sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
başlık "peripetya" tarafından 03.01.2021 03:48 tarihinde açılmıştır.
5061.
durduk yere uyandım o yüzden bütün fransız sahillerini kirletmek istiyorum
devamını gör...
5062.
o klozetin kapağını kapatmıyonuz ya sifonu çekince mikrop mikrop her bi şey yukarı doğru uçuyo
devamını gör...
5063.
yol çalışması yapan ekibin bıraktığı arabalardan bir tanesinin farı saatlerrdir yanıyor. biriniz mansur başkana tivit atın yav yazık günah.
devamını gör...
5064.
kahpece öldürülen ahmet kardeşime çok üzüldüm. normalde tanımadığım birinin ölümünü gram umursamam ama bu çocuk farklı. duruşu, efendiliği çok belli. suçsuz yere, iki tane orospunun fırlattığı kahpe tarafından kahpece, bıçak ile öldürüldü.
bu kahpeleri savunan şerefsizlerin allah bin belasını versin. inşallah onların canını da böyle alırlar. onların değilse de çocuklarının, sevdiklerinin canı böyle alınır inşallah.
bu kahpeleri savunan şerefsizlerin allah bin belasını versin. inşallah onların canını da böyle alırlar. onların değilse de çocuklarının, sevdiklerinin canı böyle alınır inşallah.
devamını gör...
5065.
korkma artık, ben varım.
devamını gör...
5066.
yine yeni yeniden bir buluşmadan herkesi gülmekten ağlatıp kendisi bir gram bile mutlu olmadan ayrılan biri oldum. herkes iyileştin diyor, peki ben neden öyle hissetmiyorum?
devamını gör...
5067.
“yaşa gitsin, bari ölmeden önce hatırlayacağın birkaç değerli anın olur.”
devamını gör...
5068.
bağışıklık sistemim şu gezegende en güvendiğim şey ama bu influenza da az değilmiş.
devamını gör...
5069.
her şeyin bir kelime karşılığı vardır ve sonunda kelimenin kendisi başlı başına bir "şey" haline gelir.
başkalarının uydurduğu kelimeler yetmiyor artık bana.kendi ritmimi, kendi harflerimi istiyorum onları kendim olan her şeyle eşleştirmek için.
soluğumun başladığı ve bittiği yerdeki kelimeyi arıyorum.
ve ıslanmış dillere nefes nefese kalmış şiir dizelerini yakıştırıyorum.
dudağımdan sızan kendi kanımın tadıyla kutsanmak istiyorum.
başkalarının uydurduğu kelimeler yetmiyor artık bana.kendi ritmimi, kendi harflerimi istiyorum onları kendim olan her şeyle eşleştirmek için.
soluğumun başladığı ve bittiği yerdeki kelimeyi arıyorum.
ve ıslanmış dillere nefes nefese kalmış şiir dizelerini yakıştırıyorum.
dudağımdan sızan kendi kanımın tadıyla kutsanmak istiyorum.
devamını gör...
5070.
tatil asslaa yetmiyormuş, asla.
herkes mi böyle hisseder.
kafamda deli sorular. kolayca özleyemiyorum.
herkes mi böyle hisseder.
kafamda deli sorular. kolayca özleyemiyorum.
devamını gör...
5071.
göç psikolojisi dersini bırakıp psikofarmakoloji dersini alırken aklımda ne vardı acaba? sanki şu ana kadar hekimlerin girdiği derslerde çok başarılı oldum da üstüne bir de böyle bir karar aldım.
devamını gör...
5072.
ilelden sonra, suya ilk yaprak düşüp de salına salına yüzdüğünden beri uçsuz bucaksız ummanda sancaksız fenersiz dolaşan gemiler vardı.
onlar ki şimaldeki buz denizinden dünyanın ardındaki hint deryasına kadar vurdular, vurdular, vuruldular. onlar ki yapılmazı yapıp, bulunmazı bulup, girilmeze girip, çıkılmazdan çıktılar. onlar ki yıldızsız rüzgarsız kara gecede usturlap ve pusula işlemeyen rotalarda kaybolmadan hedefe vardılar.
ama şimdi güvertelerinde deniz kokusuyla gizledikleri kan ter ve gözyaşıyla, bordalarında dostun ve düşmanın bilmediği sayısız harp yarasıyla kimseye ayan olmayan küçük limanlara sığındılar.
en velveleli anlarda üzerlerine sinmiş küfür ve duaları sarı çiçeklere uçuşan pembe kelebeklerin kokusunu taşıyan ince bir rüzgar minik avuçlarıyla tatlı tatlı okşarken gıcırdar gibi sessiz ağlıyorlar.
sonrasında yine allah kulunun bilmediği, ismi esamesi atlaslara düşmemiş meçhul bir deryada düşmanlarının bile kalplerini donduran bir gülümseyişle pupa yelken ecellerine koşacaklar.
ölmek mesele değil, deniz sonsuz bir yorgan gibi vurgun bedenini örttüğünde, sen avuçlarıyla sarı çiçeklere uçuşan pembe kelebeklerin kokusunu taşıyan ince rüzgarı hatırlayacaksın, dudağının kenarında hüzünlü bir gülümseyişle.
ebede kadar!
onlar ki şimaldeki buz denizinden dünyanın ardındaki hint deryasına kadar vurdular, vurdular, vuruldular. onlar ki yapılmazı yapıp, bulunmazı bulup, girilmeze girip, çıkılmazdan çıktılar. onlar ki yıldızsız rüzgarsız kara gecede usturlap ve pusula işlemeyen rotalarda kaybolmadan hedefe vardılar.
ama şimdi güvertelerinde deniz kokusuyla gizledikleri kan ter ve gözyaşıyla, bordalarında dostun ve düşmanın bilmediği sayısız harp yarasıyla kimseye ayan olmayan küçük limanlara sığındılar.
en velveleli anlarda üzerlerine sinmiş küfür ve duaları sarı çiçeklere uçuşan pembe kelebeklerin kokusunu taşıyan ince bir rüzgar minik avuçlarıyla tatlı tatlı okşarken gıcırdar gibi sessiz ağlıyorlar.
sonrasında yine allah kulunun bilmediği, ismi esamesi atlaslara düşmemiş meçhul bir deryada düşmanlarının bile kalplerini donduran bir gülümseyişle pupa yelken ecellerine koşacaklar.
ölmek mesele değil, deniz sonsuz bir yorgan gibi vurgun bedenini örttüğünde, sen avuçlarıyla sarı çiçeklere uçuşan pembe kelebeklerin kokusunu taşıyan ince rüzgarı hatırlayacaksın, dudağının kenarında hüzünlü bir gülümseyişle.
ebede kadar!
devamını gör...
5073.
vay ben senin damına goyam
nisan ayında antalyaya kar yağacak sanki
olamaz böyle bir şey
gidin bakın ya la
akape güneşi de mi çaldı ?
deliriciiiiiiiiiiiiiimmmmmmmm.
nisan ayında antalyaya kar yağacak sanki
olamaz böyle bir şey
gidin bakın ya la
akape güneşi de mi çaldı ?
deliriciiiiiiiiiiiiiimmmmmmmm.
devamını gör...
5074.
ben söyleyeceğimi söyledim...
artık susuyorum.
artık susuyorum.
devamını gör...
5075.
her pazar taksim'e gittiğim için, üstelik bunu bir de süslenip püslenip en özenli halimle yaptığım içim annem bir sevgilim var zannediyor. anne, bir sevgilim olsa haftada bir mi buluşurum? neyse...
bugün yine bir pazar adeti olarak taksimdeyim. her zamanki kafemde. pazar günü olduğu için oldukça kalabalıktı ve biraz geç gitmemden mütevellit, içeride yer bulamadım. üşüyeceğimi bilmeme rağmen dışarıda bir masaya çöreklendim.
kahve almak üzere içeriye gittiğimde daha önce denemediğim bir kahve almaya karar verdim. barista sorduğu birkaç sorunun ardından bana pek çok seçenek sundu. ben de bir zamanlar çok aradığım "lavantalı dondurma" nın etkisiyle, "lavantalı kahve nasıl olur acaba?" diye düşünerek lavantalı kahveyi seçtim. aman allahım! bu nasıl kötü bir tat? sanki içeceği ağzımla değil de burnumla içiyormuşum gibiydi. hem tadı hem de kokusu burnuma kadar geldi, hissettim. kahvenin bütün tadını baskılamakla beraber içinde hoş bir tat da bırakmamış.
her neyse. buna rağmen 1,5 saat orada vakit geçirdim. kafeye gelmeden önce hakikat kırtasiye'ye uğramış ve biten malzemelerimi tammalamıştım. 300 gramlık kağıt almayı unutmuşum. fark edince "belki yetişirim" umudu ile alel acele yerimden kalktım ama yetişemedim. çünkü zaten kapanmasına 27 dakika vardı ve ben sirkeci'ye indiğimde 2 dakika kalmıştı. buna biraz üzüldüm. hatta moralimi bozdu. ama sonra dedim ki: "nasılsa elimdeki kağıt tümüyle bitmiş değil. onu da haftaya alırız, ne yapalım?"
sonrasııı, işte eve geldim. aldığım boyaları denemek için biraz resim yaptım. çok hoşuma gitti. verniklemediğim resimleri vernikledim. bu esnada da 4-5 tane psikoloji videosu dinledim. ilk video hariç diğerlerini ben açmadım. kendileri otomatik oynatmada açıldı. son 2 videonun oldukça canımı yaktığını söyleyebilirim. biraz nefesimi tutarak hatta zaman zaman yutkunamayarak, huzurum kaçmış bir şekilde dinledim.
sonra odada gün sonu temizliği yaptım. fırçaları yıkadım ve peteğin üstüne koydum. kurumasını bekleyip yerine yerleştirdim. " atılacak bir şey var mı?" diye düşünüp çöplerden kurtuldum. bugün kullandığım çantayı boşalttım. yeni aldığım boyaları yerleştirdiğim ve boya dolabını düzenledim. halihazırda var olan kalemliğimi attım. haftaya yenisini almayı düşünüyorum. biraz ksu ile konuştum. dimka'dan dolayı çok yorgun. :( ama ne yapabilirizki? bir hiç.
ve işte en sonunda cilt bakımını yaptım ve yataktayım. cildim serumları emsin diye beklerken böyle bir yazı yazmaya karar verdim. ( siparişlediğim fırçaların gelmesini 4 gözle bekliyorum. denemek için sabırsızlıkla bekliyorum. - ki zaten tersini söylesem abes olurdu. çünkü kişiliğim düşünüldüğünde sabır mefhumundan bi'haber bir kişiyim. -
iyi keçiler! ;)
bugün yine bir pazar adeti olarak taksimdeyim. her zamanki kafemde. pazar günü olduğu için oldukça kalabalıktı ve biraz geç gitmemden mütevellit, içeride yer bulamadım. üşüyeceğimi bilmeme rağmen dışarıda bir masaya çöreklendim.
kahve almak üzere içeriye gittiğimde daha önce denemediğim bir kahve almaya karar verdim. barista sorduğu birkaç sorunun ardından bana pek çok seçenek sundu. ben de bir zamanlar çok aradığım "lavantalı dondurma" nın etkisiyle, "lavantalı kahve nasıl olur acaba?" diye düşünerek lavantalı kahveyi seçtim. aman allahım! bu nasıl kötü bir tat? sanki içeceği ağzımla değil de burnumla içiyormuşum gibiydi. hem tadı hem de kokusu burnuma kadar geldi, hissettim. kahvenin bütün tadını baskılamakla beraber içinde hoş bir tat da bırakmamış.
her neyse. buna rağmen 1,5 saat orada vakit geçirdim. kafeye gelmeden önce hakikat kırtasiye'ye uğramış ve biten malzemelerimi tammalamıştım. 300 gramlık kağıt almayı unutmuşum. fark edince "belki yetişirim" umudu ile alel acele yerimden kalktım ama yetişemedim. çünkü zaten kapanmasına 27 dakika vardı ve ben sirkeci'ye indiğimde 2 dakika kalmıştı. buna biraz üzüldüm. hatta moralimi bozdu. ama sonra dedim ki: "nasılsa elimdeki kağıt tümüyle bitmiş değil. onu da haftaya alırız, ne yapalım?"
sonrasııı, işte eve geldim. aldığım boyaları denemek için biraz resim yaptım. çok hoşuma gitti. verniklemediğim resimleri vernikledim. bu esnada da 4-5 tane psikoloji videosu dinledim. ilk video hariç diğerlerini ben açmadım. kendileri otomatik oynatmada açıldı. son 2 videonun oldukça canımı yaktığını söyleyebilirim. biraz nefesimi tutarak hatta zaman zaman yutkunamayarak, huzurum kaçmış bir şekilde dinledim.
sonra odada gün sonu temizliği yaptım. fırçaları yıkadım ve peteğin üstüne koydum. kurumasını bekleyip yerine yerleştirdim. " atılacak bir şey var mı?" diye düşünüp çöplerden kurtuldum. bugün kullandığım çantayı boşalttım. yeni aldığım boyaları yerleştirdiğim ve boya dolabını düzenledim. halihazırda var olan kalemliğimi attım. haftaya yenisini almayı düşünüyorum. biraz ksu ile konuştum. dimka'dan dolayı çok yorgun. :( ama ne yapabilirizki? bir hiç.
ve işte en sonunda cilt bakımını yaptım ve yataktayım. cildim serumları emsin diye beklerken böyle bir yazı yazmaya karar verdim. ( siparişlediğim fırçaların gelmesini 4 gözle bekliyorum. denemek için sabırsızlıkla bekliyorum. - ki zaten tersini söylesem abes olurdu. çünkü kişiliğim düşünüldüğünde sabır mefhumundan bi'haber bir kişiyim. -
iyi keçiler! ;)
devamını gör...
5076.
ay çok mutsuzum imdaat. dün arkadaşlarla buluşmuştuk içlerinden biri hastaydı bilin bakalım kime bulaştı? ay bana ya. yemin ederim kafamı duvarlara vurasım var.
hastasın gelme kızım o zaman buluşmaya, bir cumartesi de sosyalleşmeyiver ölmezsin anasını.
bilmez misin ben uçan kuştan hastalık kapıyorum.
dertler biter mi lan? bugün pazardı. pazar günlerinden nefret ediyorum. tatil ama asla tatilin tadını çıkaramıyorsun, içinden bir ses sürekli:
“yarın iş vaaaarr yarın iş vaaar” diye haykırıyor.
uyku düzenim de alt üst oluyor.
ağız tadıyla hasta bile olamıyor insan ya, hastasın ama yarın işe nasıl gideceğini düşünüyorsun.
yatak döşek hasta olmak lüks. ayakta geçirdin geçirdin, geçirmedin; geçirecekler…
şu an var yaaa bütün depresiflikleri anlayabilir ve empat kişiliğimle destek olabilirim. negatif olan her duygu bana aşırı mantıklı geliyor şu an.
biri yazsın desin ki “böyle hayatın damına koyayım kendimi kesmek istiyorum “ oylar favlarım anasını. çünkü anlıyorum şu an onu. böyle hayatın ben de damına koymak isterim, isterim de isterim.
ay hastayım ya. ağlamak istiyorum.
sabahı nasıl edicez beollom. aha böcek var odamdaa. harika gidiyor her şey… ay imdat.
hastasın gelme kızım o zaman buluşmaya, bir cumartesi de sosyalleşmeyiver ölmezsin anasını.
bilmez misin ben uçan kuştan hastalık kapıyorum.
dertler biter mi lan? bugün pazardı. pazar günlerinden nefret ediyorum. tatil ama asla tatilin tadını çıkaramıyorsun, içinden bir ses sürekli:
“yarın iş vaaaarr yarın iş vaaar” diye haykırıyor.
uyku düzenim de alt üst oluyor.
ağız tadıyla hasta bile olamıyor insan ya, hastasın ama yarın işe nasıl gideceğini düşünüyorsun.
yatak döşek hasta olmak lüks. ayakta geçirdin geçirdin, geçirmedin; geçirecekler…
şu an var yaaa bütün depresiflikleri anlayabilir ve empat kişiliğimle destek olabilirim. negatif olan her duygu bana aşırı mantıklı geliyor şu an.
biri yazsın desin ki “böyle hayatın damına koyayım kendimi kesmek istiyorum “ oylar favlarım anasını. çünkü anlıyorum şu an onu. böyle hayatın ben de damına koymak isterim, isterim de isterim.
ay hastayım ya. ağlamak istiyorum.
sabahı nasıl edicez beollom. aha böcek var odamdaa. harika gidiyor her şey… ay imdat.
devamını gör...
5077.
zihnim çok kalabalık...
sanki böyle sözler boğazımda tıkanıyor gibi.
ne canımı sıkıyor, ne beni benden uzaklaştırıyor bilmiyorum...
hala kendimi bulamıyorum, hala ben beni tanımıyorum.
sanki böyle sözler boğazımda tıkanıyor gibi.
ne canımı sıkıyor, ne beni benden uzaklaştırıyor bilmiyorum...
hala kendimi bulamıyorum, hala ben beni tanımıyorum.
devamını gör...
5078.
5079.
içim çok sıkıldı sözlük. yoksa orta yaş bunalımı dedikleri bu mu? bekar arkadaşlarım azaldıkça etkinlik yapma ihtimalimiz de azalıyor. etkinlik buddy ilanına çıkmama az kaldı.
devamını gör...
5080.
iyi değilim.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255