2721.
bir şey okuyosun aha bu doğru diyosun sonra başka bir şey okuyosun aha bu da doğru diyosun sonra başka bir şey daha okuyosun bu daha doğru diyosun sonra başka bir şey daha okuyosun sonra bu tek doğru diğerleri yanlış diyosun sonra başka bir şey daha okuyosun aslında önceki doğru olan da yanlış bu asıl doğruymuş diyosun sonra hiçbir şey olmuyo..
devamını gör...
2722.
dünden bugüne sıçrayan o durum var ya hani seni son kez bekleten. son kez umut ettiren o sancılı kıvranış. artık dönmen gerektiğini öğrendiğin o durum. işte bu yolu bilerek devam et, dön özünden daha özüne. baskılara yenilme, kendine bıraktığın notları hatırla, devam et. kendini kendine bırakmaya devam et.
devamını gör...
2723.
güneşli bir günde renksiz bir hayat gibi. sıkıcı, bunaltıcı bir hava var. yarından umudun yok , yarının yok, yaşama isteğin yok. seni sen yapan şeyi senden almışlar gibi . içinde bir boşluk var ve aklın sürekli orda . kızıyorsun kendine ne gerek vardı şimdi böyle bir şeye , hiç mi ders almadın etrafındaki insanlardan , hangisi mutlu olabilmiş bu güne kadar. madem mutlular bu şairler ne anlatıyor bu kadar diye hiç bakmadın mı. ah aptal kafam , güzel bir serapa kanar gibi kandım . biteceğini biliyordum hem de bal gibi , mutlak mutluluk yoktur gibi büyük cümleler kurmuştum zamanında . söylediklerimi dikkate en başta ben alsaydım keşke . aşık olmanın mutluluk getirmediğine , senden çok şey alacağına, seni yarım bırakacağına inansaydın keşke. artık iflah olmayacağımı biliyorum . bu yolun sonu acı.
kimseye şikayetim yok, bunu ben yaptım kendime . bir nevi kendimin katiliyim . yeni bir başlangıç zor ama güzel bir cenaze töreni hazırlayabilirim kendime . böyle şatafatlı bir şey olsun istiyorum. ben şatafatlı bir ölümü çoktan hakettim
devamını gör...
2724.
yıllardır kendimi tanımaya,özüme karşı olan bu yabancılığımı aşmaya, gerçekte kim olduğumu bulmaya çalışıyor ve her seferinde başarısız oluyorum. oysa şimdi anlıyorum ki bütün bu yenilgiler şu düşünceye varabilme yolumda birer köprüydü: ortada keşfedilecek bir ben, benlik yok. o derinlerde bulabileceğim bir gizem , saklı bir taraf değil. benlik bulunan değil yaratılandır. önümde açığa çıkarmam gereken bir "ben" idesi ya da önceden tasarlanmış bir "ben" olduğu aşılması gereken bir düşünce. doğduğum günden bu yana çevrem ve deneyimlerim aracılığıyla şekillendikçe şekillendim. asla dönüşümü tamamlayıp tam bir benliğe sahip olmayacağım çünkü "benlik" denilen şey kafamdaki bir yanılsamadan ibaret. her gün, her saat, her dakika sadece değişim var , mutlak değişim. bu noktada iki seçenek çıkıyor karşıma. ya gerçek beni bulabilmek uğruna bir ömür oyalanacak ya da onu kendim yaratacağım. yetenekler peki? onlar da mı kim olduğumuzu belirlemez? yetenekler bize kim olduğumuzu göstermekten ziyade bir araç görevi üstlenebilir sadece. duyuların eylemlere olan uyumluluğu olarak tanımlanabilirler ve kuşkusuz fayda sağlarlar ancak daha ilerisi söylenemez. bizim ürünümüz değillerdir en başında. bizde bir parça olarak hazır bulunurlar veya başka bir deyişle bize zaten verilmiş olanlardır. onu değerlendirmek insana düşer. önemi gözden gelinemez, çaba ise her bakımdan onun önüne geçer. uğruna mücadele edilmiş olan daha değerlidir ve sonunda daha büyük bir haz getirir.
devamını gör...
2725.
yeniden kanamaya müsait her yarada olduğu gibi,ben de bugün sık sık kabuğuma dokundum. sen bu izi, o güzel yüzle nasıl yaptın? nefretimin bir hacmi olsaydı istanbul'a adım atmazdın... atamazdın.
adımı anamazdın.
insan değişir, bu doğasında var. şöyle bir bakınca dün yanımızda olanların isimlerinin bugün aklımızda olmaması gayet olasıyken, dün kalbinde olduklarımızın bugün umrunda olmamamız neden şaşırtıcı olsun...
şaşırıyorum yine de,yerinin bende aynı olmamasına rağmen. sabah kahvaltısından kalan çay gibisin, kendi demini bozdun. hangi bardak güzel gösterirse ona dökül..
sen bu izi, o güzel yüzle nasıl yaptın?
devamını gör...
2726.
bu başlıktan uzak durmak gerek aslında. çünkü çoğumuzun karalama defteri yaralandığımız, canımızı yakmış ve değersiz hissettiğimiz zamanları not düştüğümüz şeylerden oluşuyor. keyfimiz yerindeyken pek karalamıyoruz galiba.

güzel başlayan, kötü biten bir garip gün bugün benim için. insanı en çok yaralayan şeylerden biri kendini değersiz hissetmek galiba. işin kötü tarafı da sizi değersiz hissettiren şeyden uzaklaşamamak. artık emin olduğunuz zamanlarda bile bunu kabullenemeyip bahaneler üreterek kendini kandırmaya çalışmak. emin olun tek taraflı çabayla başarılabilecek bir şey değil bu. karşınızdaki insanda bazı duygular bitmişse ne yaparsanız yapın değişmiyor.

edebiyat dünyamız oldukça zengin bu anlamda. çok beğendiğimiz, hayran olduğumuz şairlerin çoğunlukla ümitsiz aşkları için yazılmış siirler, yazılarıyla dolu. bir insan için yazılmış o güzel sözleri duyduğumuzda diyoruz ya "keşke biri benim için bunları hissetse" diye. böyle sevilmek istiyoruz ya hani. komik. bu güzel sözlerin muhatabı olanlar için hiçbir anlam ifade etmiyor o sözler aslında. sevilmediğini hisseden yürek daha çok bağırıyor sesini duyurabilmek için. hepsi bu.
devamını gör...
2727.
şu zamanlarda beni terk etmenin üzerinden 2 ay, pişman olup geri dönmenin ardından 1 ay geçti. hastalanıp kendimi çaresiz hissettiğim şu günlerde artık senin bedenine ihtiyaç duymadığımı fark ettim. belki sesine ya da sözlerine olabilir ama kollarını istemiyorum. hani evinizde fark etmeden, alışkanlıktan yaptığınız bazı şeyler vardır ya yan yana duran iki farklı lamba anahtarına düşünmeden basıp istediğinizi yakarsınız. ama bir durup düşünseniz "bu hangi odanın ışığı?" diye belki de yanlış anahtarı seçeceksiniz. insanlara alışmak da aynı öyle işte. mutluyum! hemen ona yazmalıyım...allah kahretsin böyle şey olmaz ona haber vereyim ya da kendimi çok yalnız hissediyorum o bana iyi gelir şimdi. ama bir durup düşünmek lazım, o gerçekten sana iyi mi geliyor, yoksa sen öyle olmasını mı istiyorsun?
devamını gör...
2728.
ben bazen çok üzülüyorum. ama neden bu kadar üzüldüğümü çarmıha gerseler, bir ay içkisiz bıraksalar söyleyemem. bana kalır. yanıma oturur. ben kitap okurken, kahve içerken, sigaramdan fırt çekerken, işe gitmek için giyinirken, otobüste camdan dışarı bakarken hep beni izler.
devamını gör...
2729.
öfke duymayı bıraktım, rahatlattı. koskoca dünyada tek başına olduğum gerçeği yüzleşmem gereken soğuk bir gerçeklik değilmiş. bağlılıklar geride kalınca dünyada tek başına olmak da güzel. rengarenk, uçsuz bucaksız bir bahçeyi keşfetmek gibi. hiçbir şeye tutunmak gerek. dengen şaşar da düşersen aldırma. ılla ki düşmeden yürümeyi öğreniyor insan. kendine yetmek, emekle elde edilen yemek kadar lezzetlisi yok.
devamını gör...
2730.
ulan kaç gündür şöyle geleceğimde güzel şeyler yaşayacağımı gösterecek bir rüya göreyim diye dua ediyorum. yok arkadaş. tık yok. kabus görmeyi falan geçiyorum. hiçbir şey görmüyorum. demek ki bugünlerim çok iyi günlerimmiş.*
devamını gör...
2731.
bir şeylere inancımı yitirdim... sorarsanız ne olduğunu söyleyemem...
her şey beni yordu halada yoruyor ama tek tek sayamam...
güvenim yerle bir oldu ama toplamak istemiyorum...
konuşmaya ihtiyacım var ama neler söyliyeceğimi bilemiyorum...
bir çok şeyden vazgeçtim ama vazgeçmeye neler dahil bilmiyorum... arkadaşlar mı? yoksa aile mi?
konuşmak istiyorum konuşamıyorum dinleyecek birileri olduğunu sanmıyorum ...
kısacası sanırım kimseyi istemiyorum...
devamını gör...
2732.
"hadi lan, yeter!" dediğin noktada gelen rahatlama gibisi yok. az önce bunlardan birini yaşadım. sanırım geri dönüşü biraz zor olacak. çoğu anlamsız hareketimiz kaybetme korkusundan kaynaklanmakla beraber kırk yaşından sonra gelen farkındalıkla bunun ne gereksiz olduğunu anlıyorsun.
velhasıl. korkmayayım lan.
devamını gör...
2733.
evet, bu akşam ikinci defa karalama defterine yazdığıma göre sıkıntı büyük.

o değil de geçen bir toplantıya gittim. hava 40 derece ,müşteri dondurma ısmarlayalım dedi. o sırada kapı açıldı. içeri bir doksan boylarında, kafası kel, iki kaslı kolunda bileklerine kadar dövmeleri olan ve kalçası dar ve dudakları muntazam ve gülümsemesi bir ömre bedel bir adam girdi. dondurmayı unuttum.

ne diyordum. evet bu akşam ikinci defa buraya yazdığıma göre sıkıntı hallice.

o değil de sabahları dedikodu yapmayı seviyorum. hani ömrümü uzatıyor. kimin dedikodusunu yaptığım önemli değil. kapıcı süleyman efendi bile olabilir. ne kadar yaşlandığından falan bahsederim.

ya diyorum ki bu akşam ikinci defa buraya yazdığıma göre sıkıntımın ben taa...

o değl de topluklu ayakkabı giydiğim zaman popom kalkıyormuş. bir de bir kadının topuklu ayakkabı giydiğini ayaklarını görmesiniz bile gözlerinden anlayabilirmişsiniz. öyle bir saçmalık yani.

of biliyorum, buraya ikinci defa yazıyorum bu gece ama aslında sıkıntım o kadar da büyük değil.

siyah külotların hijyenik olmadığı yönünde bir algı var. bunun derhal çözülmesi gerekiyor çünkü siyah seksi.

galiba sıkıntım geçti.
devamını gör...
2734.
son karalamamda "bir dahakine iyi hislerle görüşmek dileğimle" demişim ama ne yazık ki öyle olmadı. hiç şaşırmadım. anlık mutsuz, ağlak, gelecek kaygısı sarmış, isyan eden biriyim. yaşadığım hayattan memnun değilim. böyle bir coğrafyada yaşamaktan da memnun olan zengin falandır zaten. ayrıca çok sıcak ölmek üzereyim.
devamını gör...
2735.
kulağımı yastığa bastırdığımda kalp atışımı duyabiliyorum, çok garip.
devamını gör...
2736.
melankoliklerin ağlama duvarı. 2 dk. bakamıyorum yazılanlara.
devamını gör...
2737.
hayat sürekli bir yokuş ve iniş hali. yorulduğunda her zaman düzlüğü bulup dinlenemiyorsun . bazen gücünün son raddesine kadar zorluyor,nefesini kesiyor. ama yine de vazgeçilmeyecek kadar güzel.
devamını gör...
2738.
buraya yazmazsam sana yazacağım ve ben eğer sana yazarsam kendimi ezmiş olurum.
birkaç gün önce sana sinirli olmadığımı söylemiştim ama fark ettim ki ben sana çok sinirliyim. öfkeliyim. üzülemiyorum çünkü öfkem, üzüntümün önüne geçiyor.

bana üzülmem için bir sebep bırakmadın. üzüleceğim bir durum yok ortada. ağlamak istiyorum, üzülmek hatta mutsuz olmak istiyorum ama olmuyor. sadece sinirlenebiliyorum. nasıl dinecek bu öfke bilmiyorum.

üstelik seni lime lime etmek istiyorum. tüm vücudunu ince ince acıtmak istiyorum. beni nasıl kırdığını sana anlatabilmek için canını yakmak istiyorum.

bana yazmak için bulduğun bahane aşırı saçmaydı. daha mantıklı sebeplerle yazmanı beklerdim ama neyse. denedin en azından. beklediğin tepkiyi alamadığın için üzgünüm ama böyle yapmalıydım.

ve fark ettim ki, kendi içimde seni affedebileceğim sebepler arıyorum. sanki sen pişman olup gelmişsin de ben seni affetmek için uğraşıyorum. zihnim bana savaş açmış gibi seni korumaya çalışıyor. ama ne var biliyor musun? başaramıyor.
hiç yoktan seni affetmek için uğraşan düşüncelerim hep bir yerlerde tıkanıyor.
sonra zaten ben, ne yaptığını fark edip durduruyorum o düşüncelerimi.

seni affetmek yok. sana üzülmek yok. kendini 2. plana atmak yok.

ama söyler misin bana lütfen, içimdeki bu öfke nasıl geçecek?
sana olan sinirim nasıl dinecek?
ben seni nasıl affetmeyeceğim?
sen bana nasıl gelmeyeceksin geri?
bir başkasına da aynı bakabilecek misin? nasıl hissedeceksin? nasıl hissediyorsun?

ah benim korkağım, ah benim korkağım..
yanında dağlar gibi durmaya çalıştığım hâlde nasıl bu kadar korkabildin hayattan?
nasıl seçebildin zahmetsiz ama bensiz olan yolu?
bu kadar mı korktun gitmemden?
bırakılmaktan bu kadar çok mu korktun da yaşamamak için bana yaşatmayı seçtin?
ah korkağım, ah korkağım.. artık, benim korkağım bile diyemem sana.
devamını gör...
2739.
daha dün keşfettiğim bir yaşam koçundan okuduğum şeyleri buraya aktarmaya geldim. yaşam koçu bu yazının çoğunu kitaptan almış üstüne de kendisi eklemiş.

geleceği düşünürken endişe ederiz ama asla korktuğumuz kadar kötüsü başımıza gelmez. acımızın yaratıcısı olduğumuzu anlamamız gerekir; sorunlarımızı yaratan diğer insanlar ya da dış dünya değil, kendi zihnimizdi.
buraya kısmen katılıyorum. yapmam, karşılaşmam gereken her şeyde bir kaygı, endişe geliyor ve elbet geçiyor. elbet yoluna giriyor. nasıl geçip gittiğini anlamıyorum bile. ve evet çoğu kötü düşünceleri kendi kendime çağırıyorum fakat bunda yaşadığım coğrafyanın ve bu coğrafyadaki olayların etkisi çok büyük. yani dış dünya.

eğer anda kalırsanız; huzurlu olduğunuzu farkedeceksiniz.
bu çok önemli. yarınları elbet düşüneceğiz hatta yarın kaygısıyla boğulacağız bazen*). ama anda kalmak bu anda nasıl daha iyi hissedebilirim? ile uğraşmak kişiye çok daha iyi hissettirecektir. ben bunun için uğraşmaya devam edeceğim. bunu 2-3 günde bir ağlama seansları düzenleyen ben söylüyorsa ben de bir şeyleri yoluna koyabilirim demektir.
bunu okuyan herkes okuduğu anda kendine nasıl daha iyi hissettirebileceğini düşünsün ve yapabileceği en basit şeyi yapsın. ben şu an çenemde birden çıkan sivilcelerim yüzünden berbat hissediyorum. gidip solüsyonumu süreyim de geçeceğine inanayım ve daha iyi hissedeyim. çünkü elimden gelen tek şey bu.
devamını gör...
2740.
yine mahkûm olduğum bir belirsizlik
yine bir kaybedilişe sürüklenmek
yine göğün altındaki ben,
tek başımayım...
bu yinelerim hiç bitmeyecek
biliyorum...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim