2461.
az önce buraya uzunca bişi yazdım. sonra dedim ki, bu olmadı ya cümleler falan hep kayık; halimiz kayık usta dedim mahalli samimiyet yazarı gibi. sonra dedim ki, kime ne yazıyom lan ben, sibbired.

eddim.
devamını gör...
2462.
belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir.
yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti.


başlangıç nedir? olmayan şeyin olmaya başlama süreci mi, yoksa aslında olan şeyin farkına yeni varmak mı? ya da bunlardan ziyade, bir şeylerin devamı olmasına rağmen öncesine ket vurup 'yeni' olarak adlandırılan bir yanılmaca mı? gerçek bir başlangıç gerçekten mümkün mü? insan bir şeyleri bitirip, ardında bırakarak yoluna devam edecek kadar güçlü mü? bu başlangıç denen şey delilikten kaçış umudu mu? daha iyisi olmayacağını bildiğin halde, yine de daha iyisi diye koşturmak mı?
midem bulanıyor. o kadar bulanıyor ki dünya dönüyor etrafımda, gözümü açıp bakmaya korkuyorum. her şey ve herkes kokuyor, ama bunca koku bile içimdeki çöplüğün kokusunu bastıramıyor. bu kadar acınası bir insan olmak sinirlerimi bozuyor. toz zerresi kadar bile var olamamak....
bu başlangıç denen şey siliyor mu kötü hayatı? insanın kendiyle olan derdini çözüp, arayı bulabiliyor mu? kafasını duvarlara vurmasını engelleyip, aynada kendine tahammül edebilmesine yardımcı oluyor mu? gerçek bir şekilde, umut dolu gülümsetebiliyor mu? kafasını içerisinde kendinden önce konuşan sesleri susturabiliyor mu? sevgiyi sunuyor mu mesela bu başlangıç? bunları yapamıyorsa eğer, neyi yapıyor da bu kadar umut bağlatıyor kendine?
bu başlangıç denen şey ne işe yarıyor bilmiyorum, ama o 'belki'lere istinaden, son başlangıcıma hoş geldim.
devamını gör...
2463.
çalıştığım iş yerinde patron yalakası birisi var. öyle böyle değil. siyasete atılsa, rte çıkar, gel kardeş, yerime geç, sen daha çok hak ediyorsun der ahaha.
dememe gerek yok zaten, her yalaka gibi beş para etmez, yalaka fikirler, boş düşünceler, işe yaramaz fikirler vs. vs.

patronlar çok iyi insanlar. hakikaten çok iyi niyetliler. zaten filmde burada kopuyor. çalışanlar çok fena suistimal ediyor bu durumu. ve farkında da değiller.
bir diğeri ise patronlar işi bilmiyor. bu konuda vizyonları yok. ben bu konuda 4-5 senelik tecrübem ve geçmişim var. gördükçe ağzım açık kalıyor. yalaka bir tip olamadığım için patronlara yürüyemiyorum. yoksa şimdi beni 3.ortak yaparlardı. oranın cirosunuda arttırır, şikayetleri de minumuna indirirdim.

ha, denedim. ama pek sallamadılar. yok yarın dediler, şöyle dediler hep askıda kaldı. bende artık öperim ya deyip, salla başını al maaşını moduna girdim.

personeller ayrı bir olay. zaten aile gibi olmuşlar. aslında aileden ziyade çete. yabancı geleni kabul etmeme zaten ayrı bir olay ama benim yönetsel pozisyonum ve tecrübelerimi de gördüğüm kadarı ile pek kabullenemiyorlar. selam verirsin kaale almazlar kimi zaman. bir şey dersin duymazdan gelirler. mesela onlar personel. ben yönetici. bana gelip bak şu yapılmalı, yap, böyle olacak diyorlar. laf desen kabahat, demesen kabahat. böyle garip bir ortam.

ha, burada emekli olana kadar çalışırsın. öyle bi yer. gerçi şuan başka teklif gelse bir saniye düşünmem. ha böyle oluncada murfy kanunu devreye giriyor. olur ya, ya orada daha fazla sorun yaşarsam ya da iflas eder veya atıyorum çıkarırlarsa, çıkarsam.

uzun lafın kısası;
dediğim gibi, uç bi durum olmadıkça nereyse emekli olursun burada. ama patronlar iş bilmiyor, sistem yok, disiplin yok. yalaka bir dallama var. patronlar onun ağzına bakıyor. patronu, yalakası, muhasebecisi derken, hepsi her şeye karışıyor. patronlar iyi insanlar. yani artı ve eksi neredese eşit. kimi zaman artı, kimi zaman eksi ağır basıyor. ne yapacağımı şaşırdım anasını satayım.

bu durumdan mı bilmiyorum ama inanın işe olan şevkim azaldı. severek yapıyorum diyemem. ayrıca yönetsel olarak pozisyona girmiştim. 20 gün sonra bir çok şeye tırpan vurdular. yalakanın işidir pek tabii. ha, tek artısı maaşı ve yan hakları. zaten o olmasa çıkardım herhalde. şu kriz döneminde iş ve maaş o kadar önemli ki anasını satayım. 2 üniversite bitir, yıllarca yöneticilik tecrüben olsun ama başına gelene bak.

gerçi koskoca büyükşehirden gidip yazlık bir kasabaya taşınırsan pek tabii böyle olur. ha, unutmadan. buraya gelince istanbul, bursa'da bir çok yönetici pozisyonu teklifi geldi. ama bir kere o diyarlardan gittim. kabul etmedim. zaten gitsem bu çıldırmış kiralar ile elime bir şey kalmaz.

uzun lafın kısası diyeyim yine; karalayıp, içimi dökeyim dedim. resmen araftayım. ne yapacağımı şaşırdım.
devamını gör...
2464.
chp'nin parti aracı ofisin önünde durdu yaklaşık bir saattir kafa dikiyo bütün sıkıntılarımı unutturdu bana hilti sesini dert eden yılmaz gel de ses gör ağlak herif..
devamını gör...
2465.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2466.
tarih 19 mayıs 2022 bu gün de ısrarla kazıdılar kafama, gözlerinde insan olarak dahi değerimin olmadığını. aşağılayıcı bakışlarından ve sözlerinden bıktım. kaç tane yüzleri olduğunuysa saymayı bırakalı çok oldu. hakkımı söke söke almaktan yoruldum artık. biri de desin ki bu senin hakkın ya da bu senin suçun değil. bu iyilik de değildir arkadaşlar bu adalettir, insanlıktır bu enayilik değil. ve ben hala tüm bu mahlukatların arasında insan olmaya çalışıyorum. ki bu bazen çok yorucu oluyor.
devamını gör...
2467.
“dışarı çıkalım mı?” diyen herkese “yok yaa, evde yatacağım ben bugün.” dedim. şimdi de “çok yalnızım kahretsin” diye dertleniyorum. canım kendim. böyle devam edelim de iyice huzursuz, iyice manyak edelim kendimizi.
devamını gör...
2468.
yarın iş var. duş almak lazım. lakin şöyle bir sıkıntı var: sabah mı duş alayım yoksa akşam mı? normalde ben sabah alırım duşu. saçlar uzun, saç kurutma makinesi olmadığı için sıkıntı. e akşamdan duş alınca da saçlar sabah kadar dağılıyor, az da olsa yine yağlanıyor. e ben ne yapacağım?
devamını gör...
2469.
aslında hiç de iyi sayılmam. . .
olduğum yerde bile istenmiyorum, daha başka ne olabilir ki. artık ben de istemiyorum. tam şu an öleceksin deseler içim acımaz ya da acır ' içim acımadığına acır'
neden, neden, neden? bırakın salın beni! gözyaşları içinde bu satırları yazmak istemezdim dostum. insan en çok istenilmediği için üzülür belki de.
ölüm var, ölüm... ne gerek var ki bu kadar şiddet bu kadar kırgınlık?
var mı öyle karşımda oturacak kimse, içimdeki tüm her şeyi karşısında haykıra haykıra ağlayarak anlatacağım biri?*
yok işte. yok!..
ve daha acısı da görmemezlikten gelinmek...*
devamını gör...
2470.
hastalıktan geberiyorum. yarına kritik almam gereken projelerim var. ama yataktan çıkamıyorum. ekstra bi duygusallaştım. hayatımı sorguluyorum. derslerime okuluma ilgi göstermiyorum. hayal kuramıyorum. gelişine yaşıyorum gibi hissediyorum. beni en çok korkutan şey ise herseyin farkında olup harekete geçmek istememem yada harekete geçmekten korkuyor olmam. bilemiyorum.
devamını gör...
2471.
sevgili sözlük.
şubat 2021'de, bir anlık can sıkıntısı ile sana dahil oldum.
öncesinde bir başka sözlük deneyimim olmadı.
senden öncem yok yani.
benim ilkimsin.
neden olmadı,
çünkü hiç böyle bir ihtiyacım olmadı.
sosyal medyalarım yetiyordu bana.
aonim anonim, şurda burda yazsam demedim hiç.
burda da bir iki ay anonim olabildim,
sonra sıkıldım.
geçen sene şubattan beri dahil olduğum bu sözlükte, her yaş gurubundan çok samimi insanlarla tanıştım.
kimi ile fiziken tanıştım
kimi ile yazışarak.
bir kaç tane çürük elma dışında,
lan bunu da keşke tanımasaydım dediğim kimse çıkmadı.
yani sevgili yoldaş benjamin franklin,
bu sözlüğü direkt bana atfetseydin anca bu kadar olurdu.
ya geçen,
canımın içi bir yazar bana kitap almış,
bir başka canımın içi yazar bana kitap hediye etmek istedi,
benden imzalı kitabımı isteyenler oldu,
kitabımı internetten alan oldu,
eski bir sözlük komşum bana gofret yolladı.
kahve sevmediğini herkes biliyor,
çocukların yaşına kadar her şeyimi okumuşlar
biliyoruz diyorlar.
yazdıklarımı okuyan canlar, gözleriniz sağlık.
bana yazdıklarınıza sirayet eden, gönüllerinize sağlık.
bu bir veda konuşması gibi oldu
ama
değil
bu bir vefa yazısı.
bana çok iyi geliyorsunuz
sizde hep iyi olun inşallah.

sözlükçüm,
bu ayın en tatlı kırçiçeği gelsin sana
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

birde ikiye on kala'dan
kendimi sende buldum
şarkısı.

varsan var yoksan yokum

open.spotify.com/track/6QMZ...
devamını gör...
2472.
şu hayatta iddiandan vuruluyosun kardeşim harbi daha ne olabilir diyosun ama hissediyorum bu nirvana ya hiç böyle hissetmemiştim gerçekten abdürd komedi seyrediyoruz absürd şeylerin bazılarını bastırarak aklileştiriyoruz ya da aklileştiğini sanıyoruz ama yok harbi bi şey bastırdıkça absürdleşiyosa ona ne denilebilir ya.
devamını gör...
2473.
“ben sana mecburum, sen yoksun!”
devamını gör...
2474.
bankta yanımda oturan ve tahmini 60 lı yaşlarında olan teyze elindeki poğaçanın tamamını bir köpeğe verdi. neden hepsini verdiğini sorduğumda "ben istediğimde yenisini alırım kızım." dedi.

-sevgi paylaşmaktır.

adete top modele benzeyen kusursuz bir çift yanımdan geçerken sanki dünyanın en mutsuz insanları onlarmış gibi somurtuyordu. oysa hemen birkaç adım ötede, ağacın dibinde oturan ve ikisi de toplumun görüşü ile 'tombul çift' saatlerdir kahkalarla gülüp arada sarılıyorlar.

-sevgi anlaşmaktır.

hava biraz rüzgarlı olduğu için bir kadın montunu yanındaki adamın omuzlarına örtüyor.

-sevgi düşünmektir.

bir vitrin camından yorgun gözlerimi ve vazgeçmiş bir kız görüyorum.

-sevgi vazgeçmektir.

(yukarıda, lisede çok sevdiğim bir ablanın yazısından paylaştığım bir alıntı bulunuyor. her okuduğumda onun ne kadar güzel biri olduğu ve tertemiz kalbini hissediyorum. 'keşke benim ablam' olsaydı dediğim kişi. bu ablayı her gördüğümde iyi dileklerimi iletiyorum ve onun güzel kalbini seviyorum.
mükemmel şiirleri de bulunuyor. kitabını imzalı almıştım ne mutlu.)

aşkın değeri bilinmezse bitiyor ne yazık ki. bitişi de kalbin zamanla parça parça olup o parçaların tamir edilemeyişi.
değeri bilinirse en güzel dönüşüm oluyor.
tırtıl, başkalaşım ile kelebeğe dönüşüyor, kelebek 2 3 gün içinde ölüyor. larva başkalaşım geçirip kurbağa oluyor. hiç eski hallerinden bir iz kalmıyor.
aşk ise en güzel, değerli, kalbimize, ruhumuza adeta huzur veren bir şeye başkalaşıyor: sevgiye. en güzel dönüşüm bu olmalı .
hepimizin kalbindeki sevgi, biricik bir cevher. aşk da bunun bir başka hali. umarım aşkımız en güzel dönüşümü yaşar.
sevmek, müthiş bir şey.
devamını gör...
2475.
bunu itirafetmek çok zor benim için ama keşke biriyle sevgili olmak nasıl bir duygu bilmiş olsaydım. bu hayattan böyle yapayalnız göçüp gidecek olmasaydım. onca yalancı çirkin piç kız sevilirken bana da yaklaşan birileri olsaydı keşke.
devamını gör...
2476.
o kadar iğrenç yaşıyorum ki içinde bulunduğum süreci. saldırgan. hoyrat. bencil. kendime, beni sevenlere ve sevmeye çalışanlara acımasızca. hiçbir şeye mazeret yaratma niyetinde değilim, ne var ki söylemem gerekenler var.

sakin, pürüzsüz bir yüzeydim ben. dalgalanmalarım durulmuştu, zeminimden çeri, çöpü hatta çakıl taşlarını bile temizlemiştim. çok emek vermiştim, çok uğraşmıştım. istediğim ve hatta istenilmeye değer görülebilecek bir versiyonuma büründürmüştüm kendimi. memnundum, tatmin, en önemlisi de huzurluydum.

kimse bana bir şey yapmadı. kimse beni kirletmedi, kimse rüzgarıyla beni yeniden bulandırmadı. ben bile isteye kendimi bırak içine girilmeyi, izlenmesi ve hatta varlığı bile huzursuzluk verecek bir girdaba dönüştürdüm. kaçtığım ne varsa kendime kattım, sevmediğim, eleştirdiğim, ayıpladığım tüm eylemleri bir bir gerçekleştirdim. sanki şimdiye kadar yapmadığım ne varsa yapmak zorundaymışım gibi. sanki huzur bana harammış gibi. bunu becerdim, her şeye rağmen kendimi tamamım noktasına getirdim şimdi sırada bunun tam tersini yapmak var der gibi.

en kötüsü ne biliyor musun. halimden mutsuz değilim. en garibi, en inanılmazı hala az geliyor oluşu. biliyorum, görüyorum, farkındayım ama hala memnun değilim, hala tatmin olmadım ve en önemlisi hala istediğim kadar kaçıramadım huzurumu. huzuru.
devamını gör...
2477.
nereden başlayalım oğlum yazmaya...
ya da anlatmaya..
"ya da"birleşikmiydi laa..
neyse takılma oraya..
kaçıncı cigaran.. kaçıncı bira.. kaçıncı isyan bu...
hep aynı terane..
kendini bi dibe çekme çabaları..
çevrende ki herkese "tek kullanımlık hayat" telkini verirken sende ki bu kaçıncı seviye..
mutlu iken mutsuzluğu arzulamak nasıl bir terane..
hangi kelimenin hangi anlamı yitirdiğin bu süre..
yalnız öleceksin..
sırt,
dönmeye kolay..
darbeye sözdedir derler..
artık bunu kabul et..
kafası kuma gömülü deve kuşu olma artık kalk..
ve saçmalama..
devamını gör...
2478.
yoruldum.
devamını gör...
2479.
bize 'sen benim manzaramsın' diyenlerin bi daha hiç gelmeyecek olan gün batımı manzarasıydık. o saati kaçırdılar...
devamını gör...
2480.
bir şeyler oluyor sözlük bir şeyler değişiyor bende.
durduramıyorum.
bu ben miyim? diyorum sürekli kendime.
kimliğimden uzaklaşıyorum.
sanki bir girdabın içerisinde döne döne çekiliyorum.
neler oluyor bana ah bilmiyorum.
çizgilerim, sınırlarım, kurallarım, heveslerim, hedeflerim her şeyim birer birer değişiyor.
sanki beni bi terzinin önüne atmışlar da gıkımı çıkaramadan oramdan buramdan ölçü alıp bana elbise dikiyor gibi.
ruhum sözlük, hissediyorum, ölüyor.
başkalaşıyor.
çocukluk ölüyor sözlük.
kabuk değiştirme zamanım gelmiş,
herkesleşme sıram gelmiş.
nerede o idealist nerede o temiz kalpli çocuk?
boyalı bir kadın geliyor, fırfırlı etekleri sahte gülüşleriyle bu kadın nereye gidiyor.
üstelik hepsini de isteyerek yapıyor.
ısteyerek giyiyor, isteyerek şevkle yürüyor.
ama çocuk ölüyor.
çocuk geride kalıyor.
bu genç ve tecrübesiz kadın hayatının yeni yarısına geçmiş şaşkın şaşkın kalabalığa bakıyor, ürküyor, afallıyor, bilmiyor, çekiniyor.
çocuk artık geride kalmalı, biliyor.
onun devri kapandı kendi devri başladı.
ama çocuk o değil mi aslında? neden unutarak kaçıyor ondan.
istemiyorum unutmak, bırakmak.
çocuk haklı. çocuk doğru.
bu kadın iyi mi? kalbi iyilikle dolu mu?
kalbini hissedemiyorum.
küçük dünyasında küçük insanlara bazen küçük hamleler yapıyor buna da hayatta kalma diyor.
çocuk olsa asla yapmazdı.
o yüzden çocukları çocuklar değil yetişkinler onları korur değil mi?

sen öyle ardıma bakarak, yerlere çökerek ağlama çocuk.
acıtma içimi, suçlu hissettirme.
elbette seni unutacağım yoksa geleceği nasıl hatırlarım.
bu yeni bir yol çocuk, dikenli, kasvetli, sisli, riyakar ve bozuk bir yol.
burada sana izin yok.
bekle beni bıraktığım yerde, bir gün çıkacağım elbet bu labirentten.
bu karışık yok bir gün son bulacak işte o zaman diğer kapının ucunda seni bulacağım.
eskisi gibi, her şey eskisi gibi olacak çocuk söz.
sen ben ve sorulmayı bekleyen sorular, özgür bir zihin, boyasız temiz yüzlerimiz, koşarken düşüp yaraladığımız dizlerimiz, dondurduğumuz meyve sularımız, ılık bir rüzgar, ılık bir yaz günü.
sem ben ikimiz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim