normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
4101.
ağlamak...
bitmeyen çilem, peşimi bırakmayan gözyaşlarım.
bu saatte neden geldiği belli olmayan bu hüzün.
demek ki kaderim buymuş, olması gereken belki de bu yaşadıklarım, belki de hakediyorum.
hayata bağlayan bir sebebim kalmadı. insanım işte, alelade bir insan. ruhu aç, gönlü aç zavallı bir insan. mücadele edecek bir gücüm de kalmadı galiba.
belki malım mülküm çok oldu ama gönlüm hep hakir görüldü, hep dışlandı. olmadı yani. olmayacak bundan sonra da. maalesef talihim dönmüyor, bu yaştan sonra da dönecek değil.
bu dünyanın benden çok alacağı varmış, aldı da.
almaya da devam ediyor. benim alacak bir şeyim kalmadı galiba. bak dünya! alacağını al artık, ne varsa al da ben de kurtulayım. senden bir şey istemiyorum.
artık tek bir isteğim kaldı, o da cennete gidersem " seni " isteyeceğim, yalnız seni. orada üzülmek yokmuş, kırılmak yokmuş, orada istekler oluyormuş. istediğimsin, umarım o tarafta talihim döner...
bitmeyen çilem, peşimi bırakmayan gözyaşlarım.
bu saatte neden geldiği belli olmayan bu hüzün.
demek ki kaderim buymuş, olması gereken belki de bu yaşadıklarım, belki de hakediyorum.
hayata bağlayan bir sebebim kalmadı. insanım işte, alelade bir insan. ruhu aç, gönlü aç zavallı bir insan. mücadele edecek bir gücüm de kalmadı galiba.
belki malım mülküm çok oldu ama gönlüm hep hakir görüldü, hep dışlandı. olmadı yani. olmayacak bundan sonra da. maalesef talihim dönmüyor, bu yaştan sonra da dönecek değil.
bu dünyanın benden çok alacağı varmış, aldı da.
almaya da devam ediyor. benim alacak bir şeyim kalmadı galiba. bak dünya! alacağını al artık, ne varsa al da ben de kurtulayım. senden bir şey istemiyorum.
artık tek bir isteğim kaldı, o da cennete gidersem " seni " isteyeceğim, yalnız seni. orada üzülmek yokmuş, kırılmak yokmuş, orada istekler oluyormuş. istediğimsin, umarım o tarafta talihim döner...
devamını gör...
4102.
onca zaman siz bizi hep piyonlar sandınız oysa biz hep şahlardık
hunters (2020) s1e1
hunters (2020) s1e1
devamını gör...
4103.
suçlamıyorum artık kendimi
saklanmıyorum karanlık sokaklarda
gözlerinin mavi ışığını rehber edinen yüreğim
sapmıyor şimdi pusuladan yokluğunda
sadece neden diyorum
sahi neden sevmedin beni
neden dinlemedin seni sayıklayan kalbimi
sonra boşver diyorum
boşver bilsen ne olur ki
nasılsa hiç gelmeyecek o beklenen gemi
açık denizin karanlığında yitip gittiği gibi
yine de hala gözbebeğimde şaklıyorum seni
hem hiç gitmemiş hem de hiç var olmamış gibi
dönme artık geri
ne liman kaldı
ne de beklenen bir gemi
bil ki en nihayetinde unuttum seni
ömür defterinden koparılan bir sayfa gibi
saklanmıyorum karanlık sokaklarda
gözlerinin mavi ışığını rehber edinen yüreğim
sapmıyor şimdi pusuladan yokluğunda
sadece neden diyorum
sahi neden sevmedin beni
neden dinlemedin seni sayıklayan kalbimi
sonra boşver diyorum
boşver bilsen ne olur ki
nasılsa hiç gelmeyecek o beklenen gemi
açık denizin karanlığında yitip gittiği gibi
yine de hala gözbebeğimde şaklıyorum seni
hem hiç gitmemiş hem de hiç var olmamış gibi
dönme artık geri
ne liman kaldı
ne de beklenen bir gemi
bil ki en nihayetinde unuttum seni
ömür defterinden koparılan bir sayfa gibi
devamını gör...
4104.
az önce arkadaşımla telefonda konuşurken lafın geldiği yerde aklıma düşen bir muhabbet oldu.
bu türküyü ilk kez 4 yıl önce bodrum gündoğan 'da gece 01.00 civarında bir iskelenin dibindeki tekneye sırtımı dayayıp kuma oturmuşken ve biramı içerken duymuştum. iskeleye gelen 5 kişilik bir grup, ellerinde şarapla kendi aralarında eğlenirken içlerindeki bir kıza ''haydi yol yemez'i söylesene'' demişlerdi ve kız da bu türküyü söylemişti çıplak sesiyle. ben de oturduğum yerden kalkıp şerefe hareketi yapınca aralarına çağırmışlardı, sabaha kadar takılmıştık. bu türküyü sabah gün ağardığında bir kez daha söyletmiştik o kıza.
bu türküyü ilk kez 4 yıl önce bodrum gündoğan 'da gece 01.00 civarında bir iskelenin dibindeki tekneye sırtımı dayayıp kuma oturmuşken ve biramı içerken duymuştum. iskeleye gelen 5 kişilik bir grup, ellerinde şarapla kendi aralarında eğlenirken içlerindeki bir kıza ''haydi yol yemez'i söylesene'' demişlerdi ve kız da bu türküyü söylemişti çıplak sesiyle. ben de oturduğum yerden kalkıp şerefe hareketi yapınca aralarına çağırmışlardı, sabaha kadar takılmıştık. bu türküyü sabah gün ağardığında bir kez daha söyletmiştik o kıza.
devamını gör...
4105.
"kapına 'açelyalar' bıraksam anlar mısın hislerimi? çözer misin davranışlarımdaki gizemi? fark eder misin sende, korkularımdan kaçtığımı? göz yaşlarıma bir türlü hâkim olamadığımı. kavuşamadığımız her gün için diker misin kapının önüne günden güne 'açelyalar' ? izler misin geceden geceye yıldızları benim için? döner misin bana, gecedeki en parlak yıldız olarak? saklar mısın gökyüzüne bakan kapı önündeki 'açelyalarda' anılarımızı? yaşatır mısın sevgini her gün? şahsen sana olan sevgim günden güne azalmak yerine büyüyor daha da içimde. köklerini salıyor 'açelyalar' yüreğime. dilerdim o köklerini salan olsun bir 'orkide'. ama kavuşulmaz bazı aşklar neticede. olsun, seviyorum sonuçta seni. senin de beni sevdiğini hissederek, her ne kadar da birbirimizin olduğunu bilerek..."
devamını gör...
4106.
pek çok insan var çevremde. bazıları arkadaşım, bazıları dostum, bazıları da akrabalarım. hepsinin karşısına geçip bir soru sormak istiyorum: benim hayatımda ne işiniz var? bu hayatta sadece bir kez doğuyor ve ölüyoruz. bu hayatı bir film gibi tekrar çekme şansımız yok. o zaman bana müdahale yetkisi vereceğim çok insana da gerek yok. benim filmimde az insan oynayacak yolun yarısından sonra.
devamını gör...
4107.
2007 yılında bu saatlerde duşumu aldım, kahvaltıyı hazırladım, yedik içtik, çay faslı falan sonra ortalığı topladım daha sonra oy*vermeye gittik. en sonra da doğum hastanesine gittik, öğleyin kızım doğdu.
doğacak olan çocuk üçüncü çocuk olunca anne tüm işlerini yapabiliyor. çünkü yapmak zorunda. tabiri caizse kedi gibi oluyor.
kızım bugün 16 yaşını doldurdu.
geçen gün bana diyor ki "bizim büyümemiz seni üzmüyor mu, yaşlanıyorsun diye?" yani aslında biraz üzüyor, biraz mutlu ediyor.
üzüyor çünkü gerçekten yaşlanıyorum, yüzüme çizgiler geliyor*, saçlarıma beyazlar* geliyor. biraz da mutlu ediyor çünkü onlar büyüdü, ben sağlıklıyım ve yapmak istediğim şeyleri rahatlıkla yapabilirim elhamdülillah. görmediğim yerleri gezebilirim, bilmediğim şeyleri öğrenebilirim, yeni insanlar tanıyabilirim.
ne diyordum
bugün 21 ekim, bugün kızım doğdu. sevdicekleriniz için ve sizin için ve benim için çooook güzel bir gün olsun. amin ecmain.
doğacak olan çocuk üçüncü çocuk olunca anne tüm işlerini yapabiliyor. çünkü yapmak zorunda. tabiri caizse kedi gibi oluyor.
kızım bugün 16 yaşını doldurdu.
geçen gün bana diyor ki "bizim büyümemiz seni üzmüyor mu, yaşlanıyorsun diye?" yani aslında biraz üzüyor, biraz mutlu ediyor.
üzüyor çünkü gerçekten yaşlanıyorum, yüzüme çizgiler geliyor*, saçlarıma beyazlar* geliyor. biraz da mutlu ediyor çünkü onlar büyüdü, ben sağlıklıyım ve yapmak istediğim şeyleri rahatlıkla yapabilirim elhamdülillah. görmediğim yerleri gezebilirim, bilmediğim şeyleri öğrenebilirim, yeni insanlar tanıyabilirim.
ne diyordum
bugün 21 ekim, bugün kızım doğdu. sevdicekleriniz için ve sizin için ve benim için çooook güzel bir gün olsun. amin ecmain.
devamını gör...
4108.
sene 1945 biri ölmüş 91 senesindeyse onun öldüğü ay ve gün doğmuşum.
ne tuhaf... çocukken ben bu rahmetli kişisini rüyamda görüyorum. güzel günlerde, zor zamanlarda...
bana iyilikle yaklaşıyor ve benimle sohbet ediyordu. aramızda bir bağ vardı. dostluk gibi.
kimselere söyleyemiyorum. yıllarca söyleyemiyorum. okuma yazmayı öğrenip araştırma yapabilecek yaşa gelinceye kadar.. bu ecnebi kişisinin adı soyadı, meşguliyetleri zihnimde canlanıyor.. bazen rüyada bazen uyanıkken, belki de uyanıkken gördüklerim, duyduklarım hatırlayamadığım rüyalarımın ortaya çıkmasıydı bilemiyorum..
sonunda geçmiste başka bir yerde, başka bir bedenle başka bir isimle yaşadığımı anlamış oldum. yazdıklarımı okudum. ürettiklerimi dinledim. bu başarıları kendime mi mal etmem gerektiğini bilemedim. hoş söyleyeceklerime kimse anlam veremezdi. inandırıcı gelmez, kabul de görmezdi. ama ben inanmadığım, "bildiğim" ve hep gizlediğim bu gerçekle yaşadım. bazen kendimi inanılmaz hafiflemiş hissediyorum. dünyada bıraktığım bir şeyler var ve ben o ruhun ışığıyla hala yaşıyorum.
ne tuhaf... çocukken ben bu rahmetli kişisini rüyamda görüyorum. güzel günlerde, zor zamanlarda...
bana iyilikle yaklaşıyor ve benimle sohbet ediyordu. aramızda bir bağ vardı. dostluk gibi.
kimselere söyleyemiyorum. yıllarca söyleyemiyorum. okuma yazmayı öğrenip araştırma yapabilecek yaşa gelinceye kadar.. bu ecnebi kişisinin adı soyadı, meşguliyetleri zihnimde canlanıyor.. bazen rüyada bazen uyanıkken, belki de uyanıkken gördüklerim, duyduklarım hatırlayamadığım rüyalarımın ortaya çıkmasıydı bilemiyorum..
sonunda geçmiste başka bir yerde, başka bir bedenle başka bir isimle yaşadığımı anlamış oldum. yazdıklarımı okudum. ürettiklerimi dinledim. bu başarıları kendime mi mal etmem gerektiğini bilemedim. hoş söyleyeceklerime kimse anlam veremezdi. inandırıcı gelmez, kabul de görmezdi. ama ben inanmadığım, "bildiğim" ve hep gizlediğim bu gerçekle yaşadım. bazen kendimi inanılmaz hafiflemiş hissediyorum. dünyada bıraktığım bir şeyler var ve ben o ruhun ışığıyla hala yaşıyorum.
devamını gör...
4109.
birinden gitmek?
hiçbir zaman kimseden gitmedim ben.bana zararları dokunmağı sürece. birisiyle arama mesafe girdiyse ilk adımı o atmıştır. kimse beni benden daha iyi bilemez, hiç kimseye zararım olmaz, sevdiklerime karşı çok dikkatli olurum, kelimelerimi seçerek konuşurum, sorunlarını kendi sorunum gibi görürüm, onlar üzgünse aklımdan çıkmaz odaklanamam herhangi bir şeye. onlar daha nasıl olduğunu anlatmadan ben onların nasıl olduğunu anlarım. sevmek bu değil miydi zaten? hissetmek... ben çok güzel severim hemde çok fazla güzel.
hiçbir zaman kimseden gitmedim ben.bana zararları dokunmağı sürece. birisiyle arama mesafe girdiyse ilk adımı o atmıştır. kimse beni benden daha iyi bilemez, hiç kimseye zararım olmaz, sevdiklerime karşı çok dikkatli olurum, kelimelerimi seçerek konuşurum, sorunlarını kendi sorunum gibi görürüm, onlar üzgünse aklımdan çıkmaz odaklanamam herhangi bir şeye. onlar daha nasıl olduğunu anlatmadan ben onların nasıl olduğunu anlarım. sevmek bu değil miydi zaten? hissetmek... ben çok güzel severim hemde çok fazla güzel.
devamını gör...
4110.
türk insanının bir özelliği var ki duyunca böyle ayağımla kafasına bastırıp evveliyatini eze eze s....m geliyor.
"ne gerek var?" "ne yapacaksın onunla?"
sanki giren çıkan onlaraymis gibi sizi sorgulamaları çok can sıkıcı.
geçen iş yerinde konusu açıldı drone almak istediğimden bahsettim. hata bende tabi ne konuşuyorsun ki a... koyim ? başladılar hayır ne yapacaksın onunla ? ne gerek var ? laflarına. bir de çok bilmiş yüz ifadeleriyle.
acayip sinirim bozuluyor ya. hayır sen evden işe evden işe yaşayan bir insansın ne konuşuyorsun anasini satayım.
az evvel aranırken bir modeli beğenip baya bir araştırdım. aradığım tüm ihtiyaçları karşılıyor. hatta bazı yönleriyle de dji dan daha avantajlı.
evet fimi x8 mini v2. az evvel sipariş etmekten döndüm kendisini. indirim zamanları oluyor ya bazen kara cuma gibi. evet onu bekleyecegim ya da enflasyon yüksek lan acaba şimdi mi alsam fiyatı daha fazla yükselmeden.
kafam çok karışık
"ne gerek var?" "ne yapacaksın onunla?"
sanki giren çıkan onlaraymis gibi sizi sorgulamaları çok can sıkıcı.
geçen iş yerinde konusu açıldı drone almak istediğimden bahsettim. hata bende tabi ne konuşuyorsun ki a... koyim ? başladılar hayır ne yapacaksın onunla ? ne gerek var ? laflarına. bir de çok bilmiş yüz ifadeleriyle.
acayip sinirim bozuluyor ya. hayır sen evden işe evden işe yaşayan bir insansın ne konuşuyorsun anasini satayım.
az evvel aranırken bir modeli beğenip baya bir araştırdım. aradığım tüm ihtiyaçları karşılıyor. hatta bazı yönleriyle de dji dan daha avantajlı.
evet fimi x8 mini v2. az evvel sipariş etmekten döndüm kendisini. indirim zamanları oluyor ya bazen kara cuma gibi. evet onu bekleyecegim ya da enflasyon yüksek lan acaba şimdi mi alsam fiyatı daha fazla yükselmeden.
kafam çok karışık
devamını gör...
4111.
her ne olursa olsun sen gönlümün en güzel köşesindesin, sen kalbimin atma sebebisin, sen gözlerimdeki tebessümsün, sen ömrümün en güzel anlarısın, sen kulaklarımın işittiği en güzel şarkısın, sen rüyalarımın güzelleşmesisin, sen hayallerimsin , sen yaşama nedenimsin, sen umutlarımın yok olduğu yerde doğan bir güneşsin, gecelerimin en parlak yıldızısın, sen mutluluğumun kaynağısın, sen yeniden gülümsememsin.
sen aşkımsın, çiçeğimsin, sen gördüğüm en güzelsin. sonsuza kadar benimlesin...
sen aşkımsın, çiçeğimsin, sen gördüğüm en güzelsin. sonsuza kadar benimlesin...
devamını gör...
4112.
“neden böyle oldu”nun dehlizleri beni kendine çekiyor, sürekli.
devamını gör...
4113.
ruhumun sıkışmasından mıdır bilmem. tövbe vaiziyim, çığlık çığlığa kendimden uzak duruyorum. özlediğim şeylerin ismini bilmiyorum, sık sık aramaya giderim ama. hiçbir düşümde göremediğim şeyler istiyorum. çok da alaycı oldum. bir de unuttuğum şeytanımı buldum iyi mi! herkes mutlu ve herkes çelişiyor. sizlerle konuşmalıydım oysa sadece; dağlara açtığım pencerelerden. ruhumun merakı kendime saptığından beri bağırıyorum.
devamını gör...
4114.
bu kenti sevdim dedim, benim olsun demedim ki.
demişindir. vallaha da billaha da demişindir. bi yandan da, ustam yine de sen bilirsin ama, hani dallamanın biri afedersin sivas mivas yazmış biyerlere, yani öyle yaptın diye demiyorum tabii de, sivas’a da sanki şiir yazılmazmış gibi geliyor bana. alegorin yine sana kalsın tabi, hani bi yandan da haddimeymiş gibi eleştirmek kafa göz dalıyor gibiyim ama mazur gör, sanki yine de bana bi tık “benim olsun” demişsindir gibi geliyor. sanki gibi geliyor bana, “benim olsun” demeden sevmek çok uç ulvi bişiymiş gibi, sanki gibi, olmazmış gibi, -casına.
hasan abim, hüseyinim. çok istasyonda bulundum ben, çokçasında aç, uykusuz, parasız. çokça sefer de biletsiz. gel “gore” ki sivas’a hiç gitmedim, hiç de gidesim yok. sivas ne adına koyim. size ahmet abi diyebilir miyim? başka şiire bağlayacağım da, hani zaten ondandır ustamdan üstaddan abiye geçişim az önce. ayıktın mı bro? (çüş…)
dağılmış pazar yerlerine benziyordu istasyonlar, güzellerdi bence öyle. sonra hızlı tren mızlı tren derkaaan (ağzını yaya yaya böyle) tarak gibi yaptılar hepücüğünü modernite ayağına. alışmadık götte durmuyor modernite. göt hakaret değil, organ. hadi organ, (h?.)
ve dağılmış pazar yerlerini de andırmıyor da değil haaaani memleket. anası ninildi memleketin, yeee yeee (ve volkannn, ve kafam kadar gülşah, ve birtakım yavşaklıklar, dilimden gitmeyen.) gelmiyor içimden hüzünlenmek bile, gelse de hani öyle sürekli falan değil. bir cezzz müziği gibi gelip geçiyor hüzün, o kadar çabuk, o kadar kısa, abi resmen çük kadar. mendili sormicam, kanamışlığı yok çoğşükür de. ah güzel ahmet abim, gördün mü bak becereğğmiyom ben. anca dili eğip büküyom, dansöz gibi dilim; tanyeli, tam zamanı. yabıştır kafiyeyi, yabıştıramadı. yabışmadı ve de yakışmadı. ahmet abim affet, her yere yetişilir, hiçbir şeye geç kalınmaz ama, küççüğüm ben, ufalıp cebine giricem beni bağışla, ahmet abi sen de bağışla. zaten bi tek sen bağışla.
ve zaman dediğimiz nedir dimi ahmet abi, biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir, deli öpmüş gibi. o zamanlar malatya kokardı istasyonlar, nazilli kokardı, yahu bayaaa bildiğin bok kokardı desene be adam, bayramlık ağzımıza ağzımıza sidik kokardı. can bey yücelse severdi orları, ne kadar koksa o kadar iyiydi ona, bana diiil. benim kokasım yok pek, geçen tütsü yaktım bi tane mesela, boğazıma tütsü, karnım acıktı; anneme tütsüm. tüm şiir bana küstü. bir daddy’m bile yok, ağlıyor musun? hadi, hüzünse.
ve madem ki bir gün ölürüm, mukadder. ben sularda yatan bir camış gibi, nazım abi’ye de ayıp etmek istiyorum. çünkü neden etmeyeyim, hazır beşinden çalmışkene altıncı şairimiz de nazım olsun, zaten sever zat-ı ali’leri leninleri (vladimir, ilginç.)
habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres, baktım arkasından kollarım iki yanıma sarkık, dedim nedir bu şayirlerin trenle istasyonla ekspresle dertleri. yağmurlar içindeydi prag, sen yoktun. yemekli vagonda kefir denen bir çeşit ayran içtim, garson kız tanıdı beni. dedi; kefire ayran demeyeydin iyiydi be emmi. emmi dedi kız, neyleyim. bizim ilde urum olur uc olur dedim, sızılaşır bozkurtları aç olur dedim. ne anlatıyon ya dedi, gitti.
yedi.
~~
işbu yazı hiçbir ipim anlatmamaktadır. alt metni üst metni yok, kendisi dümdüz bi metin, alıştırmalık, atıştırmalık.
demişindir. vallaha da billaha da demişindir. bi yandan da, ustam yine de sen bilirsin ama, hani dallamanın biri afedersin sivas mivas yazmış biyerlere, yani öyle yaptın diye demiyorum tabii de, sivas’a da sanki şiir yazılmazmış gibi geliyor bana. alegorin yine sana kalsın tabi, hani bi yandan da haddimeymiş gibi eleştirmek kafa göz dalıyor gibiyim ama mazur gör, sanki yine de bana bi tık “benim olsun” demişsindir gibi geliyor. sanki gibi geliyor bana, “benim olsun” demeden sevmek çok uç ulvi bişiymiş gibi, sanki gibi, olmazmış gibi, -casına.
