sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
3681.
“her umudun dibine kadar indikten sonra aklın verdiği tek gerçek sonuç şudur. her şey bir hiçtir; ün, aşk, mutluluk, bunların biri bile var değildir. öyleyse biz herhangi bir konuda düşüncemizi belirtirken her şeyden önce kendimizi aldatmak zorundayız. bir şeyin var olduğuna inanmak bir düş kurup ona sonradan tapmak, ona küfretmek, onu yüceltmek ya da yerle bir etmek için.
demek ki hepimiz birer don kişot'uz. üstelik don kişot'tan daha da bağışlanamaz bir durumdayız. çünkü dev diye gözümüzde büyüttüğümüz şeylerin gerçekte birer değirmen olduğunu biliyoruz, ama yine de onları birer dev gibi görmek için direniyoruz''*
demek ki hepimiz birer don kişot'uz. üstelik don kişot'tan daha da bağışlanamaz bir durumdayız. çünkü dev diye gözümüzde büyüttüğümüz şeylerin gerçekte birer değirmen olduğunu biliyoruz, ama yine de onları birer dev gibi görmek için direniyoruz''*
devamını gör...
3682.
ne diyeyim bu istanbul trafiğinden, çalışmayan otobüslerinden, gereksiz yol çalışmalarından gına geldi. yoruldum beklemekten, kimseyi beklemedim otobüs beklediğim kadar.
devamını gör...
3683.
3684.
uyandım ve yoğun programlı bir cumartesiye psikolojimi hazırlarım diyordum...
hazırlayamadım.
şu an balkonda kahve keyfi yapıyorum, telefona sürekli mesaj geliyor*
neyse, kalkarız birazdan.
önce bir kaç kişisel görüşme, söz verdiklerim var.
sonra alış veriş ve kutsal cumartesi hazırlığı.
kampa kaçmadım ne zamandır.
havaların biraz daha soğumasını bekliyorum. (balıklar kıyıya gelsin)
balıklı kamp seviyorum çünkü.
"ne yesem?" sorusunun ağırlığından kurtulmanın tadı güzel.
deniz sana ne verirse artık, şansına güven.
uzattım.
hadi güzel bir hafta sonu olsun.
omuzları ısırın, mal mal kibar çocuk taklitleriniz bıktırdı.
biraz kendiniz olun*
hazırlayamadım.
şu an balkonda kahve keyfi yapıyorum, telefona sürekli mesaj geliyor*
neyse, kalkarız birazdan.
önce bir kaç kişisel görüşme, söz verdiklerim var.
sonra alış veriş ve kutsal cumartesi hazırlığı.
kampa kaçmadım ne zamandır.
havaların biraz daha soğumasını bekliyorum. (balıklar kıyıya gelsin)
balıklı kamp seviyorum çünkü.
"ne yesem?" sorusunun ağırlığından kurtulmanın tadı güzel.
deniz sana ne verirse artık, şansına güven.
uzattım.
hadi güzel bir hafta sonu olsun.
omuzları ısırın, mal mal kibar çocuk taklitleriniz bıktırdı.
biraz kendiniz olun*
devamını gör...
3685.
yansın, yıkılsın bu koskoca krallıklar.
devamını gör...
3686.
uzanıp kendi düşüncelerim içerisinde kaybolmayı yeğlemiyorum aslında. gözlerimi kapatıp orada öyle uzandığımı hayal ederken ve gerçekten de uzanırken kendimle iletişim halinde olmayı özlüyorum. yazmak istiyorum. böyle delicesine bildiklerimi aktarmak istiyorum ama ne bildiğimi derleyemiyorum bile. ve dönüp bir şey bilmediğimi iddia edecek derecede kendime haksızlık ediyorum. ne mi biliyorum?
ahengi biliyorum. kağıttan yapılmış dönen rüzgargülünü izleyen köpeğin tasmasını elinde tutan kadının birazdan üst kattaki annesinden gelen sepetin içinden tereyağını alıp kocasına yumurta kıracağını biliyorum.
dansı biliyorum. vücudun her hareketinde insanoğlunun duyularıyla hareket ederkenki dansını biliyorum.
müziği biliyorum. seyredip şaşkınlıkla içimdeki seslerin başka birinin sesini duyduğunda nasıl da sakinleştiğini ya da daha da coştuğunu biliyorum.
doğumun mucizevi ama mucizenin sıradanlığını biliyorum. nicelik denilenin ölçüldüğünde küçümsendiğini biliyorum.
erkek nedir biliyorum. savaşacak kadar kadın olduğumu da biliyorum.
çocuk gülümsemesi nedir biliyorum. zamanın henüz bir katile dönüşemediği ve katledemediği çocuk gülümsemesini biliyorum.
yağmur sonrası doğanın seslendiğini biliyorum. kulak kabartmayı zaman zaman unutsam da seslendiğini bırakın duymayı dalların hareketinde görüyorum.
ne mi biliyorum?
başını ellerinin içine almış bir adamın çektiği varoluşsal sancıyla aynı acıyı çeken aynı kadınların uzak odalarda birbirlerini beklerken geçen zamanın göreceliğinin olmadığını biliyorum ve bu bekleyişlerin en nihayetinde ölümle sonuçlandığını biliyorum.
insan vücudunun insana derdini anlatırken yine insanın nasıl da sağır olabileceğini biliyorum.
vücut bağırıyor yırtıyor kendini bana bunu yapma diye ama dinlememeyi öğrenmiş koca koca nesillerin şehirleri nasıl betonlaştırdığını biliyorum.
ve evet betonu çok iyi biliyorum. o kapatmaya çalıştığımız, renkli boylarla kimi zaman gizlediğimiz ve öyle aymazca bir tavırla bazen hayır diyerek yücelttiğimiz betonu biliyorum.
gökyüzünü delen ihtişamlı yapılarımıza bakıp ne kadar da ilerledik sanrısının içimizdeki çocukla olan çatışmasını biliyorum.
ne mi biliyorum?
parayı biliyorum. iyi bir düzenleyici olduğunu biliyorum. iyi bir düzenleyicinin iyi bir katile nasıl dönüşebileceğini biliyorum.
kimin öldüğünü biliyorum.
toprağa konulan ölü bedene tam olarak ne olduğunu bilen insanoğlunun bu gerçekle baş etmek ve kendini korumak için yarattığı onlarca hikayenin özünden koparak dilden dile yazıdan yazıya dolaşarak yine katil hikayelerine döndüğünü biliyorum.
çok katil var biliyorum.
çok katil varken bunca yaşamın halen devam ediyor olması karşısında sakinliğimi nasıl koruduğumu ise inanın bilmiyorum.
ahengi biliyorum. kağıttan yapılmış dönen rüzgargülünü izleyen köpeğin tasmasını elinde tutan kadının birazdan üst kattaki annesinden gelen sepetin içinden tereyağını alıp kocasına yumurta kıracağını biliyorum.
dansı biliyorum. vücudun her hareketinde insanoğlunun duyularıyla hareket ederkenki dansını biliyorum.
müziği biliyorum. seyredip şaşkınlıkla içimdeki seslerin başka birinin sesini duyduğunda nasıl da sakinleştiğini ya da daha da coştuğunu biliyorum.
doğumun mucizevi ama mucizenin sıradanlığını biliyorum. nicelik denilenin ölçüldüğünde küçümsendiğini biliyorum.
erkek nedir biliyorum. savaşacak kadar kadın olduğumu da biliyorum.
çocuk gülümsemesi nedir biliyorum. zamanın henüz bir katile dönüşemediği ve katledemediği çocuk gülümsemesini biliyorum.
yağmur sonrası doğanın seslendiğini biliyorum. kulak kabartmayı zaman zaman unutsam da seslendiğini bırakın duymayı dalların hareketinde görüyorum.
ne mi biliyorum?
başını ellerinin içine almış bir adamın çektiği varoluşsal sancıyla aynı acıyı çeken aynı kadınların uzak odalarda birbirlerini beklerken geçen zamanın göreceliğinin olmadığını biliyorum ve bu bekleyişlerin en nihayetinde ölümle sonuçlandığını biliyorum.
insan vücudunun insana derdini anlatırken yine insanın nasıl da sağır olabileceğini biliyorum.
vücut bağırıyor yırtıyor kendini bana bunu yapma diye ama dinlememeyi öğrenmiş koca koca nesillerin şehirleri nasıl betonlaştırdığını biliyorum.
ve evet betonu çok iyi biliyorum. o kapatmaya çalıştığımız, renkli boylarla kimi zaman gizlediğimiz ve öyle aymazca bir tavırla bazen hayır diyerek yücelttiğimiz betonu biliyorum.
gökyüzünü delen ihtişamlı yapılarımıza bakıp ne kadar da ilerledik sanrısının içimizdeki çocukla olan çatışmasını biliyorum.
ne mi biliyorum?
parayı biliyorum. iyi bir düzenleyici olduğunu biliyorum. iyi bir düzenleyicinin iyi bir katile nasıl dönüşebileceğini biliyorum.
kimin öldüğünü biliyorum.
toprağa konulan ölü bedene tam olarak ne olduğunu bilen insanoğlunun bu gerçekle baş etmek ve kendini korumak için yarattığı onlarca hikayenin özünden koparak dilden dile yazıdan yazıya dolaşarak yine katil hikayelerine döndüğünü biliyorum.
çok katil var biliyorum.
çok katil varken bunca yaşamın halen devam ediyor olması karşısında sakinliğimi nasıl koruduğumu ise inanın bilmiyorum.
devamını gör...
3687.
tuhaf günler... bir gizli güç öfkeyle savuruyor beni sanki.
deniz, deniz diye inlyordum ama bi hastane penceresinden körfezi göreceğim aklıma gelmemişti. kol kırığım madem yen içinde kalmadı, bu sütunlardan yazdım, o halde 3 gündür midemin kanadığını da yazabilirim dedim.
bu kadın niye sözlükte yazamıyor, işte bundan. neyse ki odam deniz görüyor.
deniz, deniz diye inlyordum ama bi hastane penceresinden körfezi göreceğim aklıma gelmemişti. kol kırığım madem yen içinde kalmadı, bu sütunlardan yazdım, o halde 3 gündür midemin kanadığını da yazabilirim dedim.
bu kadın niye sözlükte yazamıyor, işte bundan. neyse ki odam deniz görüyor.
devamını gör...
3688.
yılmaz abi helal olsun ayağınla sinek yakalamışsın
devamını gör...
3689.
“öfkeli bir karakter ve merhametli bir kalbe sahibim. ikisi de bana haddinden fazla zarar veriyor.”
devamını gör...
3690.
kemiklerim agridan sizliyor lan.
devamını gör...
3691.
geçen yıl 'yüzde doksan dokuz nokta dokuz bir simülasyonda yaşıyoruz' demişti elon musk.
bir senedir sürekli bu bakış açısını test edecek şekilde ölçme değerlendirme uzmanlığı yapıyorum. hem kişisel geçmişimi, hem eski ve yeni tanışlarımın hal ve gidişlerini ölçüp biçip 'sahi bu bir similasyon mu? yoksa ne? öyleyse nasıl işliyor?' diye anlamaya çalışıyorum.
belki bazılarınız geçen yıl bildirdiğim bu halimi bilir. artık siz dostlar için bir ara özet zamanı geldiğine karar verdim. bu günkü killer'ın#3245584, homoşappiensin#3246263 ve zugra#3246499'nın yazılarının bu ilhamı verdiğini de eklemeden geçmemeliyim.
bir yazılım gibi anakronik sistem alt yapısı olduğuna ikna oldum. kaza kader ilişkisinin tamamen ileri yönlü ve öngörülemez olduğuna emin gibiyim. seçimlerin her ne kadar tamamı ile özgürce yapılmasa bile anlık kararlarla ve kişisel sorumluluk yüklenerek yapıldığı kesin. sonuçlarının ne olacağına da similasyonda hemen o anda karar verilmiş oluyor. işte akışın tıkandığı yer burada...
benim geri dönen 'karar bedelim' nasıl gelip akışta hiç bir kasma, bozma oluşturmadan beni bulabiliyor? ve bu aynı evreni paylaştığım milyarlarca ben gibi için milyar kere milyar işlemde, birbiri ile örtüşük bir sarmalda, hiç bir bozunmaya yol açmadan bir akarsu yumuşaklığında nasıl oluşabiliyor?
tekillikte mümkün olan similasyon teorisi çoğullanamaz bir aşkınlık. ben izlemeye ölçme değerlendirmeye devam edeceğim. size de öneririm. nokta
bir senedir sürekli bu bakış açısını test edecek şekilde ölçme değerlendirme uzmanlığı yapıyorum. hem kişisel geçmişimi, hem eski ve yeni tanışlarımın hal ve gidişlerini ölçüp biçip 'sahi bu bir similasyon mu? yoksa ne? öyleyse nasıl işliyor?' diye anlamaya çalışıyorum.
belki bazılarınız geçen yıl bildirdiğim bu halimi bilir. artık siz dostlar için bir ara özet zamanı geldiğine karar verdim. bu günkü killer'ın#3245584, homoşappiensin#3246263 ve zugra#3246499'nın yazılarının bu ilhamı verdiğini de eklemeden geçmemeliyim.
bir yazılım gibi anakronik sistem alt yapısı olduğuna ikna oldum. kaza kader ilişkisinin tamamen ileri yönlü ve öngörülemez olduğuna emin gibiyim. seçimlerin her ne kadar tamamı ile özgürce yapılmasa bile anlık kararlarla ve kişisel sorumluluk yüklenerek yapıldığı kesin. sonuçlarının ne olacağına da similasyonda hemen o anda karar verilmiş oluyor. işte akışın tıkandığı yer burada...
benim geri dönen 'karar bedelim' nasıl gelip akışta hiç bir kasma, bozma oluşturmadan beni bulabiliyor? ve bu aynı evreni paylaştığım milyarlarca ben gibi için milyar kere milyar işlemde, birbiri ile örtüşük bir sarmalda, hiç bir bozunmaya yol açmadan bir akarsu yumuşaklığında nasıl oluşabiliyor?
tekillikte mümkün olan similasyon teorisi çoğullanamaz bir aşkınlık. ben izlemeye ölçme değerlendirmeye devam edeceğim. size de öneririm. nokta
devamını gör...
3692.
beni yazar yaptılar.
benim gibi biri nasıl yazar olabilir ki?
aklım almıyor.
benim gibi biri nasıl yazar olabilir ki?
aklım almıyor.
devamını gör...
3693.
çok ağır küfürler etmek istiyorum. ama bu terbiyesizliği kendime yakıştırmıyorum. sonra bakıyorum bütün siyasiler kendine bu kadar aşağılık olmayı yakıştırıyor. sonra diyorum ki bende edebilirim. ama etmiyorum. güç dengeleri elbet bir gün değişecek bu halka ödettikleri bedelleri burunlarından getireceğiz.
devamını gör...
3694.
ne kadar denersek deneyelim bazı yerlere ait değiliz.
devamını gör...
3695.
intikam büyük oranda duygusaldır, adalet ise ağırlıkla akılcı, acı bir haber duyduğunuzda, talep ettiğiniz cezanın duygularınızın dışarı yansıması olup olmadığını gözden geçirin, eğer sakin bir kafayla değil de, öfke veya nefretle ceza peşinde koşuyorsanız, amacınız yapılan hatayı düzeltmek değil de ödeşmek ise, siz adalet değil, intikam istiyorsunuz demektir.
devamını gör...
3696.
çok düşündüm bunu 2 gündür... ben mi kanattım o mideyi...
devamını gör...
3697.
vay vay...
daha neler görüp duyacağız du bakalım.
daha neler görüp duyacağız du bakalım.
devamını gör...
3698.
heves ettiğim, heyecan duyduğum pek bir şey yok bir süredir. çok şükür bir sıkıntı da yok hayatımda. ama bu hisler iyi gelmiyor. boğuluyor gibiyim.
devamını gör...
3699.
hazıra konmayı herkes ister
ama
emeksiz yemek görülmemiştir
ama
emeksiz yemek görülmemiştir
devamını gör...
3700.
fena hastayim
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247