5101.
arkadaşlık sitesinde gibiyim. sen kaybettiklerine yan. lanet olsun dostum. snsnsksk.
devamını gör...
5102.
hiç çalışmadan maaşım ödensin ve hiç borcum olmasın istiyorum.
devamını gör...
5103.
eppuru okudum.
allahım bu eppur gerçek olamaz. ne kadar da tam bir eppur bu nasıl bi eppurluktur yarebbim allahım yardımcım ol bu nasıl mıkteşem bir o bir yav.
sapıkın gibiyim farkındayım lütfen rahatsız olma beni bir hayranın seni de bir ünlümüşsün gibi düşün. ben rahatsızlık vermekte özgürüm sen ünlü olmasaydın ne yapabilirim ve de ben demiştim sözlüğü üstüne yapacam diye ben neden ciddiye alınmadım. yapabilirim hayat ne gösterir biz bilemeyiz bilebilir miyiz yo.
devamını gör...
5104.
otu çöpü sorup deprem sonrası nasıl olduğumu sormayanları engelledim.
devamını gör...
5105.
bugün yaşanan durumun anlamına binaen:

devamını gör...
5106.
babam beni hiç tanımıyormuş. ama hiç yani. hani tamam aramız öyle super ozenilesi degildi kabul ama bu kadar yabanciligin farkına varmak canımı yakmadı degil. yıllarca aynı evde yaşamışız sagolsun paramı eksik etmedi hiç sabah okula hep uyandırdı. ama hiç tanımıyormuş. yıllarca içinde bulunduğum depresyonun çözüm yolunu biliyormuş. yıllarca benliğimi sorgulatan sorularıma cevap vermeme yardımcı olacak donanıma sahipmiş. ama o annem ve ablamı suçlamayi tercih etmiş beni depresyondan cikaramadiklari için. sözde hep iyiydi. ama iyi bi baba olduğunu bize öğretmişti hissettirmemisti. yıllarca neden o evde misafir gibi hissettiğimi evden ayrılınca fark ettim. bana beraberliği hissettiremedikleri icin teşekkür ederim. şimdi yanımdaki her insana yükmüşüm gibi hissediyorum. sadece yalnızken kimseyi rahatsız etmiyormusum gibi hissediyorum. teşekkürler.
devamını gör...
5107.
siyasi görüşü, mesleği, titri vs..ne olursa olsun bnim icin herkes önce insandir .. insanlarla muhatap olurken hep bu kurali rehber alirim..
devamını gör...
5108.
insanın işi ters gitmeye başlayınca gerçekten üst üste geliyor. dün iş yerinde lahmacun siparişi verdim. akşam giderken alırım dedim.
yaşlı memur unutmuş söylemeyi . düşün işin başında o var. ahaha yav işin başında olup unutmuş. kizamadim bile . o kadar uzak ki çarşı 30 km. gitsen ne yiycen.
eve geldim. dedim yumurta yapayım peynir zeytin yerim.
elektrikli ocağım var iki gözlü. tüplüsü bozuldu tüpü de duruyor yapmadım uğraşmadım bile. kaldırdım depoya.
ocağı açtım. elektrikler gitti. şalter attı ya.
tüm komşularım diyor noldu.
yok olmuyor ocak yok iptal.
dedim hava sıcak ama bari sobayı yakayım. sobada yumurta yaparım. çayı ketilda yaparım.
sen sobayı yak.
soba durmuyor tüm duman eve giriyor ya. soba gürül gürül ev yanacak.
baca da tıkanmış soba boruları tıkanmış baca zaten uçmuş mu nolmuş . diyolar di baca da sorun var. ev yanacak yandı.
yav böyle bir şey olabilir mi.
hisse senetlerim düştü düştü az toparladım gümüş aldım. bu sefer gümüş düştü.
hava soğuktu ağaçlar çiçek açtı şeftali badem erik vs hava soğuk diye hepsine poşet geçirdim.
sonra poşetleri çıkardım çünkü soğuk olmadı. meteoroloji yanılmıştı. bu sefer yine soğuk olacaktı. boşa poşet harcamayım hem kim uğraşacak dedim hepsi yandı meyvelerin.
dallar bile kurudu.
iki gündür sürekli elektrikler kesiliyor.
bence bir sıkıntı var.
devamını gör...
5109.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
5110.
bıktım artık!
kendilerini gösterme arzusu ile mi yoksa insanların iyiliğini düşündüklerinden midir bilinmez söylenen sayısız depremler olacak, kıyamet ortamına dönecek vari sözlerden bıktım!
yıllardır anlatılan hikayelerin imgeleri gözlerimize doldurulduktan sonra her türlü sarsıntıda o deprem bu deprem mi diye bekliyor olmak rahatsız edici. adeta bak öleceksin ve böyle olacak ama bil bakalım hangisi gibi bir oyuna döndü.
madem bir bilim kurulu olarak göreviniz var o halde bunu yüreklerimize korku zihinlerimizde felaket şemaları oluşturmadan yapmalıydınız. nacisi de celal'i de diğerleri de yerin dibine batsın arkadaş.

mesele deprem olması değil! yıkım olduktan sonra "bu şehir temizlemekle olmaz molozları denize sürüklemekle temizlenir ancak", "kimse yardıma gelemeyecek aylarca", "açlıktan, hastalıktan ölecek insanlar" gibi sözler duymaktan 6-7 yıldır bunalmışken artık tahammülüm kalmadı bu felaket senaryolarını gözlerimize sokanlara. bilinçlendirmek korku imgeleri yaratmak değildir.
devamını gör...
5111.
(bkz: kötü tanımların daha fazla oylanması)
devamını gör...
5112.
o kadar değişik hissediyorum ki, yani aslında dümdüz kötü hissediyorum ama bu kötü hissin bir nedeni yok, bir farkındalıktan ibaret. sen nesin ki diyen değersiz olduğumu bana söyleyen hissettiren bir his.
devamını gör...
5113.
yakın zamanda askere gidecek olan arkaşıma bol bol deneyimlerimi anlattım, nelerle yüzleşeceğini ve neler alması gerektiğini vs anlattım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bizim muhabbet ve agamın gözünde min karizmam
devamını gör...
5114.
"bundan sonra ne olacağını bilmiyorum" dedi küçük prens.
küçük prens, bu kez insanlar ve hayvanlar arasında bir çıkarım yapmamıştı. bazen düz de olabiliyordu küçük prens. normal, sakince, kafası hafif çakır da idare edebiliyordu.
devamını gör...
5115.
az önce annemle felsefe yapmaya çalıştım. varoluşsal sorunlardan sanatın doğuşuna, felsefenin doğuşundan dilin doğuşuna kadar her şeyi konuşmaya çalıştım.

bana ilacını al dedi.
devamını gör...
5116.
benim sevgi dilim sataşmalı. ben ilkokuldayken de sevdiğim kızın saçını çekiyordum.
devamını gör...
5117.
#3535850
şey.
yaşadıklarına çok üzüldüm. bak bu gerçek. yani üzülmezsem insan değilimdir gerçekten üzüldüm ama beni kınama birazdan yapacağım şey yüzünden. lütfen bana kızma, darılma ve bak beddua etme duymuşsundur beddua döner dolaşır seni bulur yani daha fazla başına ne gelebilir bilmiyorum ama son atımlık canın kaldıysa onu da bana beddua ederek harcama işte.

yapıyorum:
hajshakshsjshshahah ölecem gajsbshsma okurken gülmekten perişan oldum ahajshs.
devamını gör...
5118.
gece gece hiçbir derdim yokmuş gibi yeni seçilecek papa’nın hangi unvanı kullanacağı geldi aklıma. eğer turkson denen zenci kardinal seçilirse kesin xıv. innocent’i kullanır gibi.

uyku çok büyük bir nimet ya.
devamını gör...
5119.
varlığınla yokluğun bir olsun artık ne olur, diyeceğim. kendime dua mı beddua mı edeceğimi bilemediğimden onu bile diyemiyorum. yalnız elimi kolumu değil dilimi dimağımı da bağladın öyle gittin yine. bunun üçüncüsü olmayacak demeye kalksam misal, ona da dilim varmıyor. bendeki de salaklık işte. yine gelsen git demem, ikimiz de biliyoruz. ne korkunç beni düşürdüğün şu durum ve ne trajikomik senden başkasının böyle hissettirmemiş oluşu. tuhaf. içimin bir kez olsun bir başkasına değil de yokluğuna dahi katlanmak istiyor oluşu. ne tuhaf ve ne yıpratıcı sahi, bilemezsin.
devamını gör...
5120.
o kadar üzgün ve mutsuz hissediyorum ki, hissettiklerim midemi bulandırıyor. o yüzden birazını kusmaya geldim.*

bugün benim doğum günümdü. böyle günleri, kutlamaları, hatırlamaları falan pek umursamam. ama her yıl dönümünde korkunç bir sorgulamaya istemsizce giriyorum; ne getirdim, ne götürüyorum. ne kaybettim, elimde ne var... evet elimde ne var, sanırım pek bir şey yok. geçmişten gelen üzüntüler, atlatamadığım travmalar, dönüp bakmanın içimi acıttığı sessiz bir çocukluk dışında pek bir şey yok.

aslında bu kadar hüzünlü bir tablo görmüyorum genel olarak, ama hayat akıp giderken takılıp kaldıklarımın beni alıkoydukları ne kadar kaçsam da karşıma çıkıyor. işte o zamanlar geri kalan her şey anlamsızlaşmaya başlıyor. bugün birilerini çok fazla suçlamaya ihtiyacım var, çünkü ancak bunu yapabilirsem kendimi suçlamaktan kurtulabileceğim; ki bu benim lanetim sanırım. ben, hiç alakası olmayan şeylerden bile kendisini sorumlu tutmayı ve suçlamayı başarabilenlerdenim.

insan ne yaparsa yapsın kader denen bir şey var. en materyalist olanlarımız için bile atomların başrolünde olduğu maddesel bir belirlenim, bir neden sonuç ilişkisi, ama var. bana göre bu, biz gelmeden önce bizim için belirlenmiş şeylerin tamamı, kader denen bir şey varsa bu işte. ananı babanı seçemiyorsun, doğduğun evi, seçimlerini etkileyecek kardeşlerini, yeteneklerini, zevklerini bile belirleyecek genlerini, ailende olan hastalıkları vs..

en önemlisi çocukluğunu.. onu seçemiyorsun ve o hep seninle. 50 yaşına da gelsen seninle gelen küçük bir çocuk var. ne kadar güçlensen de dolu gözlerini görmekten, ne kadar yeni bir hayata başlasan da eksikliklerini hissetmekten kaçamadığın küçük bir çocuk eteğine yapışıp en olmadık yerlerde hatırlatıyor kendisini. o çocuğu göremeyenler daha mı şanslı bilmiyorum ama sanırım daha mutlular.

bugün benim de tüm gün o küçük kız çocuğu yanımdan hiç ayrılmadı. babasının, burnu hep kırmızı diye fotoğraflarına her baktığında söylediği, ilk öğrendiği ama hiç unutamadığı duygu annesini kaybetme korkusu olan, çoğunlukla sessiz, içten içe öfkeli çünkü kırgın, bugün en çok babasının kokusunu özleyen, o ölene kadar hiç affedemediği ama deliler gibi özlediği babasının kokusunu arayan o çocuk hiç rahat bırakmadı beni.

kalk git çocuğum. git ve bir daha gelme.

--------------------
we both know what memories can bring
they bring diamonds and rust


devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sözlük yazarlarının söylemek istedikleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim