normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
4981.
selamun aleyküm sözlük. bugün, insanın anılarını yakıt olarak kullanıp yaşamını sürdürüyor oluşunu düşünüyoruz. bir an oluyor bir ambiyans oluşuyor kırgınsın kalp atışların durulmuş yahut heyecanlanmışsın böyle bir kıpırdama var içinde, o anda zihninde bir anı beliriyor orada o anıyla direksiyonu istediğin yöne çevirirsin, kırgın mısın o anı anımsatan başka bir anıyla daha da kırılabilirsin istemiyor musun o zaman başka bir anıyla alt üst et tüm ahvâli, ellerinde işte. insanın zihninde bitiyor her şey, bilinçaltında, düşündüklerinde, ağzından çıkan kelimede, baktığı yerde gittiği yolda bitiyor. her insan bir çok şeyi elleriyle seçiyor ve yakasına takıyor amma kötü amma iyi, sahipleniyor onu. benim derdim diyor bağlanıp yaşıyor, benim şansım diyor şahlanıp aşıyor. hayat insanın ellerinde bir oyun hamuru gibi, kadere bağlı her şey evet ama ya çabana göre veriyorsa rabbin yolundaki çiçeklerin ve dikenlerin sayısını? özetle burada üstüne basmak istediğim asıl mesele, evet insan anılarını yakıt olarak kullanıyor ama biz, kötü anıların tecrübesini cebe atıp iyileri daima anımsayarak geleceğe daha da dik tutacak anılar bırakabilmek için çaba gösterirsek, bazı yaralar iyleşir, bazı dallar tomurcuklanır, güneşler doğar, ay geceyi aydınlatır, bazı tünellerin sonu mis kokan bahçelere çıkar. yakıt olarak kullanacağınız nice anlamlı anlara, anılara.. iyi geceler sevgili sözlük.
devamını gör...
4982.
şimdi upuzun bir rüyadan uyandım. *
yakın zamanda hayatımızı çok etkileyen bir şey oldu. eşimin annesi vefat etti.
hemen üstüne dedem de vefat etti, ondan önce sevdiğim teyzem dediğim kaybım da oldu ama ben bugüne kadar kimseye bu kadar üzülmemiştim.
şiş gözlerle, upuzun bir rüyanın ardından yazıyorum bu satırları. keşke ben değil de eşim görseydi dediğim bir rüyaydı. annesi öyle öpüyordu ki oğlunu, öyle özlemiş ki... torununu unutuyor. ben hatırlatıyorum. çok seviyordu. “anne” diyorum. “çok özledik, neden hiç girmiyorsun rüyalarımıza?” cevap vermiyor. bugüne kadar iki kez gördüm, ikisinde de yüz ifadesi aynı. sadece bizi görünce gülüyor biraz. çok üzgünüm. öyle üzgünüm ki, ben bu kadar üzgünsem eşimin içindeki yangın nasıldır tahmin etmek bile istemiyorum.
ben bu rüyayı gerçek gibi izledim, hissettim. artık unutmayacağım anılardan biri. ve gerçekten özledim. ve yine eşimin nasıl özlediğini tahmin bile edemiyorum. sadece izliyorum onu. hissediyorum özlediği anları. içim parçalanıyor.
içinin yanması deyimini de bu şekilde öğrendim işte. gerçekten yanıyormuş. sevdiğini çaresiz görünce...
yakın zamanda hayatımızı çok etkileyen bir şey oldu. eşimin annesi vefat etti.
hemen üstüne dedem de vefat etti, ondan önce sevdiğim teyzem dediğim kaybım da oldu ama ben bugüne kadar kimseye bu kadar üzülmemiştim.
şiş gözlerle, upuzun bir rüyanın ardından yazıyorum bu satırları. keşke ben değil de eşim görseydi dediğim bir rüyaydı. annesi öyle öpüyordu ki oğlunu, öyle özlemiş ki... torununu unutuyor. ben hatırlatıyorum. çok seviyordu. “anne” diyorum. “çok özledik, neden hiç girmiyorsun rüyalarımıza?” cevap vermiyor. bugüne kadar iki kez gördüm, ikisinde de yüz ifadesi aynı. sadece bizi görünce gülüyor biraz. çok üzgünüm. öyle üzgünüm ki, ben bu kadar üzgünsem eşimin içindeki yangın nasıldır tahmin etmek bile istemiyorum.
ben bu rüyayı gerçek gibi izledim, hissettim. artık unutmayacağım anılardan biri. ve gerçekten özledim. ve yine eşimin nasıl özlediğini tahmin bile edemiyorum. sadece izliyorum onu. hissediyorum özlediği anları. içim parçalanıyor.
içinin yanması deyimini de bu şekilde öğrendim işte. gerçekten yanıyormuş. sevdiğini çaresiz görünce...
devamını gör...
4983.
şimdilerde tahammülsüzlüklerimin ardı arkası kesilmezken gençliğimi geri ver diye haykıran çocuklar gibiyiz odalarımızda veya sokaklarda
senin gibi ben de korkuyorum aslında tüm bu belirsizliklerin getirdikleri gidilemeyen ama gidilmesi gereken yollardan…
aslına bakarsak hayatımda bir şeyleri yoluna koymak üzere gibi duruyorum
bazen de sadece duruyorum ve gülümsüyorum her şeye.
bir kere her şeyden giderken
her şeyleride en derin özlemlere bırakıpta gidiyorum
bunu sen anlamazsın ben anlamayız
elbet ki kimse anlamaz..
şimdilerde ben biraz uzaklaşıcam bu mecralardan
bu sefer esastır ama uzaklaşmam
bir yolculuktayım ben
şimdilerde ordan oraya savrulmuyorum artık
iten, çeken ne varsa boğulsun derinlerde veya tercih ediyorlarsa yüzeyde ne fark eder tüm kumaşlar gibi
elbet zor olacak yeşiller maviler kolay mıydı nicesine gülüşler
bu sıralar bir ümidim kendimde anlıyor musun?
şimdilerde uzaklaşıyorum tüm bu vâr olan yüzeysi hiçlerden
bir yolculuktayım esasında..
küsmek ne saçma
uzaklaşmak ne garip veya ne gerekli
öylesi bi gereklilik
kimse de anlamasın bu sıralar
bu bir melankolide değildim
kendimi gösterme, ispatlama ısrarım ve çabam bitti
şimdilerde ailem, köpeğim, bi kaç arkadaş, okul, kulüpte manevi işler
mutluymuşum esasında
hangi pencereden baktığımla ilgiliymiş
yemiyorum da artık tırnaklarımı
sadece sınav haftalarında bazen
biberiye suları işe yaradı
saçım seyrelmiyor artık
bol su da içiyorum
dizlerime nazik davranıyorum
daha yapacağım şeyler elbet ki var
bi çocuğuda beğeniyorum şimdilerde
çabalarımız ortak gibi
aynı ortamlarda vâr oluyoruz
daha az konuşup
daha çok dinliyorum
daha az yiyorum
meğer cidden psikolojikmiş
kırmızı rujda yakışıyormuş esasında
ne çok kısmışım ya kendimi
keşkelerim var aslında
keşke korktuğum ne varsa söyleseymişim onları o ânda
ne kaybedermişim ki
özgürleşirmişim halbuki..
her kalıpta özgüvenli olup
bocaladığım konular varmış
ikili ilişkiler hep korkuturmuş
kendi hislerimi bile anlayamaz
aynı anda 4 kişiden hoşlandığımı düşünebilirmişim
bununda sebebi bilmemekmiş
hislerimi…
seçilen değil seçen olmam gerekiyormuş
zaman beklemezmiş
her şeyin bir işleyiş tarzı varmış
kendime daha çok teşekkür ediyorum şu günlerde
geçtiğimiz günlerde huzur evi ziyareti yaptık
entelektüelmişim, ailem beni iyi yetiştirmiş kazım amcam öyle dedi…
ışıkmışım, vâr olmalıymışım ben de bunu günün sonunda kendime dedim…
hepsi olması gerektiği için olmuş
hepsinde bir ders varmış derler ya hani
mevzu benim zayıf olmamla ilgili değilmiş
mevzu bazen sevgi de değilmiş
mevzu bazen büyümek ve tökezlemekmiş
herkes sevmek istemeyedebilirmiş
herkesin sevgisi kendine kadarmış ve öncelikler değişkenlik içinde bulunabilirmiş
tekrar ediyorum öncelikler değişkenlik içinde bulunabilirmiş..
senin gibi ben de korkuyorum aslında tüm bu belirsizliklerin getirdikleri gidilemeyen ama gidilmesi gereken yollardan…
aslına bakarsak hayatımda bir şeyleri yoluna koymak üzere gibi duruyorum
bazen de sadece duruyorum ve gülümsüyorum her şeye.
bir kere her şeyden giderken
her şeyleride en derin özlemlere bırakıpta gidiyorum
bunu sen anlamazsın ben anlamayız
elbet ki kimse anlamaz..
şimdilerde ben biraz uzaklaşıcam bu mecralardan
bu sefer esastır ama uzaklaşmam
bir yolculuktayım ben
şimdilerde ordan oraya savrulmuyorum artık
iten, çeken ne varsa boğulsun derinlerde veya tercih ediyorlarsa yüzeyde ne fark eder tüm kumaşlar gibi
elbet zor olacak yeşiller maviler kolay mıydı nicesine gülüşler
bu sıralar bir ümidim kendimde anlıyor musun?
şimdilerde uzaklaşıyorum tüm bu vâr olan yüzeysi hiçlerden
bir yolculuktayım esasında..
küsmek ne saçma
uzaklaşmak ne garip veya ne gerekli
öylesi bi gereklilik
kimse de anlamasın bu sıralar
bu bir melankolide değildim
kendimi gösterme, ispatlama ısrarım ve çabam bitti
şimdilerde ailem, köpeğim, bi kaç arkadaş, okul, kulüpte manevi işler
mutluymuşum esasında
hangi pencereden baktığımla ilgiliymiş
yemiyorum da artık tırnaklarımı
sadece sınav haftalarında bazen
biberiye suları işe yaradı
saçım seyrelmiyor artık
bol su da içiyorum
dizlerime nazik davranıyorum
daha yapacağım şeyler elbet ki var
bi çocuğuda beğeniyorum şimdilerde
çabalarımız ortak gibi
aynı ortamlarda vâr oluyoruz
daha az konuşup
daha çok dinliyorum
daha az yiyorum
meğer cidden psikolojikmiş
kırmızı rujda yakışıyormuş esasında
ne çok kısmışım ya kendimi
keşkelerim var aslında
keşke korktuğum ne varsa söyleseymişim onları o ânda
ne kaybedermişim ki
özgürleşirmişim halbuki..
her kalıpta özgüvenli olup
bocaladığım konular varmış
ikili ilişkiler hep korkuturmuş
kendi hislerimi bile anlayamaz
aynı anda 4 kişiden hoşlandığımı düşünebilirmişim
bununda sebebi bilmemekmiş
hislerimi…
seçilen değil seçen olmam gerekiyormuş
zaman beklemezmiş
her şeyin bir işleyiş tarzı varmış
kendime daha çok teşekkür ediyorum şu günlerde
geçtiğimiz günlerde huzur evi ziyareti yaptık
entelektüelmişim, ailem beni iyi yetiştirmiş kazım amcam öyle dedi…
ışıkmışım, vâr olmalıymışım ben de bunu günün sonunda kendime dedim…
hepsi olması gerektiği için olmuş
hepsinde bir ders varmış derler ya hani
mevzu benim zayıf olmamla ilgili değilmiş
mevzu bazen sevgi de değilmiş
mevzu bazen büyümek ve tökezlemekmiş
herkes sevmek istemeyedebilirmiş
herkesin sevgisi kendine kadarmış ve öncelikler değişkenlik içinde bulunabilirmiş
tekrar ediyorum öncelikler değişkenlik içinde bulunabilirmiş..
devamını gör...
4984.
aklımda hep bir şeyler var. bak, dilimin ucunda sanki söylesem ya da sadece duysam tüm yaşamım azat olacak gibi...
hiç beklemediğim bir anda gelen 6 yaş korkuları, 17 yaş kaygıları, 25 yaş fütursuz konuşmaları ya da 3 sene öncenin söylenmemiş, söylenememişleri...
kıyıda köşede bekleşen sanrılar, gel gitler, kafa karışıklıkları veya böyle olsaydılar, keşkeler falanlar filanlar..
birinin çıkıp gözlerinin içine bakıp 'sende şu konuyu bir çözemedin' ya da 'neden bu konu hala gündeminde çoktan aşmalıydın?’ demesi... en güzeli yol, yordam gösterme çabası ve bunu yaparken sesindeki, bakışlarındaki yargı, kibir, egolar... tanıdık geldi mi?
bir anda hortlayan gençlik hayalleri, yapılan planlar, kendini gördüğün ve konumlandırdığın yerler, beklentiler... ulaşıldı ya da ulaşılmadı, yapıldı ya da yapılmadı...
'ben bunu mu istiyordum?' 'beni mutlu edecek olan bu muydu?' 'evet ulaştım ama mutlu muyum?' sahiden diye çok anlık girilen sorgu odaları...
yetişmeliyim telaşı aman yetişsem ne olacak umarsızlığı.. yetersizlikler ve başarı odakları arasındaki mekik.. dönüp dolaşıp ben yine aynı yere geldim farkındalığı lakin oradan çıkamamanın suçluluğu.. sorumluluklarını alamama, çok aldıysan (!) altında preslenme bocalaması.. sahi neydi sorumluluk?
işte bunlar hep bir yerde biriktirdiklerimiz. varlıklarını bile unuttuklarımız. biz unuttuk ama unutmayan oralarda tutunup kalan birileri var demek ki içeride? duymamızı, görmemizi belki hoş sohbet etmemizi bekleyen can kırıntıları. sevgiyle şöyle bir sarıp sarmalanmak, hatırlanmak, kabul görmek isteyen ruh parçaları...
ah benim cancağızlarım hoşgeldiniz..
sevgi ve farlındalıkla..
hiç beklemediğim bir anda gelen 6 yaş korkuları, 17 yaş kaygıları, 25 yaş fütursuz konuşmaları ya da 3 sene öncenin söylenmemiş, söylenememişleri...
kıyıda köşede bekleşen sanrılar, gel gitler, kafa karışıklıkları veya böyle olsaydılar, keşkeler falanlar filanlar..
birinin çıkıp gözlerinin içine bakıp 'sende şu konuyu bir çözemedin' ya da 'neden bu konu hala gündeminde çoktan aşmalıydın?’ demesi... en güzeli yol, yordam gösterme çabası ve bunu yaparken sesindeki, bakışlarındaki yargı, kibir, egolar... tanıdık geldi mi?
bir anda hortlayan gençlik hayalleri, yapılan planlar, kendini gördüğün ve konumlandırdığın yerler, beklentiler... ulaşıldı ya da ulaşılmadı, yapıldı ya da yapılmadı...
'ben bunu mu istiyordum?' 'beni mutlu edecek olan bu muydu?' 'evet ulaştım ama mutlu muyum?' sahiden diye çok anlık girilen sorgu odaları...
yetişmeliyim telaşı aman yetişsem ne olacak umarsızlığı.. yetersizlikler ve başarı odakları arasındaki mekik.. dönüp dolaşıp ben yine aynı yere geldim farkındalığı lakin oradan çıkamamanın suçluluğu.. sorumluluklarını alamama, çok aldıysan (!) altında preslenme bocalaması.. sahi neydi sorumluluk?
işte bunlar hep bir yerde biriktirdiklerimiz. varlıklarını bile unuttuklarımız. biz unuttuk ama unutmayan oralarda tutunup kalan birileri var demek ki içeride? duymamızı, görmemizi belki hoş sohbet etmemizi bekleyen can kırıntıları. sevgiyle şöyle bir sarıp sarmalanmak, hatırlanmak, kabul görmek isteyen ruh parçaları...
ah benim cancağızlarım hoşgeldiniz..
sevgi ve farlındalıkla..
devamını gör...
4985.
•*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*••*°•★•°*•
devamını gör...
4986.
uyandım, kafamda kokkini grammi nasıl çalıyor biliyor musun?
bilemezsin kafamda hiç oralara gelmedin ki, ben bile yeni yeni geliyorum, daha 6 aylık bile değilim, acemiyim, öğreniyorum, kafamda ve kalbimde seninle ilgili bir kokkini grammi olmadığını, olmayacağını, hiç bir zaman hiç bir şekilde var olmayacağını bilecek kadar öğrendim, kokkini grammi nedir diye sorma, kelimeleri gbkz yapacak halim yok ve lütfen bağırma bana, rüyamda bile bağırma. uykum var, yoksa bile olmalı artık.
iyi geceler, seni seviyorum.
bilemezsin kafamda hiç oralara gelmedin ki, ben bile yeni yeni geliyorum, daha 6 aylık bile değilim, acemiyim, öğreniyorum, kafamda ve kalbimde seninle ilgili bir kokkini grammi olmadığını, olmayacağını, hiç bir zaman hiç bir şekilde var olmayacağını bilecek kadar öğrendim, kokkini grammi nedir diye sorma, kelimeleri gbkz yapacak halim yok ve lütfen bağırma bana, rüyamda bile bağırma. uykum var, yoksa bile olmalı artık.
iyi geceler, seni seviyorum.
devamını gör...
4987.
abayı yaktığım bir kız vardı. daha doğrusu hala var aslında. sıkıntı şu ki, reddi yedim. olmadı mı olmuyor işte.
nasıl anlatsam size, her türlü bela ve musibet size vız gelir, dünya üzerinize gelse yıkılmazsınız ama o 50 kg kızı düşünmek sizi paramparça eder. yine bir gece vakti, yine onu düşünmekten uyku uyuyamıyorum. kendimi balkonda sigarayla buluyorum.
ne başka kızlar, ne alkol, ne başka bir şey hiçbir şey unutturmuyor. ulan nolurdu be bir kere ben de sevilsem ha? niye hiç aşkta yüzüm gülmüyor benim.
bilmiyorum belki kötü biriyim, belki aptalım, belki çirkinim. belki de hiçbiri değilim. sadece olmadı işte. o zaman neden bunu hissediyorum. neden tanrı göz yaşlarımı hiç görmedi? neden bana umut verdin bu kadar? a. koyayım böyle işin!!!!
nasıl anlatsam size, her türlü bela ve musibet size vız gelir, dünya üzerinize gelse yıkılmazsınız ama o 50 kg kızı düşünmek sizi paramparça eder. yine bir gece vakti, yine onu düşünmekten uyku uyuyamıyorum. kendimi balkonda sigarayla buluyorum.
ne başka kızlar, ne alkol, ne başka bir şey hiçbir şey unutturmuyor. ulan nolurdu be bir kere ben de sevilsem ha? niye hiç aşkta yüzüm gülmüyor benim.
bilmiyorum belki kötü biriyim, belki aptalım, belki çirkinim. belki de hiçbiri değilim. sadece olmadı işte. o zaman neden bunu hissediyorum. neden tanrı göz yaşlarımı hiç görmedi? neden bana umut verdin bu kadar? a. koyayım böyle işin!!!!
devamını gör...
4988.
ı
tek tek dururken onlar
öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor:
o ikisi yan yana, alt alta geldiklerinde
dünya böylece daha geniş oluyor
biri ötekine ateş sunuyor
ve eski kitaptan çıkıp başka bir anlam
oldukları gibi oluşlarını da beraberlerinde taşıyarak
çoook eski bir kitapta, ısınsın diye
masalı tetikliyor
ama yine de olduklarının ötesine taşan bir başka masal oluyor
öbürü, henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor:
büyü böylece büyü oluyor
öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor:
masal mıydılar, soruyor…
maaaasssssssaaaaallllllllllllllll…
ıı
içerde tıkanan çığlık dışarda inliyor
sabaha karşı
uyku kabul etmiyor beni
dışardan bir yerden uzuuuuunnnn uzun
bir inilti kopuyor.
içimde zulümün duvarları.
uykuuuuuuuu
alsana beni koynuna.
kalktığımda,
banyoya seyirttiğimde gözümden sesler boşanıyor.
içerde,
sonra bu sessizce akan yaşlar senin, diyor. içimin duvarlarında
bu taşlar oturuyor,
çıkaramadığım bir ses var, benden onu çıkarıyor,
taşın sessizliğinde:
kalın, ilkel, boşluğa doğru, gecenin kovuğundan
dışşşşarı doğğğruuuu:
seni bu yalan dünyaya saldıııııııııııımmmmmmmmmmmm sonunda
acıyor çoooooookkkkkkkkkkkkk,
....
tek tek dururken onlar
öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor:
o ikisi yan yana, alt alta geldiklerinde
dünya böylece daha geniş oluyor
biri ötekine ateş sunuyor
ve eski kitaptan çıkıp başka bir anlam
oldukları gibi oluşlarını da beraberlerinde taşıyarak
çoook eski bir kitapta, ısınsın diye
masalı tetikliyor
ama yine de olduklarının ötesine taşan bir başka masal oluyor
öbürü, henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor:
büyü böylece büyü oluyor
öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor:
masal mıydılar, soruyor…
maaaasssssssaaaaallllllllllllllll…
ıı
içerde tıkanan çığlık dışarda inliyor
sabaha karşı
uyku kabul etmiyor beni
dışardan bir yerden uzuuuuunnnn uzun
bir inilti kopuyor.
içimde zulümün duvarları.
uykuuuuuuuu
alsana beni koynuna.
kalktığımda,
banyoya seyirttiğimde gözümden sesler boşanıyor.
içerde,
sonra bu sessizce akan yaşlar senin, diyor. içimin duvarlarında
bu taşlar oturuyor,
çıkaramadığım bir ses var, benden onu çıkarıyor,
taşın sessizliğinde:
kalın, ilkel, boşluğa doğru, gecenin kovuğundan
dışşşşarı doğğğruuuu:
seni bu yalan dünyaya saldıııııııııııımmmmmmmmmmmm sonunda
acıyor çoooooookkkkkkkkkkkkk,
....
devamını gör...
4989.
yine mevzu sen ve senin nasıl hissettiğin ulan var ya gram bir şey anlamamışsın konuşmamdan.
zerre hak etmiyorsun beni
narsist ve bencilsin
kötülüğünde boğul o zaman ne diyeyim.
aptal herif.
zerre hak etmiyorsun beni
narsist ve bencilsin
kötülüğünde boğul o zaman ne diyeyim.
aptal herif.
devamını gör...
4990.
yaşam her zerresi doldurulması gereken bir karalama defteri değil, kendimize uygun ezgiyi keşfedebilmek ve bu ezgide dans edebilmek için sayfalarında özenle gezinilmesi gereken bir nota kitabıdır....
devamını gör...
4991.
4992.
hayatımda 3 kez televizyon aldım, üçü de kırık çıktı.
geçtiğimiz cuma günü 4. televizyon siparişini verdim, bugün kuruluma geldiler. eleman tvyi kutudan çıkarırken içimden bir ses "kesin bu da kırık alüminyum" diyor, 2. ses "saçmalama roqs aklına getirdiğin şeyler hiç hoş şeyler değil" diye moral veriyor.
eleman tvyi duvara taktı bi açtı yine ekran kırık. her seferinde kesin kırık çıkacak diye istemeden evrene mesaj falan mı yolluyorum evren de olur kardeşim mi diyor ne bok yiyorum ben de anlamadım.
tv'nin fiyatı da artmış anasını satayım bir darbe de oradan geldi. n11 değişim konusunda yardımcı olmazsa derdo derdo.
geçtiğimiz cuma günü 4. televizyon siparişini verdim, bugün kuruluma geldiler. eleman tvyi kutudan çıkarırken içimden bir ses "kesin bu da kırık alüminyum" diyor, 2. ses "saçmalama roqs aklına getirdiğin şeyler hiç hoş şeyler değil" diye moral veriyor.
eleman tvyi duvara taktı bi açtı yine ekran kırık. her seferinde kesin kırık çıkacak diye istemeden evrene mesaj falan mı yolluyorum evren de olur kardeşim mi diyor ne bok yiyorum ben de anlamadım.
tv'nin fiyatı da artmış anasını satayım bir darbe de oradan geldi. n11 değişim konusunda yardımcı olmazsa derdo derdo.
devamını gör...
4993.
"çok ağır değil mi bu şarkı?"
kadın kendi kendine sorduğu soruya cevap vermedi önce, "estiler" dlye mırıldandı bir kaç dakika sonra. her zamanki yerinde oturuyordu, her zamanki gibi o kristal buz karışımı gözlerinde hüzün ve öfke vardı. her zamanki gibi kendi kendine konuşuyordu.
her zamanki kadar yalnızdı.
mırıldanmaya başladı tekrar..
aralanır gönlüm sana
bu zülüf güzelliktir bana
beri gel yanayım sana
hakikattır güzelliğin bana
sonra zülüflerini arkaya attı o milyonlarca kez alışık olduğu el hareketi ile, gözünü tekrar pencereden görünen bahçe kapısına dikti.
kaçıncı mevsiminde olduğunu artık o da hatırlamıyordu, beklemesini hiç bozmamıştı, biliyordu, emindi.
o yalnızlık kırılacaktı!
ah olaydın, yanaydım
saraydım, öleydim
ah geleydin, göreydim
gülcemalin seveydim
seveydim
sonra sesini duydu adamın, bahçe kapısının önünde köpeklerle oynuyordu, çok neşeli bir sesi vardı adamın, "günü iyi geçmiş" diye düşündü, yerinden heyecanla kalktı, mutfak ve evden çıktı.
yağan yağmurun altında durdu bahçede, "ne güzel" diye düşündü, "bugün de kırıldı yalnızlığım."
gülcemal...
kadın kendi kendine sorduğu soruya cevap vermedi önce, "estiler" dlye mırıldandı bir kaç dakika sonra. her zamanki yerinde oturuyordu, her zamanki gibi o kristal buz karışımı gözlerinde hüzün ve öfke vardı. her zamanki gibi kendi kendine konuşuyordu.
her zamanki kadar yalnızdı.
mırıldanmaya başladı tekrar..
aralanır gönlüm sana
bu zülüf güzelliktir bana
beri gel yanayım sana
hakikattır güzelliğin bana
sonra zülüflerini arkaya attı o milyonlarca kez alışık olduğu el hareketi ile, gözünü tekrar pencereden görünen bahçe kapısına dikti.
kaçıncı mevsiminde olduğunu artık o da hatırlamıyordu, beklemesini hiç bozmamıştı, biliyordu, emindi.
o yalnızlık kırılacaktı!
ah olaydın, yanaydım
saraydım, öleydim
ah geleydin, göreydim
gülcemalin seveydim
seveydim
sonra sesini duydu adamın, bahçe kapısının önünde köpeklerle oynuyordu, çok neşeli bir sesi vardı adamın, "günü iyi geçmiş" diye düşündü, yerinden heyecanla kalktı, mutfak ve evden çıktı.
yağan yağmurun altında durdu bahçede, "ne güzel" diye düşündü, "bugün de kırıldı yalnızlığım."
gülcemal...
devamını gör...
4994.
bizi ciddiye alan yoktu, arzularımız bile yoktu. sonra bir küçük hücre olarak varolduk. bir karanlığın orta yerine bir pıhtı olarak düşüverdik sessizce. öyle ki varlığımıza duacı olan anababamız bile henüz varlığımızdan haberdar değildi. kendi varlığımızı kendimiz de bilmiyorduk.
devamını gör...
4995.
bizi ciddiye alan yoktu. sonra embriyo olduk, anamizin karninda. derken oyle surecler derken 9 ay. oyle. evet.
devamını gör...
4996.
insanın yana yana “anlam” arayışı, bi şeylere “neden” bulmaya çalışması ve bulamadıkça ikna olmak için eşiği daha aşağı çekip hiç olmayacak manyakça bi şeye saplanması çok acayip. tam tersi olması gerekmiyo mu bunun? ikna olmadıkça daha da yükseltmen gerekmiyo mu çıtayı? gökte ay, yerde biten ot, içtiğin su ikna edemedi seni de karanlık odalara aç sussuz kendini kapattırmak, mesirelik yerlerde toplaşıp tiz çığlıklar, feryat figan tanımadığın çırılçıplak insanlara sarılmalar mı ikna etti yani? bu nasıl eşik. dolarla anlam mı aranır bi de yani? hayır şu çıldırmışlıklara katlanmayı kendine reva görcek kadar öyle erişilmesi güç bir yerde de değil bu.
hayatında yolunda gitmeyen bi şeylere neden bulmak, onları halletmek için senden kaç yüz sene önce yaşamış adını bile bilmediğin birilerini affedip, onurlandırmak falan ve bunu inanarak yapmak psikoza bağlı sanrı gibi bi şey bence... ne haddine bi de?? senin hürmetine kaldı çünkü o da. sen ne oldun da onurlandırıyosun ölmüş gitmiş insanları? kimse de ben kimim demiyo.
anlam bulmak için para veren birinin herhangi birini onurlandırmak ya da affetmek gibi bi hakkı olabilir mi allah aşkına..
(bkz: karşılık görmeyen seçilmişlik sanrısı)
hayatında yolunda gitmeyen bi şeylere neden bulmak, onları halletmek için senden kaç yüz sene önce yaşamış adını bile bilmediğin birilerini affedip, onurlandırmak falan ve bunu inanarak yapmak psikoza bağlı sanrı gibi bi şey bence... ne haddine bi de?? senin hürmetine kaldı çünkü o da. sen ne oldun da onurlandırıyosun ölmüş gitmiş insanları? kimse de ben kimim demiyo.
anlam bulmak için para veren birinin herhangi birini onurlandırmak ya da affetmek gibi bi hakkı olabilir mi allah aşkına..
(bkz: karşılık görmeyen seçilmişlik sanrısı)
devamını gör...
4997.
bojackten alıntılar
çıkarılan ama unutulmuş dersleri bir kez daha hatırlatmak için..
halen izlemeyen varsa mutlaka izlesinler
kendinize dair karşı tarafa dair öğreneceğiniz çıkarım yapabileceğiniz hayata dair çok şey var
çıkarılan ama unutulmuş dersleri bir kez daha hatırlatmak için..
halen izlemeyen varsa mutlaka izlesinler
kendinize dair karşı tarafa dair öğreneceğiniz çıkarım yapabileceğiniz hayata dair çok şey var
devamını gör...
4998.
kendimle o kadar savaşlar verdim ki, artık yoruldum. umut etmekten, hayal kırıklığına uğramaktan, imkansızlıklardan, olabilecekken olmayanlardan, haber alamamaktan, elimin kolumun bağlı olmasından yoruldum! benim artık savaşacak en ufak gücüm kalmadı. yollarımız kesişsin diye uğraşamayacağım, gittiğim yerlerde denk geliriz diye oraya buraya bakıp heyecanlanmayacağım, yazdıklarını okumayacağım ama en önemlisi senin hayatından kendimi çıkaracağım; hatta çıkardım. artık tek bir haber alabilmek için çırpınan ben olmayacağım, ulaşmak isteyen ben olmayacağım, her zor durumda koşan, kollarını açan, her şeyi affeden o kişi ben olmayacağım. dahası artık savaşan kişi ben olmayacağım! ben yoruldum, tükendim, bittim… kalmadı benden geriye bir şey, bırakmadılar. artık bir şeyleri yoluna koymak için çırpınan o kişi ben olmayacağım!
devamını gör...
4999.
an itibarıyla bir yaş daha aldım. her yıl doğduğum gün öleceğim hissine kapılırım. geri dönüp bakıyorum da, kimleri kimleri uğurlamışım sonsuzluğa... öyle ise önemi yok, endişe yok. bugünü hâlâ nefes alarak bitirirsek bir yılımız daha var demektir. doğarken sormadılar... iyi ki doğduk mu, onu hâlâ devam eden hayat gösterecek.
devamını gör...
5000.
herşey bizim elimizde idi..
biz biz olmayı başaramadık, belki de biz biz olmayı başarmak istemedik..
çok sevmek..
çok sevilmek..
yok olmuyor hikayenin sonuna bakınca oturmayan, eğreti duran çok parça yok mu sence de?
biz biz olmayı başaramadık, belki de biz biz olmayı başarmak istemedik..
çok sevmek..
çok sevilmek..
yok olmuyor hikayenin sonuna bakınca oturmayan, eğreti duran çok parça yok mu sence de?
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2