2721.
benden benliğini çek.
benden bana bulaşmış aşkını,
benden seninle kurduğum tüm düşleri
çek,çek olur mu ?
al çünkü özlüyorum...

kalbim atıyor evet atıyor fakat bu yaşadığım anlamına gelmez.
geceden bahsediyorum hep farkettiysen çünkü geceye aşığım... seni gecede buluyorum,ay.
tüm derinliğimden aldım seni... benden çek bunları çünkü acı çekiyorum.
gecem benim gecem evet. ben ,en çok o an benim çünkü.
senin olman ne mi demek? senin olman demek benim de olmam demek .
senden seni çekerim atarım da benden beni benim içimde sen varsın, kıyamam. sana olan aşkım...ona dokunamıyorum, onu atamıyorum hep benimle, atmak da istemem dahi, aklım erse gönlüm el vermez. ben yalnız, yalnızıyım...
böyle tüm herkes ama tüm herkes bir kalabalığına yani , konuşmaya başlıyorum herkesle birer birer göz temasım oluyor sonra gözlerim doluyor, yaslar süzülüp gidiyor. herkes görüyor, biliyor fakat hiçbir şey yapmıyorlar.
sonrabir ışık görüyorum, tüm kaptanlığın icinde bir el... uzanıyor evet , evet bana uzanıyor yavaşca... ben yani o an kalbim duruyor ve aklima daha önce kendime sordugum bir soru geliyor " aynı anda kalbin hiç durup attı mı? "
evet ,oldu sadece vereceğim cevap . o ele karşı oldu ona karşı...
tesadüfen karşılaştık yalnız tesadüfün en güzeliydi bu - bir tesadüf bu kadar güzel olmamalı-
o eli tutmak istiyorum, bana uzanan o eli evet o eli , tutuyorum... artık güçlüyüm...
böyle artık bunun bir el olmaması gerekiyor o yabancı değil artık, benim. benim parçam... sadece benim.

o el , o parmaklar her şeyi düzeltiyor o dokunmuyor kalbime...
teker teker düzeltiyor, onarıyor. bir kalbe sıkıştırıyor.

herşey çok güzel gidiyor,
ben varım çünkü, biz varız...

böyle nasıl anlatsam tüm kelebekler karnının için de kıpır kıpır yavaş ve usulca kalbine transfer oluyor.
ben bu transfere trilyonlar veririm.

lâkin bir şeyi çok doldursan taşar.
kimse benim kadar güzel sevmez , sevemez...
bu kalp tümül toprağın içinde bir gram altın bulmuş gümüşe değişmez.
çok narin ve çok hassas sever tıpkı bebek gibi... güzel sever ya kılçıksız.
ama yalnız ve çaresizliğimin içinde olan çarem ileyim hala

