4161.
skandal
gerginlik artıyor, bildiğin gibi değil.
skandallar patlıyor ardı ardına.
geceler, tuhaf tesadüflere gebe.
gündüzlerden kalma histerik bir öfke.
nasıl bir teslimiyet bu yalnızlığa,
yalınayak koşarken ecele?
güzel yarınların doğum sancıları ile,
bugünler çekilmiyor.

kimseden emin değilim, kendimden bile.
biraz bekle dedim kendime.
bekle ki yorulma, inzivana çekil.
derken, aradan seneler geçti.
küllerimden doğamadım.
devamını gör...
4162.
çocukken bir gün babam bana "oğlum kalk bana yarım bardak su getir" dedi. ben de "bardağın üst yarısını mı doldurayım alt yarısını mı" diye sormuş bulundum.
oturduğu ceviz koltuğu kafama atıp, "diklemesine yarım koy eşşoğlubeşgulak" dedi.
kafam kanayarak mutfağa gittim. diklemesine yarım bardak su koymayı bilmediğim için bardağın üst tarafını doldurdum. suyun alt taraftan üst tarafa geçmesi için geçen zamanın daha uzun olduğunu düşünecek olursanız babasının susuzluğunun bir an önce geçmesini dileyen fedakar bir çocuk olduğumu takdir edersiniz.
fakat diklemesine yarım bardak su olayı da kafamı meşgul ediyordu. o zaman internet nerede. kötü bir şehir kütüphanesinden başka bir şey yok.
ama yılmadım, aradım, taradım ve musa peygamberle tanıştım. kendisi koca bir denizi yarmıştı. vardı bir ilmi elbette. tevratı, talmutu falan karıştırdım. şehirdeki tek sinagogun yaşlı hahamıyla konuştum ve bir gün gururla babamın yanına vardım.
"o koltukla kafasını yardığın masum ve gururlu çocuk var ya, onun azminin elinden hiçbir şey kurtulmaz" deyip elimdeki bardağı uzattım. bardağın sol ve sağ dörtte birleri suyla dolu olup ortası bomboştu. bardağa baktı baktı. sonra öbür koltuğu da kafama vurup "sana böyle mi dedim" dedi. "şimdi hangi tarafı içeceğim ben. bardağın mesela sadece sağ yarısı dolu olacaktı"
"bu musa bey stili. ondan anca bu kadar öğrenebildim" diyemedim.
başım kanaya kanaya gittim. ömrümün geri kalan kısmı denizin sadece bir tarafını kurutan peygamber aramakla geçti
devamını gör...
4163.
manevi olarak zirvede olduğum dönemde maddi açıdan acınacak haldeydim.
sonra manevi dünyamın huzur kaynağı olan şeyi maddi durumumu düşünüp terk ettim. onun üzüntüsü bitmeden sağlığımı kaybettim. her şey daha ne kadar kötü olabilir derken daha da sıçtım.

sonra kendimi işe verdim. hayatımın merkezine parayı koydum. maddi açıdan baya bir toparlandım. ev, araba vs. allah'a şükür tabi.
fakat ne yaparsam yapayım onun yerini tutmuyor. boşa kürek çekmişim gibi geliyor. onun üzüntüsü olmasa bugünlere gelemezdim belki de.
imtihan dünyası dünyası olmasına da güzel rabbim niye bir şey verene kadar adamın hayatını s... ? bu konuda kendisine büyük kırgınlığım var.
devamını gör...
4164.
bakın ben normalde küfüre karşıyım.
hayatımda belki 10 kere küfür etmemiş insanım.35 yaşındayım düşünün yani.
işten ayrılalı 2 gün oldu. evdeyim rahatım yerinde, yüzde yüz pamuk pijamalarım üstümde, şipidik terliğim ayağımda.
eski patronum aklıma gelince, kahvedeki kazım amca misali,otomatik küfür ediyorum. hani böyle koymalı moymalı.
sen ne yaptın lan bana? sabrımı nasıl bu kadar bitirdin, sabrım bitmiş haberim yok. nasıl beni bu hale getirdiniz? kazım amcaya gel sana yeni küfürler öğreteyim diyesim geliyor.
şimdi bu adamı horospu çocuğu demeden, orul orul demeden adını söyleyemiyorum geçmişini...
o değil de hakikaten orul orul mezevenk, olamayan boyuna koduğumun mibnesi.
beni şu hale getirmenin ödülünü, sana monte etmek lazım.
küfür etmenin rahatlatıcı etkisine şahit oldunuz. teşekkürler.
devamını gör...
4165.
gamsız, mutlu, keyfekeder bi tip gibi durup kendi kendime kurdeşen döküyorum, bravo bana.
devamını gör...
4166.
defteri karalamak için gerçek bir sözcüğü olmayanların muazzam başlığı.
devamını gör...
4167.
yaşlı ve yorgun hissediyorum. hayatımın genelinde davrandığım gibi bu dönem de yine kuyruğu dik tutmaya çalışarak geçiyor. umarım az kalmıştır hayırlısını dilemekle birlikte artık rahatlamayı da diliyorum.
devamını gör...
4168.
sataş biraz... kendini bulmak için kendin sandığın o kişiden çık...
devamını gör...
4169.
geçip git öylece yanımdan görmesin gözlerim silüetini. hissetmeyeyim varlığını sana dair hiç bir his uğramasın bana. uzak olalım birbirimizden canımı yakıyorsun sadece orda olduğunu bilmek bile canımı yakıyor sana dair bir umut yaşasın istemiyorum. sevmeden bunları hissetmiş olmak ağır geliyor. bu sefer başardım ama bu sefer az kişiyle hislerimi ve hüznümü paylaşmamayı başardım öğreniyorum hayatı alışıyorum yaşamak için şart olan kurallara alışıyorum sessizliğe bilinmezliğe , içimde yaşamaya alışıyorum . kendime saklamayı öğrendim eskiden birbirleri okusun yorum yapsın isterdim yazdıklarıma şimdiyse sadece kendim için yazıyorum kimsenin düşüncesi yorumu ile ilgilenmiyorum . okumasınlar duymasınlar içimdeki sesi bana kalsın bu ses bana kadar çıksın sesim kâfi. benim kızım benim dünyamda geçmişinde geleceğinde kendisiyle savaşı kendini çözmek tek derdi tek bilmecesi kendisi bir başka bilmeceye ayıracak vakti ve enerjisi yok .
devamını gör...
4170.
etrafımdaki hemen hemen herkes iphone kullanıyor. hatta galiba hepimizin etrafındaki hemen hemen herkes iphone kullanıcısı. bu telefonun popüler birkaç zil sesi var. ya öyle çalıyor senin ya da arkadaşının, sevgilinin telefonu ya öbür türlü. 4-5 seçenekten fazlası değil. kalabalık bir ortamda bir iphone çaldı mı herkes önce bi kendi telefonunu boşuna yoklamıyor.

ee senem? di mi, evet, eee. şimdi anlatamayacağım, ben anlatmadığımda da tahminle ulaşamayacağınız bir yaşanmışlıktan, o yaşanmışlığın sebebiyet verdiği bir travmadan ötürü iphone olmayan bir telefonun yine sıklıkla kullanılan, popüler bir melodisinden aşırı bir şekilde tetikleniyorum. tamam biliyorum her şeye travma dememek gerek. travma öyle basit bir şey mi? değil. ama benim tetiklenişim de hiç öyle basit bir şekilde vuku bulmuyor. aradan bunca zaman geçti hala travmanın sebebiyle kurduğum tek somut bağ olan bu sesten nabzım yükseliyor, modum o an ne yapmakta olursam olayım major bir şekilde değişiyor.

neyse, az önce yine pek az işittiğim bu melodinin etki/çekim alanına girmiş bulundum. her denk gelişimde hissettiğim şeyi de (şeyi tarif etmiş olmasam da bu anlatıda, hissediyor olduğumu ifade ettim en azından) not düşmek istedim buraya. neden? çünkü alıcısı buralarda bir yerlerde hala sanırım. ne yapacak bu bilgiyle? hiçbir şey. ama iyi ki telefonunu değiştirmişsin diye mesaj atamayacağıma göre yapabileceğim en iyi şey buydu. umarım melodin iphone'un sık kullanılan melodilerinden biridir diyerek de bitireyim madem.

ben iyi biriyim. başkaları için iyi şeyler dileyecek biri.
devamını gör...
4171.
iyi ve huzurlu hissettiren mutlu olduğum anlardan tedirgin oluyorum. devamı gelecekse ona göre kendimi rahat bırakacak ona göre heveslenecek ona göre hayal kurup hareket edeceğim. ama bu bilinmezle "tamam, sakin ol ve tadını çıkar " ya da "kendini salma, kötü hissedeceksin" arasında dolanıp duruyor hissediyorum. süresiz mutsuzluğun sonunda daha mutsuz olmak zor gelmiyor veya ya mutlu olursam kaygısı olmuyor ancak mutlu olunca neden daha çok heveslenmekten mutlu olmaktan çekiniyor veya mutsuzluğa geri dönme kaygısı yaşıyoruz. mutluluk neden bir kelebek ömrü gibiyken, mutsuzluk sürekli kozasını inşa eden bir tırtıl?
devamını gör...
4172.
bir dönem çoğu kişinin ağzında “ bizim sınıf hababam sınıfı gibiydi yeaa. çok güzel ortamımız vardı” geyiği yağıyordu.

şimdilerde de “bizim arkadaş grubumuzun sohbeti çok iyi. sohbetin videolarını çekip youtube falan atacağız” geyiği başladı. ulan şu hayatta kimse ayranım ekşi demiyor. işte bunlar hep yalan söyleyeni öpmedikleri için.
devamını gör...
4173.
kayboluyor yıllar, kâr kalıyor yaşadıklarımız. birkaç zamandır umut belirdi, umudun rengi gök mavisi. gördüklerimden eminim, yaftaladığım sadece kendimdi. birkaç bira eşliğinde yapılan dost sohbetleri, şimdi nerede? kim kaldı geride, gün sonunda yapayalnız. gün sonunda en gamlı ben.
bir bilsen ki hayat çok ihtimale gebe. bir bilsen ki gönül, takık kırıldığı yerde.
aslan payını kaptılar, iki yüzlü münafıklar.
helâk garantili yol sapakları, çapak dolu göz kapakları. nitekim yıprandık, ne demeli bilmem...
devamını gör...
4174.
bu gece yeni evimin tavanını izleyerek uyumaya çalıştığım ilk gecem. veda ettim evime, en çok da anılarıma. canımı yakan, göz yaşlarımı akıtan, her köşesinde onun izi olan evimden de ayrıldım artık. ona dair bütün izler siliniyor hayatımdan. kalbimden zihnimden bütün yaşananları, acıları silmek de bu kadar kolay olsa keşke. yepyeni bi başlangıç işte. 2023 e o evde girmiştim, onunla girmiştim. hep öyle geçecek yıllarımız sanmıştım. o kadar b*ktan bi yıl geçirdim ki on yaş aldım. nasıl girersen öyle geçer safsatasına içten içe tutunurdum hep ama polyonacılık da bi yere kadarmış işte. hayatımdan bi yılı silmek istesem bu yıl olurdu. beni her şeyle tek başıma savaşmak zorunda bırakan seni hiçbir zaman affetmeyeceğim..
devamını gör...
4175.
bir yol varsa söyle, gideyim en iyimser yere.
çocuk akıllıyım hâlâ, vuruldukça yerden yere ve kapıldıkça köşeler, yangınım büyümekte.
verdiği söze kim ne kadar sadık, göreceğiz.
göreceğiz yarınlar nelere gebe...
devamını gör...
4176.
eskiden bir online edebiyat dergisine yaziordum bes kurus almadan.baya bi hikaye yazdim.yırttım attım çoğunu.edebiyat dünyasinin köşe baslarinin dinazorlar tarafindan tutulduğunu fisildadilar sonra kulagima.ve artik hicbirsey eskisi gibi olmadi.
devamını gör...
4177.
en son buraya yazdığımda akademik kaygılarda boğuluyordum.
hayal kırıklığım vardı ve gerçekten çok üzgündüm.

şuan sağlığım için çabalıyorum.
son iki aydır hastanelerdeydim daha doğrusu acil üroloji arasında mekik dokuyordum ve yaşlı amcalarla sıra bekliyordum.*

bundan 4 sene önce böbrek taşından küçük bir operasyon olmuştum ve hayatımın belli dönemlerinde de ağrım sancım oldu.
ve sanırım bir süre de hayatımın gündeminde olacak.

en son doktora gittiğimde kontrol için gitmiştim çünkü bir taşımızı düşürememişim böbreğin çıkışında duruyormuş ilaç kullanıyordum düşmesi için ve durumunu öğrenmemiz gerekiyordu.
gittiğimde taşın hiç hareket etmediğini hatta iltihap yaptığını öğrendik ve acil ameliyat olmam gün aldık.

bir hafta sonunda yatışı yaptık ve ertesi gün de operasyon oldum.

şunu demeden geçemeyeceğim, dua ettim;
lütfen allah'ım hemen olsun bitsin ve bu tantanadan kurtulayım istedim ve yanıma yaşlı teyze gelmesini istemedim. aynı zamanda da anesteziyi toptan vermelerini ve hiç bir şey görmemek de istediğim olduğu şeylerdi.

sadece yanımda yaşlı teyze yoktu bir o kabul oldu herhalde.*

ameliyata girdiğimde belden aşağıya uyuşturdular, yine de sakinleştiricinin etkisi ile kafam güzeldi diyebilirim.
birisi bana sevgilimin olup olmadığını sorduğunu da hayal meyal hatırlıyorum hâlbuki o zaman gayet kafamın yerinde olduğunu zannediyordum. komik şeyler oldu tabi beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı büyük ihtimalle.

amaliyat sonunda da doktorum taşı kırmadılarını idrar yoluma stent taktıklarını böbreği rahatlatıklarını söyledi.
ama sonuç olarak ben aynı acıyı ve stresi 3 hafta sonra bir daha yaşamam gerektiğini öğrendim.

ve o sonda dedikleri alet...
allah kimseye yaşatmasın.
o kadar canımı acıtıyordu ki ve aynı zamanda sinirimi çok bozuyordu.
anestezi geçtikten sonra acımdan değil o sonda yüzünden ağladım ağladım durdum.

ve ağlamamı durduramadılar. garip bir şekilde en son ne zaman o kadar ağladığımı hatırlamıyorum.
üniversite sınavı açıklandığı zaman olabilir.

ve o acıyı bir daha yaşamam gerekecek.
tamam allah çaresiz dert vermesin ve bunun bir çözümü var ve buna şükür ediyorum.
ama dön öbür tarafa psikolojik olarak da yorulucağım ve yoruluyorum.
devamını gör...
4178.
hala hıçkırık tuttuğunda yeni yıkanmış bir yeşil elmanın üzerindeki o tek damlacığı gözümün önüne getirip odaklanma metotuna başvuruyorum. ya da ne zaman omlet yapmak için yumurta çırpsam kavanoza kırıp çalkalamanın daha iyi bir fikir olacağını düşünüp iç çekiyorum. daha kötüsü hayatım boyunca hiçbir zaman “somut data” kovalamaktan vazgeçemeyeceğimin farkındayım. hafızam kötüdür benim halbuki değil mi? aynen.
devamını gör...
4179.
hatan var m bir düşün? yok sanırsın. peki günahın? muhtemelen çok. ya silinmiş bir aşkın? şiirlere, şarkılara sığınırsın. çiçekler? onlar yardımcı oyuncu. figüranlar belli ama konu? klasik, koyu bir ayrılık. biraz açalım. kalp masajı ister mi? daha fazlası. yaşam destek ünitesi. komada mı? canlandırma çabası. devam. birden bastıran soğuklar ve şiddetli bir gönül kazası. duvarlar? ah o lanet duvarlar! rüzgar yüzündeki hüznü silmeye çalışıyor. onunsa saçlarında bir başka tenin dans zamanı. her daim üzüldüğünü söyleyen kim? aşkı tekeline alanlar. yanılgıların yazgısı. seviyorsun. seviyordun. seviyor? du. durdun. iki eksi bir. kendine döndü birdenbire. döneceksin. ayna kırıldı. su ateşle hasbihal halinde. dirilme beklentisi? nafile. çiçekler soldu. hangimiz hakikaten ağlamaklı? cevabı içinde. gel, bir konu var, ben sen değil, başka bir konu var. son? bitsin öyleyse. dalgalar alıp götürür. sığınacak liman? şarkılar; şükür ki onlar var. dinleyerek dinlenelim. kalple beraber yürek bedene dar. hala yaşıyorsunuz, niyeyse?..

devamını gör...
4180.
karalayıp da defteri daha fazla doldurmayayım.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim