normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
4601.
ulan oğlak dolunayı, oğlak burcu erkeğinden çektiklerimiz yetmedi bir de sen vurdun. alacağın olsun.
devamını gör...
4602.
bazen inanılmaz bir hüzün çöküyor bünyeye. herkese oluyordur illa ama bana neden bu kadar sık oluyor anlamış değilim. melankolik biri de değilim aslında ama şu sıralar hayatım berbat belki ondandır bu his. tatilden yeni döndüm ama hiç tatil yapmamıs gibi yorgunum. ilk defa tatile gitmek heycanlandırmadı beni. anlayamadım nedenini. içimde hala ergen bir parça mı var diye şüpheye düşmüyor değilim. hala anama babama olan öfkem ve kırgınlığımın başka açıklaması olamaz heralde. ya da olur mu? bilemiyorum altan. artık böyle şeyleri aşmış olmak lazım ama gel de bunu geceleri ortaya çıkan ruh halime anlat. insanın doğduğu ev kaderi gerçekten doğdumdan beri hissettiğim garip yalnızlık ve hüzün hissi hiç geçmedi hep var ara ara hatırlatıyor kendini. burayı da rahatça günlük gibi kullanmak güzel oluyor.
devamını gör...
4603.
tekrar karşılaşabileyim diye şuraya not alayım dedim.
bir gün yolunu yitirirsen, artık eski yolunu bulmaya çalışma, yeni bir yol ara kendine.
bir gün yolunu yitirirsen, artık eski yolunu bulmaya çalışma, yeni bir yol ara kendine.
devamını gör...
4604.
günün en sevmediğim saatleri. 16 -20arası genelde yok olmak isterim. içim çok huzursuz, her şeyden bıkmış bunalmış. garip bir patlama yaşıyorum kendi içimde duygularım karmakarışık. ne düşüncelerim ne telkinlerim işe yaramıyor sadece uyumak ve biraz olsun kötü hissettiren her şeyden, sorumluluklardan, düşüncelerden kaçmak istiyorum. bazen kendim bile kendimi anlamıyorum ne garip bir his bu böyle. ve bu buhranlı hislerden küçücük bir mutlulukla kurtulacağımı biliyorum.. bazen sevdiklerin tarafından gelecek bir kelimeye bakar bir güler yüze ya da hayallerinin gerçekleşme ihtimaline. o kadar basit hayallerim var ki gerçek olacağı için çok heyecanlıyım işte bu heyecanım her şeyi güzelleştiren harekete geçmemi sağlayan.. içimdeki o son kalan minicik umuda hayranım.hadi kalk çalışalım kendimiz için. çok yoruldun biliyorum ama geriye dönüp baktığında elimden geleni yaptım diyeceksin. en büyük başarı da bu değil mi? kendi içinde elde ettiğin. anlamazlar:’)
devamını gör...
4605.
yine biz çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi, 2 ayda bir aklımıza gelenleri yazmaya karar veriyoruz arada sırada aklımıza geliyor lay lay lay yine saçmaladın bay çavdar kişisi.
yine bir alkollü gece sonrasında buraya yazasımız geldi gözel karılar eklesin kıps yazacak değiliz ya ya da yazsak ne olur çok merak ediyorum.
tek haneli iq sahibi ofis canlıları ile mücadelemizi kaybediyoruz galiba geçen ölçmeye gittiğimde ayakkabı numaramın altına düştüğünü öğrendim peh peh peh.
çavdar ekmeği ve ben yazar birey kişisinin kafasında bu saate ferdi babadan sevdalılar beni anlar çalıyor hayır ne varlığı ile bizi tiryaki edecek birisi ne de yokluğu ile deli edecek kişi var yahu ne oluyor iq düşüklüğünden oluyor hep bunlar biliyorum.
saçma rüyalar serimiz vol.5452187545125 bu sefer pokemon olduk ne hikmetse ama işte roket takımının pokemonu hayır arkadaş yüzümüz rüyada olsa bile gülmeyecekmi hep patlıyoz elektrik yiyoruz ve havaya uçuyoruz rüya lan bu bir kerede jeff bezos olalım di mi yok hep saçmalık hep saçmalık.
zaman makinemiz bizi bu sefer bizi m.ö 3254 senesine ışınlandı düştüğümüz yerde megaraptor bizi anında yedi bu makine bozuk galiba hep bu durumlara atıyor bizi bir kerede sağlam yere ışınla be...
yine bir alkollü gece sonrasında buraya yazasımız geldi gözel karılar eklesin kıps yazacak değiliz ya ya da yazsak ne olur çok merak ediyorum.
tek haneli iq sahibi ofis canlıları ile mücadelemizi kaybediyoruz galiba geçen ölçmeye gittiğimde ayakkabı numaramın altına düştüğünü öğrendim peh peh peh.
çavdar ekmeği ve ben yazar birey kişisinin kafasında bu saate ferdi babadan sevdalılar beni anlar çalıyor hayır ne varlığı ile bizi tiryaki edecek birisi ne de yokluğu ile deli edecek kişi var yahu ne oluyor iq düşüklüğünden oluyor hep bunlar biliyorum.
saçma rüyalar serimiz vol.5452187545125 bu sefer pokemon olduk ne hikmetse ama işte roket takımının pokemonu hayır arkadaş yüzümüz rüyada olsa bile gülmeyecekmi hep patlıyoz elektrik yiyoruz ve havaya uçuyoruz rüya lan bu bir kerede jeff bezos olalım di mi yok hep saçmalık hep saçmalık.
zaman makinemiz bizi bu sefer bizi m.ö 3254 senesine ışınlandı düştüğümüz yerde megaraptor bizi anında yedi bu makine bozuk galiba hep bu durumlara atıyor bizi bir kerede sağlam yere ışınla be...
devamını gör...
4606.
profilo avm sonunda yıkıldı. daha molozu kalkmadan mecidiyeköy sınıf atladı anlaşılan; pazarda ejder meyvesi gördüm bugün. umarım ki, bu insaat tamamlanmadan istanbul ile ilişiğim kesilir de buraya ortaköy muamelesi yaptıklarını ve saçma ev kiraları istemelerini duyumsamam.
devamını gör...
4607.
bi serseriyim ve boyle iyiii
disardamiyim
bi saaarkimiyim
disardamiyim
bi saaarkimiyim
devamını gör...
4608.
içinde bulunduğumuz buhranlı anların geçeceği zamanı düşlerken sonunda huzura, dinginliğe kavuşabileceğimizi düşünüyoruz. insan umutsuz durumlarda bile bir umuda, bir dala tutunmaya ihtiyaç duyar. tam umudu yakalayabileceğimiz an başka buhranlarla karşılaşabiliyoruz. istediklerimizin, düşlerimizin tam olarak hayalini kurduğumuz gibi gerçekleşmemesi bizi tekrar bir umutsuzluğa itebiliyor. her birimiz hayatta hak ettiğimiz şeyleri yaşayamıyoruz, bu iyi ya da kötü olsun. hayat hep bir süreçten biraz da buhrandan ve dinginlikten oluşuyor. belki de hayattan ne beklediğimizi düşünmek yerine hayat bizden ne bekliyor diye düşünmenin vakti gelmiştir.
devamını gör...
4609.
[sırf wot olsun diye notlar kısmındaki en uzun şeyi geçirmek]
### melayê cizîrî ve tasavvufî düşünceleri###
**giriş**
melayê cizîrî, tasavvufun derinliklerine sadakatle bağlı bir sûfîdir ve özellikle vahdetü’l-vücûd düşüncesinin mühim bir takipçisidir. bu nedenle divanında tasavvuf metafiziğinin ve sûfî kozmolojisinin temel prensiplerini incelemiştir. onun düşüncesinde varlık, mutlak halinden yani henüz belirlenmemiş ve belirginleşmemiş halinden varoluş âlemine çeşitli merhalelerden geçerek zuhur ve tecelli eder. yani, varlık birlik halinden çokluk haline geçerek görünür olmuştur. birlik halindeyken varlık herhangi bir nitelik, kayıt ve belirlenim göstermez. ibn arabî'nin bu duruma "a‘ma" yani körlük boyutu dediği gibi, mela bu boyuta "sermediyyet", "kıdemiyyet" ve "samediyet" gibi isimler verir.
**sermediyyet boyutu**
mela’nın varlık tasavvurunda sermediyyet, kıdemiyyet ve samediyet mutlak gerçekliği temsil eder. ilk taayyün olan akıl ve ikinci taayyün olan varlığın isimleri olan ehadiyyet ve vâhidiyyet boyutları dahi sermediyet karşısında ontolojik olarak bir hakikate sahip değildir. bütün varlıklar, varoluşlarını bu mutlak sermediyyet boyutundan alırlar. sermediyyet boyutunda ezel ve ebed, ehad ve vâhid arasında fark yoktur; yalnızca mutlak varlık mevcuttur. mela’nın bu görüşleri şu beyitlerde dile getirilmiştir:
**hakikat-i muhammediyye**
mela, sermediyyet boyutundaki mutlak zatın ilk taayyün eden varlığını hakikat-i muhammediyye olarak nitelendirir. bu boyutta varlık, tüm isim ve sıfatları kendinde toplar. bu isim ve sıfatlarla tecelli eden varlık, ruh ve misal âlemi ile tecelli eder ve nihayet somut dünyada çoklu eşya olarak zuhur eder. bu somut nesneler dünyası, mutlak varlığın yansımaları ve tecellileridir. bu haliyle mecazlar âlemi, mutlak varlığın işaretleri ve sembolleri olarak değerlendirilmiştir.
**insanın ontolojik konumu**
mela, insanı, lâhût âleminin nâsût âlemindeki temsili olarak görür. insan, tanrısal nurun en mükemmel tecellisidir. mela’ya göre insan, varlığın yukarıdan aşağıya iniş ve aşağıdan yukarıya çıkış döngüsünün tam ortasında yer alır. insan, hem maddi hem de manevi unsurlar taşıyan kutsal bir varlıktır. maddi unsurlara ek olarak, insan manevi bir unsur olan "beşinci unsur"a da sahiptir. bu unsur, ilahi kökeni işaret eder.
**insan ve kâinat**
mela, insanı âlemin meyvesi olarak görür. insan, varlığın ereksel sebebidir. nasıl ki ağacın meyvesi varsa, âlemin de meyvesi insandır. bu düşünce şu beyitlerde yer almıştır:
**fena ve hakikat**
sûfî idraki, fena makamına erişmek suretiyle mecazlar dünyasını aşar ve mutlak birliği tecrübe eder. fena, sûfî idrakin mutlak varlık karşısında bir özne olmaktan çıkıp nesne haline gelmesidir. bu tecrübe marifet ve aşk yoluyla elde edilir. mela, marifeti kalbe ve zevke dayandırırken, aklın sınırlılığını ve hakikat karşısındaki aczini dile getirir:
**sonuç**
melayê cizîrî, tasavvuf felsefesindeki insan-ı kâmil düşüncesini benimsemiştir. varlığın merkezinde insan vardır ve insan, varlığın en üstün şeklidir. mela’nın düşünceleri, insanın hem içkin hem de aşkın yönlerini vurgular. bu düşünceler, kur’an-ı kerim’deki " ميوقت نسحأ يف ناسنلْا انقلخدقل" ayetinin tefsiri niteliğindedir. insan, âlemin gayesidir ve âlemin meyvesidir.
**türkçe**
kıdemde ezel ve ebed aynıdır sermediyet ne ezeli ne ebedi tanır vahid ile ehad arasında fark yok semediyet makamında gerçekte yoktur
o güzel ve nurdan sevgili görünür değişik şekillerde insan, peri, vildan ve hurilerde türlü cilvelerle
cevherimiz çok yüce unsurdandır mela gerçekten, süfli ve aşağı bir unsur değiliz
âlem ağaç, insan onun meyvesi, gelip oturmuş sultan tahtına onunla süslenmiş ikbal, onunla bulmuş mutluluğu devlet
yüksek idrakimiz anlamaz sıkletini tükenir akıl aciz kalır kalkış için her çabada şaşkınlık ve çaresizliktir düşüncenin son sınırı nasıl anlasın mahluk halikını kısır fehmiyle
bu metin, melayê cizîrî'nin düşünce dünyasını ve tasavvufî bakış açısını derinlemesine ele alırken, onun şiirlerinden örnekler sunarak tasavvuf felsefesindeki yerine ışık tutmaktadır.
### melayê cizîrî ve tasavvufî düşünceleri###
**giriş**
melayê cizîrî, tasavvufun derinliklerine sadakatle bağlı bir sûfîdir ve özellikle vahdetü’l-vücûd düşüncesinin mühim bir takipçisidir. bu nedenle divanında tasavvuf metafiziğinin ve sûfî kozmolojisinin temel prensiplerini incelemiştir. onun düşüncesinde varlık, mutlak halinden yani henüz belirlenmemiş ve belirginleşmemiş halinden varoluş âlemine çeşitli merhalelerden geçerek zuhur ve tecelli eder. yani, varlık birlik halinden çokluk haline geçerek görünür olmuştur. birlik halindeyken varlık herhangi bir nitelik, kayıt ve belirlenim göstermez. ibn arabî'nin bu duruma "a‘ma" yani körlük boyutu dediği gibi, mela bu boyuta "sermediyyet", "kıdemiyyet" ve "samediyet" gibi isimler verir.
**sermediyyet boyutu**
mela’nın varlık tasavvurunda sermediyyet, kıdemiyyet ve samediyet mutlak gerçekliği temsil eder. ilk taayyün olan akıl ve ikinci taayyün olan varlığın isimleri olan ehadiyyet ve vâhidiyyet boyutları dahi sermediyet karşısında ontolojik olarak bir hakikate sahip değildir. bütün varlıklar, varoluşlarını bu mutlak sermediyyet boyutundan alırlar. sermediyyet boyutunda ezel ve ebed, ehad ve vâhid arasında fark yoktur; yalnızca mutlak varlık mevcuttur. mela’nın bu görüşleri şu beyitlerde dile getirilmiştir:
**hakikat-i muhammediyye**
mela, sermediyyet boyutundaki mutlak zatın ilk taayyün eden varlığını hakikat-i muhammediyye olarak nitelendirir. bu boyutta varlık, tüm isim ve sıfatları kendinde toplar. bu isim ve sıfatlarla tecelli eden varlık, ruh ve misal âlemi ile tecelli eder ve nihayet somut dünyada çoklu eşya olarak zuhur eder. bu somut nesneler dünyası, mutlak varlığın yansımaları ve tecellileridir. bu haliyle mecazlar âlemi, mutlak varlığın işaretleri ve sembolleri olarak değerlendirilmiştir.
**insanın ontolojik konumu**
mela, insanı, lâhût âleminin nâsût âlemindeki temsili olarak görür. insan, tanrısal nurun en mükemmel tecellisidir. mela’ya göre insan, varlığın yukarıdan aşağıya iniş ve aşağıdan yukarıya çıkış döngüsünün tam ortasında yer alır. insan, hem maddi hem de manevi unsurlar taşıyan kutsal bir varlıktır. maddi unsurlara ek olarak, insan manevi bir unsur olan "beşinci unsur"a da sahiptir. bu unsur, ilahi kökeni işaret eder.
**insan ve kâinat**
mela, insanı âlemin meyvesi olarak görür. insan, varlığın ereksel sebebidir. nasıl ki ağacın meyvesi varsa, âlemin de meyvesi insandır. bu düşünce şu beyitlerde yer almıştır:
**fena ve hakikat**
sûfî idraki, fena makamına erişmek suretiyle mecazlar dünyasını aşar ve mutlak birliği tecrübe eder. fena, sûfî idrakin mutlak varlık karşısında bir özne olmaktan çıkıp nesne haline gelmesidir. bu tecrübe marifet ve aşk yoluyla elde edilir. mela, marifeti kalbe ve zevke dayandırırken, aklın sınırlılığını ve hakikat karşısındaki aczini dile getirir:
**sonuç**
melayê cizîrî, tasavvuf felsefesindeki insan-ı kâmil düşüncesini benimsemiştir. varlığın merkezinde insan vardır ve insan, varlığın en üstün şeklidir. mela’nın düşünceleri, insanın hem içkin hem de aşkın yönlerini vurgular. bu düşünceler, kur’an-ı kerim’deki " ميوقت نسحأ يف ناسنلْا انقلخدقل" ayetinin tefsiri niteliğindedir. insan, âlemin gayesidir ve âlemin meyvesidir.
**türkçe**
kıdemde ezel ve ebed aynıdır sermediyet ne ezeli ne ebedi tanır vahid ile ehad arasında fark yok semediyet makamında gerçekte yoktur
o güzel ve nurdan sevgili görünür değişik şekillerde insan, peri, vildan ve hurilerde türlü cilvelerle
cevherimiz çok yüce unsurdandır mela gerçekten, süfli ve aşağı bir unsur değiliz
âlem ağaç, insan onun meyvesi, gelip oturmuş sultan tahtına onunla süslenmiş ikbal, onunla bulmuş mutluluğu devlet
yüksek idrakimiz anlamaz sıkletini tükenir akıl aciz kalır kalkış için her çabada şaşkınlık ve çaresizliktir düşüncenin son sınırı nasıl anlasın mahluk halikını kısır fehmiyle
bu metin, melayê cizîrî'nin düşünce dünyasını ve tasavvufî bakış açısını derinlemesine ele alırken, onun şiirlerinden örnekler sunarak tasavvuf felsefesindeki yerine ışık tutmaktadır.
devamını gör...
4610.
bugün sen öleli iki sene oldu. ölüm haberinin geldiği anda ölümün o tatsız soğukluğunu ve sonu olmayan korkunç bir yalnızlığı hissetmiştim birden.
bu iki senede seni birçok kere düşündüm. seni birçok kere konuştum. seni birçok kere hatırladım. seni birçok kere andım. seni birçok kere hayal ettim. ve eninde sonunda şuraya vardım: asıl ölen sen olmadın. biz öldük. sadece resmen, vaktimizin gelmesini beklediğimiz, adına yaşam dediğimiz bir debelenmeyi sürdürüyoruz. biz artık o insanlar değiliz. zaman o zaman değil. hayatımızın korkunçlaşması ve çürümesi senin ölümün ile yeni bir çürüme ve iğrençliğe doğru evrildi. asıl biz ölüyüz. sen geçmişte, aklımızda, kalbimizde capcanlı bir şekilde yaşamaya devam ediyorsun. maalesef gerçek bu ve hayatın kendisi çok ama çok korkunç ve değişken.
bu iki senede seni birçok kere düşündüm. seni birçok kere konuştum. seni birçok kere hatırladım. seni birçok kere andım. seni birçok kere hayal ettim. ve eninde sonunda şuraya vardım: asıl ölen sen olmadın. biz öldük. sadece resmen, vaktimizin gelmesini beklediğimiz, adına yaşam dediğimiz bir debelenmeyi sürdürüyoruz. biz artık o insanlar değiliz. zaman o zaman değil. hayatımızın korkunçlaşması ve çürümesi senin ölümün ile yeni bir çürüme ve iğrençliğe doğru evrildi. asıl biz ölüyüz. sen geçmişte, aklımızda, kalbimizde capcanlı bir şekilde yaşamaya devam ediyorsun. maalesef gerçek bu ve hayatın kendisi çok ama çok korkunç ve değişken.
devamını gör...
4611.
sen hiç bu kadar kahverengi bakan bir çift göz gördün mü diye soran iç sesimi susturmaya çalışıp o fark etmeden iç ettiğim fotoğrafına bir daha baktım.
dudakları hep mühürlü, acaba niye?
evet ya, bu kadının kaç fotoğrafını gördüysem hiç gülümsemiyor??
saçlarının kahverengisi mi buna sebep acaba?
olmaz, saçma..
yüzünü görüp anlama imkanım var mı? yok.
sorsam söyler mi? soracak yollarım hep kapalı, açık olsa ona varana kadar, ohooo.
yalnız gözleri gülüyor bak, buna eminim.
ve hayır, ben bu kadar kahverengi bakan bir çift göz hiç görmedim.
dudakları hep mühürlü, acaba niye?
evet ya, bu kadının kaç fotoğrafını gördüysem hiç gülümsemiyor??
saçlarının kahverengisi mi buna sebep acaba?
olmaz, saçma..
yüzünü görüp anlama imkanım var mı? yok.
sorsam söyler mi? soracak yollarım hep kapalı, açık olsa ona varana kadar, ohooo.
yalnız gözleri gülüyor bak, buna eminim.
ve hayır, ben bu kadar kahverengi bakan bir çift göz hiç görmedim.
devamını gör...
4612.
insanlar tarafından ihanete uğramaktan yorulduğum dönemler.bi insanı çocukluk arkadaşı satabilir mi ya? yediğin içtiğin aynı ekmeği paylaştığın,yeri geldiğinde kapını açtığın,birlikte gülüp ağladığın...
devamını gör...
4613.
az önce mutfağa su almaya gittim ve suyumu termosuma doldurdum, termosuma doldurdum çünkü hava çok sıcak ve bu şekilde çabucak ısınmıyor, ardından telefonumu koltuğun üzerinde bıraktığım geldi aklıma ve su dolu termosumu mutfak masasında bırakarak içeri gittim ve telefonumu aldım. mutfağa adımlarken tuhaf ve gürültülü tıkırtı ve haşırtı sesleri duydum, normalde bu sesleri duymaktan korkmam ama saat gece 2, korkuyla suyumu alıp mutfağın ışığını bile kapatmadan içeri geçtim çünkü herhangi bir varlık ile bu saatte çatışacak ne gücüm var ne aklım.
devamını gör...
4614.
şimdi unutmak istedigim her sey zamaninda beni mutluluktan öldürecekti.
devamını gör...
4615.
tanrıdan diledim bu kadar dilek
o yârin yüzünü bir daha görek
gel, anam aman, yanıma
kıyma bu yazık canıma
bir kara kaşın, bir kara gözün
değer dünya malına
bana kısmet değil dizinde yatmak
dizinde yatıp da yüzüne bakmak
başka söze gerek yok...
o yârin yüzünü bir daha görek
gel, anam aman, yanıma
kıyma bu yazık canıma
bir kara kaşın, bir kara gözün
değer dünya malına
bana kısmet değil dizinde yatmak
dizinde yatıp da yüzüne bakmak
başka söze gerek yok...
devamını gör...
4616.
4617.
yine biz çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi, bu aralar garip bir haller oldu bize durup dururken yeni iş fikirleri buluyoruz mesela pikaçulardan oluşan bir elektrik santrali kurma fikri aslında iş yapar gibi ama bizi çarpıp duruyor şerefsizler.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi 198. bilmem kaç yılında doğmuşuz bakıyorum yeni başlayan tek haneli iq'ya sahip ofis canlılarına 2002'li var 2002 nedir yahu o anca cep telefonu modeli olur.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi karar verdik balporsuğu olacağız ama sadece bal yemiyeceğiz reçel olur helva oluur mahmut tuncerin unu olan yağı olan şekeri olan bakkal amcası olur onuda yeriz.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisinin iq su nihayet 30'lu civarlara indi tek haneli iq'ya sahip ofis canlıları yüzünden hayır ihale mailini nasıl yanlışlıkla alakasız birimlere gönderen insanlar oluyor anlamıyorum ve iq'um düşüyor.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi gecenin bu saatini sevioruz içimizden ise kasım şeren şarkıları söylüyoruz, eğeğeğeğeğe sadece tek anladığımız söz bu ama rahatlatıyor eğeğeğeğ eğğeğeğeğe
saçma rüyalar serimiz vol.4564565465 rüyada ben,rok,hakan ural,ve nebati reyiz deniz yolculuğuna çıkmak zorundaydık öyle bir uyandım ki korkudan uyuyamıyorum ninni söyleyen olsun uyuyayım tekrardan
zaman makinemiz bizi bu sefer bizi m.s 28952 yılına ışınladı yine lazer darbesi ile öldük ha bir zaman yolculuğunda yaşayalım herkese sütlaç ısmarlayacağım ben.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi 198. bilmem kaç yılında doğmuşuz bakıyorum yeni başlayan tek haneli iq'ya sahip ofis canlılarına 2002'li var 2002 nedir yahu o anca cep telefonu modeli olur.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi karar verdik balporsuğu olacağız ama sadece bal yemiyeceğiz reçel olur helva oluur mahmut tuncerin unu olan yağı olan şekeri olan bakkal amcası olur onuda yeriz.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisinin iq su nihayet 30'lu civarlara indi tek haneli iq'ya sahip ofis canlıları yüzünden hayır ihale mailini nasıl yanlışlıkla alakasız birimlere gönderen insanlar oluyor anlamıyorum ve iq'um düşüyor.
çavdar ekmeği ve yazar birey kişisi gecenin bu saatini sevioruz içimizden ise kasım şeren şarkıları söylüyoruz, eğeğeğeğeğe sadece tek anladığımız söz bu ama rahatlatıyor eğeğeğeğ eğğeğeğeğe
saçma rüyalar serimiz vol.4564565465 rüyada ben,rok,hakan ural,ve nebati reyiz deniz yolculuğuna çıkmak zorundaydık öyle bir uyandım ki korkudan uyuyamıyorum ninni söyleyen olsun uyuyayım tekrardan
zaman makinemiz bizi bu sefer bizi m.s 28952 yılına ışınladı yine lazer darbesi ile öldük ha bir zaman yolculuğunda yaşayalım herkese sütlaç ısmarlayacağım ben.
devamını gör...
4618.
sigara icince havali olmuyorsunuz, sigara icmek havali degildir.
yilda 1.6 milyon insan akciger kanserinden gidiyor. ben de iciyorum, ama sunu havali addetmekten vazgeciniz sayin yazar kardesler.
ısin gorselinde degilim bu arada, dileyen amuda kalksin. lakin dusunce yapisi olarak, sunu havali addeden varsa 1 zahmet gidip evinin camindan atlasin.
yilda 1.6 milyon insan akciger kanserinden gidiyor. ben de iciyorum, ama sunu havali addetmekten vazgeciniz sayin yazar kardesler.
ısin gorselinde degilim bu arada, dileyen amuda kalksin. lakin dusunce yapisi olarak, sunu havali addeden varsa 1 zahmet gidip evinin camindan atlasin.
devamını gör...
4619.
bir insan, bir kalp, o kalbi kırmak o kadar kolay, tamir etmesi belki bir ömür
güzel bir ev, araba, tonla para, bunlara ulaşmak birçok farklı yol, elde etmek belki uzun, kaybetmekse bir an
hasta yatağında kafanı çevirdiğinde ne görmek istersin? senin elini sımsıkı tutan bir el, seninle konuşan dudaklar, seni seven bir kalp? ya da artık sayamayaz olduğun para, kullanamadığın arabanın anahtarı, mirasını bırakabilecek kimsenin olmadığı, hatta hiç kimsenin olmadığı, koca bir yalnızlık?
bugün tercih ettiklerin yarın geleceğin olacak. anılar, insanlar mı biriktirmek istersin? yalnızlıklar mı doldurmak istersin o kısa ömrüne?
güzel bir ev, araba, tonla para, bunlara ulaşmak birçok farklı yol, elde etmek belki uzun, kaybetmekse bir an
hasta yatağında kafanı çevirdiğinde ne görmek istersin? senin elini sımsıkı tutan bir el, seninle konuşan dudaklar, seni seven bir kalp? ya da artık sayamayaz olduğun para, kullanamadığın arabanın anahtarı, mirasını bırakabilecek kimsenin olmadığı, hatta hiç kimsenin olmadığı, koca bir yalnızlık?
bugün tercih ettiklerin yarın geleceğin olacak. anılar, insanlar mı biriktirmek istersin? yalnızlıklar mı doldurmak istersin o kısa ömrüne?
devamını gör...
4620.
bütün sokaklarda o şarkıların yeniden çalması,
adeta geçmişin bana ve benim gibi geçmişe bakanlara
bir jestti, bir selamdı resmen,
bir an için bile olsa yeniden o günleri hissetmek,
bir an için bile olsa o günlerde olmak,
hayatın bütün dert, tasa ve sıkıntılarını unutturdu,
mutluluk aslında bu kadar basit,
masrafa gerek yok, dairelere milyorlar yatırmak,
popolara estetik yaptırmak, bilmem ne marka
elbiselere bürünmek, veya güzel kadınlara sahip olmak.
bunların hiçbiri büyülemiyor beni.
ve büyülememenin sebebini söylememe rağmen anlamıyorlar.
o günlerde her yerde müzik çalardı,
yufkacısından, plaj malzemesi satana,
çiçekçisinden, marketine her yerde,
o günlerde çalardı dün çalan şarkılar,
hayata yeni başlamış olmanın heyecanı dipdiri idi,
her şey bir heyecan, bir keşif ve bir büyüye sahipti,
en büyük zenginliğin ne olduğunun farkında olmadan,
en büyük zenginliğin hemen üstünde durarak yaşamak,
işte buydu olay, sonrasındaki yoksulluk, maddi değil,
tam da buydu, ama kimseye anlatmak mümkün olmamıştı.
kırar market'in orada da çalardı o günlerde burak kut,
bazen mirkelam'ın her gece şarkısı,
bazen kaya gazinosunun orada,
bazen nba şapkası satan o tuhaf dükkanın orada.
her şey istediğim gibiydi o günlerde,
olması gerektiği gibi, ideal bu idi,
beyaz bahçenin bozuk ses sisteminde de duyardım,
şafak pastanesinin orada da.
aslında içinde hiçbir şey olmayan bu mekanlarda
aidiyet ve huzur hissetmek
benimsemek ve azla yetinip mutlu olmaktı mesele.
neredeyse otuz yıla varıyor artık o günlerin üstünden geçen zaman,
bir ömür, kimine göre yolun yarısı,
benim içinse bir şey ifade etmeyen bir rakam.
takvimlerde gittikçe büyüyen rakamların benim için önemi yok,
istanbul'un imkanının da, semtlerinin de,
hiçbir şey beni büyülemiyor o günler gibi,
yeniden diriltmiyor, canlandırmıyor,
ve bu hep böyle olacakmış gibi gözüküyor.
adeta geçmişin bana ve benim gibi geçmişe bakanlara
bir jestti, bir selamdı resmen,
bir an için bile olsa yeniden o günleri hissetmek,
bir an için bile olsa o günlerde olmak,
hayatın bütün dert, tasa ve sıkıntılarını unutturdu,
mutluluk aslında bu kadar basit,
masrafa gerek yok, dairelere milyorlar yatırmak,
popolara estetik yaptırmak, bilmem ne marka
elbiselere bürünmek, veya güzel kadınlara sahip olmak.
bunların hiçbiri büyülemiyor beni.
ve büyülememenin sebebini söylememe rağmen anlamıyorlar.
o günlerde her yerde müzik çalardı,
yufkacısından, plaj malzemesi satana,
çiçekçisinden, marketine her yerde,
o günlerde çalardı dün çalan şarkılar,
hayata yeni başlamış olmanın heyecanı dipdiri idi,
her şey bir heyecan, bir keşif ve bir büyüye sahipti,
en büyük zenginliğin ne olduğunun farkında olmadan,
en büyük zenginliğin hemen üstünde durarak yaşamak,
işte buydu olay, sonrasındaki yoksulluk, maddi değil,
tam da buydu, ama kimseye anlatmak mümkün olmamıştı.
kırar market'in orada da çalardı o günlerde burak kut,
bazen mirkelam'ın her gece şarkısı,
bazen kaya gazinosunun orada,
bazen nba şapkası satan o tuhaf dükkanın orada.
her şey istediğim gibiydi o günlerde,
olması gerektiği gibi, ideal bu idi,
beyaz bahçenin bozuk ses sisteminde de duyardım,
şafak pastanesinin orada da.
aslında içinde hiçbir şey olmayan bu mekanlarda
aidiyet ve huzur hissetmek
benimsemek ve azla yetinip mutlu olmaktı mesele.
neredeyse otuz yıla varıyor artık o günlerin üstünden geçen zaman,
bir ömür, kimine göre yolun yarısı,
benim içinse bir şey ifade etmeyen bir rakam.
takvimlerde gittikçe büyüyen rakamların benim için önemi yok,
istanbul'un imkanının da, semtlerinin de,
hiçbir şey beni büyülemiyor o günler gibi,
yeniden diriltmiyor, canlandırmıyor,
ve bu hep böyle olacakmış gibi gözüküyor.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2