3101.
yarın yeni hayatımın ilk günü*. gerçekten ilk günü ama çünkü geçen sene benim için devamında gelen ayları da bok eden stajıma başlıyorum. mobbingi iliklerime kadar hissettiğim, sırf sabah olmasın diye uyumak istemediğim, özür dilediğim için bile azar yediğim ve daha bir sürü travmatik anısı olan staja. kötü olan sadece bana değil yapılanlar, yahu bir arkadaşım hasta başında yine azar mı yiyeceğim stresinden bayıldı, biz yardım istemeye korktuk. demem o ki ölmedim için kötü günler geçti şimdi daha kötü günler kapıda.

garip bir şekilde stresli değilim ama. hayatının son günlerini yaşıyormuş bilincindeki bir insan edası ile güzel 2 gün geçirdim. sanki bir daha gün yüzü görmeyecekmiş gibi doldurmaya çalıştım günü. sınavı da var, asla çalışmadım çünkü neden çalışayım jxlxofc.

buraya okuyan herkesten de bir dua dilek alsam belki işime yarar. teşekkürler, iyi geceler, ben artık öldüm ama hala sürünüyorum olabilirim.
devamını gör...
3102.
keşke kendisine sakladığı metinleri olan biri olabilseydim ben de. bazen deniyorum. evet elbette var sayısı çok olmasa da sakındığım, sakladığım şeyler, ama tam sinmiyor içime işte ne yapayım? tam dökülemiyorum kendi kendimeyken ben. böyleyken böyle.

galiba kendimle konuşmak birileriyle konuşmaktan hep daha zor geldi bana. galiba algılanacağımı, anlaşılacağımı ya da tam tersinin gerçekleşeceğini düşündüğümde cevaplarını aradığım sorular sormanın yüklü sorumluluğundan bir nebze kurtulabiliyorum. ama tabi ki tehlikelere de gebe bu tavır. örneğin dinozor bir sözlükçü olmanın alışkanlığıyla sözlüklere yazdığımda, olur olmaz insanlara kendime dair birçok bilgi vermiş oluyorum. ya da engel olamadığım -boş yapma senem- dümdüz istemli olan bir görülme, haberdar etme çabam varsa spesifik insanlara yönelen, bunlar boşa düştüğünde* bunun ağırlığı altında ezilmek zorunda kalıyorum. herkes herkesin satır aralarını, asterisklerini veya dümdüz her şeyini okumaz neticede :) yine de dönüp dolaşıp aynı yerde buluyorum kendimi yeterli hatta yeterinden fazla sayıda koşullu öğrenme deneyimine maruz kalmama rağmen. sevgili dışavurumculuğum; benimlesin ömrüm boyunca biliyorum. sadece elimi değil komple beni de yaksan, benimlesin.

çok zor bir hafta geçirdim. yine çaresiz hissettiğim. elimden hiçbir şeyin gelmediği, önümüzdeki zorlu süreçte de gelmeyeceğiyle yüzleştiğim. o kadar somut ve büyükler ki yine, yok saymayı bile beceremeyeceğimi çok iyi biliyorum. garip bir şekilde sakinim ama bu defa. saçma. galiba ilk 31 yılda nerdeyse hiç kendimden azade, büyük ve süreğen bir sorun yaşamamışlığımın tecrübesizliğini sonunda attım üzerimden. son üç yıldır yaşadığım, kendimi içinde bulduğum tüm problemlerin ortak noktası çarenin benle uzaktan yakından alakası olmamasıydı çünkü. hatta bir çare olmayışı. hiçbiri ile ilgili yapabileceğim gerçekten hiçbir şey yoktu. bir iş problemi sayılabilir belki sadece benim etkin bir şekilde müdahale edebilmem için uygun zemine sahip olan problem, o da yeterince büyük bile değildi zaten her neyse, hallettim, bitti gitti. gerisi? tek, bak çok net söylüyorum, tek biriyle ilgili bile yapabileceğim, elimden gelebilecek, değişkeni benim yaptığım, yapacağım herhangi bir şey olan sorunum olmadı bu son üç yılda. o kadar berbat bir denk geliş ki bu.

benim gibi sorunlarını çözmede, kendisine vurmayı, bununla güdülenmeyi, en nihayetinde de, kimsenin değil kendisinin kendisinde açtığı yaraları sarmanın mutlaka bir yolunu bulmayı yol edinmiş biri için yaratmadığı, başkaları tarafından yaratılmış olsa dahi çözüm için yapabileceği hiçbir şeyinin olmadığı problemlerle uğraşmak, daha doğrusu uğraşamamak, oturup sadece sonlanmasını beklemek o kadar zor ki. bu değil. böyle değil. artık sakinliğimi koruyabilecek kadar derim kalınlaşmış olsa bile her hücremle diliyorum bunu; bu şekilde değil. müdahale edemeyeceğim yangınlarda yanan insanlarımı görmek istemiyorum artık. o yangınların çıkmasını istemiyorum. dermanı olmayan hastalıklara küfretmek de işe yaramıyor. o hastalıkları istemiyorum. gözünde artık kendisini görmediğim ve her geçen gün artarak oradan yok olmaya devam edeceğini bildiğim anneme derman olamamayı yaşamak istemiyorum. ben kavga edebileceğim, gerekirse içinden kendimi sökerek çekip çıkartabileceğim sorunlar yaşamak istiyorum yine. bu değil. böyle değil; bu şekilde değil.
devamını gör...
3103.
bu sene üniversitede son senem. ben her seneki gibi normal geçeceğini sanarak başladım bu seneye. fakat müthiş bir farkındalıkla karşı karşıya kaldım daha ilk günden. maddi gelirimin ne olacağını, üniversiteden sonra nereye gidip ne yapacağımı bilemiyorum., koca bir bölümü bitirmiş neredeyse her günü ünide geçirmis olmama rağmen ne istediğim kadar kütüphanede ders çalışıp kitap okudum, ne arkadaşlarimla kampüste takıldım ne de bir hayat arkadaşı edindim. ne yaptım bu koca dört sene boyunca üzülmekten ve depresyonu yenmeye çalışıp karşımdakilere mutlu pozu vermeye çalışmaktan başka bilemiyorum.
ha bir de herkes beni çok seviyormus meğer.her grup etkinliğinde benle olmak istiyorlar sınıftakiler , üni bitince en çok beni ozlerlermis öyle diyorlar. 3 senedir neredesiniz? neredeydiniz ben yalnızlık içinde kıvranırken??
ah be sözlük, çok iyi biriyim valla ben bak. herkes herkesin arkasından bana konuşuyor bense hepsinin arasını yapmaya çalışıyorum. niye mi? uçan kuş bile mutlu olsun diye.
kısacası çok yorgunum bunca sıkıntınin hepsinin gözümün önünde olmasından her gün.
devamını gör...
3104.
bir kitap okuyorum. yazarı ve fikri hoşuma gidiyor. o da ne? başka kitapları da var. hangi dil? ingilizce. çevrilmiş mi? hayır. ne olacak? youtube‘de söyleşileri, programları var hangi dil? ingilizce. fransızca, almanca.

makale mi? olamaz…

öylece ortada kalıyorum. ya birilerinin çevirmesini bekleyeceğim ya da bu işe kendim girişip ihtiyacıma uygun şekilde bu dillerin üstesinden geleceğim. keşfediyorum, ama dil yüzünden duvarın ötesine geçemiyorum. temiz, dümdü bir duvar buluyorum karşımda.

keşfetmek ve öğrenmek isteyen insan için en önemli şey sanırım dil öğrenmek. ingilizce bilen benim gibi birini düşünüyorum da şanslı olmalı. bilgi dili olarak hiç de kolaylık çekmeyecek.
devamını gör...
3105.
7 gün içinde değişmezsen ruhunu özgür bırakacağım.
duygularını sakladıkça geldin bu hale.
sana çok ağır geliyor...
bir gecede geldiğin duruma bak.
saçımı başımı yolmak istiyorum öylesine leş bir his var içimde.

yazmak iyi geliyordu ne oldu?
artık okuyamıyorsun bile...
devamını gör...
3106.
yağmur çiseliyor yavaş yavaş mis gibi bir hava
hayatın inişli çıkışlı olduğunu öğrendim ben bu havalarda
karanlık sırılsıklam bir havadan güneşli tertemiz bi güne çıkıldığını gördüm bu zamanlarda .
zaman zaman sis çöktüğünde  kaldırır yağmur  perdeyi
arınır gökyüzü,arınır hava, şehrin sokakları
tıpkı kirlenmiş ruhlarımız gibi.
bundandır yağmur yağdığında dinginligim
bundandır her yağdığında yeniden doğuşum.
*
*
devamını gör...
3107.
hayatta yapacağımız seçimlerin yaşantımıza olan etkilerini önceden kestirebilmek insana verilebilecek en güzel yeteneklerden biri olurdu. tecrübe ile kazanılan öngörülerin ötesinde bir kabiliyet bahsettiğim. bir yol ayrımında sağa ya da sola dönersek sonunda nereye ulaşacağımızı baştan gösteren bir harita ile yola başlamak. o zaman da yaşamanın heyecanı kalmaz, sıkıcı bir hal alır der gibi okuyucu. doğru elbet. sürprize yer olmayan, her şeyin kontrol altında olduğu bir hayatı yaşamak çok da cazip gelmez. ama her gülün dikeni var sonuçta.

bir yol var bilinmez sokaklardan geçtiğim. yolumu aydınlatan ışık, daha çok ışık. biraz ötede beni neyin beklediğini bilmeden attığım ürkek adımlar. köşede pusu kurmuş, geçerken çelme takmaya hazırlanan ifritler. tehlikeli bir yol biliyorum. bilmediğimse bu yolda yalnız olmadığım. her bir adımda yanımda beliriyor iyikilerim. sabır, sebat, tevekkül. sonu selamet elbet.
devamını gör...
3108.
böyle bazı olayları (başınız gelenlerden bahsetmiyorum yalan ılık ılık konustuklarınizdan bahsediyorum) anlatirken yazdiklariniz beni güldürüyor.
serdar ortac "benim degerimi sonradan anlayacaksiniz" demis ama ben sizin ılıman ılıman "ayh kız yürüyorum ifrit falan var" dediginiz asamada size biraz uzuluyorum.
cok okumak aptallastirir cunku ve sadece kelime anlamini bilip hayal edemeyen varligin cumle icinde ifrit kelimesini kullanmasi bana komik geliyor cunku scainner gibi gozleriniz sadece taramis, ben yazdigim seyi gozumde canlandirinca o seyin duygusunu yasarken bazılarınız ozellikle sirma yazari bos kalemşorlük yapiyor.
ne demisti bir yazar? cok okumak aptallaştirir.
devamını gör...
3109.
canım anam'a......
normal sözlük kapalı cezaevinden.......
bugün itibarıyla tahliye olmama 17 gün kaldı..... kader mahkumu olmak hakikaten çok zor imiş, dedikleri kadar var imiş...... çok garip insanlar tanıdım burada ana...... ayak fetişizmini bilimsel argümanlarla savunanlar oldu.... de/da ekini ayıramayan türkçülerle karşılaştım ana, inanır mısın, bilmem......... geçen gün bir arkadaş seviştiğimi belli etmezsem öleceğim hastalığından vefat etti....... meğerse ne kadar iyi insanlar tanıyormuşum dışarıdaki hayatımda..........
2 ekim 2022, lahmacun........
devamını gör...
3110.
işten çıktım bu akşam. kulağımda son ses kulaklıkta müzik her zamanki yolumda giderken annem geldi aklıma yine. önce yavaştan yaşardı gözlerim. sonra akmaya başladı. çektim arabayı sağa. 15 dakika. iyiki hava karanlıktı. bağıra bağıra, küfür ede ede ağladım lan.
o korku geldi aklıma. yetişememe korkusu. o gün de sabaha kadar ağlamıştım. kendimi hiç o kadar çaresiz hissetmemiştim. tek tek ne konuştuğum geldi. ne anlattığım. sadece bende kalacak olanlar.
beni beklediği geldi aklıma. görevliye yalvarışım yoğun bakım kapısında. lan ben kimseye yalvarmamıştım o güne kadar.
ve o gece bir tek sen vardın. yalnızlığımı ve çaresizliğimi paylaşan. borcunu mu ödedin zamanında aynı durumda yanında olduğum için. bana bir borcun yoktu be. iyi de sen neden gittin.
devamını gör...
3111.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
3112.
bir günlük, bir gecelik kaçamak; eski sevgiliyle buluşmak.

maziyi sıkıştırdığım, özlemini katlayıp yerleştirdiğim küçücük bir çantayı kaparak, bir müebbet mahkumunun ceza evinden kaçışı gibi titrek, ürkek yola çıkmanın tedirginliği; telaşı; heyecanı tarifsizdi. yolculuk boyu hatıralar birbirinin ardından telaşla ama sırasız; hızla üşüştüler. araya mesafeler girince, geçmiş zamanla küllenince, en bildiğime, en sevdiğime yabancı gibi olmuşum.

ne sokaklarını adım adım yürüyecek, ne rüzgarını içime çekecek, ne sahil boyunca mahur külçelenen* sularını seyredecek zamanım yoktu. kırıklık bir boğaz meyhanesinde, tabağımda donan bir avcı böreği ve iki takoz palamuta elimi bile sürmeden buz gibi bir kadehten buz gibi rakıyı yudumlarken üşüyeceğimi biliyordum ve fakat şalıma sarılarak ısınamayacağımı da.

az sonra dönüş başlıyacak. aynı küçük çanta elimde, akşamdan kalmış yorgun zihnimle yola çıkıyorum. sen eğer yarısı gümüş, yarısı köpük, yarısı balık, yarısı kuş * istanbulsan tekrar çağırmazsın beni kendine.

söz veriyorum ne senden ne geçmişten konuşacağım bir daha!
devamını gör...
3113.
on dört saat uyudum. daha söyleyecek bir şeyim yok. hayır depresyonda değilim.
devamını gör...
3114.
noldu biliyor musun sözlük?

şimdi benim otobüste gel zaman git zaman gözüme çarpan bir çocuk vardı.
kulaklığını takmış ciddi şeyler düşünüyor gibi duruyordu ve her zaman böyleydi.
aklımdan da acaba ne düşünüyor diye merak da ediyorum tabi.
sonra kendime baktım, benimde ondan bir farkım yoktu. aklımda 9 tane tilki hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyor.
diğer ortak noktamız da otobüste yalnız olmamız, bir konuştuğu arkadaşı da yoktu yani.

sadece otobüste gördüğüm, o zaman dikkatimi çeken birisinden başka bir vasfı da yoktu yada kendime bir olay arıyordum bilmiyorum.

gerçekten ne hissettiğimi bilmiyorum.

başıma bir olay geldi, 3 gün önce oluyor bu olay.

günlerden salı sınavdan çıkmışım, okul bitmiş dersahenede ne yapacağımı kafamda kuruyorum ama otobüs nasıl tıklım tıklım anlatamam.

şans eseri o çocukla yan yana denk geldik.
böyle tıraş olmuş belli, dikkatimi çekti tabi.

sonra bir haraktelilik oldu anlam veremedim kafamı aşağıya çevirmiş bulundum, çocuğun tuttu direk baya direk çıkmış abi yerinden.
bir yukarı baktım bir aşağıya baktım sonra çocuğa baktım.
o da bana bakıyormuş ve göz göze geldik yan yanayız zaten sonra kulaklığını çıkardı ve gülmeye başladık.
uğraştı baya ama yerine sokamadı da.

bir kaç defa düşecek gibi de oldu, benim de suratımda hafif bir gülümseme engel olamıyorum.

içim böyle kıpır kıpır, kedili sana ne oluyor diyorum içimde bir heyecan var anlam veremiyorum.

dershaneye geçtim açtım paragrafı önüme, çöz çözebiliyorsan.
yok çözemiyorum, çocuğun gülüşü gözümün önünden gitmiyor.

ertesi gün bomboş ve hiç kimse görmeyeceğini de biliyorum. matematik kursum var kaçırmayayım diye gidiyorum. evet tamami ile o sebep. *
matematik derslerim denemeye denk geldi, kurs da iptal oldu.
otobüse binmem garanti tabi..

okul çıkışı bindim otobüste, gözüm o çocuğu arıyor. var mı tabiki de yok.
hayır yani olsa ne olacak onu da bilmiyorum.
bir 10 dakika boyunca bakındım etrafıma ama yok.

boynum bükük indim otobüsten ve o direğe baktım, çıkan direğe.
yerine takılmıştı.

olanları bir daha gözümün önüme getirdiğimde de çocuğun gülüşü o spot ışığı altında gerçekleşiyor ve sanki saçma sapan bir şiirin içinde gibi hissediyorum, kendimi veya bir romantik filmde.

ve her gün dua ediyordum yaradana,
umarım tek taraflı kendim kafamda büyütmüyorumdur diye.

yarın bir daha hevesle bineceğim otobüse, sonraki gün de ve sonraki gün de...
devamını gör...
3115.
insan enerjisini gereksiz insanlar için harcamamalı. hayat bu müsriflik için çok kısa. her fırsatta bunu yerine kendime fayda sağlayacak ne tür uğraşlara yönelebilirim diye düşünmeli. insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliklerden biri olur bunu benimsemesi. yaş aldıkça sona ne kadar yaklaştığının, günlerin hatta saatlerin ne kadar kıymetlendiğinin farkına varmalı. altmışında, yetmisinde geri dönüp baktığında keşkelerin yerine, iyikilerin ağır bastığı bir kapanış için gereken budur. gereksiz insanlar çöp gibidir aslında, kaldıkça koku yapacağı için atıp kurtulmak gerekir tez elden. bugün kendim için bunu yapmış olayım. yarınlar temiz olsun.
devamını gör...
3116.
karanlık odada uyanıp ışığı açmaya üşendim. uzanıp aldığım giysinin acaba düz tarafını denk getirebilecek miyim endişesiyle giydim ve odadan çıkmak üzereyken kapının yanındaki ışığı açıp bir bakayım dedim. tabii ki ters giymişim. işi şansa bıraktığım durumların hepsi, genellikle olumsuz sonuçlanıyor? moralim çok bozuldu, çok kötüyüm.
iki adım yahu, iki adım atsam bunların hiçbiri olmayacaktı. zamanı geri almak için neler vermezdim ki... bazen çok büyük hatalar yapıyoruz. kendimi affedebilecek miyim? şimdilik kesin bir şey söylemek istemiyorum.
devamını gör...
3117.
çarşı pazar çok karışık ve her şeye dair olan hevesim ölmüş gibi. hayatım adına büyük bir yol ayrımına sahibim ve ne yapmam gerektiğini bildiğim halde hala kafamda bir minik acabalar dolaşıyor. ne yediğinden zevk alıyorum ne de geçirdiğim zamandan. her şeyi tek başıma hallettim her zaman ama bu sefer her şey üstüme yıkılmış ve altından kalkamıyormuşum gibi.

neyse zamanında nasıl hallettiysek yine yeniden öyle olacaktır. olmak zorunda.
devamını gör...
3118.
ben bugün öldüm, yıllarca tek başıma mücadele etme ağırlığını kaldıramayıp birilerinden yardım istedim. kendimden tiksiniyorum.
devamını gör...
3119.
siz ne sevmeyi bilirsiniz ne iyi niyeti!
bir insan üzgünken yüzüne gülebilecek laçka kalplere sahipsiniz!

tanıdığım ve sevdiğim yazarlara selamlar diğerleri sabahlara kadar yiyip bitirsin birbirini.
küstürdünüz insanı yıldırdınız be!

şu çamsalak yerde sadece yazıp çıkmayı bilemediniz.
bu sefer gidişim temelli.
hayatınız kaos olmuş la sizin.

dediğim gibi sözlüğü bırakıyorum sevdiklerim sizi değil.
sizi arayıp rahatsız edeceğim...
sevgilerle.
devamını gör...
3120.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


alın size kara lama.
defteri de siz bulun!
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim