normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
2841.
upuzun bi ara verdik sözlük, hem kendimle olan yolculuğa hem de buradaki yolculuğuma.
bayramda ilk defa eve gitmedim. ailemden uzakta, kendime tatil dediğim birşey uydurdum ve o güzelim çanakkale'ye gittim. iyi ki de gitmişim. biriyle yanyana oturup, zorlukları göğüslemenin ne demek olduğunu gördüm biraz. zor olacaktı biliyorum ama bu benim için ilk sanırım. deneyerek öğrenecek çok şeyim var.
tüm bunlar olurken, ev arkadaşım yanlız yaşamak istediğini söyledi, pencere önünde oturmuş bi yandan çalışıp, bir yandan onun covid pozitif çıkmasına üzülürken ben. ikinci bir şok dalgası yaşattı bana. yanlız yaşamayı hep istemiş ama hiç başaramamış biri olarak ben, çok korktum. ekonominin durumu, kiraların faişliği beni tek yaşamaktan alıkoyan şey gibiydi. ama sanırım öyle değilmiş. 1 hafta içerisinde ev buldum, taşındım. çok ağladım, ağlamadım desem yalan söylemiş olurum. çünkü ben değişiklik sevmem pek, hatta hiç. konfor alanını değiştirmek zor ve sancılıdır benim için. keza çanakkale'nin bana kazandırdığı o kişi yanımda olmasa, belki de çok fazla dağılırdım. şimdi yeni evimde pencere önünde oturmuş, son 2 hafta içinde olanları düşünüyorum. bambaşka bir yolculuk olacak bu bana. yeni bir deneyim. kendimle olan yolculuğmda 2. perde başladı belki de... umarım güzel olur sözlük, umarım. yeniliklerden korkmamayı öğrenmemiz dileği ile. sevgiyle kalın.
bayramda ilk defa eve gitmedim. ailemden uzakta, kendime tatil dediğim birşey uydurdum ve o güzelim çanakkale'ye gittim. iyi ki de gitmişim. biriyle yanyana oturup, zorlukları göğüslemenin ne demek olduğunu gördüm biraz. zor olacaktı biliyorum ama bu benim için ilk sanırım. deneyerek öğrenecek çok şeyim var.
tüm bunlar olurken, ev arkadaşım yanlız yaşamak istediğini söyledi, pencere önünde oturmuş bi yandan çalışıp, bir yandan onun covid pozitif çıkmasına üzülürken ben. ikinci bir şok dalgası yaşattı bana. yanlız yaşamayı hep istemiş ama hiç başaramamış biri olarak ben, çok korktum. ekonominin durumu, kiraların faişliği beni tek yaşamaktan alıkoyan şey gibiydi. ama sanırım öyle değilmiş. 1 hafta içerisinde ev buldum, taşındım. çok ağladım, ağlamadım desem yalan söylemiş olurum. çünkü ben değişiklik sevmem pek, hatta hiç. konfor alanını değiştirmek zor ve sancılıdır benim için. keza çanakkale'nin bana kazandırdığı o kişi yanımda olmasa, belki de çok fazla dağılırdım. şimdi yeni evimde pencere önünde oturmuş, son 2 hafta içinde olanları düşünüyorum. bambaşka bir yolculuk olacak bu bana. yeni bir deneyim. kendimle olan yolculuğmda 2. perde başladı belki de... umarım güzel olur sözlük, umarım. yeniliklerden korkmamayı öğrenmemiz dileği ile. sevgiyle kalın.
devamını gör...
2842.

hafta başında 3 vefat haberi ile yıkılmış ve babamın da artık iyileşme umudunun kalmadığını, önümüzdeki süreçte (bkz: palyatif tedavi) dışında yapılacak bir şey kalmadığını ögrenmişken yaşından büyük acılar içinde bogulmasın, yaşama azmini kaybetmesin diye oğlumun 10 yaş doğum gününü kutladık sözlük. büyümek böyle bir şey işte.
devamını gör...
2843.
sabah o kadar neşeliydim ki bir arkadaşım içine etti.
tercih ettiği aöf gelmemiž. sırf niye demedin diye bir sürü laf...
hanımı ise yaz okuluna girmiş, ben niye tüm kitaptan sorumlu olduğunu söylemiştim.
ben dekan mıyım?
açın, okuyun.
hep mi ben suçluyum?
tercih ettiği aöf gelmemiž. sırf niye demedin diye bir sürü laf...
hanımı ise yaz okuluna girmiş, ben niye tüm kitaptan sorumlu olduğunu söylemiştim.
ben dekan mıyım?
açın, okuyun.
hep mi ben suçluyum?
devamını gör...
2844.
rüya gibi başlamıştı herşey
gözüm başkasını görmemişti hiç
kalbim aklım sadece o diyordu
hergecen gün daha çok daha çok sevdim bağlandım
limanim yaptım
sözün kısası
sayende güçlendim
kimseye guvenilmeyecegini
koru körüne baglanilmayacagini
öğrettin
dimdik ayaktayım şimdi
eskiye nazaran daha güçlü
tek fark insan sevmiyorum artık ...
gözüm başkasını görmemişti hiç
kalbim aklım sadece o diyordu
hergecen gün daha çok daha çok sevdim bağlandım
limanim yaptım
sözün kısası
sayende güçlendim
kimseye guvenilmeyecegini
koru körüne baglanilmayacagini
öğrettin
dimdik ayaktayım şimdi
eskiye nazaran daha güçlü
tek fark insan sevmiyorum artık ...
devamını gör...
2845.
öyle bir an ki aslında çok da basit bir zaman ,
senin korktuğun izleyemediğin filmi, dinleyemediğin şarkıyı , anımsamak istemediğin o insanın bir anda karşına çıkması;
sonrasında ne korktuğun kadar zor ne de düşündüğün kadar kötü , hatta kaderin bu tatlı cilvesi ya da hayatın trajikomedisi de diyebilirsin ne dersen de bir şekilde geçen zamanla yapamadığın şeylerin sen yapamadın ama bak nasıl kolaymış dercesine olmasını hayretle izliyorum.
bu ve benzeri olayları o kadar çok yaşıyorum ki acaba algıda seçiciliğe mi maruz kalıyorum yoksa gerçekten hayat bu kadar trajikomik mi ?
senin korktuğun izleyemediğin filmi, dinleyemediğin şarkıyı , anımsamak istemediğin o insanın bir anda karşına çıkması;
sonrasında ne korktuğun kadar zor ne de düşündüğün kadar kötü , hatta kaderin bu tatlı cilvesi ya da hayatın trajikomedisi de diyebilirsin ne dersen de bir şekilde geçen zamanla yapamadığın şeylerin sen yapamadın ama bak nasıl kolaymış dercesine olmasını hayretle izliyorum.
bu ve benzeri olayları o kadar çok yaşıyorum ki acaba algıda seçiciliğe mi maruz kalıyorum yoksa gerçekten hayat bu kadar trajikomik mi ?
devamını gör...
2846.
hiç bir işim rast gitmiyor. ne yapmış olabilirim. kendimi sorguluyorum. yok bulamıyorum. neye elimi atsam her şey mahvoluyor. birine ihtiyacım var. yalnızlık beni çok yoruyor. çok yoruldum bazı şeylerden. olmasını istediğim yok. olsa bile bir türlü mutlu olamıyorum. bir de çevremdeki insanlara da zarar veriyorum. ama böyle olmasını istemiyorum. ne olmasını istiyorum ki ben ? ya da ne olmasını istemiyorum ? bilmiyorum ki.
bazı şeylerin değişmesini istiyorum ki. bak eskisi gibiyim artık. her şey geri nüksetti. zarar verdim çoğu kişiye, yine gözüme uyku girmiyor. girse bile kabuslar geri geliyor. kan ter uyanış..
kime güveneceğimi de bilmiyorum. sizce de her şey çok karmaşık değil mi ?
bazı şeylerin değişmesini istiyorum ki. bak eskisi gibiyim artık. her şey geri nüksetti. zarar verdim çoğu kişiye, yine gözüme uyku girmiyor. girse bile kabuslar geri geliyor. kan ter uyanış..
kime güveneceğimi de bilmiyorum. sizce de her şey çok karmaşık değil mi ?
devamını gör...
2847.
sözlüğü buraya tanım girmeliyim düşüncesi ile açtım çünkü boğuluyormuş gibi hissediyorum, derdimi kimseye anlatamadığım için de bir şekilde içimi dökmeye ihtiyacım var.
bu senenin haziran ayı hayatımda çok önemli bir dönüm noktasıydı. ya sahip olduğum her şeyi kaybedecek ve hayatım tepetaklak olacaktı ya da bu süreci atlatıp hayatıma kaldığım yerden devam edecek ve ilerleyen günlerimi neşe ve keyifle geçirebilecektim. doğal olarak oldukça stresli bir dönemdi ve zannediyordum ki hayatımın bu dönemini atlattıktan sonra uzun bir süre böyle bir stres yaşamayacaktım.
işte hayatın bana g*tüyle güldüğü nokta tam olarak burası arkadaşlar. artık yaşadığım her gün benim için ayrı bir stres kaynağı, değer verdiğim insanların gözümün önünde eriyip gitmesine şahit oluyorum ve bir şeytanla aynı evin içinde yaşamak zorundayım. şeytan diyorum çünkü emin olun muhtemelen hayatınızın hiçbir döneminde içi böylesine saf bir kötülükle dolu bir insanla karşılaşmamışsınızdır. ben bir insanın en fazla ne kadar kötü olabileceğini onunla öğrendim.
daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim, girsem bu entry onlarca sayfa tutabilecek uzunlukta olur muhtemelen ama şu kadarını söylebilirim ki benim şu son 3 ayda yaşadıklarımın çeyreğini yaşayan tanıdıklarım psikologlardan çıkmıyorlar. son derece yıpratıcı ve stresli bir süreç ama insan alışıyor bir süre sonra, tıpkı her şeye alışıldığı gibi.
bir de bütün bunların üstüne covid oldum. kimseye söylemedim covid olduğumu, tam da ailecek tatile gittiğimizde covid olacağım tuttu ama neyse ki herkesten izole bir ortamda bulunduğumuz için içim rahat, kimseye covid bulaştırma riskim yok. ailemizin geri kalan üyeleri de covid oldu tabii ki ama onların belirtileri çok çok daha hafif.
bu covid ile 3. imtihanım oluyor. bütün covid belirtilerini kimseye söylemeden kendi içimde yaşadım, öğrendiğim bilgilere dayanarak kendi tedavimi kendi kendime gerçekleştirdim. önce bir boğaz ağrısı ve şişmesiyle başlayan öyküm dün yükselen ateş ile beraber farklı bir noktaya evrildi. ateşim geçti neyse ki ama boğaz ağrım hâlâ devam ediyor ve covid'in bu sefer üzerimde bırakacağı etkilerden bir haberim. ilk seferinde gene yükselen ateş ile beraber 2 - 3 ay süren yoğun bir saç dökülmesi olmuştu, bu sefer de gene aynı şeyler yaşanacak muhtemelen. zaten zayıf düşen saçlarım iyice zayıf düşecek, onlar da benim gibi b*ku yediler anlayacağınız.
kısacası kötü hissediyorum, ruhsal olarak çökmüş durumdayım ve hiçbir şey yapmak istemiyorum. hayat benim için durdu ve devam etsin istemiyorum
bu senenin haziran ayı hayatımda çok önemli bir dönüm noktasıydı. ya sahip olduğum her şeyi kaybedecek ve hayatım tepetaklak olacaktı ya da bu süreci atlatıp hayatıma kaldığım yerden devam edecek ve ilerleyen günlerimi neşe ve keyifle geçirebilecektim. doğal olarak oldukça stresli bir dönemdi ve zannediyordum ki hayatımın bu dönemini atlattıktan sonra uzun bir süre böyle bir stres yaşamayacaktım.
işte hayatın bana g*tüyle güldüğü nokta tam olarak burası arkadaşlar. artık yaşadığım her gün benim için ayrı bir stres kaynağı, değer verdiğim insanların gözümün önünde eriyip gitmesine şahit oluyorum ve bir şeytanla aynı evin içinde yaşamak zorundayım. şeytan diyorum çünkü emin olun muhtemelen hayatınızın hiçbir döneminde içi böylesine saf bir kötülükle dolu bir insanla karşılaşmamışsınızdır. ben bir insanın en fazla ne kadar kötü olabileceğini onunla öğrendim.
daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim, girsem bu entry onlarca sayfa tutabilecek uzunlukta olur muhtemelen ama şu kadarını söylebilirim ki benim şu son 3 ayda yaşadıklarımın çeyreğini yaşayan tanıdıklarım psikologlardan çıkmıyorlar. son derece yıpratıcı ve stresli bir süreç ama insan alışıyor bir süre sonra, tıpkı her şeye alışıldığı gibi.
bir de bütün bunların üstüne covid oldum. kimseye söylemedim covid olduğumu, tam da ailecek tatile gittiğimizde covid olacağım tuttu ama neyse ki herkesten izole bir ortamda bulunduğumuz için içim rahat, kimseye covid bulaştırma riskim yok. ailemizin geri kalan üyeleri de covid oldu tabii ki ama onların belirtileri çok çok daha hafif.
bu covid ile 3. imtihanım oluyor. bütün covid belirtilerini kimseye söylemeden kendi içimde yaşadım, öğrendiğim bilgilere dayanarak kendi tedavimi kendi kendime gerçekleştirdim. önce bir boğaz ağrısı ve şişmesiyle başlayan öyküm dün yükselen ateş ile beraber farklı bir noktaya evrildi. ateşim geçti neyse ki ama boğaz ağrım hâlâ devam ediyor ve covid'in bu sefer üzerimde bırakacağı etkilerden bir haberim. ilk seferinde gene yükselen ateş ile beraber 2 - 3 ay süren yoğun bir saç dökülmesi olmuştu, bu sefer de gene aynı şeyler yaşanacak muhtemelen. zaten zayıf düşen saçlarım iyice zayıf düşecek, onlar da benim gibi b*ku yediler anlayacağınız.
kısacası kötü hissediyorum, ruhsal olarak çökmüş durumdayım ve hiçbir şey yapmak istemiyorum. hayat benim için durdu ve devam etsin istemiyorum
devamını gör...
2848.
bilinmez uzaktan bi şehir tıpkı sen ve ben gibi.
benim değil feyizli bi abinin sözü ama güzel.
benim değil feyizli bi abinin sözü ama güzel.
devamını gör...
2849.
bazı sözlerin kolay söylenebilir olmasındaki orantısızlık, herkesin fazladan bir umursamazlığı oluyor. "kusura bakma" "affedersin" "özür dilerim"... bunları sarf etmek, birileri için hala daha çok zor olabilir ama kolaylıkla söyleyenler, inanın çok daha fazla. öyle ki bu kolaylığın arkasında yapmadıkları şeyleri bile üstlenebilirler. bu sözleri kutsamak yerine bir edimi, bir tavrı, birkaç cümleyi sarf etmeden önceki karar noktasında bizi sınırlandıran öz saygıyı, durduran utanç balatalarını çok daha fazla önemsiyorum. herkeste olmuyor tabii. insanlar konuşmayı seven canlılardır, bu konuşmalar üzerinden künyeler yazmayı da bir o kadar severler. oysa sözcüklerle çizilmiş her imaj nesnesi gibi bu künyeler de kırılgandır. yani esasında, kimsenin kimseyi hayal kırıklığına uğrattığı falan yok. herkes olduğu gibi. sadece olmayan anlamları kendimiz yaratıp içimizdeki inanç açlığına kurbanlar veriyoruz. hepimizin içinde bir kötülük nüvesi var ve bazı iyi niyetlilerimiz gerçekten bunun üzerine çok çalışıyor, kimi zaman kendini harcamak pahasına da olsa... bu yüzden söylenmeyen, konuşulmayandaki anlam, saklı olduğu yerdeki kadar derin ve gerçektir. bir mücadelenin, bir büyük yorgunluğun kimseyi incitmek istemeyen uzlaşısıdır. sırf bu yüzden tabiat kanunları, aramızdan birilerini her zaman biraz daha çok hırpalayacak belki ama diğer türlüsüne değecek bir şey de ben bulamadım.
devamını gör...
2850.
( kaotik olaylar demiş birde. köyünden bile çıkmamış bir kaç makale okuyup kendini bir halt sanan antalya çomarının ağlamalarını okuyorum. bana nickaltı girdi diye özelden ulaşıp iftira atan ve taciz eden bir adet kaplama gördük gece vakitleri. kuduz it gibi saldırıyorsun ama saldırdığın kişilere dikkat et. o yazar hukukçuydu ve seni dava edecek. senden bilgilerini istemiş artistlik yapmışsın ama verememişsin? ne oldu? senin gibilerin sonu bu. hadi ilbi'ni de al yanına koyun gütmeye devam et.
devamını gör...
2851.
böyle kullanılmasına üzüldüğüm defter, naçizane.
benim için sözlüğün en kıymetli yerlerinden biri burası. birçok yazar için de içini döktüğü, kendiyle konuştuğu bir başlık. kendimize dair paylaşmak, aktarmak istediklerimizi buraya yazıyoruz. belki bazen duyulmak, anlaşılmak istediğimizde, belki bir gözlemciye ihtiyaç duyduğumuzda, belki kendimizden taştığımızda... buradan gitmek ve ardında iz bırakmak istemeyen yazarların da yine ilk uğradığı yer burası oluyor. bizden içeriklerini, kendilerini de alıp gitmek istediklerinde yani, anlıyorsunuz...
demem o ki karalamasanız mı acaba defterimizi? mis gibi sözlük kategorisi var, nickaltları var çılgın atılan. sadece bir fikir.
benim için sözlüğün en kıymetli yerlerinden biri burası. birçok yazar için de içini döktüğü, kendiyle konuştuğu bir başlık. kendimize dair paylaşmak, aktarmak istediklerimizi buraya yazıyoruz. belki bazen duyulmak, anlaşılmak istediğimizde, belki bir gözlemciye ihtiyaç duyduğumuzda, belki kendimizden taştığımızda... buradan gitmek ve ardında iz bırakmak istemeyen yazarların da yine ilk uğradığı yer burası oluyor. bizden içeriklerini, kendilerini de alıp gitmek istediklerinde yani, anlıyorsunuz...
demem o ki karalamasanız mı acaba defterimizi? mis gibi sözlük kategorisi var, nickaltları var çılgın atılan. sadece bir fikir.
devamını gör...
2852.
uzun zamandır adamakıllı biriyle yemeğe çıkmamıştım.
normal bir yemek olmadığını söylememe gerek yok sanırım. yoksa eş dost arkadaşlarla her daim etkinliklerim bolca nazar değmesin.
aileyle tanışmadan sonra şimdi de ilk kez başbaşa diyebileceğim şekilde yemeğe davet edildim. şık, güzel hisler bunlar cidden.
gösterişsiz, sade, yaşına yaraşır şekilde davranışlar, acele yok, üsteleme yok, art niyet yok, birbirini tanımaya çalışmak var sadece.
rahat ve özgür hissettiğim her yerde var olurum ben, olmuşumdur da. gerisi önemli değil. bu sene her hafta sonum neredeyse harika geçti diyebilirim ama bu sefer ki 'farklı' geçecek. heyecan? yok , farkındalık? bolca, huzur? kesinlikle var. tu tu tuuu!
herkes hak ettiğini yaşasın *
normal bir yemek olmadığını söylememe gerek yok sanırım. yoksa eş dost arkadaşlarla her daim etkinliklerim bolca nazar değmesin.
aileyle tanışmadan sonra şimdi de ilk kez başbaşa diyebileceğim şekilde yemeğe davet edildim. şık, güzel hisler bunlar cidden.
gösterişsiz, sade, yaşına yaraşır şekilde davranışlar, acele yok, üsteleme yok, art niyet yok, birbirini tanımaya çalışmak var sadece.
rahat ve özgür hissettiğim her yerde var olurum ben, olmuşumdur da. gerisi önemli değil. bu sene her hafta sonum neredeyse harika geçti diyebilirim ama bu sefer ki 'farklı' geçecek. heyecan? yok , farkındalık? bolca, huzur? kesinlikle var. tu tu tuuu!
herkes hak ettiğini yaşasın *
devamını gör...
2853.
bir anlam arama çabasının gereksiz olduğunu düşündüğümden midir bu delilik?
devamını gör...
2854.
her yalan unutuluyor zamanla, her yara kabuk bağlıyor, gidenler arkalarında kırık kalpler bırakıyor ama zamanla o yangınlarda sönüyor, gün geliyor sadece sen kalıyorsun. ve ne giden geriye geliyor, ne de döktügün gözyasları onlara değiyor. o yüzden eğer bu hayatta illa kıymet bilmek gerekiyorsa, sadece kendi kıymetini bil.
devamını gör...
2855.
bugün de covid olduğumu öğrendim tekrardan. önümüzdeki perşembeye kadar karantina. herşey cumartesi gecesi pub'da arkadaşlarla dağıttıktan sonra oldu,oradan geçti hepimize tek tek. musab senin allah canını almasın iyileştim deyip buluştun bizimle oysa kuru kuru öksür dur yanımızda piç ettin 5 kişiyi shfdg
devamını gör...
2856.
kendime her zaman diyorum ki; bir daha haketmeyen insanlara vakit ayırmayacagim, güvenmeyecegim yine yeniden aynı hataya düşüyorum. birinizde yanıltın ulan beni bir kerecik olsun kendime "ben sana demiştim buna güven olmaz bile bile aynı hatayı yaptın." demek zorunda kalmayayim.
devamını gör...
2857.
- maske alınacak (yedek).
- faraşlı süpürge fiyatları araştırılarak.
- temizlik bezi (muhtelif).
- pul defteri yerine tertibatı çalışılacak.
- insanlardan hesap sorulacak ( tek tek - yargısız)
- faraşlı süpürge fiyatları araştırılarak.
- temizlik bezi (muhtelif).
- pul defteri yerine tertibatı çalışılacak.
- insanlardan hesap sorulacak ( tek tek - yargısız)
devamını gör...
2858.
"yok artık, yaptığı hiçbir şey ile beni artık daha fazla şaşırtamaz" dediğim adam bugün beni yeniden şaşırttı sözlük.
şaşırtmakla kalmadı, hayal kırıklığına uğrattı, hiç ummadığım bir konuda, kendisinde olduğundan hiç şüphe etmediğim adalet kavramının onda artık olmadığını görmek canımı acıttı. üstelik yaktığı sadece benim canım değil. benden çok daha fazla üzülen, kırılan ve ciddi anlamda fiziken canının yandığını bildiğim biri var ki bu konuda elimden bir şey gelmiyor oluşu fena, baya fena. bazı konularda elinin kolunun bağlı olması resmen işkence ve bir bakıma sınav. zaten insan en çok sevdikleriyle sınanmaz mı?
yaptığı şeyi öğrenince kızmak istedim ona, gidip "bunu nasıl yaparsın, sen bu musun, dön bak kendine" demek istedim ama sesimin bir fısıltıdan öteye gitmeyeceğini biliyordum. hem zaten "sizi duymak isteyene bağırıp çağırmaya gerek yok, bir fısıltınız yeter"di dimi?
hayal kırıklığı farklı bir duygu; kızmak, sinirlenmek gibi değil; sinirlenince enerjik hissediyor insan, tepki verebiliyor. oysa hayal kırıklığı öyle değil, kolunu kanadını kırıyor insanın bir de çat çat vuruyor yüzüne gerçekleri, pek bir acımasız. sonra öylece kalıveriyorsun. alacağı olsun.
biliyorum çok karışık oldu bu yazı. aklım da öyle zaten. sıkıldım da yazmaktan. gidiyorum. tırt.
şaşırtmakla kalmadı, hayal kırıklığına uğrattı, hiç ummadığım bir konuda, kendisinde olduğundan hiç şüphe etmediğim adalet kavramının onda artık olmadığını görmek canımı acıttı. üstelik yaktığı sadece benim canım değil. benden çok daha fazla üzülen, kırılan ve ciddi anlamda fiziken canının yandığını bildiğim biri var ki bu konuda elimden bir şey gelmiyor oluşu fena, baya fena. bazı konularda elinin kolunun bağlı olması resmen işkence ve bir bakıma sınav. zaten insan en çok sevdikleriyle sınanmaz mı?
yaptığı şeyi öğrenince kızmak istedim ona, gidip "bunu nasıl yaparsın, sen bu musun, dön bak kendine" demek istedim ama sesimin bir fısıltıdan öteye gitmeyeceğini biliyordum. hem zaten "sizi duymak isteyene bağırıp çağırmaya gerek yok, bir fısıltınız yeter"di dimi?
hayal kırıklığı farklı bir duygu; kızmak, sinirlenmek gibi değil; sinirlenince enerjik hissediyor insan, tepki verebiliyor. oysa hayal kırıklığı öyle değil, kolunu kanadını kırıyor insanın bir de çat çat vuruyor yüzüne gerçekleri, pek bir acımasız. sonra öylece kalıveriyorsun. alacağı olsun.
biliyorum çok karışık oldu bu yazı. aklım da öyle zaten. sıkıldım da yazmaktan. gidiyorum. tırt.
devamını gör...
2859.
uyumam gerektiği halde, sevdiği çizgi filmin saati gelmiş çocukların sıçraması gibi bir uyanış... bu hafta sonlarının umutlu girilip mutsuz çıkılan ruh hali, şimdiden üzerime çökmüş durumda. telefonun sesini kısıp biraz daha mı zorlasam, kalkıp bir duş mu alsam? ne yapsam bu b.k gibi hissediş kaybolmayacak. sonra ne bu sıcak? bari ayağının tozu gitseydi güneş! üstüne sigara da bitmiş, bir de kalkıp angarya angarya gidip alması var. asansörün kapısı bu katta açılmıyor. daha geçen ayki aidatı verirken söylemiştim yöneticiye. yayvan esnaf ağzıyla "hemmen arıyorum" deyip idare etmiş beni ve kattaki diğer insanları bir ay boyunca. arasam muhtemelen ulaşamayacağım, ilk karşılaşmada da "ya kusura bakma sayın calakalem kardeşim, çocukların elinden düşmüyor ki bu meret!" herif, tam bir kronik yalancı, malımızı biliyoruz. böylelerine, arada bir sabrınız tükenip içinizdeki yaratığı arz edersiniz, 1-2 ay götürür sizi. sonra gene yavaş yavaş eski düzenini bulur. kendisi dışında bu işi yapmaya hevesli bir allahın kulu çıkmadı, biraz da onun sefası. yavşağı küstürüp etsek hepten ortada kalacağız durumu da yok değil yani.
en çok da ellerim terliyor sıcakla. kaç defa yıkarsanız yıkayın, 2 dk. sonra yine o yapış yapışlık hissi. uzandığım yerde bari kitaba devam edeyim deyip kaptırıyorum biraz. nesnelerin estetiği adlı ernesto francalanci diye bir adamın yazdığı, sanat felsefesi konulu bir kitap. belirli sanat eserlerinde, ünlü ressamların tablolarında mesela hangi nesne, nasıl bir anlama tekabül ediyor gibi bir izahı var. ilginç buluyorum, hem tablo okumalarına da yardımcı olacağını düşünüyorum. çeviri fena değil de dil, çok terimsel ve akademik ama akıyor bir şekilde. sadece uykuyu tam alamamış gözlerim çabuk yoruluyor şimdilik. bir de çay sigara çekiyor ki acayip! şu sigarayı gidip almalı bir an önce.
en çok da ellerim terliyor sıcakla. kaç defa yıkarsanız yıkayın, 2 dk. sonra yine o yapış yapışlık hissi. uzandığım yerde bari kitaba devam edeyim deyip kaptırıyorum biraz. nesnelerin estetiği adlı ernesto francalanci diye bir adamın yazdığı, sanat felsefesi konulu bir kitap. belirli sanat eserlerinde, ünlü ressamların tablolarında mesela hangi nesne, nasıl bir anlama tekabül ediyor gibi bir izahı var. ilginç buluyorum, hem tablo okumalarına da yardımcı olacağını düşünüyorum. çeviri fena değil de dil, çok terimsel ve akademik ama akıyor bir şekilde. sadece uykuyu tam alamamış gözlerim çabuk yoruluyor şimdilik. bir de çay sigara çekiyor ki acayip! şu sigarayı gidip almalı bir an önce.
devamını gör...
2860.
evimi her an sen gelecekmişsin gibi temiz tutuyorum. ev temiz, sen gelmiyorsun.
şaka lan şaka. romantik serseriler sizi, evi bok götürüyor ki zaten beni olduğum gibi kabul etmeyecek insan için de koltuktan bile kalkmam. temizleyeyim diye giriştim, yoruldum aklıma geldi dedim bunlar sever yazayım. sevdiniz mi? aferim. eski sevgilinize falan gönderirsiniz, böyle şeyleri sever basit insanlar. haydi selametle.
şaka lan şaka. romantik serseriler sizi, evi bok götürüyor ki zaten beni olduğum gibi kabul etmeyecek insan için de koltuktan bile kalkmam. temizleyeyim diye giriştim, yoruldum aklıma geldi dedim bunlar sever yazayım. sevdiniz mi? aferim. eski sevgilinize falan gönderirsiniz, böyle şeyleri sever basit insanlar. haydi selametle.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2