4981.
"ortada bir sebep yokken insan iyi olur, değil mi? ama ben değilim. gün içinde kaç farklı ruh haline büründüğümü sayamıyorum. bir an mutlu hissediyorum, bir an hüzün çöküyor içime. dünümle bugünüm bir değil. kendimi tanımlamaya kalksam, hangi halimi esas alacağımı bilmiyorum. eğer insan kendini bilmekle huzura eriyorsa, ben neden her geçen gün daha da kayboluyorum?"
devamını gör...
4982.
kimmiş ya o , beni yıkacak!
bugün böyle bir yer gördüm ve oturdum ilk merdivene o kadar benziyormuş ki bana, benden fazlası terkedilmiş olmasıydı... ben terk etmesine izin vermedim kimsenin. vermem de...
"hayat sakin yaşantı değildir heyecan dorukta ve arkana bakmadan koş. yakalamasını izin verme hayatın daha hızlı olmalısın çünkü'sen senin senisin' sen senden fazlası olamazsın ama başarabilirsin, hiç bir şey seni yıldıramaz . güçlü olman gerekmiyor ve arkana bakmadan koşmam tabi. sen ikisini de yapmak zorundasın çünkü yapmaz isen yapamazsan o zaman seni herkes öldürür . istediklerini ellerine verirsen memnun olurlar. hiç bencil olmadın ama bu sefer olmak zorundasın ve olacaksın sen de memnun etme onları... seni sevenler ile sana değer veren insanlar ile hayatı hisset bu sana seni bahşedecek sen de biliyorsun değil mi? " dedi yanımda olan bina bende içine girdim harap olmasına rağmen asla konuşmadım girdim tavanlardan sarkan örümcek ağları paramparça olmuş duvarlar yaşanılan bir yer değildi terkedilmişti ve yine de iyiydi dimdik ama paramparça. ölü ve yaşıyordu , sakindi o kadar da sinirli, kırık döküktü bir o kadar da bütün fikirleri ile yine de vârdı ve yaşıyordu . bir gün yıkılacak gibi değildi her zaman yaşayacak gibiydi. onu sevdim ve galiba güzel bir yer buldum odalarını gezerken yine konuştu "konuş benimle sen bana benziyorsun! bir birimizi tamamlayalım dedi yıkılır bu bina çöker üstüne ne yaparsın yine biliyorum yılmazsın yaşamaya yine ümidin olur, konuş benimle lütfen!" dedi ben de baktım etrafıma sessizce çıktım diğer odaya geçtim ve duvarlara dokundum sessice yutkunmadan ve dik üstüme düşsün diye yumruklarımı savurdum , düşsün yıkılsın diye tekmeledim... olmadı yine yaşadı iyi ki tanıdım onu

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


ve sözlük her zaman ilaçtır , canım extra sıkıldığında da üzgün olduğumu hissettiğim anda da vs vs her daim yanımda canım sözlüğüm*
devamını gör...
4983.
bi koycam uçacak beş yuz metre bi uçan tekme atcam ağzınin ortasına manyak.
devamını gör...
4984.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
4985.
yine bir şeyler karalayıp saçmalamaya geldim. zaten pas geçersiniz ama olur da okumak isterseniz bu şarkı eşliğinde okuyabilirsiniz.


bir yol var. olabildiğince ince ve ucu bucağı gözükmeyecek kadar uzaklara giden bir yol. en fazla iki zayıf karınca sığar yan yana. belli ki bir su açmış bu yolu. kurak toprakların üzerinden bir kaç tutam saç kalınlığında su yürümüş, yolunu buldukça. nereden geldiği bile meçhul bir su. buralarda hiç su görmeyi beklemezken, bir damla mucize gibi karşılanabilecekken nasıl olabilir ki? kendine bile ait olmayan toprağın üstünde başkaları da izleyebilsin, takip edebilsin diye yol açmak? ne demek hiç bilmediğin yollarda kaybolmamak? nereden bilebilirsin bunu? nasıl milyonlarca karıncanın, ki hepsi bu toprakların ev sahibidir, güvendiği bir patikayı serebilirsin onların önüne? asıl mucize bu iki damla suyun buraya ulaşabilmesi mi yoksa böylece yol göstereci olabilmesi mi? yüceliği hangisinde gizli? yoksa sadece bilmediği topraklarda bu denli kendine olan güveni mi herkesi kazanan? herkes diyorum çünkü burada karıncalardan başka kimse yaşamaz. peki ya onlara ne demeli? milyonlarca kardeş bir arada yaşarken ve her birinin yaptığı iş ezelden beri aynı olduğu halde birbirlerine güvenmek yerine bir yabancıya inanmak ve açtığı yolda gitmek?
bundan bir asır öncesinde bir kelebek ile tanışmış, kısa ömründe ona eşlik etmiştim. o kendisinden başka kimseye güvenmezdi mesela. onun takip etmek istediği ya da zorunda olduğu bir yol da yoktu. rüzgar nereye esere, kanatları onu nereye götürürken yorulmuyorsa oraya uçmayı tercih ederdi. bu karıncalara da hep küçümser gözlerle bakardı. bir ömür toprağın üstünde yaşamayı, her gün aynı işin peşinden koşmayı ve uzun yıllar yaşamayı ruhsuz varlıkların yaptığı bir iş olduğunu söylerdi. haklıydı belki, kaderden bağımsız. kanatları olsaydı karıncalar da uçar ama daha az yaşardı belki.
kelebek de karıncalar gibi düşünüyordu ama su için. su mucizeydi. yol göstermiyordu belki ona ama su sayesinde yolunda kalabiliyordu. kısacık ömründe tek bir karıncayı sevmek zorunda değildi pek tabii. ama karıncanın taptığı şey ile yaşıyor, o da ona tapıyordu.
peki sonunda kim daha mutluydu? taptığı suya uzun yıllarca hizmet eden, suyun her verdiğini alan, açtığı yolda yürüyen karıncalar mı? özgür olduğu halde suya yalnızca bir defa dokunabilen kelebek mi?
devamını gör...
4986.
alice çoktan boğuldu ve alan çoktan öldü. saga bunları fark ettiğinde jamesin zihnini de terk etmiş bulundu. şimdi istedigi kadar marysine özürler dileyip affedilmek için pyramid headin gazabıyla anksiyete nöbetleri geçirebilir karanlık duygularıyla karın ağrıları yaşayabilirdi mariasını arzulayarak geçirdiği geceleriyle oradan oraya sürüklenip hayatı boyunca yapayalnız kalabilirdi. saganın derdi değildi. saga bunlarla uğraşmaktan vazgeçti. çünkü kızını bulmuştu.
zaten uğruna feda edilmiş karakterleri gömmenin vaktiydi. bu yas ömrünce taşıyacağı bir yaraydı ve daha da yük olmasına gerek yoktu..
devamını gör...
4987.
baba olmak için ehliyet şart! bu ülkede mafya babası, iskele babası, para babası olabilirsin. ama evlat yetiştirmek, aile geçindirmek, bir düzenin koruyucusu olmak her erkeğin harcı değil. arkandan ömür boyu bekâr kalsaydın dedirtmeyeceksin. öyle bir sahipleneceksin ki aileni, her güçlüğün üzerinden beraber geleceksiniz. her düşüşlerinde sana tutunup ayağa kalkacaklar, her zorlukta ilk seni yanında bulacaklar. yoksa çocuğu yapması on dakika. tohumu atıp gübresini vermezsen, suyunu eksik edersen, güneş göstermezsen fidana dönmez, yaprak-yemiş-çiçek de vermez.
devamını gör...
4988.
en son 4 ay önce yazmışım bu başlığa, özlemiş beni besbelli.
kusura bakma karalama defteri, mutlu olmakla meşguldüm bir kaç aydır. mutlu olunca sana gelesim de tutmuyor pek. çok başka başlıklar, çok başka hisler tuttu yerini bir süredir. merak etme ama dönüşüm de sağlam oldu. öyle ki, eskisi kadar yorgun ve kırgın geldim sana.
canım biraz fazla yanıyor şu an. gözlerim yanıyor, başım dönüyor ara ara. yeni tanıştığım bir canavarla savaşıyorum. ben miyim bu canavar yoksa o mu, onu bile bilmiyorum. en çok neye canımın yandığını biliyorum da, nasıl geçeceğini inan, hiç bilmiyorum. geçer elbet, her yara kabuk bağlamaya mahkum da , ben o yarayı yeniden kanatırken bile tereddüt edeceğim artık.
daha önce çok kez söyledim bir yerlerde, birilerine; şüphe en tehlikeli zehirdir. bir kere insanın içine düştü mü kemirir durur hızlı hızlı, oyar içini insanın. ya başından kovalayacaksın o şüpheyi içinden ya da o şüphenin kaynağını kanserli bir organ gibi söküp atacaksın. telafisi yok bunun, bileceksin, yine de sökeceksin. çünkü şüphe de yayılır bütün hücrelerine kanser gibi. için paramparça olacak o organı sökerken, eksik kalacaksın ama yapmalısın, biliyorsun işte.

şimdi yum gözlerini. belki kötü bir kabusun seni esir aldığı gecenin sabahına uyanırsın. belki bunları uyur gezer kırıkların yazıyordur şimdi. kalp sancın belki sadece bir karabasandır. umarım kötü bir geceden ibarettir her şey. umarım sabah uyandığımda bu yazı burada olmaz. umarım rüyama açarım gözlerimi. umarım mahvetmemiştir her şeyi…
devamını gör...
4989.
birazdan işe gitmek için evden çıkacağım. salak insanlara karşı olan nefretimi buraya kusmustum hatırlarsanız. öyle nefret ediyorum low iq'lardan. ve o yere vardığımda bu neandartellere maalesef yine maruz kalacağım.