...
devamını gör...
2722.
henüz her şeyi yeni yeni öğreniyorum, hayatın anlamsızlıktan herhangi bir yolla sıyrılabileceğini, herhangi bir şekilde anlam bulunabileceğini, herhangi bir kişiyle tekrar anlamlanabileceğini, her şeyi yeni öğreniyorum. yalnız düşünme yetim de gelişti, bir an duruyorum bütün bunları yeniden süzgeçten geçiriyorum. döngüye girmeyecek miyiz?
ben sonunu düşünmeden girdiğim her yoldan, düşüncesizce çıkarılmadıysam, neden bu kadar üstelikli gibi aynı sokağın çıkmazındayım. kim diğerinden daha iyi de bir anda kendini insan statüsünün üstünde görüp karşısındakini değersizleştirebiliyor? tanrı, kendini tanrılaştıran insanlarla, kendi insanlığını gözden geçirip birinin hayatına dahil olan insanları karşılaştırırken de anlamlı bir şey düşünmüştür elbet. yalnızca siz kendini başkasının hayatına olumsuz hislerle dokunmadan düzeltmeye çalışan insanlardansanız doğruyu göstermeye çalışmayın kimseye, kendi psikolojik sağlığınıza zarar vermeden uzaklaşın. çünkü kendini tanrılaştırmış narsist insanların tek istedikleri şey dünyanın onlara hizmet etmesidir.
devamını gör...
2723.
bilmiyorum, sanki bir şeyleri eksik yapıyorum. hani sanki olması gereken birşey varmışta yapamıyormuşum gibi. biraz da bunaldım ne yalan söyleyeyim. aile güzel şey güzel şeyde galiba herkese aynı güzellikte denk gelmiyor. sürekli üzerimde bi sorumluluk var, eyvallah sorumluluk alalım da sürekli "yapamıyorsun" diyipte can sıkmaya gerekte yok, ki yapıyorum da hem de en kralını. hani mesele sevilmekte değil aslında, yani sevilmeyebilirim bunda da problem yok. ama beni ihtiyaç halinde kullanıpta sonraki zamanlarda "ne halin varsa gör" demeleri biraz canımı yakıyor yalan değil. ama herşeye eyvallah, bazen böyle demek gerekiyor. bazen alttan almak, umursamamaya çalışmak gerekiyor. herhalde sözlükte hiç bir tanımım bu denli ciddiyete bağlı olmadı. işte artık bu kadar değiştim, enerji falan kalmadı. umarım herşey güzel olur, bizimde "iyiyim" diyeceğimiz zamanlar gelir elbet.
devamını gör...
2724.
karalamak da değil aslında, iyi geceler temennisi:

yarın insanların birbirine daha çok güveneceği, tatlı bir gün olsun sözlük.
iyi kal.
devamını gör...
2725.
bu aralar hem fiziksel hem mental olarak aşırı yorgun hissediyorum kendimi. yapmam gereken o kadar çok iş, gitmem gereken o kadar yer var ki durup düşünemiyorum bile. herkes benden daha fazlasını bekliyor ama ben artık posam çıkmış gibi hissediyorum.
devamını gör...
2726.
beyaz yakalı tuvaleti

kadın! kahve bardağıyla bütünleştin. gözlerinin altındaki morluklar, sigaradan kokan nefesin yetmiyormuş gibi şimdi de midenin yanmasıyla ekşiyen yüzüne bakıyorsun aynada. indir kafanı.
iki damla gözyaşı yanaklardan süzülüp boynunda yer etmiş endişe terine karışıyor.
fonda çalan müzik seni ilgilendirmiyor artık.
ellerin lavabonun kenarında tırnaklarını geçirmişsin seramiğe.
çıkış yolu aynada değil. arkana bakıyorsun çıkış yolu orada da değil.
uzay boşluğunda koordinatların hiçbirinde göremiyorsun işte onu.
zamanın geçmesi gerekir belki diyerek bekliyorsun lavabonun başında ve kafanı kaldırıp yüzüne bakmamak için direniyorsun.
çünkü göreceğin yansıman konuşmaya başlayacak seninle biliyorsun.
"ne drama yaptın be!" diyecek. sen susacaksın.
" kes artık kendine acımayı." diye haykıracak, ağzında kelimeler düğümlenecek ve sen susacaksın.
" bu kadar mı acizsin." diye soracak. sen yumruk atmak isteyeceksin
sonra mı?
ofiste, iki masa ötende oturan bir doksan boyundaki çalışma arkadaşın tuvaletin kapısını tıklatacak.
ayıp olur şimdi çıkmamak.
devamını gör...
2727.
nasıl hissettiğimi bilmiyorum. bu sıra o kadar olay oldu ki..

bana her fırsatta laf sokan halama bu sefer dediğine cevap verdim.

benden kötüsü olur mu, düşünsenize?
olmaz tabiki de.

bütün baba tarafında arkamdan demediklerini bırakmamışlardır eminim.

tek babam, bir şey demedi bana.
haklısın, halan bu cevabı hakketti arkandayım dedi.

babaannem halandan özür dilemen lazım dedi, ben karşı çıkıp olanları anlatınca da tamam bu konu kapansın dendi.

o kadar tuhaftı ki..

ergen derler geçerler, çok da büyütülecek bir şey yok ama
herkese laf sokan, iğneleme yapan halama kimse bir şey demez aslında ama ilk defa ona karşı cevap veren birisi olunca işler istediği gibi gitmedi.

çocukluğumdan beri görüyorum ben bu muameleyi.
artık 17 yaşındayım ve susamıyorum işte..
devamını gör...
2728.
#1921656 3 ay önce falan yazmaya başlamışım , hâlâ da arada bir tarihi düzenleyip bir şeyler yazarım hatta. ben harbi mal biriyim , her seferinde bunu fark ediyorum. insan kendinde bir şeyleri düzeltmeye çalışır normalde ama ben her seferinde daha da batıyorum. bahanem de hazır zaten "enerjim yok,halim yok" vs. hay ben senin bahanene artık milkşeyh. ben bile sıkıldım sen sıkılmadın bu mallığından. ne bu salak salak hareketler. sanki dünyayı kurtaracaksın . altı üstü kendini değiştirecek ve geliştireceksin. bu kadar aslında.
hadi yat da zıbar şimdi.
devamını gör...
2729.
sen
evet evet sen
seni tanıyorum
ilkokulda hep tek ayak üstünde bekleyen
bisiklet sürmeyi bir türlü öğrenemeyen
düştüğü için annesinden dayak yiyen
salıncak sırasında sırasının geleceğini zanneden
kirlenmesinler diye yeni ayakkabılarını giymeyen
doğum günü unutulan
büyümeye dilekler tutan
çayın altını açık unutan
lisede aşkını itiraf edemeyen
yazları tatile gidemeyen
yürürken fısıltılar peşinden gelen
en yakının bile en uzağında olan
tanınmayan
gözlerine bir kez olsun dikkatle bakılmayan
ne istediğini söylemeyen
söylese de gerçekleştirilmeyen
kendi trajedisiyle büyüyen
kalabalığın büyüttüğü çocuk
yalnızlığını uyumadan önce bileyen
kendi sırlarını kendinden saklayan
iki kelime etmek için kedisinden başkasını bulamayan
vazgeçmelerin senaristi
terk edilmelerin başrolü
büyük aşklara yıllarını feda eden
beatricein dantesi
lavinyanın özdemiri
mona rozanın sezaisi
içinde olmadığı kalplere unutulmayan şiirler yazan
seven
karşılığını bulamayan
geçmişine hayal kırıklığıyla taçlanmış beklentiler dizen
felaketleri ardından sürükleyen
yorulmadın mı
iyileşen yaralarını tekrar tekrar kanatan olmaktan
ve başkalarının sarmasını beklemekten
büyümedin mi
hala
ağlayarak annesinin eteğine yapışan çocuklar gibi
korkuyor musun
tırnaklarını geçirerek yaşamaktan
devamını gör...
2730.
bunu yazan tosun okuyana şaka şaka.
devamını gör...
2731.
sonunda başardım ve yüzme korkumu yenmek için yelkenliyle başladım. bu tatil büyük ihtimalle denizde geçecek.
elimde kokteyl yok ama biramla denize daha yakın olmanın temelini atıyorum.
devamını gör...
2732.
bir şey okuyosun aha bu doğru diyosun sonra başka bir şey okuyosun aha bu da doğru diyosun sonra başka bir şey daha okuyosun bu daha doğru diyosun sonra başka bir şey daha okuyosun sonra bu tek doğru diğerleri yanlış diyosun sonra başka bir şey daha okuyosun aslında önceki doğru olan da yanlış bu asıl doğruymuş diyosun sonra hiçbir şey olmuyo..
devamını gör...
2733.
dünden bugüne sıçrayan o durum var ya hani seni son kez bekleten. son kez umut ettiren o sancılı kıvranış. artık dönmen gerektiğini öğrendiğin o durum. işte bu yolu bilerek devam et, dön özünden daha özüne. baskılara yenilme, kendine bıraktığın notları hatırla, devam et. kendini kendine bırakmaya devam et.
devamını gör...
2734.
güneşli bir günde renksiz bir hayat gibi. sıkıcı, bunaltıcı bir hava var. yarından umudun yok , yarının yok, yaşama isteğin yok. seni sen yapan şeyi senden almışlar gibi . içinde bir boşluk var ve aklın sürekli orda . kızıyorsun kendine ne gerek vardı şimdi böyle bir şeye , hiç mi ders almadın etrafındaki insanlardan , hangisi mutlu olabilmiş bu güne kadar. madem mutlular bu şairler ne anlatıyor bu kadar diye hiç bakmadın mı. ah aptal kafam , güzel bir serapa kanar gibi kandım . biteceğini biliyordum hem de bal gibi , mutlak mutluluk yoktur gibi büyük cümleler kurmuştum zamanında . söylediklerimi dikkate en başta ben alsaydım keşke . aşık olmanın mutluluk getirmediğine , senden çok şey alacağına, seni yarım bırakacağına inansaydın keşke. artık iflah olmayacağımı biliyorum . bu yolun sonu acı.
kimseye şikayetim yok, bunu ben yaptım kendime . bir nevi kendimin katiliyim . yeni bir başlangıç zor ama güzel bir cenaze töreni hazırlayabilirim kendime . böyle şatafatlı bir şey olsun istiyorum. ben şatafatlı bir ölümü çoktan hakettim
devamını gör...
2735.
yıllardır kendimi tanımaya,özüme karşı olan bu yabancılığımı aşmaya, gerçekte kim olduğumu bulmaya çalışıyor ve her seferinde başarısız oluyorum. oysa şimdi anlıyorum ki bütün bu yenilgiler şu düşünceye varabilme yolumda birer köprüydü: ortada keşfedilecek bir ben, benlik yok. o derinlerde bulabileceğim bir gizem , saklı bir taraf değil. benlik bulunan değil yaratılandır. önümde açığa çıkarmam gereken bir "ben" idesi ya da önceden tasarlanmış bir "ben" olduğu aşılması gereken bir düşünce. doğduğum günden bu yana çevrem ve deneyimlerim aracılığıyla şekillendikçe şekillendim. asla dönüşümü tamamlayıp tam bir benliğe sahip olmayacağım çünkü "benlik" denilen şey kafamdaki bir yanılsamadan ibaret. her gün, her saat, her dakika sadece değişim var , mutlak değişim. bu noktada iki seçenek çıkıyor karşıma. ya gerçek beni bulabilmek uğruna bir ömür oyalanacak ya da onu kendim yaratacağım. yetenekler peki? onlar da mı kim olduğumuzu belirlemez? yetenekler bize kim olduğumuzu göstermekten ziyade bir araç görevi üstlenebilir sadece. duyuların eylemlere olan uyumluluğu olarak tanımlanabilirler ve kuşkusuz fayda sağlarlar ancak daha ilerisi söylenemez. bizim ürünümüz değillerdir en başında. bizde bir parça olarak hazır bulunurlar veya başka bir deyişle bize zaten verilmiş olanlardır. onu değerlendirmek insana düşer. önemi gözden gelinemez, çaba ise her bakımdan onun önüne geçer. uğruna mücadele edilmiş olan daha değerlidir ve sonunda daha büyük bir haz getirir.
devamını gör...
2736.
yeniden kanamaya müsait her yarada olduğu gibi,ben de bugün sık sık kabuğuma dokundum. sen bu izi, o güzel yüzle nasıl yaptın? nefretimin bir hacmi olsaydı istanbul'a adım atmazdın... atamazdın.
adımı anamazdın.
insan değişir, bu doğasında var. şöyle bir bakınca dün yanımızda olanların isimlerinin bugün aklımızda olmaması gayet olasıyken, dün kalbinde olduklarımızın bugün umrunda olmamamız neden şaşırtıcı olsun...
şaşırıyorum yine de,yerinin bende aynı olmamasına rağmen. sabah kahvaltısından kalan çay gibisin, kendi demini bozdun. hangi bardak güzel gösterirse ona dökül..
sen bu izi, o güzel yüzle nasıl yaptın?
devamını gör...
2737.
bu başlıktan uzak durmak gerek aslında. çünkü çoğumuzun karalama defteri yaralandığımız, canımızı yakmış ve değersiz hissettiğimiz zamanları not düştüğümüz şeylerden oluşuyor. keyfimiz yerindeyken pek karalamıyoruz galiba.

güzel başlayan, kötü biten bir garip gün bugün benim için. insanı en çok yaralayan şeylerden biri kendini değersiz hissetmek galiba. işin kötü tarafı da sizi değersiz hissettiren şeyden uzaklaşamamak. artık emin olduğunuz zamanlarda bile bunu kabullenemeyip bahaneler üreterek kendini kandırmaya çalışmak. emin olun tek taraflı çabayla başarılabilecek bir şey değil bu. karşınızdaki insanda bazı duygular bitmişse ne yaparsanız yapın değişmiyor.

edebiyat dünyamız oldukça zengin bu anlamda. çok beğendiğimiz, hayran olduğumuz şairlerin çoğunlukla ümitsiz aşkları için yazılmış siirler, yazılarıyla dolu. bir insan için yazılmış o güzel sözleri duyduğumuzda diyoruz ya "keşke biri benim için bunları hissetse" diye. böyle sevilmek istiyoruz ya hani. komik. bu güzel sözlerin muhatabı olanlar için hiçbir anlam ifade etmiyor o sözler aslında. sevilmediğini hisseden yürek daha çok bağırıyor sesini duyurabilmek için. hepsi bu.
devamını gör...
2738.
şu zamanlarda beni terk etmenin üzerinden 2 ay, pişman olup geri dönmenin ardından 1 ay geçti. hastalanıp kendimi çaresiz hissettiğim şu günlerde artık senin bedenine ihtiyaç duymadığımı fark ettim. belki sesine ya da sözlerine olabilir ama kollarını istemiyorum. hani evinizde fark etmeden, alışkanlıktan yaptığınız bazı şeyler vardır ya yan yana duran iki farklı lamba anahtarına düşünmeden basıp istediğinizi yakarsınız. ama bir durup düşünseniz "bu hangi odanın ışığı?" diye belki de yanlış anahtarı seçeceksiniz. insanlara alışmak da aynı öyle işte. mutluyum! hemen ona yazmalıyım...allah kahretsin böyle şey olmaz ona haber vereyim ya da kendimi çok yalnız hissediyorum o bana iyi gelir şimdi. ama bir durup düşünmek lazım, o gerçekten sana iyi mi geliyor, yoksa sen öyle olmasını mı istiyorsun?
devamını gör...
2739.
ben bazen çok üzülüyorum. ama neden bu kadar üzüldüğümü çarmıha gerseler, bir ay içkisiz bıraksalar söyleyemem. bana kalır. yanıma oturur. ben kitap okurken, kahve içerken, sigaramdan fırt çekerken, işe gitmek için giyinirken, otobüste camdan dışarı bakarken hep beni izler.
devamını gör...
2740.
öfke duymayı bıraktım, rahatlattı. koskoca dünyada tek başına olduğum gerçeği yüzleşmem gereken soğuk bir gerçeklik değilmiş. bağlılıklar geride kalınca dünyada tek başına olmak da güzel. rengarenk, uçsuz bucaksız bir bahçeyi keşfetmek gibi. hiçbir şeye tutunmak gerek. dengen şaşar da düşersen aldırma. ılla ki düşmeden yürümeyi öğreniyor insan. kendine yetmek, emekle elde edilen yemek kadar lezzetlisi yok.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim