3541.
sosyal medyayı takip etmemem gerek gerçekten. beni hasta ediyor. ruh hastası zihniyet ruhumu zehirliyor.
devamını gör...
3542.
korkuyorum. annem son zamanlarda kısa zaman önce anlattığı şeyleri unutmaya başladı. zaten ailede alzheimer geçmişi olduğu için hemen muayene ve testler yapıldı. sonucu bekliyoruz ama öyle korkuyorum ki. annemin de teyzem gibi olmasından, gözümüzün önünde bir canlı cenazeye dönüşmesinden endişe ediyorum. iyi bir sonuç çıkacağına inanmak istiyorum.
devamını gör...
3543.
çok değiştim ben. harbi değiştim ama. eskiden ne yapmam gerekeni bilirdim.
artık ne yapmamam gerektiğini biliyorum.
hümanistliğimden vazgeçtim.
yine insan canlısıyım evet ama çoğu uzağımda olsun derdindeyim.
herkes iyi olsun işte be.
kimsenin saf kötü olduğuna inanmıyorum artık.
devamını gör...
3544.
rammstein musikileri ile ali rıza muhabbet bağında, oğuz aksaç trt videoları ile sagopa kajmer scratchleri arasında gidip geliyorum saatlerdir 2 hafta evde tek kaldık mentali mezara uğurladık yeminle. anama sataşmayı, yeğenim üzerinde çeşitli bilimsel deneyler yapmayı özledim. günlerdir kahvaltılık, sigara ve bremen ile besleniyorum. bazen bir bakıyorum ki kalorifere yaslanmış bir vaziyette kapıyı izliyorum, bazen oturup kalem çeviriyorum dakikalarca. tüm rekorlarımı egale ettim ve elimde hiçbir şey kalmadı. evi belki 15 kez silmişimdir bu süreçte, yer delinecek artık. dışarıya sadece çöp atmaya çıkıyorum. birden fazla insan görünce şaşırıyor, panikliyor ve şüpheli hareketler sergiliyorum. geçen arkadaşı aradım, baktım ki konuşmayı unutmuşum kapattım. birileri arayınca açmıyorum artık çünkü konuşamıyorum. iki gün önce de bi abiyi gördüm, abi, dedim nerelerdesin, yav dedi çocuk doğdu, ooo hayırlı olsun abi dedim. sağ ol dedi. annesi vefat eden bir arkadaşa da geçmiş olsun ya demiştim, onu hatırlattı bu diyalog. iyi ki tek yaşamıyorum yoksa 3. haftada nalları dikmiş bi vaziyette kapının eşiğinde bulunurdum. ölmesem bile transpotting'dekinden hallice bi 3 hafta olurdu. gidişat kötü
devamını gör...
3545.
hislerim bütün bedenimi ele geçirmiş bir hastalık gibi canımı yakarak varlığını hissettiriyordu bana. biz varız hala yaşıyoruz diyordu sanki. oturup uzun uzadıya konuşulması gereken konular vardı ama ben hem içimdeki çocuk heycanını hem gitmek rahatlığını aşamıyordum. sessizce içimdeki köşesine çekildi ruhum. derin bir sessizliğe gömüldü...
devamını gör...
3546.
hiç penceresiz bir otel odasında kendi sigaranın dumanında boğuldun mu? ya da rutubet ve küf kokusuyla ciğerlerini idam ettin mi? odada eskilerden kalma bir ayna vardır mesela. kenarları oymalı, her an üzerine düşecek ve seni içine hapsedecek gibi durur. tavanda duran ve uzun zaman önce emekli olmuş pervanenin gölgesi biner üstüne, ağırlaştığını hissedersin. ortada yıkıldı yıkılacak bir masa ve üzerinde ağzına kadar dolu bir küllük. yalnızlığınla saçma sapan çıkarımlar yapar, yaşamla masanın varlığını bir tutarsın. ortalığa atılmış onca kıyafet kendi halkını oluşturur. olmayan lavabonun kırık fayanslarına yansır kimi zaman çehrenin yılgınlığı. ışığı kapattığında hapishane duvarlarına benzetirsin dört bir yanını. gecenin bir saati kapının önünden geçenlerin sesleri uyandırır seni birçok kez ve rüyaların birer emanet hissi yaratır bilincinin alt katında. şiirler eksilir, sesler kesilir, anılar silinir. böyledir bu, böyle olmalıdır. devinimin kaçılmaz yanı olan duygu dönüşümlerinde sevginin nefrete dönüştüğü anları görmemek için kör taklidi yapmanın da işe yaramadığı zamanlardır bunlar. hep yaşanır. ne zaman penceresiz bir otel odası görsem bilirim bunu. o odada sigara kendi külünde boğulur.
devamını gör...
3547.
bir gün buraya girip rastgele tuşlara basacağım alın karaladım diye ama sonra moderasyonla kötü olacağız
devamını gör...
3548.
-başlık yok-

melankolik insan, hassastır, derindir, duygusaldır. yağmurlu bir günde otobüsteki buğulu cama koyar elini. camın ıslaklığını ruhuna işler. bu sırada zihninde tatlı bir melodi çalmaktadır. elini koymasıyla bir iki yağmur damlasının camda aşağı düşmesi bir olur. elinin arkasından düşen su damlalarını elinden süzülmüş gibi hisseder. parmaklarından bileğine kadar, arkasında bıraktığı rahatlatıcı soğukluk ve ıslaklık....
tüm bu hislerini bulutların su damlalarını akıtması gibi o da ruhuna akıtır. elinin arkasında bıraktığı dünya ne huzurlu gelir. karanlığa hapsolduğunu sandığı onca yılın ardından yeni bir sabah olarak doğar yağmur. elinden tutar bu hayatta. dikenli yollarda, kayalarla dolu ormanlarda, iniş çıkışlarında bu hayatın, her daim...
devamını gör...
3549.
hayatımı öptüm ve öpmeye devam ediyorum.
sürekli yapmam dediğim şeyleri yapıyorum ve iradesiz olduğumu kabullenemiyorum.
kaybolmak istiyorum.
sigarayı bırakamıyorum o yüzden yok olurken bile ağzımda bir dal sigara olsun istiyorum.
bazen bilinç denen şey çok fazla can sıkıyor.
zeki değilim lakin aptal da değilim.
ama aptal olmak istiyorum...
hoş delilere aptal diyenlerin kafasını yaşasam zihnim error verecek ama..
bilinç can sıkıyor işte.
devamını gör...
3550.
öyle bir zamandayım ki, aslında her şey yerli yerinde. her şey böyle olmalı gibi. hayatımdaki tüm insanlar yapbozumu eksiksiz tamamlıyor. hayatı izlerken yüzümde ince bir tebessüm var sanki. ama tam bir gülümseme de değil. tahta bir sandalyenin üzerinde sigaramı tüttürürken dudağımın kenarları hafif yukarı kıvrılmış gibi. silik ama varlığı yadsınamaz. birçok duyguyu içinde barındıran, mutluluğun ise teğet geçtiği bir ifade şekli nasıl olursa öyle. ama öte yandan da bir sızı var içimde, adını koyamadığım. nedenini, nasılını, niçinini bilmediğim, tüm sorularımı yanıtsız bırakan bir his. ruhumu bir yere çapmışım da o çarptığım yer sızlıyor gibi. çarptığım yer belirsiz… yersiz, yurtsuz, isimsiz bir his gelmiş, “buralar benim” der gibi benliğimi ele geçirmiş ve kulağıma fısıldıyor: git!
her yerden gidip hiçbir yere dönmeme isteği. isimsiz kalabalıkların ıssızlığına bir kedi gibi sokulma ihtiyacı. ismimi unutma ve asılmış zamanların ölü anılarında kaybolma tutumu. bir şey diyeceğim, gitsek ya buralardan? ne senin tanrılığın kalsa ne benim ergen tanrıçalığım? ya da söylesene bana, ben nasıl kurtulacağım benden?
devamını gör...
3551.
yine odaya, içime sığamadığım bir gece. yeni aldıgım pakete çakmak sıgacak hale geldi. içim mi yanıyor sigara mı yanıyor çözemiyorum. kendimden nefret ettiğim bir güne gözlerimi kapatıcam, halbuki bugün hava bir insnın kendini sevmesi için çok güzeldi. havalar günlük güneşlikken daha bir hoş oluyor insanın içi. ama benim olmuyor. sanırım artık son demler.
devamını gör...
3552.
bok gibi hissediyorum. ama öyle bir bok gibi hissetmek ki bok gibi terimi yanında ufak kalıyor. feyyaz yiğit'in beni boğdu boğdu duvara attı tanımlamasını ben şu an ruhani olarak yaşıyorum. bunu okuyan ne edebiyat kastın emenike diyebilir, haklı ama napim bir şekilde dışarı çıkmalıydı bunlar ki azıcık rahatlayayım.
devamını gör...
3553.
öfke problemleri olan insan toplulukları. hep kendini haklı sanma itemleri. bir haklı aranması itemleri. dürüst olunmaması. bir şeylerden kaçmak için karşıdaki insana güvenmeme. iktidarsızlık. dinlememe bakmama görmeme. anlamama anlamak istememe. anlatamama sorunu. daraldım. hayattan biraz lale biraz deniz kitap müzik istedim. kendime yetebilmenin hayalini kurdum. ama içine s***nız yani. ben sevilmek istedim. kitap değilim ki okunayım dinlenilmeye ihtiyacım vardı. istedim ki beni severken emek harcayın. belki paranızdan giderdi ama size çok fazla sevgi verebilirdim. bu bu kadar acı çekmeme sebep olmamalıydı. bakın insanlar öldü, yakınlarımdan da ölenler oldu. canım çok yandı ama istedim ki dik durmayı göreyim. istedim ki herkese bakın dik duruyorum siz de durabilirsiniz demek istedim. onu da bitirdiniz. kalbim paramparça. bağırıp artık yeni büyük güzel bir şey olsun demek istiyorum. yeniiii büyükkk ve çok güzel bir şey olsun artık. yeni büyük ve çok güzel bir şey olsun artık. yeni büyük ve çok güzel bir şey olsun artık. artık olsun. nolur... lütfen artık gücüm kalmadı. yapayalnızım çok yalnız.. çok...
devamını gör...
3554.
çok uzun zamandır mutlu hissedemiyorum. bazı anlar dışarıdan bakıldığında belki de mutlu insan profiline çok iyi uyduğum izlenimi çıkarılabilir ama insan gözünün ulaşabileceği yer sınırlı işte. kimse kimsenin içini bilemez sonuçta. bazen insanın kendisi bile bilemez. eğleniyorum, gülüyorum, neşeleniyorum ama tüm bunları yaparken zihnimin arka planında bir düşünce, bir his var ki asla yerinden kıpırdamadan orada duruyor ve her defasında bana mutsuz olduğumu hatırlatıyor. bir damla içten gülümseyebilmek için yaptığım her şeyde boşa kürek çektiğimi söylüyor. tabii haklı da, boşa kürek çekiyorum çünkü aşağı baktığımda orada deniz bile yok.
devamını gör...
3555.
dün bir masanın etrafında toplanıp rakı içtik. kahkahasız, herkesin dalıp dalıp gittiği, sarhoşlukların keyfe değil daha düşük modlara evrildiği bir rakı masası… geçiyor, iyileşiyoruz zamanla ya hep, bir öncekinden daha kötü bir iyi versiyonumuzla tanışıp iyileşmiş oluyoruz aslında. yeni iyi!

ne güzel entropi be. paramparça ola ola, küçüle küçüle, yok ola ola. devam ediyoruz…
devamını gör...
3556.
neresi benim yerim bilmiyorum. nerede durmalıyım, nereye gitmeliyim, bilmiyorum. sanki herkesin bir yeri varmış, herkes sıggmış şu dünyaya da bir ben ait olduğum yerimi bulamamışım, bir ben sığamamışım dünyaya gibi hissediyorum.
devamını gör...
3557.
birtakım evrensel dedikodular

bir önceki güne göre romantik sayılan gökyüzüne şöyle bir baktı; dışarıda yeşil soğan ve turp satan bir insanın bakıp sonsuz galaksiler ve sınırsız boyutlar kuramı üzerinde düşündüğünü olmasa da epey derin düşüncelerde olduğunu anlayacağı kadar derin bakmıştı hayata. evet hayata. bilmediğimiz gezegenlerin bizden aşağılık ya da çok üstün düzenleri olabilirdi. yanından geçerken çöpünü yere atan sıfatsızı görünce 2. ihtimal üzerine daha çok yoğunlaştı. sonra evren karşısında bu kadar basit kalan bir organizmaya yaratıcı tarafından bütün bunları düşünebiliyor olma yetkisinin neden verildiğini sordu kendine, belki de hayata... belki de düşünebiliyor olduğu alan evrende bir toz parçasının sonsuzda biri bile değildi.. insanın ölmeye programlı basit ve aşağılık bir döngüden ibaret oluşu ve bu acizliğe aykırı kocaman bir kibir... kurdukları şehir düzenlerini, tasarladıkları arabaları, diktikleri daima lüks iddialı binaları, görkemli evleri, gösterişli eşyaları, zengin kıyafetleri, zamanında zenginlik emaresi olarak atfettikleri için değerli olup gittikçe taptıkları madenleri, ışıkları, ledleri, son teknolojik görgüsüzlükleri... bütün bunların sonsuzda bir olduğunun farkında olmayıp sonsuzda sonsuz eksi bir ihtimalden üstün olduğunu varsayan pek aşağılık ve bir o kadar kibirli bu basit organizmayı üzerinde çokça düşünülmesi, aynı zamanda düşünülmeye pek de değmeyecek bir varlık olarak değerlendirip insanı da evrenin içine dahil ederek kafasının içine sıkıştırdı. eve geldiğinde düşündüğü tek şeyin akşam ne yiyeceği olmasının yaptığı öz aşağılamayı destekliyor oluşu onu şöyle bir gülümsetti. ve içi bomboş ama koskocaman görünen bir gün daha böylece biten diğer günlerin yanına, o da başlayacak yeni günlere doğru yola koyuldu.
uyudu.
devamını gör...
3558.
tekrar şekerli çay içmeye başlasam her şey düzelecekmiş gibi ama bunu da yapmıyorum.
devamını gör...
3559.
aklıma bir fikir geldi,yalnızca bir fikir.
karlı dağların eteğinde bir ev kiralayıp,
kafa dengi bir dostla bir hafta boyunca dumana vurup manzara seyretmek.
meyletti gönül yükseklere, derman oldu bana yüksekler.

not: bu sözler kafa bulutlu bir şekilde yazılmıştır.
devamını gör...
3560.
aklıma az önce bir fikir geldi.
tüm insanlardan uzaklaşma eylemi..
cümle içerisindeyken ne güzel geliyor kulağa değil mi?
ama zamanı değil işte.
doğru zamanda kaybolacağım ortadan ve sonrasında benden mutlusu olmayacak.

not: bu sözler bilincim gayet yerindeyken yazıldı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim