sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
5061.
hastalıklar peşimi bırakmıyor,bugün sadece yattım hiçbir şey yapmadım desem yeridir sözlüğe bile doğru dürüst bakamadım. *
devamını gör...
5062.
canım sözlük, bu hafta çok zor zamanlar geçirdim ve devam ediyor, atanma şansım kalmadığının haberi gelirken ardından babamın kanser şüphesi ile sevk edilmesi yıktı, sonuçları bekliyoruz, tam bu esnada flörtümden de destek görmek yerine kazık yedik. yedek lastik olduğumuzu öğrendik. inanan arkadaşlardan benim için dua bekliyorum, inanmayanlar için de güzel dilekler. hepinizi seviyorum, bu kardeşinize destek olmayı unutmayın lütfen, iyi değilim çok.
devamını gör...
5063.
dünkü uykumda inanılmaz ciddi bir ağlama sesine uyandım. yani ya biri öldü, ya acılar içinde kıvranıyor, ya da ben duyayım diye öyle bir çığlık atıyor ki ben hissediyorum. evde başka kimse duymamış. binada biri ölmüş olsa gelen giden yok. ama o ağlama öyle bir ağlamaydı. normal bir sinir krizi ağlaması öyle olamaz.
işin kötüsü kimse duymadığından ve benim de bir saat önce falan yeniden aklıma gelmesinden hiçbir şeyi yerine oturtamamam. ya uykumun bölünmesine fark edemedim, ya da kafayı yedim ve delüzyon geçiriyorum.
edit: kafayı yememişim. gerçekten biri ölmüş. bugün öğrendim. başları sağ olsun.
işin kötüsü kimse duymadığından ve benim de bir saat önce falan yeniden aklıma gelmesinden hiçbir şeyi yerine oturtamamam. ya uykumun bölünmesine fark edemedim, ya da kafayı yedim ve delüzyon geçiriyorum.
edit: kafayı yememişim. gerçekten biri ölmüş. bugün öğrendim. başları sağ olsun.
devamını gör...
5064.
mutsuz ilişkilerinizde mutlu taklidi yapmayı bırakın.
devamını gör...
5065.
5066.
bazen herkesi dövmek istiyorum, bazen de herkes beni sevsin istiyorum.
duvardaki saat yamulmuş, gideyim de onu düzelteyim.
saatin içinde de atam var. atam yamuk duruyo kurban olduğum. yamuk yamuk bakıyo bana. her türlü giderin var ataaaaam.
kimin ataaasıı buuuuı, bu beniimm ataaam.
duvardaki saat yamulmuş, gideyim de onu düzelteyim.
saatin içinde de atam var. atam yamuk duruyo kurban olduğum. yamuk yamuk bakıyo bana. her türlü giderin var ataaaaam.
kimin ataaasıı buuuuı, bu beniimm ataaam.
devamını gör...
5067.
bu hafta dışarının bu kalabalığı nedir istifa ediyorum ben
devamını gör...
5068.
kalbim kambur ama basım dik en azindan diye teselli ediyorum kendimi
devamını gör...
5069.
bugün piyanoma stand yaptım ve bok gibi oldu. baştan yapmam gerekecek
devamını gör...
5070.
olm bir de ben inanılmaz iyi derecede dekupaj testere kullanabiliyomuşum. jilet gibi kestim malzemeyi
devamını gör...
5071.
"(...)
döğüşenler de var bu havalarda
el, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
ümit, öfkeli ve mahzun
ümit, sapına kadar namuslu
(...)"
ahmed arif - karanfil sokağı
döğüşenler de var bu havalarda
el, ayak buz kesmiş, yürek cehennem
ümit, öfkeli ve mahzun
ümit, sapına kadar namuslu
(...)"
ahmed arif - karanfil sokağı
devamını gör...
5072.
şimdi mesela, üç nokta var birbirinden farklı... o üç noktanın ikisi birbirine yaklaşıp üçüncü nokta ile aynı özelliklere gelmek istese ve sonra gerçekten de öyle olsa diyelim. elimizde iki nokta kalıyor aynı özellikte, bunları ha birleştirmişsin ha ayırmışsın o saatten sonra çok fark etmiyor. hatta ileri götürürsek meseleyi, bu aynı özellikte iki nokta ayrılırlarsa biri kaybolan diğer iki noktadan biri oluyor diğerine de öbürü kalıyor, sonra bunlar yine boşlukta salınırken başka bir üçüncü noktaya geldiklerinde iş baştan başlıyor falan. demem o ki, üçlü diyaloglarda üçüncünün önemi büyük, eğer tabi ortadaysa. *
devamını gör...
5073.
uyumam lazım ama uyuyamıyorum artçıların bazılarını hissettikçe valla hissediyorum artık kafayı sıyırdım bir şeyler yedim reflüm azdı birkaç belirtiye baktım kolonoskopi gerekebilirmiş bağırsağımla ilgili sorun yok gögsüm yok sırtım derken hastalık hastası çıktım psikolojim bozuldu
sağlığımı çok saldım sanırım buradan gitmem lazım.. acilen!
istanbul'da daha fazla kalamam.

ay ne evham yaptım bir uyusam geçer.
evet geçer tabii ki fakat zaten burada kalmaktan çok sıkılmıştım. zamanım doldu.
sözlükte de zamanım doldu bence.
hadi yeni bir sayfa
lets go
sağlığımı çok saldım sanırım buradan gitmem lazım.. acilen!
istanbul'da daha fazla kalamam.

ay ne evham yaptım bir uyusam geçer.
evet geçer tabii ki fakat zaten burada kalmaktan çok sıkılmıştım. zamanım doldu.
sözlükte de zamanım doldu bence.
hadi yeni bir sayfa
lets go
devamını gör...
5074.
bencilim. benciliz.
devamını gör...
5075.
5076.
menemen soğansız olmaz... tüm söylemek istediğim buydu.
devamını gör...
5077.
başlık başlık gezmeyeyim kelebek gibi, hepsini buraya yazıvereyim-sanki nolcak;
-çayın olmasına 7 dakika var. yani saat 15.23. ben şimdi yazana kadar dakikalar geçer giderse bu beni bağlamaz çünkü şu anda saat 15.23.
-modların fotoğraf başlığı hassasiyetini asla anlamıyorum. bence bu halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu oluşturur. en azından tahrik suçunu oluşturur. herkesi fotoğraf paylaşmaya zorluyorlar. bir tane mod çıkıp da demiyor ki değerli kardeşlerim şu yüzden bu yüzden ülkemiz hassas durumlardadır. he, ben yine inanmam ama konuşsun bi, bi etkileşim olsun, bi bi şey.
-arada iş kitlediler dakika kaybettim.
-bir daha taşınmak istemiyorum. 104 yıl boyunca tek bir çay kaşığı bile taşımak istemiyorum taşınma maksadıyla. (sevgili evren, full bölf yapıyorum yani beni süpper malikaneme ışınlayabilirsin veya taşınmamı istersen hemen taşınırım yani şakalarımı nolur negatif enerji gibi algılama. amin, amen, der voghormia ect.)
-umumi tuvaletler ne kadar temiz olursa olsun pistir. evdeki tuvaletler ne kadar temiz olursa olsun pistir. hiç kullanılmamış bir tuvalet ne kadar temiz olursa olsun pistir.
-çok şey söyleyecektim ama niyeyse sözlüğe girip bu sayfayı açana kadar hepsi aktı gitti zihnimden. ben buna süper zeka diyorum da ruminasyon gibi uydurma kelimeler de var bunu karşılayan.
-sanki harika sololar atıyor gibi parmak uçlarımı hiç etmişim. sol elimdeki parmak izlerim silindi gitti. suç işlesem parmak izimden beni tanıyamazlar. mafyatik topluluklar, dm' de buluşalım.
-kahve makinelerine sayıp sövüyordum. yok efendim şöyle gereksiz yok efendim böyle para tuzağı diyordum. inşallah bana hediye alacak insanlar danaya girer gibi kahve makinesi borcuna girer ve bu tuzağa düşüp bana bilmem kaç bin liralık kahve makinesi alırlar. ben de onu evin salonuna koyarım çünkü mutfakta yer yok. bir de borçlanarak kurban kesilmezmiş-son 1 yıl içerisinde böyle bir bilgi öğrendim.
-son 3-5 ay içerisinde öğrendiğim diğer şey de örgü iplerinin kağıtları atılmazmış çünkü aynı seriden olmayanların renkleri tutmayabilirmiş bilmem ne bilmem ne. aslında bu bilgiyi ballandıra ballandıra anlatıp sayfalarca yazı yazardım ama bunu anlattığım ilk insanlar (yani adem ile havva) bana kahkahalarla gülüp 'bilmiyor muydun?' dediler. bilmiyordum kardeşim ve de zorunda mıyım
-madde madde yazıyorum tolstoy gibi. bakın tolstoy ileri görüşlü olduğu için yani günümüz insanlarındaki dehb'i tahmin edebildiği için uzun uzun kitapları çok bölümlü yazmış. ben de işte aynı sebeple böyle yazıyorum, siz değerli halkımıza sunuyorum.
-kesin ben sizlere modlar ve yoldaş'tan daha çok seslenmişimdir -sözlüğü üzerime yapın.
-bir şey daha diyecektim ama unuttum. bunu söylemeseydim asla bilemezdiniz unuttuğumu. işte şeffaflık desen var ve liyakat o biçim.
=>sözlüğü üzerime yapın
-çayın olmasına 7 dakika var. yani saat 15.23. ben şimdi yazana kadar dakikalar geçer giderse bu beni bağlamaz çünkü şu anda saat 15.23.
-modların fotoğraf başlığı hassasiyetini asla anlamıyorum. bence bu halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu oluşturur. en azından tahrik suçunu oluşturur. herkesi fotoğraf paylaşmaya zorluyorlar. bir tane mod çıkıp da demiyor ki değerli kardeşlerim şu yüzden bu yüzden ülkemiz hassas durumlardadır. he, ben yine inanmam ama konuşsun bi, bi etkileşim olsun, bi bi şey.
-arada iş kitlediler dakika kaybettim.
-bir daha taşınmak istemiyorum. 104 yıl boyunca tek bir çay kaşığı bile taşımak istemiyorum taşınma maksadıyla. (sevgili evren, full bölf yapıyorum yani beni süpper malikaneme ışınlayabilirsin veya taşınmamı istersen hemen taşınırım yani şakalarımı nolur negatif enerji gibi algılama. amin, amen, der voghormia ect.)
-umumi tuvaletler ne kadar temiz olursa olsun pistir. evdeki tuvaletler ne kadar temiz olursa olsun pistir. hiç kullanılmamış bir tuvalet ne kadar temiz olursa olsun pistir.
-çok şey söyleyecektim ama niyeyse sözlüğe girip bu sayfayı açana kadar hepsi aktı gitti zihnimden. ben buna süper zeka diyorum da ruminasyon gibi uydurma kelimeler de var bunu karşılayan.
-sanki harika sololar atıyor gibi parmak uçlarımı hiç etmişim. sol elimdeki parmak izlerim silindi gitti. suç işlesem parmak izimden beni tanıyamazlar. mafyatik topluluklar, dm' de buluşalım.
-kahve makinelerine sayıp sövüyordum. yok efendim şöyle gereksiz yok efendim böyle para tuzağı diyordum. inşallah bana hediye alacak insanlar danaya girer gibi kahve makinesi borcuna girer ve bu tuzağa düşüp bana bilmem kaç bin liralık kahve makinesi alırlar. ben de onu evin salonuna koyarım çünkü mutfakta yer yok. bir de borçlanarak kurban kesilmezmiş-son 1 yıl içerisinde böyle bir bilgi öğrendim.
-son 3-5 ay içerisinde öğrendiğim diğer şey de örgü iplerinin kağıtları atılmazmış çünkü aynı seriden olmayanların renkleri tutmayabilirmiş bilmem ne bilmem ne. aslında bu bilgiyi ballandıra ballandıra anlatıp sayfalarca yazı yazardım ama bunu anlattığım ilk insanlar (yani adem ile havva) bana kahkahalarla gülüp 'bilmiyor muydun?' dediler. bilmiyordum kardeşim ve de zorunda mıyım
-madde madde yazıyorum tolstoy gibi. bakın tolstoy ileri görüşlü olduğu için yani günümüz insanlarındaki dehb'i tahmin edebildiği için uzun uzun kitapları çok bölümlü yazmış. ben de işte aynı sebeple böyle yazıyorum, siz değerli halkımıza sunuyorum.
-kesin ben sizlere modlar ve yoldaş'tan daha çok seslenmişimdir -sözlüğü üzerime yapın.
-bir şey daha diyecektim ama unuttum. bunu söylemeseydim asla bilemezdiniz unuttuğumu. işte şeffaflık desen var ve liyakat o biçim.
=>sözlüğü üzerime yapın
devamını gör...
5078.
uzat elini güzellik
belki de bu el o eldir....
belki de bu el o eldir....
devamını gör...
5079.
dünkü depremden sonra düşündüğüm ve kafamı kurcalayan çok fazla düşünce var.
oysa istanbul'da bile değildim , ne bu gerginlik?
bilemiyorum ama ülkedeki problemler gitgide daha da can yakıcı bir hâl almaya başlıyor.
depremden ne ara ülkedeki problemlere geldiğimi sorgulamayın, türkiye'deki her şeyin politik olduğuna inananlardanım.
elimdeki bardağı yere düşürsem bile kesin ülkenin başındaki birileri bir götlük yapmıştır, o derece.
deprem korkusundan ziyade sevdiğim insanları * bu tarz sebeplerden ötürü kaybetmeye korkum var.
sevdiğim insanları kaybedecek olduğum gerçeğiyle bir şekilde yüzleşebilirim ama onları ülkede alınmayan önlemlerden ötürü kaybetme gerçeğiyle yüzleşemem. beni asıl delirten konu bu.
depremde kaybetmesem belki daha sonra çıkacak olan bir yangında kaybedeceğim, yangında kaybetmesem belki bir iş kazasında, iş kazasında kaybetmesem belki kendi canına kıyacak, kendi canına kıymasa başka bir şey olacak, belki günün birinde başka birisi tarafından öldürülecek.
ve tüm bu saydığım şeylerin genelinde aynı konu var aslında. hiçbir konuda önlem alınmaması.
ülkedeki hiçbir insanın önemsenmemesi, sanki daha önce aynı hikayeleri yaşamamışız gibi her seferinde aynı şeylere katlanmak zorunda olmamız.
bir insanın kendi canına kıymasının bile politik sayılabileceği bir ülkede fazla mı beklentiye giriyorum diye düşünüyorum bazen.
beklediğim şey zor bir şey de değil aslında, ölecek olan insanın bu tarz politik şeylerden ziyade kendi ecelleriyle ölmesini bekliyorum sadece.
insan ölümlerini bir şekillendi kabullendim ama şu politik şeylerden ötürü gerçekleşen , önlem alınmadığı için gerçekleşen insan ölümlerini hiçbir zaman kabullenmeyeceğim.
insan hayatını bu kadar basite indirgeyen , ülkede yaşanan onca şeye rağmen hiçbir önlem almayan ve ülkedeki 'sayın' olarak adlandırılan kişileri de hiçbirini affetmeyeceğim.
oysa istanbul'da bile değildim , ne bu gerginlik?
bilemiyorum ama ülkedeki problemler gitgide daha da can yakıcı bir hâl almaya başlıyor.
depremden ne ara ülkedeki problemlere geldiğimi sorgulamayın, türkiye'deki her şeyin politik olduğuna inananlardanım.
elimdeki bardağı yere düşürsem bile kesin ülkenin başındaki birileri bir götlük yapmıştır, o derece.
deprem korkusundan ziyade sevdiğim insanları * bu tarz sebeplerden ötürü kaybetmeye korkum var.
sevdiğim insanları kaybedecek olduğum gerçeğiyle bir şekilde yüzleşebilirim ama onları ülkede alınmayan önlemlerden ötürü kaybetme gerçeğiyle yüzleşemem. beni asıl delirten konu bu.
depremde kaybetmesem belki daha sonra çıkacak olan bir yangında kaybedeceğim, yangında kaybetmesem belki bir iş kazasında, iş kazasında kaybetmesem belki kendi canına kıyacak, kendi canına kıymasa başka bir şey olacak, belki günün birinde başka birisi tarafından öldürülecek.
ve tüm bu saydığım şeylerin genelinde aynı konu var aslında. hiçbir konuda önlem alınmaması.
ülkedeki hiçbir insanın önemsenmemesi, sanki daha önce aynı hikayeleri yaşamamışız gibi her seferinde aynı şeylere katlanmak zorunda olmamız.
bir insanın kendi canına kıymasının bile politik sayılabileceği bir ülkede fazla mı beklentiye giriyorum diye düşünüyorum bazen.
beklediğim şey zor bir şey de değil aslında, ölecek olan insanın bu tarz politik şeylerden ziyade kendi ecelleriyle ölmesini bekliyorum sadece.
insan ölümlerini bir şekillendi kabullendim ama şu politik şeylerden ötürü gerçekleşen , önlem alınmadığı için gerçekleşen insan ölümlerini hiçbir zaman kabullenmeyeceğim.
insan hayatını bu kadar basite indirgeyen , ülkede yaşanan onca şeye rağmen hiçbir önlem almayan ve ülkedeki 'sayın' olarak adlandırılan kişileri de hiçbirini affetmeyeceğim.
devamını gör...
5080.
şimdi şöyle:
biyolojisinde üç 'uyuyan dev' ile var oluyor insan. bu devler 'değersizlik', 'yetersizlik' ve 'çaresizlik' duyguları. bunlara neden uyuyan dev denilmekte? çünkü uyandırıldıklarında kontrolü ele geçirebilme potansiyelleri var. bir uyaran, herhangi bir iletişim kanalı vasıtasıyla, bize bir şekilde bu üç duygudan birisini hissettirebilecek şekilde bir uyarıcı gönderirse ortaya 'yine' bir duygu çıkıyor: 'öfke'.
bu 'öfke' duygusu hukuki, dini, ahlaki, sosyolojik vb. nedenlerden dolayı herhangi bir şekilde 'uyarana' gidemeyince dönüp yine bu üç duygudan birisine saplanıyor. örneğin bir kişi bizi değersiz hissettirdiğinde ve o kişiye cevap veremediğimizde bu durum kendimizi yetersiz hissetmemize yol açabiliyor. böyle olduğunda buradan da tepki olarak yine öfke duygusu çıkıyor ve yine bir duyguya saplanıyor. nihayetinde böyle böyle burada bir döngü oluşmaya başlıyor.
bu üç devi çevreleyen bir yapı var, buna 'ego' deniliyor. bu duygu durumunun sürekli olarak yaşanması/tecrübe edilmesi bu döngüyü güçlendiriyor. bu döngü güçlendikçe işbu üç devi çevreleyen ego şişmeye başlıyor ve böylece kişi yalnızlaşmaya başlıyor. kişi yalnızlaştıkça bu döngü güçleniyor, döngü güçlendikçe ego şişmeye devam ediyor ve kişi daha da yalnızlaşıyor. böylece ortaya birbirini besleyen bir fasit çember çıkıyor. duygu döngüsü başlıyor, ego şişiyor, kişi yalnızlaşıyor, duygu döngüsü güçleniyor, ego şişiyor, kişi yalnızlaşıyor, duygu döngüsü güçleniyor, ego şişiyor, kişi yalnızlaşıyor... o meşhur dizideki gibi, bir nükleer reaktör işte böyle patlıyor!
lenin'in kitabının adı olduğu üzere 'ne yapmalı?'.
bu fasit çember kırılmalı. gerek profesyonel yardım alarak, gerek şahsi gayretle. nasıl mı? hayat bireysel bir yolculuk, bundan dolayı yürünen yol biricik. bu kısmı ancak kişi kendisi keşfedecek. yalnız şu söylenebilir: bazı şeylerin üstesinden gelebilmek kişinin kendi canını ne kadar yakabildiğiyle doğru orantılı.
buraya kadar olan kısmı sana dairdi, bundan sonrası ise bize.
sakin, huzurlu, farkında ve onurlu bir hayatım oldu. dürüst yaşadım, kimseyi incitmemeye gayret ettim, herkese de hakkını vermeye özen gösterdim. emin ol ki kötünün ne demek olduğunu çok iyi biliyorum ve özellikle iyiyi tercih ediyorum. belki mizacım biraz serttir.
ben teklifimi yineliyorum. bence bir kahve içebiliriz.
biyolojisinde üç 'uyuyan dev' ile var oluyor insan. bu devler 'değersizlik', 'yetersizlik' ve 'çaresizlik' duyguları. bunlara neden uyuyan dev denilmekte? çünkü uyandırıldıklarında kontrolü ele geçirebilme potansiyelleri var. bir uyaran, herhangi bir iletişim kanalı vasıtasıyla, bize bir şekilde bu üç duygudan birisini hissettirebilecek şekilde bir uyarıcı gönderirse ortaya 'yine' bir duygu çıkıyor: 'öfke'.
bu 'öfke' duygusu hukuki, dini, ahlaki, sosyolojik vb. nedenlerden dolayı herhangi bir şekilde 'uyarana' gidemeyince dönüp yine bu üç duygudan birisine saplanıyor. örneğin bir kişi bizi değersiz hissettirdiğinde ve o kişiye cevap veremediğimizde bu durum kendimizi yetersiz hissetmemize yol açabiliyor. böyle olduğunda buradan da tepki olarak yine öfke duygusu çıkıyor ve yine bir duyguya saplanıyor. nihayetinde böyle böyle burada bir döngü oluşmaya başlıyor.
bu üç devi çevreleyen bir yapı var, buna 'ego' deniliyor. bu duygu durumunun sürekli olarak yaşanması/tecrübe edilmesi bu döngüyü güçlendiriyor. bu döngü güçlendikçe işbu üç devi çevreleyen ego şişmeye başlıyor ve böylece kişi yalnızlaşmaya başlıyor. kişi yalnızlaştıkça bu döngü güçleniyor, döngü güçlendikçe ego şişmeye devam ediyor ve kişi daha da yalnızlaşıyor. böylece ortaya birbirini besleyen bir fasit çember çıkıyor. duygu döngüsü başlıyor, ego şişiyor, kişi yalnızlaşıyor, duygu döngüsü güçleniyor, ego şişiyor, kişi yalnızlaşıyor, duygu döngüsü güçleniyor, ego şişiyor, kişi yalnızlaşıyor... o meşhur dizideki gibi, bir nükleer reaktör işte böyle patlıyor!
lenin'in kitabının adı olduğu üzere 'ne yapmalı?'.
bu fasit çember kırılmalı. gerek profesyonel yardım alarak, gerek şahsi gayretle. nasıl mı? hayat bireysel bir yolculuk, bundan dolayı yürünen yol biricik. bu kısmı ancak kişi kendisi keşfedecek. yalnız şu söylenebilir: bazı şeylerin üstesinden gelebilmek kişinin kendi canını ne kadar yakabildiğiyle doğru orantılı.
buraya kadar olan kısmı sana dairdi, bundan sonrası ise bize.
sakin, huzurlu, farkında ve onurlu bir hayatım oldu. dürüst yaşadım, kimseyi incitmemeye gayret ettim, herkese de hakkını vermeye özen gösterdim. emin ol ki kötünün ne demek olduğunu çok iyi biliyorum ve özellikle iyiyi tercih ediyorum. belki mizacım biraz serttir.
ben teklifimi yineliyorum. bence bir kahve içebiliriz.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
318
319
320
321
322
323
324
325
326
327
328
329