normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
2821.
"bardan çıktı. bütün gece içkisini yudumlayıp uzun uzun düşünmüştü. dışarıda ince ince yağan yağmuru görünce; pardesüsünün yakasını kaldırdı. eski karısının hediyesi olan pardesünün bu kadar yıprandığını daha önce farketmemişti. gerçi kadının onu iş arkadaşıyla aldattığını da farkedememişti uzun bir zaman... yağmurun altında usul usul yürümeye başladı. toplumdan ve eski dostlarından alacağı intikamı düşünerek bir sigara yaktı. insan ırkına karşı en ufak bir merhamet beslemiyordu. kendine bile..."
devamını gör...
2822.
bizi en çok yaralayanlar bir zamanlar sevdiklerimizdi.
sevmeseydik böyle olur muydu?
sevmeseydik gece işten eve gelirken yolda hıçkırarak ağlar mıydık?
sarılarak ağlamak ister miydik?
sena şener 'den
belki de biz
öğrenmeliyiz
belki de biz
sevmemeliyiz...
sevmeseydik böyle olur muydu?
sevmeseydik gece işten eve gelirken yolda hıçkırarak ağlar mıydık?
sarılarak ağlamak ister miydik?
sena şener 'den
belki de biz
öğrenmeliyiz
belki de biz
sevmemeliyiz...
devamını gör...
2823.
sözlük aşırı iyi şeyler oluyor.*
5 sene önceki kedili beni görse şuan kalp krizi geçirirdi.
akademik kadın olabilirim.
aşırı heyecanlıyım, aşırı.
5 sene önceki kedili beni görse şuan kalp krizi geçirirdi.
akademik kadın olabilirim.
aşırı heyecanlıyım, aşırı.
devamını gör...
2824.
yine kalemimin ucunu sivriltiyorum bu nemli ağustos gecesinde. güzel, sakin bir gece. dalga sesleri tam dibimde ve ben denizin huzurunu içime çekiyorum. dalgalar beyaz beyaz köpükler oluşturuyor, şenlik var denizde anlaşılan. hava yüzüme yüzüme çarpıyor ve o kadar güzel bir hava ki bu... kışın özlediğimiz o hava bu hava işte. ne sıcak ne de soğuk. tam kararında. milyarlarca yıl önce kayalarin parçası olan kum tanecikleri şimdi ayaklarımın altında uzanıyor. kalbimin sesini dinliyorum, nefeslerimin farkına varıyorum. burada olduğumun ve yaşadığımın farkına varıyorum. ve tabii ki yoldaşım olan yıldızlara bakıyorum, gökyüzünde asılı elmaslara. gözlerim keşke daha iyi görse de bu doğal güzelliği daha net aktarabilsem kağıdıma. kendimi hatırlıyorum, eski beni. odama kapanıp göğü araştırmalarımı özlüyorum. sonra balkonuma çıkıp çıkıp elektriklerin kesilmesini dilediğimi hatırlıyorum. kara delikleri hayal ettiğimi, acaba şu an görüş açımda kaç tanesinin olduğunu merak etmemi... evrenle aramda bağ kurmam çok kolay olmuştu. çok güçlü hislere boğmustu bu bağ beni. hani olur ya yeni bir keşif yaparsın ve bu sana muazzam duygular ve heyecan hissettirir. işte öyle bir şey. şimdi denize ve karanlıkta ne kadar olabilecekse ufuğa bakıyorum. tüm bu dünya nasıl var oldu, nasıl? ben bu düşüncelere nasıl sahip oldum? o kadar geniş bir spektrum var ki yaşamda. düşünerek bile bitmiyor. bazen bunları yazasım geliyor ama başaramıyorum. anlatılamaz diyorum, düşünülebilir sadece sanki. ben o spektrumu çok nadir, neredeyse görebiliyorum ama asla tutamıyorum aklımda o genişliği. acaba mümkün olan her şeyi bilseydik aklımızı kaçırır mıydık? merak konusu. zaten merak başlı başına bir merak konusu da neyse o taraflara girmeyelim şimdi. sadece bu dolunayın tadını çıkarmak ve denize odaklanmak istiyorum, yaşamın keyfine varabilmek için.
devamını gör...
2825.
bu başlığı seviyorum. dönüp aylar öncesinde yazdıklarıma bakmak hoşuma gidiyor, bunu fark ettim.
bazı şeyler yoluna girdi son tanımımdan beri, ben bile bazen inanamıyorum. her şey dört dörtlük değil, aslında daha da kötü bir hâle geldi bir taraftan ama sanırım o tek şeyin gerçekleşmiş olması şimdi olanları hafifletiyor.
epey yorgunum. ruhsal olarak aslında, ama vücuduma bile yansımaya başladı bu. yazmayı özlemişim. ve okumayı. izlemeyi, düşünmeyi, eleştirmeyi... eskiden karaladığım öyküler, kurgular vardı. zihnimde onlarca evren ve yüzlerce karakter vardı ama kendimi o kadar saldım ki o evrenlerde kıyamet koptu, içindekiler de öldü. bu beni mutsuz yapıyor. tam bir işin peşinden hevesli bir şekilde giderken ortaya engel çıkması ve benim de artık hemen vazgeçebilecek kadar zayıf, güçsüz düşmüş olmam beni mahvediyor.
bolca okumak istiyorum. ve yazmak. hayal gücüm tutunduğum birkaç şeyden biri; onun solup gidişini izlemek acı verici. kaydadeğer bir şeyler yapabilmek istiyorum; bir gün geriye baktığımda, bu hayatta istediğim şekilde yaptığım şeyler oldu, başardım, demek istiyorum.
çok mu şey istiyorum gerçekten?
bazı şeyler yoluna girdi son tanımımdan beri, ben bile bazen inanamıyorum. her şey dört dörtlük değil, aslında daha da kötü bir hâle geldi bir taraftan ama sanırım o tek şeyin gerçekleşmiş olması şimdi olanları hafifletiyor.
epey yorgunum. ruhsal olarak aslında, ama vücuduma bile yansımaya başladı bu. yazmayı özlemişim. ve okumayı. izlemeyi, düşünmeyi, eleştirmeyi... eskiden karaladığım öyküler, kurgular vardı. zihnimde onlarca evren ve yüzlerce karakter vardı ama kendimi o kadar saldım ki o evrenlerde kıyamet koptu, içindekiler de öldü. bu beni mutsuz yapıyor. tam bir işin peşinden hevesli bir şekilde giderken ortaya engel çıkması ve benim de artık hemen vazgeçebilecek kadar zayıf, güçsüz düşmüş olmam beni mahvediyor.
bolca okumak istiyorum. ve yazmak. hayal gücüm tutunduğum birkaç şeyden biri; onun solup gidişini izlemek acı verici. kaydadeğer bir şeyler yapabilmek istiyorum; bir gün geriye baktığımda, bu hayatta istediğim şekilde yaptığım şeyler oldu, başardım, demek istiyorum.
çok mu şey istiyorum gerçekten?
devamını gör...
2826.
ben ise çoktan vazgeçmiştim... o yüzden artık yakınmıyorum. o yüzden bir şey anlatasım gelmiyor. ama hâlâ bir duvar değilim. hâlâ varım. o kadar vazgeçmişim ki. ergenlik bunalımlarımı bile salmışım. yok olmayı bile istemiyorum artık bu yüzden. hiçbir şey kurtaramayacak beni. ben dahil... hayal kurmuyorum. kötüsü ise kurduğum hayalleri hatırlamıyorum. belki ne gerçeğe ne de hayale sahiptim. neye sahiptim? batabildiğim kadar battım. ama kimseye anlatamıyorum. bu yükle yaşanır bir ömür ama nasıl? kandırılıyorum sürekli. izin veriyorum. bir değerimi koyamadım ortaya. rezil oldum. tükürsem suratıma karşıma geçip. kendime bakıp ağlardım. birisi canımı yakmadığı sürece durduk yere ağlamıyorum artık. bir de kendim canımı yakmadıkça... anlatamıyorum... tek kelime edemiyorum. ama hâlâ duvar değilim. ama bir gün duvar olsam bile ilk beni yıkacaklar biliyorum. duvar olunca bile rahata eremeyeceğim, biliyorum.
devamını gör...
2827.
"kapı çalındığında; televizyondaki evlendirme programlarını hızla geçerek izleyecek aklı selim bir şeyler arıyor ve kanepede oturmuş 4. birasını içiyordu. kapıyı açtığında onu gördü. aradan geçen 5 yılda neredeyse hiç yaşlanmamıştı. ama artık gözüne eskisi kadar güzel görünmüyordu. 'her zaman bu kadar çirkin miydi? yoksa yaşananlar yüzünden mi onu artık çirkin bir kadın olarak görüyorum?' diye düşündü bir an. yüzünde farkettiği ilk şey akmış rimelleri olmuştu. 'bir şey demeyecek misin?' diye sordu kadın. aklına bir şey gelmiyordu. yaklaşık 30 saniye kadar birbirlerine baktılar. 'lütfen bir şey söyle, bağır çağır ama bir şey söyle' diye tekrarladı kadın. onu daha önce hiç bu kadar çaresiz görmemişti. oysa özgüvenine ve gülümsemesine aşık olmuştu kampüsün bahçesinde, onunla ilk tanıştığı gün. 'seni özledim' dedi kadın. kapıyı yavaşça kapattı bu sözün üstüne. biraz bekledi. '5 yıl önce gitmiş kadın tekrar geldiyse kapına; ya terkedilmiştir, ya da aldatılmıştır. ilâhi adalet işte.' diye düşündü bu sefer. düşündü ama içinin en derinlerinde bir yerlerde, bir şeyin cız ettiğini hissetti. 5 yıl önce onun yaşadığı acıyı bu sefer ona bu acıyı yaşatan yaşıyordu demek ki. sehpahadaki yeni açtığı birayı unutmuştu çoktan. buzdolabındaki yarım şişe viskiyi alıp tekli koltuğa yığıldı. bütün gece orada oturup içti. yeni açılmış bira şişesini ertesi sabaha kadar görmeyecekti..."
devamını gör...
2828.
2829.
bu şarkıyı bulduğum günü hatırladım. ve shazam'ını. bana çalışan shazamını. ve instagram postlarımı... ve bulduğum abuk şarkılarımı. gece uykusuzluklarımı. kavga edip aynı anda yazışlarımı. bu da nereden çıktı, öğlenin bir vaktinde?
sarı elmalı gong şarkısı gibi civcivin dittiği... gereksiz saçmalıkların, bağlantısız bağlantısı.
gecenin sırıkları. avuntunun mavi direkleri. laçkalı mübeşşir didikleri... soru işaretleri. işaret fişekleri... alakasız kafiye yanılsamaları.
hiçbir bağlamları... yazarların abuk olmayan karalamaları. uzun zamandır dizilmeyenleri.. *
devamını gör...
2830.
upuzun bi ara verdik sözlük, hem kendimle olan yolculuğa hem de buradaki yolculuğuma.
bayramda ilk defa eve gitmedim. ailemden uzakta, kendime tatil dediğim birşey uydurdum ve o güzelim çanakkale'ye gittim. iyi ki de gitmişim. biriyle yanyana oturup, zorlukları göğüslemenin ne demek olduğunu gördüm biraz. zor olacaktı biliyorum ama bu benim için ilk sanırım. deneyerek öğrenecek çok şeyim var.
tüm bunlar olurken, ev arkadaşım yanlız yaşamak istediğini söyledi, pencere önünde oturmuş bi yandan çalışıp, bir yandan onun covid pozitif çıkmasına üzülürken ben. ikinci bir şok dalgası yaşattı bana. yanlız yaşamayı hep istemiş ama hiç başaramamış biri olarak ben, çok korktum. ekonominin durumu, kiraların faişliği beni tek yaşamaktan alıkoyan şey gibiydi. ama sanırım öyle değilmiş. 1 hafta içerisinde ev buldum, taşındım. çok ağladım, ağlamadım desem yalan söylemiş olurum. çünkü ben değişiklik sevmem pek, hatta hiç. konfor alanını değiştirmek zor ve sancılıdır benim için. keza çanakkale'nin bana kazandırdığı o kişi yanımda olmasa, belki de çok fazla dağılırdım. şimdi yeni evimde pencere önünde oturmuş, son 2 hafta içinde olanları düşünüyorum. bambaşka bir yolculuk olacak bu bana. yeni bir deneyim. kendimle olan yolculuğmda 2. perde başladı belki de... umarım güzel olur sözlük, umarım. yeniliklerden korkmamayı öğrenmemiz dileği ile. sevgiyle kalın.
bayramda ilk defa eve gitmedim. ailemden uzakta, kendime tatil dediğim birşey uydurdum ve o güzelim çanakkale'ye gittim. iyi ki de gitmişim. biriyle yanyana oturup, zorlukları göğüslemenin ne demek olduğunu gördüm biraz. zor olacaktı biliyorum ama bu benim için ilk sanırım. deneyerek öğrenecek çok şeyim var.
tüm bunlar olurken, ev arkadaşım yanlız yaşamak istediğini söyledi, pencere önünde oturmuş bi yandan çalışıp, bir yandan onun covid pozitif çıkmasına üzülürken ben. ikinci bir şok dalgası yaşattı bana. yanlız yaşamayı hep istemiş ama hiç başaramamış biri olarak ben, çok korktum. ekonominin durumu, kiraların faişliği beni tek yaşamaktan alıkoyan şey gibiydi. ama sanırım öyle değilmiş. 1 hafta içerisinde ev buldum, taşındım. çok ağladım, ağlamadım desem yalan söylemiş olurum. çünkü ben değişiklik sevmem pek, hatta hiç. konfor alanını değiştirmek zor ve sancılıdır benim için. keza çanakkale'nin bana kazandırdığı o kişi yanımda olmasa, belki de çok fazla dağılırdım. şimdi yeni evimde pencere önünde oturmuş, son 2 hafta içinde olanları düşünüyorum. bambaşka bir yolculuk olacak bu bana. yeni bir deneyim. kendimle olan yolculuğmda 2. perde başladı belki de... umarım güzel olur sözlük, umarım. yeniliklerden korkmamayı öğrenmemiz dileği ile. sevgiyle kalın.
devamını gör...
2831.

hafta başında 3 vefat haberi ile yıkılmış ve babamın da artık iyileşme umudunun kalmadığını, önümüzdeki süreçte (bkz: palyatif tedavi) dışında yapılacak bir şey kalmadığını ögrenmişken yaşından büyük acılar içinde bogulmasın, yaşama azmini kaybetmesin diye oğlumun 10 yaş doğum gününü kutladık sözlük. büyümek böyle bir şey işte.
devamını gör...
2832.
sabah o kadar neşeliydim ki bir arkadaşım içine etti.
tercih ettiği aöf gelmemiž. sırf niye demedin diye bir sürü laf...
hanımı ise yaz okuluna girmiş, ben niye tüm kitaptan sorumlu olduğunu söylemiştim.
ben dekan mıyım?
açın, okuyun.
hep mi ben suçluyum?
tercih ettiği aöf gelmemiž. sırf niye demedin diye bir sürü laf...
hanımı ise yaz okuluna girmiş, ben niye tüm kitaptan sorumlu olduğunu söylemiştim.
ben dekan mıyım?
açın, okuyun.
hep mi ben suçluyum?
devamını gör...
2833.
rüya gibi başlamıştı herşey
gözüm başkasını görmemişti hiç
kalbim aklım sadece o diyordu
hergecen gün daha çok daha çok sevdim bağlandım
limanim yaptım
sözün kısası
sayende güçlendim
kimseye guvenilmeyecegini
koru körüne baglanilmayacagini
öğrettin
dimdik ayaktayım şimdi
eskiye nazaran daha güçlü
tek fark insan sevmiyorum artık ...
gözüm başkasını görmemişti hiç
kalbim aklım sadece o diyordu
hergecen gün daha çok daha çok sevdim bağlandım
limanim yaptım
sözün kısası
sayende güçlendim
kimseye guvenilmeyecegini
koru körüne baglanilmayacagini
öğrettin
dimdik ayaktayım şimdi
eskiye nazaran daha güçlü
tek fark insan sevmiyorum artık ...
devamını gör...
2834.
öyle bir an ki aslında çok da basit bir zaman ,
senin korktuğun izleyemediğin filmi, dinleyemediğin şarkıyı , anımsamak istemediğin o insanın bir anda karşına çıkması;
sonrasında ne korktuğun kadar zor ne de düşündüğün kadar kötü , hatta kaderin bu tatlı cilvesi ya da hayatın trajikomedisi de diyebilirsin ne dersen de bir şekilde geçen zamanla yapamadığın şeylerin sen yapamadın ama bak nasıl kolaymış dercesine olmasını hayretle izliyorum.
bu ve benzeri olayları o kadar çok yaşıyorum ki acaba algıda seçiciliğe mi maruz kalıyorum yoksa gerçekten hayat bu kadar trajikomik mi ?
senin korktuğun izleyemediğin filmi, dinleyemediğin şarkıyı , anımsamak istemediğin o insanın bir anda karşına çıkması;
sonrasında ne korktuğun kadar zor ne de düşündüğün kadar kötü , hatta kaderin bu tatlı cilvesi ya da hayatın trajikomedisi de diyebilirsin ne dersen de bir şekilde geçen zamanla yapamadığın şeylerin sen yapamadın ama bak nasıl kolaymış dercesine olmasını hayretle izliyorum.
bu ve benzeri olayları o kadar çok yaşıyorum ki acaba algıda seçiciliğe mi maruz kalıyorum yoksa gerçekten hayat bu kadar trajikomik mi ?
devamını gör...
2835.
hiç bir işim rast gitmiyor. ne yapmış olabilirim. kendimi sorguluyorum. yok bulamıyorum. neye elimi atsam her şey mahvoluyor. birine ihtiyacım var. yalnızlık beni çok yoruyor. çok yoruldum bazı şeylerden. olmasını istediğim yok. olsa bile bir türlü mutlu olamıyorum. bir de çevremdeki insanlara da zarar veriyorum. ama böyle olmasını istemiyorum. ne olmasını istiyorum ki ben ? ya da ne olmasını istemiyorum ? bilmiyorum ki.
bazı şeylerin değişmesini istiyorum ki. bak eskisi gibiyim artık. her şey geri nüksetti. zarar verdim çoğu kişiye, yine gözüme uyku girmiyor. girse bile kabuslar geri geliyor. kan ter uyanış..
kime güveneceğimi de bilmiyorum. sizce de her şey çok karmaşık değil mi ?
bazı şeylerin değişmesini istiyorum ki. bak eskisi gibiyim artık. her şey geri nüksetti. zarar verdim çoğu kişiye, yine gözüme uyku girmiyor. girse bile kabuslar geri geliyor. kan ter uyanış..
kime güveneceğimi de bilmiyorum. sizce de her şey çok karmaşık değil mi ?
devamını gör...
2836.
sözlüğü buraya tanım girmeliyim düşüncesi ile açtım çünkü boğuluyormuş gibi hissediyorum, derdimi kimseye anlatamadığım için de bir şekilde içimi dökmeye ihtiyacım var.
bu senenin haziran ayı hayatımda çok önemli bir dönüm noktasıydı. ya sahip olduğum her şeyi kaybedecek ve hayatım tepetaklak olacaktı ya da bu süreci atlatıp hayatıma kaldığım yerden devam edecek ve ilerleyen günlerimi neşe ve keyifle geçirebilecektim. doğal olarak oldukça stresli bir dönemdi ve zannediyordum ki hayatımın bu dönemini atlattıktan sonra uzun bir süre böyle bir stres yaşamayacaktım.
işte hayatın bana g*tüyle güldüğü nokta tam olarak burası arkadaşlar. artık yaşadığım her gün benim için ayrı bir stres kaynağı, değer verdiğim insanların gözümün önünde eriyip gitmesine şahit oluyorum ve bir şeytanla aynı evin içinde yaşamak zorundayım. şeytan diyorum çünkü emin olun muhtemelen hayatınızın hiçbir döneminde içi böylesine saf bir kötülükle dolu bir insanla karşılaşmamışsınızdır. ben bir insanın en fazla ne kadar kötü olabileceğini onunla öğrendim.
daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim, girsem bu entry onlarca sayfa tutabilecek uzunlukta olur muhtemelen ama şu kadarını söylebilirim ki benim şu son 3 ayda yaşadıklarımın çeyreğini yaşayan tanıdıklarım psikologlardan çıkmıyorlar. son derece yıpratıcı ve stresli bir süreç ama insan alışıyor bir süre sonra, tıpkı her şeye alışıldığı gibi.
bir de bütün bunların üstüne covid oldum. kimseye söylemedim covid olduğumu, tam da ailecek tatile gittiğimizde covid olacağım tuttu ama neyse ki herkesten izole bir ortamda bulunduğumuz için içim rahat, kimseye covid bulaştırma riskim yok. ailemizin geri kalan üyeleri de covid oldu tabii ki ama onların belirtileri çok çok daha hafif.
bu covid ile 3. imtihanım oluyor. bütün covid belirtilerini kimseye söylemeden kendi içimde yaşadım, öğrendiğim bilgilere dayanarak kendi tedavimi kendi kendime gerçekleştirdim. önce bir boğaz ağrısı ve şişmesiyle başlayan öyküm dün yükselen ateş ile beraber farklı bir noktaya evrildi. ateşim geçti neyse ki ama boğaz ağrım hâlâ devam ediyor ve covid'in bu sefer üzerimde bırakacağı etkilerden bir haberim. ilk seferinde gene yükselen ateş ile beraber 2 - 3 ay süren yoğun bir saç dökülmesi olmuştu, bu sefer de gene aynı şeyler yaşanacak muhtemelen. zaten zayıf düşen saçlarım iyice zayıf düşecek, onlar da benim gibi b*ku yediler anlayacağınız.
kısacası kötü hissediyorum, ruhsal olarak çökmüş durumdayım ve hiçbir şey yapmak istemiyorum. hayat benim için durdu ve devam etsin istemiyorum
bu senenin haziran ayı hayatımda çok önemli bir dönüm noktasıydı. ya sahip olduğum her şeyi kaybedecek ve hayatım tepetaklak olacaktı ya da bu süreci atlatıp hayatıma kaldığım yerden devam edecek ve ilerleyen günlerimi neşe ve keyifle geçirebilecektim. doğal olarak oldukça stresli bir dönemdi ve zannediyordum ki hayatımın bu dönemini atlattıktan sonra uzun bir süre böyle bir stres yaşamayacaktım.
işte hayatın bana g*tüyle güldüğü nokta tam olarak burası arkadaşlar. artık yaşadığım her gün benim için ayrı bir stres kaynağı, değer verdiğim insanların gözümün önünde eriyip gitmesine şahit oluyorum ve bir şeytanla aynı evin içinde yaşamak zorundayım. şeytan diyorum çünkü emin olun muhtemelen hayatınızın hiçbir döneminde içi böylesine saf bir kötülükle dolu bir insanla karşılaşmamışsınızdır. ben bir insanın en fazla ne kadar kötü olabileceğini onunla öğrendim.
daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim, girsem bu entry onlarca sayfa tutabilecek uzunlukta olur muhtemelen ama şu kadarını söylebilirim ki benim şu son 3 ayda yaşadıklarımın çeyreğini yaşayan tanıdıklarım psikologlardan çıkmıyorlar. son derece yıpratıcı ve stresli bir süreç ama insan alışıyor bir süre sonra, tıpkı her şeye alışıldığı gibi.
bir de bütün bunların üstüne covid oldum. kimseye söylemedim covid olduğumu, tam da ailecek tatile gittiğimizde covid olacağım tuttu ama neyse ki herkesten izole bir ortamda bulunduğumuz için içim rahat, kimseye covid bulaştırma riskim yok. ailemizin geri kalan üyeleri de covid oldu tabii ki ama onların belirtileri çok çok daha hafif.
bu covid ile 3. imtihanım oluyor. bütün covid belirtilerini kimseye söylemeden kendi içimde yaşadım, öğrendiğim bilgilere dayanarak kendi tedavimi kendi kendime gerçekleştirdim. önce bir boğaz ağrısı ve şişmesiyle başlayan öyküm dün yükselen ateş ile beraber farklı bir noktaya evrildi. ateşim geçti neyse ki ama boğaz ağrım hâlâ devam ediyor ve covid'in bu sefer üzerimde bırakacağı etkilerden bir haberim. ilk seferinde gene yükselen ateş ile beraber 2 - 3 ay süren yoğun bir saç dökülmesi olmuştu, bu sefer de gene aynı şeyler yaşanacak muhtemelen. zaten zayıf düşen saçlarım iyice zayıf düşecek, onlar da benim gibi b*ku yediler anlayacağınız.
kısacası kötü hissediyorum, ruhsal olarak çökmüş durumdayım ve hiçbir şey yapmak istemiyorum. hayat benim için durdu ve devam etsin istemiyorum
devamını gör...
2837.
bilinmez uzaktan bi şehir tıpkı sen ve ben gibi.
benim değil feyizli bi abinin sözü ama güzel.
benim değil feyizli bi abinin sözü ama güzel.
devamını gör...
2838.
bazı sözlerin kolay söylenebilir olmasındaki orantısızlık, herkesin fazladan bir umursamazlığı oluyor. "kusura bakma" "affedersin" "özür dilerim"... bunları sarf etmek, birileri için hala daha çok zor olabilir ama kolaylıkla söyleyenler, inanın çok daha fazla. öyle ki bu kolaylığın arkasında yapmadıkları şeyleri bile üstlenebilirler. bu sözleri kutsamak yerine bir edimi, bir tavrı, birkaç cümleyi sarf etmeden önceki karar noktasında bizi sınırlandıran öz saygıyı, durduran utanç balatalarını çok daha fazla önemsiyorum. herkeste olmuyor tabii. insanlar konuşmayı seven canlılardır, bu konuşmalar üzerinden künyeler yazmayı da bir o kadar severler. oysa sözcüklerle çizilmiş her imaj nesnesi gibi bu künyeler de kırılgandır. yani esasında, kimsenin kimseyi hayal kırıklığına uğrattığı falan yok. herkes olduğu gibi. sadece olmayan anlamları kendimiz yaratıp içimizdeki inanç açlığına kurbanlar veriyoruz. hepimizin içinde bir kötülük nüvesi var ve bazı iyi niyetlilerimiz gerçekten bunun üzerine çok çalışıyor, kimi zaman kendini harcamak pahasına da olsa... bu yüzden söylenmeyen, konuşulmayandaki anlam, saklı olduğu yerdeki kadar derin ve gerçektir. bir mücadelenin, bir büyük yorgunluğun kimseyi incitmek istemeyen uzlaşısıdır. sırf bu yüzden tabiat kanunları, aramızdan birilerini her zaman biraz daha çok hırpalayacak belki ama diğer türlüsüne değecek bir şey de ben bulamadım.
devamını gör...
2839.
( kaotik olaylar demiş birde. köyünden bile çıkmamış bir kaç makale okuyup kendini bir halt sanan antalya çomarının ağlamalarını okuyorum. bana nickaltı girdi diye özelden ulaşıp iftira atan ve taciz eden bir adet kaplama gördük gece vakitleri. kuduz it gibi saldırıyorsun ama saldırdığın kişilere dikkat et. o yazar hukukçuydu ve seni dava edecek. senden bilgilerini istemiş artistlik yapmışsın ama verememişsin? ne oldu? senin gibilerin sonu bu. hadi ilbi'ni de al yanına koyun gütmeye devam et.
devamını gör...
2840.
böyle kullanılmasına üzüldüğüm defter, naçizane.
benim için sözlüğün en kıymetli yerlerinden biri burası. birçok yazar için de içini döktüğü, kendiyle konuştuğu bir başlık. kendimize dair paylaşmak, aktarmak istediklerimizi buraya yazıyoruz. belki bazen duyulmak, anlaşılmak istediğimizde, belki bir gözlemciye ihtiyaç duyduğumuzda, belki kendimizden taştığımızda... buradan gitmek ve ardında iz bırakmak istemeyen yazarların da yine ilk uğradığı yer burası oluyor. bizden içeriklerini, kendilerini de alıp gitmek istediklerinde yani, anlıyorsunuz...
demem o ki karalamasanız mı acaba defterimizi? mis gibi sözlük kategorisi var, nickaltları var çılgın atılan. sadece bir fikir.
benim için sözlüğün en kıymetli yerlerinden biri burası. birçok yazar için de içini döktüğü, kendiyle konuştuğu bir başlık. kendimize dair paylaşmak, aktarmak istediklerimizi buraya yazıyoruz. belki bazen duyulmak, anlaşılmak istediğimizde, belki bir gözlemciye ihtiyaç duyduğumuzda, belki kendimizden taştığımızda... buradan gitmek ve ardında iz bırakmak istemeyen yazarların da yine ilk uğradığı yer burası oluyor. bizden içeriklerini, kendilerini de alıp gitmek istediklerinde yani, anlıyorsunuz...
demem o ki karalamasanız mı acaba defterimizi? mis gibi sözlük kategorisi var, nickaltları var çılgın atılan. sadece bir fikir.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2
