normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
621.
" mutlu olmayı istemiyor kanındaki mutsuzluk. "
devamını gör...
622.
yara..
yaralı şeyler bana nedense daha masum geliyor. yaralı bir kuş mesela, kanatlarındaki özgürlüğü küçük bir yaraya kaptırmış bir kuş.. yarası olan her şeye ve herkese dokunmak istiyorum. iyileştirmeye gücüm yetecekmiş gibi..
yara, iz, hatıra. yakın kelimeler.
sol elimin baş parmağında bir kesik izi var, kuzenimle otururken akıl almaz bir sakarlıkla elimi kesmiştim.* bu izi her gördüğümde o günü hatırlıyorum.
yaş 7, bir yaz gecesi abimle parkta oynuyoruz. abim kafamı kırıyor*, hastaneye gidiyoruz ve alnımda kalıcı bir dikiş izi kalıyor. aynaya baktığımda o günü anımsayıp gülümserim hâlâ.
-zümrüt bi sabit dur be kızım, doktor düzgün dikiş atamıyor senin yüzünden.
+acımıyor diyorum acımıyor! niye anlamıyorsunuz?! bırakın eve gideceğim ben.
yaş 9, annemler beni kuzenime emanet etmiş ve şuan hatırlamadığım bir yere gitmişler. kuzenim yanlışlıkla plastik bir kovayı kafama vuruyor, kaşım yarılıyor, bildiğimiz jilet vurmuşum gibi ikiye ayrılıyor. tahmin edeceğin üzere bu da kalıcı olarak kalıyor. kaşımdaki bu iz o günü hiç unutmama yardımcı oluyor.
+n'oldu kafama? şu gözümün önünde akan şey ne? kan değil, değil mi?
-yok la abartma ne kanı! hafif kızarmış sadece..
bazı günleri unutmamamız için vücudumuzda bize o günü hatırlatan izler kalıyormuş gibi. o günden bir iz, bir yarayla mümkün oluyor.
yaralarımız bize unutmamamız gereken şeyleri hatırlatıyor. bu yüzden vücudundaki veya ruhundaki yaralarını sev olur mu? onların sana hatırlatmaları gereken anılar var.
yaralı şeyler bana nedense daha masum geliyor. yaralı bir kuş mesela, kanatlarındaki özgürlüğü küçük bir yaraya kaptırmış bir kuş.. yarası olan her şeye ve herkese dokunmak istiyorum. iyileştirmeye gücüm yetecekmiş gibi..
yara, iz, hatıra. yakın kelimeler.
sol elimin baş parmağında bir kesik izi var, kuzenimle otururken akıl almaz bir sakarlıkla elimi kesmiştim.* bu izi her gördüğümde o günü hatırlıyorum.
yaş 7, bir yaz gecesi abimle parkta oynuyoruz. abim kafamı kırıyor*, hastaneye gidiyoruz ve alnımda kalıcı bir dikiş izi kalıyor. aynaya baktığımda o günü anımsayıp gülümserim hâlâ.
-zümrüt bi sabit dur be kızım, doktor düzgün dikiş atamıyor senin yüzünden.
+acımıyor diyorum acımıyor! niye anlamıyorsunuz?! bırakın eve gideceğim ben.
yaş 9, annemler beni kuzenime emanet etmiş ve şuan hatırlamadığım bir yere gitmişler. kuzenim yanlışlıkla plastik bir kovayı kafama vuruyor, kaşım yarılıyor, bildiğimiz jilet vurmuşum gibi ikiye ayrılıyor. tahmin edeceğin üzere bu da kalıcı olarak kalıyor. kaşımdaki bu iz o günü hiç unutmama yardımcı oluyor.
+n'oldu kafama? şu gözümün önünde akan şey ne? kan değil, değil mi?
-yok la abartma ne kanı! hafif kızarmış sadece..
bazı günleri unutmamamız için vücudumuzda bize o günü hatırlatan izler kalıyormuş gibi. o günden bir iz, bir yarayla mümkün oluyor.
yaralarımız bize unutmamamız gereken şeyleri hatırlatıyor. bu yüzden vücudundaki veya ruhundaki yaralarını sev olur mu? onların sana hatırlatmaları gereken anılar var.
devamını gör...
623.
bu psikoloji, kişisel gelişim konuları beni bayağı sarıyor, hatta o kadar çok video izledim ki bir ara kafam çorba olmuştu ama sonuçta bir derdi olmayan durduk yere böyle videolar izlemezdi. benim de bir derdim vardı, bir türlü duygularımı yönetemiyordum. kimi zaman access consciousness (bilince erişim) araçlarıyla çalıştım, kimi zaman şemalarla baş etme kartları hazırladım, hatta onları ses kaydı yapıp dinledim, kimi zaman subliminal telkinlerle çekirdek inançlardan kurtulmaya çalıştım, kimi zaman olumlamalar yaptım. eğitimlerini aldığım nlp, eft, sedona, hooponono gibi araçlar kullandım. bilişsel terapi, nefes terapi, mindfulness derken işin özü, içinde bulunduğum döngüden çıkmak için denemediğim yol kalmadı. ama sanki hep başa dönüyordum, niye böyleydi? niye tüm duygularım yüzeye çıkmıştı ve beni rahatsız edip duruyorlardı? yine bir gün takip ettiğim bir uzman, "almadığım eğitim kalmadı, yine de dönüşemiyorum" diye bir video çekmiş. hah tamam dedim bu beni anlatıyor. "zamanında yüzleşmekten korktuğunuz duygular, şimdi yüzeye çıktı, çünkü artık güçlüsünüz, elinizde onlarla baş edecek araçlar var, onları kullanın, ilerleyin, belli bir süre böyle gidecek, başa dönmüyorsunuz böyle böyle o duygularla yüzleşerek ilerliyorsunuz" dedi. "tamam şimdi oldu" dedim, yolun neresinde olduğunu bilmek önemli.. en azından yaşadıklarımı anlamlandırmak açısından bu duyduklarım çok iyi geldi bana zira başa dönmeye niyetim yok.. aslında başa dönmek diye bir şey de yok, insan bir konuda farkındalık kazandığında zaten istese de hiçbir zaman eskisi gibi olamıyor, sadece o öğrendiklerini idrak edip davranışlara dönüşmesi zaman alıyor, bu süreçte sabırlı olmak en güzeli... artık kendimi yargılamıyorum, kendime karşı sabırlıyım zira çok uzun bir yoldan geldim, biraz dinlenip nasıl olsa yine devam ederim yoluma...
devamını gör...
624.
öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz.bu sadece başkaları için zordur.aynı şey salak olduğunuzda da geçerlidir.
devamını gör...
625.
dokunmak istiyorum ben sana o güzel yüzünü avuçlarımın içine alıp iyiki senindoğurmuşum demek istiyorum, ne olmuş 20 yaşındaysanız sen benim bebeğimsin bunu bir anlasan a benim güzel oğlum.
devamını gör...
626.
yokluğuna çok fena sarmak diye bişi icat ettim az önce, ama inan üstünde hiç güzel durmadı.
bak inat etme, hadi çıkar onu da başka bişi bakalım sen dolu cümlelerle? siyah ojeli, maviş anneli, içinde adım yazan bulmacalı ve sevdiğin şarkılar giysen ya üstüne?
sonra saçlarını savur, şöyle bi dön etrafında, anaokulu çocuklarının bol simli el işleri uçuşsun dünyaya, bi yavru kedi olmayan düşmanına saldırsın, tam şuracıkta bi adam nefes alsın, neden yaşadığını bir kez daha sebep sonuç ilişkisine indirgesin ve "aferin, bak bunun için değermiş işte" diye eşek yükü ile hak versin kendisine.
sen iyi ol gel, o elbisenin kumaşı sende olsa da dikip üstüne yakıştırması da benli kelimelerde ve ben hayatım boyunca hiç olmadığı kadar hakkını vereceğim o kelimelerin.
adın nasıl yazılır ki senin?
anlaşıldı, en başından başlamam gerekecek yaşamaya.
bak, o kedi!
bak inat etme, hadi çıkar onu da başka bişi bakalım sen dolu cümlelerle? siyah ojeli, maviş anneli, içinde adım yazan bulmacalı ve sevdiğin şarkılar giysen ya üstüne?
sonra saçlarını savur, şöyle bi dön etrafında, anaokulu çocuklarının bol simli el işleri uçuşsun dünyaya, bi yavru kedi olmayan düşmanına saldırsın, tam şuracıkta bi adam nefes alsın, neden yaşadığını bir kez daha sebep sonuç ilişkisine indirgesin ve "aferin, bak bunun için değermiş işte" diye eşek yükü ile hak versin kendisine.
sen iyi ol gel, o elbisenin kumaşı sende olsa da dikip üstüne yakıştırması da benli kelimelerde ve ben hayatım boyunca hiç olmadığı kadar hakkını vereceğim o kelimelerin.
adın nasıl yazılır ki senin?
anlaşıldı, en başından başlamam gerekecek yaşamaya.
bak, o kedi!

devamını gör...
627.
son günlerde bu hayatta ne yapıyorum diye çok düşünür oldum. sabah uyan, işe gel, otur, kalk, eve git, uyu. bir robot gibi yaşıyorum neredeyse iki yıldır. bu hayata bunun için mi geldim? bu mu benim hayatı yaşama şeklim? akan zaman içerisinde böyle mi sürükleneceğim? korkarım ki öyle...
devamını gör...
628.
sensizliğimden vurdun beni,
delik deşik oldu kalbim,
ama ölmedim...
can havliyle yine sana uzandı ellerim,
az önce beni vuran ellerine...
oysa ben kendimi dört duvarı seninle dolu odalara hapsetmiştim gönüllü olarak,
sen olmayınca; boynunu büken, solan çiçekler gibi feri kaçmıştı ömrümün,
zaten ölecektim...
neyseler biriktirmiştim bilmeden,
içine dünyalar sığdırıp,
bu küçücük halimle bir türlü yanında yer bulamadığım...
halbuki sabahlardan birinde unutmuş olarak uyanmak için neler vermezdim seni,
sana rağmen,
senin yüzünden...
hoşça kalamadığım,
geride bırakamadığım,
ah edemediğim,
kızamadığım,
kıyamadığım,
yıldız tilbe'nin dediği gibi;
içimde öyle güzelsin ki
onu kirletmeyeceğim seninle...
dayan yüreğim....
delik deşik oldu kalbim,
ama ölmedim...
can havliyle yine sana uzandı ellerim,
az önce beni vuran ellerine...
oysa ben kendimi dört duvarı seninle dolu odalara hapsetmiştim gönüllü olarak,
sen olmayınca; boynunu büken, solan çiçekler gibi feri kaçmıştı ömrümün,
zaten ölecektim...
neyseler biriktirmiştim bilmeden,
içine dünyalar sığdırıp,
bu küçücük halimle bir türlü yanında yer bulamadığım...
halbuki sabahlardan birinde unutmuş olarak uyanmak için neler vermezdim seni,
sana rağmen,
senin yüzünden...
hoşça kalamadığım,
geride bırakamadığım,
ah edemediğim,
kızamadığım,
kıyamadığım,
yıldız tilbe'nin dediği gibi;
içimde öyle güzelsin ki
onu kirletmeyeceğim seninle...
dayan yüreğim....
devamını gör...
629.
henüz uğramamış ay, bulutlarda bir telaş.
gezinirken bir uçtan öbür uca, yağmur düşüveriyor yerden yukarı.
sadece bir şeyler duymak istiyor kulağın.
avazın susana kadar haykırmalısın, eğer gerçekten acıyorsa kalbinin dört bir yanı.
önce yaşamalı, ölüm bir başka zamandır.
tutmak, sımsıkı tutmak kendini. yıkıntılar içinde olsan bile...
susmak bazen fazlaca konuşmaktır, herkesin sağır olduğu zamanda.
şarkıların rüzgarına kapılıp en güzel dansı lütfetmek hayata.
ritimler kavrulsun, diller mırıldasın dursun.
"ey vahşi dünya! ilkel çağın bitmeyecek mi?"
kayıp gitsin yıldızlar evrenin düş satırından.
duralım ânın içinde. akıp giden zamana inat.
dilsizim, harap kelimelerim, bitap bir bedenim.
ruhum kir içinde. beyazlıktan öylesine uzak.
ağrı, ağır bir yük küçük bedenlere.
öyleyse dayan. sarsa da soluk yarınlar.
gözlerinde gördüm o çırpınan güz çiçeğini.
bırak özgürleşsin yeşilliklerin arasında.
sesler çürüsün, bükük sessizlik içinde.
kopar zincirlerini.
gezinirken bir uçtan öbür uca, yağmur düşüveriyor yerden yukarı.
sadece bir şeyler duymak istiyor kulağın.
avazın susana kadar haykırmalısın, eğer gerçekten acıyorsa kalbinin dört bir yanı.
önce yaşamalı, ölüm bir başka zamandır.
tutmak, sımsıkı tutmak kendini. yıkıntılar içinde olsan bile...
susmak bazen fazlaca konuşmaktır, herkesin sağır olduğu zamanda.
şarkıların rüzgarına kapılıp en güzel dansı lütfetmek hayata.
ritimler kavrulsun, diller mırıldasın dursun.
"ey vahşi dünya! ilkel çağın bitmeyecek mi?"
kayıp gitsin yıldızlar evrenin düş satırından.
duralım ânın içinde. akıp giden zamana inat.
dilsizim, harap kelimelerim, bitap bir bedenim.
ruhum kir içinde. beyazlıktan öylesine uzak.
ağrı, ağır bir yük küçük bedenlere.
öyleyse dayan. sarsa da soluk yarınlar.
gözlerinde gördüm o çırpınan güz çiçeğini.
bırak özgürleşsin yeşilliklerin arasında.
sesler çürüsün, bükük sessizlik içinde.
kopar zincirlerini.
devamını gör...
630.

bazen düşünüyorum da bu kadar sert ve acımasız bir predator gibi yaşamak fazlasıyla dramatik. neyim ben, bir canavar mı, yoksa hayatları sonlandıran bir melek mi?
bir ölüm makinasına dönüşmeden önce basit bir tamirciydim. ramona beni terk ettikten sonra elimdeki ingiliz anahtarıyla daha taksitleri bitmeyen lcd televizyonumu parçalarken intihara meyilli bir korkak olduğumu anladım.
benim gibiler öylece kafasına sıkıp fişi çekmektense, ne zaman patlayacağı belirsiz bir saatli bombaya dönüşmeyi tercih ederler. intihar etmek için yaşamın ta kendisini kullanırlar, bu bir kamyonun önüne atlamanın farklı bir versiyonu gibidir.
orduya yazıldım, 2 yılda bir çok kavgaya karıştım 2 kişiyi ağır yaraladım, kaburgalarım kırıldı, kafama 8 dikiş atıldı sol elimdeki ezikler yüzünden 3 ay elimi kullanamadım. ordudan atıldım ve 5 ay hapiste kaldım. kodesten çıktığımda yüksek riskli ve ölümcül tehlikeli görevlere yollanan kayıt dışı bir ekibe katılmayı kabul ettim.
ortadoğuda, uzak doğuda, güney amerikada, kuzey afrikada bir çok göreve gittim. defalarca ağır yaralandım ama ölmedim, ramonayı ve diğer bütün sürtükleri çoktan unutmuştum. ölmek için çıktığım bu yolda artık bir ölüm meleğine dönüşmüştüm. artık ölümün ta kendisi yada vahşi bir yırtıcıyım sadece.
devamını gör...
631.
sabahın kör vakti giriyorum eve. onca yorgunluk ve uykusuzluğa rağmen kendimi duşa atıyorum. su ve sabun yollardan getirdiğim kiri pası atıyor üzerimden. yılların getirdiği yükü atmak ise o kadar kolay değil.
uykunun arındırdıgı bir beden ile uyanıyorum öğlene doğru. ağzımda sigaranın bıraktığı leş gibi pas tadı. çivi çiviyi söker bir sigara daha yakıyorum. ölsem en çok sigaraya üzülürüm. ölüler nefes alamaz çünkü.
dolap boş. kahvaltı için peynir , zeytin, yumurta, salam ve bir kaç şey daha alıyorum. karşılığında para. para ne garip şey. kazanmak için kanımı, etimi, kemiğini, kimliğimi verdim. karşılığında et, kemik ve kan alıyorum. hayvanların kimliği yoktur.
kahvaltı sonrası bir sigara daha.. garip bir şey nefes almak. almak vermek. tekerleme gibi. değilmi ki nefes alıyorum , her şeye rağmen yaşamaya devam. al bakalım hayat, bedenim ve ruhum senindir, daha öğreteceklerin varsa...
eti senin, kemiği benim...
uykunun arındırdıgı bir beden ile uyanıyorum öğlene doğru. ağzımda sigaranın bıraktığı leş gibi pas tadı. çivi çiviyi söker bir sigara daha yakıyorum. ölsem en çok sigaraya üzülürüm. ölüler nefes alamaz çünkü.
dolap boş. kahvaltı için peynir , zeytin, yumurta, salam ve bir kaç şey daha alıyorum. karşılığında para. para ne garip şey. kazanmak için kanımı, etimi, kemiğini, kimliğimi verdim. karşılığında et, kemik ve kan alıyorum. hayvanların kimliği yoktur.
kahvaltı sonrası bir sigara daha.. garip bir şey nefes almak. almak vermek. tekerleme gibi. değilmi ki nefes alıyorum , her şeye rağmen yaşamaya devam. al bakalım hayat, bedenim ve ruhum senindir, daha öğreteceklerin varsa...
eti senin, kemiği benim...
devamını gör...
632.
insanları rahatsız ediyor gibiyim ya da ben öyle hissediyorum. sanki ben olmasam hiçbir şey eksilmeyecek, ben olmasam yokluğum farkedilmeyecek. herkes daha mutlu olacak. haksız da değiller aslında. ama böyle olmasını ben de istemezdim. kimseye yük, kimseye takoz olmayı inanın hiç istemezdim. ben sadece bisikletime yük olmak,yorulana kadar onu sürmek isterdim. bir de yalın ayak kırlarda koşmak isterdim.
devamını gör...
633.
fonda take my breath away, aklımda senle ıslandığımız kadıköy akşamı. elinde papatyalar, sen papatyalardan daha güzelsin. hiç üşenmeden sırf mutlu olasın diye iki saat kuyrukta bekleyip en sevdiğim yazarlardan birine senin ismine özel kitap imzalatmam. bugün bunları karşılıklı oturup konuşuyor olabilirdik. ta ki sen başını alıp gitmeseydin. uzun zaman sonra bir şeyler karalamak istediğimde yine sen geldin aklıma. adın mazide küllere karışmış. ben seni özlemişim ama bunu kendime itiraf etmeye bile utanıyorum.
devamını gör...
634.
ondan sonra ipi bağlıyorlar boynuna çünkü en kuvvetlisinden halat. ne mi? para!
devamını gör...
635.
yorgunum ve yaş alıyorum. bu beni incitebilir.
devamını gör...
636.
hazır gelmişken, bende bir şeyler karalayayım. bir üstteki tanım aşk acısı onun üstü insanın hayattaki ve insanların arasındaki yerinin sorgulanması. ikincisine kendimi daha yakın hissettiğimden oradan dalıyorum mevzuya. çünkü çoğu zaman aynısını bende yaşıyorum. eğer varlığım olmasa ne olurdu? ne değiştirdim ki. hangi zincirin parçasıyım? bağımlı mıyım yoksa bağlı mı? aklımın iplerinden bir an önce kurtulmalıyım. onlara bağımlı yaşamak kendimi güvende hissettirirken ruhuma acı çektiriyor. insanları hiç tınlamıyorum bile. ben kendimi yormuşken bu kadar daha yorucu şeylerle uğraşamam. hadi çöz kendini be ha gayret derken bile inandırıcı gelmedi. absürt buldum yine kendimi. yine başladı dalgaya alma sürecim. belki de bu da camus'un ki gibi bir başkaldırma felsefesi.
devamını gör...
637.
dur dur, bırak o dalga vursun sahile, ufacık o görmüyor musun? daha büyük bir dalga yakalayalım yanmak için..
nasıl?
dalga bizi nasıl mı yakacak?
bilmiyorum ki? sen beni nasıl yaktıysan öyle belki, belki sen gibi yavaş yavaş ve aniden, karışık ve karşılık!
sen benim hangi dalga olduğumu nerden anladın peki? efendim? az yüksek ses lütfen, arka plan hep giannis kotsiras, anlayamıyorum ve hayır sesini kısamam, çok güzel s'agapo diyo çünkü, ben de sana en yakışacak s'agapo peşinde dolanıyorum dinleyerek.
yoooo, yatmıştım aslında, uykum da vardı, hâlâ var, sen sabah erken gelebilirsin diye gecelerin seceresini sayıyorum her saniye..
evet evet, biliyorum farkındayım saçmaladığımın..
tekrar deneyeyim uyumayı, çünkü ırak bile olsak beraber uyumak bir sürü önyargı.........
tamam pes, gittim..
uyumaya.
pancake yap sabah, arizona kökenlerim depreşti.
ve çok!
nasıl?
dalga bizi nasıl mı yakacak?
bilmiyorum ki? sen beni nasıl yaktıysan öyle belki, belki sen gibi yavaş yavaş ve aniden, karışık ve karşılık!
sen benim hangi dalga olduğumu nerden anladın peki? efendim? az yüksek ses lütfen, arka plan hep giannis kotsiras, anlayamıyorum ve hayır sesini kısamam, çok güzel s'agapo diyo çünkü, ben de sana en yakışacak s'agapo peşinde dolanıyorum dinleyerek.
yoooo, yatmıştım aslında, uykum da vardı, hâlâ var, sen sabah erken gelebilirsin diye gecelerin seceresini sayıyorum her saniye..
evet evet, biliyorum farkındayım saçmaladığımın..
tekrar deneyeyim uyumayı, çünkü ırak bile olsak beraber uyumak bir sürü önyargı.........
tamam pes, gittim..
uyumaya.
pancake yap sabah, arizona kökenlerim depreşti.
ve çok!
devamını gör...
638.
sıradan bir vatandaşın dertleri ne ağır ya. aşı oluruz kaldırılır onu düşünürüz işte zehirlendik allah bilir ne vardı içinde diye, olmasak hastalık korkusu. geçim derdi cabası. gelecek kaygısı. hayatın dini imanı para. her yerde beş para etmez insanlık. mide bulandıran tablolar. geçmişe özlem. eskiden küçük tatlı sevimli bir dünya varmış gibi. tek derdin yüksek not almaktır. aşık olmuşsun platoniktir. en güzel çağlar. şimdi sevdiğin birine bir şey olacak diye ödün kopar. evin mali yükü sendedir. hayallerin hep uzak hep geç kalınmış. başrolleri hep birileri kapmış. başka mutluluklar ve sana anlatılan başka dertler de cabası. yasıyoruz ama nasıl ve niye...
devamını gör...
639.
"çocukla çocuk olmak" deyimi, ne acayiptir ki sıklıkla olumsuzluğa yorulmuştur. oysa ki ne mutlu şu dünyada, çocukla çocuk olabilene.*
devamını gör...
640.
kimi düşüneceğimi şaşırdım, hanginize yetişeyim hanginizi teskin edeyim, kendimi nasıl onarayım, psikolojimi nasıl koruyayım, bencilliğinize mi yanayım yoksa düşüncesizliğinize mi?
yalnız hissedişime mi üzüleyim yoksa etrafımdakilerin bir faydasının olmayışına mı?
sahi ben ne yapayım?
hiç bir şey olmamış gibi gülüp konuşayım mı yoksa içim kuruyana kadar salayım mı her şeyi?
hanginize neyi anlatayım? sahi hanginiz dinliyor ki?
koskoca insanlara ben neyi anlatayım ?
sorumluluğunuzun taşıyıcısı neden benim, her şeyi taşıyabileceğimin garantisini kim verdi size?
çok yoruldum kargaşanızdan. sürekli bir hengame içinde koştururken benim için koşturan kim dönüp bakıyorum. kimseyi hissedemiyorum. kendim için de yine ben koşturacağım. ama gücüm buna yetecek mi? gerçekten yoruldum. artık taşlı yollardan çıkıp düzlüğe cıkmak, kenarında papatyaların açtığı o dağ yollarından geçmek istiyorum. o papatyaları koklamasam da olur, sadece görmek istiyorum. tek istediğim o 4 saatlik uzun yolun sonunda denizi görmek. denize girmesem de kabul, denizin olduğunu görmek, var olduğunu bilmek istiyorum. buna ihtiyacım var. bir yerlerde bir ışık olduğunu bilmeye,en azından duymaya o kadar ihtiyacım var ki.
(bkz: işe yaramayan entryler)
yalnız hissedişime mi üzüleyim yoksa etrafımdakilerin bir faydasının olmayışına mı?
sahi ben ne yapayım?
hiç bir şey olmamış gibi gülüp konuşayım mı yoksa içim kuruyana kadar salayım mı her şeyi?
hanginize neyi anlatayım? sahi hanginiz dinliyor ki?
koskoca insanlara ben neyi anlatayım ?
sorumluluğunuzun taşıyıcısı neden benim, her şeyi taşıyabileceğimin garantisini kim verdi size?
çok yoruldum kargaşanızdan. sürekli bir hengame içinde koştururken benim için koşturan kim dönüp bakıyorum. kimseyi hissedemiyorum. kendim için de yine ben koşturacağım. ama gücüm buna yetecek mi? gerçekten yoruldum. artık taşlı yollardan çıkıp düzlüğe cıkmak, kenarında papatyaların açtığı o dağ yollarından geçmek istiyorum. o papatyaları koklamasam da olur, sadece görmek istiyorum. tek istediğim o 4 saatlik uzun yolun sonunda denizi görmek. denize girmesem de kabul, denizin olduğunu görmek, var olduğunu bilmek istiyorum. buna ihtiyacım var. bir yerlerde bir ışık olduğunu bilmeye,en azından duymaya o kadar ihtiyacım var ki.
(bkz: işe yaramayan entryler)
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2