1181.
mezun biri olarak ders çalışmam gerekli.
geçen sene olduğu gibi keyfi isteklerimi yok etmeliyim. geçen yıldan büyük dersler aldım ve hatalarımı yeniden tekrarlamak istemiyorum.
hedefim öğretmenin dediği sayıdan çok kendi belirlediğim sayı benim için.
o hedefe ulaşmak istiyorum.
bunun için fedakarlıklar yapacağım. gücümü son haddine kadar kullanmak istiyorum.
arkadaşlarımdan, bazı sosyal medya mecraalarından uzaklaşmam gerekli.
her koyun kendi bacağından asılır, demişler ve bu süreçte kendime daima inanmalıyım. zaten bu yola kendime inanarak çıktım ve başaracağıma inanıyorum.
şimdi yapacağım fedakarlıklar beni uzun vadede belki de bir ömür mutlu edecek işime kavuşturabilir.
bazen dinleneceğim bazen kaytaracağım ama şu an önemli olan 2022 yılında iyi bir sıralama yapacağıma inancım beni daima dersin başına oturtacaktır.
sabredeceğim, azmedeceğim ve başaracağım.
devamını gör...
1182.
çok halsiz olduğumu, işi bırakıp eve gitmek istediğimi ifade etmek istediğim başlık.
devamını gör...
1183.
aşkı, aklıyla duyan insanın kalbi ve ruhu köreldi. ve yine sadece kalbiyle duyanın aklı ve ruhu körelecek... bu körelme, aşk’ı zayıf, çirkin ve hastalıklı bir bağımlılığa dönüştürüyor. oysa aşk; akıl, kalp ve ruhun ortak sesi ve insanın kendisidir.
sevdiğiniz için güzel, sevdiğiniz için değerli kılma hakkınız yok sevgiliyi. güzel, değerli olduğu için sevme hakkınız, var. sevginiz kalbinizden sunulmuş bir "fedakârlık" değildir. zira bu sadece kendinizi değerli göstermenin gizil bir yoludur. bir matematiği olmamalı sevginin. alınan ve verilen bir nesne değildir o. tanrı’ya aitliğini hatırlayan, güzeldir. bu güzelliği gören göz de güzeldir.


"herkesin kamburu içindedir" dedi, toprağa henüz atılmış bir tohum.
devamını gör...
1184.
ah bugün gelmesini istemediğim o kötü his yine yükleniyor içime. halbuki çizim yapıp kendimi iyi hissetmiştim. ama yok mutluluk kalıcı neden olsun ki. o benden gitmeye çoktan hazır. ellerim kucağımda her defasında bu kötü hisle baş başa kalmaktan çok yoruldum. nolur beni bırak artık, nolur.
devamını gör...
1185.
durduk yere prison break’e başladım yine. bu bitince house’a, oradan dexter’a veya seinfeld’e başlarım diye çok endişe duyuyorum. eskilerden kopamıyorum bir türlü.
devamını gör...
1186.
/ onüç damla gözyaşını saydım
alllahına kitabına sövüp saydım
şafak nabız gibi atıyordu
sarhoştum kasımpaşa'daydım
/

demiş hemşerim, ezberden geldi sesi, işin içinde ahmet abi de varken hem de. oysa benim yürümek gibi bir niyetim yoktu, cibran'ın okçusunu biliyordum çünkü ve onun "sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız. " dediğini bilenlerindendim. laf?

yürümeye niyetim yoktu aslında hiç yoktu, sarhoştum, yas gibi ufacık bişi vardı içimde, kavga ettim kendimle ve onunla, kapı önüne çıktım sigara içmeye, içtim, ona döndüm yüzümü, kapı kilitli, olsun öbür kapıdan girerim dedim, orası da kilitli ve bir not adıma yazılmış, "gidiyorum ben"

"lan bu kaçıncı" dedim kendi kendime, sonra sokağa baktım, mahalleye baktım, ben biraz yürüyeyim dedim kendime ve herkese, yürüdüm.

yaklaşık iki gün hiç durmadan yürüdüm, sarhoştum, alsancaktaydım, sarhoştum, yalıdaydım, sarhoştum güzelbahçe küçük limandaydım, eski kale fenerleri yerinde olsaydı yolumu çok daha önceden bulurdum ama yoklardı, ben de yürüdüm, karşıya geçeyim dedim köstenli eski bir dosta, sakın dedi, sakın bu gece yapma, ortak kontrol var ve artık ipler bizim elimizde değil, bilirim yalan söylemezdi o bana, o köstenin yani istanbul ağzı ile dalyanın en eski adamlarındandı.

vazgeçtim ben de, yürüdüm.
tam o sıra gördüm o dört kişiyi, gökte yeşil ay yoktu üstelik, ama o dört bıçak parıltısını nerde olsa tanırdım, cinayeti kör bir balıkçı gördü, ben gördüm, vapur gördü sadece.

hiçbirimiz ve hiçbiriniz orada yoktuk.

hatırladığım son şey onun yüzüme vurduğu ölü bir yavru kedi bedeni. sevmiyorum artık dedi, kediye mi dedi bana bana mı dedi bilmiyorum, gerçi ikisi de aynıydı, o bıraktığın gibi değilim diyordu, ben de gittiğim gibi değilim artık diyordum.

üstelik vapuru ben vurmamıştım?

/ vapuru onlar vurdu ben vurmadım
sarhoştum kasımpaşa'daydım
cinayeti kör bir kayıkçı gördü
ben vursam kendimi vuracaktım
. /

devamını gör...
1187.
ankara valiliği'nden yapılan uyarıya göre; bu gece bölgemizde şiddetli sağanak bekleniyormuş. yağışlı havaları çok seviyorum, şiddetlisini daha bir çok. bu gece uzun olacak gibi.
devamını gör...
1188.
beğendiğim bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
“ilk karşına çıkan insanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu düşündüğün ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. geri kalanı ise bırakın ne isterse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium(budalalık insan hakkıdır).
devamını gör...
1189.
“güzel” denilen şey, sanattır. indirgemekse bu; yaşamla, yaşamdan gözü kamaşmamış bir "varlık"tan söz ediyorum. sonra; ışıklı bir perdeyi kaldırmış da, perdesiz bir ışığa bakan "varlık"tan... en son, ne ışığı, ne de perdeyi göremeyen "varlık"tan.
bir çocuk bu yüzden güzeldir, bir kedi bu yüzden...
müziği susmuş insanın, gülümsemesi susmuş. öfke boyumuzu aşıyor, sözcükler de. ölüyor yaşam, biz devam ediyoruz. güzel değiliz -gibi. etimizin duymadığını duymuyoruz...
devamını gör...
1190.
bu başlık gündüz vakti yazılacak bir yere benzemiyor hiç ama yazmanın gecesi gündüzü olur mu onu bilmiyorum işte.

mecburiyetten yazmanın gecesi olup gündüzü olmadığını, son ana bırakılan yazıların pazar gecesi tamamlanması gerektiğini biliyorum bir süredir. bilmesem de olurdu, neden biliyorum ki?

buraya yazdığım şeylerin birileri tarafından anlaşılması gerekir diye çok fazla saçmalamaktan kaçmaya çalışıyorum.

hayatta neyden kaçarsam ona tutuluyorum, böyle olmasından çok sıkıldım. bir şeylerden kaçarken belli etmeden kaçsak belki olmaz böyle, sanırım kaçmayı beceremiyorum. yalan söylemeyi de çok beceremiyorum, rol yapmayı, umursamaz olmayı... ben pek bir şey beceremiyorum sanırım.

daha fazla yazmaktan da vazgeçtim. yazmayı bile beceremiyorum.
devamını gör...
1191.
aynı yolu yürüyüp aynı yere varamamaktı seninle geldiğimiz nokta.
can yakıcı bir sensizlik vardı,
kabul edilemez bir yanlış,
buz gibi bir sessizlik...
uzunca düşündüm sonra üzerine,
birimiz gidiyorduk belki,
diğerimiz dönüyordu...
ben sana dönüyorken sen benden gidiyordun,
ve hangimiz başlatmıştı bunu bilmiyorduk...


sonra,
ömrümün geçtiği ama artık yabancısı olduğum şehrimin sokaklarındaki her kadın biraz bana,
her adam biraz sana dönüşüyordu.
susuyorlardı,
yüzleri asık,
içleri hüzünlüydü,
mutsuzlardı,
umutsuz,
yolları karanlık...


oysa ben gündüz bile sokak lambalarını yakıyordum;
giderek sana, giderek bana dönüşen herkes için,
hayal kırıklıklarımı göz kapaklarımın ardına gizliyordum sen görme diye,
ne kadar gizleyebilirdim sen bu kadar içimi görüyorken?
gizleyebilir miydim yıldızlar gibi elimi uzatsam sana dokunacak gibi oluşumun
ve senin tıpkı onlar gibi ışık yılları kadar uzak oluşunun
senden gidemeyişimin aslı sebebi oluşunu,
bu kadar biliyorken bendeki halini, gizleyebilir miydim?


peki bu kadar durduramazken ben gidişini,
neden yanıyordu hala sokak lambaları?


sen gidiyorsun... *
gidiyor yarınım, gidiyor evvelim, yaşamım sebebim gidiyor,
ama hepsinden önce sen gidiyorsun...
devamını gör...
1192.
“ hepimiz bu mekan ve bu zaman dilimindeki ziyaretçileriz.
sadece burdan geçiyoruz .
amacımız gözlemlemek, öğrenmek, gelişmek , sevmek.
sonra eve gideceğiz “
devamını gör...
1193.
her geçen gün seni daha iyi anlamaya başlıyorum. aslında bu korkutucu, çünkü kaderimizin aynı olacağını düşünmeye başladım artık. 27 yaş laneti diye bir şey var mı acaba? yaklaştıkça kendimi daha çok senin gibi hissediyorum. sanki her geçen gün yavaş yavaş ölüyorum ama çevremdekiler fakretmiyor bunu. farkettirmiyorum. gülüyorum, işin garip kısmı insanların beni ağlarken görmesine izin de veriyorum aslında. her şey mükemmelmiş gibi davranmıyorum. sadece aslında kendimde dahil kimsenin yaralarımı sarmayı beceremediğini göstermiyorum sanırım. bu kadar savunmasız olabileceğimi sanmıyorum.
sinirlenip önce telefonumun internetini, sonra temelli telefonumu kapattım. geri açmak istemiyorum. aslında hayat bu kadar kolay olsa keşke. bir süreliğine kendimi kapatabilsem yani, ne güzel olurdu aslında.
içimden bir süreliğine annemin evine taşınmak geliyor. eşim zaten burada yok, babamın kaprislerini çekmek zorunda kalmam en azından. abimle daha çok zaman geçiririm, ev işlerini bölüşürüm, masrafım daha az olur, hem o da hasta zaten yardım etmiş olurum. kafa dinlerim hem. düşündükçe fikir daha cazip geliyor. hem orada her şeyle ilgilenmesi gereken biri rolünde olmuyorum hiç, genelde ilgilenilen kişi oluyorum. şu an buna ihtiyacım var.
devamını gör...
1194.
içimde beynimin affedemediği kalbimin ise çoktan affettiği birisi var. ne tarafa baksam onu görüyorum. öyle hayali falan değil kanlı canlı sürekli görüyorum. kalbim onu kucaklıyor, beynim onu öldürüyor. ne içimde yaşatabiliyorum ne de içimde öldürebiliyorum.
"bu yol nereye gider bilmem ama yürüyorum işte
yüzüme vuruyor arada fırtınası, korkuyorum ne var?
düşe kalka büyüyorum işte
biraz yaram var ama geçecek bu gidişle" demiş emir can iğrek abimiz . yara mı benden ben mi yaradan geçeceğim göreceğiz...
devamını gör...
1195.
bu sayfayı da kapkara yaptım. tertemiz önceki sayfalarda olduğu gibi
devamını gör...
1196.
son birkaç yılda hayatıma giren insanlardan, eşyalardan uzaklaşırsam geçmişteki halime dönerim sanmıştım. yanılmışım.
devamını gör...
1197.
eksik hissetmek dedi...
nasıl eksik hisseder insan?
neyi eksik hisseder?

mesela kuşların ötüşünü duymasam bir sabah, eksik hissederim ben.

o, günlerce aramaz... bir gece arar. ve eksik hissediyorum der.

kuşlar diyordum değil mi? 'sabahın körü' derler. ben 'sabahın şeni' derim. şen olur, şenlik olur...

çok zaman oldu sahi. ne zaman eksik hissedersin takriben?

yine sövüp kapatacağım kabul. yine bağırıp çağıracağım sana. yine sesin sessizliğime karışacak anlıkta olsa.

kime neyi itiraf edeyim ki ben şimdi? eksiklerimi kime anlatayım?

uzun zaman oldu küfür de etmiyorum. özledim...

eksik hissediyorum...
eksiğim çok...
sessim çok kısık bu ara,
sözüm çok sakin,
eksiğim hissedilmiyor...
eksiğim çok fazla tam...
eksiğim...
devamını gör...
1198.
gece biter,
gün biter,
yol biter,
ömür biter,
insan ölür,
insan bitmez!
toprağa gömersin,
ruhu gökyüzüne savrulur...
devamını gör...
1199.
defter karalamak öyle mi? e bu düpedüz iftira. bak gör ben seni silivriye nasıl tıktırıyorum. lütfen artık defterlerin de bir şerefi olduğunu unutmayalım. lütfen yapmayalım artık. lütfen. hakaret bu. hatta katliam. bir defter yazılmak içindir. karalanmak için değil. lütfen ne suçtur ne değildir öğrenin artık.
devamını gör...
1200.
buz gibi bir yalnızlığa teslimim. buna neden esirim bilmiyorum. aslında biliyorum. ama anlatamıyorum işte kimseye. "ah denize yakarıyorum bunu bilmesi için." demişti yazar. denize... deniz görmem lazım, onunla dertleşeceğim çok konu var. nerede deniz? ne zaman buluşuruz? bilmem. dalgalarda boğmam lazım bu içimdeki hissi..
arsız bir yara bu, içinden kan akan. çok şey var söylemek istediğim ama kara listeye aldığım için konuşmamayı yeğliyorum.
gözyaşlarım akıyor biraz. oysaki mutluydum. mutluluk hep mi kısa sürer?
ütopya nehrime dalıyorum soyunup. orada çok güzel hisler var. keşke gerçek hayatta da yaşayabilsem.. anlatamıyorum işte, anlatamıyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim