normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
4181.
karalayıp da defteri daha fazla doldurmayayım.
devamını gör...
4182.
kendi kendime yazıp duruyorum. muhatabına da gitmiyor yazdıklarım. bazen gitsin istiyorum bazen de diyorum ki saçmalama gitse ne fark eder. bazı şeylerin geri dönüşü yok, var da yok. hayallerindeki halini seviyorsun. orda masum çünkü, tanıdığını hissettiğin gibi. sonra gerçeğiyle yüzleşiyorsun. başka biriyle devam eden bi hayat, başka bi tene dokunan bi adam, başka bi kadına sevgi sözcükleri söyleyen bi adam.. kısır döngü gibi. hep aynı düşünceler hep aynı duygular.. nerde son bulacak bu artık? takatim kalmadı..
devamını gör...
4183.
çok yorgunum.
anlattıklarım ayrı, anlatmadıklarım ayrı, duyduklarım ayrı, duymadıklarım ayrı bir yerini çalkalıyor zihnimin.
ya hani bir şey arıyorum da böyle,
huzur olsun böyle,
anlayış böyle.
abi azcık nefes alalım ya.
bir nefes alalım ya !?
anlattıklarım ayrı, anlatmadıklarım ayrı, duyduklarım ayrı, duymadıklarım ayrı bir yerini çalkalıyor zihnimin.
ya hani bir şey arıyorum da böyle,
huzur olsun böyle,
anlayış böyle.
abi azcık nefes alalım ya.
bir nefes alalım ya !?
devamını gör...
4184.
gerçeklerle çelişen hayallerim vardı,
mutlu sayılırdım onlarla. yokluk krizleri ve dört duvar arasındaki iç çekişlerim.
kimliksiz duygular içindeyim, zor duygular, zor uykular. erteledikçe büyüyen korkular.
varsın başaramadı desinler, varsın olduramadı. gök mavisi tonları, içimi ısıtırken.
mutlu sayılırdım onlarla. yokluk krizleri ve dört duvar arasındaki iç çekişlerim.
kimliksiz duygular içindeyim, zor duygular, zor uykular. erteledikçe büyüyen korkular.
varsın başaramadı desinler, varsın olduramadı. gök mavisi tonları, içimi ısıtırken.
devamını gör...
4185.
merhaba sevgili başlık… buraya katıldığımdan beri gözümün aradığı tek şey “kişisel başlık” idi. istediğimiz gibi saçmaladığımız, içimizi açıp, içimizi topladığımız ya da toplayamadığımız -bazı şeyler dağınık güzel- bir başlık. sadece bize ait olan. mesela; buradan çok önce bulunduğum mecrada böyle bir yer vardı. kişisel bir başlık, sadece sana ait olan, senin yazabildiğin… son zamanlardan salt öğretici bilgiden ziyade içimi döküp çıkıyordum. bazen o başlığımı çok özlüyorum; lakin gemileri yakınca dönemiyorum sevgili sözlük. tabii burada bahsetmek istediğim elbette bu değil. biraz olsun özlemek eyleminin temelini atmak.
neydi özlemek? en başta bir eylemdi. “öz”den mi gelirdi yoksa hiçbir özü olmayan bir şey miydi, bilmiyorum. uzun zamandır o kadar çok düşünüyorum ki düşünmekten yorulunca saçmalıyorum. insan “öz”ünü, “öz”ünden geleni değiştiremiyor ne yapsın işte.
ikinci paragrafın ikinci cümlesini yazdığıma inanamıyorum. sahi ne zamandır bu kadar basit cümleler kuruyorum? karmaşık olan cümlelerim miydi yoksa düşüncelerim mi, bilemiyorum. sanırım düşüncelerim, aklım, zihnim; artık adına ne derseniz. aklım bana oyun oynuyor, sürekli beni uyarıyor ve hep en kötüye adapte ediyor. en kötüye adapte olmayı nasıl öğrendim, bilmiyorum. bu konuda aydınladığım zaman üniversite zamanlarıydı. vize ya da finaller başladığında beklenti içinde olmuyor, sınava gir çık ve o dersi unut modunda oluyordum. ne yaptık? beklentiyi düşük tuttuk, sonrasında o dersten yüksek not aldık ve böylelikle kendimi yanıltmış olan iç seslerimden biri, içimden dışımı yararcasına mutlu olup etrafa sevindi. haklı olma dürtüsünü size nasıl tarif ederim, bilmiyorum. yalın ayak sokağa kaçan küçük bir çocuk diyelim. bu ben miydim, bilmiyorum. gerçek ben’i hiç bilemedim.
umudumu kaybettiğimi hissediyorum. yukarıda anlattığım durum bunu gösteriyor. kaybettiğimiz bir şeyi bulmak mümkün mü? aramak lazım. aramak ve bulmanın birbiri içinde oluşu yine aklıma geliyor. aklıma “sus” diyorum. sus, sus, sus. her şeye müdahale etmeyi seven iç seslerim var. tamamlamayı seviyor.
geçenlerde,bir ay önce, aldığım bir mesaj sonucunda aklıma bi eylem daha takılmıştı. “tamamlanmak”… sonra peşine bi cümle daha eklendi. evren boşlukları sevmiyor. demek bu şekilde oluyor. bir yap boz gibi. aslında sadece yap. boz burayı çok bozuyor. eksik olan yanlarımız çok fazla ve bunları bir şekilde doldurmak gerekiyor. bu noktada tamamlanmayı bekleyen ben, kendimi yapıp yapıp bozuyorum. oturmuyor. köhne bir kasabanın çıkmaz sokağındaki eğreti duran kaldırım taşıyım. düzene uymaz, asi. zararım kendime.
sahi, bu zamana kadar hayatına girip de zarar verdiğim kimse oldu mu acaba diye düşünüyorum. bundan çok korkarım. düşünsene ayakları totosuna vururcasına kaçıyor. hayatınızda fazlalık olduysam ya da eksiklik yarattıysam affola. iç sesim yine burnunu soktu saçmalamalarıma. en çok kendinden özür dileyip kendin olduğun için kendine teşekkür etmelisin. kendin olmanın pek bir şey etmediği şu çağda maskelerin olmadığı için şükretmelisin. hiç olmazsa sevdiğin insanlara karşı. iç sesim yine meydan okudu. ohhh iyi oldu. kendimi kendime getirmem lazım. bazen, ara sıra.
bu denli saçmalamayalı uzun zaman oldu. yazacaklarım başkaydı, tuşlara dokunduğumda yazdıklarım çok başka. yazmasam deli olacaktım. hoş deli olup yazınca daha bir başka oluyor.
kağıda yazıp bir şeylere yazık etmektense her şeyi burada bırakmak en iyisi. yeni yıla da yaklaşırken bir şeyler demek lazım geldi. ben en çok teşekkür etmeyi severim sevgili sözlük ve şimdiden hayatıma girene, çıkana, aradığıma, bulduğumu sandığıma, tamamlanmaya, tamamlanmış olana, beklentisizliğe, ümide, sevgiye, tutunmaya çalıştığım her şeye ve her şeye “her şey için teşekkürler” demek isterim.
sabah olunca hiçbir şey olmamış gibi yapalım, olur mu?
neydi özlemek? en başta bir eylemdi. “öz”den mi gelirdi yoksa hiçbir özü olmayan bir şey miydi, bilmiyorum. uzun zamandır o kadar çok düşünüyorum ki düşünmekten yorulunca saçmalıyorum. insan “öz”ünü, “öz”ünden geleni değiştiremiyor ne yapsın işte.
ikinci paragrafın ikinci cümlesini yazdığıma inanamıyorum. sahi ne zamandır bu kadar basit cümleler kuruyorum? karmaşık olan cümlelerim miydi yoksa düşüncelerim mi, bilemiyorum. sanırım düşüncelerim, aklım, zihnim; artık adına ne derseniz. aklım bana oyun oynuyor, sürekli beni uyarıyor ve hep en kötüye adapte ediyor. en kötüye adapte olmayı nasıl öğrendim, bilmiyorum. bu konuda aydınladığım zaman üniversite zamanlarıydı. vize ya da finaller başladığında beklenti içinde olmuyor, sınava gir çık ve o dersi unut modunda oluyordum. ne yaptık? beklentiyi düşük tuttuk, sonrasında o dersten yüksek not aldık ve böylelikle kendimi yanıltmış olan iç seslerimden biri, içimden dışımı yararcasına mutlu olup etrafa sevindi. haklı olma dürtüsünü size nasıl tarif ederim, bilmiyorum. yalın ayak sokağa kaçan küçük bir çocuk diyelim. bu ben miydim, bilmiyorum. gerçek ben’i hiç bilemedim.
umudumu kaybettiğimi hissediyorum. yukarıda anlattığım durum bunu gösteriyor. kaybettiğimiz bir şeyi bulmak mümkün mü? aramak lazım. aramak ve bulmanın birbiri içinde oluşu yine aklıma geliyor. aklıma “sus” diyorum. sus, sus, sus. her şeye müdahale etmeyi seven iç seslerim var. tamamlamayı seviyor.
geçenlerde,bir ay önce, aldığım bir mesaj sonucunda aklıma bi eylem daha takılmıştı. “tamamlanmak”… sonra peşine bi cümle daha eklendi. evren boşlukları sevmiyor. demek bu şekilde oluyor. bir yap boz gibi. aslında sadece yap. boz burayı çok bozuyor. eksik olan yanlarımız çok fazla ve bunları bir şekilde doldurmak gerekiyor. bu noktada tamamlanmayı bekleyen ben, kendimi yapıp yapıp bozuyorum. oturmuyor. köhne bir kasabanın çıkmaz sokağındaki eğreti duran kaldırım taşıyım. düzene uymaz, asi. zararım kendime.
sahi, bu zamana kadar hayatına girip de zarar verdiğim kimse oldu mu acaba diye düşünüyorum. bundan çok korkarım. düşünsene ayakları totosuna vururcasına kaçıyor. hayatınızda fazlalık olduysam ya da eksiklik yarattıysam affola. iç sesim yine burnunu soktu saçmalamalarıma. en çok kendinden özür dileyip kendin olduğun için kendine teşekkür etmelisin. kendin olmanın pek bir şey etmediği şu çağda maskelerin olmadığı için şükretmelisin. hiç olmazsa sevdiğin insanlara karşı. iç sesim yine meydan okudu. ohhh iyi oldu. kendimi kendime getirmem lazım. bazen, ara sıra.
bu denli saçmalamayalı uzun zaman oldu. yazacaklarım başkaydı, tuşlara dokunduğumda yazdıklarım çok başka. yazmasam deli olacaktım. hoş deli olup yazınca daha bir başka oluyor.
kağıda yazıp bir şeylere yazık etmektense her şeyi burada bırakmak en iyisi. yeni yıla da yaklaşırken bir şeyler demek lazım geldi. ben en çok teşekkür etmeyi severim sevgili sözlük ve şimdiden hayatıma girene, çıkana, aradığıma, bulduğumu sandığıma, tamamlanmaya, tamamlanmış olana, beklentisizliğe, ümide, sevgiye, tutunmaya çalıştığım her şeye ve her şeye “her şey için teşekkürler” demek isterim.
sabah olunca hiçbir şey olmamış gibi yapalım, olur mu?
devamını gör...
4186.
düşünüyorum da bazı zamanlarda farkında olarak, çoğu zamansa fark etmeden saçmalamayı, parkenin altında saklanan karıncalarla konuşmayı, uçuşan tozların dansına eşlik etmeyi, yıldızlarla resimler çizmeyi, kağıt uçakların yere çakıldığı anları, duvarlara masallar anlatmayı, parmaklarımın ucunda dünyayı görmeyi, çizgili dünyalarda kaybolmayı, televizyonda futbol maçı açıkken karşısına geçip uyumayı, sevdiğim parçaları zibilyon kez dinlemeyi, ağladığım filmleri hatırlayıp bir kez daha ağlayabilmeyi, gülüp eğlendiğim anları unutmamak için kendi kendime hatırlatmayı, nefret ettiğim insanların sevenlerini sevebilme ihtimalimin imkansıza yakın olmasını, kaybolan oyuncaklarım için dua etmeyi, sevdiğim şeylerin yalnızca bana ait olmasını istememi, çocukken ilk kez öptüğüm kızı bir kez daha göreceğime inanmamı, dağınıklığın içindeki o şiirsel düzeni, ruyalarımı kontrol ettiğimde kolay kolay uyanmadığım zamanları, kontrolü ele aldığım ruyalarımdaki masalsı maceraları, midem bulanana kadar süt içmeyi, süte bebe bisküvisi katıp yemeyi, çoğu zaman hastalıklı bir hal alan doğa üstü koku alma yeteneğimi, mesaneme baskı yapan çişimi inatla tutmaya çalıştıktan sonra uzun uzun işemeyi, olur olmadık zamanlarda birkaç dakikalığına da olsa uyuklayabilmemi, aynadaki benle bir yabancıymışız gibi bakışmayı, karşımda konuşan insanların gözlerine değil de burunlarına ve dişlerine bakmayı, pastel renkleri, sulu boyalarla yapılan resimleri, sabun köpüğünden balonlar yapmayı, elektrik süpürgesinin sesini, gecenin sessizliğini, avuç içinde baş parmak ile bilek arasındaki tombik yeri, bir türlü gelmeyen o şeyi… ve bunlara benzer saçma salak birçok şeyi çok seviyorum.
devamını gör...
4187.
ıt's always worth a try.
devamını gör...
4188.
ilk defa çok üşüyorum. içim ayrı dışım ayrı titriyor.
gece kötü rüya gördüm, halâ etkisindeyim.
yine neler bekliyor beni, ürkerek bekliyorum.
ama lütfen kötü şeyler olmasın, kötülük benden uzakta dursun artık.
neden böyle bir kaderim var? neden böyleyim?
bilmiyorum sözlük bilmiyorum. ama tek bildiğim tir tir titriyorum ve içimde atamadığım ağır bir korku var.
umarım herşey iyi olur, yolunda olur.
lütfen sesim duyulsun tanrım.
gece kötü rüya gördüm, halâ etkisindeyim.
yine neler bekliyor beni, ürkerek bekliyorum.
ama lütfen kötü şeyler olmasın, kötülük benden uzakta dursun artık.
neden böyle bir kaderim var? neden böyleyim?
bilmiyorum sözlük bilmiyorum. ama tek bildiğim tir tir titriyorum ve içimde atamadığım ağır bir korku var.
umarım herşey iyi olur, yolunda olur.
lütfen sesim duyulsun tanrım.
devamını gör...
4189.
ruhumda bir boşluk var. ya da bedenimde. ve ruhum bu boşluktan faydalanıp istediği zaman bedenimi terk edebiliyor.
devamını gör...
4190.
kendimle baş başa kalamadım. nereye gitsem hep iki kişiyiz. bir de bizi karanlıklardan seyreden gözler. korkulardan azad etmem lazım ikimizi. kambur gibi taşıdığım için sövmemem lazım. kendimle baş başa kalamadım, egzotik rüyalara dalmadan önce kavga ediyorum bu yüzden.
devamını gör...
4191.
mümkünse kır cenazesi istiyorum
devamını gör...
4192.
biz sadece iş arkadaşıyız dedin ya. burada bir yanlışlık var... ben hiç bir iş arkadaşıma daha önceden baş başa alkol aldığımız bir masada yaşadığım en büyük travmamı anlatmadım. kaldı ki sen en büyük travmanı ağlayarak anlattın. iş arkadaşlarına bunu yaptığını zannetmiyorum. hadi arkadaş desen neyse diyeceğim.
diğer konuda "alkolün etkisiyle tek gecelikti aslında" olması. olay şu ki hiç tek gecelik ilişki yaşandın mı bilmiyorum açıkçası sorgulamıyorum da yanlış anlama. ama ben yaşadım tek gecelik ilişkiler. aklında bulunsun diye diyorum; tek gecelik ilişkilerde karşındakinin kokusunu içine çekerek öpmezsin hatta genel olarak öpüşme bile azdır kaldı ki bizim gibi yağmur altında 1 saat bu yapılmaz. olay çoğunlukla penetrasyondur. hele el ele tutuşarak parklarda yürümezsin buz gibi havada.
son konu neydi? ha evet... ben, senin bir arkadaşınla daha önceden birliktelik yaşadım. doğru... ama biz ayrıldık ve üzerinden zamanda geçti. ve sen onunla yakın arkadaşta değilsin kendi sözünle iş arkadaşısın hatta iş arkadaşıydın. kadınlar arası gizli anlaşmadır bozulamaz demiştin. ne acayip bir prensip. valla helal olsun... peki sayın prensipler abidesi neden sürekli ruh gibi gezip hem kendine hem bana işkence ediyorsun.
diğer konuda "alkolün etkisiyle tek gecelikti aslında" olması. olay şu ki hiç tek gecelik ilişki yaşandın mı bilmiyorum açıkçası sorgulamıyorum da yanlış anlama. ama ben yaşadım tek gecelik ilişkiler. aklında bulunsun diye diyorum; tek gecelik ilişkilerde karşındakinin kokusunu içine çekerek öpmezsin hatta genel olarak öpüşme bile azdır kaldı ki bizim gibi yağmur altında 1 saat bu yapılmaz. olay çoğunlukla penetrasyondur. hele el ele tutuşarak parklarda yürümezsin buz gibi havada.
son konu neydi? ha evet... ben, senin bir arkadaşınla daha önceden birliktelik yaşadım. doğru... ama biz ayrıldık ve üzerinden zamanda geçti. ve sen onunla yakın arkadaşta değilsin kendi sözünle iş arkadaşısın hatta iş arkadaşıydın. kadınlar arası gizli anlaşmadır bozulamaz demiştin. ne acayip bir prensip. valla helal olsun... peki sayın prensipler abidesi neden sürekli ruh gibi gezip hem kendine hem bana işkence ediyorsun.
devamını gör...
4193.
mutlu etmek istediginiz kişinin mutlu etmesini istediği kişi değilseniz, o kişiyi asla mutlu edemezsiniz.
devamını gör...
4194.
4195.
kurşun kalemle boş sayfayı kapkara boyamadır. bende yani.
devamını gör...
4196.
insanlar meşgul falan değil, sadece konuşmak istediginiz kisinin konuşmak istedigi kişi siz değilsiniz.
devamını gör...
4197.
b
uz gibi bir insan olma yolunda uçuruma doğru itiliyorum. ya boşluğa ya boşluğa. ya ayaklarımla yere ya kanatlarımla göğe.
uz gibi bir insan olma yolunda uçuruma doğru itiliyorum. ya boşluğa ya boşluğa. ya ayaklarımla yere ya kanatlarımla göğe.
devamını gör...
4198.
fırına verilirken poğaça, börek vs karbonhidratın üstüne fırçayla yumurta sürülür ya, bir değişiklik olsun diye, yağda yumurta pişirirken üstüne hamur ya da yufka süreceğim ben de.
narı çok seviyorum o halde narsistim.
akşam vakti insanın sinirini bozan bağzı şeyler:
- tatlı kaşığıyla yediğin çorbanın tuzlu olması
- çay kaşığının adının çay karıştırma kaşığı olduğunun farkına geç varman
- çok acı olduğunu düşündüğün biberin çok acı olması
- dağınık saçlı fotoğrafın tarayıcıdan geçtikten sonra saçların hala dağınık kalması
- ingilizce lise ve üniversite eğitimi görmüş sekreterin “of” ile “if” arasındaki farkı anlamayıp ingiliztereye yazdığı mesajda of yerine if kullanması.
- bu arada ingilizlerin çok ingiliz olması.
radyoaktif örümcek tarafından elinden ısırılan peter parker'in ağ yapma bezelerine sahip olup da bir örümcek gibi ekstra iki kol (ya da bacak) daha çıkartmaması çok manidar.
narı çok seviyorum o halde narsistim.
akşam vakti insanın sinirini bozan bağzı şeyler:
- tatlı kaşığıyla yediğin çorbanın tuzlu olması
- çay kaşığının adının çay karıştırma kaşığı olduğunun farkına geç varman
- çok acı olduğunu düşündüğün biberin çok acı olması
- dağınık saçlı fotoğrafın tarayıcıdan geçtikten sonra saçların hala dağınık kalması
- ingilizce lise ve üniversite eğitimi görmüş sekreterin “of” ile “if” arasındaki farkı anlamayıp ingiliztereye yazdığı mesajda of yerine if kullanması.
- bu arada ingilizlerin çok ingiliz olması.
radyoaktif örümcek tarafından elinden ısırılan peter parker'in ağ yapma bezelerine sahip olup da bir örümcek gibi ekstra iki kol (ya da bacak) daha çıkartmaması çok manidar.
devamını gör...
4199.
4200.
koca bir tır tekeri gibi hissediyorum kendimi. üzerimde tonlarca yükle, kilometrelerce yol katetmek zorundayım. pes etsen, edemezsin. ben o kadar yolu bu yükle gitmek istemiyorum desen, diyemezsin. patlasan, her şey biter, onu da yapamazsın. ama zorundasın. dönmek zorundasın. başka çaren yok. boş boş dönmek zorundasın. kimse de söylemez ki durun bu teker dinlensin. tırı kullanan dinlenmek isterse ya da durursa ancak o zaman dinlenebilirsin. senin bir seçimin yok yani. o ister dönersin, o ister durursun. ama bir gün bir yerde patlayacak olduğunu da çok iyi bilirsin. bu nerede, ne zaman, kime, nasıl olur bilinmez ama patlayacaksın. bu kadar yüke zaten istemesen de patlarsın. sadece nerede, nasıl olur bilemezsin, o kadar...
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2