2621.
çekilmez bir insan oldum uykusuz aksi nalet.. ve bunu hiç sevmiyorum. bu aralar daha da bir sıkıcıyım artık rol icabı bile gülemiyorum etrafımdaki insanlarıda üzüyorum iyice toksik insana döndüm. umarım bitmeyen sınavlar ve havalar yüzündendir.
devamını gör...
2622.
okusanız intihar edeceğiniz defterdir.
devamını gör...
2623.
toplum normlarından daha farklı bakışa ve düşüncelere sahip olmak toplum tarafından sürekli eleştirilme hakkı doğuruyor. herkes gibi düşünüp yaşamadığında düşüncelerin ve davranışların bir kusur gibi atfediliyor. en basit örnek yapmakta olduğunuz mesleğiniz. eğer mesleğinizde herkes gibi davranışlar sergilemiyorsanız, fazla duyarlı, fedakar ve hassas yaklaşımlar sergiliyorsanız herkes tarafından eleştiriye maruz kalabiliyorsunuz.
devamını gör...
2624.
tükenmez derde düştüm halım keşmekeş,
bir yar aldım, kalbi, ruhu leş,
içim kan ağlıyor ama dışım serkeş,
goethe giren şemsiye açılmaz...

tabiata gitsem doğa ana dışlar,
içki içsem alkolizmim yine başlar,
günah çıkarsam tanrı beni suçlar,
göze giren yaştan kaçılmaz...

cünibiyim tekmil i alem düşmanım,
geldiğime geleceğime pişmanım,
kayboldu hükümsüzdür gülüşlerim,
özü bölen meyden içilmez...
devamını gör...
2625.
birden iki çıkmaz, ne büyük yanılgı.
devamını gör...
2626.
iyimisin…
iyi falan değilim kötüyüm her zaman olduğu gibi kendimi yanlız tek başıma hissediyorum kendi yaralarımı kendim tek başına kapatmaya çalışıyorum, çalıştım oldumu bence olmadı
birde üstüne üstlük daha fazla yara açıldı vücudumda, bedenimde ve en önemliside kalbimde* kaptamadığım tek şeyde o oldu kalbimdeki yaraları kapatamadım yapamadım beceremedim hiç bir şey beceremediğim gibi
kendimi o kadar yanlız hissediyorum ki yanlız değilsin diyenler bile o saniyede yanlız bıraktılar , söyledikleri şeyde yalan gibi hissediyorum eğer doğru olsaydı*dedikleri, kendimi o kadar yanlız hissetmezdim
hiç bir zaman demediler niye kendini bu kadar yanlız hissediyorsun beri diye.
sormalarını isterdim ama beklediğim soru gelmedi asla. üzerime geliyorlar her şey den sıkıldım herkesten sıkıldım ama yanında olmalarını istediğim kişiler yok gerçi olsalar ne fark eder ki değişen hiç bir şey olmayacak beni mutlu edecek kimse yok mu?
beklediğim mesaj gelecekmi kimden geleceğini bile bilmezken ,sadece mutsuzluk kaplıyor yanlızlık kaplıyor içimi *
devamını gör...
2627.
şu anda,
bir karar verme aşamasındayım
bir daha karar verme ile vermeme arasında
devamını gör...
2628.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
2629.
tozlanmış klavyemle iyi geceler diliyorum öncelikle,

uzun zamandır yazmayınca bir ciddiyet geliyormuş, öyle slalom giremedim önceden yaptığım gibi. zoruma giden son bir şeyler kalmış diplerde, deşmeden anlatmak isterim ama zor. neyse deneyeyim, sıkıldığın yerde okuma kardeşim. şuan senin keyfini düşünemeyeceğim. kuyruk acısı mı, yürek sızısı mı ne boktan bir duygu lan bu. derdim; seçilmek. kelimeye sardım durup, durup. komple cümlesi de var bunun. hatta iki cümle.

"göremedin mi? onu değil, seni seçtim diye böyle yapıyor." öncelikle, göremedim. kendi karmamın iyiliği için dahi olsa, seni içimde affedip, senin için her şeyin en iyisini dilemiyorum ve affetmiyorum. sana gelsin bir takım küfürler! sonrasında eğer o seçim oluştuğu an'ı görseydim beni o saniye kaybederdin.

"onu değil, seni seçtim" ne bir iltifat ne de bir savunma sayılamaz nezdimde. ben seçilmem, seçerim kafasında değilim, yanlış anlaşılmasın. bizim onunla bir geçmişimiz var ve eğer yaşadıklarımızdan sonra güzel bir yüze karışıyosa o kafa, ben bunu kabul edemem.

"göremedin mi? onu değil, seni seçtim" neden mesela? baktın kadın evli ve kocasıyla uğraşmak istemediğin, zorluğa gelemediğin için mi? karakterim için mi? hoş sohbetim için mi? aramızda ki kimya yüzünden mi? o kadar birbirimize vermediğimiz mektuplar yazdık, boşa gitmesin manevi emeklerimiz diye mi? benim güzel yüzümün huyu suyu hatrına mı beni seçtin? her şeyin başında ben seni seçmemiştim biliyorsun. ben seni yanımda istemiştim. manevi her şeyim tamamdı. yalın'ın dediği gibi bi' tek sen eksiktin. beni sevmeni isterdim, seçmeni değil. artık rakı masasında, hüzünlü bir şarkıda üzüleceğim burukluğum bile olmanı istemiyorum. bi' takım yazıklar oldu ve artık "ne yeni bir aşk avutur bizi, ne de geçmişin izi".

hoşça kalma örtmen.
devamını gör...
2630.
melisa çayımı yaptıktan sonra balkondaki salıncağıma oturdum, yeni yağmış yağmurun ıslattığı yollara ve kapkaranlık denize baktım.

belli bir noktaya kadar mesafeyi, yalnızlığı ve bireyselliği seviyorum. toplumun tanımadığı anlamdan yola çıkarak sosyal bir insan olmadığımı belirtmeliyim. kendi dünyamda mutluyum açıkçası. gelecek hedeflerim arasında benden başka birinin yerinin olmadığı fark ettim.

ama...

bazı anlarda tuhaf bir boşluk hissi oluşuyor içimde. etrafıma bakıyorum. bana zor gelen şeylerin insanlar için ne kadar kolay olduğunu görüyorum. bunların en başında aşk ve arkadaşlık geliyor.

duygusal anlamda hayatıma aldığım iki insana da platonik duygular hissettim. biri üç sene sürdü, diğer geçtiğimiz nisan ayından beri devam ediyor. ikisiyle de aramda bir şeylerin olma ihtimali yoktu. varoluşumdan dolayı karşımdaki insanların kategorisinde değildim zaten.

bundan dolayı onları suçlayamam elbette.

diğer insanlara bakıyorum. birine "yürümek" ya da sevgili yapmak ne kadar kolay insanlar için. ben bu yalan dünyada aşkı yaşadım. belki yaşadığım için şu an etrafımda olan ilişkilerin, gerek arkadaşlık gerekse sevgili, birçoğu bana samimi gelmiyor.

bundan dolayı kendimi suçlayam elbette.

peki kim suçlu? ortada bir suçlu var mı? cevap yok arkadaşlar. belli bir yaştan sonra* insanların aslında hayatında boşa yer kapladığını anlıyorsun. arkadaşlarının sayısı azalıyor, herkesle arana mesafe koyuyorsun ama bu aşk illetine yine de düşüyorsun.

en sonunda hiç evden çıkmayacağım. gerçi o zaman da kesin bir kuryeye falan aşık olurum ben. *

çayım soğumadan bitireyim, iyi geceler efenim.
devamını gör...
2631.
zor zamanlardan geçiyoruz. maddi olarak, manevi olarak. hep güzel fırsatları haberimiz olmadan kaçırıyoruz. sanki herkes yolunu bulmuş ama biz onu kaybetmişiz gibi... umutsuz olmak istemiyoruz ama hayat bizi buna zorluyor. umudumuzu kaybedelim, sonra umut edelim ve yine kaybedelim. kaybeden hep biz olalım ama onlar olmasın. tek dertleri bu. iddaa oynarsın, kaybedersin. yatırım yaptığın coin çöker, yemek yaparsın yanar, yahu uyursun sabah işe geç kalırsın, sigara yakarsın, ilk yağmur damlası sigaranın ucuna düşer, tekrar yakmaya uğraşırsın çakmak 50 denemeden sonra yanar ama hevesin kaçmıştır. hep mi böyle olur? var mı bir bilge, bizi yolumuza sokacak?
devamını gör...
2632.
emek verilen şeylerin nasıl harcandığına şahit geliyorum son zamanlarda. anladım ki bu emek, fedarkarlik denilen seyler bir cicegi sulamaya benzermis. gerektigi kadar verilmeliymis. cunku fazlası hem cicegi bozuyor hem suya yazık. insana da yaramıyor yani kosulsuzca fedakarlık.

insanlar çok ilginç mesela. herkes bir kisilik şarkısı tutturmuş ağzında. ama yasayışlarındaki melodi bu agzından cıkanlara uymuyor. yani diyecegim o ki hic kimse kendini anlattığı gibi cıkmıyor.
devamını gör...
2633.
kendime başta şaşırdığım , şaşırdığım için de bazı şeyleri nasıl da iyiye doğru değiştirdiğimi görmek ve bundan haz almayı hissettiğim gün, bugün.
bazı zamanlar, bazı konularda soğukkanlı davrandığımın farkındayım zaten ama bu sefer level atlamışım. işte şaşırdığım kısım burada; o kadar ileri gitmiş ki bu level atlama durumu artık şaşırmamam gereken hale gelmişim, şu dakikadan sonra şaşırarak değil bilakis gurur duyarak ve mutlu olarak devam edeceğim.
gönül meselelerinde şu saate kadar hep kendi bildiğimi okumuş, karar vermiş ve de haliyle sonucu ne çıktıysa kabul etmiştim.
fakat bunu değiştirdim. ailemle birlikte karar almaya evrilmiş hale getirmişim kendimi.
kah muhatap olduğum kişiler, kah onlarla yaşadığım karakter farklılıkları bana bu tecrübeyi katmış ve de sonuçlar çıkartmış.
bu huzur hali bambaşkaymış cidden.
o nedenle içim çok rahat. ve bu soğukkanlılık hali çok oturmuş. ergenlikten kalma gereksiz heyecan yok, bir şeylere anlam yükleme yok, tamamıyla akışına bırakmak var, sadeleşmenin vermiş olduğu iç huzur var.
harika yahu!
benimle en azından tanışmak için iletişimde kalma isteğinde bulunan kişi, kendimden ödün vermek istemediğim konu hakkında bana hiç zorluk çıkarmadan kabul etti.
onun da bu sükunet içindeki davranışı herhangi bir beklentide olmayan beni de rahatlattı açıkçası.
belki de anlayabilme yetisi gelişmiş biridir bilemeyeceğim, çünkü henüz tanımıyorum, tanımadan yorum yapma ve kabullenme durumlarına asla girmeyeceğim. eşeğimi sağlam kazığa bağlıyorum artık.
ailemle tanışmadan ve onaylarını almadan birinin benimle görüşmesi imkan dahilinde değil artık.
kendimden ödün vermeyeceğim konu buydu; görüşmek ve iletişimde kalmak istiyorsun, ok, fakat benimle aynı karakterde ve düşünce yapısı olan ve beni en iyi tanıyan insanlar "he" demeden seninle görüşmeyeceğim. uyuyorsa eyvallah, uymuyorsa yolun açık olsun.
dediğim gibi bu şekilde bir iletişim şeklini kabul etti, buna da şaşırmıştım aslında en başta. ki bu hemen olabilecek bir şey de değil, müsait değiliz her biri aile ferdi, ortak zaman uyduğunda bilgilendireceğim dedim, ki bayram sonrası belki 1 ay falan var o tarihe.
benim için bunu şimdi kabul etmesi sonra vaz geçmesi vs de hiiic önemli değil. insan biraz da böyle bir şeydir. çoğu zaman işine gelene he der sonra olmaz der , vs vs . bunlar benim parametrelerimden bir şey kaybettirmez ve kaybettirmeyecek, benim olan bana gelecektir önünde sonunda.
bir kişinin en başta kendine dürüst olması kadar güzel bir şey var mı yahu? şeffaflık kadar güzel bir şey var mı?
bu derece bir soğukkanlılığı kendime kazandırabildiğim için acaip mutluyum işte ve huzurlu.
o, bu, şu kim olduğu fark etmeksizin gönül meselelerinde sınırım artık bu şekilde. senin olacak kişi zaten kendini belli eder. extra bir şey yapmaya gerek kalmaz. frekans uyar uymaz, hiiic sorun değil. kaliteyi getiren huzur ve niyettir.
burada önemli olan konu; benim soğukkanlı oluşum, aptal bir heyecanı artık bırakmış olmam ve her şey akışında güzeldir mantalitesini oturtmuş olmam.
1 ay sonrası belki edit yaparım bu durum ya da başka bir şeye, kim bilir?
hayat değişkendir sen ona uyum saglayabildiğin sürece.
devamını gör...
2634.
hangi kıytırık düşün öyküsü bu?
sahi hangi kanatlı kabusun hüneri bu tutulan?
kim yazıyorsa bıraksın yazmayı. devri deveran ediyor bir sonraki güne,
geceden alacağı olan her güneşli güne.

kimin rüya defteri bu sahi, bucaksız?
arşa kazımış, arzı toplamış, alemi titretmiş..
mücrinde yıldızları söndürmüş galaksilerinin,
kervanlar gelmiş, kervanlar basmış, kervanlar ıslakmış..

sahi kimin bu aptalcasına rüya kuşları bjnlar?
ellerine tutuşturulmuş, ellerini tutturmuş, ellerini tutturur. gözlerini ovuştururmuş. .
zift karası, rüya gecesi gözleri, balı devran sözleri anlarmış.

sahi hangi rüyanın izleri bunlar, bulunsun? silinsin, tez elden denirmiş.
lakin izler bozuk, izler çizik, izler muğlak, ki garip sözleri ırgatmış...

gün olmuş, lal olmuş yoluna,
nüksetmiş arzdan
bir gece ıslakmış...
sonrası gören, bir bilen olmamış..
üslup bozukmuş, üslup kirlenmiş, üslup nefes nefese, dem deme han olmuş.. kalana, durana, derde kalana, derman olurmuş..

daha da gören olmamış galaksilerini.
bir daha gören olmamış...
buradan
sözüm olan karalama defteri yazısı bu. şarkının bi manası yok. aklıma geldi ekledim.
devamını gör...
2635.
ben sende neleri öpüyorum bir bilsen.herkesin perdelerini çektiği karanlık akşam gecelerinde, kalabalık bir odada ki yalnızlığından öpüyorum.
ağzında eriklerin buruk tadı, ellerin bulut,gözlerin ot bürümüş ekin tarlası. ilgisizlikten şikayetçi bir çocuğun düşlerinde yediği tokadın yüzünde bıraktığı izden öpüyorum.
yağmur her zaman gökkuşağı getirmiyor.
kapı aralığında bekleyişin yarattığı yürek çarpıntısı,belki kavuşuruz diye yeşeren umutlarlarından öpüyorum.
devamını gör...
2636.
düşünmeye üşendim sözlük ama yazmaya üşenmeyip behzat ç.'nin final sahnesindeki tiradını yazacağım çünkü neden yazmayayım?


rakı koy la!

geçmiyor a...k... dünyasında. bi s..im geçmiyor.
benim çok güzel bir kızım vardı. küçücüktü. canım ne zaman sıkılsa benim, onu düşünürdüm.
şu dünyada cinayetle uğraşmak dışında üşenmediğim tek şey berna'nın saçlarını taramaktı.

berna öldü... şule geldi...

bi gün bana ne dedi biliyon mu şule?
unutmak kelimesi ''un''dan çıkmış.
dedim nasıl yani? bildiğimiz un mu yani? hamur işi?

öyleymiş. unutmak için un ufak etmek gerekiyormuş.
birini bütün olarak unutamazmışsın zaten öyle pat diye unutamazmışsın. böyle yavaş yavaş gidermiş. yavaş yavaş unuturmuşsun.
gözleri, kaşı. burnu öyle. kulağı. sesini yavaş yavaş.
unuttuğun zaman da o kişi olmazmış. hatırlamazmışsın. sonra unuttuğunu unuturmuş.

ben unutmak istiyom la. her gün ne zaman unutacam diye soruyom ben kendime. her sorduğum zaman da her şeyi hatırlıyorum ben. daha net.

unutamıyom ben.

karım öldü.
kızım öldü.
kızım katil.
ceninim öldü.
devamını gör...
2637.
“kızımı bin tane erkeğin arasına koysam, içim rahat olur” cümlesiyle konu komşuya koltukları kabarık tavırlar sergileyen annem bugün beni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. kızımı anneme bırakmadan önce, söyleme anneannene diye tembihlediğim şeyi kızım söylemiş. akabinde beni arayıp doğru değildir ama doğru mu gibicesinden ağzımı yokladı. şaka yapmış dedim fakat doğruydu. beni zorla yalana sürükleyen anneme kızgınım ama konu bu değil.
kızımı aldım eve geldim ve neden sözümü dinlemediğini sordum. sustu, sustu baktı ben susmıycam en sonunda itiraf etti. anneannem hep soruyor bana diye başlayıp öyle bir cümle kurdu ki… didik didik hayatımı deşiyomuş özetle. hemde benim çocuğumu şeker ve çikolata vericem anlatırsan diyerek. her şeye katlandım da artık minnacık bebemi laf almak için kullanması çok fazla.

sana o iç rahatlağını veren benim, istesem her boku da yerim yine için rahat olur dünyadan bihaber demiycem. direkt gidiyorum artık. susarak gidiyorum bu şehirden. çok az bir tahammülüm kalmıştı. bugün itibariyle sonuna geldik.

kopsun bağlarımız annecim, senin için yeter ki rahat olsun.
devamını gör...
2638.
bazen diyorum.şöyle kaybolsam bir süre görünmesem.kimse bilmese mesela nerde olduğumu.tebdili kiyafet edip ara ara uzaktan herkesi izlesem.neler yapiyorlar diye?daraldığım icin,gerçekten kötü niyetten değil.sonra sorumluluklarim ve sevdiklerim geliyor aklima."asla" diyorum.böyle düşünceler hemen yokoluyor...
devamını gör...
2639.
'en kısa olanı insan ömrüdür. peşine düşebileceğin sorulardan ve cevaplardan daha kısa sürer. herşeyi merak etsen de hepsine hakim olman imkansızdır. biri hariç tüm sorularından vazgeç çünkü tüm cevaplarını bu soruda bulacaksın: ben kimim?'

bir kitabın içindeki, bir kitaptan alıntı...
alıp götürebilir mi seni olduğun yerden? başka diyarlara, belki de içindeki sene?
inanılmaz gibi geliyor ama, kelimelerin sonsuz etkisi bir anahtar gibi, doğru zamanda doğru kapıya ulaşırsa klik sesini duyuveriyorsun.
yıllardır beklediğim soru bu muydu acaba?
hayatımda uğraştığım herşeyden daha çok kendime dönme vaktim mi gelmişti? sahi, kimdim ben?
devamını gör...
2640.
ıki dakika önce ağlamamış gibi arındırıcı karbon maskemi yaptım mangolu yeşil çayımı içiyorum. 30lu yaşlar cidden müthiş bişeymiş.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim