normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
5161.
bugün doğum günüm, büyüyemedim.

heyyyyyy bugüüünn günlerden daha büyük bir benn(u: <3333 )
"bugün, yirminci baharın ilk gününde, ömrümün en özel duraklarından birine geldim. çocukluğumun o masalsı kapısından süzülen her bir kareye baktığımda, zamanın sadece takvim yapraklarını eskittiğini, ruhumun özünü hiç değiştiremediğini görüyorum. "ve ben hâlâ..." dedirten her fotoğraf, içimde bir yerlerde o minicik yüreğin hâlâ aynı açıklıkla çarptığını fısıldıyor. dünyaya o ilk günkü şaşkınlık ve merakla bakıyorum; küçük parmaklarımın ucundan süzülen hayaller, büyüyen avuçlarımda şekillenmeye devam ediyor. bedenim yirmi yaşına ermiş olsa da, gözlerimdeki ışıltı, kahkahalarımın yankısı ve kalbimdeki o saf inanç, dünkü çocuktan bana miras. iyi ki doğmuşum, iyi ki bu yaşa gelmişim ve iyi ki içimdeki o küçücük ben, her an benimle, yanımda, bu yolculukta ışık olmuş."




büyüyemedim.

heyyyyyy bugüüünn günlerden daha büyük bir benn(u: <3333 )
"bugün, yirminci baharın ilk gününde, ömrümün en özel duraklarından birine geldim. çocukluğumun o masalsı kapısından süzülen her bir kareye baktığımda, zamanın sadece takvim yapraklarını eskittiğini, ruhumun özünü hiç değiştiremediğini görüyorum. "ve ben hâlâ..." dedirten her fotoğraf, içimde bir yerlerde o minicik yüreğin hâlâ aynı açıklıkla çarptığını fısıldıyor. dünyaya o ilk günkü şaşkınlık ve merakla bakıyorum; küçük parmaklarımın ucundan süzülen hayaller, büyüyen avuçlarımda şekillenmeye devam ediyor. bedenim yirmi yaşına ermiş olsa da, gözlerimdeki ışıltı, kahkahalarımın yankısı ve kalbimdeki o saf inanç, dünkü çocuktan bana miras. iyi ki doğmuşum, iyi ki bu yaşa gelmişim ve iyi ki içimdeki o küçücük ben, her an benimle, yanımda, bu yolculukta ışık olmuş."




büyüyemedim.
devamını gör...
5162.
biraz önce muslera gol editi izlerken ağladım. tüm acılarım musleranın gsden ayrıldığını hatırlamam ile birleşip ferdi özbeğen'in dönsen bile şarkısında muslera diye ağlamam ile son buldu a*k
niye böyle oldu ki şimdi.
niye böyle oldu ki şimdi.
devamını gör...
5163.
hep
ama hep
sevilmeyeceğim sevdalara düşüyorum.
neden?
ama hep
sevilmeyeceğim sevdalara düşüyorum.
neden?
devamını gör...
5164.
zaten hayat denen bu yolda çok yürüdüm gibi...
yahu kalp problem tansiyon arada çıkıyor akıl desen problemli
yakında fıstıklı helva yersiniz köftehorlar sizi
yahu kalp problem tansiyon arada çıkıyor akıl desen problemli
yakında fıstıklı helva yersiniz köftehorlar sizi
devamını gör...
5165.
bugün saatlerce bir ilişkinin iki tarafındaki insanların ayrı ayrı sorunlarını dinlerken komaya girdim.
yahu ben bilirkişi değilim yemin ederim ki ne istiyorsunuz benden,
iki taraf da kendisini anlamamı istiyor,
iki taraf da birbirini seviyor ama iş çıkartıyor,
velhasıl sizleri anlıyorum ama istediğim berraklıkta konuşamıyorum.
salın beni.
yahu ben bilirkişi değilim yemin ederim ki ne istiyorsunuz benden,
iki taraf da kendisini anlamamı istiyor,
iki taraf da birbirini seviyor ama iş çıkartıyor,
velhasıl sizleri anlıyorum ama istediğim berraklıkta konuşamıyorum.
salın beni.
devamını gör...
5166.
babamın anlam veremediğim dengesiz davranışları
annemin bitmek tükenmeyen serzenişleri
duygu durumumun inişleri, çıkışları
anlamsız kılıyor yaşamak çabasını
bir yaşa kadar kaldırıyor zihnin bu yükü
daha kolay üstesinden gelebiliyor
daha çabuk yenileniyor hafıza
üzücü anılar akıl süzgecinde tortular bırakıyor
her tekrarda tortular birikip süzgeci tıkıyor
tekrarlayan kontrolsüz davranışlar
tekrarlayan ve çözüm olmayan serzenişler
süzgeci tamamen akışa kapatıyor
haydi, şimdi akıl verin
akışına bırak deyin
annemin bitmek tükenmeyen serzenişleri
duygu durumumun inişleri, çıkışları
anlamsız kılıyor yaşamak çabasını
bir yaşa kadar kaldırıyor zihnin bu yükü
daha kolay üstesinden gelebiliyor
daha çabuk yenileniyor hafıza
üzücü anılar akıl süzgecinde tortular bırakıyor
her tekrarda tortular birikip süzgeci tıkıyor
tekrarlayan kontrolsüz davranışlar
tekrarlayan ve çözüm olmayan serzenişler
süzgeci tamamen akışa kapatıyor
haydi, şimdi akıl verin
akışına bırak deyin
devamını gör...
5167.
iyiyim...
yalan değil, şaka değil gerçekten iyiyim...
kapılarımı kapatamayacağımı kabullenerek iyiyim...
güzel duyguları her dem seveceğimi bilerek...
kendimi severek en başta, kendi hayallerimi inançlarımı gücümü severek...
yalnızlığımı çok sevsem de güzel insanlarla çevrili oluşumla iyiyim...
hayırsız olsam da tanımadığım bir insanla saatlerce lak lak edecek kadar iyiyim...
kitap okuyacak kadar, film izleyecek kadar ve kendime dair umutlanacak kadar iyiyim...
ne kadar iyi birisi olduğumu anlayacak kadar iyiyim...
sorumluluklarımın ağırlıklarını görecek kadar...
tatlı ve sevimli halimle her şeyi çekecek kadar iyiyim...
lakin seçici olaraktan...
şiirlerle iyiyim...
şarkılarla...
iki güzel sözle, iki şuh kahkahayla...
kusurlarımla,
hatalarımla,
günahlarımla çoğu zaman...
çünkü emek, en kadir kıymet verilmesi gereken şeydir...
haksızlığına karşı susamayacak kadar iyiyim...
kendime haksızlık yapmayacak kadar iyi...
her şeyiyle yaşayacak kadar...
yaşamak kadar, iyiyim...
herkese karşı bonkör,
ama kendime karşı nazik olacak kadar iyiyim...
sevecek kadar iyiyim...
aşk insanı olduğumdan emin olacak kadar...
gözyaşlarımın her dem akacağını bilecek kadar iyiyim...
lakin o gözyaşlarını kendim sileceğimi bilecek kadar da iyiyim...
kin tutacak kadar iyiyim...
affedecek kadar da...
bir daha mı tövbe derken bile kapımı çalan aşka, sevgiye kucak açacak kadar da...
iyiyim azizim...
kendime hoşgeldim...
sende hoşgeldin...
sizler de ey dostlar meclisi, aşk meclisi...
yalan değil, şaka değil gerçekten iyiyim...
kapılarımı kapatamayacağımı kabullenerek iyiyim...
güzel duyguları her dem seveceğimi bilerek...
kendimi severek en başta, kendi hayallerimi inançlarımı gücümü severek...
yalnızlığımı çok sevsem de güzel insanlarla çevrili oluşumla iyiyim...
hayırsız olsam da tanımadığım bir insanla saatlerce lak lak edecek kadar iyiyim...
kitap okuyacak kadar, film izleyecek kadar ve kendime dair umutlanacak kadar iyiyim...
ne kadar iyi birisi olduğumu anlayacak kadar iyiyim...
sorumluluklarımın ağırlıklarını görecek kadar...
tatlı ve sevimli halimle her şeyi çekecek kadar iyiyim...
lakin seçici olaraktan...
şiirlerle iyiyim...
şarkılarla...
iki güzel sözle, iki şuh kahkahayla...
kusurlarımla,
hatalarımla,
günahlarımla çoğu zaman...
çünkü emek, en kadir kıymet verilmesi gereken şeydir...
haksızlığına karşı susamayacak kadar iyiyim...
kendime haksızlık yapmayacak kadar iyi...
her şeyiyle yaşayacak kadar...
yaşamak kadar, iyiyim...
herkese karşı bonkör,
ama kendime karşı nazik olacak kadar iyiyim...
sevecek kadar iyiyim...
aşk insanı olduğumdan emin olacak kadar...
gözyaşlarımın her dem akacağını bilecek kadar iyiyim...
lakin o gözyaşlarını kendim sileceğimi bilecek kadar da iyiyim...
kin tutacak kadar iyiyim...
affedecek kadar da...
bir daha mı tövbe derken bile kapımı çalan aşka, sevgiye kucak açacak kadar da...
iyiyim azizim...
kendime hoşgeldim...
sende hoşgeldin...
sizler de ey dostlar meclisi, aşk meclisi...
devamını gör...
5168.
başkalarının bana sağlık olsun dediği şeyler boğazımda düğümlendi. gördüğüm ölümlerden sonra en çaresiz hissettiğim günleri yaşıyorum. ölüm bile bir bitişken içimde biriken ve beni acımasızca esiri eden bu duyguların yükünü kaldıramıyorum. her ne kadar sevdiğim ve yanımda olup beni destekleyen insanlardan güç almaya çalışsam da içimdeki yoğun hesaplaşmayla başa çıkamıyorum. en çok da kendime kızgınım. vazgeçemediğim şeyler bugün olmasını çok istediğim uğruna emek verdiğim olmayan şeylerin temelini attı. ne vazgeçemediklerim kaldı ne hayalim. uğruna savaş vereceğim tek bir hayalim kalmadı. yalnızca bekliyorum ve olabildiğince sessizlikten kaçıyorum. bunun için de instagramda kaydırıp duruyorum. hiç de huyum değildi sürekli bir şeyler izlemek. ancak kafamdaki sesleri sürekli bir şeyler izleyip bir şeyler dinleyerek bastırıyorum. ama gafil avlandım. tek bir şey her şeyin başa dönmesine yetti. bu kaçınca nasip değilmiş ya da sağlık olsun bilmiyorum ama sağlık olsun, nasip değilmiş.
devamını gör...
5169.
anne biliyorum, bazı özlemleri sen mayaladın ruhuma.
biliyorum, ruhumun bazı parçalarını da sen kesip eksilttin.
durup durup kendimi sevemeyişlerim hep bundan. durup durup güzele ikna olamayışım hep bundan.
ruhumun değerini yitirdiği adresmiş senin istenmeyişin, öfkeni kendi gözlerimde görüşüm hep bundan.
şifalan annem, iyi ol, kendini sev, bil ki sen senden hep razısın.
biliyorum, ruhumun bazı parçalarını da sen kesip eksilttin.
durup durup kendimi sevemeyişlerim hep bundan. durup durup güzele ikna olamayışım hep bundan.
ruhumun değerini yitirdiği adresmiş senin istenmeyişin, öfkeni kendi gözlerimde görüşüm hep bundan.
şifalan annem, iyi ol, kendini sev, bil ki sen senden hep razısın.
devamını gör...
5170.
kendimi yorasıya kadar uyumuyorum... rüyalar görmek istemiyorum ya da nefes nefese kalmak uykumda...
aslında nasıl da dinlenmek istiyor ruhum, bedenim... lakin olmuyor, olmuyor azizim...
duvarlar örüyorum yavaş yavaş... ruhumdaki mesai uzun... tepesinde penceresi, arada nefes alır arada güneşin ışığı girer ama kimse görmesin ruhumun kendini iyileştirmek için yaptığı tedavisini...
yılların yorgunluğunu, acının derin izlerini iyileştirsin üstünde...
düşünmesin artık geçmişi, sevgi dolu olacak diye kendini kandırdığı geleceği...
kaderinde böyle bir şey olmayacağını kabullensin... çalış çalış ve çalış... isteme, düşünme, hayal etme o hiç tatmadığın duyguları...
zor biliyorum... zorlu bir yolculuk kapıda... artık sayılı günlerdeyiz... bundan sonrası daha da özveri daha da sorumluluk... peki gücümün sınırı nedir?... peki hep böyle mi devam edecek...
hiç, hiç mi umut yok?..
sanırım yok...
kapatma dediler kapılarını ama biliyorum artık mantık devreye girdi...
ne kadar duygularım şen şakrak arasa da istediğini...
kendi kendimin dizginlerini tutuyorum... her şeyden uzaklaşıyorum farkındayım... inzivaya çekildi umutlarım, isteklerim... bu inziva belki bir ömür boyu sürecek...
sanki önceden çalıştı da haketti sanki...
neyse bugünlük bu kadar azizim... ben yapacağımı yaptım, takdir allah'ındır... ondan başka sığınacağım hiçbir şey yok...
yeter ki yalnızlığım beni artık yormasın...
aslında nasıl da dinlenmek istiyor ruhum, bedenim... lakin olmuyor, olmuyor azizim...
duvarlar örüyorum yavaş yavaş... ruhumdaki mesai uzun... tepesinde penceresi, arada nefes alır arada güneşin ışığı girer ama kimse görmesin ruhumun kendini iyileştirmek için yaptığı tedavisini...
yılların yorgunluğunu, acının derin izlerini iyileştirsin üstünde...
düşünmesin artık geçmişi, sevgi dolu olacak diye kendini kandırdığı geleceği...
kaderinde böyle bir şey olmayacağını kabullensin... çalış çalış ve çalış... isteme, düşünme, hayal etme o hiç tatmadığın duyguları...
zor biliyorum... zorlu bir yolculuk kapıda... artık sayılı günlerdeyiz... bundan sonrası daha da özveri daha da sorumluluk... peki gücümün sınırı nedir?... peki hep böyle mi devam edecek...
hiç, hiç mi umut yok?..
sanırım yok...
kapatma dediler kapılarını ama biliyorum artık mantık devreye girdi...
ne kadar duygularım şen şakrak arasa da istediğini...
kendi kendimin dizginlerini tutuyorum... her şeyden uzaklaşıyorum farkındayım... inzivaya çekildi umutlarım, isteklerim... bu inziva belki bir ömür boyu sürecek...
sanki önceden çalıştı da haketti sanki...
neyse bugünlük bu kadar azizim... ben yapacağımı yaptım, takdir allah'ındır... ondan başka sığınacağım hiçbir şey yok...
yeter ki yalnızlığım beni artık yormasın...
devamını gör...
5171.
yorucu geçen hazırlık sürecinin ardından lise giriş sınavı sonrası elde ettiğim netice beni ziyadesiyle memnun etmişti. hayalim olan galatasaray lisesi’ni ne akla hizmet ilk tercihim olarak yazmadım, bugün bile çözemediğim bir muamma. kader, nasip belki de basiret bağlanması. o zamanlar için düşünürsek eğer vicdanın mantığa ağır basması. mantıklı olan artık fazlasıyla sıkıldığım ve yıprandığım aile içi huzursuzluktan sıyrılıp, hayallerinin peşinde doludizgin koşmaktı. nasip değilmiş, olmadı. iki sene öncesinde abimin istanbul’a üniversite tahsili için gittiği düşünüldüğünde, canım annemin bir evladından daha uzakta kalması, çok içime sinen bir durum değildi. bu sebeple memleketimin en başarılı okulu olan fen lisesi’ni ilk tercih yazdım ve kazandım.
okulu kazanmak gerçekten küçümsenmeyecek bir başarıydı. ama benim içim hiç de huzurla dolmamıştı. zaman içerisinde yaşayacağım sıkıntılar malum olmuştu belki de. allah sevdiği kulunu ara ara zorluklarla sınarmış. bir abimin dediği gibi, bakma güzel kardeşim sen o asalakların sahte saltanatlarına, menfaate dayalı kurulan eğlence sofralarına. onlar kendi cehennemlerini yaratan ve bunu bir yanılsama ile cennetmiş gibi göstermeye çalışan zavallılar. sen rabbine teslim ol!
rabbime tam anlamıyla teslim oldum mu bilemiyorum ama türkiye’de ilk bine girdiğim sınav sonucu kazandığım okulun yurduna babamın sayesinde teslim oldum. böyle düşünmemiştim. annem yalnız kalmasın isterken şimdi haftanın beş günü ondan ayrı kalacaktım. yatılı kalmak her ne kadar çok tercih etmesem de gocunacağım bir durum değildi. devlet parasız yatılı sınavına zamanında abimin teşviki ile girmiş ve kazanmıştım. bu sayede yurt parası da vermeyecekti peder bey. evde boğaz eksiliyor, servis parası yok, eğitim beleş, hava beleş, su beleş. boş mezar bulsa beleş diye içine yatacak adam için bundan iyisi var mı?
acımasız olduğumu düşünmenizi istemem ama düşünürseniz de eyvallah. ama bir baba bir milyon öğrenci içinde ilk bine giren evladını böyle ödüllendirmemeli. zaten bence ödüllendirmemeli de. ama cezalandırmasa iyiydi, hem de para gibi basit bir araç uğruna. kayıt günümü çok iyi hatırlıyorum. fen lisesi şehrin dışında, köy kasaba karışımı bir mahalledeydi. okul ve yurt binalarını içine alan yerleşkenin yanında lojmanlar da vardı öğretmenlerin kaldığı. otobüs durağından okula gelene kadar hissettiklerimi hatırlamıyorum. müdürün odasına girdiğimizde bizi sıcak karşılamıştı. peder beyin öğretmen arkadaşı. hakkını yemeyim eğitimci olması sebebiyle okul hayatımda genel olarak sevilen, sayılan, değer verilen biri oldum. tabi bunda benim karakterim ve mizacımın da etkisi büyük. müdür bey ile kısa sohbetin ardından çıkarken babama kayıt parasından bahsetti. babamın yüzü dün gibi aklımda. çamurumsu bir renk, tüm kasların gerilmesiyle oluşan çarpık bir ifade, çatık kaşlar. okuldan çıkıp otobüs durağına varıncaya dek hiç konuşmadık. durakta otobüsün gelmesini beklerken sağa sola volta atmaya başladı peder. bir iki dakika gezindikten sonra yanıma gelip hayatım boyunca defalarca dinlediğim cümleyi kurdu:
“nasıl edeceğiz?”
okulu kazanmak gerçekten küçümsenmeyecek bir başarıydı. ama benim içim hiç de huzurla dolmamıştı. zaman içerisinde yaşayacağım sıkıntılar malum olmuştu belki de. allah sevdiği kulunu ara ara zorluklarla sınarmış. bir abimin dediği gibi, bakma güzel kardeşim sen o asalakların sahte saltanatlarına, menfaate dayalı kurulan eğlence sofralarına. onlar kendi cehennemlerini yaratan ve bunu bir yanılsama ile cennetmiş gibi göstermeye çalışan zavallılar. sen rabbine teslim ol!
rabbime tam anlamıyla teslim oldum mu bilemiyorum ama türkiye’de ilk bine girdiğim sınav sonucu kazandığım okulun yurduna babamın sayesinde teslim oldum. böyle düşünmemiştim. annem yalnız kalmasın isterken şimdi haftanın beş günü ondan ayrı kalacaktım. yatılı kalmak her ne kadar çok tercih etmesem de gocunacağım bir durum değildi. devlet parasız yatılı sınavına zamanında abimin teşviki ile girmiş ve kazanmıştım. bu sayede yurt parası da vermeyecekti peder bey. evde boğaz eksiliyor, servis parası yok, eğitim beleş, hava beleş, su beleş. boş mezar bulsa beleş diye içine yatacak adam için bundan iyisi var mı?
acımasız olduğumu düşünmenizi istemem ama düşünürseniz de eyvallah. ama bir baba bir milyon öğrenci içinde ilk bine giren evladını böyle ödüllendirmemeli. zaten bence ödüllendirmemeli de. ama cezalandırmasa iyiydi, hem de para gibi basit bir araç uğruna. kayıt günümü çok iyi hatırlıyorum. fen lisesi şehrin dışında, köy kasaba karışımı bir mahalledeydi. okul ve yurt binalarını içine alan yerleşkenin yanında lojmanlar da vardı öğretmenlerin kaldığı. otobüs durağından okula gelene kadar hissettiklerimi hatırlamıyorum. müdürün odasına girdiğimizde bizi sıcak karşılamıştı. peder beyin öğretmen arkadaşı. hakkını yemeyim eğitimci olması sebebiyle okul hayatımda genel olarak sevilen, sayılan, değer verilen biri oldum. tabi bunda benim karakterim ve mizacımın da etkisi büyük. müdür bey ile kısa sohbetin ardından çıkarken babama kayıt parasından bahsetti. babamın yüzü dün gibi aklımda. çamurumsu bir renk, tüm kasların gerilmesiyle oluşan çarpık bir ifade, çatık kaşlar. okuldan çıkıp otobüs durağına varıncaya dek hiç konuşmadık. durakta otobüsün gelmesini beklerken sağa sola volta atmaya başladı peder. bir iki dakika gezindikten sonra yanıma gelip hayatım boyunca defalarca dinlediğim cümleyi kurdu:
“nasıl edeceğiz?”
devamını gör...
5172.
şu an ki ruh halimi en iyi özetleyen cümle: "mermiye kafa atmak istiyorum".
yorulmayı geçtim, tükendim. eskisi gibi içimi de dökemiyorum. aslında, içimde olan bitenleri öyle çok anlatmak istiyorum ki.. içimdeki, içimi dökme isteği anlatamam ama dökemem, anlatamam. anlatırsam ne ben ne bir başkası beni toplayamaz. muazzam bir çöküş dönemine girerim...
yorulmayı geçtim, tükendim. eskisi gibi içimi de dökemiyorum. aslında, içimde olan bitenleri öyle çok anlatmak istiyorum ki.. içimdeki, içimi dökme isteği anlatamam ama dökemem, anlatamam. anlatırsam ne ben ne bir başkası beni toplayamaz. muazzam bir çöküş dönemine girerim...
devamını gör...
5173.
sözlüklerin var oluş amacına ters bi başlık.
teorik olarak buraya her şey yazılabilir.
büyük ihtimalle konuyla ilgili başlık da açılmıştır zaten, yoksa da siz açarsınız.
neyse ya bana ne.
teorik olarak buraya her şey yazılabilir.
büyük ihtimalle konuyla ilgili başlık da açılmıştır zaten, yoksa da siz açarsınız.
neyse ya bana ne.
devamını gör...
5174.
.
derin düşüncelerden sonra başlayan
hiçlik.
anlamlı şiirlere varmıyor
kesin.
ne kalemler keskin burada
ne kağıtlarda yer var yazmaya
olsaydı.
cesaretle
kaldırıp yerden gözümü
bakardım yüzüne korkaklığımın
görürdün içimi titreten kışı
baksaydın üşürdün yalnızlığımı
hınca hınç bir özlem nasıl uyuşur
dişimin dilimi ezdiği yerde
duyardın.
kanayan kelimeleri
susturmak için sustuğum yerde
olsaydın.
sesinle mest olup coştuğum yerde
dört duvarın üstüme çöktüğü yerde
burası benim bilinmezliğim
burası kimseye benzemezliğim
kendimden usanmış yorgun kalbimle
seni düşünmekten üşenmezliğim
sitemsiz
şikayetsiz
keşkesiz
öyle sessizce
özlemek sadece
yetseydi keşke
derin düşüncelerden sonra başlayan
hiçlik.
anlamlı şiirlere varmıyor
kesin.
ne kalemler keskin burada
ne kağıtlarda yer var yazmaya
olsaydı.
cesaretle
kaldırıp yerden gözümü
bakardım yüzüne korkaklığımın
görürdün içimi titreten kışı
baksaydın üşürdün yalnızlığımı
hınca hınç bir özlem nasıl uyuşur
dişimin dilimi ezdiği yerde
duyardın.
kanayan kelimeleri
susturmak için sustuğum yerde
olsaydın.
sesinle mest olup coştuğum yerde
dört duvarın üstüme çöktüğü yerde
burası benim bilinmezliğim
burası kimseye benzemezliğim
kendimden usanmış yorgun kalbimle
seni düşünmekten üşenmezliğim
sitemsiz
şikayetsiz
keşkesiz
öyle sessizce
özlemek sadece
yetseydi keşke
devamını gör...
5175.
eve gireli 15 dakika olmuştur ya da olmamıştır. zaten hemen hemen her şey olmuştur ya da olmamıştır. bu onlardan biri değil.
bu herhangi bir şey de değil.
saatin kaç olduğunu takip edemeyecek yorgunluğun acısını kahveden çıkarma saatleri. net bir saat veremem, takip edemedim. zaten sen baktığında saate, sen de takip edemezsin. ancak içinde yaşıyoruz.
ama o da senin içinde yaşıyor.
yaşamak demişken bir kahve daha koydum. demini alsın diye göz hapsinde tutuyorum. zaten alırdı da, hızlı alsın diye. takip edemesem de zaman önemli.
birkaç saat sonra zaten kalkıp gitmem gerek diye uyumam muhtemelen. yine zamandan kurtulamıyorum. kırılan saçlarımın döküldüğü yastık kılıfına gözüm ilişiyo ama muhtemelen uyanamam. bugün de barışamadık kendisiyle.
yarın yeni bir gün mü olur yoksa dünya dönüşünü mü tamamlar bilmiyorum. bu da zaman meselesi. artık bu meseleden kurtulmam gerek.
biraz geç kalındı gibi. geç kalmak demişken, saati takip edemedim. yıllar önce icat edilen bir dikdörtgen kutuya bakıyorum, ne enteresan. psikiyatrın çözemediği duyguları harf devrimiyle anlamlandırmaya çalışıyorum. biraz ilacım var, çok doğru baktığım da söylenemez. biraz da hayat meselesi.
arka planda ne çaldığını umursamıyorum bile. norveç'in köyünden çıkıp 18'inde ilk müziğini yapan genç ile gözleri görmeyen bir bağlamacının aynı listede buluşması kimin meselesi bilmiyorum.
artık benim değil ama.
öylesine mi yazıyorum yoksa öylesine mi yaşıyorum ondan da emin değilim.
zaten bugüne kadar kim neyden ne kadar emin olmuş onu da bilmiyorum.
benim meselem değil.
bu herhangi bir şey de değil.
saatin kaç olduğunu takip edemeyecek yorgunluğun acısını kahveden çıkarma saatleri. net bir saat veremem, takip edemedim. zaten sen baktığında saate, sen de takip edemezsin. ancak içinde yaşıyoruz.
ama o da senin içinde yaşıyor.
yaşamak demişken bir kahve daha koydum. demini alsın diye göz hapsinde tutuyorum. zaten alırdı da, hızlı alsın diye. takip edemesem de zaman önemli.
birkaç saat sonra zaten kalkıp gitmem gerek diye uyumam muhtemelen. yine zamandan kurtulamıyorum. kırılan saçlarımın döküldüğü yastık kılıfına gözüm ilişiyo ama muhtemelen uyanamam. bugün de barışamadık kendisiyle.
yarın yeni bir gün mü olur yoksa dünya dönüşünü mü tamamlar bilmiyorum. bu da zaman meselesi. artık bu meseleden kurtulmam gerek.
biraz geç kalındı gibi. geç kalmak demişken, saati takip edemedim. yıllar önce icat edilen bir dikdörtgen kutuya bakıyorum, ne enteresan. psikiyatrın çözemediği duyguları harf devrimiyle anlamlandırmaya çalışıyorum. biraz ilacım var, çok doğru baktığım da söylenemez. biraz da hayat meselesi.
arka planda ne çaldığını umursamıyorum bile. norveç'in köyünden çıkıp 18'inde ilk müziğini yapan genç ile gözleri görmeyen bir bağlamacının aynı listede buluşması kimin meselesi bilmiyorum.
artık benim değil ama.
öylesine mi yazıyorum yoksa öylesine mi yaşıyorum ondan da emin değilim.
zaten bugüne kadar kim neyden ne kadar emin olmuş onu da bilmiyorum.
benim meselem değil.
devamını gör...
5176.
.
bir yer vardı
aydınlık
gözüm kapalı yürüdüğüm
şimdi
gözlerim açık
adım atmaya ürktüğüm
aramadan bulduğum. bulduğumda, aradığım olduğunu bildiğim bir yer. yüzlerce kelimeyle, onlarca sayfaya anlattım o'nu. bazısı şiir oldu. şiir o'ydu. ben şair değildim yokluğuyla oldurdu.
o yok olmadı aslında ben kayboldum. içindeydim bu olduğunda. yok olmadı. değişti. bildiğim yolları bilmediğim çıkmazlara çıktı. çıkamadım. döndüm. döndüm. çıkamadım. geçtiğim yolları hatırlıyorum. güzel yolları. açık yolları. sonunu bildiğim yolları yürüdüm yeniden. vardığım yerler başkaydı. yollar tanıdık yerler başka. yine güzel. hep güzel. ama başka.
olsun. alışırım.
bir yer vardı
aydınlık
gözüm kapalı yürüdüğüm
şimdi
gözlerim açık
adım atmaya ürktüğüm
aramadan bulduğum. bulduğumda, aradığım olduğunu bildiğim bir yer. yüzlerce kelimeyle, onlarca sayfaya anlattım o'nu. bazısı şiir oldu. şiir o'ydu. ben şair değildim yokluğuyla oldurdu.
o yok olmadı aslında ben kayboldum. içindeydim bu olduğunda. yok olmadı. değişti. bildiğim yolları bilmediğim çıkmazlara çıktı. çıkamadım. döndüm. döndüm. çıkamadım. geçtiğim yolları hatırlıyorum. güzel yolları. açık yolları. sonunu bildiğim yolları yürüdüm yeniden. vardığım yerler başkaydı. yollar tanıdık yerler başka. yine güzel. hep güzel. ama başka.
olsun. alışırım.
devamını gör...
5177.
bir iç mekânın kırık camı gibi
bazı hayaller doğmaz; saklanır.
dünyaya gelmeye cesaret edememiş düşler gibi,
kırılgan, saydam ve suskun…
bir kavanozun dibine bırakılmış,
üstü örtülmüş birer iç sızısı.
cam kavanozlara koyduk onları bir zamanlar,
sanki zamanla güzelleşirler sanarak.
her biri bir niyetin tortusu,
bir ihtimalin yarıda kalmış cümlesi…
ama cam, hafızaya benzemez.
ne kadar dikkatle saklarsan sakla,
kırılır.
ve en çok da kapağını kapatmaya çalışırken
elini keser insan.
içine koyduğun değil,
dışında unuttuğun parçan kanatır seni.
bazen düşünüyorum:
kavanozları biz mi seçtik?
yoksa birileri bize "bu hayale ancak bu kadar yer düşer" mi dedi?
ve biz razı mı geldik
dar cam ağızlarına koca evrenleri sıkıştırmaya?
ve bazı hayaller, ev gibi.
hep dönmek istersin ama hiçbir zaman içine tam sığamazsın.
çünkü hayal dediğin şey…
çok uzun kalınca camın içinde,
kendini unutur.
ve sen, elini her attığında
yeniden kesilirsin..
bazı hayaller doğmaz; saklanır.
dünyaya gelmeye cesaret edememiş düşler gibi,
kırılgan, saydam ve suskun…
bir kavanozun dibine bırakılmış,
üstü örtülmüş birer iç sızısı.
cam kavanozlara koyduk onları bir zamanlar,
sanki zamanla güzelleşirler sanarak.
her biri bir niyetin tortusu,
bir ihtimalin yarıda kalmış cümlesi…
ama cam, hafızaya benzemez.
ne kadar dikkatle saklarsan sakla,
kırılır.
ve en çok da kapağını kapatmaya çalışırken
elini keser insan.
içine koyduğun değil,
dışında unuttuğun parçan kanatır seni.
bazen düşünüyorum:
kavanozları biz mi seçtik?
yoksa birileri bize "bu hayale ancak bu kadar yer düşer" mi dedi?
ve biz razı mı geldik
dar cam ağızlarına koca evrenleri sıkıştırmaya?
ve bazı hayaller, ev gibi.
hep dönmek istersin ama hiçbir zaman içine tam sığamazsın.
çünkü hayal dediğin şey…
çok uzun kalınca camın içinde,
kendini unutur.
ve sen, elini her attığında
yeniden kesilirsin..
devamını gör...
5178.
5179.
yav demin agalarla bir cafede oturmuşuz goygoy yapıyoruz.
içeri bi dilenci girdi, direkt bana musallat oldu. sağol kardeşim diyorum, ilgilenmiyorum diyorum, kafayı çevirip başka yere bakıyorum dinlemiyor gibi yapıyorum zerre sallamıyor dua mua okuyup cümleyi "yardımcı ol abi" diye bitirmeye devam ediyor. masadaki diğer arkadaşlara hiç bakmıyor bile, ya da diğer diğer masalarda şansını hiç denemiyor.
şakayla karışık lan olm diyorum, masadaki en borçlu benim bunlardan birinden istesene diyorum duymazdan geliyor duaya devam ediyor.
3-4 dakika dua okuyup gitti. her gün x'te gördüğüm "dilencinin üzerinden 1 milyon dolar, banka hesabından 20 milyon dolar çıktı" haberleri yüzünden kaybettin kardeşim. sana özel bir durum değildi.
içeri bi dilenci girdi, direkt bana musallat oldu. sağol kardeşim diyorum, ilgilenmiyorum diyorum, kafayı çevirip başka yere bakıyorum dinlemiyor gibi yapıyorum zerre sallamıyor dua mua okuyup cümleyi "yardımcı ol abi" diye bitirmeye devam ediyor. masadaki diğer arkadaşlara hiç bakmıyor bile, ya da diğer diğer masalarda şansını hiç denemiyor.
şakayla karışık lan olm diyorum, masadaki en borçlu benim bunlardan birinden istesene diyorum duymazdan geliyor duaya devam ediyor.
3-4 dakika dua okuyup gitti. her gün x'te gördüğüm "dilencinin üzerinden 1 milyon dolar, banka hesabından 20 milyon dolar çıktı" haberleri yüzünden kaybettin kardeşim. sana özel bir durum değildi.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2