kaos istiyorum sözlük ciddi ciddi. dünya savaşı olur, ölümcül salgın hastalık olur fark etmez ama doğal seleksiyonu engelleyen modern tıbbın bir şekilde pasifize olması lazım. normal şartlarda hayatta kalamayacak çok fazla aptala maruz kalıyorum gün içerisinde.

yav bir insan kendini hiç mi gelistirmez ? sorunlara karşı pratik çözüm üretemez ? çıldırıyorum.
devamını gör...
4990.
kamu alem birdir bizde
devamını gör...
4991.
bi an vardır. gökyüzüne baktığınızda yıldızların daha bir parlak geldiği bir an.
şarkıların daha bir canlı geldiği sonuna kadar dinlediğiniz bir an.
olmayışlara üzülmeyi bıraktığınız, kabullendiğiniz bir an.
hayatın renklerinin daha bir parlak geldiği bir an.
işte o anı tutun ve bırakmayın. kimsenin bozmasına da izin vermeyin.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
4992.
bir yudum kahvesini içtiğim kimseye nankörlük etmedim. çalıştığım birçok insanın küçük göreceği konum ve durumdaki hiç kimseyi kendimden aşağı görmedim* çünkü benim için etiket değil işini iyi yapan herkes eşit derecede saygıyı hak etti. kimseyle şu okul mezunu, bu işi yapıyor diye arkadaşlık kurmadım. ailem her zaman gerçek bir hayat dersinin kimden geleceğini bilmeyeceğimi söyleyerek büyüttü ve buna yaşadığım her günde inandım, inanacağım. şimdi bakıyorum da en kibirli insanlar alçak gönülden, ne bileyim erdemlerden falan bahsediyor.

ben çalışırken de aileme de arkadaşlarıma da iyisinde olduğu gibi kötüsünde de bir kötülük yapmadım. kendimi, haddimi hep bildim. kendi dünyamdaki sonsuz çelişkiye ve eksiğe bakmadan insanlığa yargı dağıtmaya çalışmadım. hepimiz insanız hiçbir şeyi tamamen doğru yapamayız ama gönül rahatlığıyla önümüze bakabilirsek tamamız diye düşündüm. bir insana iftiralar atmaya çalışmak ah almaktır. insanların mutsuzluğundan keyif almak her dinde ve millette yanlıştır. hiçbir sorgu ve evrende karşıma çıkacak bir kul hakkım yok. bendekileri de hayatımda dostum dediğim ama bana kötülük yapmak için çabalayan insanları görmemek için helal ediyorum. bende bir gram hakkınız yok bunu da bilin istiyorum. bugüne kadar elde ettiğim her şeyi kibirle inkar etmeye çalışsanız da tırnaklarımla kazıyarak elde ettim. sizin aklınız yetmiyor, ermiyor diye bu gerçek değişmiyor. bu süreçte ne rüşvet verdim ne hakka girdim ne de bir allah'ın kulunun hakkına girdim. benim durumumda olan herkes neyi aldı ise neyi verdi ise ben onu yaptım.

kimsenin bir kuruşunda, makamında, işinde gücünde, hayatında gözüm yok. bende olanın beş katı sizin olsun yeter ki benim temiz dünyamdan uzak durun. dün birdim bugün beşim hiçbir bedduanız işe yaramıyor bunu da bilin. vicdanınız nasıl rahat ediyor bilmiyorum ama ben her konuda başımı yastığa rahat koyuyorum. olduğum kişi olmak için çok uğraş verdim. olduğum kişiyle, ailemle, sevdiklerimle gurur duyuyorum. dünyaya bin kere de gelsem aynı ailede doğmak isterdim. ben sevgiyle, gerçekten desteklenerek, değer görerek büyüdüm. bu şansı elde ettiğim için her günde şükrettim. vicdanınızı gidin başka insanlar üzerinden temizleyin.
devamını gör...
4993.
önceden olsa çok yazıp çizerdim ama hepsini bir neyse ile geçiştiriyorum
devamını gör...
4994.
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde.
devamını gör...
4995.
bir varmış bir yokmuş, tanrının kulu çokmuş, çok yemesi yok demesi pek günahmış. evvel zaman içinde kalbur zaman içinde yaşamanın zor olduğu günler gelmiş çatmış. bunu gören neylesin, ah edip ağlasın vah edip karalar bağlasın, sonunda kalemi alıp yazmaya başlasın...
cüce ve 7 pamuk prenses
7 pamuk prenses varmış
biri bilgin
biri güzel
biri şişko
biri eskort
biri tembel
biri belediye başkanı
biri meraklı
1tane de cüce varmış
hikayenin sonunda cüce hepsii ile ilişkiye girmiş ve bj yüzden prensesler birbirine girmiş ve dağılmış hepsi
7 pamuk prenses 7 bölgeye dagılmış
karadeniz ege akdeniz ic anadolu falan
sonra cüce gidip hepsini kendi bolgelerinde bi daha.
cüce 7 prensese 7 bölgede 7 gün içinde yedirmiş cücesini ve hikaye burada bitmiş.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim