normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
1261.
sabah bir kaza atlattım ve haliyle heyheylerim tepemdeydi. merkür retrosu beni aşırı geriyor, o bitince de dolunay başlıycak. anlayacağın bombastik bir ay beni bekliyor.
neyse efendim… şuan yine öğretmen hakkında yazmak istiyor canım. dün iş yerinde yaşadığım stresler sonrası onunla yazıştığımda buluşmayı planladık bugün için. mesaj attım adam dönmüyor. iki buçuk saat kararsızlık kapladı içimi. yazsa da gitmeyecektim buluşmaya. ikinci date’imiz olacaktı. onca zaman yalnızlıktan sonra bu benim için aşırı zor, aşırı yüksek bi kademe. insanlar zor. ben sinirliyim, bende başkalarına göre zorum. insan ilişkileri karmaşık, hayat karmakarışık, ben zehirli sarmaşık.
mesajıma döndü çalıştığını ve geç yazdığı için özür diledi. yorgunsundur iptal edelim dedim. buluşalım dedi. iki cümleye tav olmadım tabi ki. suratım asık, hazırlanıyorum, kafamda daha başlamamış ilişkimizi başlattım, yaşadım, kavgalar, sevinçler ve hüzünler sonucu bitirdim. yine kafamda. bir yandan eyeliner çekiyorum, bir yandan ağlamamak için zor duruyorum. sonuçta az önce bir ayrılık yaşadım içimde.
gitmeyeceğim, mesaj atıp hasta hissettiğimi söyleyeceğim. telefonu elime aldım, anneme mesaj atıyorum, ben biraz gezeceğim, çocuklara iki saat bakar mısın? elim neden bana ihanet ediyor şimdi? aşk konusunu kafamda kapatmadım mı? niye böyle oldu şimdi? kendime saydırıyorum bir yandan kirpiklerim güzel oldu mu diye bakıyorum.
evden çıkıp, manevi abim olan cenk'in arka bahçesine mesaj atıyorum;
konuştuk, jezabel gibi gidiyorum ona.
vardım. o kadar güzel bakıyor ki, anlatılmaz, kaybolunur o masum gözlerde. artık iş arkadaşı olarak değil, arkadaşlıktan bir tık öte değil, flörtüymüşüm gibi konuşuyor benimle. çocuklarımın olması, onun dininden olmayışım, ondan yaşça küçük oluşumun onun açısından bir sorun olmadığını anlatıyor açık görüşüyle. bunların hepsi benim için çok değerli. kırmızı çizgilerime basmadan yürümesi kalbimi eritiyor yavaşça. karanlıktan korktuğumu bildiği için kalkalım demesi, biraz daha oturalım diye ısrar etmemesi benim için takdire şayan davranışlar. sanırım dünyanın en anlayışlı insanına sinirlenmiş, kırılmış, henüz başlamadığımız ilişkiye haksızlık etmişim bu öğlen sularında.
daha şık, güzel detaylar söylenildi, onları da kendi içimden bağrıma basacağım. tutamadıklarım, dolup taşanlar bugünün anısı olarak kendime not gibi burada dursun istedim.
benzin su gibi giden jezabel, seni çok iyi anlıyorum artık.
neyse efendim… şuan yine öğretmen hakkında yazmak istiyor canım. dün iş yerinde yaşadığım stresler sonrası onunla yazıştığımda buluşmayı planladık bugün için. mesaj attım adam dönmüyor. iki buçuk saat kararsızlık kapladı içimi. yazsa da gitmeyecektim buluşmaya. ikinci date’imiz olacaktı. onca zaman yalnızlıktan sonra bu benim için aşırı zor, aşırı yüksek bi kademe. insanlar zor. ben sinirliyim, bende başkalarına göre zorum. insan ilişkileri karmaşık, hayat karmakarışık, ben zehirli sarmaşık.
mesajıma döndü çalıştığını ve geç yazdığı için özür diledi. yorgunsundur iptal edelim dedim. buluşalım dedi. iki cümleye tav olmadım tabi ki. suratım asık, hazırlanıyorum, kafamda daha başlamamış ilişkimizi başlattım, yaşadım, kavgalar, sevinçler ve hüzünler sonucu bitirdim. yine kafamda. bir yandan eyeliner çekiyorum, bir yandan ağlamamak için zor duruyorum. sonuçta az önce bir ayrılık yaşadım içimde.
gitmeyeceğim, mesaj atıp hasta hissettiğimi söyleyeceğim. telefonu elime aldım, anneme mesaj atıyorum, ben biraz gezeceğim, çocuklara iki saat bakar mısın? elim neden bana ihanet ediyor şimdi? aşk konusunu kafamda kapatmadım mı? niye böyle oldu şimdi? kendime saydırıyorum bir yandan kirpiklerim güzel oldu mu diye bakıyorum.
evden çıkıp, manevi abim olan cenk'in arka bahçesine mesaj atıyorum;
konuştuk, jezabel gibi gidiyorum ona.
vardım. o kadar güzel bakıyor ki, anlatılmaz, kaybolunur o masum gözlerde. artık iş arkadaşı olarak değil, arkadaşlıktan bir tık öte değil, flörtüymüşüm gibi konuşuyor benimle. çocuklarımın olması, onun dininden olmayışım, ondan yaşça küçük oluşumun onun açısından bir sorun olmadığını anlatıyor açık görüşüyle. bunların hepsi benim için çok değerli. kırmızı çizgilerime basmadan yürümesi kalbimi eritiyor yavaşça. karanlıktan korktuğumu bildiği için kalkalım demesi, biraz daha oturalım diye ısrar etmemesi benim için takdire şayan davranışlar. sanırım dünyanın en anlayışlı insanına sinirlenmiş, kırılmış, henüz başlamadığımız ilişkiye haksızlık etmişim bu öğlen sularında.
daha şık, güzel detaylar söylenildi, onları da kendi içimden bağrıma basacağım. tutamadıklarım, dolup taşanlar bugünün anısı olarak kendime not gibi burada dursun istedim.
benzin su gibi giden jezabel, seni çok iyi anlıyorum artık.
devamını gör...
1262.
bugün gökyüzüne bakmışsın, gökyüzünü güzelleştirmişsin. bugün hayallerini, umudunu gökyüzüne asmışsın bütün renkleri gökyüzüne hediye etmişsin. siyahı kendine bırakmışsın. acı bir gülümseme peydah olmuş suratında ama bilmezsin ki en çok mutluluktan gülümsemek yakışır sana. bütün duyguları yasaklamış, acıyı kardeş bilmişsin, üzüntüyü yâr etmişsin, vazgeçmişsin sanki herşeyden. yıkılmışsın hemde beklemediğin zamanda. tam ayağa kalkacakken bırakmışlar elini. herkes "geçecek bunlar, bitecek hepsi" diyecekler biliyorum. sende farkındasın bir gün bitecek ama bunları duymak istemiyorsun. acıyı kalbinin tam ortasında hissetmek nasıldır bilirim. herşey bitmiştir diye düşüneceksin ama içten içe herşey yeniden başlayacak dersin kendine. acını çekmene izin vermeyecekler ama acını çekebildiğin kadar çek yoksa hep acır canın. kırık dökük bir kulübesin şuan. yıkılmışsın ama o kulübenin parçaları yeniden birleşecek. ama şimdi o yıkığın ortasında çek acını. ben her zaman yanındayım.
devamını gör...
1263.
bir tane deneyelim : o dört parmağı(rabia) g...tlerine sokacağız.. şimdi kimin için yazdım? belli değil di mi?rabia işareti yapan o dört parmakla mı girecek, yoksam çıkardıkları dört parmak g..tlerine mi girecek! bir çeşit sorunsal!
kimseyi karalamıyorum.. kızıl ile kara arasındaki fark geçen yüzyılda zaten ortaya çıktı..bu kadar karanlık düşüncelerin ağabeyi buralarda demek hala!
kimseyi karalamıyorum.. kızıl ile kara arasındaki fark geçen yüzyılda zaten ortaya çıktı..bu kadar karanlık düşüncelerin ağabeyi buralarda demek hala!
devamını gör...
1264.
üçüncüye gidiyorum benden günah gitti. sözlük çekeceğin var benden bu akşam.
devamını gör...
1265.
tepeden aşağı yuvarlanan kar topu gibi büyüyor yalnızlık. her gün doğan güneş ayni olsa da, pencereler temiz degilse iceri isik girmiyor. bezi alip silmek icin de bir neden bulamiyorsan karanlığa gömülüyor en parıltılı günler. ınsani hayatta tutan beklentileri bir bir eksilince beklemeye de tahammül kalmıyor. sonunu merak etmediğin filmi izlemek. ömürden bir gun daha eksilmiyor, gözünü acmak icin bir sebep olmayinca.
devamını gör...
1266.
olacak.
olamaz dediğin olacak.
hep olamaz dediklerin oldu.
senin değerini sen belirlersin.
sana yakışana sen karar verirsin.
hiçkimse değil, sen.
kafanın içinde bir evren var.
özgürsün, ufuğa kadar.
seni zincirleyen, kurallara oturtan yine sensin.
bugünü tekrar baştan yaşayamayacaksan, neden önceki günler için keşkelerin var?
olamaz dediğin olacak.
hep olamaz dediklerin oldu.
senin değerini sen belirlersin.
sana yakışana sen karar verirsin.
hiçkimse değil, sen.
kafanın içinde bir evren var.
özgürsün, ufuğa kadar.
seni zincirleyen, kurallara oturtan yine sensin.
bugünü tekrar baştan yaşayamayacaksan, neden önceki günler için keşkelerin var?
devamını gör...
1267.
baba yorgun, sonra karalarım.
tabii ölmezsek. zira karlayacak çok şey var, ama anlatacak derman, ruh, takat ve sabrım yok.
çünkü herkes "öyle mi, derde bak" triplerine giriyor ya da "takma kafaya" diyor. takmasam zaten dert olmayacak be kardeşim!
neyse, baba yorgun. dinginlik verecek insan evladı varsa ben onu dinleyebilirim ama.
tabii ölmezsek. zira karlayacak çok şey var, ama anlatacak derman, ruh, takat ve sabrım yok.
çünkü herkes "öyle mi, derde bak" triplerine giriyor ya da "takma kafaya" diyor. takmasam zaten dert olmayacak be kardeşim!
neyse, baba yorgun. dinginlik verecek insan evladı varsa ben onu dinleyebilirim ama.
devamını gör...
1268.
dün gece rüyamda tacize uğradığımı gördüm, sabah uyandığımda o kadar kötü ve korku dolu hissettim ki....
sonra geçmiş denizimde alabora oldu zihnim.. toparladım sonra, birkaç nefes egzersizi ile geçti. geçti ama hâlâ yankılanıyor zihnimde. bu aralar çok kötü rüyalar görüyorum. anlatamıyorum da kimseye. geçen gün de silahla vuruluyordum. sanırım zor günler kapıda ve ben yine tek başıma olacağım. koşullar çok daha zor oluyor öyle ama sorun yok. şimdi gözlerim uykuya teslim olurken, çiçek kokusunu hissettiğim rüyalar görmek ve saçlarımın okşanmasını istiyorum....
sonra geçmiş denizimde alabora oldu zihnim.. toparladım sonra, birkaç nefes egzersizi ile geçti. geçti ama hâlâ yankılanıyor zihnimde. bu aralar çok kötü rüyalar görüyorum. anlatamıyorum da kimseye. geçen gün de silahla vuruluyordum. sanırım zor günler kapıda ve ben yine tek başıma olacağım. koşullar çok daha zor oluyor öyle ama sorun yok. şimdi gözlerim uykuya teslim olurken, çiçek kokusunu hissettiğim rüyalar görmek ve saçlarımın okşanmasını istiyorum....
devamını gör...
1269.
imgelemeyi düşünüyorum imgeleme güzel şey, yarın hangi sebzeyi pişirsem sorunsalı şuracıkta, soyut dünyamı ihmal edişim su üstüne çıkıp iniyor bi ara, ne dönek çıktılar be dediğim hayal kıran insanlarım da şurda... sırayla bi gelseniz, düzene bi girseniz, düzelseniz...
devamını gör...
1270.
--koca dev kocaman sevgi--
iki gönül var idi;
biri kocaman devin kalbi,
biri ise minik cücenin yüreği...
koca dev cüceye aşık olur,onu hayatının merkezine koyar
cücenin bundan haberi yoktur lakin.
koca dev söyleyemezdi bunu ona ,
ya onu reddetseydi ya kocaman kalbi parçalansaydı...
korkardı öylece,söyleyemedi senelerce
korurdu onu, ancak bundan da haberi yoktu cücenin.
başına küçük bi şey dahi gelsin istemezdi.
severdi onu, çok severdi,kocaman kalbiyle , kocaman severdi...
dev de artık sevilmek istiyor, cüceyi istiyordu.
bi gün söyleyiverdi
meğer cüce de seviyomuş onu
minik yüreğiyle...
sevdiler birbirlerini
devin her geçen gün sevgisine sevgi katılıyordu
ya cücenin öyle miydi?
sevilmek çok güzeldi onun için
yanlız o devin onu sevişini sevmişti
devi değil ki
cüce; bi gün bırakıp gider koca devi,parçalanmış yüreğiyle...
dev bunu hak etmemişti oysaki
böyle mi olcaktı hep
öylece parçalanacak mıydı her şey
cücenin yüreğine ağır gelmişti kocaman sevgi.
taşıyamazdı bu kadar sevgiyi
oysa dev az sevseydi cüce hep sevecekti belki
ya da gidecekti şu anki gibi
fazla sevgi, fazla mıydı ki
olmaz mı öyle
devin kaybettiği seneleri vardı elinde
ve hala cüceye olan aşkı var dı kalbinde...
devler kadar sevme hiç bir zaman minik cüceyi,
çünkü hak etmez o, kocaman sevgiyi.
iki gönül var idi;
biri kocaman devin kalbi,
biri ise minik cücenin yüreği...
koca dev cüceye aşık olur,onu hayatının merkezine koyar
cücenin bundan haberi yoktur lakin.
koca dev söyleyemezdi bunu ona ,
ya onu reddetseydi ya kocaman kalbi parçalansaydı...
korkardı öylece,söyleyemedi senelerce
korurdu onu, ancak bundan da haberi yoktu cücenin.
başına küçük bi şey dahi gelsin istemezdi.
severdi onu, çok severdi,kocaman kalbiyle , kocaman severdi...
dev de artık sevilmek istiyor, cüceyi istiyordu.
bi gün söyleyiverdi
meğer cüce de seviyomuş onu
minik yüreğiyle...
sevdiler birbirlerini
devin her geçen gün sevgisine sevgi katılıyordu
ya cücenin öyle miydi?
sevilmek çok güzeldi onun için
yanlız o devin onu sevişini sevmişti
devi değil ki
cüce; bi gün bırakıp gider koca devi,parçalanmış yüreğiyle...
dev bunu hak etmemişti oysaki
böyle mi olcaktı hep
öylece parçalanacak mıydı her şey
cücenin yüreğine ağır gelmişti kocaman sevgi.
taşıyamazdı bu kadar sevgiyi
oysa dev az sevseydi cüce hep sevecekti belki
ya da gidecekti şu anki gibi
fazla sevgi, fazla mıydı ki
olmaz mı öyle
devin kaybettiği seneleri vardı elinde
ve hala cüceye olan aşkı var dı kalbinde...
devler kadar sevme hiç bir zaman minik cüceyi,
çünkü hak etmez o, kocaman sevgiyi.
devamını gör...
1271.
ölüler ve diğerleri
mezar boş
görmedim kimseyi
morgun altında gizli
gecenin zebanileri
ölüler ve diğerleri
geceler tehlikeli
şimdi arkanda hepsi
sesini çıkarma def et hepsini
mezar boş
görmedim kimseyi
morgun altında gizli
gecenin zebanileri
ölüler ve diğerleri
geceler tehlikeli
şimdi arkanda hepsi
sesini çıkarma def et hepsini
devamını gör...
1272.
bira şişesinin sonunda ki köpük gibi hissediyorum. bu ne lan içsen içilmez.. yenisi açmak istersin ama kıyamazsın kafan olmaamıştır daha.. aa bak bizim şarkı çıktı açalım artık derken. bi bakmışsın köpüğü içmişsin. işte öyle bir gece.
devamını gör...
1273.
ne karalayacak enerjim var, ne de karalatacak.
karalayınca da bir halt olmuyor. karaladığınla kalıyorsun o kadar. çözüm lazım artık, çözüm.
yormadan, yıpratmadan, sarsmadan, dengesizleşmeden, tutarlı olarak, makul olarak ve gerçek olarak.
ne haliniz varsa görün ulan, sizden bana ne çekesim var bunu okuyan herkese.
ne haliniz varsa görün.
karalayınca da bir halt olmuyor. karaladığınla kalıyorsun o kadar. çözüm lazım artık, çözüm.
yormadan, yıpratmadan, sarsmadan, dengesizleşmeden, tutarlı olarak, makul olarak ve gerçek olarak.
ne haliniz varsa görün ulan, sizden bana ne çekesim var bunu okuyan herkese.
ne haliniz varsa görün.
devamını gör...
1274.
geçenlerde bir kaç karalama yapacaktım ama unuttuğum için karalayamadığım başlık.
devamını gör...
1275.
her gün inişli çıkışlı bir hayat yaşıyorum. bu gece böyle bir şey yazmazdım ama kafam yine güzel ve kendimi engelleyemiyorum. eksikliklerimi biliyorum, seçimlerimi biliyorum. yaşattığım her şeyi yaşadığımı düşünüyorum ve artık mutlu olmak, sevildiğimi ve değer gördüğümü hissetmek istiyorum. yaşadıklarım kimine göre basittir kimine göre zordur ama benim için kolay değildi. buraya neden yazdığımı da bilmiyorum. belki de bir iç döküştür, kim bilir??? bildiğim tek bir şey var geçmiş bana sadece acı veriyor. geleceğe bakmam gerekiyor. bazen zor olsa da hayata devam etmem gerekiyor. her şey benim elimde biliyorum ama hayatı yoluna koymak bazen çok kolay olmuyor. yaklaşık 3 ay oldu ve ben artık eski ben değilim. bu halimden memnun muyum onu bile bilmiyorum. gerçek beni anlattığımda insanlar şaşkına uğruyor sen başka birisini anlatıyorsun diye ama gerçek ben nasıl birisiyim onu bile bilemiyorum artık. ara sıra ağlama atakları geçiyorum çünkü etrafımdaki çiftleri görüp benim hiç tatmadığım şeyleri görüyorum. belki de benim seçimlerimden dolayıdır ya da ilahi adalettir bilmiyorum. bildiğim tek şey var mutlu olmayı ve verilen değeri hissetmeyi hak ediyorum ben. umarım bende beni hak edecek ve değerimi hissettirecek birisini bulabilirim. gerçi kendimi sürekli böyle kandırıyorum ama ümidim de kalmadı pek. herkese akıl veriyorum, herkesin yanında olmaya çalışıyorum ama bir süredir benim ipimin ucu yok. ben kendimde değilim ki millete akıl verebileyim. eğer beni 4-5 ay önce tanısaydınız. sen bu kadar kısa sürede nasıl değiştin derdiniz. bu değişim ve depresyon hali için kimseyi suçlayamıyorum çünkü benim eksikliklerim ve benim seçimlerim beni bu hale getirdi. tabi unutamadığım şeyler var ve bunları kafamın içinden çıkarabilmek için elimden geleni yapıyorum. ne diyorduk beni benden başkası yıkamaz. umarım bundan sonra böyle olabilir. bu hayat felsefesini bana aşılayan yazar dostuma selam olsun. umarım o kafa yapısına girebilirim.
devamını gör...
1276.
her ayın ilk günü mü
her pazartesi mi
her yılbaşı mı
yoksa her son mu bir başlangıçtı
hüzünlü bir şarkıda yaşanan duygu yoğunluğu muydu hissiyat
yoksa sevdiğin insanın en sinir bozucu hallerine katlanmak mıydı
şimdi sen söyle;
baktığında yüzüme gördüğün ilk hissiyat
gözlerimde bir yerlerde seninle kurulmuş uçsuz bucaksız hayaller mi
yoksa o ufacık korku mu
belki geçmişin pişmanlıklarıydı gözlerimden gözlerine yansıyan
ya da hiçbir şeyi görmemeyi seçen gamsız gözlerdi seninkiler
beni hiç var olmamış gibi kabul eden
görmekten, hissetmekten korkan umursamaz insan olmayı seçen sen...
ş.ç.
her pazartesi mi
her yılbaşı mı
yoksa her son mu bir başlangıçtı
hüzünlü bir şarkıda yaşanan duygu yoğunluğu muydu hissiyat
yoksa sevdiğin insanın en sinir bozucu hallerine katlanmak mıydı
şimdi sen söyle;
baktığında yüzüme gördüğün ilk hissiyat
gözlerimde bir yerlerde seninle kurulmuş uçsuz bucaksız hayaller mi
yoksa o ufacık korku mu
belki geçmişin pişmanlıklarıydı gözlerimden gözlerine yansıyan
ya da hiçbir şeyi görmemeyi seçen gamsız gözlerdi seninkiler
beni hiç var olmamış gibi kabul eden
görmekten, hissetmekten korkan umursamaz insan olmayı seçen sen...
ş.ç.
devamını gör...
1277.
bugüne kadar yüzlerce cümle kurdun, onlarcasını tekrar tekrar okudun. yazdığın ,söylediğin şeylerin yanlışlığını yaşadın, doğruluklarını kanıtladın. dönüp arkana baktığında iyikiler yerine keşkeleri görmekten yorulmadın ama. değişmeyen tek şey var o da en büyük düşmanın hala sensin
devamını gör...
1278.
sanki boğazımı birisi sıkıyor. nefes alamıyorum. boğazımda huzursuzluktan oluşmuş bir yumru var sanki. nefesim düzensizleşiyor soğuk terler döküyorum. sanki şu an ölsem her şeyden kurtulacakmışım gibi. kimseye anlatıp yardım istemiyorum çünkü anlamıyorlar. şimdiye kadar kimse beni sesimin titremesinden ya da tüylerimin diken diken oluşundan ne hissettiğimi anlamadı. sürekli birilerine kendimi açıklamak ve kanıtlamak zorunda kaldım ama artık yoruldum.
sanki içimde bir şey var böyle büyük bir karanlık. gitgide biyüyor beni içine almaya çalışıyor. kaçmak istesemde kaçamıyorum. hani bazen yanlış yola girersinde dönüş için yüz kilometre gitmen gerekir ya benimkide öyle ama tek farkı bende dönüş yok. nereye gittiğimi bilmeden öylece dümdüz gidiyorum. belki yolda ruhum şarampole yuvarlanır bilinmez.
karanlığıma teslim olmaktan baika çarem yok. tek korkum karanlıkta kendime yol çizmeye çalışırken sevdiğim insanları o karanlığa hapsetmek. yanımda olan insanlara bataklık gibi davranmaktan korkuyorum. onlar kendilerini içine çeken bir çamur parçasını hak etmiyorlar.
hakan günday zargana kitabında hayat cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır demişti. ben artık bu hastalığın son safhasına gelmek istiyorum. çektiğim acılar yetti artık. daha hayata tam olarak atılmamışken sırtımda bu kadar üzüntüyle gezmekten kanbur kaldım ben.
sanki içimde bir şey var böyle büyük bir karanlık. gitgide biyüyor beni içine almaya çalışıyor. kaçmak istesemde kaçamıyorum. hani bazen yanlış yola girersinde dönüş için yüz kilometre gitmen gerekir ya benimkide öyle ama tek farkı bende dönüş yok. nereye gittiğimi bilmeden öylece dümdüz gidiyorum. belki yolda ruhum şarampole yuvarlanır bilinmez.
karanlığıma teslim olmaktan baika çarem yok. tek korkum karanlıkta kendime yol çizmeye çalışırken sevdiğim insanları o karanlığa hapsetmek. yanımda olan insanlara bataklık gibi davranmaktan korkuyorum. onlar kendilerini içine çeken bir çamur parçasını hak etmiyorlar.
hakan günday zargana kitabında hayat cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır demişti. ben artık bu hastalığın son safhasına gelmek istiyorum. çektiğim acılar yetti artık. daha hayata tam olarak atılmamışken sırtımda bu kadar üzüntüyle gezmekten kanbur kaldım ben.
devamını gör...
1279.
elektro gitar soloları arasında kayboluyorum, birileri bana yine, tekrar bu enstrümanı alıp çalmam için baskı uyguluyor, içimden birileri yine, bir kaç kişi aynı anda hem de.
off, bilemiyorum. . . çok radikal bir kararla, icra etmekten çekildiğim, sadece dinleyici olarak kalmak istediğim o metal ateşi, yine ensemden başlayıp, kulaklarıma kadar yakmaya başladı beni, gitarı ilk elime aldığımda yaşadığım his, karnımdan göğsüme yükselen ince bir ağrı tetiklenip duruyor her elektro solo dinlediğimde.
bilemiyorum altan, bilemiyorum.
off, bilemiyorum. . . çok radikal bir kararla, icra etmekten çekildiğim, sadece dinleyici olarak kalmak istediğim o metal ateşi, yine ensemden başlayıp, kulaklarıma kadar yakmaya başladı beni, gitarı ilk elime aldığımda yaşadığım his, karnımdan göğsüme yükselen ince bir ağrı tetiklenip duruyor her elektro solo dinlediğimde.
bilemiyorum altan, bilemiyorum.
devamını gör...
1280.
birine, bir şeye geç kalmak ya da ona erken gitmiş olmak… hayat zıtlıklar ve ikilemler üzerine kurulu. zıtlıklar ne kadar keskinse ikilemler o kadar belirsiz…
geç kaldığında geri dönüşü yok. belki de vardır; ama çok zor, düşük bir ihtimal. dönmesini ya da yeniden gelmesini beklemek gerek… süreç insanı yorabilir. sabırlı ve istekli olmak lazım…
birine, bir şeye erken gittiğinde umut katsayısı acabalar olsa da yüksektir. gelecektir. bulacaksındır, sularına karışıp aynı havzada akacak ve denize ulaşacaksındır. yalnız, gelmesi için yine beklemek gerek. yine bir süreç. yine sabır. yine istek.
her iki durumda da beni aynı kavram karşıladı. “beklemek”
sevgili süreya boşuna şu mısraları yazmamış demek ki:
“beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum…”
zamanla, sabırla savaşmak gerek. sessizce ama süreklilik arz edecek şekilde bir savaş.
peki, ya erken gelmişsem ya da geç kalmışsam ve seni bulamamışsam…
bulmak… aramak lazım… aradığını bulur insan. arıyorum… lütfen çok bekletme…
geç kaldığında geri dönüşü yok. belki de vardır; ama çok zor, düşük bir ihtimal. dönmesini ya da yeniden gelmesini beklemek gerek… süreç insanı yorabilir. sabırlı ve istekli olmak lazım…
birine, bir şeye erken gittiğinde umut katsayısı acabalar olsa da yüksektir. gelecektir. bulacaksındır, sularına karışıp aynı havzada akacak ve denize ulaşacaksındır. yalnız, gelmesi için yine beklemek gerek. yine bir süreç. yine sabır. yine istek.
her iki durumda da beni aynı kavram karşıladı. “beklemek”
sevgili süreya boşuna şu mısraları yazmamış demek ki:
“beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum…”
zamanla, sabırla savaşmak gerek. sessizce ama süreklilik arz edecek şekilde bir savaş.
peki, ya erken gelmişsem ya da geç kalmışsam ve seni bulamamışsam…
bulmak… aramak lazım… aradığını bulur insan. arıyorum… lütfen çok bekletme…
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2