normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
5181.
içbükey bir kadındı, senelerce kendi içine bakmış, yaşanacak ne varsa çoğu zaman kendi içinde yaşamıştı, sessizce ve sakince. mutlu sayılırdı hayatında, bir iki eksiğini saymazsak tabii..
erkek dışbükeydi, kendini bildi bileli yaşadığı her şeyi dışarıya yansıtır, etrafı ile yaşar, coşkusu olmadan duramazdı,
mutlu sayılırdı hayatında, bir iki fazlasını saymazsak tabii.
sonra neredeyse olmayacak, olması belki de çok düşük ihtimallerin dahilinde bir şey oldu, bu kadın ve erkek yanyana geldi.
ve içiçe öyle bir geçtiler ki içbükey ve dışbükey birleşip normali oluşturdu, orta yol bulunmuştu.
adam aradığı sakinliği bulmuş, kadın belki hiç farkına varmadan özlediği coşkunluğunu yaşamaya başlamıştı.
sonra bir adım daha ileriye gittiler, önlerine çıkan güzel şeyleri daha yakından görüp tatmak, yaşamak için, pertavsız hale getirdiler kendilerini, güzel olan her şeyi çok daha yakından gördüler, yaşadılar, mutlu oldular.
sıkıntıları da oldu elbet ama o zaman da sırtlarını birbirlerine dayadılar, sorunlar, sıkıntılar, kötü olan her şey onların uzağında kaldı.
mutlu oldular.
böyle bir kadın ile böyle bir erkek nasıl yanyana gelir diye kendilerinin bile cevabını bilmediği bir soruyu tüm dünyaya unutturdular, sadece sevdiler ve sadece yaşadılar.
evet;
mutluydular.
erkek dışbükeydi, kendini bildi bileli yaşadığı her şeyi dışarıya yansıtır, etrafı ile yaşar, coşkusu olmadan duramazdı,
mutlu sayılırdı hayatında, bir iki fazlasını saymazsak tabii.
sonra neredeyse olmayacak, olması belki de çok düşük ihtimallerin dahilinde bir şey oldu, bu kadın ve erkek yanyana geldi.
ve içiçe öyle bir geçtiler ki içbükey ve dışbükey birleşip normali oluşturdu, orta yol bulunmuştu.
adam aradığı sakinliği bulmuş, kadın belki hiç farkına varmadan özlediği coşkunluğunu yaşamaya başlamıştı.
sonra bir adım daha ileriye gittiler, önlerine çıkan güzel şeyleri daha yakından görüp tatmak, yaşamak için, pertavsız hale getirdiler kendilerini, güzel olan her şeyi çok daha yakından gördüler, yaşadılar, mutlu oldular.
sıkıntıları da oldu elbet ama o zaman da sırtlarını birbirlerine dayadılar, sorunlar, sıkıntılar, kötü olan her şey onların uzağında kaldı.
mutlu oldular.
böyle bir kadın ile böyle bir erkek nasıl yanyana gelir diye kendilerinin bile cevabını bilmediği bir soruyu tüm dünyaya unutturdular, sadece sevdiler ve sadece yaşadılar.
evet;
mutluydular.
devamını gör...
5182.
içsel hesaplaşma yapma saatleri.. hesabı kendime kestiğim ve hiçbir zaman bir uzlaşıya varamadığım saatler.
savaşmaktan iflahı kesilmiş, kendini attığı çukurlardan bir türlü çıkaramayan kayıp bir ruh.
attığı her adımda çürük tahtaya basan, düşen, kalkıp yeni adımını yine sağlam olmayan zemine atan, bir daha düşen garip bir yolcu.
içine çekildiğim karanlıkta önümü göremiyor, duvardan duvara tosluyorum. düşe kalka, bir yol aldığımı sandığım başarılı bir illüzyon..
yerinde saymayıp, aksine başladığı yere geri dönmeli cinsten bir bumerang…
savaşmaktan iflahı kesilmiş, kendini attığı çukurlardan bir türlü çıkaramayan kayıp bir ruh.
attığı her adımda çürük tahtaya basan, düşen, kalkıp yeni adımını yine sağlam olmayan zemine atan, bir daha düşen garip bir yolcu.
içine çekildiğim karanlıkta önümü göremiyor, duvardan duvara tosluyorum. düşe kalka, bir yol aldığımı sandığım başarılı bir illüzyon..
yerinde saymayıp, aksine başladığı yere geri dönmeli cinsten bir bumerang…
devamını gör...
5183.
anamla evli olduğumdan kimseyle uzun ilişki yaşayamıyorum.
şöyle açayım.
dün gece kavga dövüş 6 aylık sevgilimden ayrıldım.
onu o kadar çok seviyordum ki öl dese saniye düşünmem hala.
şimdi gelelim anama, daha doğrusu babama.
benim babam dünyanın en gevşek, en bencil, en narsist adamı.
tek gayesi rahat etmek.
bakın burası çok önemli.
babalık ehliyete tabi olmalı.
herkes baba olmamalı.
neyse işte peder anamla iki gün duramaz.
mutlaka girerler birbirlerine.
ben 36 yaşına geldim.
ömrümün yarısı anamla ilgilenmrkle geçti.
üniversitede, sonra işlerimde, ben nereye anam oraya.
başlarda çok umursamadım.
sonra dedim lan sirma, gideri olan adamsın, bu yaşa kadar sevgilin olmamış. bu saçma değil mi?
34 de burcu ile tanıştım. 1 yıl sevgili olduk. ama ben neler çektim.
anamla burcu arasında kalmaktan depresyona girdim. kafayı sıyırma noktasına geldim.
ikisi de ilk günden birbirini sevmedi.
burcu anama, anam burcuya salladı.
arada ben telef oldum, tükendim.
bitti...
sonrası şubat 2025.
hayatta tek aşık olduğum kız, nursenam.
bu sefer kararlıydım. bu kızı anama yediremezdim.
malesef 6 ay dayanabildim.
başlarda cicim takılan anam yine beni yıktı, devirdi.
hayattaki en büyük iyikim senam da uçtu gitti.
yeter anneeeee!!!!!
içimi dökmek istedim.
şöyle açayım.
dün gece kavga dövüş 6 aylık sevgilimden ayrıldım.
onu o kadar çok seviyordum ki öl dese saniye düşünmem hala.
şimdi gelelim anama, daha doğrusu babama.
benim babam dünyanın en gevşek, en bencil, en narsist adamı.
tek gayesi rahat etmek.
bakın burası çok önemli.
babalık ehliyete tabi olmalı.
herkes baba olmamalı.
neyse işte peder anamla iki gün duramaz.
mutlaka girerler birbirlerine.
ben 36 yaşına geldim.
ömrümün yarısı anamla ilgilenmrkle geçti.
üniversitede, sonra işlerimde, ben nereye anam oraya.
başlarda çok umursamadım.
sonra dedim lan sirma, gideri olan adamsın, bu yaşa kadar sevgilin olmamış. bu saçma değil mi?
34 de burcu ile tanıştım. 1 yıl sevgili olduk. ama ben neler çektim.
anamla burcu arasında kalmaktan depresyona girdim. kafayı sıyırma noktasına geldim.
ikisi de ilk günden birbirini sevmedi.
burcu anama, anam burcuya salladı.
arada ben telef oldum, tükendim.
bitti...
sonrası şubat 2025.
hayatta tek aşık olduğum kız, nursenam.
bu sefer kararlıydım. bu kızı anama yediremezdim.
malesef 6 ay dayanabildim.
başlarda cicim takılan anam yine beni yıktı, devirdi.
hayattaki en büyük iyikim senam da uçtu gitti.
yeter anneeeee!!!!!
içimi dökmek istedim.
devamını gör...
5184.
dün bir tane kadın hasta geldi.
dedi ki benim kan grubum 0 pozitif, eşim 0 pozitif, kızım a pozitif. dedim ki olamaz bu, kızınız kan versin teyitleyelim.
bugün baktım gerçekten a pozitif.
dedim ki ben konuşursam bu işin sonu müge anlı’ya çıkar.
kız 14 yaşında.
eğer kızım değilse de hiç söylemeden devam mı edeceğiz ne yapacağız falan dedi.
aile draması yükleniyor……
dedi ki benim kan grubum 0 pozitif, eşim 0 pozitif, kızım a pozitif. dedim ki olamaz bu, kızınız kan versin teyitleyelim.
bugün baktım gerçekten a pozitif.
dedim ki ben konuşursam bu işin sonu müge anlı’ya çıkar.
kız 14 yaşında.
eğer kızım değilse de hiç söylemeden devam mı edeceğiz ne yapacağız falan dedi.
aile draması yükleniyor……
devamını gör...
5185.
boğazıma bir yumru takıldı ama göğsüm ferahladı. iki hissin arasında sıkılıp kaldım. ağlasam mı, olgun mu olsam?
insanlar neden kandırır safi güzelliktekini. neden paramparça eder? güzelin kaderi budur çünkü her şey zıttıyla kaim. işte bakın, yine aynı şeyi yaptım. sorularla tarumar edecekken kendimi, durup akla yaslanıp olgunluk gösterdim.
bilmiyorum hangi çizgideyim..
bilmiyorum ufuk ne yanda.
bir yangın yerinde elimi tutan biri var ve ben de onu hırpaladım.. çok tarumar olmuşum, ondan. ruhumu istismar etmişler, kimseye güvenemez olmuşum.
ben nerenin yanık bağrıyım böyle de payıma boğazı düğüm düğüm eden sancılar düşüyor?
insanlar neden kandırır safi güzelliktekini. neden paramparça eder? güzelin kaderi budur çünkü her şey zıttıyla kaim. işte bakın, yine aynı şeyi yaptım. sorularla tarumar edecekken kendimi, durup akla yaslanıp olgunluk gösterdim.
bilmiyorum hangi çizgideyim..
bilmiyorum ufuk ne yanda.
bir yangın yerinde elimi tutan biri var ve ben de onu hırpaladım.. çok tarumar olmuşum, ondan. ruhumu istismar etmişler, kimseye güvenemez olmuşum.
ben nerenin yanık bağrıyım böyle de payıma boğazı düğüm düğüm eden sancılar düşüyor?
devamını gör...
5186.
ben doğdum ya bilmem kaç sene önce bugün, derdim yok tasam yok borcum yok mükemmel bir ailem beni çok seven bir sevdiceğim var.
ama nedense kimi zaman dertlenmek istiyorum yani durup durduk yere başıma bela açmak nedensizce ama yapamıyorum galiba bu konuda korkağım biraz.
en basit korkum ise bu mutluluğuma zarar gelecek korkusu galiba.
ama nedense kimi zaman dertlenmek istiyorum yani durup durduk yere başıma bela açmak nedensizce ama yapamıyorum galiba bu konuda korkağım biraz.
en basit korkum ise bu mutluluğuma zarar gelecek korkusu galiba.
devamını gör...
5187.
nemli ve ıslak bir gecenin nahoş sıcağında, kendimi bir nefeslik oksijen arayışında buldum.
kalbimdeki ağırlık günlerdir geçmedi. huzursuzluk perileriyle saklambaç oynuyorum. nereye saklansam sobeleniyor, mızıkçılık yapıp ağlıyorum.
insanları iyi tanırım ama sanırım perilerle iyi anlaşamıyorum.
basit bir zihin mekanizması komplekslikte zirveye oynuyor. bazılarına ulaşmak zor, ulaşılmak isteyene ise kendimi kapatıyorum.
bütünüyle sıkılmış bu gecenin karanlığında anlam veremediğim de bir huzur var. sessiz ama yıldızlar saklanmış. onlar da saklambaç oynuyorlar benimle belki ama sobeleyemiyorum. kıyamıyorum…
kalbimdeki ağırlık günlerdir geçmedi. huzursuzluk perileriyle saklambaç oynuyorum. nereye saklansam sobeleniyor, mızıkçılık yapıp ağlıyorum.
insanları iyi tanırım ama sanırım perilerle iyi anlaşamıyorum.
basit bir zihin mekanizması komplekslikte zirveye oynuyor. bazılarına ulaşmak zor, ulaşılmak isteyene ise kendimi kapatıyorum.
bütünüyle sıkılmış bu gecenin karanlığında anlam veremediğim de bir huzur var. sessiz ama yıldızlar saklanmış. onlar da saklambaç oynuyorlar benimle belki ama sobeleyemiyorum. kıyamıyorum…
devamını gör...
5188.
hemen size az önce düşündüğüm taze taze, sımsıcak hedeflerimi sıralıyorum.
çünkü anlatacak başka kimsem yok şu an, chatgpt'ye de dargınım.
- küfür etmeden tek bir günümü geçirebilmek. artı olarak cinsiyetçi küfürlere son vermek.
bakınız zorlu bir görev benim için.
silktiğimin ülkesi bana küfür konusunda yaratıcılık sağlıyor çünkü.
sevdiğimin ülkesi diyecektim, pardon.
-uyku düzenini sağlayabilmek.
sağlayamazsam gördüğüm saçma sapan kabusların devam edeceğini ve gün içerisinde sıklıkla halsiz hissedeceğimi biliyorum.
yine de uyumak sadece zaman kaybı gibi geliyor.
ha uyanık olduğum süreçlerde de atomu parçalamıyorum gerçi ama olsun.
-kafeini azaltmak.
günde üç litreden iki litreye indirebilirsem mükemmel olacak.
yoksa kahveyi damardan almak zorunda kalacağım.
-tedaviye devam etmek.
bir şeyler anlattığında, insanlarla yüzyüze iletişim kurduğunda canından can gitmeyecek.
burada her şeyi yazmasını biliyorsun da yüzyüze iletişimde mi zorlanıyorsun diye sorarlar insana.
cevap veriyorum, evet güzel kardeşim neyde zorlanacağımı sana mı soracağım?
-sigarayı azaltmak.
hadi milkşeyh, sen yaparsın *.
o değil de azaltmak yerine bırakman daha iyi olur sanki ama sen bilirsin.
-yalnızlığın o kadar da şey bir şey olmadığını kabullenmek.
zannettiğin kadar korkunç ya da sandığın kadar mükemmel değil. sıradan bir şey aslında, işin sonunda sevdiğin ve hayatında olmasını istediğin kimse kalmayabilir.
korkunç gibi gelse de değil.
ne demek değil, basbayağı korkunç ama kendini korkunç olmadığı yalanına inandıracaksın.
okey?
ok.
ok bay.
- ve daha bahsetmek istemediğim birkaç şey daha.
bazen keşke anonim olsaydım diyorum, o zaman onlardan da bahsedebilirdim. hiç değilse içimde kalmazdı.
şu an bir tek tc kimlik numaramı bilmiyorsunuz, bir de kart numaralarımı.
zorlasanız onları da bulursunuz.
dolandırmak istiyorsanız dolandırılmalara açığım, böbreğimi çalmak istiyorsanız ufak bir mesaj kadar uzağınızdayım.
itinayla organ mafyalarına gönüllü destek sağlanır.
ekmek parası işte, destek olmak lazım gençlere.
daha ne kadar uzatacağım bilmiyorum, keşke azıcık biram da olaydı da biraz daha uzatabilseydim.
neyse gidiyorum.
birazcık hedeflerimin küçüklüğüne üzüleceğim.
çünkü anlatacak başka kimsem yok şu an, chatgpt'ye de dargınım.
- küfür etmeden tek bir günümü geçirebilmek. artı olarak cinsiyetçi küfürlere son vermek.
bakınız zorlu bir görev benim için.
silktiğimin ülkesi bana küfür konusunda yaratıcılık sağlıyor çünkü.
sevdiğimin ülkesi diyecektim, pardon.
-uyku düzenini sağlayabilmek.
sağlayamazsam gördüğüm saçma sapan kabusların devam edeceğini ve gün içerisinde sıklıkla halsiz hissedeceğimi biliyorum.
yine de uyumak sadece zaman kaybı gibi geliyor.
ha uyanık olduğum süreçlerde de atomu parçalamıyorum gerçi ama olsun.
-kafeini azaltmak.
günde üç litreden iki litreye indirebilirsem mükemmel olacak.
yoksa kahveyi damardan almak zorunda kalacağım.
-tedaviye devam etmek.
bir şeyler anlattığında, insanlarla yüzyüze iletişim kurduğunda canından can gitmeyecek.
burada her şeyi yazmasını biliyorsun da yüzyüze iletişimde mi zorlanıyorsun diye sorarlar insana.
cevap veriyorum, evet güzel kardeşim neyde zorlanacağımı sana mı soracağım?
-sigarayı azaltmak.
hadi milkşeyh, sen yaparsın *.
o değil de azaltmak yerine bırakman daha iyi olur sanki ama sen bilirsin.
-yalnızlığın o kadar da şey bir şey olmadığını kabullenmek.
zannettiğin kadar korkunç ya da sandığın kadar mükemmel değil. sıradan bir şey aslında, işin sonunda sevdiğin ve hayatında olmasını istediğin kimse kalmayabilir.
korkunç gibi gelse de değil.
ne demek değil, basbayağı korkunç ama kendini korkunç olmadığı yalanına inandıracaksın.
okey?
ok.
ok bay.
- ve daha bahsetmek istemediğim birkaç şey daha.
bazen keşke anonim olsaydım diyorum, o zaman onlardan da bahsedebilirdim. hiç değilse içimde kalmazdı.
şu an bir tek tc kimlik numaramı bilmiyorsunuz, bir de kart numaralarımı.
zorlasanız onları da bulursunuz.
dolandırmak istiyorsanız dolandırılmalara açığım, böbreğimi çalmak istiyorsanız ufak bir mesaj kadar uzağınızdayım.
itinayla organ mafyalarına gönüllü destek sağlanır.
ekmek parası işte, destek olmak lazım gençlere.
daha ne kadar uzatacağım bilmiyorum, keşke azıcık biram da olaydı da biraz daha uzatabilseydim.
neyse gidiyorum.
birazcık hedeflerimin küçüklüğüne üzüleceğim.
devamını gör...
5189.
kan tahlili için gittiğim hastanedeki doktor hanım ya sen ne güzel ne tatlı bir şeysin ya.
şimdi işim gücüm yokmuş gibi ahtapot misali çevreme danışarak seni instada bulmakla ve muhtemelen sevgilin falan olduğunu görüp yıkılmakla uğraşıcam. hoff.
dünya hassas çük.. ayy pardon kalpliler için gerçekten bir cehennem.
allam yok et bu dünyayı.
şimdi işim gücüm yokmuş gibi ahtapot misali çevreme danışarak seni instada bulmakla ve muhtemelen sevgilin falan olduğunu görüp yıkılmakla uğraşıcam. hoff.
dünya hassas çük.. ayy pardon kalpliler için gerçekten bir cehennem.
allam yok et bu dünyayı.
devamını gör...
5190.
#3676784 atma ziya..
devamını gör...
5191.
5192.
bugun benim doğum günüm. merak etmeyin sizden kutlama mesajları almak için yazmıyorum. samimiyetsiz mesajlarınızı kendinize saklayabilirsiniz. sadece içimi döküp gidicem.
doğum günüme bulaşık makinesi boşaltarak girdim. annem ve babam yaklaşık 15 dakika sonra doğum günün kutlu olsun diyip sarıldılar ve bir dakika önceki pozisyonlarına geri döndüler. ben de bulaşık makinesini boşaltmaya devam ettim. boşalttığım içim miydi yoksa makine mi karar veremedim. birkaç arkadaşım yazdı, aradı. sağ olsunlar. ortalık sakinleşince çay bardağına en ucuzundan bi nescafe yaptım. sigaramı aldım ve balkona çıktım. göklerden bir meteor göz kırptı. sanki bir bok olmuş gibi bugün doğmuş olmanın saçma guruyla gerçekleşeceğine inanıyormuş gibi bir dilek salladım arkasından.
bugüne kadar hayatıma girmiş ne kadar insan varsa hepsine şöyle dönüp bir baktım. az da olsa yaşanmışlıkların hatrı vardır diye düşündüğüm insanların silinişini izledim teker teker. bu boktan günü önemsediğimden değil ha, önemsenmediğini gördüğümden. kendi egosunu tatmin etmek için bir şeyleri kutlamaya bahane arayan insanoğlu bazen sadece hatırlanmak istiyor. sanki kendine bile kanıtlayamadığı varlığını birileri hatırlatsın diye bekliyor umutsuzca. bir tanrıya ellerini uzatıp dua etmek gibi anlamsız bir bekleyiş işte. yüklediğimiz anlamlarda boğuluyoruz ne güzel. evrimin bize bahşettiği cehennemimizde kıvranıyoruz son nefesimizi verene kadar. dogmak bir maarifet olsaydı ağlayarak gelmezdik bu dünyaya. ne boktan bir yere geldigimi o doğumhanede kıçıma yediğim tokattan anlamalıydım zaten, salaklık bende. daha kendime bu dünyada bir yer edinememişim, takvimden bir yaprak çalsam ne? kendini bir yere ait hissedemeyenlerin hapsidir bedenleri. bir çentik daha attım içimin duvarlarına. neyse bir gün daha bitti işte, bir yaş daha, birçok insan daha...
ecce mors! ecce vita! ecce homo!
doğum günüme bulaşık makinesi boşaltarak girdim. annem ve babam yaklaşık 15 dakika sonra doğum günün kutlu olsun diyip sarıldılar ve bir dakika önceki pozisyonlarına geri döndüler. ben de bulaşık makinesini boşaltmaya devam ettim. boşalttığım içim miydi yoksa makine mi karar veremedim. birkaç arkadaşım yazdı, aradı. sağ olsunlar. ortalık sakinleşince çay bardağına en ucuzundan bi nescafe yaptım. sigaramı aldım ve balkona çıktım. göklerden bir meteor göz kırptı. sanki bir bok olmuş gibi bugün doğmuş olmanın saçma guruyla gerçekleşeceğine inanıyormuş gibi bir dilek salladım arkasından.
bugüne kadar hayatıma girmiş ne kadar insan varsa hepsine şöyle dönüp bir baktım. az da olsa yaşanmışlıkların hatrı vardır diye düşündüğüm insanların silinişini izledim teker teker. bu boktan günü önemsediğimden değil ha, önemsenmediğini gördüğümden. kendi egosunu tatmin etmek için bir şeyleri kutlamaya bahane arayan insanoğlu bazen sadece hatırlanmak istiyor. sanki kendine bile kanıtlayamadığı varlığını birileri hatırlatsın diye bekliyor umutsuzca. bir tanrıya ellerini uzatıp dua etmek gibi anlamsız bir bekleyiş işte. yüklediğimiz anlamlarda boğuluyoruz ne güzel. evrimin bize bahşettiği cehennemimizde kıvranıyoruz son nefesimizi verene kadar. dogmak bir maarifet olsaydı ağlayarak gelmezdik bu dünyaya. ne boktan bir yere geldigimi o doğumhanede kıçıma yediğim tokattan anlamalıydım zaten, salaklık bende. daha kendime bu dünyada bir yer edinememişim, takvimden bir yaprak çalsam ne? kendini bir yere ait hissedemeyenlerin hapsidir bedenleri. bir çentik daha attım içimin duvarlarına. neyse bir gün daha bitti işte, bir yaş daha, birçok insan daha...
ecce mors! ecce vita! ecce homo!
devamını gör...
5193.
ya hayır tabii ki, öyle olmazdı.
ben yine binlerce şarkı dinler, yüzlerce şarkının içinde yaşardım bu yaşa gelinceye kadar ama içinde sen olan şarkılar bu kadar dikkatimi çekmezdi, içinde biz olan şarkıları senin benden önce bile dinlemene bu kadar şaşırmazdım.
şarkılar bu kadar güzel olmazdı, sen olmasaydın.
ya hayır tabii ki, öyle olmazdı.
ben yine deniz aşığı olurdum, benim adım yine mavi olurdu, benim yerim yurdum boz topraklar değil de bu yaşa kadar içimi yakan o mavi tuzlu su olurdu, onu demiyorum. ama o deniz bu kadar mavi olmazdı bak, buna eminim, ada aşığı bir kadın yamacıma sokulup bana eski aşkların, eski köylerin, göçüp gidenlerin ve geride kalanların anılarını anlatmazdı.
denizler bu kadar güzel olmazdı sen olmasaydın.
ya hayır tabii ki, öyle olmazdı.
yine bir sürü kadın girerdi hayatıma, severdim, sevilirdim, buldum o kadını derdim ama yanılırdım. ben seni tanıyana kadar iki kişinin böyle tuhaf ve bu kadar güzel anlaşabileceğini hiç bilmezdim, bir kadının kahkasını duyup içimi ferahlatacağını düşünmezdim, bir kadının yazdığından, sesinden, kokusundan, hayallerinden ve dualarından bu derece etkilenip traktör farına yakalanmış tavşan gibi kalacağımı bilemezdim.
hayatımdaki aşk kelimesi bu kadar güzel olmazdı sen olmasaydın.
yani kısacası kadın, ben böyle olmazdım sen olmasaydın.
ben yine binlerce şarkı dinler, yüzlerce şarkının içinde yaşardım bu yaşa gelinceye kadar ama içinde sen olan şarkılar bu kadar dikkatimi çekmezdi, içinde biz olan şarkıları senin benden önce bile dinlemene bu kadar şaşırmazdım.
şarkılar bu kadar güzel olmazdı, sen olmasaydın.
ya hayır tabii ki, öyle olmazdı.
ben yine deniz aşığı olurdum, benim adım yine mavi olurdu, benim yerim yurdum boz topraklar değil de bu yaşa kadar içimi yakan o mavi tuzlu su olurdu, onu demiyorum. ama o deniz bu kadar mavi olmazdı bak, buna eminim, ada aşığı bir kadın yamacıma sokulup bana eski aşkların, eski köylerin, göçüp gidenlerin ve geride kalanların anılarını anlatmazdı.
denizler bu kadar güzel olmazdı sen olmasaydın.
ya hayır tabii ki, öyle olmazdı.
yine bir sürü kadın girerdi hayatıma, severdim, sevilirdim, buldum o kadını derdim ama yanılırdım. ben seni tanıyana kadar iki kişinin böyle tuhaf ve bu kadar güzel anlaşabileceğini hiç bilmezdim, bir kadının kahkasını duyup içimi ferahlatacağını düşünmezdim, bir kadının yazdığından, sesinden, kokusundan, hayallerinden ve dualarından bu derece etkilenip traktör farına yakalanmış tavşan gibi kalacağımı bilemezdim.
hayatımdaki aşk kelimesi bu kadar güzel olmazdı sen olmasaydın.
yani kısacası kadın, ben böyle olmazdım sen olmasaydın.
devamını gör...
5194.
seni ve sancho'mu özlüyorum...
devamını gör...
5195.
"on sekiz, on dokuz, yirmi'ye bi geldin mi sen? yirmi'ye geldin bitti her şey çünkü artık her şeyi net görmeye başlıyorsun. insanları, insanların yüzünü, o sadakatsizliğini, o yalanlarını, çıkarcılığını, bencilliğini. bunlar ben yirmi iki yaşında olduğum için değil. tecrübe, tecrübe!neyse... "
devamını gör...
5196.
bilemiyorum altan.
devamını gör...
5197.
karalaya karalaya kalem bitti
defter perişan oldu
bu başıma gelenler satırlara sığmaz oldu
defter perişan oldu
bu başıma gelenler satırlara sığmaz oldu
devamını gör...
5198.
selam ben geldim,
aklımda hiç yoktu ama biraz döküleyim istedim.
çok sıkılıyorum. bugünlerde hissettiğim tek şey sıkılmak. olandan bitenden hayatımdaki insanların dengesizliklerinden, kendilerince bir kılıf bulup o kılıfın üstüme uydurulmaya çalışılmasından.. ve ona bakıp kendi kendinize kararlar almanızdan…anlamıyorum ve artık anlamaya çalışmak da istemiyorum.
sandığınız kişi değilim. olmaya da niyetim yok..
hayatımda hissettiğim en ciddi yeter duygusu bambaşka bir dünyanın kapılarının açtı. ve şimdi de yeter bence..
benden bu kadar. tutamam. tutmaya da çalışmıyorum.
kendimi değersiz hissetmekten nefret ediyorum.. yapmayın.
çok sıkıldım demiş miydim?
teşekkürler.
aklımda hiç yoktu ama biraz döküleyim istedim.
çok sıkılıyorum. bugünlerde hissettiğim tek şey sıkılmak. olandan bitenden hayatımdaki insanların dengesizliklerinden, kendilerince bir kılıf bulup o kılıfın üstüme uydurulmaya çalışılmasından.. ve ona bakıp kendi kendinize kararlar almanızdan…anlamıyorum ve artık anlamaya çalışmak da istemiyorum.
sandığınız kişi değilim. olmaya da niyetim yok..
hayatımda hissettiğim en ciddi yeter duygusu bambaşka bir dünyanın kapılarının açtı. ve şimdi de yeter bence..
benden bu kadar. tutamam. tutmaya da çalışmıyorum.
kendimi değersiz hissetmekten nefret ediyorum.. yapmayın.
çok sıkıldım demiş miydim?
teşekkürler.
devamını gör...
5199.
gece uyumadan önce hala düşünüyorum seni. hani unutmak daha kolay olacaktı
devamını gör...
5200.
bazen kelimeler boğazıma düğümleniyor… içimde koca bir deniz kabarıyor ama kıyıya vuran tek şey suskunluğum oluyor. sana anlatmak istediklerim çok, ama doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyorum. belki de korkuyorum… kırıldığını bilmekten, gözlerinde o uzak bakışı görmekten, bana dair inancının yavaş yavaş silinmesinden.
ben hata yaptım… hem de seni en çok sevmem gereken yerde, sana en çok güven vermem gereken zamanda. o an ne düşündüğümü, neden böyle davrandığımı anlatmaya çalışsam bile biliyorum ki kırdığım o narin güveni bir anda onaramam. ama bil ki yaptığım şey asla seni değersiz görmekten ya da sevgimi sorgulamaktan değildi. belki farkında olmadan sana acı verdim, belki de kendime bile açıklayamadığım bir anlık düşüncesizlikti… ama kalbimdeki yerin hiç değişmedi.senin yokluğun, sessiz bir fırtına gibi… dışarıdan sakin görünen ama içimde koca bir yıkım yaratan. gözlerimin baktığı her yerde sen varsın ama ellerim sana uzanamıyor. sesini duymadan geçen her gün, eksik bir gün gibi geliyor. yastığa başımı koyduğumda, günün bütün gürültüsü sustuğunda, kalbimin en derin yerinden senin adın yankılanıyor.keşke zamanı geri sarabilsem,o tartışma hiç yaşanmasa, o yanlış kelimeler ağzımdan hiç çıkmasa, sana bir kere bile olsun "haklısın" demeyi ertelemeseydim. çünkü şimdi biliyorum ki bazen haklı olmak değil, sevdiğini korumak daha önemliymiş.biliyorum, güven yeniden inşa edilir ama bu zaman alır. ben beklemeye hazırım. ne kadar sürerse sürsün, sana kendimi yeniden kanıtlamak, seni yeniden güldürmek, seni yeniden huzurlu hissettirmek istiyorum. çünkü sen benim en değerli parçam, en sessiz dualarım, en güzel tesadüfümsün.senin gülüşünle aydınlanıyor günlerim, senin bakışında buluyorum bütün huzurumu. senin varlığında öğreniyorum, "ev" dediğimiz şeyin aslında bir insan olduğunu.
eğer bir gün tekrar elini tutmama izin verirsen, bu kez daha sıkı tutacağım. seni yalnız bırakmayacağım, seni kırmayacağım. konu ne olursa olsun, susmak yerine anlatacağım, kaçmak yerine sarılacağım. çünkü öğrendim ki sevdiğin yanındayken hiçbir şey çözümsüz değil.sen... kalbimin en çok sevdiği, en çok korumak istediği, en çok değer verdiği yerdesin. ve ben, hayatımın geri kalanını bu sevgiyi hak ettiğini sana göstermek için geçirmek istiyorum. belki binlerce kez "seni seviyorum" diyeceğim ama her seferinde ilk kez söylüyormuş gibi. çünkü senin kalbinde yeniden yer bulmak için, bütün gururumu, bütün inatlarımı bir kenara bırakmaya hazırım.
sen yeter ki bana inan… ben bu sefer yarım kalmayacağım.tamamlanacak ve ellerini hiç bırakmayacağım ve ben bla bla
ayyy amma karardı içim öhö öhmmmm
ben hata yaptım… hem de seni en çok sevmem gereken yerde, sana en çok güven vermem gereken zamanda. o an ne düşündüğümü, neden böyle davrandığımı anlatmaya çalışsam bile biliyorum ki kırdığım o narin güveni bir anda onaramam. ama bil ki yaptığım şey asla seni değersiz görmekten ya da sevgimi sorgulamaktan değildi. belki farkında olmadan sana acı verdim, belki de kendime bile açıklayamadığım bir anlık düşüncesizlikti… ama kalbimdeki yerin hiç değişmedi.senin yokluğun, sessiz bir fırtına gibi… dışarıdan sakin görünen ama içimde koca bir yıkım yaratan. gözlerimin baktığı her yerde sen varsın ama ellerim sana uzanamıyor. sesini duymadan geçen her gün, eksik bir gün gibi geliyor. yastığa başımı koyduğumda, günün bütün gürültüsü sustuğunda, kalbimin en derin yerinden senin adın yankılanıyor.keşke zamanı geri sarabilsem,o tartışma hiç yaşanmasa, o yanlış kelimeler ağzımdan hiç çıkmasa, sana bir kere bile olsun "haklısın" demeyi ertelemeseydim. çünkü şimdi biliyorum ki bazen haklı olmak değil, sevdiğini korumak daha önemliymiş.biliyorum, güven yeniden inşa edilir ama bu zaman alır. ben beklemeye hazırım. ne kadar sürerse sürsün, sana kendimi yeniden kanıtlamak, seni yeniden güldürmek, seni yeniden huzurlu hissettirmek istiyorum. çünkü sen benim en değerli parçam, en sessiz dualarım, en güzel tesadüfümsün.senin gülüşünle aydınlanıyor günlerim, senin bakışında buluyorum bütün huzurumu. senin varlığında öğreniyorum, "ev" dediğimiz şeyin aslında bir insan olduğunu.
eğer bir gün tekrar elini tutmama izin verirsen, bu kez daha sıkı tutacağım. seni yalnız bırakmayacağım, seni kırmayacağım. konu ne olursa olsun, susmak yerine anlatacağım, kaçmak yerine sarılacağım. çünkü öğrendim ki sevdiğin yanındayken hiçbir şey çözümsüz değil.sen... kalbimin en çok sevdiği, en çok korumak istediği, en çok değer verdiği yerdesin. ve ben, hayatımın geri kalanını bu sevgiyi hak ettiğini sana göstermek için geçirmek istiyorum. belki binlerce kez "seni seviyorum" diyeceğim ama her seferinde ilk kez söylüyormuş gibi. çünkü senin kalbinde yeniden yer bulmak için, bütün gururumu, bütün inatlarımı bir kenara bırakmaya hazırım.
sen yeter ki bana inan… ben bu sefer yarım kalmayacağım.tamamlanacak ve ellerini hiç bırakmayacağım ve ben bla bla
ayyy amma karardı içim öhö öhmmmm
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2