hasan abim, hüseyinim. çok istasyonda bulundum ben, çokçasında aç, uykusuz, parasız. çokça sefer de biletsiz. gel “gore” ki sivas’a hiç gitmedim, hiç de gidesim yok. sivas ne adına koyim. size ahmet abi diyebilir miyim? başka şiire bağlayacağım da, hani zaten ondandır ustamdan üstaddan abiye geçişim az önce. ayıktın mı bro? (çüş…)
dağılmış pazar yerlerine benziyordu istasyonlar, güzellerdi bence öyle. sonra hızlı tren mızlı tren derkaaan (ağzını yaya yaya böyle) tarak gibi yaptılar hepücüğünü modernite ayağına. alışmadık götte durmuyor modernite. göt hakaret değil, organ. hadi organ, (h?.)
ve dağılmış pazar yerlerini de andırmıyor da değil haaaani memleket. anası ninildi memleketin, yeee yeee (ve volkannn, ve kafam kadar gülşah, ve birtakım yavşaklıklar, dilimden gitmeyen.) gelmiyor içimden hüzünlenmek bile, gelse de hani öyle sürekli falan değil. bir cezzz müziği gibi gelip geçiyor hüzün, o kadar çabuk, o kadar kısa, abi resmen çük kadar. mendili sormicam, kanamışlığı yok çoğşükür de. ah güzel ahmet abim, gördün mü bak becereğğmiyom ben. anca dili eğip büküyom, dansöz gibi dilim; tanyeli, tam zamanı. yabıştır kafiyeyi, yabıştıramadı. yabışmadı ve de yakışmadı. ahmet abim affet, her yere yetişilir, hiçbir şeye geç kalınmaz ama, küççüğüm ben, ufalıp cebine giricem beni bağışla, ahmet abi sen de bağışla. zaten bi tek sen bağışla.
ve zaman dediğimiz nedir dimi ahmet abi, biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir, deli öpmüş gibi. o zamanlar malatya kokardı istasyonlar, nazilli kokardı, yahu bayaaa bildiğin bok kokardı desene be adam, bayramlık ağzımıza ağzımıza sidik kokardı. can bey yücelse severdi orları, ne kadar koksa o kadar iyiydi ona, bana diiil. benim kokasım yok pek, geçen tütsü yaktım bi tane mesela, boğazıma tütsü, karnım acıktı; anneme tütsüm. tüm şiir bana küstü. bir daddy’m bile yok, ağlıyor musun? hadi, hüzünse.
ve madem ki bir gün ölürüm, mukadder. ben sularda yatan bir camış gibi, nazım abi’ye de ayıp etmek istiyorum. çünkü neden etmeyeyim, hazır beşinden çalmışkene altıncı şairimiz de nazım olsun, zaten sever zat-ı ali’leri leninleri (vladimir, ilginç.)
habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres, baktım arkasından kollarım iki yanıma sarkık, dedim nedir bu şayirlerin trenle istasyonla ekspresle dertleri. yağmurlar içindeydi prag, sen yoktun. yemekli vagonda kefir denen bir çeşit ayran içtim, garson kız tanıdı beni. dedi; kefire ayran demeyeydin iyiydi be emmi. emmi dedi kız, neyleyim. bizim ilde urum olur uc olur dedim, sızılaşır bozkurtları aç olur dedim. ne anlatıyon ya dedi, gitti.
yedi.
~~
işbu yazı hiçbir ipim anlatmamaktadır. alt metni üst metni yok, kendisi dümdüz bi metin, alıştırmalık, atıştırmalık.
devamını gör...
4115.
olmayacağını bile bile denedim
veyahut
denemeye çalıştım
veyahut
denemeye çalıştım
devamını gör...
4116.
her şey yoluna girecek mi bilmiyorum ama ben çok yoruldum. rabbim lütfedeceğin her hayra muhtacım. esirge beni.
devamını gör...
4117.
şöyle bir şey yaşandı bugün. 
ben yerde bir parça çiçek gördüm ve kitabımın arasında kuruturum diye aldım. biraz yürüdükten sonra bu hanımefendiyle kesişti yollarımız. önümde hızlı hızlı yürümeye başladı , elinde demet çiçekle. o an elimdeki tek dal ota baktım ve benim iradem dışında bir tebessüm oluştu yüzümde.
birimizin elinde tek dal bir ot , birimizin elinde koca bir demet.
cadde boyunca peş peşe yürüdük hanımefendiyle. hava kasvetli , yağmurlu olunca yol üzerinde bir parkta oturmak için yolumu değiştirdim. parkta oturalı 10 dakika ya olmuş ya olmamıştı hemen yan banka bir çift geldi. sadece göz ucuyla baktığımda elinde demetle önüm sıra yürüyen arkadaş olduğunu gördüm. hararetli bir tartışma başladı , ne söylediklerini anlayamıyordum ama gergin oldukları belliydi. normalde olsa kalkar uzak bir banka geçerdim ama merak ettim yalan yok. sonuçta onlar benim yakınıma oturdu ben onları dinlemek için buraya oturmadım , diye kendimi de kandırdıktan sonra biraz kulak kabarttım. yine ne dediklerini anlamadım , ta ki onların kavgası iyice hararetlenip sesleri iyice yükselene kadar. beyefendi oğlumuz nişanlanıp işleri ciddiye bindirmek istiyormuş , hanım kızımız ise ayrılmak. bey oğlumuz o çiçekleri kızın çalıştığı yere göndermiş , gönlünü almak istemiş. ama kız çiçekleri yerlere savurdu. beyefendiye hoş olmayan birçok şey söyledi. başka detayları da duydum ama gerek yok.
kız çekip gitti. oğlan bir süre öylece oturdu bankta. ondan yana bakmadım ama ağladığını anladım tabi. derken oğlan da gitti , yerdeki demeti alıp çöpe attıktan sonra. günün sonunda yalnız başıma ayrıldım parktan.
çiçek demeti çöp kutusundaydı , benim otum da elimde.
unutmak istemedim bugünü , o yüzden karaladım kağıda.

ben yerde bir parça çiçek gördüm ve kitabımın arasında kuruturum diye aldım. biraz yürüdükten sonra bu hanımefendiyle kesişti yollarımız. önümde hızlı hızlı yürümeye başladı , elinde demet çiçekle. o an elimdeki tek dal ota baktım ve benim iradem dışında bir tebessüm oluştu yüzümde.
birimizin elinde tek dal bir ot , birimizin elinde koca bir demet.
cadde boyunca peş peşe yürüdük hanımefendiyle. hava kasvetli , yağmurlu olunca yol üzerinde bir parkta oturmak için yolumu değiştirdim. parkta oturalı 10 dakika ya olmuş ya olmamıştı hemen yan banka bir çift geldi. sadece göz ucuyla baktığımda elinde demetle önüm sıra yürüyen arkadaş olduğunu gördüm. hararetli bir tartışma başladı , ne söylediklerini anlayamıyordum ama gergin oldukları belliydi. normalde olsa kalkar uzak bir banka geçerdim ama merak ettim yalan yok. sonuçta onlar benim yakınıma oturdu ben onları dinlemek için buraya oturmadım , diye kendimi de kandırdıktan sonra biraz kulak kabarttım. yine ne dediklerini anlamadım , ta ki onların kavgası iyice hararetlenip sesleri iyice yükselene kadar. beyefendi oğlumuz nişanlanıp işleri ciddiye bindirmek istiyormuş , hanım kızımız ise ayrılmak. bey oğlumuz o çiçekleri kızın çalıştığı yere göndermiş , gönlünü almak istemiş. ama kız çiçekleri yerlere savurdu. beyefendiye hoş olmayan birçok şey söyledi. başka detayları da duydum ama gerek yok.
kız çekip gitti. oğlan bir süre öylece oturdu bankta. ondan yana bakmadım ama ağladığını anladım tabi. derken oğlan da gitti , yerdeki demeti alıp çöpe attıktan sonra. günün sonunda yalnız başıma ayrıldım parktan.
çiçek demeti çöp kutusundaydı , benim otum da elimde.
unutmak istemedim bugünü , o yüzden karaladım kağıda.
devamını gör...
4118.
insanlar birbirlerinin hayatına tek bir mesajla girip çıkamamalı.
insanın ilmek ilmek ördüğü , az çok düzene koyduğu , iyi ya da kötü yoluna soktuğu o hayata ; kafana esince bir mesaj atıp selamünaleyküm ben geldim diyemezsin. dangalak mısın sen ?
insanın ilmek ilmek ördüğü , az çok düzene koyduğu , iyi ya da kötü yoluna soktuğu o hayata ; kafana esince bir mesaj atıp selamünaleyküm ben geldim diyemezsin. dangalak mısın sen ?
devamını gör...
4119.
gece 2 suları. rüyamda onu görüp uyanmışım. inanılmaz kasvetli bir ruh hali. masa lambami yakıp çalışma masamın üzerinde duran votkadan bir bardak doldurdum. hoş onu da üç hafta kadar önce içerim diye alıp aldıktan sonra isteğim kaçmış bir şekilde masada bekletiyordum. nasip geceyeymis.
evet duygusal bir şarkı açıp içmedim. sadece sigara yakıp öylece odanın karanlığına bakıp usulca içtim votkamı. sonra da hemen yattım. alkolün sihirli etkisi olacak ki rüya görmeden zıbarmış 4 saat sonra ise gitmek için alarmla uyanmisim. ama o ruh halinden gün boyu çıkamadım.
ofise yeni bir adam geldi. iki hafta falan oldu işte. -ortamı gören gidiyor zaten demirbaş kadrosu olan bizler dışında sürekli sirkule olan bir iş ortamı var.- adam ek iş olarak incir ticaretiyle uğraşıyormuş. tüccar tanıdığı olan bilir bu adamlar susmaz boş da konuşsa illa konuşacak. bir nevi esnaflık işte. yok ama adam harbiden boş muhabbet ve surekli incir muhabbeti yapıyor.
elbette ben de yaprak gibi bir ruh haliyle çalışırken yine incirden konu açıldı ve başladı anlatmaya. allah affetsin orada patlayıp hay s....m incirini a... koyim diye patlayıp nimete de sovmus bulundum.
memafih akşama kadar tam kendimi toparlamis eve döndüm ki annemin ınstagramdan onun çizim sayfasına baktığını fark ettim. ses etmeden bir bardak su alıp odama kacacaktim. godfather seslendi. " ikarus be siz hiç barışmayı düşünmediniz mi be" bu sorular ara ara soruluyor bana. sikilmadilar da.
kendi kızları gibi görürler onu. bir şey olsun arayıp sorarlar. yıllardır böyle.
diyemiyorsun işte bitti gitti. diyorsun da anlamıyorlar.
diyorum ya hep peşimde bir hayalet var ve sürekli çeşitli şekillerde kendini hatırlatıyor.
güne puanım -1/10. b** gibi bir gündü.
evet duygusal bir şarkı açıp içmedim. sadece sigara yakıp öylece odanın karanlığına bakıp usulca içtim votkamı. sonra da hemen yattım. alkolün sihirli etkisi olacak ki rüya görmeden zıbarmış 4 saat sonra ise gitmek için alarmla uyanmisim. ama o ruh halinden gün boyu çıkamadım.
ofise yeni bir adam geldi. iki hafta falan oldu işte. -ortamı gören gidiyor zaten demirbaş kadrosu olan bizler dışında sürekli sirkule olan bir iş ortamı var.- adam ek iş olarak incir ticaretiyle uğraşıyormuş. tüccar tanıdığı olan bilir bu adamlar susmaz boş da konuşsa illa konuşacak. bir nevi esnaflık işte. yok ama adam harbiden boş muhabbet ve surekli incir muhabbeti yapıyor.
elbette ben de yaprak gibi bir ruh haliyle çalışırken yine incirden konu açıldı ve başladı anlatmaya. allah affetsin orada patlayıp hay s....m incirini a... koyim diye patlayıp nimete de sovmus bulundum.
memafih akşama kadar tam kendimi toparlamis eve döndüm ki annemin ınstagramdan onun çizim sayfasına baktığını fark ettim. ses etmeden bir bardak su alıp odama kacacaktim. godfather seslendi. " ikarus be siz hiç barışmayı düşünmediniz mi be" bu sorular ara ara soruluyor bana. sikilmadilar da.
kendi kızları gibi görürler onu. bir şey olsun arayıp sorarlar. yıllardır böyle.
diyemiyorsun işte bitti gitti. diyorsun da anlamıyorlar.
diyorum ya hep peşimde bir hayalet var ve sürekli çeşitli şekillerde kendini hatırlatıyor.
güne puanım -1/10. b** gibi bir gündü.
devamını gör...
4120.
yıllar sonra bugün, şimdi bulunduğum yerde çok daha fazla şey başarmış olarak tekrardan bulunacağım. rüzgar yüzüme yeniden esecek, içim ürperecek ama ağlamayacağım. o gün bu günü tekrar edeceğim. yıldızlar yine çok olacak, şehrin ışıklarıyla yarışırcasına çok.. ay yükselecek ben bu toprağa yeniden oturacağım gecenin bu saatinde, bu dağın başında sarı kurdeleler yeniden çalacak. üs üste az önce kurduğum cümleleri tekrar edeceğim, yıllar geçti yüzlerce kez daha düştüm ama binlerce kez ayaga kalktım, yine inat ettim gizliden ağladım ama ben yaptım, istediğim bir yere daha geldim. kimsenin yeni yaralar açmasına izin vermedim, eski yaralarımı kanattım kanattım kuruttum. hâlâ hayal kurmuyorum ama hedefler de hâlâ dipdiri.. tekrar edeceğim o gün bu cümleleri. tarihe geçtin 4 kasım 2023.. kitabımda tarihe geçtin.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2