1461.
tengri teg tengride bolmış türük bilge kagan.
devamını gör...
1462.
yansın yeter deyip bir buçukluk çakmağı verdiğinde gazetelerde yazana göre dört kişi ölmüştü. sebebi çakmak taşının sıkışmasıymış. devlet erkanı gelip baş sağlığı dilemiş.

her gün kültür merkezinin önünde buluştuğumuz insanlar, her gün vakitlerinin boşa geçtiğini düşünerek vicdan azabı çekiyormuş. bir tanesi veda mektubunda belirtmiş, bir tanesi intihar mektubunda, bir tanesi belirtmemiş ama öyle davranıyormuş. bu çirkin eylemleri tetikleyen kişi karakola alınmış. onların sadece ölesi varmış şeklinde bir savunma yapmış. sonrasında serbest bırakılmış.

salıncağı bir tur çevirip yükseltip sallanan çocuk, birdenbire salıncak en tepe noktadayken atlamaya karar vermiş. tanıklar hiçbir etken olmadığını, tamamen birdenbire gerçekleşen bir eylem olduğunu, çocuğun babası çocuktan iki yüz metre ilerideyken hiçbir suçunun olamayacağını belirtmiş mahkemede. tüm park yerli yerindeymiş üstelik. hiperaktivite yazılmış çocuğun ölüm sebebine.

yerde yarı çıplak uzanan adama yaklaştığımızda öldüğünü düşünmüştük. çok yaklaşamamıştık, köpeğimiz bizimleydi çünkü. polisi çağırdığımızda adam canı sıkıldığı için kaldırımda yatmayı tercih ettiğini söyledi. bizi de azarlamış neden polisi çağırdığınız diye. biz bu azarını okuduğumuzda gazetenin üçüncü sayfasında, gece yarısı sokakta yarı çıplak vaziyette yatan şahsın yüz metre ileride kafasına sıktığını okumuştuk. cebinden çıkan mektupta bize olan sitemini görmek şaşırtıcıydı. bizim için hayli yorucu bir geceydi.
devamını gör...
1463.
karalama defterinde karalar bağladım.

karalama defteri benim için karanlık. çok yazmak isteyip hiç birşey yazamadığım bir başlık bu.

resmen ateş etmeye gelip yazılanları okuyarak sessizce çıkıyorum.
devamını gör...
1464.
kafam karmakarışık, hayatımı yönetmeye çalışıyorum yönetemiyorum. bu benim beceriksizliğim mi? yoksa hayatın beceriksizliği mi?
devamını gör...
1465.
yalnızların sesi duyulmaz

insanı umutlar boğar, açık havada
insanı ailesi terk eder, ulu orta, kalabalıkta
insanı tüketen imkansızlıklar değil
insanı tüketen kolayca kurulan hayallerdir
ve yalnızlık, ailende başlar en çokta
ve ailen, ihanet içinde bulunur bir çocuğa
ve çocuk, o zaman başlar haykırmaya
ve haykırışlar, o zaman sessizleşir
ve sessizlik, seni ele geçirip boğar
onca umut hayatına bir ışık değil
sadece bir anlık inanç getirir
inanç seni en derin mahzenlere çeker
işte o zaman, yalnızların sesi duyulmaz
işte o zaman, ihanet kaldırır seni ayağa
bazen intikam hayat verir ölümün kucağında
bazen ise acıların dostluğunu kavrarsın
işte o zaman hayat birini daha kötü yapar
ama suçlu hiç bir zaman kötüler değildir
suçlu her zaman terk edip gidendir…

bir şeyler karala
devamını gör...
1466.
bence herkes edinmeli. içinizde tutmayın yazıverin gitsin.
devamını gör...
1467.
sabah sabah canım sıkılmışdır ve herkese sırtımı dömmüşümdür.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1468.
ıyi geliyor insana tanımadığı biriyle konuşmak demişim sana, nerden bilirdim günün birinde senin benim her şeyim benim ise senin hiçbir şeyin olmayacağını.
devamını gör...
1469.
bakıyorum ama görmüyorum.
sormuyorum çünkü biliyorum. hiçbir şey bilmediğimi biliyorum.
duymuyorum zaten dinledim. ve anlamak istemediğim gerçeklerle yüzleştim.
fark etmiyor çünkü önemli olan o değil. bilincim kabul etmiyor.
zannettiğim şeylerle gerçekte olanlar arasındaki fark açıldıkça gerçek dünyaya s/açılma ve saçılanı toplamak daha zahmetli bir hal alıyor. doğaüstü ve gerçek bir şeylerin varlığı ilgi çekici. her şeyin mümkün olabildiği. güçlü bir inanç çok tesirli. zaman daralıyor. tik tak tik tak. labirentin de bir amacı var. kaybolmak.
devamını gör...
1470.
genç bir çocuk karşı kaldırımdaki arkadaşının yanına gitmek için karşıdan karşıya geçerken birden yaya kırmızı ışığında yola atlamış. cebinde evinin anahtarı bulunmuş, elindeki poşetin içinde de staj dosyası varmış. çarpan tırcı suçlu bulunmamış. ölen şahıs ise, karşı kaldırımda bekleyen arkadaşının belirttiğine göre renk körüymüş.

köşeli sokağın sonundaki samimiyetten yoksun barda, ısrarla akli melekelerinin yerinde olmadığını iddia eden bir adamla tanışmıştık. gece boyunca eski eşlerini kaç kere aldattığını anlatan adam sabaha karşı yanımızdan ayrıldı. eve gittiğimizde televizyonda eski eşi tarafından köşeli sokak civarında göğsüne beş el ateş edilmiş bir adamın haberi vardı. bir anlığına acaba diye düşündük, sonra umursamadık.

bakırköy'de düşünen adam heykelinin önünde hararetli bir şekilde tartışan çifti gören orta yaşlardaki bir adam koşarak erkek olanın üstüne atlamış. kafasını heykelin zeminine çarpan erkek olan, adamın sert darbelerinin de etkisiyle birkaç dakika içinde ölmüş. saldıran adam gözleri dönmüş bir halde erkek olanın üstüne doğru koşarken heykelin çaprazındaki bodur ağaçların arkasında olan film setini görmemiş.

ankara'da bir devlet dairesinde canı çok sıkılan bir memur, yan masadaki arkadaşına kalem fırlatmış. fırlattığı kalem arkadaşının sol gözüne saplanınca kendini gülmekten de alıkoyamamış. sol gözünü kaybeden arkadaşı devlet dairesindeki engelli kontenjanı da dolu olduğu için memuriyetten atılmış. canı çok sıkıldığı için kalem fırlatan adamın, bu, ikinci vukuatıymış.
devamını gör...
1471.
dün eve gelir gelmez uyudum.. hesapladım 12 saat uyumuşum ama zihnim rahatlasın bazı şeyler geçsin vücudum dinlensin istemiştim tam tersi oldu vücudum sanki hiç uyumamış gibi yorgundu adeta yatakta dövmüşler gibi. zihnim bulanık yorgun olduğumda hep uyumak istedim geçsin istedim sorumluluklarımdan kurtulmak insanlara tahammül etmek zorunda kalmamak istedim ama 12 saatlik zaman dilimi 12 saat kaçabiliyorum maksimum hayatımdan düzenimden. yoruyor bazen hayat aman be hypnoscum ne taktın kafaya sal biraz desem de kendime bazen çok bunalıyorum o kadar bunalıyorum ki en küçük şeyler bile dağ olup da kalbime oturuyor. insanlar değişmiyor maalesef o salak insanlar hep etrafımızda oluyor, insanlara tıklamamak önüme bakmam içinde sanki biraz daha zaman biraz daha yaş almam gerekiyor.
devamını gör...
1472.
ben insanlara aptal olmadığımı anlatamıyorum. gazeteye ilan mı vermeliyim? her yerde edebiyatı patlattılan "nezaket eziklik değildir" fikrinin gerçek hayatta neden ırzına geçiyorsunuz?
ben sürekli tetikte olmaktan kendimi korumaktan yoruldum, siz insanları kullanmayı kâr saymaktan yorulmadınız.
devamını gör...
1473.
bunalıyorum tayfun.
devamını gör...
1474.
otobüsten indi, garaja yürüdü...
bugün hep, o garajla market arası yolda yürür buldu kendini. hatta bir ara o yolda, öylece, kaldırımda otururken hayal etti kendini..

anlaşılan yalnız değildi bu hayali yaşamada... otobüsten indiği an karşısında buldu onu. kaldırıma oturmuş, öylece duruyordu. üzgün.. .
yeniden otobüse yönelecek oldu. fakat kımıldamadı. kararlılıkla karşıdan karşıya geçti. ilk kez cadde boştu, beklemesine gerek kalmadı.
kaldırımdaki şaşkın, titreyen gözlerle baktı.
anlaşılan o da kıpırdamıyordu. geçip yanına oturdu.

hiç konuşmadılar bir süre.
uzunca bir süre...
zaten gün dönmekteydi,
şimdiyse akşam olmuştu çoktan. hiç konuşmadılar. beriki tezcanlıydı, duramazdı öyle namütenahi... fakat susuyordu. tabakasını çıkardı. kaç saattir yanındayım yine içmedim görüyor musun?.. sigara içtiğimi unutmuşum. yine ve yine senin yanında...görüyor musun?.....
ne gözlerine baktı, ne bir cevap verdi diğeri... anlaşılan konuşmak için yuttuğu dilinin boğazından dönmesini bekliyordu. ses etmedi beriki, tabakayı yerine koydu, oturdu yeniden.
bir heyecan vardı her yanında. yeniden ve yeniden.
hisler aynı hislerdi işte. nasıl hissedip gelmişti onca yolu yalnız başına?.. hissetmişti basbayağı... hisler aynı hisler işte dedi ve tuttu elinden... . sesini bile çıkarmadı diğeri. elleri buz gibiydi.
hasta olacaksın, dedi. yine seslenmedi diğeri. ayağa kalktı, onu da tuttu kolundan kaldırdı ayağa. sarıldı mı? otobüse mi bindiler? sonrasını gören olmadı. o saatten sonra onları o kaldırımda gören olmadı.
o saatten sonra onları bir daha gören olmadı..
.
ve perdeyi kapattı beriki ışığı söndürüp içeri düştü.
bir sigara daha yaktı...
devamını gör...
1475.
insan hastayken değişik bir hale bürünür. uyur ama tam olarak dalamaz. acizdir, alıngandır. canı yanıyodur. korkuyodur belirsizlikten, olacaklardan. acaba tam olarak iyileşebilecek miyim? daha kaç gün yanacak canım? böyle soruları vardır. kendi kendine kararlar alır. meyve yiyeceğim, yürüyüş yapacağım, sigarayı azaltacağım gibi. ne kadarını uygular bilinmez ancak kendini motive eder bu düşüncelerle. canı yanar yattığı yerden. yan dursa başka tarafı, sırt üstü yatsa başka tarafı ağrır. sırt üstü daha az canını yakar, onda karar kılar. uyumaya çalışır zordur, ciğerini sökercesine gelen öksürüklerle. bir uyur bir uyanır sabahı zor eder. neyse sonunda gelmiştir sabah. niyeyse rahatlatır bu onu. gündüz değişen de pek bir şey olmaz ilaç alıp yemek yer onun haricinde gene bir dalar bir uyanır. bir ilgi görmeye başlar etrafından sonra şaşırır. hasta ya iyiye yormaz bunu. heral epey kötü gözüküyorum diye düşünür. ancak uykusuzluk, ağrı, ciğeri sızım sızım sızlatan öksürük değil de bir ilgi onu ağlatıverir. bir anda kendine acır çünkü. bu düşüncenin yanında lan boş yaşadım düşüncesi de sıkışıverir araya ağlayışı şiddetlenir. şuan canının yanışı, hastaliktan dolayı bilinmeyen gelecek, pişman olunmuş bir geçmiş üçlüsü hastayı yakalayıverir. sessizce düşen göz yaşı hızlanır, umudu da gidivermiştir işte. bir şekilde sakinleşmeli, uyumalı. umut ta lazım tabii. yahut boşvermişlik. evet evet ikisinden biri. ne de sızlar boğazı, akciğerleri. iyi gelmemiştir ağlamak en iyisi uyumak diye düşünür. gider yüzünü yıkar. gördüğü kıpkırmızı gözlerden rahatsız olur. bir boşvermişlik hissi çöküverir üstüne, bir günü daha atlatayım da boşver sonrasını diye düşünür. günlerdir bütünleştiği yatağa atıverir kendini. kafasındaki düşünceler gidivermiştir az buçuk. sonunda kapatır gözlerini.
devamını gör...
1476.
eskisi gibi canım acımıyor
mesela ağlamıyorum öyle her dk
daha çok şükrediyorum
daha çok sarılıyorum hayata sevdiklerime
senin bıraktığın yerde değilim artık
senin bıraktığın kişi de değilim
değiştim evet çok değiştim....
devamını gör...
1477.
rüyamda gördüm seni. bilirsin epey entrika döner rüyalarımda. hastalık hali hep kötü rüyalar görüyorum.

teyzemlerdeyim. seninle mesajlaşıyoruz. barışalım ama şartlarım var diyorsun. tartışmak çok olmayacak, hemen küsmeyeceksin ayrılalım demeyeceksin sözümü dinleyeceksin diye diye sıralıyorsun. tamam diyorum. arıyorsun konuşuyoruz. kapattıktan 10 dk sonra polis arıyor. evi yaktığını söylüyor seni kurtarmak için içeriye giremediklerini intihar girişimi olduğunu söylüyorlar. yapmaz diyorum anası babası için yapmaz diye çığlıklar atıyorum sonra kendi çığlıklarıma uyandım tabi.

çok korktum bir yerlerde nefes aldığını bilmek bile benim için yaşama sebebi. sana yazamadım. bunları senin okuyacağın yerlere de yazamadım. meraktan öldüm ablana yazdım. ıyi dedi. siz konuşmuyor musunuz dedi. dedim rahatsız etmek istemedim. merak etme vs dedi. rahatladım. hala bakamıyorum fotoğraflarına, benim değilsin ama iyisin ya yeter.

keşke yanımda olsaydın kollarım yok kolum olsaydın. benden çok ben olsaydın leylim.
devamını gör...
1478.
işe gitmemeye karar verdim. aranızda doktor yok mu? bana 1 gün rapor yazsın.
devamını gör...
1479.
kır pidesi çekti canım.
devamını gör...
1480.
rüyamda aldatan hatunu gördüm. söve söve uyandım yemin ederim. sabah sabah modumuz düştü işe bak ya
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim