4701.
içimde nedenini de çok iyi bildiğim ama atamadığım bir burukluk var. tek çaresi ise değişim. her şey değişmeli, değişsin istiyorum. yeni bir şehir, yeni ortamlar, yeni insanlar ve yeni arayışlar ve heyecanlar... bu hep böyle oldu aslında hayatım dönemlik periyotlara ayrılmış gibi. farklı şehirlerde farklı ortamlarda farklı heyecanlara ve arayışlara eşlik ettim hep ama bu ara bir döngüye girdim sanki ve burukluğumun en büyük sebebi de bu sanırım. o yüzden değişim şart. değişmeli, değişsin, değişecek!
devamını gör...
4702.
hayat pek çok noktadan hem de hiç beklenmeyen noktalardan o kadar pamuk ipliğine bağlı ki bunu düşünmekten paralize oluyorum bazen bi anda hem de hiç beklemediğin anda her şey altüst olabilir tek bir göz seğrimesine ufacık bir hataya bakar böyle bi düzende nasıl yaşanmalı bilmiyorum hâlâ bizim elimizde olup birçok insanda o pamuk ipliği yüzünden olmayan şeylerin hala elimizde olmasına şükran mı duymalı yoksa o birçok insandan hiç de farkımız olmadığının ve elimizdekilerin elimizden alınmasının an meselesi olduğunun bilincinde elimizdekilere uzaktan uzaktan göz mü süzmeli hiç yüz vermemeli mi - ki elimizden alındıkları vakit de metaneti koruyabilelim hiç bizim olmamışlar gibi yola devam edebilelim, bilmiyorum. geçmişi ayrı bugünü ayrı geleceği ayrı dert şanslıysa bi insanın başına gelebilecek en iyi şeyin kendisine bi aile kurabilmesi olduğunu düşünüyorum toplumsal normlara uymak istiyorum toplum beni takdir etmeli ileride bi gün 7/24 bebek baktığımı düşünmek beni deli ediyor ama bence insanlar bebekleri sevmeli eskiden ben de seviyordum bu kadar delirmeden önce ciddi ciddi ölçüp tartıp bebek bakabileceğini düşünen insan bence sağlıklı insandır dsm kılavuzlarında yazmaz insan ömrü çok kısa eskiden yaşlandıkça daha bilge biri olacağımı düşünür gençliği yitirmeye tesellinin bu olacağını umardım ancak vaziyet pek öyle değil gibi sen yaşlandıkça oyun da değişiyor oyunu öğrendim sandıkça oyun değişiyor herkesten uzaklaşmak çok kolay ama sık sık ziyaret eden yalnızlık umutsuzluk ataklarında yanında birini görebilmek için onca emek harcaman gerekiyor ben hep yaptığım gibi kolay yolu seçiyorum
devamını gör...
4703.
istemsizce attım elimi deftere, kafam karmaşıktı. belli ki sadece oradaki cümleler zihnimi sakinleştirebiliyor.
alakasız, neredeyse unuttuğum bir anı canlandı tekrar kafamda. en ince ayrıntısına kadar. bu kadar net kafama kazandığını bilmiyordum.
hüzünlenmeli miyim, yoksa hatırladığım için mutlu mu olmalıyım bilemedim.
devamını gör...
4704.
sezen aksu'nun da dediği gibi,

viskidendi hep viskiden..
devamını gör...
4705.
cok yorgunum sozluk, cok.
devamını gör...
4706.
geceleri ajandama not almıyorsam ve içimde bir sıkıntı varsa buraya yazıyorum sözlük ve gerçekten uzun zamandır yazmamıştım.
çok sıkıntım vardı ama ne buraya ne de ajandama yazamadım o kadar enerjim de yoktu.

ortalama 2 gün sonra hayatım toptan değişecek ve ben hala idrak edemiyorum. ya da yok saymak çok işime geliyor.
üniversitem için farklı bir şehire taşınıyorum ve uzun zamandır çok istediğim şeye kavuşuyorum.
kendim olabilmek, özgürlük ve üniversite okumak...

ama bu kadar çok endişe yaşayacağımı çok da ön görmemişim.
yurt telaşesi, okul, hazırlık ve kimseyi tanımamak kendim var olabilmek birey olabilmek çok sancılı bir süreçmiş.

beni büyüten babaannemle vedalaşmak, kardeşimle son kez akşam yemeği yemek, ailemle çay içmek gerçekten insanın içine kor ateş düşürüyormuş.
son kez olarak görmem çoğu şeyi şu anki benle 2 ay sonraki ben aynı olmayacağını gayet iyi biliyor olmamla kaynaklı.

konfor alanından çıkmak aile evinden ayrılmak ve sorumluluklar 2 sene öncesine kadar heves ettiğim arzuladığım şeylerdi ama şu an korkunç gözüküyor.

umarım hakkımda en kolayı en hayırlısı olur ve karşıma iyi insanlar çıkar.
mutlu olmak kendimi geliştirmek ve büyümek hem bu kadar yakın ve hem de o kadar uzak.
içimdeki küçük kız çocuğu ile büyük işlere kalkışmak gurur veriyor.
devamını gör...
4707.
yıkılıp duruyorken dünyalar 
her birimizin başına, telaşla
yoluma çıkman tesadüf mü 
bunca zaman çöpünün arasında?
elini ver... elimi al.
hiçbi yerlere sığdıramayacak olsan da 
ve her an yok olabilecek olsak da
yürüyüp şerefli bir başkaldırıyla 
gülümseyelim, sevgilim
dudaklarımızı birleştiren her tanda
devamını gör...
4708.
sevgisinden, özleminden boğulduğun insanın seninle yedi kat yabancı gibi konuşmasının burukluğunu nasıl anlatayım..
devamını gör...
4709.
'günlük tutayım' dedim. ne de olsa koskoca bir edebiyat dalı. 'ben de kendimi yazanlardan sayarım' dedim. kırk gün olmuş her gün akşamüstü bir yaprak yazıyom. hep aklımda 'bunu okuyan kim olacak' sorusu.
bir ayı geçmiş hala ayno soru. bırasktım yazmayı. okuyanı düşünmeden yazmak mümkün değil.

bunu kim okuyacak?

bu önemsiz mi? öylece yazmak mı lazım? yazmıyom işte. huh
devamını gör...
4710.
son günlerde olduğum durum
bizimle ça-
evet.
devamını gör...
4711.
sabaha karşı yine uykumdan sıçrayarak uyandım. seninle beraber giden senli rüyalarım, seni çok düşünmekten olsa gerek, sensizlik dolu rüyalara dönüştü. rüyamda bile göremedim yüzünü, duyamadım sesini. bir şekilde oradaydın ve ben sana ulaşamıyordum. rüyamda bile sana ulaşamıyordum. oysa hiç değilse rüyalarımda kavuşabilseydim sana, uyumak cenneti olabilirdi bu sensizliğin. mükafatlandırabilirdim bu azap gibi bekleyişi. uyumak kaçış rampası olabilirdi yokluğunun.

az önce, “seni çok düşünmekten olsa gerek” dedim değil mi? yo, bu seni aklımdan çıkaramama hali. bir an olsun fikrinden, umudundan vazgeçmeme hali. ne yaparsam yapayım, ne kadar gülersem güleyim ve yaşlarım ne kadar yakarsa yaksın yüzümü; sensin ruhumu hayaliyle süsleyen. ne olurdu ki o kadar güzel gülmeseydin…

binlerce mütevazi senaryo kuruyorum zihnimde. hepsine eşlik eden bir sen düşün ki; sen bile görmemiştirsin o kadar seni. senin hallerin, senin çekimlerin, senin eklerin dolduruyor o senaryoların bütün cümlelerini. sana virgüller adıyorum, her hikayenin sonundaki noktada. bütün yokluğuna inat, var ediyorum seni içimde. bu yokluğu da, içimdeki varlığını da, bir gün kanlı canlı varolacak sana hazırlıyorum.

bir sen büyütüyorum gönlümde. bir gün onu da alıp, benim yanıma, cebine koy diye.
devamını gör...
4712.
-nasılsın, bir problem var mı?
- (sen gittiğinden beri, doğru düzgün yemek yiyemez oldum. daha az su, daha çok sigara ve alkol tükettim. sensizliğe tahammül etmek zorunda kaldığım için yalnızlığa sövdüm. etrafımdaki insanları kırdım, yok yere bağırıp çağırdım. tartışmalar yarattım. saçlarım avuç avuç elime gelmeye başladı. gözümün içindeki ışık, yalnızca ve muhakkak seni düşününce parladı. kimi zaman elim ayağım tutmaz oldu. senin hiç görmediğin bir yerde, burada, asla okuyamacağını bile bile sana olan aşkımı haykırdım. kırıldım, üzüldüm, canım yandı defalarca ama hiç kızmadım sana. ta ki…)
-iyiyim, bir problem yok.

ta ki, bugüne dek, sen canımı bile isteye böyle yakana dek. sen özür dileyene dek.

bugün hem aşık olduğum adamdan vazgeçtim hem de en yakın dostlarımdan birini kaybettim. asla affetmeyeceğim seni. sen bunu da okuyamayacaksın ve bunu sana hiçbir zaman söylemeyeceğim. bu sessiz öfke beni mahvetse de, senden vazgeçtiğimden bile haberin olmayacak. o kadar yok olacağım ki senin için, gözlerin bir daha asla böyle bir, “birinden” vazgeçiş görmeyecek.

artık kimi istersen onu koy cebine. bittin.
devamını gör...
4713.
corba iciyorum gozlerim kapali. evet.
devamını gör...
4714.
şu sıralar, hayattaki en sevmediğin şey nedir diye sorsalar, düşünmeden vakit ayıramamak derim.
yoğunluk zamanın hızlı geçmesi anlamında harika bir şey tamam ama geride kalan tüm konular için zorlayıcı bir etken.

konuşamıyorum, görüşemiyorum özlediğim insanlarla.
son 3 günüm, sabah uyan işe git ve ilk boş vaktin olan gecenin 2sinde uyu şeklinde geçti.
neyse ki pazar akşam bitiyor...
sonra tatil.
içimde hiç dinlenmemiş gibi dinlenme isteği var.

kodlanmamızda hatalar var.
mesela aralıksız 72 saat uyuyabilecek şekilde yapılmamışız.
yapsana abi bizi öyle.
ne dinleniriz var ya, of.
güncellemelerde bu çözülsün ya, lütfen.
devamını gör...
4715.
öğretilmişliklerin dışında yaşaya bilmek hayatı.. varoluşsal bir sancı gibi yeniden yaratmak.. her nefeste mısra mısra donatabilmek tüm hisleri.. bilinen tüm lisanlarda susmayı öğrenmişken yeni bir lisanda baştan öğrenmek hecelemeyi.. ağır aksak öğretilen, söylemekten utandığımız bütün sevda sözcüklerini unutup kendi kelimelerimizle dokunmak bir kalbe.. hissettiğimiz kadar var oluyorsak bu hayatta tüm sevda sözcükleri bizden yine bize dönecektir..
devamını gör...
4716.
o kadar çok yoruldum ki yorgunluktan ağlamak istiyorum hüngür hüngür.

yeni bir şehire üni için taşındım ve bugün okulun 2. günü bitti.
saat altıda kalkıyorum 8 de dersim var şanslıysam da 5 de derslerim bitmiş oluyor.

ama ne koşturmanın içine kaldım küçük bir şehirden büyük bir şehire geldim habire bir yerlere yetişmem gerekiyor öğretmenler yetersizsiniz imajı veriyor. hazırlık okuyorum hepsi ingilizce konuşuyor yeni bir yer yeni bir ortam yurt ayrı okul ayrı o kadar üstüme geldiler ki ama dediğim gibi bir hafta olmadı buraya geleli...

toplu taşıma 45 dakika sürüyor bütün otobüsler dolu oluyor tabi iş saatine veya okul saatine denk geldiysen yandın.

bir önceki konuyu tekrar edip geliyorum kadın bana diyor ki neden ilerisini okumadın derse hazırlıklı gelmedin.

mal gibi hissettim bugün kendimi. 20.000 adım net almışımdır eksiği vardır fazlası yoktur.

ailemi de özledim hem kabul etmiyorum kuyruğu dik tutmaya çalışıyorum ama iki gündür toplu taşımada gözlerim doluyor kendimi çok sıkmaktan korkuyorum. çünkü bir yerde patlamam lazım umarım patlamam.

bu kadar çok yoğun ve saçma sapan olduğunu bilseydim de gelirdim bu üniye başka altarnetifim yok.
kızamıyorum kendime bu yüzden.

hem mental her fiziksel olarak umarım sağlıklı bir sene geçirebilirim burada.
devamını gör...
4717.
beni anla ama deli sanma.
devamını gör...
4718.
yanibasimda bir düğün, ben de cenaze gibiyim ayol. hasta olmak üstelik şu yaz gününde hastalığın sancisindan ziyade tilt ediyor beni. son yıllarda yeni bir alışkanlığım oldu bir de. hastalıktan kıvranıyor da olsam birine haber vermiyorum. illa kendim atlatacam. biri bana iyi misin diye sorsa sanki buharlasicam. öyle bir tahammulsuzluk oldu. tavsiye edilmez.
devamını gör...
4719.
anlaşabilmek miydi tüm derdimiz? anlatabilmek içimizi.. hiçbir zaman öğrenemediklerimize yenileri ekleniyor.. ilk öğrenmen gereken yerden öğrenemiyorsan bazı duyguları hep eksik kalıyordun hayatta.. her defasında daha sert gösteriyordu bunu yaşanmışlıklar.. kırgınlık? kızgınlık? vazgeçme?
hangi anlamı kime yüklediysek altında kalan biz oluyorduk. sustuk.. susmasak da susturulduk.. susmayı öğrendik.. öğrendikçe talan oldu bahçelerimiz.. bir adı var mıydı nasıl tasvir edilirdi bilemediğimiz tüm acıları aldık kabul ettik ruhumuza..
ve döndük yine kendi içimize.. yalnızlığımızı büyütmeyi öğreneceğiz yeniden.. en bildiğimiz çıkmaz sokaklarında ruhumuzun..
devamını gör...
4720.
kalkıp bir hevesle türk kahvesi yaptım dakikalarca masamda fakat sadece baktım içmedim hala. soğuk bir türk kahvesi artık ılık bile değil. normalde çok düşünen bir insanım fakat bu aralar hayatı matematiğe dökmüş gibiyim sorun varsa çöz geç sıra başka soruna onu da atla ilerle gibi bir düşünce sardı beni. bir maratondaymış gibi üstüne düşünmeden hatta kırılmadan üzülmeden o sorunu çöz ve geç yapıp durdum. düşünmeyi ve hissetmeyi engellediğim olaylar sanırım ağırlık yaptı kalkıp da o kahveyi içemedim. işin kötü yanı onca atladığım sorunun hangisinden düşünmeye başlayacağımı bilmiyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim