normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
2941.
yeni yağmış karın ince örtüsüne sarınmak istiyorum şu sıralar. zaman şapkasını takıp beni tanımamazlıktan gelirken içimden gelen duman kokusunu söndürmek için. ne olanı anlıyorum ne cevaplar buluyorum ama işin sonunda bilinmemezliğin pişmanlıklarıyla dolmaktansa denediğim hatalarımın bedelini kabul etmek istiyorum. gel gör ki doğru olsun diye yaptıklarım bile sonuçlarını benden saklıyor. küçük bir çocuk gibi şikayet etmek istiyorum 'ama ben böyle olsun istemedim ki hile yaptılar!' diye. bu seferde çok şey istemişsin diyip eli boş gönderiyorlar.
devamını gör...
2942.
saat 3.16 civarı falan, balkondayım şu anda 1 saatten uzun süredir sigara ve kahve eşliğinde düşünüyorum. ne düşünüyorum onu da tam olarak bilmiyorum şahsen. sadece şu an iyi olmadığımı ve şu an için iyi olmak için bir çaba göstermek istemediğimi biliyorum. dert ve tasadan bağımsız olarak söylüyorum bunu. ne dinlediğim şarkı, ne yediğim yemekten ne de uyuduğum vakit kaliteli ve güzel geliyor. derler ya hani bir insanla son kez görüşüp görüşmediğinizi bilemezsiniz falan filan, ben bugün onun isteği üzerine; son kez bir insana sarıldım. son kez o çok sevdiğim saçlarından öptüm. son kez bir masada oturup karşılıklı sohbet ettim. bunun yükü çok ağır geldi ama hayat devam ediyor sanırım sadece şuanlık benim için değil.
devamını gör...
2943.
insanlar yalnızca belleğiyle yaşar ve belleği o işine nasıl geliyorsa öyle çalışır. o anılarının istemediği bölümlerini değiştirir, üstelik öyle olduğuna inanarak. noktası, virgülü olmayan, dur durak bilmeyen aklı, sonsuz belleğine yığdığı anılarını başkalarının akıl erdiremeyeceği kelepçelerle birbirine eklerken yok sayamayacağı olayları kabullenebilmek için aralara inanabileceği küçük ayrıntılar ekler yada çıkarır.
devamını gör...
2944.
uzun zaman oldu yazmayı bırakalı. yazdıklarımın okunmamasından ziyade, yazdıkça içimden kopup gidenler beni hissizlestirmeye başladı, ondandır herhalde. kendimi bildim bileli okumaya meyilliyim. ama yazmak hevesi birkaç senedir peyda oldu. başlarda kalemden kağıda ne akıyosa noktasına dokunmadan paylaşırdım. sonrasında yazıyı enine boyuna ölçüp tartmaya başladım. en nihayetinde derinlemesine düşündükçe yazamamak kaldı elimde. düşüncelerimi ufkumun en uç noktalarına kadar genişletsem de kalem oynamaz oldu. hayatın verdiği ve aldığı hesaba katılırsa normal.
neyse efendim. belki bir gün yeniden yazmaya devam ederiz.
neyse efendim. belki bir gün yeniden yazmaya devam ederiz.
devamını gör...
2945.
hani her ters giden işin içinden bir şekilde sıyrılıyordun dandik. ne oldu göt oldun demi. haha. salak ya.
devamını gör...
2946.
bugün otobüsle eve gelirken telefonunun zil sesini duydum, ister istemez başımı kaldırdım ,baktım ; senin yaşlarında bir amca cevap verdi telefona. yine yaşla doldu gözlerim. böyle küçük şeylere ağlamazdım. zaman geçiyor, başınız sağ olsunlar değil ama böyle küçük şeyler canımı daha çok yakıyor.
devamını gör...
2947.
az önce, eski bir arkadaşımın annesinin ölüm haberini aldım. hemde trajik bir ölüm. oysa yarım saat önce çok mutluydum, garipsin hayat.
canım arkadaşım. cenazesine bile gidemeyeceğim, çünkü çok uzakta. bir kaç gün sonra ararım onu, ama yani ne desem annesi geri gelmez.
garipsin hayat. seni çok ciddiye almamak, seninle uzun vadeli planlar yapmamak lazım. yarın için yaşamamak lazım. yarın olur ama belki biz olmayız.
bu aralar hep anı yaşamak ile ilgili düşünüyordum. bu ölüm bana düşünce şeklimin doğru olduğunu gösterdi.
yarına yetişmeye çalışırken bu günü ıskalıyoruz. her yarın bizim için değil.
bir gün yarın olacak ama biz olmayacağız.
yarın benim için hüzün yıldönümü idi. hüznüme yeni bir hüzün eklendi.
rabbim tüm ölülere rahmet eylesin.
kalanlara sabır ve kolaylık nasip eylesin.
canım arkadaşım. cenazesine bile gidemeyeceğim, çünkü çok uzakta. bir kaç gün sonra ararım onu, ama yani ne desem annesi geri gelmez.
garipsin hayat. seni çok ciddiye almamak, seninle uzun vadeli planlar yapmamak lazım. yarın için yaşamamak lazım. yarın olur ama belki biz olmayız.
bu aralar hep anı yaşamak ile ilgili düşünüyordum. bu ölüm bana düşünce şeklimin doğru olduğunu gösterdi.
yarına yetişmeye çalışırken bu günü ıskalıyoruz. her yarın bizim için değil.
bir gün yarın olacak ama biz olmayacağız.
yarın benim için hüzün yıldönümü idi. hüznüme yeni bir hüzün eklendi.
rabbim tüm ölülere rahmet eylesin.
kalanlara sabır ve kolaylık nasip eylesin.
devamını gör...
2948.
sözlüğe sadece depresif dönemlerimde girdiğimi fark ettim.
devamını gör...
2949.
camı açınca soğuk ve gürültülü kapatınca sıcak soyununca soğuk ince örtü üşütmeye uygun ilk sözcük dışında tüm sözcükler türkçe istemeden yaptım..
devamını gör...
2950.
saat 23:58 de başladım bu yazıya. siz okurken o iki dakika geçecek ve bir sonraki günün başlangıcında düşünceler herkes gibi sizi de alıp götürecek. kıymet bilmez insanlar, asla tatmin olmayan iş verenler, mutlu edemediğiniz aileniz, ucu ucuna yeten hatta yetmeyen maaşınız. hiç bir şey sizi mutlu etmeyecek gibi bir düşünce içerisinde sıkışıp kalacak ve o dehliz içerisinden asla çıkamayacak gibi kurulacaksınız. sabah çalacak alarmı düşünecek, ne giyeceğim acaba diye kafanızda kombin oluşturup sabahın köründe zoraki bir gülümseme ile iş yerlerinize gideceksiniz. insanların derdi sizin derdiniz olacak ve mesai saatleri içerisinde kendi dertlerinizi düşünmeyeceksiniz bile. körü körüne bağlanıp sizi aldatan ya da yarı yolda bırakan sevgiliniz bile aklınıza gelecek gününüz daha da kötü geçecek. ya da hiç biri olmayacak. kim bilir ?
devamını gör...
2951.
yalnızlık nedir? evdeyken,dışarıda gezerken,kafede otururken yanında kimsenin olmamasimi yoksa kalabalıklar icinde kendine ait bir yer bulamamak mi? birinci durum belki kurtarilabilir. bir arkadaş bulursun yada atarsın kendini kalabalıklar içine yalnızlığını kamufle edersin ama ikinci durumda nereye gidersen git,nerede olursan ol seni anlayan,dinleyen,içini bilen,ne hissettiği gören,ne söylediğini duyan birini bulamazsın. yani bu durumdan asla kurtulamazsin. aslında şöyle bir baktığımda etrafima,gereksiz kalabalıklar içinde ki samimiyetsiz sohbetlerle kendimi kandirip yalnızlığımı gidermeye çalışacağıma, herkesten uzak yerlerde yalnız oturup kitap okurum,yazarim,çizerim daha mesut olurum. bunun tadına bir kez varınca zaten bir daha kimseyi görmek bile istemezsin...
devamını gör...
2952.
yağmur yağsa da toz kalksa.
devamını gör...
2953.
çok sinirliyim ya da kırgınım... yok sinirliyim. bu öfkenin geçebileceğini de pek sanmıyorum. sevindiğim şeyler de olmuyor değil.. bugün favorisini gördüğum ve konuşmadan anlaştığım bir yazar daha sözlüğe geri döndü. beğeni değil bakın, favori. bu ne demek biliyor musunuz? bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? bunun bendeki küçük ama etkili anlamını biliyor musunuz? puan falan değil derdimiz, sadece okuduğunu bildiğim yazarları yeniden görmek bana güç veriyor. çünkü yoruldum ve sanki diyorlar ki, biz geldik yanındayız.. dayan.
hayat yeterince b.tan zaten .... darısı diğer yazarların da başına... susalım. yazalım okuyalım. bir süre sacmalayacağım böyle idare edin...
hayat yeterince b.tan zaten .... darısı diğer yazarların da başına... susalım. yazalım okuyalım. bir süre sacmalayacağım böyle idare edin...
devamını gör...
2954.
2955.
bugün bana garip gelen günlerden biri oldu . duygularımı dakikasında alt üst eden vicdan sorgulaması yaptıran , kendimle yine karşıt düşüncelere sahip partiler gibi tartıştıran o dakikalar. ilahi adalet elbet yerini bulur deyip susmamın üstünden daha günler geçmiş olmasına rağmen yerini bulmaya başlamış olmasının verdiği haz bi süre sonra buruk bi acıya dönüştü. haklı mıydım evet sonuna kadar , hak ettiler mi sonuna kadar peki neden üzülüyorum .karşımda yapma nolur zorda kalırız derken bi yanım niye merhamet gösteriyor. özgürlüğüme kişisel haklarıma tecavüz etmişken ,senelerdir severek zamanımdan hayatımdan çalarak emek verdiğim şeylerden vazgeçmeme sebep olmuşken bu acımak niyee. kendime kızıyorum çığlıklarla bağırıp ne istediniz insanlığımdan demek istiyorum. istiyorum istemesine ama bundan haberleri olmayacak ve yaktıkları kadar yanacaklar. vicdan merhamet kilit altında …
devamını gör...
2956.
geçtiğimiz günlerde biraz dinlence, eh biraz da hava değişimi için ufak bir tatile çıkmıştım.
çoğu zaman yaptığım gibi tabii ki yine tek başıma ve kafama göre. sadece o bölge içerisinde yaşayan bisikletsever bir arkadaşımla görüştük iki gün, tur yaptık, hem de uzun zamandır görüşemiyorduk, kaliteli vakit geçirmiş olduk, gayet iyi hissettirdi.
şehre döndükten sonra da iyi mi bilemem ama değişik hissettiğim bir şey daha oldu.
yaklaşık 2 aydır herhangi bir beklenti içerisine girmeden, doğal akışında devam ettirmeyi tercih ettiğim, karşılığında da gösterilen saygıdan son derece hoşnut olduğum bir deneme süreci içerisindeyim o insanla.
tabii ki tatil sürecinde de ara ara ama hiç sıkmadan iletişim içerisinde olduk. ergen tavırlarında zırt pırt haber alma niyetindeymiş havası verip irite etmek değil de akış içerisinde ve gayet normal bir iletişimdi bu. ne saçma sapan ve sıkıcı özgüvensizlikler var ne de rahatsız edici herhangi bir tavır. yani gayet olması gerektiği gibi..
bana asıl değişik hissettiren bu değildi. döndükten sonraki tarafıma gösterilen ve hissettirilen tavrın naifliği ve bir o kadar da düzgün olmasıydı. hani bu nasıl anlatılır belki bilemiyorumdur fakat demek ki ben de karşımdaki insana rahat ve esnek hissettiriyorum ki bu tavırlarımın uzakta olsam da özlenildiği söylendi..
sevindim ya, o an tebessüm ettim ve teşekkür eden tavırlarla birkaç kelime ettim ve cidden değişik hissettim.
değişikten kastım; doğru davrandığımın hissettirilmesiydi aslında, yani sanırım *
güven vermek cidden hayattaki en kaliteli duygu... bunu anlayabilmek ve kıymetini bilmek de bir o kadar önemli tabii..
yazarak bu kadar anlatmam yeterli sanıyorum ki, önemli olan gerçekte hissettiğini bilmek ve onu da hissettirmek.
çoğu zaman yaptığım gibi tabii ki yine tek başıma ve kafama göre. sadece o bölge içerisinde yaşayan bisikletsever bir arkadaşımla görüştük iki gün, tur yaptık, hem de uzun zamandır görüşemiyorduk, kaliteli vakit geçirmiş olduk, gayet iyi hissettirdi.
şehre döndükten sonra da iyi mi bilemem ama değişik hissettiğim bir şey daha oldu.
yaklaşık 2 aydır herhangi bir beklenti içerisine girmeden, doğal akışında devam ettirmeyi tercih ettiğim, karşılığında da gösterilen saygıdan son derece hoşnut olduğum bir deneme süreci içerisindeyim o insanla.
tabii ki tatil sürecinde de ara ara ama hiç sıkmadan iletişim içerisinde olduk. ergen tavırlarında zırt pırt haber alma niyetindeymiş havası verip irite etmek değil de akış içerisinde ve gayet normal bir iletişimdi bu. ne saçma sapan ve sıkıcı özgüvensizlikler var ne de rahatsız edici herhangi bir tavır. yani gayet olması gerektiği gibi..
bana asıl değişik hissettiren bu değildi. döndükten sonraki tarafıma gösterilen ve hissettirilen tavrın naifliği ve bir o kadar da düzgün olmasıydı. hani bu nasıl anlatılır belki bilemiyorumdur fakat demek ki ben de karşımdaki insana rahat ve esnek hissettiriyorum ki bu tavırlarımın uzakta olsam da özlenildiği söylendi..
sevindim ya, o an tebessüm ettim ve teşekkür eden tavırlarla birkaç kelime ettim ve cidden değişik hissettim.
değişikten kastım; doğru davrandığımın hissettirilmesiydi aslında, yani sanırım *
güven vermek cidden hayattaki en kaliteli duygu... bunu anlayabilmek ve kıymetini bilmek de bir o kadar önemli tabii..
yazarak bu kadar anlatmam yeterli sanıyorum ki, önemli olan gerçekte hissettiğini bilmek ve onu da hissettirmek.
devamını gör...
2957.
hiç mutlu değilim.
ne gidebiliyorum olduğum yerden ne de kalabiliyorum. ne de elimden bir şey geliyor. gelen tek şey kötü olayların üst üste gelmesi. doluyorum taşıyorum sonra ağlama krizleri. bir dert değil binbir derdim var. bazen niye yaşıyorum ki diye sorguluyorum. yaşamak buysa ben yaşamak istemiyorum.
hayatımdaki insanların öfkesinden payıma düşeni almaktan, sevdiğim insanları kaybetmekten, yalnız olmaktan, sürekli üstüme düşenden daha fazla sorumluluk almaktan, hayatımı yoluna sokamamaktan korkuyorum, yoruluyorum ve tükeniyorum. bir yerden sonra bittiğimi hissediyorum. gittikçe cansızlaşıyorum. sanki kendim gibi değilim.
ne zaman tam mutluyum desem bir şeylerin yok oluşunu izliyorum. hiç mi yüzü gülmez bir insanın? her seferinde aynı yerden defalarca kırılır mı?
yoruldum ben artık sözlük. daha fazla dayanamıyorum. sonum ne olur, nereye çıkar bilmiyorum. geleceğimi hayal edemiyorum. bilmekte istemiyorum zaten. benim gidişat, gidişat değil.
ne gidebiliyorum olduğum yerden ne de kalabiliyorum. ne de elimden bir şey geliyor. gelen tek şey kötü olayların üst üste gelmesi. doluyorum taşıyorum sonra ağlama krizleri. bir dert değil binbir derdim var. bazen niye yaşıyorum ki diye sorguluyorum. yaşamak buysa ben yaşamak istemiyorum.
hayatımdaki insanların öfkesinden payıma düşeni almaktan, sevdiğim insanları kaybetmekten, yalnız olmaktan, sürekli üstüme düşenden daha fazla sorumluluk almaktan, hayatımı yoluna sokamamaktan korkuyorum, yoruluyorum ve tükeniyorum. bir yerden sonra bittiğimi hissediyorum. gittikçe cansızlaşıyorum. sanki kendim gibi değilim.
ne zaman tam mutluyum desem bir şeylerin yok oluşunu izliyorum. hiç mi yüzü gülmez bir insanın? her seferinde aynı yerden defalarca kırılır mı?
yoruldum ben artık sözlük. daha fazla dayanamıyorum. sonum ne olur, nereye çıkar bilmiyorum. geleceğimi hayal edemiyorum. bilmekte istemiyorum zaten. benim gidişat, gidişat değil.
devamını gör...
2958.

ancak bizim oralıların bildiği, birkaç gerçek var. güneş görmeyen memleketlerde her şey geç olur. ürünler, çok yoğun şekerli olmaz. o yüzden eylül ayı çok kıymetlidir. en şekerli iki meyvemiz olan incir ve kokulu üzüm ayıdır eylül. ikisi de morumsu olur ve bir kenarı parlak olur. hani şu, bizim nesil ortaokulda iken, ışık gölge resimleri yapardık da üzümün bir kenarında hilal şeklinde bir parlaklık olurdu ya. aynı öyle olur incirler, üzümler…
onların çevresinde, onlardan büyük yaprakları olur. ne ilginç değil mi, incirin de üzümün de yaprakları ondan büyüktür.
iki sonbahar meyvesi, ikisinin de yaprakları onlardan büyük. doğa bize sonbaharın, yaprakların gidici olduğunun haberini veriyor olabilir mi? en azından bizim oranın insanlarına…
üzümden sirke, incirden reçel yapılırdı. babaannemin sirkesi meşhurdu. nasrettin hoca’nın kırk yıllık sirkesi kadar olmasa bile meşhurdu. komşuların bizden sirke aldığı zamanları hatırlıyorum.
canım babaannem, üzümü çok severdi. marketten her üzüm aldığımda, aklıma onun üzüme gösterdiği özen gelir. her salı çaykara’ya giderdi. pazar işlerini görürdü. dönüşte, muhakkak üzüm alırdı. evimizde buzdolabı olmayan zamanlardı benim çocukluk zamanları. bir odamız vardı. buzdolabı ve erzak dolabı olarak kullandığımız. adı hanega idi. küçük hane anlamında. babaannem çarşıdan aldığı üzümleri, ahşap bir sofraya sererdi. en önce tanelerini servis ederdi, sonra kalanları oldukça servis ederdi. ilk yediğimiz en olgun olanlarıydı. en son yediğimiz ise o zamana kadar olanıydı. olmayanla dertlenmenin değil, olanın kıymet gördüğü zamanlardı. olmayan için beklenirdi, olmayana zaman verilirdi. kimsenin acelesi yoktu. bunu ister maddi anlayalım ister manevi anlayalım. her olmayana zaman verilirdi. zaman şimdiki kadar dar değildi.
çocukluğumun bir bölümünde, anneannemin köyünde kaldım. anneannemin bir armudu vardı, kış armudu derdik ona, sonbaharda onu küpe koyardık. kışın gelene geçene ikram ederdik.
kaç zamandır bunları düşünüyorum. eskinin sonrayı düşünme ayı ilan ettiği eylül ayını. iyi mi etmiş eskiler sonrayı düşünerek? yokluk zamanlarıymış, sonrayı düşünmek zorunda kalmışlar.
şimdi, sonrayı düşünmeye devam etmeye gerek var mı?
hayatımıza giren akıllı teknolojilerin galip gelmesi mi demek sonrayı düşünmemek?
peki ben şu anda, sonrayı düşünenleri niye düşünüyorum? niye aklıma geldi o günler?
bir süredir anı yaşamayı da düşünüyorum. anı yaşamak ile sonranın sıkıntısı için gerilmek arasındayım. aslında, kendimi ikna etmek üzereyim. şu anda hayatımda olan her şeyden çok mutluyum. hatta sonrası için dua etmek, plan yapmak yerine, şimdi için şükrediyorum. dualarımı kısa vadeli ediyorum. üç sene sonrası için dua edecek kadar sığ tutmak istemiyorum hedeflerimi. belki şu anki hayallerim, üç sene sonrası için sığ kalacak. etmeseymişim keşke diyeceğim. kabul olan dualarıma üzüleceğim belki de.
anı o anda kıymetli görmeye başladım. yarın belki de olmayacağım. benim için olmayacak o yarın. sadece bu günümden eminim.
bu eylül’ü gördüğüme şükrediyorum, bu eylül’de olanlara şükrediyorum, bu eylül’de sevdiğim herkes için şükrediyorum.
bu yazımda, hayatımda olan herkese iyi ki oradasınız bildirimi gibi bir yazı yazmak istedim. hayatımda artık olmayan, özlediğim herkese de iyi ki hayatıma girdiniz bildirimi yolluyorum. incir ve üzüme de iyi ki gene oldunuz bildirimi yolluyorum.
hoş geldin eylül, ben seni ağustos’un son haftasından beri düşünüyordum. hoş geldin üzüm ayı, hoş geldin incir ayı.
eylül, senden beklenti içinde olan herkese iyi gelir misin? üzüm gibi, incir gibi tat verir misin?
*****buraya kadar gelen yazarcım/ okurcum; sabrına, gönlüne, güzel ruhuna sağlık.*
devamını gör...
2959.
mutluluğumu paylaşmak için uğradığım başlıktır.
bugüne kadar hep içimin bunaltısını dökmek için gelmişim buraya, bugün ise devranın dönüşü ile mutluluğa evrildi o buhranlar.* tam olarak ne oldu, neden kendimi çok iyi hissediyorum bilmiyorum. sanırım bir şeyler kendi kendine rayına girdi. bir süre önce ufacık ama çok mutlu bir hayatın içine adım attım. hiç ummadığım kadar sevgi ve saygı ile karşılaştım. "yahu cidden değerli biriymişim ben" diye düşündüm. sadece düşünce ile de kalmadı bu, baya baya hissettim bunu. artık sabahları uyanma sebebim var, baya hevesli makyaj yapıp giyiniyorum. hatta içimdeki mahmut emmiye inat efil efil elbiseler giyiyorum. geçen velimin biri "her gün güzeldiniz ama bugün ayrı bir güzelsiniz" dedi. eskiden olsa kendi kafamdan "ayıp olmasın diye belirtme ihtiyacı hissetti heralde" der inanmazdım. ama artık inanıyorum. ve buna inanmak gerçekten iyi hissettiriyor.*
şimdi ben bunları neden anlattım? anlattım da başım göğe mi erdi? yok. yine de anlatmak istedim. güzel hisleri paylaşmak ayrı bir güzelmiş çünkü.*
kendime ait bir hikaye yazıyorum. içerisinde sevmek, sevilmek, küçük şeylerle mutlu olup sorunlarla karınca misali mücadele edebilmek var. en önemlisi de hiçbir şeye rağmen umudunu kaybetmemek var. yarım bırakmadan mutlu sona ulaşma gayesiyle...
bugüne kadar hep içimin bunaltısını dökmek için gelmişim buraya, bugün ise devranın dönüşü ile mutluluğa evrildi o buhranlar.* tam olarak ne oldu, neden kendimi çok iyi hissediyorum bilmiyorum. sanırım bir şeyler kendi kendine rayına girdi. bir süre önce ufacık ama çok mutlu bir hayatın içine adım attım. hiç ummadığım kadar sevgi ve saygı ile karşılaştım. "yahu cidden değerli biriymişim ben" diye düşündüm. sadece düşünce ile de kalmadı bu, baya baya hissettim bunu. artık sabahları uyanma sebebim var, baya hevesli makyaj yapıp giyiniyorum. hatta içimdeki mahmut emmiye inat efil efil elbiseler giyiyorum. geçen velimin biri "her gün güzeldiniz ama bugün ayrı bir güzelsiniz" dedi. eskiden olsa kendi kafamdan "ayıp olmasın diye belirtme ihtiyacı hissetti heralde" der inanmazdım. ama artık inanıyorum. ve buna inanmak gerçekten iyi hissettiriyor.*
şimdi ben bunları neden anlattım? anlattım da başım göğe mi erdi? yok. yine de anlatmak istedim. güzel hisleri paylaşmak ayrı bir güzelmiş çünkü.*
kendime ait bir hikaye yazıyorum. içerisinde sevmek, sevilmek, küçük şeylerle mutlu olup sorunlarla karınca misali mücadele edebilmek var. en önemlisi de hiçbir şeye rağmen umudunu kaybetmemek var. yarım bırakmadan mutlu sona ulaşma gayesiyle...
devamını gör...
2960.
pusula kolyesi takıyorum ama yönümü bilmiyorum.*
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2