normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
2461.
iyi geceler sözlük. son günlerde üzerine düşündüğüm birkaç şey var. artık kaldıramıyorum. bir şeyi düşünürken araya bambaşka şeyler giriyor. düşünmeyi toptan kesmek istiyorum, bu zaten hiç mümkün olmuyor. düşündükçe karamsarlığa düşüyorum, omuzlarım çöküyor. ciddi ciddi çöküyor. beni gören insanlar ne oldu nedir bu halin diyorlar, sonra alıp kafamı dağıtmaya çalışıyorlar, gezelim tozalım diyorlar. yapıyoruz da ama bakıyorum muhabbetin ortasında dalıp gitmişim. eve geliyorum, tek başınalık beni bambaşka yerlere sürüklüyor. uyuyamıyorum, kaçamıyorum hiçbir şekilde. içimi rahatlatacak bir şeyler arıyorum düşüncelerimde, yok. bir süre sonra derdimin kaynağından uzaklaşıyorum, farklı yerlere sürükleniyorum. bakıyorum tüm dünya benim derdim. tüm hisler, tüm düşünceler, tüm yaşantılar beni gittikçe dibe çekiyor. ben dibe girdikçe omuzlarımda ayaklarını hissediyorum insanların, daha çabuk batırmaya uğraşıyorlar sanki beni. yapmayın diyorum kimse duymuyor, duymazdan geliniyorum. madem bu kadarım diyorum kendim son vereyim her şeye. neden sürdürmeye çalışıyorum bu hayatta kalma telaşını. bazen bir cevap buluyorum, bazen kendimi ölüm planları yaparken yakalıyorum. bazen kendimi balkondan aşağı bakıp her şeyin sonunu düşünürken buluyorum. hadi diyorum, bir adım var. beni bu eylemden vazgeçiren şeyler tek tek uzaklaşıyor. cesaret mi korkaklık mı bilmiyorım, bunun üzerine düşünmüyorum da. sadece olduğum yer burası, böyleyim, bu durumda. farkındayım tüm bunların. ve bana önceden güç veren şeyler, sıkı sıkıya tutunduğum ve elde etmek için çabaladığım tüm o şeyler gözüme boş geliyor. her şey basite indirgeniyor gözümde. sanki her şey bu kadar kesin, net ve olanaklı. sanki hayatımdaki hiçbir şeyin aslında benimle bir ilgisi yok. düşünüyorum, hâlâ bir adım var. peki ben neredeyim, bunu düşünüyorum.
devamını gör...
2462.
evet sevgili sözlük. naber? konumuz ne olsun diye düşünelim mi? boşver, konumuz yalnızlık. peşin 2 adet editim olacak ama;
edit1: aranızda çok sevdiğim 3 yazar var, söyleyeceklerimin onlarla bir alakası yok. "biz varız ya lan" demeyin, iyi ki varsınız.
edit2: yalnızlığı sevgilisizlik/bekarlık olarak görenler gidip ötede oynasın.
yalnızlık nedir sevgili sözlük? tercih? başa gelen bir durum? bunun ayrımını yapmak zor. "yalnızlığı ben tercih ettim" havalarına girip hatun düşürmeye çalışan denyolara da inanmayın bu arada zira yalan. yalnızlığın kişisel tercih olmadığını öğrendim. yalnızlık bir seçim değilmiş sevgili sözlük. hayatında az insan bulundurmak bir tercihtir ama hiç insan? bunun dengesini nasıl sağlayabilirsin?
hayatında tek 1 kişi bırakıp diğerlerine yol verdikten sonra o 1 kişi de giderse ne yaparsın mesela? bir fikrim yok, sana soruyorum. ne yapılır? çok soru sordum di mi? ve çok soru sorduğumu belirtirken de soru sordum. deniz tekin de "beni bırak, takıntılarım var. insanlara yönelttiğim anlamsız sorular" diyor zaten. benim de takıntılarım ve insanlara yönelttiğim anlamsız sorularım var. bu yüzden yalnız kalıyorum belki de. çok soru sormak mı iyidir yoksa çok cevap vermek mi, bunun ayrımını ve tercihini yapmak lazım galiba yalnız kalmadan önce. yalnız kalmak istemiyorsanız çok soru sormayın zira onun sonu yalnızlık. yalnız kaçmak istiyorsanız da çok cevap vermeyin zira etrafınıza, çevrenize, içinize çekersiniz insanları.
yalnızlığın sessizliği güzel ama bak. tabi kafanda konuşan birileri yoksa zira onlar da sessizliği bekliyor fısıldamak için. yalnızlığa dahil olmasını isterdim içimdeki seslerin de.
sözlerime ünlü halk ozanı james hetfield'ın dizesi ile son vereyim;
leave me the fuck alone
edit1: aranızda çok sevdiğim 3 yazar var, söyleyeceklerimin onlarla bir alakası yok. "biz varız ya lan" demeyin, iyi ki varsınız.
edit2: yalnızlığı sevgilisizlik/bekarlık olarak görenler gidip ötede oynasın.
yalnızlık nedir sevgili sözlük? tercih? başa gelen bir durum? bunun ayrımını yapmak zor. "yalnızlığı ben tercih ettim" havalarına girip hatun düşürmeye çalışan denyolara da inanmayın bu arada zira yalan. yalnızlığın kişisel tercih olmadığını öğrendim. yalnızlık bir seçim değilmiş sevgili sözlük. hayatında az insan bulundurmak bir tercihtir ama hiç insan? bunun dengesini nasıl sağlayabilirsin?
hayatında tek 1 kişi bırakıp diğerlerine yol verdikten sonra o 1 kişi de giderse ne yaparsın mesela? bir fikrim yok, sana soruyorum. ne yapılır? çok soru sordum di mi? ve çok soru sorduğumu belirtirken de soru sordum. deniz tekin de "beni bırak, takıntılarım var. insanlara yönelttiğim anlamsız sorular" diyor zaten. benim de takıntılarım ve insanlara yönelttiğim anlamsız sorularım var. bu yüzden yalnız kalıyorum belki de. çok soru sormak mı iyidir yoksa çok cevap vermek mi, bunun ayrımını ve tercihini yapmak lazım galiba yalnız kalmadan önce. yalnız kalmak istemiyorsanız çok soru sormayın zira onun sonu yalnızlık. yalnız kaçmak istiyorsanız da çok cevap vermeyin zira etrafınıza, çevrenize, içinize çekersiniz insanları.
yalnızlığın sessizliği güzel ama bak. tabi kafanda konuşan birileri yoksa zira onlar da sessizliği bekliyor fısıldamak için. yalnızlığa dahil olmasını isterdim içimdeki seslerin de.
sözlerime ünlü halk ozanı james hetfield'ın dizesi ile son vereyim;
leave me the fuck alone
devamını gör...
2463.
ah yine boğucu bir gün aslında günde sıkıntı yok gün güzel mesela gitsen denize gün güzel ama okul yolundasin mental sağlığında akademik başarı hatta başarıyı bırakın katılım için seçim yapmışsın. insanlar öbür yandan ,herkesin kendi koşturmacasindan kafasını kaldiramazken onlar kafasını kaldırıp karışıyor hayatına kıyaslıyor seni sen de kimsin sen ne kadar beni tanıyorsun demek yerine inanıyorsun çünkü doğusundan intibaren problemin var kendinle
devamını gör...
2464.
az önce buraya uzunca bişi yazdım. sonra dedim ki, bu olmadı ya cümleler falan hep kayık; halimiz kayık usta dedim mahalli samimiyet yazarı gibi. sonra dedim ki, kime ne yazıyom lan ben, sibbired.
eddim.
eddim.
devamını gör...
2465.
belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir.
yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti.
başlangıç nedir? olmayan şeyin olmaya başlama süreci mi, yoksa aslında olan şeyin farkına yeni varmak mı? ya da bunlardan ziyade, bir şeylerin devamı olmasına rağmen öncesine ket vurup 'yeni' olarak adlandırılan bir yanılmaca mı? gerçek bir başlangıç gerçekten mümkün mü? insan bir şeyleri bitirip, ardında bırakarak yoluna devam edecek kadar güçlü mü? bu başlangıç denen şey delilikten kaçış umudu mu? daha iyisi olmayacağını bildiğin halde, yine de daha iyisi diye koşturmak mı?
midem bulanıyor. o kadar bulanıyor ki dünya dönüyor etrafımda, gözümü açıp bakmaya korkuyorum. her şey ve herkes kokuyor, ama bunca koku bile içimdeki çöplüğün kokusunu bastıramıyor. bu kadar acınası bir insan olmak sinirlerimi bozuyor. toz zerresi kadar bile var olamamak....
bu başlangıç denen şey siliyor mu kötü hayatı? insanın kendiyle olan derdini çözüp, arayı bulabiliyor mu? kafasını duvarlara vurmasını engelleyip, aynada kendine tahammül edebilmesine yardımcı oluyor mu? gerçek bir şekilde, umut dolu gülümsetebiliyor mu? kafasını içerisinde kendinden önce konuşan sesleri susturabiliyor mu? sevgiyi sunuyor mu mesela bu başlangıç? bunları yapamıyorsa eğer, neyi yapıyor da bu kadar umut bağlatıyor kendine?
bu başlangıç denen şey ne işe yarıyor bilmiyorum, ama o 'belki'lere istinaden, son başlangıcıma hoş geldim.
yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti.
başlangıç nedir? olmayan şeyin olmaya başlama süreci mi, yoksa aslında olan şeyin farkına yeni varmak mı? ya da bunlardan ziyade, bir şeylerin devamı olmasına rağmen öncesine ket vurup 'yeni' olarak adlandırılan bir yanılmaca mı? gerçek bir başlangıç gerçekten mümkün mü? insan bir şeyleri bitirip, ardında bırakarak yoluna devam edecek kadar güçlü mü? bu başlangıç denen şey delilikten kaçış umudu mu? daha iyisi olmayacağını bildiğin halde, yine de daha iyisi diye koşturmak mı?
midem bulanıyor. o kadar bulanıyor ki dünya dönüyor etrafımda, gözümü açıp bakmaya korkuyorum. her şey ve herkes kokuyor, ama bunca koku bile içimdeki çöplüğün kokusunu bastıramıyor. bu kadar acınası bir insan olmak sinirlerimi bozuyor. toz zerresi kadar bile var olamamak....
bu başlangıç denen şey siliyor mu kötü hayatı? insanın kendiyle olan derdini çözüp, arayı bulabiliyor mu? kafasını duvarlara vurmasını engelleyip, aynada kendine tahammül edebilmesine yardımcı oluyor mu? gerçek bir şekilde, umut dolu gülümsetebiliyor mu? kafasını içerisinde kendinden önce konuşan sesleri susturabiliyor mu? sevgiyi sunuyor mu mesela bu başlangıç? bunları yapamıyorsa eğer, neyi yapıyor da bu kadar umut bağlatıyor kendine?
bu başlangıç denen şey ne işe yarıyor bilmiyorum, ama o 'belki'lere istinaden, son başlangıcıma hoş geldim.
devamını gör...
2466.
çalıştığım iş yerinde patron yalakası birisi var. öyle böyle değil. siyasete atılsa, rte çıkar, gel kardeş, yerime geç, sen daha çok hak ediyorsun der ahaha.
dememe gerek yok zaten, her yalaka gibi beş para etmez, yalaka fikirler, boş düşünceler, işe yaramaz fikirler vs. vs.
patronlar çok iyi insanlar. hakikaten çok iyi niyetliler. zaten filmde burada kopuyor. çalışanlar çok fena suistimal ediyor bu durumu. ve farkında da değiller.
bir diğeri ise patronlar işi bilmiyor. bu konuda vizyonları yok. ben bu konuda 4-5 senelik tecrübem ve geçmişim var. gördükçe ağzım açık kalıyor. yalaka bir tip olamadığım için patronlara yürüyemiyorum. yoksa şimdi beni 3.ortak yaparlardı. oranın cirosunuda arttırır, şikayetleri de minumuna indirirdim.
ha, denedim. ama pek sallamadılar. yok yarın dediler, şöyle dediler hep askıda kaldı. bende artık öperim ya deyip, salla başını al maaşını moduna girdim.
personeller ayrı bir olay. zaten aile gibi olmuşlar. aslında aileden ziyade çete. yabancı geleni kabul etmeme zaten ayrı bir olay ama benim yönetsel pozisyonum ve tecrübelerimi de gördüğüm kadarı ile pek kabullenemiyorlar. selam verirsin kaale almazlar kimi zaman. bir şey dersin duymazdan gelirler. mesela onlar personel. ben yönetici. bana gelip bak şu yapılmalı, yap, böyle olacak diyorlar. laf desen kabahat, demesen kabahat. böyle garip bir ortam.
ha, burada emekli olana kadar çalışırsın. öyle bi yer. gerçi şuan başka teklif gelse bir saniye düşünmem. ha böyle oluncada murfy kanunu devreye giriyor. olur ya, ya orada daha fazla sorun yaşarsam ya da iflas eder veya atıyorum çıkarırlarsa, çıkarsam.
uzun lafın kısası;
dediğim gibi, uç bi durum olmadıkça nereyse emekli olursun burada. ama patronlar iş bilmiyor, sistem yok, disiplin yok. yalaka bir dallama var. patronlar onun ağzına bakıyor. patronu, yalakası, muhasebecisi derken, hepsi her şeye karışıyor. patronlar iyi insanlar. yani artı ve eksi neredese eşit. kimi zaman artı, kimi zaman eksi ağır basıyor. ne yapacağımı şaşırdım anasını satayım.
bu durumdan mı bilmiyorum ama inanın işe olan şevkim azaldı. severek yapıyorum diyemem. ayrıca yönetsel olarak pozisyona girmiştim. 20 gün sonra bir çok şeye tırpan vurdular. yalakanın işidir pek tabii. ha, tek artısı maaşı ve yan hakları. zaten o olmasa çıkardım herhalde. şu kriz döneminde iş ve maaş o kadar önemli ki anasını satayım. 2 üniversite bitir, yıllarca yöneticilik tecrüben olsun ama başına gelene bak.
gerçi koskoca büyükşehirden gidip yazlık bir kasabaya taşınırsan pek tabii böyle olur. ha, unutmadan. buraya gelince istanbul, bursa'da bir çok yönetici pozisyonu teklifi geldi. ama bir kere o diyarlardan gittim. kabul etmedim. zaten gitsem bu çıldırmış kiralar ile elime bir şey kalmaz.
uzun lafın kısası diyeyim yine; karalayıp, içimi dökeyim dedim. resmen araftayım. ne yapacağımı şaşırdım.
dememe gerek yok zaten, her yalaka gibi beş para etmez, yalaka fikirler, boş düşünceler, işe yaramaz fikirler vs. vs.
patronlar çok iyi insanlar. hakikaten çok iyi niyetliler. zaten filmde burada kopuyor. çalışanlar çok fena suistimal ediyor bu durumu. ve farkında da değiller.
bir diğeri ise patronlar işi bilmiyor. bu konuda vizyonları yok. ben bu konuda 4-5 senelik tecrübem ve geçmişim var. gördükçe ağzım açık kalıyor. yalaka bir tip olamadığım için patronlara yürüyemiyorum. yoksa şimdi beni 3.ortak yaparlardı. oranın cirosunuda arttırır, şikayetleri de minumuna indirirdim.
ha, denedim. ama pek sallamadılar. yok yarın dediler, şöyle dediler hep askıda kaldı. bende artık öperim ya deyip, salla başını al maaşını moduna girdim.
personeller ayrı bir olay. zaten aile gibi olmuşlar. aslında aileden ziyade çete. yabancı geleni kabul etmeme zaten ayrı bir olay ama benim yönetsel pozisyonum ve tecrübelerimi de gördüğüm kadarı ile pek kabullenemiyorlar. selam verirsin kaale almazlar kimi zaman. bir şey dersin duymazdan gelirler. mesela onlar personel. ben yönetici. bana gelip bak şu yapılmalı, yap, böyle olacak diyorlar. laf desen kabahat, demesen kabahat. böyle garip bir ortam.
ha, burada emekli olana kadar çalışırsın. öyle bi yer. gerçi şuan başka teklif gelse bir saniye düşünmem. ha böyle oluncada murfy kanunu devreye giriyor. olur ya, ya orada daha fazla sorun yaşarsam ya da iflas eder veya atıyorum çıkarırlarsa, çıkarsam.
uzun lafın kısası;
dediğim gibi, uç bi durum olmadıkça nereyse emekli olursun burada. ama patronlar iş bilmiyor, sistem yok, disiplin yok. yalaka bir dallama var. patronlar onun ağzına bakıyor. patronu, yalakası, muhasebecisi derken, hepsi her şeye karışıyor. patronlar iyi insanlar. yani artı ve eksi neredese eşit. kimi zaman artı, kimi zaman eksi ağır basıyor. ne yapacağımı şaşırdım anasını satayım.
bu durumdan mı bilmiyorum ama inanın işe olan şevkim azaldı. severek yapıyorum diyemem. ayrıca yönetsel olarak pozisyona girmiştim. 20 gün sonra bir çok şeye tırpan vurdular. yalakanın işidir pek tabii. ha, tek artısı maaşı ve yan hakları. zaten o olmasa çıkardım herhalde. şu kriz döneminde iş ve maaş o kadar önemli ki anasını satayım. 2 üniversite bitir, yıllarca yöneticilik tecrüben olsun ama başına gelene bak.
gerçi koskoca büyükşehirden gidip yazlık bir kasabaya taşınırsan pek tabii böyle olur. ha, unutmadan. buraya gelince istanbul, bursa'da bir çok yönetici pozisyonu teklifi geldi. ama bir kere o diyarlardan gittim. kabul etmedim. zaten gitsem bu çıldırmış kiralar ile elime bir şey kalmaz.
uzun lafın kısası diyeyim yine; karalayıp, içimi dökeyim dedim. resmen araftayım. ne yapacağımı şaşırdım.
devamını gör...
2467.
chp'nin parti aracı ofisin önünde durdu yaklaşık bir saattir kafa dikiyo bütün sıkıntılarımı unutturdu bana hilti sesini dert eden yılmaz gel de ses gör ağlak herif..
devamını gör...
2468.
2469.
tarih 19 mayıs 2022 bu gün de ısrarla kazıdılar kafama, gözlerinde insan olarak dahi değerimin olmadığını. aşağılayıcı bakışlarından ve sözlerinden bıktım. kaç tane yüzleri olduğunuysa saymayı bırakalı çok oldu. hakkımı söke söke almaktan yoruldum artık. biri de desin ki bu senin hakkın ya da bu senin suçun değil. bu iyilik de değildir arkadaşlar bu adalettir, insanlıktır bu enayilik değil. ve ben hala tüm bu mahlukatların arasında insan olmaya çalışıyorum. ki bu bazen çok yorucu oluyor.
devamını gör...
2470.
“dışarı çıkalım mı?” diyen herkese “yok yaa, evde yatacağım ben bugün.” dedim. şimdi de “çok yalnızım kahretsin” diye dertleniyorum. canım kendim. böyle devam edelim de iyice huzursuz, iyice manyak edelim kendimizi.
devamını gör...
2471.
yarın iş var. duş almak lazım. lakin şöyle bir sıkıntı var: sabah mı duş alayım yoksa akşam mı? normalde ben sabah alırım duşu. saçlar uzun, saç kurutma makinesi olmadığı için sıkıntı. e akşamdan duş alınca da saçlar sabah kadar dağılıyor, az da olsa yine yağlanıyor. e ben ne yapacağım?
devamını gör...
2472.
aslında hiç de iyi sayılmam. . .
olduğum yerde bile istenmiyorum, daha başka ne olabilir ki. artık ben de istemiyorum. tam şu an öleceksin deseler içim acımaz ya da acır ' içim acımadığına acır'
neden, neden, neden? bırakın salın beni! gözyaşları içinde bu satırları yazmak istemezdim dostum. insan en çok istenilmediği için üzülür belki de.
ölüm var, ölüm... ne gerek var ki bu kadar şiddet bu kadar kırgınlık?
var mı öyle karşımda oturacak kimse, içimdeki tüm her şeyi karşısında haykıra haykıra ağlayarak anlatacağım biri?*
yok işte. yok!..
ve daha acısı da görmemezlikten gelinmek...*
olduğum yerde bile istenmiyorum, daha başka ne olabilir ki. artık ben de istemiyorum. tam şu an öleceksin deseler içim acımaz ya da acır ' içim acımadığına acır'
neden, neden, neden? bırakın salın beni! gözyaşları içinde bu satırları yazmak istemezdim dostum. insan en çok istenilmediği için üzülür belki de.
ölüm var, ölüm... ne gerek var ki bu kadar şiddet bu kadar kırgınlık?
var mı öyle karşımda oturacak kimse, içimdeki tüm her şeyi karşısında haykıra haykıra ağlayarak anlatacağım biri?*
yok işte. yok!..
ve daha acısı da görmemezlikten gelinmek...*
devamını gör...
2473.
hastalıktan geberiyorum. yarına kritik almam gereken projelerim var. ama yataktan çıkamıyorum. ekstra bi duygusallaştım. hayatımı sorguluyorum. derslerime okuluma ilgi göstermiyorum. hayal kuramıyorum. gelişine yaşıyorum gibi hissediyorum. beni en çok korkutan şey ise herseyin farkında olup harekete geçmek istememem yada harekete geçmekten korkuyor olmam. bilemiyorum.
devamını gör...
2474.
sevgili sözlük.
şubat 2021'de, bir anlık can sıkıntısı ile sana dahil oldum.
öncesinde bir başka sözlük deneyimim olmadı.
senden öncem yok yani.
benim ilkimsin.
neden olmadı,
çünkü hiç böyle bir ihtiyacım olmadı.
sosyal medyalarım yetiyordu bana.
aonim anonim, şurda burda yazsam demedim hiç.
burda da bir iki ay anonim olabildim,
sonra sıkıldım.
geçen sene şubattan beri dahil olduğum bu sözlükte, her yaş gurubundan çok samimi insanlarla tanıştım.
kimi ile fiziken tanıştım
kimi ile yazışarak.
bir kaç tane çürük elma dışında,
lan bunu da keşke tanımasaydım dediğim kimse çıkmadı.
yani sevgili yoldaş benjamin franklin,
bu sözlüğü direkt bana atfetseydin anca bu kadar olurdu.
ya geçen,
canımın içi bir yazar bana kitap almış,
bir başka canımın içi yazar bana kitap hediye etmek istedi,
benden imzalı kitabımı isteyenler oldu,
kitabımı internetten alan oldu,
eski bir sözlük komşum bana gofret yolladı.
kahve sevmediğini herkes biliyor,
çocukların yaşına kadar her şeyimi okumuşlar
biliyoruz diyorlar.
yazdıklarımı okuyan canlar, gözleriniz sağlık.
bana yazdıklarınıza sirayet eden, gönüllerinize sağlık.
bu bir veda konuşması gibi oldu
ama
değil
bu bir vefa yazısı.
bana çok iyi geliyorsunuz
sizde hep iyi olun inşallah.
sözlükçüm,
bu ayın en tatlı kırçiçeği gelsin sana

birde ikiye on kala'dan
kendimi sende buldum
şarkısı.
varsan var yoksan yokum
open.spotify.com/track/6QMZ...
şubat 2021'de, bir anlık can sıkıntısı ile sana dahil oldum.
öncesinde bir başka sözlük deneyimim olmadı.
senden öncem yok yani.
benim ilkimsin.
neden olmadı,
çünkü hiç böyle bir ihtiyacım olmadı.
sosyal medyalarım yetiyordu bana.
aonim anonim, şurda burda yazsam demedim hiç.
burda da bir iki ay anonim olabildim,
sonra sıkıldım.
geçen sene şubattan beri dahil olduğum bu sözlükte, her yaş gurubundan çok samimi insanlarla tanıştım.
kimi ile fiziken tanıştım
kimi ile yazışarak.
bir kaç tane çürük elma dışında,
lan bunu da keşke tanımasaydım dediğim kimse çıkmadı.
yani sevgili yoldaş benjamin franklin,
bu sözlüğü direkt bana atfetseydin anca bu kadar olurdu.
ya geçen,
canımın içi bir yazar bana kitap almış,
bir başka canımın içi yazar bana kitap hediye etmek istedi,
benden imzalı kitabımı isteyenler oldu,
kitabımı internetten alan oldu,
eski bir sözlük komşum bana gofret yolladı.
kahve sevmediğini herkes biliyor,
çocukların yaşına kadar her şeyimi okumuşlar
biliyoruz diyorlar.
yazdıklarımı okuyan canlar, gözleriniz sağlık.
bana yazdıklarınıza sirayet eden, gönüllerinize sağlık.
bu bir veda konuşması gibi oldu
ama
değil
bu bir vefa yazısı.
bana çok iyi geliyorsunuz
sizde hep iyi olun inşallah.
sözlükçüm,
bu ayın en tatlı kırçiçeği gelsin sana

birde ikiye on kala'dan
kendimi sende buldum
şarkısı.
varsan var yoksan yokum
open.spotify.com/track/6QMZ...
devamını gör...
2475.
şu hayatta iddiandan vuruluyosun kardeşim harbi daha ne olabilir diyosun ama hissediyorum bu nirvana ya hiç böyle hissetmemiştim gerçekten abdürd komedi seyrediyoruz absürd şeylerin bazılarını bastırarak aklileştiriyoruz ya da aklileştiğini sanıyoruz ama yok harbi bi şey bastırdıkça absürdleşiyosa ona ne denilebilir ya.
devamını gör...
2476.
“ben sana mecburum, sen yoksun!”
devamını gör...
2477.
bankta yanımda oturan ve tahmini 60 lı yaşlarında olan teyze elindeki poğaçanın tamamını bir köpeğe verdi. neden hepsini verdiğini sorduğumda "ben istediğimde yenisini alırım kızım." dedi.
-sevgi paylaşmaktır.
adete top modele benzeyen kusursuz bir çift yanımdan geçerken sanki dünyanın en mutsuz insanları onlarmış gibi somurtuyordu. oysa hemen birkaç adım ötede, ağacın dibinde oturan ve ikisi de toplumun görüşü ile 'tombul çift' saatlerdir kahkalarla gülüp arada sarılıyorlar.
-sevgi anlaşmaktır.
hava biraz rüzgarlı olduğu için bir kadın montunu yanındaki adamın omuzlarına örtüyor.
-sevgi düşünmektir.
bir vitrin camından yorgun gözlerimi ve vazgeçmiş bir kız görüyorum.
-sevgi vazgeçmektir.
(yukarıda, lisede çok sevdiğim bir ablanın yazısından paylaştığım bir alıntı bulunuyor. her okuduğumda onun ne kadar güzel biri olduğu ve tertemiz kalbini hissediyorum. 'keşke benim ablam' olsaydı dediğim kişi. bu ablayı her gördüğümde iyi dileklerimi iletiyorum ve onun güzel kalbini seviyorum.
mükemmel şiirleri de bulunuyor. kitabını imzalı almıştım ne mutlu.)
aşkın değeri bilinmezse bitiyor ne yazık ki. bitişi de kalbin zamanla parça parça olup o parçaların tamir edilemeyişi.
değeri bilinirse en güzel dönüşüm oluyor.
tırtıl, başkalaşım ile kelebeğe dönüşüyor, kelebek 2 3 gün içinde ölüyor. larva başkalaşım geçirip kurbağa oluyor. hiç eski hallerinden bir iz kalmıyor.
aşk ise en güzel, değerli, kalbimize, ruhumuza adeta huzur veren bir şeye başkalaşıyor: sevgiye. en güzel dönüşüm bu olmalı .
hepimizin kalbindeki sevgi, biricik bir cevher. aşk da bunun bir başka hali. umarım aşkımız en güzel dönüşümü yaşar.
sevmek, müthiş bir şey.
-sevgi paylaşmaktır.
adete top modele benzeyen kusursuz bir çift yanımdan geçerken sanki dünyanın en mutsuz insanları onlarmış gibi somurtuyordu. oysa hemen birkaç adım ötede, ağacın dibinde oturan ve ikisi de toplumun görüşü ile 'tombul çift' saatlerdir kahkalarla gülüp arada sarılıyorlar.
-sevgi anlaşmaktır.
hava biraz rüzgarlı olduğu için bir kadın montunu yanındaki adamın omuzlarına örtüyor.
-sevgi düşünmektir.
bir vitrin camından yorgun gözlerimi ve vazgeçmiş bir kız görüyorum.
-sevgi vazgeçmektir.
(yukarıda, lisede çok sevdiğim bir ablanın yazısından paylaştığım bir alıntı bulunuyor. her okuduğumda onun ne kadar güzel biri olduğu ve tertemiz kalbini hissediyorum. 'keşke benim ablam' olsaydı dediğim kişi. bu ablayı her gördüğümde iyi dileklerimi iletiyorum ve onun güzel kalbini seviyorum.
mükemmel şiirleri de bulunuyor. kitabını imzalı almıştım ne mutlu.)
aşkın değeri bilinmezse bitiyor ne yazık ki. bitişi de kalbin zamanla parça parça olup o parçaların tamir edilemeyişi.
değeri bilinirse en güzel dönüşüm oluyor.
tırtıl, başkalaşım ile kelebeğe dönüşüyor, kelebek 2 3 gün içinde ölüyor. larva başkalaşım geçirip kurbağa oluyor. hiç eski hallerinden bir iz kalmıyor.
aşk ise en güzel, değerli, kalbimize, ruhumuza adeta huzur veren bir şeye başkalaşıyor: sevgiye. en güzel dönüşüm bu olmalı .
hepimizin kalbindeki sevgi, biricik bir cevher. aşk da bunun bir başka hali. umarım aşkımız en güzel dönüşümü yaşar.
sevmek, müthiş bir şey.
devamını gör...
2478.
bunu itirafetmek çok zor benim için ama keşke biriyle sevgili olmak nasıl bir duygu bilmiş olsaydım. bu hayattan böyle yapayalnız göçüp gidecek olmasaydım. onca yalancı çirkin piç kız sevilirken bana da yaklaşan birileri olsaydı keşke.
devamını gör...
2479.
o kadar iğrenç yaşıyorum ki içinde bulunduğum süreci. saldırgan. hoyrat. bencil. kendime, beni sevenlere ve sevmeye çalışanlara acımasızca. hiçbir şeye mazeret yaratma niyetinde değilim, ne var ki söylemem gerekenler var.
sakin, pürüzsüz bir yüzeydim ben. dalgalanmalarım durulmuştu, zeminimden çeri, çöpü hatta çakıl taşlarını bile temizlemiştim. çok emek vermiştim, çok uğraşmıştım. istediğim ve hatta istenilmeye değer görülebilecek bir versiyonuma büründürmüştüm kendimi. memnundum, tatmin, en önemlisi de huzurluydum.
kimse bana bir şey yapmadı. kimse beni kirletmedi, kimse rüzgarıyla beni yeniden bulandırmadı. ben bile isteye kendimi bırak içine girilmeyi, izlenmesi ve hatta varlığı bile huzursuzluk verecek bir girdaba dönüştürdüm. kaçtığım ne varsa kendime kattım, sevmediğim, eleştirdiğim, ayıpladığım tüm eylemleri bir bir gerçekleştirdim. sanki şimdiye kadar yapmadığım ne varsa yapmak zorundaymışım gibi. sanki huzur bana harammış gibi. bunu becerdim, her şeye rağmen kendimi tamamım noktasına getirdim şimdi sırada bunun tam tersini yapmak var der gibi.
en kötüsü ne biliyor musun. halimden mutsuz değilim. en garibi, en inanılmazı hala az geliyor oluşu. biliyorum, görüyorum, farkındayım ama hala memnun değilim, hala tatmin olmadım ve en önemlisi hala istediğim kadar kaçıramadım huzurumu. huzuru.
sakin, pürüzsüz bir yüzeydim ben. dalgalanmalarım durulmuştu, zeminimden çeri, çöpü hatta çakıl taşlarını bile temizlemiştim. çok emek vermiştim, çok uğraşmıştım. istediğim ve hatta istenilmeye değer görülebilecek bir versiyonuma büründürmüştüm kendimi. memnundum, tatmin, en önemlisi de huzurluydum.
kimse bana bir şey yapmadı. kimse beni kirletmedi, kimse rüzgarıyla beni yeniden bulandırmadı. ben bile isteye kendimi bırak içine girilmeyi, izlenmesi ve hatta varlığı bile huzursuzluk verecek bir girdaba dönüştürdüm. kaçtığım ne varsa kendime kattım, sevmediğim, eleştirdiğim, ayıpladığım tüm eylemleri bir bir gerçekleştirdim. sanki şimdiye kadar yapmadığım ne varsa yapmak zorundaymışım gibi. sanki huzur bana harammış gibi. bunu becerdim, her şeye rağmen kendimi tamamım noktasına getirdim şimdi sırada bunun tam tersini yapmak var der gibi.
en kötüsü ne biliyor musun. halimden mutsuz değilim. en garibi, en inanılmazı hala az geliyor oluşu. biliyorum, görüyorum, farkındayım ama hala memnun değilim, hala tatmin olmadım ve en önemlisi hala istediğim kadar kaçıramadım huzurumu. huzuru.
devamını gör...
2480.
nereden başlayalım oğlum yazmaya...
ya da anlatmaya..
"ya da"birleşikmiydi laa..
neyse takılma oraya..
kaçıncı cigaran.. kaçıncı bira.. kaçıncı isyan bu...
hep aynı terane..
kendini bi dibe çekme çabaları..
çevrende ki herkese "tek kullanımlık hayat" telkini verirken sende ki bu kaçıncı seviye..
mutlu iken mutsuzluğu arzulamak nasıl bir terane..
hangi kelimenin hangi anlamı yitirdiğin bu süre..
yalnız öleceksin..
sırt,
dönmeye kolay..
darbeye sözdedir derler..
artık bunu kabul et..
kafası kuma gömülü deve kuşu olma artık kalk..
ve saçmalama..
ya da anlatmaya..
"ya da"birleşikmiydi laa..
neyse takılma oraya..
kaçıncı cigaran.. kaçıncı bira.. kaçıncı isyan bu...
hep aynı terane..
kendini bi dibe çekme çabaları..
çevrende ki herkese "tek kullanımlık hayat" telkini verirken sende ki bu kaçıncı seviye..
mutlu iken mutsuzluğu arzulamak nasıl bir terane..
hangi kelimenin hangi anlamı yitirdiğin bu süre..
yalnız öleceksin..
sırt,
dönmeye kolay..
darbeye sözdedir derler..
artık bunu kabul et..
kafası kuma gömülü deve kuşu olma artık kalk..
ve saçmalama..
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2