3761.
durup dururken gelen mutsuzluk perileri. hayır yani ne olmuş olabilir bu kadar mutsuzum şu an ben bilmiyorum. içimden ağlamak geliyor ortam müsait değil. eve gidince ağlasam bir sürü işim var. ama ne bileyim geçsin. nedenini az çok tahmin ediyorum ama gün doğmadan neler doğar işte. bakacağız artık. canım kendim.
devamını gör...
3762.
sordum sormaz oldum can ciğerdim murdar oldum
taş atacak kuyudan oldum
çok uzakta bir köyün delisi gibi
devamını gör...
3763.
ben artık bir şey söylemek istemiyorum susup anlaşılmak istiyorum yetti canıma tak etti
devamını gör...
3764.
çünkü bilirsin en başından olmayacağını bilirsin. bakışlardaki düşman gözler, bana ne kardeşim benim istediğim bu eşiğindeki seviyesiz cümleler, kendini inatla o pozisyona sokmak için uğraşırsın. sebep? ihtimaller dahilinde olmayan bir şeyi oldurmak kadar akıl ve mantıktan yoksun bir insan olmadığım aşikarken neden? çünkü senin istediğin olmayacağını bilsen bile bir umut başka bir formatın, başka bir yaşam biçiminin, bir birlikteliğin varlığının olabileceği çocuksu hayalini içinden söküp atamamışsındır. bu inat, bu yaşama tutunma biçimi en sonunda gelir dolaşır sana maddi manevi zarar olarak geri döner, çünkü sen baştaki ta en baştaki o bakışlardaki düşman gözleri görmemezlikten gelmişsindir. o saatten sonra da olay örgüsü bitene kadar arada olanları bir bir hafızana kaydedersin ama hafızanın o çiçekli pahalı çin halılarının altına süpürürsün. ta ki halı artık düşman gözlerden o kadar çok şişmiştir ki zihnin kendisi takılıp yere çakılır halının üzerinde yürüyeceğim derken.
çakılmanın şiddeti....
bu sefer de şiddetliydi. bu sefer diğer seferlerden farklı muhteviyattaydı. ama çakılma çakılmadır.
ayağa kalkmak?
devamını gör...
3765.
inişler, çıkışlar ve can kırıklarıyla dolu hayatımızda, patlamanın ve isyan etmenin yasaklandığı garip hatta saçma sapan bir dünyada, ismine "hayat" denilen boktan yaşantılarımızın bir gün bitecek olmasımıdır canımızı sıkan?
yoksa bir şansımızın daha olmayışımıdır?
sanki tekrar başlasak aynılarını yine yapmayacakmışız gibi bir ruh haline sahip olduğumuz gerçeğinin inkarı doğrultusunda ki işgüzarlığımızmıdır?
canım ev yapımı papates ve yeşil biber kızartması istiyor bide.
keşke annem yanımda olsa.
devamını gör...
3766.
gadıgedapgedapgedapgedap
gadıgeduveyugeduveyugeduveyu
yuaronfayr
yuarmayn
bir de cumartesi ankara ankara beautiful ankara'ya az kar yagsin lutfen
ozel rica dir......,,
devamını gör...
3767.
zamanın ne kadar çabuk geçtiğini zamanla daha çok fark etmeye başladım.
ne zaman zaman kavramını düşünsem de aklıma hep ölümle alakalı olan şeyler gelir.
ölüm kavramını düşündüğüm zaman ise ilk başta en yakınımdaki insanların, ailemin ölümünü düşünüyorum istemsizce.
aslında 6 şubat depreminden beri böyle bu durum. çok alakasız yerlerde aklıma gelebiliyor her an, tüm günümün içine edebiliyor bu konu, ölüm durumunda elimden bir şey gelemeyeceğinin farkında olduğum için daha da can yakıcı oluyor.
ailemle aramı iyi tutabilseydim ve onlarla en başından yakın olabilseydim belki de bu kadar kaygılı olmazdım bu konularda.
onlarla aramı nasıl düzelteceğimi de bilmiyorum çünkü ortada hiçbir zaman büyük bir sorun olmadı. sorun olsa bile daha iyi olurdu ama birbirimiz hakkında sorun yaratabilecek kadar bile tanımıyoruz sanki birbirimizi.
yine bunun da sorumlusu benim tamamen, kendimi her şeyden soyutlarken aile kavramının öneminden haberim yoktu. o yüzden ailem de dahil her şeyden soyutladım uzun süre.
şimdiyse bunu düzeltmeye çalışıyorum. kendimi bildim bileli aileme kendim hakkında bir şeyler anlatmamışken onlar hâlâ hayattayken bunu yapabilmek istiyorum, onları dinlemek istiyorum.
onlarla tekrardan tanışmak istiyorum ama umarım bunun için çok geç olmaz çünkü içimden bir ses zamanın gittikçe daraldığını söylüyor.
devamını gör...
3768.
fena halde aldatıldım.
hıncımı kimden alacağım.
devamını gör...
3769.
ruhen yorgunum, bıkkın belki. bir süredir heyecanlandığım, heves ettiğim herhangi bir şey yok. yapmam gerekenleri yapıp gün doldurmak gibi hissettiğim bir hayat. oysa küçük şeylerden bile mutlu olurdum ben.
devamını gör...
3770.
kusura bakma iş işten geçti, olamayız artık eskisi gibi.
devamını gör...
3771.
ağrıdan dökülüyorum.

yetmiş beş tane vitamine rağmen bu kadar düştüğüme mi yanayım, tüm gün elli küsür insanla selamlaşırken gayet kendimde olabildiğime mi şaşırayım, tüm bunları nazara bağlamış olmamı mı kanıtlayayım.

enerjiniz yüksek diyen mavi gözlüydü.
çok yazık.
*
devamını gör...
3772.
pişman değilim.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3773.
birkaç güvercin alıp yumuşak boyunlarından öpesim var sözlük. bıktım bu karanlık ruh hallerinden.
devamını gör...
3774.
bir penguen gibi etrafına bakınıp gülen suratlara benzediklerini görüyor, öyle olmadığını biliyor. kaçış mağarası tüm bu köşe bucak, koşar adımlarla gelip sığınıyor. içindeki çöpleri biriktirip buraya döküyor. mağaranın buzlu zemininde eridikçe hüzünlü bir ırmak gibi taşıp dökülüyor çöplerden arta kalanlar. akan suyun üzerine çizilen hikayelerine bakıp gülümsüyor ve aynalar ordusuna katılmak için tekrar kalabalığa karışıyor. anlaşılmamasını istese de anlam bulma hayaliyle içinde ölenleri kesip biçerek yeniden diriltiyor. unuttuklarını hatırlayamıyor muhtemelen ama bunu sorun etmiyor. uçamayacağının farkında ne de olsa. uçmaktan da korkuyor ya aslında, sadece sert bir şekilde çakılmak istemiyor. sessizce kaçıyor. izlerini kim takip eder hiç düşünmüyor. silinmek de var hikayenin sonunda, iyi biliyor.
devamını gör...
3775.
bütün yaşamım, sevgim, nefretim, hatıralarım, acılarım hepsi aynı rüyaydı. kilit altında tuttuğum bir rüya ve bir çok rüyada olduğu gibi, bunun sonunda da bir canavar var.
devamını gör...
3776.
kendi hayatımın nankörüymüşüm gibi hissediyorum çoğu zaman. 8 sene önce başarılı bir öğrenciyken üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım. psikolojimi de kendimi de toparlayamadım. halâ daha izlerini taşıdığım yaralar bıraktı bende. gelecek kaygısı her yerimi sardı, nefes alamadım. o sıralar hayatımda olan insanın “ben bakarım sana, istediklerini yaparım” demesi dahi tüylerimi diken diken ederdi, istediğim şey çabasız hayatta kalmak değildi çünkü. dahası, hayatta kalmakta istemiyordum hayallerim vardı benim kumbaramda biriktirdiğim. bu bir erkeğin önüme sunuşuyla hayata geçsin istemedim. teselli cümleleri beni daha da koparıyordu yani hayattan.

şimdi sorunlu ilişkiden kurtulmuş, 12 aydır hayatına çiçekler ekmeye çalışan bir adama aşık olmuş ve okuluna geri dönmüş bir kadınım. ama halâ adını koyamadığım bir boşluk var, bir acı gizliyorum. kendim nefes alıyorken başka düşmana ihtiyacım yokmuş gibi.

ne istediğimi bilmiyorum. o çiçekleri kökünden koparıyorum, bir zamanlar hasretini çektiğim okula zoraki gidiyorum. kendimi bir yere ait hissedemiyorum. dünyadan olabildiğince kopukmuşum gibi, benden ötede yaşanıyormuş gibi her şey.

bedenen var olduğum bi hayattan yoruldum ve ayrılmak istiyorum. öyle de kararlıyım ki, sevdiklerim adına üzülüyorum.
devamını gör...
3777.
söylemiştim tekrar söylüyorum. haddini bilmez insanlara karşı inanılmaz deliriyorum. ben öldüm gerçekten öldüm. tekrar döndürdüm kendimi. hanginiz yanımda olmak istediniz. sordunuz mu nasılsın bir sorun mu var yapabileceğim bir şey var mı bir ihtiyacın var mı? seni görüyorum. ne kadar zorlandığını görüyorum. yanındayım dediniz mi. demediniz. bekledim mi tabiki hayır. ben bu yaşıma kadar en iyi öğrendiğim şey kendi yaralarımı kendim sarabilirimdi çünkü. düştüm kalktım düştüm kalktım ama doğruldum gerçekten. şimdi gelmiş bana ahkam kesmeyi kendinize hak mı görüyorsunuz gerçekten mi yaaaaa. gerçekten mi? deneyimdi diyecekmişim tecrübe diyecekmişim. sebep??????
devamını gör...
3778.
yoksunluk; giderek hafiflediğini bile zannetsek, bir tutkunun, arzunun, o tutku ve arzu nesnesinin bizim için aslında değerinden hiçbir şey kaybetmeden kaybedildiğini anladığımızda yaşadığımız derin acı ve hüzün; göğsümüzün üzerine oyulmuş, asla doldurulamayacak bir obruğun yüreğimizi cayır cayır yakması; yoksuzluk.

tutku, nesnesinin kendini eksiltmesiyle, esirgemesiyle ya da eskitmesiyle ortadan kalkan bir şey değil. o; olsa da olmasa da içinizde hasretle beslediğimiz, özenle büyüttüğümüz, sarıp sarmaladığımız, koruyup kolladığımız tutku, vuslatsız bitebilecek bir şey de değil.

yüreğimde yanan bir ateş topu var. benimle üçüncü servinin altına eşsiz hatıralarla birlikte gömülecek, üstü gazellerle örtülecek ama asla yanmaktan vazgeçmeyecek.
devamını gör...
3779.
supergirl

tek bir direkten oluşan durakta bekliyordum, iki kişiydik, otobüste zaten gelmek bilmiyordu, otobüsün gelmek bilmemesi canımı da sıkmıyordu, sadece sigaradan nefes çekmeye devam edip soğuk havanın keyfini çıkarıyordum.
cadde bomboştu ve kar beş santimetre kadar kalınlaşmış, yağan tanelerin deri montumun üzerinde erimesi zaman alıyordu.
zamanla derdim yoktu diye düşündüm.
kafamı çevirdim, yanımdaki adam gülümsedi ve
gelmek bilmiyor bu otobüs. yarım saat oldu, zamanla derdimiz yok mu dedi.
küçük gözlerini yağan kar tanelerinden korumak için gözlerinin üzerinde kirpikleri de yoktu ve tam da bunun için kırpıştırıp duruyordu bozuk far gibi.
benim yok dedim. yarım saat oldu… olsun.
çok da konuşasım yoktu açıkçası, tek direkten oluşan durağın direğinin dibindeki sarı sokak lambası gecenin karanlığında kar tanelerine büyüleyici bir hava veriyordu. kafamı yukarı kaldırdım.
baksanıza bu güzelliği bırakıp boğucu otobüse binmek sıkıcı bile olabilir dedim.
(o sırada adam da yukarı bakıyordu)
ama tabi eve de gitmek lazım dedim. konuşma hevesimin olmamasına rağmen ağzımdan çıkan bu cümlelere bir anlam veremedim.
adam evet dedi. eve gitmem lazım. kızımın doğum günü.
(adam küçük gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı, montunun cebinden bir sigara çıkardı, saçları tamamen kardan beyazlaşmıştı)
babalar kızlarının doğumlarını kaçırmamalı dedi tam da ben o sırada babamın benim doğumum dahil kaç doğumgünümü kaçırdığını düşünürken.
ve ekledi… bilerek yapmamıştır canım dedi.
“kim” dedim.
yani pardon yanlış kurdum cümleyi… geçen sene kızımın doğumgününü kaçırdım yine böyle otobüs beklerken dedi. bilerek olmadı tabi dedi.
(kirpiksiz gözlerine kar kaçtı ikisinin de)
binseydin ya lan taksiye pezevenk diye geçirdim içimden.
adam birden tüm vücuduyla bir hışımla bana döndü. ulan ben basit bir muhasebeciyim ne arar bende taksi parası diye bağırmaya başladı. kızın sütünü zor alıyorum. sen kimsin beni yargılıyorsun diye sesini giderek yükseltti. elleri kolları sanki kar taneleriyle dövüşüyormuşçasına hareket ediyordu.
dondum kaldım olduğum yerde…
“öyle demek….” istemedim demeye çalışırken fark ettim zaten dememiştim öyle bir şey ama demiştim de bir yandan öyle bir şey.
o sırada bir çöp toplayıcısı çöp arabasıyla tek direkli durağın direğinin yanında duran sokak lambasının yanında duran çöp tenekesine yanaştı.
arabayı arka iki tekerinin üzerine yerleştirdi ve yarı beline kadar çöp tenekesinin içine daldı.
(şimdi duraktaki iki kişi yani kadın ve erkek çöpçüye ve çöp arabasına bakıyordu ki çöp arabasının brandası hareket etmeye ve eğilip bükülmeye başladı. ağız kısmı iyice yere doğru eğildi ve üç yaşlarındaki bir kız çocuğu üzerinde supergirl yazan bir kazakla arabanın içinden emekleyerek çıktı- çocuk gülüyordu, çocuğun gülüşü hatta çocukça neşeli bir kahkahaya dönüştü. duraktaki kadının kirpikli gözlerine kaçan kar taneleri değildi yanaklarından süzülen- duraktaki adamın kirpiksiz gözlerine kaçan kar taneleri olsa ne yazardı yanaklarından süzülen, kız çocuğu karın içinde oynamaya başladı. çöpçü elinde mukavvalarla çöp tenekesinin içerisinden çıktı ve adamla kadına baktı-bir an için durdu sanıldı dünya sonra çöpçü dedi ki “merak etmeyin mutlu o”)
devamını gör...
3780.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim