, allahın verdiklerine şükretmesini söylediğimdeki tavrı karşısında tam olarak hak ettiğini yaşadığını düşünüyorum.1 yıl kirada oturan, ailesinden miras kalan evde yaşayıp, 15 sene çalışıp 25 sene emekli maaşı yiyen bir insanın şikayet etmeye hakkı nasıl olabilir? 2 sağlıklı çocuğum oldu, dünyanın en büyük hazinesidir. evim var, borcum yok, evimde aşım kaynıyor, insanlar 70inde çalışmaya devam ederken benim tek derdim mutfağın dağınık kalması, allaha şükür olsun demek varken sürekli bir şeylerden şikayet etmeyi insan nasıl kendinde hak görebilir?
en ufak bir eleştiride -ama o da 35 yaşında emekli olmuş. ama bu da benden daha fazla maaş alıyor. ama bilmem kim, ama bilmem ne... bu nasıl bir zihniyet? sizin nesliniz bu ülkeyi kuruttu. hepiniz her şeyin kolayına kaçıyorsunuz.
ben dünyaya geldiğimden beri çalışıyorum. sabahım 6'sında kalkıp okula gittiğimde 8 yaşındaydım. ayakkabılarım su dolu okula vardığımda 10 yaşındaydım. 12 yaşında başladım yarışmaya. önce okul, sonra dershane, sonra meslekte çalıştım. ortaokulda lisede çalıştım. üniversitede çalıştım. 12 yaşından beri çalışıyorum. 18 yaşında evden ayrıldığımda 180 boyunda 55 kilodaydım. 18 yaşından beri kira ödüyorum.
anne, senin bana ve hiçkimseye şikayet etmeye hakkın yoktur. evinde yaptığın çamaşır bulaşığı tüm yetişkinler yapıyor. ben de işten eve dönüp bütün haftasonunda güc kuvvet bulup yapmaya çalışıyorum. taş atıp kolun yorulmadan sahip olduğun evde, 15 yıl prim ödemekle kazandığın emekli maaşınla bana akıl veremezsin. çevreni ve kendini geliştirmek için hiçbir şey yapmayıp şehrinden ülkenden şikayet edemezsin.
ben saatlerimi pazarlık edip nasıl ek iş yapabilirim, nasıl finansal özgürlüğümü daha üst noktaya çıkarabilirim diye düşünüp dururken, 43 yaşında emekli olmuş ve o gün bu gündür hiçbir parasal üretim faaliyetine katılmamış, hiçbir finansal yatırım yapmamış annemin ve tek bir gün çalıştığına tanık olmadığım babamın yarattığı karamsarlık ve kin altında kendimi yiyorum.
annemin bok gibi bir hayatım oldu demesine karşılık sahip olduklarına, allahın verdiklerine şükretmesini söylediğimdeki tavrı karşısında tam olarak hak ettiğini yaşadığını düşünüyorum.1 yıl kirada oturan, ailesinden miras kalan evde yaşayıp, 15 sene çalışıp 25 sene emekli maaşı yiyen bir insanın şikayet etmeye hakkı nasıl olabilir? 2 sağlıklı çocuğum oldu, dünyanın en büyük hazinesidir. evim var, borcum yok, evimde aşım kaynıyor, insanlar 70inde çalışmaya devam ederken benim tek derdim mutfağın dağınık kalması, allaha şükür olsun demek varken sürekli bir şeylerden şikayet etmeyi insan nasıl kendinde hak görebilir?
en ufak bir eleştiride -ama o da 35 yaşında emekli olmuş. ama bu da benden daha fazla maaş alıyor. ama bilmem kim, ama bilmem ne... bu nasıl bir zihniyet? sizin nesliniz bu ülkeyi kuruttu. hepiniz her şeyin kolayına kaçıyorsunuz.
ben dünyaya geldiğimden beri çalışıyorum. sabahım 6'sında kalkıp okula gittiğimde 8 yaşındaydım. ayakkabılarım su dolu okula vardığımda 10 yaşındaydım. 12 yaşında başladım yarışmaya. önce okul, sonra dershane, sonra meslekte çalıştım. ortaokulda lisede çalıştım. üniversitede çalıştım. 12 yaşından beri çalışıyorum. 18 yaşında evden ayrıldığımda 180 boyunda 55 kilodaydım. 18 yaşından beri kira ödüyorum.
anne, senin bana ve hiçkimseye şikayet etmeye hakkın yoktur. evinde yaptığın çamaşır bulaşığı tüm yetişkinler yapıyor. ben de işten eve dönüp bütün haftasonunda güc kuvvet bulup yapmaya çalışıyorum. taş atıp kolun yorulmadan sahip olduğun evde, 15 yıl prim ödemekle kazandığın emekli maaşınla bana akıl veremezsin. çevreni ve kendini geliştirmek için hiçbir şey yapmayıp şehrinden ülkenden şikayet edemezsin.
devamını gör...
2740.
önünüzde bir ray mı var?
kaçın efendim, atlayasınız gelir.
önünüzde bir yol mu var?
kaçın efendim, katlayasınız gelir.
kaçın efendim, atlayasınız gelir.
önünüzde bir yol mu var?
kaçın efendim, katlayasınız gelir.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272